1. 26.
    0
    Bu cemaat daha çok Mevlevilik, Bektaşilik, Melamilik ve Özbekler tekkesi gibi bazı tarikatlarda şeyhlik makdıbına kadar yükselmişlerdir. Ne de olsa benzer tasavvufu felsefeye sahipler. Yani Şiilikle başlayan macera aynen devam etmiştir. Sadece bu tarikatlarda değil; ittihat ve Terakki, Hareket Ordusu, Hürriyet ve itilaf Fırkası, Jön Türkler, istiklal Harbi ve Türkçülük hareketleri içinde hatırı sayılır sayıda yer alırlar. Meşhur Fransız ihtilalinde bile bu hareketin müritleri rol alır.40 Bu çalışmalar sonucunda karşılarında önemli bir karşı güç olan Vatikan’daki Papa gibi, Osmanlı’daki Halifelik te tasfiye edilmiş oldu.
    ···
  2. 27.
    0
    Şimdi gelelim islam Protestanlığına ve şu meşhur Mesih Sabetay Sevi’ye. Mesih konusu işlenecekte, bu önemli şahsiyetten bahsetmemek olmaz. Bu şahsiyetin ve ona mürid olmuş kişilerin ülkemiz geçmişinde çok önemli rolleri olmuştur. Sabetay Sevi (1626-1676) izmir’de doğmuş, Talmud ve Kabala eğitimi almış, genç yaşta bazı meczup halleriyle dikkat çekmiştir. Kabala’dan Mesih’in geliş tarihi olarak 1666 yılını ortaya atmış ve Mesihliğini ilan etmiştir. Günahın kutsallığı ilan eden Sabetay Sevi’nin uygulamalarından, Kabalanın Mesihi’nin Tevrat’tın Mesih’iyle ne kadar alakası olduğunu sanırım samimi Museviler anlamıştır. Bizim ikazlarımız, şimdi daha iyi anlaşılmıştır sanırım. Sebatay Sevi, Osmanlı’da yaşayan Yahudiler arasında karışıklığa sebep olup ölüm cezasına çarptırıldığında, bu iddiasından vazgeçerek Müslüman oluyor ve müritlerini de Müslüman yapıyor. Ölümünden sonra da müritleri, Müslümanlıklarını sürdürerek, Türkçe isimler kullanıyorlar.
    ···
  3. 28.
    0
    Günümüzde ise Protestanlık Evanjelik anlayışla tam bir Hıristiyan Siyonizm’ine dönüşmüştür. Geriye en büyük engel islam kaldı. Nedense Hz. muhafazid hariç bütün peygamberler, hep bu aydınlanmış Kabala geleneğiyle yetişmiş oldukları belirtilir. Kabalacıların islam’da yalnız ismaililer, Haşhaşiler gibi Şii guruplarla ilişkileri görülür. Şiilerde 12 imam ve tekrar geri kurtuluş için gelecek kayıp imam Mehdi, Mesih anlayışının bir ürünü olduğu açıkça görülmektedir. islam’ın ilk dönem fitne hareketinin içindeki önemli şahsiyetin Yahudi Abdullah ibni Sebe olması, bazı konularda bizlere ip ucu vermektedir. Abdullah ibni Sebe ekibinin Hz. Ali’yi hemen Tanrılaştırarak, islam’da ilk büyük Şii ayrılığın doğmasında son derece büyük etkileri vardır. Tabi günümüzde Şii gurup, şu an başlarına büyük bela olmuştur
    ···
  4. 29.
    0
    Yazar bu grupların neden Kudüs ve Tapınakla ilgilendiklerinin çok farkında. Musa Diniyle ve Hıristiyanlıkla bir ilgilerinin olmadığının altına çizmektedir. Samimi Musa Dininde olan Yahudilerin, Siyonizm’le nereye doğru yol aldıklarını sorgulamaları gerek. Bizim burada samimi dindar insanlara diyecek bir şeyimiz yok. Çünkü bu din gerek Siyonizm’le gerekse Kabalacılıkla aslından bir hayli uzaklaştırılmış durumda. Bu durumu fark ederek israil Devletinin kuruluşunu onaylamayan gerçek dindar Hahamlardan bahsetmiştik.
    ···
  5. 30.
    0
    Dolayısıyla, Kabala karşıtlarının, Kabala’nın saf bir Yahudi kökenden gelmediği şeklindeki itirazlarının haklı temeli vardır.” (Ancient Secret Tradition, Secret Societies And Subversive Movements, Nesta Webster, Boswell Publishing Co., Ltd., London, 1924)

    Gerçi bu gruplardan farklı düşünen Kabalacı gruplarda vardır. Gerçekte maddi hırslardan uzak olmaya çalışarak, nefsinin kulu olmaktan kurtulup, samimi bir şekilde Allah’ı arayan bir düşüncenin insanlığa bir zararı olamaz.
    ···
  6. 31.
    0
    Yazar kitabının bu satırlarında, Kabala inancında bu iki kardeş tanrının birbirlerinden, şeytanın kandırmasıyla ayrı düştüğü ve şeytanla yattıkları, cinsel birleşmeleri için Yahudilerin ibadetleriyle bu birleşmeye yardımcı olmaları anlatmaktadır. Bu iş için şeytana da dua ettikleri anlatılmaktadır. Şimdi de ingiliz yazar Nesta H. Webster “Ancient Secret Tradition” (Antik Gizli Gelenek) adlı makalesinde, Kabala hakkında yazdıklarını okuyalım;“Büyücülük, bildiğimiz kadarıyla, Filistin’in israiloğulları tarafından işgal edilmesinden önce, Kenanlılar tarafından uygulanıyordu. Mısır, Hindistan ve Yunanistan da kendi kahinlerine ve büyücülerine sahipti. Tevrat’ta büyücülük aleyhinde yapılmış lanetlemelere karşı, Yahudiler, bu uyarıları göz ardı ederek, bu öğretiye kendilerini bulaştırdılar ve sahip oldukları kutsal geleneği, diğer ırklardan aldıkları büyüsel düşüncelerle karıştırdılar.
    ···
  7. 32.
    0
    Tabi bu sırları ancak üstat kişiler çözebilir. Bu sırlar Adem’e, yani insana, iyiyi kötüyü bilme ve Tanrı gibi olmanın sırlarını da kapsıyordu. Yasak meyve ve yaşam ağacı aydınlanmanın, Tanrı gibi ölümsüz olmanın bilgisiydi. Peki şimdi de insana Cennet’te verilen bilgiyi ve Tanrı gibi ölümsüzlük sağlayan hayat ağacını hangi meleğin verdiğini Kuran’dan okuyalım:

    “120-Ama şeytan ona vesvese verip: “Ey Adem! Sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?” dedi.” (Taha-20)
    ···
  8. 33.
    0
    Mistik yoga gibi sıradan insana ve entel sosyeteye sunulan kısmı. Gelelim işin asıl özüne. Bazı Kabalacılara göre aslında Tevrat’tan önce, daha insan yaratılmadan Kabala vardı. Melekler Adem cennette yaratıldığında ona Kabala’yı öğretti. Kabala’da en önemli bilgi yaşam ağacıdır. Adem’den diğer peygamberlere nakledildi. Hz. ibrahim bu sırları Mısır’da biraz açtı ve büyük bir medeniyet ortaya çıktı. Bu sırları Mısır’da öğrenen Hz. Musa sonunda bunları Tevrat’a şifreledi. Hz. Süleyman özellikle bu sırları çözdüğü için cinlere hükmetti, hayvanların dilinden anladı vs. işte Tevrat’taki bu sırlar ancak Kabala’yla çözülebilir. Kabala bu sırların bir anahtarıdır.
    ···
  9. 34.
    0
    Yahudi Mistizmi’ne göre, Tevrat’ın herkesin anlayabileceği, bir açık anlamı vardır, bir de “Adam Kadmon-insanı Kamil” seçkinlerin anlayacağı gizli bir anlamı. Kuran için de benzer şeyler söylenir. Bütün bunların niye söyledik, konuyla ne alakası var. Şimdi asıl konuya girmek için önce bir kapı aralamak gerekiyordu. Tamam Kabala’da eski gizemli pagan inançlar ve yukarıdaki Tanrı- ışık-evren-insan anlayışı var ama bunlar buz dağının görünen ve bizi yanıltan kısmıdır.
    ···
  10. 35.
    0
    Tabi bu hareket bu kadar etkin olursa bu işe Allah’ın karışmaması ve bazı uyarılar yapmaması düşünülemez. Babil hakkında ve özellikle kendileri için iyi bir büyücü üstat sandıkları Hz. Süleyman hakkında yapılan ikazı Kabalacıların iyi okumasını tavsiye ederiz:
    “102-(Yahudiler Allah’ın kitabını bırakarak sihir yapmaya başladılar ve) Süleyman’ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tabi oldular. Halbuki Süleyman büyü yapıp kafir olmadı. Lakin şeytanlar kafir oldular. Çünkü insanlara sihri ve Babil’de Harut ile Marut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı.” (Bakara-1)
    ···
  11. 36.
    0
    Çünkü Kabalacı anlayışta diğer inançlara girip, kendine benzetme önemli bir taktiktir. Bu anlayıştaki bir çok Kabalacı Yahudi, Hıristiyan ve islam Dini’ne sızmıştır. Hıristiyanlıktaki nümeroloji ve islam’daki ebced hesaplamalarıyla, kelimelerin sayı değerleriyle olaylar arasında bağıntı kurmak, yine Kabala’daki Gematria kökenlidir. Bütün bunların devamı çeşitli gizli ilimler ve büyü (ilmi cifr) hep Kabala’ya dayanır.
    ···
  12. 37.
    0
    islam Tasavvufu’ndaki Vahdeti Vücud anlayışının temeli Kabala kaynaklıdır. Kabala’nın önemli gelişimi ve eserlerinin yazılması Endülüs ispanyasıdır. islam dünyasında Vahdeti Vücud anlayışının kurucusu, ünlü islam Mutasavvufu Muhiddin Arabi’de (1165-1239) Endülüs’te yaşamıştır. Kabala ortaçağda Hıristiyan ve islam mistisizmine derinden sızmıştır. Özellikle etkilemiştir demeyip, sızmıştır ifadesini kullanmamızın çok önemli bir anlamı vardır.
    ···
  13. 38.
    0
    Buraya dikkat edilirse Hıristiyanlıktaki teslis anlayışının temeli fark edilir. Samimi Musa dininde olan Yahudiler de bu gerçekler üzerinde iyi düşünmeli. Tanrı’yla bir olmak, yani Fena Fillah’a ulaşmak sıradan bir insanın işi değil. Bu bir sırdır, Tanrı’yı herkes anlayamaz, “insanı Kamil” olmak gerek. Bir tarikatta, bir insanı kâmil yanında eğitilmek gerek. Bu anlayış islam Tasavvufu dâhil her dine sızdırılmıştır.
    ···
  14. 39.
    0
    Ayrı görünen her şey bir bütündür, bütün varlıklarda öz aynıdır. Esas olan bir olmak, bire ulaşmak, her şeyi bir görmektir. Benliği aşmak ve “FENA FiLLAH”a ulaşarak birde yok olmak. Bütün bu öğretiler, bir noktadan sonra dikkat edilmezse “TEVHiD”i zedelemektedir. Gerçi Kabala’da anlatılan Tanrı tek ve Tevrat’ta ismi geçen değildir. Ne Tevrat’taki Elohim’dir, ne de Yahve’dir. Kabalacıların Tanrısı, SONSUZ IŞIK (AIN SOPH) Tanrısı olduğu belirtilir ve bir de dişi Tanrı vardır. Dişi Tanrı’nın adı SHEKiNAH olarak bilinir. Tevrat’ta ismi geçen iki Tanrı ismi ELOHiM ve YAHVE, asıl Tanrı AIN SOPH’un iki tezahürüdür.36
    ···
  15. 40.
    0
    Tevrat’ın aslı olan ilk beş kitapta, dinin aslı olan, açıkça bir Şeytan anlayışı, ölümden sonra diriliş, hesap günü, cennet ve cehennem anlayışı yoktur. Kabala anlayışında Tanrı anlayışı panteisttir. Her bir varlık Tanrı’nın eseri olduğundan, O’nun bir parçasıdır ve Tanrı’dan ayrı düşünülmez. Yani Tanrı birdir ama kâinattaki her şeyi kapsar. Dolayısıyla her şeyde Tanrı’yı görmek esastır. Yuhanna incili’inde Hz. isa’nın “Beni gören Baba’yı görmüştür. Ben ve Baba biriz” demesiyle, Hallacı Mansur’un “Enel Hak” demesinin bir farkı yoktur ve bu Panteist anlayıştan kaynaklanır.
    ···
  16. 41.
    0
    Eğer ölümsüzlük bilgisini veren melek, Kuran’da yukarıda tanımlanansa durum son derece karışık. Gerçi Kuran-Araf-20′de şeytan insanı, “melek olma ve cennette ebedi kalma” vaadiyle kandırdığı belirtilir. Yasak meyveden yeme ve Tanrı gibi olma ise Tevrat’ın iddiasıdır ve insanı kandıran yılandır. Tevrat’ın Yaratılış-2,3 bölümlerinde, hayat ağacının meyvesinden yeme ve Tanrı gibi olma olayı, Tanrı kendi ağzıyla da doğrulamaktadır (Yaratılış-3:22). Gelelim işin can alıcı noktasına; Yılan ve Şeytan’ı bir kabul edip işi bunları kutsamaya kadar zütüren Kabalacı grupların varlığı görülmektedir. Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın kaynaklarını okuyan akıl sahibi bir insan, bu mücadelenin nelere vardığını görebilir. Bunun farkında olan Ortodoks Yahudilik bu tür gelişmelere direnmektedir.
    ···
  17. 42.
    0
    Yahudi Dini’ndeki mistik ekgiblikleri giderme amacıyla Kabala’nın kullanılması bir ölçüde haklı görülebilinir. Ama Kabala anlayışı Yahudilik içinde farklı bir din haline dönüşmüş Tevrat’ta ki bir çok anlayış aslından saptırılmıştır. Birileri gizli emelleri için kendine yakın bulduğu şeylerle, kendileri için engel gördükleri başka şeyleri tasfiye etmeye çalışmaktadır.
    ···
  18. 43.
    0
    Birilerinin saf tevhid ve vahiy anlayışını bozacak bir şekilde, Yeni Dünya Düzeni’nin yeni Pagan Dini için Kabala’yı kullanmasına dikkat edilmelidir. Geçmişte Tapınak Şövelyeleri, günümüzde ise Ulliminati ve Masonluk Kabala’yı, mistik Yahudi tarikatları dışında kullanan gizemli topluluklardır. Günümüzde oluşturulan Siyonizm de işe yeni bir boyut daha kazandırmıştır. Bu gizemli topluluklar için de özellikle Kudüs ve Süleyman Mabedi çok önemlidir. Tapınak ustası Hiram abif bunlar için bir idoldür.
    ···
  19. 44.
    0
    “Tek tanrıcı anlayışın çürüyüşü (Yahudilikte), XII. yüzyıl ile XIII. Yüzyıllarda gelişen Yahudi Mistisizmi (Kabala) aracılığı ile başlamış ve XVI. yüzyıl’ın sonlarına kadar tüm Yahudi toplumlarını kuşatacak şekilde mutlak zaferini kazanmıştır. Kabala’ya göre, evren tek bir tanrının değil değişik karakter ve etkilere sahip birkaç tanrının yönetimindedir. Asıl Tanrı’dan ilk olarak “Bilgelik” ya da “Baba” olarak isimlendirilen erkek bir tanrı, daha sonra da “Bilgi” ya da “Anne” diye isimlendirilen bir tanrıça doğar. Bu ikisinin evliliğinden de, bir çift genç tanrı doğar: Erkek olan “Kutsanmış Kişi” olarak isimlendirilirken, onun kız kardeşi ise “Kutsanmış Kadın ya da “Allah’ın tecellisi-Shekhinah” veya kraliçe gibi isimlerle nitelendirilmişti. Öncelikle, bu Kabbalistik sistem hakkında ne söylenirse söylensin, onun kesinlikle tek tanrılı (Monoteist) olduğu söylenemez; o zaman Hinduizmin ya da geç dönem Greko-Romen dininin veya anatik Mısır dinlerinin de tek tanrılı olduğunu kabul etmeye hazır olmak gerek.
    ···
  20. 45.
    0
    Ne ilginçtir ki yüzyıllardır tek Tanrı anlayışını sürdüren Yahudiler arasında Şeytan sinsi bir şekilde gizlice kendini asıl Tanrı seviyesine yükseltebilmiş, tüm insanlığa saptıracak ve hükmedecek hedefte bir hayli ilerlemiş. Gercek Anti-Chirist/Deccal anlayışı bu olsa gerek. Bakın ünlü Yahudi yazar Kudüs Üniversitesi profesörü Israel Shahak Türkçeye de terçüme edilen “Yahudi Tarihi- Yahudi Dini“ isimli eserinin 68-72 Sayfalarında bu konular hakkında neler yazmaktadır:
    ···