-
76.
+1 -1part 35 - laboratuar
adam: kopyalar ne durumda?
prof: efendim çoğu hazır ve bitmiş durumda.
adam: kurulacak yeni düzen için her önlemi almamız çok önemli, bu da senin ellerinde profesör
prof: teşekkür ederim efendim.
devasa bir laboratuarda yüzlerce cam fanus vardır. her bir fanusta yazan isimlerden bir kaçı görünür..
Никола Тесла
thomas alva
joseph jackson
annie thomson
amuru shakur
b.jean spears
g.bush
drew bieber
Robyn fenty
murat deniz
william gilbert
benny the dip -
77.
+2part 38
bir otel odası - günümüz (flashback part 19)
davutoğlu odadan çıkmıştır.
siyah ceketli adam: makineyi hazırlayın sinyal gönderilecek
tracy: nereye efendim?
siyah ceketli adam: sana bir soru sorayım...
tracy: ?
siyah ceketli adam: tarih boyunca kim hep haddini aşmıştır tracy?
tracy: anladım efendim, hangi şehre gönderiyoruz
siyah ceketli adam: davutoğlu'nun kulağına izmir diye fısıldadım ama ters köşe yapacağız. bu da benimle nasıl konuşması gerektiğini ona öğretir. ülkenin en doğusuna gönderin sinyali, var olan bütün fay hatları kırılsın.
tracy: emredersiniz efendim
siyah ceketli adam: olay medyaya düşer düşmez de yardım uçaklarını yola çıkarın. ilk yardıma giden ülkelerden biri biz olmalıyız.
tracy: emredersiniz başkanım
odada duran nikola tesla fotoğrafına bakarak
siyah ceketli adam: sen bir dahisin dostum.. -
78.
+22.sezon part 6 - ass like that -
william: endüstri departmanından laura'yı bağlayın lütfen
..
william: laura, tüm ekibini alıp odama gelir misin lütfen
laura: geliyorum
7 kişilik ekip william'ın odasında toplanır.
william: laura marshall'ın parçası hazır mı?
laura: (soğuk bir tavırla) evet hazır
william: içeriği istediğimiz gibi olmuştur umarım
laura: oldu merak etme
william sözlere bir göz atar ve marshall'ı arar
laura: kimi arıyorsun?
william: marshall'ı...
laura: gerek yok, ben sözleri ona telefonda okudum
william: (sırıtarak) çok beğenmiştir eminim
- marshall'ın evi -
telefonu kapatır ve kendi kendine konuşmaya başlar
marshall: lanet olsun bu ben değilim, bu lanet şarkıyı söyleyeceğime ölürüm daha iyi!
masaya elini vurarak sinirle kalkar ve masada bir kağıda yazılmış şarkı sözleri görülür
This fucking black cloud's still follow's me around
But it's time to exercise these demons
These motherfuckers are doing jumping jacks now! -
79.
+22.sezon part 8 - 12 mart 1903
max planck, adamın nikola ile ilgili görüşmesini ayarlamıştır. adam hırvatistan'da nikola ile buluşur ve bir otelin lobisinde görüşür
adam: nikola sana çok ihtiyacımız var, tüm dünya tarihine kazınacaksın. sonsuza dek yaşayabilirsin
nikola: kaç yılına kadar?
adam: (şaşırır) anladım?
nikola: sonsuza dek diye birşey yok james...
adam: (etrafına şöyle bir bakınır ve sessizce) adımı her yerde zikretmezsen sevinirim nikola
nikola: (ayağa kalkar ve) hey dostlar bakın aramızda kim var! james... James J. Donnelly! Haydi james'e hoşgeldin diyin, uzun yoldan geldi...
james: ne yapıyorsun!
nikola: (gülümser) merak etme james seni burada kimse tanımaz... farz edelim tanıdılar, bunu değiştirebilirim.
james: ne demek istiyorsun?
nikola: anı değiştirmekten bahsediyorum james... sonsuza dek yaşadım zaten... her şeyi, her yılı her anı yaşadım
james: ?
nikola: bu şaşkınlığını anlayabiliyorum ama eğer uygun zemin hazırlanırsa sana demek istediğimi anlatabilirim
james: nikola, eğer tahmin ettiğim şeyse yani...
nikola: tamam, şimdilik bu konuyu konuşmayalım.
james: nikola lütfen biraz açıkla, yani tahmin ettiğim şey...
nikola: tahmin ettiğin şey ne? fantastik bir zaman makinesi mi?
james: e, evet... değil mi?
nikola: (james'in yüzüne doğru yaklaşır ve kısık sesle) çok daha fazlası... -
80.
+2part 15 - 29 temmuz 1999Tümünü Göster
tufan istanbul'a dönmemiştir ve rt'yi amerika'ya davet etmiştir. rt ilk uçakla houston'a gitmiş ve yabancı kişilerin de bulunduğu gizli bir toplantıya katılmıştır
tercüman aracılığıyla şu konuşmalar geçer,
adam: sayın başkan öncelikle şunu belirteyim, zorlu ama bir o kadar da tarihe adınızın kazınacağı bir döneme girmiş bulunuyorsunuz. 1-2 yıl içerisinde sizden bir parti kurmanızı isteyeceğiz ve müslüman kesimin çoğunlukta olduğu ülkenize hitap eden bir propagandanız olacak ki seçimlerde işimiz kolaylaşsın
rt: müslüman kesimin çoğunlukta olduğu bir gerçek ancak islami görüşlü partilerin hepsi bırakın liderliğe oynamayı barajı bile geçemez durumdalar.
adam: işte tam da bu noktada biz devreye giriyoruz. bizim dünyanın dört bir tarafına yayılmış adamlarımız ve teknolojimiz sayesinde sizin sadece gösteriş olarak seçim propagandası yapmanız seçimi kazanmanıza yetecektir.
rt: ne yani oylar ile ilgili bir oynama mı yapacaksınız?
adam: öyle de denebilir ve göreceksiniz ki tüm seçimlerde yüzde 50'ye yakın oy toplayarak halkınıza bükemediği bileği öptüreceğiz. ayrıca tüm imkanları da önünüze sereceğiz.
rt: peki tüm bunları neden yapıyorsunuz?
adam: o konu biraz gizlilik çerçevesinde yürüyor. mesela bakın sizin de haberiniz olduğu gibi ilk ciddi teknoloji denememizi sizin ülkenizde yaptık ve bunun için de bazı işlerin tırnak içerisinde yürümesi gerekiyordu. yine örnek vermem gerekirse 1-1,5 yıl içerisinde amerika tarihindeki en büyük terörist saldırıyı yaşayacak ve tüm bunları organize etmemizin tek bir sebebi var
rt: nedir o?
adam: yeni dünya düzeni... Ve ve ve sayın başkan bu yeni dünya düzeni içerisinde size de ihtiyacımız olacak.
rt: neler gibi?
adam: 99 yılında denediğimiz teknolojinin daha fazlasını şimdiden belirlediğimiz bir tarihte yine sizin ülkenizde deneyeceğiz. ama korkmayın bu sefer metropollerinize bir zarar gelmeyecek... daha sonrasında da takriben 2018 yılında sahte bir uzaylı istilasıyla boğazköprüsü'nü yok edeceğiz. o yüzden şimdiden yeni bir köprü yaptırmaya başlasanız iyi olur.
rt: çok açık sözlüsünüz ancak bu söylediklerinizin hiçbirini kabul edemem, bunlar insanlık dışı davranışlar.
adam: korkarım artık süreç başladı sayın rt, bundan geri dönmenin tek bir yolu vardır. lider ölürse plan iptal olur. siz hayatta kaldığınız sürece ki öyle umut ediyorum, bu süreç işleyecektir. size verilen talimatları harfiyen yerine getirdiğiniz takdirde 2022 yılında başlayacak olan yeni dünya düzenimizde tüm aileniz ve siz huzur içerisinde yaşayabilirsiniz.
rt: bu saçmalıklara daha fazla dayanamayacağım, özür dilerim bay gilbert.. hoşçakalın -
81.
+22.sezon part 23- john obey beachTümünü Göster
amaru: aa merhaba, ben jeremy bemsfield'ı arıyordum
adam eliyle ileride duran barakayı işaret eder
amaru: teşekkürler
amaru: merhaba kimse yok mu?
jeremy: kime baktın?
amaru: jeremy, jeremy bemsfield'ı arıyordum
jeremy: benim, nasıl yardımcı olabilirim dostum
amaru: beni bintumani'den Omar yönlendirdi, sanırım arkadaşınmış.
jeremy: aa evet, şu bellboy çocuğu diyorsun. arkadaşım değil ama severim, neyse ne istiyorsun?
amaru: ricketts'e geçmem gerek
jeremy: kaç paran var?
amaru: ne kadar gerekiyor?
jeremy: siz lanet turistler çok cimrisiniz, kaç paran var dedim?
amaru: tamam, 100 dolar yeter mi?
jeremy: Ne zaman yola çıkıyoruz dostum!
jeremy ve amaru, yola koyulurlar tekne adaya doğru açılmaya başlar
jeremy: ricketts gibi lanet bir yerde ne tak yiyeceksin dostum
amaru: turistik diyelim
jeremy: dostum anlamıyorsun galiba, bir tak yok orada john obey emin ol daha iyi bir yer
amaru: aslında ascension adasına geçicem oradan
jeremy: ne! hahahah ascension'a mı ahahahha
amaru: komik olan nedir?
jeremy: yok birşey de siz lanet turistler paranızı taktan yerlere atmayı seviyorsunuz. neyse seni oraya zütürebilirim
amaru: ciddi misin sen?
jeremy: evet, ama yol uzun sürüyor o yüzden 200 dolarını daha alırım.
amaru: tamam anlaştık, yiyecek ne var teknede?
jeremy: birşey yok ama ricketts'e vardığımızda birşeyler alırız.
amaru: ok
jeremy ve amaru, ricketts'ten alışverişlerini yaparlar ve ascension adasına doğru yola çıkarlar. tam 6 saattir yoldalardır ve artık yemek yemek için halı gibi olan denizin ortasında demir atarlar ve keyif yaparlar
amaru: daha ne kadar yolumuz var
jeremy: 12-13 saat kadar
amaru: çokmuş!
jeremy: dostum seni sevdim, yoksa hiçkimse beni buraya getiremezdi
amaru: daha çok dolarları seviyor gibi bir halin var
jeremy: eeeh neyse... o da ne lanet olsun
amaru: ne ne?
jeremy: karşıdan geleni görmüyor musun, bunlar da kim
amaru: sadece bizim gibi bir tekne dostum niye panikliyorsun
jeremy: dostum ben buraları avcumun içi gibi bilirim, insanları da adım gibi bilirim... ve bu gelenler hiç de iyi birilerine benzemiyor, güven bana...
jeremy ve amaru'nun şaşkın bakışları arasında gördükleri tekne iyice onlara doğru yaklaşır.
adam: hey sen, beyaz züt
amaru: bana mı diyorsun?
adam: jeremy hiç beyaza benziyor mu?
amaru: seni tanıyorlar lanet olası pislik
jeremy: kim bunlar ben tanımıyorum!
adam: kesin konuşmayı. john, jeremy'yi aramızdan ayır bakalım...
john: peki efendim. (jeremy'yi tek kurşunla öldürür)
amaru: lanet olsun ne yapıyorsunuz, siz kimsiniz!!!
o sırada ağır adımlarla kaptan köşkünden bir adam çıkar...
amaru: sen!... nikola?! -
82.
+22.sezon part 24 - 24 mayıs 2003- rigaTümünü Göster
..koşuşturmaca..
kadın: tamam mı herkes hazır mı?
sertab erener: hazırız tamamdır, kalbim duracak. demir, demir nerde demir?
demir demirkan: buradayım hayatım tamamdır
sertab erener: biraz gelsene
ikisi bir köşeye çekilirler
türkiye eurovision set ekibinden biri: son 5 dakikaaaaaaaaaaaa
sertab: (kısık sesle) demir bak fazla vakit kalmadı, dönebiliriz istersen
demir: saçmalama bu saatten sonra dönemeyiz
sertab: o ayinde neler olduğunu bana hala anlatmadın
demir: şu geceden sağsalim çıkalım hepsini anlatıcam merak etme, şimdi olayına konsantre ol
william: demir, son 3 dakika adamım...
demir: tamam şef...
william: dansçılara figürü iyice öğrettin mi?
demir: koreograf çok kez elden geçirildi
william: tamam
türkiye eurovision set ekibinden biri: son 2 dakikaaaaaaaaaaaaa
william: sertab, dansçılarını al ve hazırlan, bol şans
sertab: teşekkürler will...
sertab ve ekibi sahneye çıkmak için son hazırlıklarını yaptığı sırada demir ve william fısıldaşmaya varan konuşmalarla sahne arkasında bir yerde ayaktadırlar
demir: yalnız şu konuyu nasıl aşacağız emin değilim
william: hangi konu?
demir sahne arkasında bekleyen tatu grubunu gözüyle işaret eder
william: merak etme oylama ekibi bizden..
demir: anlıyorum, onu zaten tahmin ettim de yani insanlar bunu nasıl karşılayacaklar. yani dünyaca ünlü michael jackson ile bizim tarkan'ı yarıştırmak gibi birşey bu...
william: bana sakın michael deme dostum... neyse sen bazı şeyleri tam anlamadın galiba! şuan burada gördüğün sahne, burada gördüğün insanlar, seyirciler içindeki yüzlerce kişi, teknik ekip, reji, yönetmenler, tv kanalları aklına ne geliyorsa ne görüyorsan hepsi bizim hizmetimizdeler ve sizin hizmetinizdeler. sayın erdoğan bize ait olur olmaz ilk isteklerinden biri de eurovision zaferiydi. biz de bunu geri çevirmedik. Çok merak ediyorsan yine de söyleyeyim. tatu sahne aldığı sırada ses monitörleri bozulacak, dolayısıyla detone olmamaları için hiçbir sebep olmayacak. oylama sonuçları açıklandığında da detone oldukları için oy kaybettikleri dedikodusunu yayacaklar. hepsi bu!
demir: hımm, zekice ve basitmiş... william, tüm bunlar olmasaydı yani sizin ekip olmasaydı, sence bu şarkıyla kaçıncı olurduk?
william: dostum bu soruya cevap veremem çünkü zaten sizin olacağınız haberi bize yıllar önceden bildirilmişti. o yüzden siz hep birinciydiniz ama fikrimi sorarsan biz olmasaydık da ilk 10'a oynardınız
demir: başlıyor başlıyor!
william: (alaycı bir tavırla)tanrım ne heyecan... -
83.
+2şu nedir pahalı
-
84.
+2-reklamdır-
(bkz: astral travel agency)
evet panpalar, yeni taze ve gizemli bir yolculuğa hazırlanın! astral seyahat acentası inci'de başlıyor.
22 ocak 2012
yerlerinizi alın
-reklamdır- -
85.
-2reserved zaman buldukça okuruz
-
86.
+2@1032,1033,1034,1035,1036,1037 panpalar neden kızdınız valla anlamadım. justini mi kıskanıyorsunuz rihannaya mı yakıştıramıyorsunuz bilmiyorum ama gerçekler acıdır panpalar
-
87.
+23.sezon part 5
-30 kasım 2062- yeni amerika / adel bagrou -
çok yaşlı bir adam, iki elini başına koymuş ağlamaktadır. etrafta çıt yoktur, güneş o kadar yakıcıdır ki adam sürekli terler. sonra kendi kendine konuşmaya başlar
adam: olmadı, olmadı yine başaramadı (ağlar)
adam: olmadı, allah'ım sana yalvarıyorum. bir şans daha...
adam gözlerini gökyüzüne çevirir, ellerini iki yana açar ve dua etmeye devam eder.
yerden avucuna aldığı toprakla teyemmüm abdesti alır ve namaza durur
seldıbını verdikten sonra ellerini açar ve tekrar dua eder
adam: allah'ım bir şans daha ver, amin...
adam gözünü bir yere doğru diker. etrafa bakınır...
binlerce ceset vardır, hala ayakta kalan bir binanın tepesine çıkar, her yerin yerle bir olduğu görülür. tüm insanlar ölmüştür
aynı gün... yeni amerika / mzuzu
manzara aynıdır, her yerde ölü insanlar vardır
aynı gün... yeni amerika / ankara
manzara aynıdır, yıkık binalar, ölü insanlar, ölü hayvanlar
aynı gün... yeni amerika / dire dawa
manzara aynıdır, ölü insanlar, ölü hayvanlar
aynı gün. büyük asya birliği toprakları - kanazawa
adam: 誰が生きてあるのでしょうか
kadın: ない -
88.
+23.sezon part 12
tracy william'a durumu anlatmak için üst kata çıkar, kapıyı çalar
tracy: efendim, sanırım aşağıda bir sorunumuz var.
william profesörü yukarıda bırakarak aşağı iner
tracy gözüyle doktoru işaret eder
william: sende kimsin?
doktor: adım shunpei iwata dahiliye uzmanıyım, 911'den yönlendirdiler. sonra bu ölmek üzere olan zavallı adamı gördüm ama arkadaşınız ona yardım etmeme izin vermiyor
william: 私に真実を伝える
doktor: 私は理解していない!
william aniden belinden silahı çıkarır ve
william: dostumuz wilhelm'in yanına gitmek ister misin?
doktor: tamam dur dur, sakin ol... ヴァイスハウプトは、あなたにメッセージを送りました
william: 何です ?
tracy william ve doktora şaşkın gözlerle bakmaktadır.
doktor da o sıra tracy'ye bakar ve...
doktor: あなたの友人は日本人を知っていますか?
william: いや、彼は分かっていない
william doktorun tracy'den rahatsız olduğunu düşünerek tracy ve ekibini gönderir.
william: tracy beni ofisimde bekleyin
tracy: emredersiniz efendim
-tracy ve ekibi giderler-
william: neymiş bu mesaj?
o sırada profesör eckersley elindeki silahı william'ın ensesine dayar
robyn eckersley: mesaj gayet açık will... bildiğin herşeyi bana anlatacaksın yoksa buradan wilhelm ile beraber çıkarsın
william: seni lanet olası sürtük! -
89.
-23.sezon part 16 - 4 ocak 2013 - trebisov/slovakya
japon adam: アセンション島から皆に挨拶
kamera yakın plandan çıkar ve japon adamın bulunduğu ortam göze çarpar, arkada weishaupt'un eli kolu ve ağzı bağlıdır.
japon: ha,ha,ha!
japon bağlantıyı sonlandırır. o sırada içeri bir adam girer
adam: hey junichi, burada yakalanmayacağımızdan emin misin ?
japon: merak etme robert. amerikalıların bizler için planları var. tıpkı bizim çin, güney asya, mançurya ve kore için olduğu gibi. ha,ha,ha!
adam: peki bu sorunu ne yapacağız ?
robert kafasıyla sandalyeye bağlı weishaupt'u gösterir
japon: biraz sonra buraya bir helikopter gelecek. sen, slovakya başkanı ve ben bu helikoptere bineceğiz. james de bize eşlik edecek ancak tek farkla. o artık yaşamıyor olacak.ha,ha,ha!
weishaupt: mmmmh ! mmmmmmmh ! -
90.
+2@141 mal amk zütünle mi okudun bin
robyn - rihanna
annie - lady gaga ( bu huurların gerçek yaşları ile burda söylenen farklı, köyde doğmuşlar geç yazdırmışlar )
joseph - m.jacksson sanırım
marshall mathers - bunu internette aratıp görmediysen ölünü gibyim bidaha girme buraya amk -
91.
-2oha lan gibtir artık kafadan salladığın kesinleşti amk bu ne üzgünüm panpa seri eksiliyorum
-
92.
+24.sezon part 4
6 temmuz 2006 - ispanya - ibiza
esat: 3,2,1 kayıttayız!
acun: (feridun'a) adam geldi fransızca konuşuyor. seni tanıyorum diyor
adam: (fransızca) hangi televizyon?
acun: ingilizce biliyor musun?
adam: hayır
acun: türk müsün? hayır
adam: hayır...
acun: beni nasıl tanıyorsun?
adam: televizyonda gördüm
acun: hangi tv?
adam: fransız televizyonunda
acun: sanmam
adam: hahahha türk'üm ben
acun: hahhahah
esat: tamam kestik!
acun: esat ananı gibim senin bunu sen düzenlediysen ahahhaha
esat: hahahhaha
feridun: abi ben çekiyorum hala bunu kamera arkası yaparız
acun: ahahah dıbına kodumun salağı! bak bunu da veririz kamera arkasına hahahhah
esat: ahhahahahah
acun: tamam abi kes çok yoruldum biraz oturalım
-5 dakika sonra snack bar'da-
acun: esat oğlum yarın görüşme güzel geçerse paranın anasını giberiz bak o kadar diyim sana
esat: bizi de kurtarırsın artık ahahah
acun: herhalde olm ama bu muallak feridunla işim olmaz ahahhaha
feridun: ben ne yaptım abi şimdi
ertesi gün - madrid
acun: dıbına koyim nerede lan bu
yoldan birini çevirir
acun: excuse me, how can i go to Avenida de Manoteras 18?
adam: i dont' know
acun: hay ananı gibim nerede bu soktuğumun bulvarı mı caddesi mi ya
feridun: abi şurada manofi yazıyor ama
acun: manofi değil amk manoteras olacak
esat: hah, hah olm hayvan gibi tabela var lan şurası
acun: oh be! yalnız birşey diyeyim mi, adresi bulamasaydık rezil olurduk heriflere ahahhahah
esat: aynen ahhahahah. daha yol bulamıyosunuz muallakler program mı çekeceksiniz derlerdi valla
acun: aynen ahhahaha
acun, esat ve feridun binanın önüne gelirler ve görüşmeye gidecekleri şirketin logosu dikkatlerini çeker
acun: oğlum sana birşey diyim mi, bu muallakler hakikaten şansal abinin dediği gibi, mason mudur nedir bunlar. baksana logoya
feridun: ne var abi ne olmuş, ben anlamadım
esat: ulan gib kafalı logoya baksana resmen o muallaklerin her yere koydukları göz işte bu, doların üzerinde olan
feridun: hangi doların
acun: ya esat allah aşkına bırak şu malı ya, olm sen illuminati diye birşey duymadın mı?
feridun: ilimimumi mi?
esat ve acun: ahahahha hay dıbına koyim senin ya
feridun dışarıda bekler esat ve acun içeri girerler
danışma: (ingilizce) endemol'e hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim? -
93.
+24.sezon part 5Tümünü Göster
Joop van den Ende: ne derler bilirsin acun... Ömrümün sonuna kadar eşeğe binmektense, bir yıl ata binmek yeğdir.biz seni 1 yıl değil sonsuza değin ata bindirebiliriz.
acun: elbette efendim, anlıyorum fakat...
ende: fakat ne? bak ben şirketi devretmeme rağmen halen olayın içinde bir yerlerdeyim. sevgili dostum şansal sana bazı şeylerden bahsetti mi acaba?
acun: ne gibi?
ende: (esat'a bakar ve öhm, kısık sesle) arkadaşına güvenebilir miyiz?
acun: tabi ki ondan sır çıkmaz merak etmeyin, can dostumdur.
ende: evet güzel, sırları severiz... yani senden istediğimiz tek birşey var
-o sırada kapı açılır-
ende: aah, william hoşgeldin
william: selam (acun ve esat'ı gözleriyle süzer)
ende: seni tanıştırayım, bunlar bahsettiğim arkadaşlar, acun ve ee şey..
esat: esat efendim...
ende: ha evet esat...
william: tamam, lafı fazla uzatmayacağız. sanırım sertab ile olan işbirliğimizi biliyorsunuz?
acun: evet, duyduk
william: tamam, size bir anlaşma imzalatılmayacak sadece güven ilişkisine dayalı bir ortam hazırlamamız yeterli
acun: anlaşma yok derken yani tam olarak anlamadım, o şekilde nasıl...
william: dostum, bak sana verilecek teliflerden bahsetmiyorum. senin bize vereceğin sözlerden bahsediyorum. daha sonra bizim senden istediğimiz şeyler var. işin türkiye ayağında önemli bir kişi haline getirebiliriz seni ve öyle de olacak zaten. sen sadece dediklerimizi yapacaksın ve bize güveneceksin, tabi ki bu aşamada bizde sana güvenmek durumundayız.
ende: sana sonsuz şöhret ve paranın anahtarını veriyoruz acun... bu basit birer yarışma formatı değil, unutma...
acun: ama benden ne istediğinizi bilmiyorum henüz
esat: evet, bunu öğrenmemiz şar..
william: dostum, lütfen sen karışma, seninle herhangi bir bağımız yok ve olmayacak. hatta lütfen bizi dışarıda bekle
acun: esat sen çık dışarı
esat: (sinirlenir) tamam abi!
acun: peki, ne yapmam gerekiyor?
william: ilk 3 sene hiçbirşey! sadece yükselişini tüm ülken görsün... insanlar hep seni talep edecekler, her yaptığın şey tutacak... hatta daha önce denenmiş fakat tutmamış şeyler bile senin elinde birer sanat eserine dönüşecek. tüm medyaya hakim olacaksın, büyük bir ekibin olacak
acun: 3 seneden sonra?
william: onu zamanı geldiğinde konuşuruz. şuan bu konuşma bittiğinde şartlarımızı kabul etmiş olacaksın anlaştık mı?
acun: peki, kabul denemeye değer.
william: tek bir hatırlatma acun... bu kapıdan çıktığımızda süreç başlar ve süreç sadece lider ölürse değişir. sen hayatta kaldığın sürece planımız işler. b planı yok... yazılmış bir kader gibi...
ende: yazılmış bir kader... aynen öyle dostum...
-2 saat sonra-
acun: ne bileyim amk yazılmış bir kader diyip durdular
esat: ee?
acun: ee'si o işte olm, sonra dışarı çıktık
esat: sözleşme falan?
acun: yok, abi hepsini biz ayarlıcaz sen onlara kafa yorma hayatına devam et falan dediler
feridun: abicim seni yemişler çok fena
acun: sen bi sus amk
feridun: tamam sustum
-o sırada telefon çalar-
acun: oha william arıyor lan susun... efendim?
william: sözleşme hazır acun, en kısa zamanda gelip imzala, sana 4 tane format veriyoruz. yalnız bunların yayına girme zamanını biz belirlicez, o yüzden sadece kendini ispat edip kanalına söz geçirebilmen için 1 tanesini sen belirleyeceksin. yalnız şunu bil ki hangisini seçersen seç bir şekilde reytinglerde hep bir numara olacaksın. nasıl olduğunu hiç sorma zamanla öğreneceksin. en kısa zamanda endemol'e bekliyoruz
acun: aa şey fazla uzaklaşmadım, gelebilirim hemen isterseniz...
william: aa, yok hayır bugün olmaz ende ile bir işimiz var yarın gel lütfen
acun: peki, görüşmek üzere
telefon kapanır
acun: oldu bu iş! -
94.
-2@1520
bu şekilde suçlama yapan adamı giberler olm mal mısınız lan siz ?
acun medya dahil başbakanlık vs hepsine gerekli screen shotları alıp yolladım, silinsede bişey ifade etmez.
bunun sonucunda şu olur, başta bu malak olmaz üzere sözlüğü giberler.
doğruysa da yalnışsa da giberler yani alternatifi yok amk -
95.
-2gibtir amın yavrucağı, hala buralarda mısın lan sen am tüyü. gibtir ve git buralardan bin
-
zalinazurtun milfle randevum var dedigi de
-
memati her platformda
-
yolda yürürken yerde telefon buldunuz
-
cefakar vikings sözlüğü savunuyor
-
facia anani gibeyim
-
sevgilimin kullanılmış tangasını
-
cefakar vikings sözlüğü savunamıyor
-
bu başlığı ırkçılık altincisine taşıyan
-
wolfteam geliinn
-
titanik 2 çıkmış
-
beşiktaş sahilde oturuyorum geelin
-
malum varliginizi yere indirdim
-
ferre sekmesinde elinizi
-
ekmek bulamıyorsak pasta yiyin diyen
-
umut gunduz
-
titanige benim dedemde binmiş
-
bir adam inci sözlüğü açtı
-
ben size demiştim meltem cumbul 10 yıl sonra
-
facia reis seni gördüğüm yerde
-
telefon sarj cok gec doluyooooor
-
aristegrokrat ile teknokrat arasında
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 08 02 2025
-
mine tugay 5 yumurta sonrası osuruk kokusu
-
kamil emmi sen de ki motor
-
beyler japonya vize istiyor mu
-
bu saattew uykum geliyo sabah da
-
zalinazort seni biraz incel gördüm
-
ucan kedi bızırınla boğ beni
-
beyler taşaklarım yanmış kablo kokusu gibi
-
zalinazort hiç bu kadar üşüdün mü
- / 2