-
26.
+34.sezon - part 6Tümünü Göster
...
demir: ne diye soruyorsun lan o zaman garip garip sorular. bilmiyorum ben illuminati falan
acun: oğlum william diye biriyle görüştüm
demir çok şaşırır
demir: william mı? nerden tanıyorsun onu
acun: işte onu anlatıcam dinlemiyosun ki abi ya
demir camları kapatır televizyonu çalıştırır ve sesini açar
demir: anlat dinliyorum...
-2 saat sonra-
demir: demek şansal abi...
acun: aynen amk ya... oğlum bak deli paralar kazanacaksın falan diyorlar. hatta geçen yine bir konuşmamızda o william denen zenciye dedim ki "çok paradan kastın ne 1 milyon dolar falan mı?" diyince bastı kahkahayı
demir: ee?
acun: eesi bu gülünce taşak geçildiğimi sandım ve sustum. sonra bu gitti bir vcd getirdi, oturduk izliyoruz. yalnız ortamın anası gibilmiş, beni zütürdüğü yerde yeminle kan kokusu vardı. yerler damalı damalı sanki satranç oynamışlar da biri kaybedince çekmişler tetiği gibi böyle ürkütücü bir ortam...
demir: biliyorum orayı... st patrick kapısı..
acun: ne kapısı?
demir: st patrick... irlandalı bir masonun hikayesi işte... her yıl 17 martta bir kurban verilirmiş. muhtemelen onun kokusu sinmiştir
acun: yok sanmam, ben gittiğimde temmuz'du... neyse abi dedi ki bu işte ortama iyice ayak uydurmaya çalış, 1 saat falan seni burada yalnız bırakıcam dedi. gitti ve sonra bir daha da gelmedi
demir: sen ciddi misin?
acun: aynen abi
demir: acun, iyi hatırlamaya çalış takriben kaç saat bunu sorgulamadan odanın içinde gezindin?
acun: abi sorgulama olayına girersek kafam çok karışıyor çünkü hakikaten tam 6 saat boyunca neden gelmediğini sorgulamadım. hep dolandım odanın içerisinde... ben de en sonunda acıktığım için çıktım, çıktığımda gece yarısını çoktan geçmişti. yolda yürürken aklıma geldi bu adam niye 1 saat sonra gelicem diyip gelmedi diye...
demir: acun seni tebrik ederim dostum
acun: neden ne oldu lan?
demir: bunu sana sonra açıklarım ama bak şimdi senden kol isteyecekler
acun: kol ne oğlum?
demir: yani sağına ve soluna birer sırdaş bulacaksın. yani hedefe giden yolda senin türkiye ayağında lider olmanı sağlayacak kollar. mesela benden 3 aydır yeni bir grup çıkarmamı istiyorlar. aklıma gelmiyor. daha doğrusu aklıma gelenler de ya çok inançlılar ya da korkaklar. bana şöyle inançsız birkaç tip lazım
acun: ahahah oğlum bizim fatma'yı alsana?
demir: fatma kim?
acun: dur, dur lan telefonunu vericem
demir: fatma kim oğlum abuk sabuk tiplerle muhatap etme beni
acun: dur.. şş... alo fatma? he, nasılsın? kızım zengin olmak ister mis...
demir telefonu acun'dan alır ve bir anda kapatır
demir: lan gerizekalı ne yapıyorsun sen?
acun: ne kızıyorsun olm iki dakka geyik yapacaktık
demir: kim oğlum bu fatma?
acun: ya valla bak sesi çok güzel hem bir grubu da var hem de satanist midir deist midir ateist midir o taklardan birşey
demir: tak sensin
acun: hops, tamam pardon... -
27.
+6 -4part 1
11 Temmuz 1986
Kanada- Quebec
1980 yılında St.Laurent’te doğan kahramanız Annie, dedesi öldükten sonra 1983 yılında ailesiyle birlikte Quebec’e yerleşmiştir.
4.yaş gününü kutladığı sırada babası Brian kayıplara karışmış ve günlerdir haber alınamamıştır. Tüm Kanada’da Brian aranırken eşi Laura bu durum karşısında ümidini yitirmiş ve artık eşinin ölüm haberini alacağından emindir.
25 Nisan 1994
Kanada-Quebec
Telefon çalar
Polis: Bayan Thomson ile mi görüşüyorum?
Laura: Evet, benim?
Polis: Eşinizle ilgili bir gelişme var, lütfen Ottawa polis karakoluna en kısa zamanda gelin
Laura: Ottawa mı ama orası Ontario’da
Polis: Hanımefendi, lütfen durum ciddi, sorularınızı görüştüğümüzde cevaplamaya çalışırız
Laura: Peki, yola çıkıyorum -
28.
+3 -1part 11
Konser sonrası Annie'nin evi
Annie: (biraz gergin) William artık bu saçmalıktan kurtulmak istiyorum. iş ciddi boyutlara gelecek. Sonum eğer Michael gibi olacaksa ben yokum
William: Anny saçmalama, o ideallere aykırı geldiği için öldürüldü, senin böyle bir düşüncen yok!
Annie: Bilmiyorum William, gerçekten bilmiyorum. Önümüzdeki konser sonrasında sanırım ben bazı açıklamalar yapacağım, bunu gerçekten çok düşündüm
William: bana bak huur, eğer böyle birşey yaparsan seni yerle bir ederler, sonun michaelden de kötü olur! o yüzden sus ve işini yapmaya devam et. Ben yönetmenle konuşacağım bundan sonraki klipler normale dönecek. ortalık biraz yatışana kadar en azından... -
29.
+2hayda aq jastin biberde çıktı ortaya sonumuz hayrola
-
30.
+4 -22 mart 1902 - zagreb
polis: ne olduğunu anlat hemen
adam: önce bir adam inşaata girdi, biz de arkadaşlarla beraber demir taşıyorduk
polis: sonra?
adam: adamı farkettikten sonra gizlice izlemeye başladık, garip bir tavrı vardı
polis: kaç yaşlarındaydı?
adam: 40-45 yaşlarında bıyıklı zayıf biriydi, elinde kitap büyüklüğünde birşey vardı
polis: sonra?
adam: sonra o kitap büyüklüğündeki şeyi binanın kolonlarından birine çaktı. biz de merakla ne yapacağını izlemeye başladık
polis: neden yanına gitmediniz?
adam: çünkü hemen arkasında onu gözetleyen (kollayan) 2 tane siyah ceketli adam gördük. korkmuştuk yanına yaklaşamadık, gitmelerini bekledik
polis: peki sonra ne oldu?
adam: aleti duvara çaktıktan sonra hızla oradan uzaklaştı. biz de arkalarından hemen kolona doğru yaklaşık, aleti incelemeye başladık
polis: ve?
adam: ve o sırada deprem oldu, çok şiddetli bir deprem... hemn dışarı çıktık ve bina dakiklar içerisinde yerle bir oldu
polis: olan şeyin bir deprem olmadığını ne zaman fark ettiniz?
adam: çevreden bir sürü kişi toplandı, onlara depremi hissettiniz mi diye sorduğumda hepsinden aynı yanıtı aldım. deprem olmadı... -
31.
+2part 38
bir otel odası - günümüz (flashback part 19)
davutoğlu odadan çıkmıştır.
siyah ceketli adam: makineyi hazırlayın sinyal gönderilecek
tracy: nereye efendim?
siyah ceketli adam: sana bir soru sorayım...
tracy: ?
siyah ceketli adam: tarih boyunca kim hep haddini aşmıştır tracy?
tracy: anladım efendim, hangi şehre gönderiyoruz
siyah ceketli adam: davutoğlu'nun kulağına izmir diye fısıldadım ama ters köşe yapacağız. bu da benimle nasıl konuşması gerektiğini ona öğretir. ülkenin en doğusuna gönderin sinyali, var olan bütün fay hatları kırılsın.
tracy: emredersiniz efendim
siyah ceketli adam: olay medyaya düşer düşmez de yardım uçaklarını yola çıkarın. ilk yardıma giden ülkelerden biri biz olmalıyız.
tracy: emredersiniz başkanım
odada duran nikola tesla fotoğrafına bakarak
siyah ceketli adam: sen bir dahisin dostum.. -
32.
+22.sezon part 6 - ass like that -
william: endüstri departmanından laura'yı bağlayın lütfen
..
william: laura, tüm ekibini alıp odama gelir misin lütfen
laura: geliyorum
7 kişilik ekip william'ın odasında toplanır.
william: laura marshall'ın parçası hazır mı?
laura: (soğuk bir tavırla) evet hazır
william: içeriği istediğimiz gibi olmuştur umarım
laura: oldu merak etme
william sözlere bir göz atar ve marshall'ı arar
laura: kimi arıyorsun?
william: marshall'ı...
laura: gerek yok, ben sözleri ona telefonda okudum
william: (sırıtarak) çok beğenmiştir eminim
- marshall'ın evi -
telefonu kapatır ve kendi kendine konuşmaya başlar
marshall: lanet olsun bu ben değilim, bu lanet şarkıyı söyleyeceğime ölürüm daha iyi!
masaya elini vurarak sinirle kalkar ve masada bir kağıda yazılmış şarkı sözleri görülür
This fucking black cloud's still follow's me around
But it's time to exercise these demons
These motherfuckers are doing jumping jacks now! -
33.
+22.sezon part 8 - 12 mart 1903
max planck, adamın nikola ile ilgili görüşmesini ayarlamıştır. adam hırvatistan'da nikola ile buluşur ve bir otelin lobisinde görüşür
adam: nikola sana çok ihtiyacımız var, tüm dünya tarihine kazınacaksın. sonsuza dek yaşayabilirsin
nikola: kaç yılına kadar?
adam: (şaşırır) anladım?
nikola: sonsuza dek diye birşey yok james...
adam: (etrafına şöyle bir bakınır ve sessizce) adımı her yerde zikretmezsen sevinirim nikola
nikola: (ayağa kalkar ve) hey dostlar bakın aramızda kim var! james... James J. Donnelly! Haydi james'e hoşgeldin diyin, uzun yoldan geldi...
james: ne yapıyorsun!
nikola: (gülümser) merak etme james seni burada kimse tanımaz... farz edelim tanıdılar, bunu değiştirebilirim.
james: ne demek istiyorsun?
nikola: anı değiştirmekten bahsediyorum james... sonsuza dek yaşadım zaten... her şeyi, her yılı her anı yaşadım
james: ?
nikola: bu şaşkınlığını anlayabiliyorum ama eğer uygun zemin hazırlanırsa sana demek istediğimi anlatabilirim
james: nikola, eğer tahmin ettiğim şeyse yani...
nikola: tamam, şimdilik bu konuyu konuşmayalım.
james: nikola lütfen biraz açıkla, yani tahmin ettiğim şey...
nikola: tahmin ettiğin şey ne? fantastik bir zaman makinesi mi?
james: e, evet... değil mi?
nikola: (james'in yüzüne doğru yaklaşır ve kısık sesle) çok daha fazlası... -
34.
+2part 15 - 29 temmuz 1999Tümünü Göster
tufan istanbul'a dönmemiştir ve rt'yi amerika'ya davet etmiştir. rt ilk uçakla houston'a gitmiş ve yabancı kişilerin de bulunduğu gizli bir toplantıya katılmıştır
tercüman aracılığıyla şu konuşmalar geçer,
adam: sayın başkan öncelikle şunu belirteyim, zorlu ama bir o kadar da tarihe adınızın kazınacağı bir döneme girmiş bulunuyorsunuz. 1-2 yıl içerisinde sizden bir parti kurmanızı isteyeceğiz ve müslüman kesimin çoğunlukta olduğu ülkenize hitap eden bir propagandanız olacak ki seçimlerde işimiz kolaylaşsın
rt: müslüman kesimin çoğunlukta olduğu bir gerçek ancak islami görüşlü partilerin hepsi bırakın liderliğe oynamayı barajı bile geçemez durumdalar.
adam: işte tam da bu noktada biz devreye giriyoruz. bizim dünyanın dört bir tarafına yayılmış adamlarımız ve teknolojimiz sayesinde sizin sadece gösteriş olarak seçim propagandası yapmanız seçimi kazanmanıza yetecektir.
rt: ne yani oylar ile ilgili bir oynama mı yapacaksınız?
adam: öyle de denebilir ve göreceksiniz ki tüm seçimlerde yüzde 50'ye yakın oy toplayarak halkınıza bükemediği bileği öptüreceğiz. ayrıca tüm imkanları da önünüze sereceğiz.
rt: peki tüm bunları neden yapıyorsunuz?
adam: o konu biraz gizlilik çerçevesinde yürüyor. mesela bakın sizin de haberiniz olduğu gibi ilk ciddi teknoloji denememizi sizin ülkenizde yaptık ve bunun için de bazı işlerin tırnak içerisinde yürümesi gerekiyordu. yine örnek vermem gerekirse 1-1,5 yıl içerisinde amerika tarihindeki en büyük terörist saldırıyı yaşayacak ve tüm bunları organize etmemizin tek bir sebebi var
rt: nedir o?
adam: yeni dünya düzeni... Ve ve ve sayın başkan bu yeni dünya düzeni içerisinde size de ihtiyacımız olacak.
rt: neler gibi?
adam: 99 yılında denediğimiz teknolojinin daha fazlasını şimdiden belirlediğimiz bir tarihte yine sizin ülkenizde deneyeceğiz. ama korkmayın bu sefer metropollerinize bir zarar gelmeyecek... daha sonrasında da takriben 2018 yılında sahte bir uzaylı istilasıyla boğazköprüsü'nü yok edeceğiz. o yüzden şimdiden yeni bir köprü yaptırmaya başlasanız iyi olur.
rt: çok açık sözlüsünüz ancak bu söylediklerinizin hiçbirini kabul edemem, bunlar insanlık dışı davranışlar.
adam: korkarım artık süreç başladı sayın rt, bundan geri dönmenin tek bir yolu vardır. lider ölürse plan iptal olur. siz hayatta kaldığınız sürece ki öyle umut ediyorum, bu süreç işleyecektir. size verilen talimatları harfiyen yerine getirdiğiniz takdirde 2022 yılında başlayacak olan yeni dünya düzenimizde tüm aileniz ve siz huzur içerisinde yaşayabilirsiniz.
rt: bu saçmalıklara daha fazla dayanamayacağım, özür dilerim bay gilbert.. hoşçakalın -
35.
+22.sezon part 23- john obey beachTümünü Göster
amaru: aa merhaba, ben jeremy bemsfield'ı arıyordum
adam eliyle ileride duran barakayı işaret eder
amaru: teşekkürler
amaru: merhaba kimse yok mu?
jeremy: kime baktın?
amaru: jeremy, jeremy bemsfield'ı arıyordum
jeremy: benim, nasıl yardımcı olabilirim dostum
amaru: beni bintumani'den Omar yönlendirdi, sanırım arkadaşınmış.
jeremy: aa evet, şu bellboy çocuğu diyorsun. arkadaşım değil ama severim, neyse ne istiyorsun?
amaru: ricketts'e geçmem gerek
jeremy: kaç paran var?
amaru: ne kadar gerekiyor?
jeremy: siz lanet turistler çok cimrisiniz, kaç paran var dedim?
amaru: tamam, 100 dolar yeter mi?
jeremy: Ne zaman yola çıkıyoruz dostum!
jeremy ve amaru, yola koyulurlar tekne adaya doğru açılmaya başlar
jeremy: ricketts gibi lanet bir yerde ne tak yiyeceksin dostum
amaru: turistik diyelim
jeremy: dostum anlamıyorsun galiba, bir tak yok orada john obey emin ol daha iyi bir yer
amaru: aslında ascension adasına geçicem oradan
jeremy: ne! hahahah ascension'a mı ahahahha
amaru: komik olan nedir?
jeremy: yok birşey de siz lanet turistler paranızı taktan yerlere atmayı seviyorsunuz. neyse seni oraya zütürebilirim
amaru: ciddi misin sen?
jeremy: evet, ama yol uzun sürüyor o yüzden 200 dolarını daha alırım.
amaru: tamam anlaştık, yiyecek ne var teknede?
jeremy: birşey yok ama ricketts'e vardığımızda birşeyler alırız.
amaru: ok
jeremy ve amaru, ricketts'ten alışverişlerini yaparlar ve ascension adasına doğru yola çıkarlar. tam 6 saattir yoldalardır ve artık yemek yemek için halı gibi olan denizin ortasında demir atarlar ve keyif yaparlar
amaru: daha ne kadar yolumuz var
jeremy: 12-13 saat kadar
amaru: çokmuş!
jeremy: dostum seni sevdim, yoksa hiçkimse beni buraya getiremezdi
amaru: daha çok dolarları seviyor gibi bir halin var
jeremy: eeeh neyse... o da ne lanet olsun
amaru: ne ne?
jeremy: karşıdan geleni görmüyor musun, bunlar da kim
amaru: sadece bizim gibi bir tekne dostum niye panikliyorsun
jeremy: dostum ben buraları avcumun içi gibi bilirim, insanları da adım gibi bilirim... ve bu gelenler hiç de iyi birilerine benzemiyor, güven bana...
jeremy ve amaru'nun şaşkın bakışları arasında gördükleri tekne iyice onlara doğru yaklaşır.
adam: hey sen, beyaz züt
amaru: bana mı diyorsun?
adam: jeremy hiç beyaza benziyor mu?
amaru: seni tanıyorlar lanet olası pislik
jeremy: kim bunlar ben tanımıyorum!
adam: kesin konuşmayı. john, jeremy'yi aramızdan ayır bakalım...
john: peki efendim. (jeremy'yi tek kurşunla öldürür)
amaru: lanet olsun ne yapıyorsunuz, siz kimsiniz!!!
o sırada ağır adımlarla kaptan köşkünden bir adam çıkar...
amaru: sen!... nikola?! -
36.
+22.sezon part 24 - 24 mayıs 2003- rigaTümünü Göster
..koşuşturmaca..
kadın: tamam mı herkes hazır mı?
sertab erener: hazırız tamamdır, kalbim duracak. demir, demir nerde demir?
demir demirkan: buradayım hayatım tamamdır
sertab erener: biraz gelsene
ikisi bir köşeye çekilirler
türkiye eurovision set ekibinden biri: son 5 dakikaaaaaaaaaaaa
sertab: (kısık sesle) demir bak fazla vakit kalmadı, dönebiliriz istersen
demir: saçmalama bu saatten sonra dönemeyiz
sertab: o ayinde neler olduğunu bana hala anlatmadın
demir: şu geceden sağsalim çıkalım hepsini anlatıcam merak etme, şimdi olayına konsantre ol
william: demir, son 3 dakika adamım...
demir: tamam şef...
william: dansçılara figürü iyice öğrettin mi?
demir: koreograf çok kez elden geçirildi
william: tamam
türkiye eurovision set ekibinden biri: son 2 dakikaaaaaaaaaaaaa
william: sertab, dansçılarını al ve hazırlan, bol şans
sertab: teşekkürler will...
sertab ve ekibi sahneye çıkmak için son hazırlıklarını yaptığı sırada demir ve william fısıldaşmaya varan konuşmalarla sahne arkasında bir yerde ayaktadırlar
demir: yalnız şu konuyu nasıl aşacağız emin değilim
william: hangi konu?
demir sahne arkasında bekleyen tatu grubunu gözüyle işaret eder
william: merak etme oylama ekibi bizden..
demir: anlıyorum, onu zaten tahmin ettim de yani insanlar bunu nasıl karşılayacaklar. yani dünyaca ünlü michael jackson ile bizim tarkan'ı yarıştırmak gibi birşey bu...
william: bana sakın michael deme dostum... neyse sen bazı şeyleri tam anlamadın galiba! şuan burada gördüğün sahne, burada gördüğün insanlar, seyirciler içindeki yüzlerce kişi, teknik ekip, reji, yönetmenler, tv kanalları aklına ne geliyorsa ne görüyorsan hepsi bizim hizmetimizdeler ve sizin hizmetinizdeler. sayın erdoğan bize ait olur olmaz ilk isteklerinden biri de eurovision zaferiydi. biz de bunu geri çevirmedik. Çok merak ediyorsan yine de söyleyeyim. tatu sahne aldığı sırada ses monitörleri bozulacak, dolayısıyla detone olmamaları için hiçbir sebep olmayacak. oylama sonuçları açıklandığında da detone oldukları için oy kaybettikleri dedikodusunu yayacaklar. hepsi bu!
demir: hımm, zekice ve basitmiş... william, tüm bunlar olmasaydı yani sizin ekip olmasaydı, sence bu şarkıyla kaçıncı olurduk?
william: dostum bu soruya cevap veremem çünkü zaten sizin olacağınız haberi bize yıllar önceden bildirilmişti. o yüzden siz hep birinciydiniz ama fikrimi sorarsan biz olmasaydık da ilk 10'a oynardınız
demir: başlıyor başlıyor!
william: (alaycı bir tavırla)tanrım ne heyecan... -
37.
+2şu nedir pahalı
-
38.
+2-reklamdır-
(bkz: astral travel agency)
evet panpalar, yeni taze ve gizemli bir yolculuğa hazırlanın! astral seyahat acentası inci'de başlıyor.
22 ocak 2012
yerlerinizi alın
-reklamdır- -
39.
+2@1032,1033,1034,1035,1036,1037 panpalar neden kızdınız valla anlamadım. justini mi kıskanıyorsunuz rihannaya mı yakıştıramıyorsunuz bilmiyorum ama gerçekler acıdır panpalar
-
40.
+23.sezon part 5
-30 kasım 2062- yeni amerika / adel bagrou -
çok yaşlı bir adam, iki elini başına koymuş ağlamaktadır. etrafta çıt yoktur, güneş o kadar yakıcıdır ki adam sürekli terler. sonra kendi kendine konuşmaya başlar
adam: olmadı, olmadı yine başaramadı (ağlar)
adam: olmadı, allah'ım sana yalvarıyorum. bir şans daha...
adam gözlerini gökyüzüne çevirir, ellerini iki yana açar ve dua etmeye devam eder.
yerden avucuna aldığı toprakla teyemmüm abdesti alır ve namaza durur
seldıbını verdikten sonra ellerini açar ve tekrar dua eder
adam: allah'ım bir şans daha ver, amin...
adam gözünü bir yere doğru diker. etrafa bakınır...
binlerce ceset vardır, hala ayakta kalan bir binanın tepesine çıkar, her yerin yerle bir olduğu görülür. tüm insanlar ölmüştür
aynı gün... yeni amerika / mzuzu
manzara aynıdır, her yerde ölü insanlar vardır
aynı gün... yeni amerika / ankara
manzara aynıdır, yıkık binalar, ölü insanlar, ölü hayvanlar
aynı gün... yeni amerika / dire dawa
manzara aynıdır, ölü insanlar, ölü hayvanlar
aynı gün. büyük asya birliği toprakları - kanazawa
adam: 誰が生きてあるのでしょうか
kadın: ない -
41.
+23.sezon part 12
tracy william'a durumu anlatmak için üst kata çıkar, kapıyı çalar
tracy: efendim, sanırım aşağıda bir sorunumuz var.
william profesörü yukarıda bırakarak aşağı iner
tracy gözüyle doktoru işaret eder
william: sende kimsin?
doktor: adım shunpei iwata dahiliye uzmanıyım, 911'den yönlendirdiler. sonra bu ölmek üzere olan zavallı adamı gördüm ama arkadaşınız ona yardım etmeme izin vermiyor
william: 私に真実を伝える
doktor: 私は理解していない!
william aniden belinden silahı çıkarır ve
william: dostumuz wilhelm'in yanına gitmek ister misin?
doktor: tamam dur dur, sakin ol... ヴァイスハウプトは、あなたにメッセージを送りました
william: 何です ?
tracy william ve doktora şaşkın gözlerle bakmaktadır.
doktor da o sıra tracy'ye bakar ve...
doktor: あなたの友人は日本人を知っていますか?
william: いや、彼は分かっていない
william doktorun tracy'den rahatsız olduğunu düşünerek tracy ve ekibini gönderir.
william: tracy beni ofisimde bekleyin
tracy: emredersiniz efendim
-tracy ve ekibi giderler-
william: neymiş bu mesaj?
o sırada profesör eckersley elindeki silahı william'ın ensesine dayar
robyn eckersley: mesaj gayet açık will... bildiğin herşeyi bana anlatacaksın yoksa buradan wilhelm ile beraber çıkarsın
william: seni lanet olası sürtük! -
42.
+2@141 mal amk zütünle mi okudun bin
robyn - rihanna
annie - lady gaga ( bu huurların gerçek yaşları ile burda söylenen farklı, köyde doğmuşlar geç yazdırmışlar )
joseph - m.jacksson sanırım
marshall mathers - bunu internette aratıp görmediysen ölünü gibyim bidaha girme buraya amk -
43.
+24.sezon part 4
6 temmuz 2006 - ispanya - ibiza
esat: 3,2,1 kayıttayız!
acun: (feridun'a) adam geldi fransızca konuşuyor. seni tanıyorum diyor
adam: (fransızca) hangi televizyon?
acun: ingilizce biliyor musun?
adam: hayır
acun: türk müsün? hayır
adam: hayır...
acun: beni nasıl tanıyorsun?
adam: televizyonda gördüm
acun: hangi tv?
adam: fransız televizyonunda
acun: sanmam
adam: hahahha türk'üm ben
acun: hahhahah
esat: tamam kestik!
acun: esat ananı gibim senin bunu sen düzenlediysen ahahhaha
esat: hahahhaha
feridun: abi ben çekiyorum hala bunu kamera arkası yaparız
acun: ahahah dıbına kodumun salağı! bak bunu da veririz kamera arkasına hahahhah
esat: ahhahahahah
acun: tamam abi kes çok yoruldum biraz oturalım
-5 dakika sonra snack bar'da-
acun: esat oğlum yarın görüşme güzel geçerse paranın anasını giberiz bak o kadar diyim sana
esat: bizi de kurtarırsın artık ahahah
acun: herhalde olm ama bu muallak feridunla işim olmaz ahahhaha
feridun: ben ne yaptım abi şimdi
ertesi gün - madrid
acun: dıbına koyim nerede lan bu
yoldan birini çevirir
acun: excuse me, how can i go to Avenida de Manoteras 18?
adam: i dont' know
acun: hay ananı gibim nerede bu soktuğumun bulvarı mı caddesi mi ya
feridun: abi şurada manofi yazıyor ama
acun: manofi değil amk manoteras olacak
esat: hah, hah olm hayvan gibi tabela var lan şurası
acun: oh be! yalnız birşey diyeyim mi, adresi bulamasaydık rezil olurduk heriflere ahahhahah
esat: aynen ahhahahah. daha yol bulamıyosunuz muallakler program mı çekeceksiniz derlerdi valla
acun: aynen ahhahaha
acun, esat ve feridun binanın önüne gelirler ve görüşmeye gidecekleri şirketin logosu dikkatlerini çeker
acun: oğlum sana birşey diyim mi, bu muallakler hakikaten şansal abinin dediği gibi, mason mudur nedir bunlar. baksana logoya
feridun: ne var abi ne olmuş, ben anlamadım
esat: ulan gib kafalı logoya baksana resmen o muallaklerin her yere koydukları göz işte bu, doların üzerinde olan
feridun: hangi doların
acun: ya esat allah aşkına bırak şu malı ya, olm sen illuminati diye birşey duymadın mı?
feridun: ilimimumi mi?
esat ve acun: ahahahha hay dıbına koyim senin ya
feridun dışarıda bekler esat ve acun içeri girerler
danışma: (ingilizce) endemol'e hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim? -
44.
+24.sezon part 5Tümünü Göster
Joop van den Ende: ne derler bilirsin acun... Ömrümün sonuna kadar eşeğe binmektense, bir yıl ata binmek yeğdir.biz seni 1 yıl değil sonsuza değin ata bindirebiliriz.
acun: elbette efendim, anlıyorum fakat...
ende: fakat ne? bak ben şirketi devretmeme rağmen halen olayın içinde bir yerlerdeyim. sevgili dostum şansal sana bazı şeylerden bahsetti mi acaba?
acun: ne gibi?
ende: (esat'a bakar ve öhm, kısık sesle) arkadaşına güvenebilir miyiz?
acun: tabi ki ondan sır çıkmaz merak etmeyin, can dostumdur.
ende: evet güzel, sırları severiz... yani senden istediğimiz tek birşey var
-o sırada kapı açılır-
ende: aah, william hoşgeldin
william: selam (acun ve esat'ı gözleriyle süzer)
ende: seni tanıştırayım, bunlar bahsettiğim arkadaşlar, acun ve ee şey..
esat: esat efendim...
ende: ha evet esat...
william: tamam, lafı fazla uzatmayacağız. sanırım sertab ile olan işbirliğimizi biliyorsunuz?
acun: evet, duyduk
william: tamam, size bir anlaşma imzalatılmayacak sadece güven ilişkisine dayalı bir ortam hazırlamamız yeterli
acun: anlaşma yok derken yani tam olarak anlamadım, o şekilde nasıl...
william: dostum, bak sana verilecek teliflerden bahsetmiyorum. senin bize vereceğin sözlerden bahsediyorum. daha sonra bizim senden istediğimiz şeyler var. işin türkiye ayağında önemli bir kişi haline getirebiliriz seni ve öyle de olacak zaten. sen sadece dediklerimizi yapacaksın ve bize güveneceksin, tabi ki bu aşamada bizde sana güvenmek durumundayız.
ende: sana sonsuz şöhret ve paranın anahtarını veriyoruz acun... bu basit birer yarışma formatı değil, unutma...
acun: ama benden ne istediğinizi bilmiyorum henüz
esat: evet, bunu öğrenmemiz şar..
william: dostum, lütfen sen karışma, seninle herhangi bir bağımız yok ve olmayacak. hatta lütfen bizi dışarıda bekle
acun: esat sen çık dışarı
esat: (sinirlenir) tamam abi!
acun: peki, ne yapmam gerekiyor?
william: ilk 3 sene hiçbirşey! sadece yükselişini tüm ülken görsün... insanlar hep seni talep edecekler, her yaptığın şey tutacak... hatta daha önce denenmiş fakat tutmamış şeyler bile senin elinde birer sanat eserine dönüşecek. tüm medyaya hakim olacaksın, büyük bir ekibin olacak
acun: 3 seneden sonra?
william: onu zamanı geldiğinde konuşuruz. şuan bu konuşma bittiğinde şartlarımızı kabul etmiş olacaksın anlaştık mı?
acun: peki, kabul denemeye değer.
william: tek bir hatırlatma acun... bu kapıdan çıktığımızda süreç başlar ve süreç sadece lider ölürse değişir. sen hayatta kaldığın sürece planımız işler. b planı yok... yazılmış bir kader gibi...
ende: yazılmış bir kader... aynen öyle dostum...
-2 saat sonra-
acun: ne bileyim amk yazılmış bir kader diyip durdular
esat: ee?
acun: ee'si o işte olm, sonra dışarı çıktık
esat: sözleşme falan?
acun: yok, abi hepsini biz ayarlıcaz sen onlara kafa yorma hayatına devam et falan dediler
feridun: abicim seni yemişler çok fena
acun: sen bi sus amk
feridun: tamam sustum
-o sırada telefon çalar-
acun: oha william arıyor lan susun... efendim?
william: sözleşme hazır acun, en kısa zamanda gelip imzala, sana 4 tane format veriyoruz. yalnız bunların yayına girme zamanını biz belirlicez, o yüzden sadece kendini ispat edip kanalına söz geçirebilmen için 1 tanesini sen belirleyeceksin. yalnız şunu bil ki hangisini seçersen seç bir şekilde reytinglerde hep bir numara olacaksın. nasıl olduğunu hiç sorma zamanla öğreneceksin. en kısa zamanda endemol'e bekliyoruz
acun: aa şey fazla uzaklaşmadım, gelebilirim hemen isterseniz...
william: aa, yok hayır bugün olmaz ende ile bir işimiz var yarın gel lütfen
acun: peki, görüşmek üzere
telefon kapanır
acun: oldu bu iş! -
45.
+1nebula?
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 02 11 2024
-
anne yüreği işte
-
of kalktı lan
-
beton vibratörü
-
topal odlek ordek hayırlı sabahlardiler 02 11 2024
-
zütümüzdeki taku iyi silmeyince
-
zalinazurt bora nın vefatı
-
şuraların 2015ine acil ihtiyacım var ya
-
treatment
-
2 kasımda bitti
-
ama size kalan
-
beyler endonezyalı sevgilim beni terketti
-
kayra olmak da zor lan
-
doğum günümde pastama
-
avara hoon
-
elmacı güzeli satılmış ağa var şuku
-
olum rahatladım allaha şükür
-
beyler bu iki saate kaç lira verirsiniz
-
bugün bir kız bana açıldı
-
suriyeye geri dönmeyeceğiz
- / 1