illuminati üyesiyim sorusu olan gelsin

@193 hacım selamlar ara ara gelip sualleri cevaplamaya devam ediyorsun gördüğüm kadarıyla. cidden üye misin değil misin bilmiyorum ama bunun benim adıma çok önemi yok. zira en azından bir çok soruya karşı kendi cevapların var ve işin bu kısmı da benim ilgi alanım için yeterlidir zaten.

şimdi konuyla alakalı bir kaç konuya değinmekte fayda var diye düşündüm.

birincisi şu mısırlı elemanın uyndırma projesi vb. oluşumlar adına hazırladığı the arrivals(gelenler) tipi altmetinde mehdiciliği empoze eden belgeseller malum. gibkofield tipi adamlar da zaten em çok bu belgesellerden besleniyorlar bilindiği üzere. şimdi benim merak ettiğim husus, bu belgesellere özellikle mi müsade ediliyor yoksa bunların youtube ve birçok sosyal medya ögesi sitelerin embedleştiği ortamlarda muhafaza edilmesini sağlayanlar da sizin karşınızda duran güçler mi? hayır bilinçli olarak müsade ediliyorsa şundan şüphe duyacağım, yoksa bu gelenler, zeitgeist tipi belgeseller, senin şu dediğin illüminatinin varlığını insanlığa hazırlama mevzusu adına yaratılmış bir ters pgiboloji yönetimi midir?

ikinci sorum şu altmetinde değindiğin tasarım konusuyla ilgili. bizi birileri tasarladı diyelim. peki bu adamların inancına göre bizi tasarlayanların yani insanların tanrı olarak gördükleri varlıkların da bir tasarıcısı var mı bilinmeyen o başka diyarlarda? varsa o tasarlayanı tasarlayanın da tasarlayıcısı var mı diye diye soru iyice paradoksa dönüştürülebilir tabi. bu durumda sorulacak asıl soru şu olsa gerek, her şeyin tanrısallığı vs. yi de işin çine katarak başlangıcına dair illüminaticilerin bakış açısı nedir? yoksa bize öğretilen yaradılış kavrdıbının çok ötesinde bir sistem mi söz konusudur, yaradılış, yaratma, tasarlama kavrdıbının dahi varolmadığı, araç olarak görüldüğü vs?

üçüncü sorum hayvanlarla ilgili. insanları tasarlayanlar, hayvanları da bir amaç için tasarlamış olsalar gerek. bu husustaki görüşleri nedir bu adamların? hayvanların bilinmeyen bir geçmişi falan mı var yoksa mesela nuh muhabbetinden sonra falan bir değişime mi uğradılar da ağzı var dili yoktan öteye gidemeyen bir hal aldılar?

dördüncü sorumda cin mevzusuna değineceğim. bir keresinde hem benim hem de evdeki kedimin sabaha karşı evde mavi ışık saçan gözü dışında gayet insana benzeyen bir eleman gördüğümüzle konuya gireyim. yani sadece ben değil, kedi de bu beliren acaib-ül mahlukata bildiğin baktık, sonra anien yok oldu. şimdi şu ufo alien vs. diye bakılan varlıkların bazılarına yahut hepsine anladığım kadarıyla sizler de cin olarak bakıyorsunuz. aslında dolaylı yoldan semavi dinlerin bazıları da bu konuda sizinle hemfikir. peki ben ve kedim halüsinasyon görmemiş olabilir miyiz? gerçekten böyle insanlara ve hayvanlara gözükebilme ihtimalleri oluyor mu, yoksa bu varlıklarla iletişime geçenlerin, 5 duyular dışında farklı yöntemler kullanmaları veya bahsedilen şu perde, üçüncü gözün kapalılığı falan mı söz konusu?

aynı doğrultuda büyünün geçmişiyle ilgili de semavi dinler çok açıklayıcı değiller gibi sanki. iki melek indi insanlara büyü öğretti sonra kötü amaçlara hizmet edince büyü haram kılındı falan filan deniliyor özetle. illüminatinin bilgiği büyü geçmişi nasıl bir geçmiş? yani nasıl oluştu, nerelere dayanıyor diye soralım bunu da bari. ahyır büyünün varlığı doğrultusunda maddelerin, elementlerin de ruhunun olduğu yönündeki inançların gerçekçiliği artıyor gibi geliyor sanki bana. saçmalıyor da olabilirim gibilesi bilincim eşliğinde bilinmez.

son sorum ölümötesiyle alakalı. yine dolaylı yoldan değinilmiş cennet cehennem mevzularına. peki ruhun varlığına inanıyorsanız biyolojik ölümün sonrasında ruh formuna bürünecek bizleri neler, nasıl bir metafiziksel ortam bekliyor? ya da ruh mevzusu da bir aldatmaca ise, biyolojik ölüm gerçekten bir birey için mutlak son mu? yani bu kadar derin bir mazi söz konusu iken mutlak sonun biyolojik ölüm ile geldiğine inanmak pek kolay olmuyor tabi.

bir de ateizm destekleniyor, tasavvuf da destekleniyor senin söylediğine göre. ama birbirine bazı konularda zıtlaşan bu iki görüş de belli noktalara ve belli amaçlara kadar destekleniyor sonucu çıkarmalıyız sanırım bundan da. ortada yer alan bir çok görüşe de benzer bakış açınız var sanırım. o yüzden amaç-araç ilişkisine dair yaptığın açıklamaları gayet yerinde buldum birader son sorudan alakasız olarak bunu da belirteyim dedim.

şimdilik bu kadar sorayım. daha sorarım sorsam da beyin giben ekstraaksiyal tümör konumuna düşmeye lüzum yok. soruları da gayet gerzekçe soruyormuş seviyesine özellikle getirdim ki diğer okuyucular ne diyo la bu zütoğlanı dememiş olsun babında. saygılar selamlar.