1. 1776.
    0
    rezerve
    ···
  2. 1777.
    0
    Çabuk ol
    ···
  3. 1778.
    0
    60 sayfadır ne anlatyo bu amın oğlu
    ···
  4. 1779.
    0
    http://inciswf.com/1298832300
    yarram bu swf hepsini yaz diyenlere gelsin
    ···
  5. 1780.
    0
    4.sezon part 3

    laura, annie'yi komşuları linda ve murat'a bıraktıktan sonra aracıyla ottawa'ya gitmek için yola koyulmuştur

    aynı gün - ottawa

    laura ottawa polis karakoluna vardığında eşinin ölüm haberini alacağından emindir... gözlerinden yaşlar süzülerek danışmaya ismini verir ve bekleme salonuna oturur

    polis: bayan thomson hoşgeldiniz. hemen konuya gireceğim... dün gece..

    laura: cesedi nerede?

    polis: (hafif bir sırıtmayla) sanıyorum yanlış bir anlaşılma var eşiniz ölmedi

    laura: ölmedi mi? nerde ne oldu peki?

    polis: bunu zamanla öğreneceksiniz

    laura: zamanla mı?

    o sırada odaya 2 tane güvenlik görevlisi gelir ve laura’yı yaka paça kelepçeleyip bir hücreye atar.

    laura: bırakın beni! bırakın dedim!

    polis: bayan thomson lütfen sakin olun, sizi buradan çıkaracağız merak etmeyin. ancak bir müddet misafirimiz olacaksınız.

    laura: bakın memur bey burada neler oluyor bilemiyorum ama misafirlik anlayışınız buysa hiç centilmen değilsiniz. ayrıca burası çok pis!

    polis samimi bir tebessüm eder ve laura'yı sakinleştirip hücreye koyar.

    polis: bayan thomson, keyfini çıkarın...

    bir süre sonra hücrenin içerisindeki bir monitör dikkatini çeker ve tuşuna basarak çalıştırır. ekran açıldığında eşini bir yatağa eli kolu bağlı bir şekilde başka bir hücrede tutulduğunu görür

    laura şok olmuş bir biçimde eşine siyah beyaz ekrandan bakar ve onun bir şeyler mırıldandığını fark eder.

    brian: bu ayin son bulmalı, yılanlar üzerimize geliyor, destansı bir yaşam, şeytanın oyunundan beni kurtar
    (brian aniden agresifleşir ve duvara defalarca kafasını vurmaya başlar)
    brian: (sesini daha fazla yükselterek) yılanlar üzerimize geliyor, destansı bir yaşam, şeytanın oyunundan beni kurtar. yılanlar üzerimize geliyor, yağmur adam üzerime yılanlarını salıyor, şeytanın oyunundan beni kurtar

    (sesleri duyan görevliler hücreye gelir ve brian’a bir iğne yaparak onu etkisiz hale getirir)

    laura: (dehşete düşmüş bir şekilde) neler oluyor burada! (sesini iyice yükseltir) kimse yok muuuuuuuu imdaaaaaaaaaat

    polis: bayan thomson, bir sorun mu var efendim?

    laura: bu, bu bu nedir? brian yaşıyor ve ona işkence ediyorsunuz, sizi gördüm, sizi gördüm

    polis: bunu size açıklayacağız bayan thomson lütfen sükunetinizi koruyun.

    laura: bunu benden nasıl istersi...

    william: neler oluyor burada? paul, sorun nedir?

    polis: şey efendim bayan thomson biraz...

    william: bayan thomson'u serbest bırakın. bay thomson ile bir görüşme ayarlayın. ancak önce odama gelsin... bayan thomson (selamlar ve gider)
    -o sırada –

    st mary’s hospital – alberta
    murat: dean single ile randevum vardı
    görevli: lütfen bekleyin, hemen haber veriyorum
    dean single: murat?
    murat: evet, benim nasılsınız?
    dean single, muratın bu sorusuna cevap vermeden, kaybedecek vaktimiz yok hemen ameliyata alacağız
    murat: benim yapabileceğim bir şey var mı?
    dean single: evine dön
    murat: şey, robyn?
    dean single: sana robyn için daha vakit olduğunu söylemediler mi?
    murat: söylediler ama ben yine de şa…
    dean single: konu kapanmıştır. 9 saat sonra annie’nin ameliyatı bitmiş olacak, yarın buraya gelip onu alabilirsiniz. yarına taburcu olur.
    murat: tamam

    murat, robyn’in geri plana atılmasından rahatsız olur ve oldukça sinirlenir. bir telefon görüşmesi yapar ve eve döner.

    1 saat sonra – deniz ailesinin evi –
    -kapı çalar-
    linda: hoş geldin hayatı…
    murat: çabuk robyn’i hazırla, hemen
    linda: ne oldu?
    murat: fazla vaktimiz yok, acele et
    linda: tamam
    -linda apar topar robyn’i hazırlar. murat ise bir köşede sigara üstüne sigara içerken dakikaları saymaktadır –
    st mary’s hospital – alberta
    michael mcbride: hoş geldiniz murat bey
    murat: merhaba, robyn’in hemen ameliyat tetkiklerinin yapılması gerekiyor, hem de hemen!
    michael mcbride: biliyorum, murat bey telefonda büyük patronla görüştük. ufak kızımızla asistanlarımız az sonra ilgilenecek, siz merak etmeyin.
    murat: teşekkür ederim. yalnız, şu profesör… adı dean…
    michael mcbride: dean single… onun haberi olmayacak konuyla ilgili bilgim var
    --
    -6 saat sonra -
    dean single dinlenme odasında gözlerini açar
    dean single: oof, saat kaç, içim geçmiş… tanrım! lanet olsun bu kadar saat nasıl uyuyabildim!

    -apar topar dışarı çıkar ve koridorda bir asistana rastlar-

    dean single: ameliyathane hazır mı?
    asistan: hazır efendim
    dean single: tamam, annie'yi ses tellerinden ameliyat edeceğiz. çok başarılı bir operasyon olması gerekiyor, yoksa işimiz biter
    asistan: efendim?
    dean single: söyle
    asistan: efendim şuan ameliyathane dolu
    dean single: neden?
    asistan: çünkü... çünkü hastanenin sahibiyle birlikte bir adam geldi ve robyn'in ameliyata alınması gerektiğini söyledi. şuan içerde robyn var...
    dean single: lanet olsun, şimdi işim bitti! bu ameliyat gerçekleşmemeli
    asistan: sanırım, bitmek üzere
    dean single: bu lanet olası operasyondan benim niye haberim olmadı!
    asistan: efendim, defalarca kaldırdık ama uyanmadınız… sonra bay mcbride geldi ve sizi rahat bırakmamızı isteyince biz de uyandırmadık.

    dean single: lanet olsun! william ile böyle konuşmamıştık
    asistan: sanırım plan değişmiş doktor

    o sırada yan odadan bir babanın konuşmaları duyulur.

    jeremy: oğlum oldu bir oğlum oldu!
    anne: ismi drew olsun jeremy...
    jeremy: hayır justin olacak...
    anne: justin drew olsun
    jeremy: anlaştık... justin drew güzel isim...

    doktor: bay bieber, artık bebek ile anneyi biraz yalnız bırakmamız gerekiyor
    jeremy: tamam, tamam doktor... sizi seviyorum!
    Tümünü Göster
    ···
  6. 1781.
    0
    devam et bin
    ···
  7. 1782.
    0
    lan o değil de düşündüm sen tam bir cod black ops terksin amk. yok resimler yok sayılar. her neyse 59un başındayım
    ···
  8. 1783.
    0
    o degilde sen bunları yazdın zaten neden aynılarını anlatıyosun tekrar onu bi anlat hele
    ···
  9. 1784.
    0
    reserved
    ···
  10. 1785.
    0
    la gibecem artık. günde 1 part koyuyon amk. okumuyorum. senaryonu gibsinler emi
    edit: dayanamadım amk devam et bin
    ···
  11. 1786.
    0
    reserve
    ···
  12. 1787.
    0
    reserveddd
    ···
  13. 1788.
    0
    arkadaşlar copy pasteciler iş başında, yenisini yakaladım. millet kendi yazmış gibi paylaşıp duruyor. ben de bu mustafa öztürk denen arkadaşı takip ediyorum artık. hepimiz kalanını ondan okuruz.

    not: hikayeyi çalacak olan arkadaş benden gelip izin istese zaten hayır demem muhtemelen, korsana hayır!

    http://www.hocam.com/foru...ati_hikaye_mi_gercek_mi_/
    ···
  14. 1789.
    0
    neyse sakinim az sonra türkiye'yi ve bizleri ilgilendiren bir partla geliyorum.
    ···
  15. 1790.
    0
    rezerved
    ···
  16. 1791.
    +2
    4.sezon part 4

    6 temmuz 2006 - ispanya - ibiza

    esat: 3,2,1 kayıttayız!

    acun: (feridun'a) adam geldi fransızca konuşuyor. seni tanıyorum diyor
    adam: (fransızca) hangi televizyon?
    acun: ingilizce biliyor musun?
    adam: hayır
    acun: türk müsün? hayır
    adam: hayır...
    acun: beni nasıl tanıyorsun?
    adam: televizyonda gördüm
    acun: hangi tv?
    adam: fransız televizyonunda
    acun: sanmam
    adam: hahahha türk'üm ben
    acun: hahhahah

    esat: tamam kestik!

    acun: esat ananı gibim senin bunu sen düzenlediysen ahahhaha
    esat: hahahhaha
    feridun: abi ben çekiyorum hala bunu kamera arkası yaparız
    acun: ahahah dıbına kodumun salağı! bak bunu da veririz kamera arkasına hahahhah
    esat: ahhahahahah
    acun: tamam abi kes çok yoruldum biraz oturalım

    -5 dakika sonra snack bar'da-

    acun: esat oğlum yarın görüşme güzel geçerse paranın anasını giberiz bak o kadar diyim sana
    esat: bizi de kurtarırsın artık ahahah
    acun: herhalde olm ama bu muallak feridunla işim olmaz ahahhaha
    feridun: ben ne yaptım abi şimdi

    ertesi gün - madrid

    acun: dıbına koyim nerede lan bu

    yoldan birini çevirir

    acun: excuse me, how can i go to Avenida de Manoteras 18?
    adam: i dont' know

    acun: hay ananı gibim nerede bu soktuğumun bulvarı mı caddesi mi ya
    feridun: abi şurada manofi yazıyor ama
    acun: manofi değil amk manoteras olacak

    esat: hah, hah olm hayvan gibi tabela var lan şurası
    acun: oh be! yalnız birşey diyeyim mi, adresi bulamasaydık rezil olurduk heriflere ahahhahah
    esat: aynen ahhahahah. daha yol bulamıyosunuz muallakler program mı çekeceksiniz derlerdi valla
    acun: aynen ahhahaha

    acun, esat ve feridun binanın önüne gelirler ve görüşmeye gidecekleri şirketin logosu dikkatlerini çeker

    acun: oğlum sana birşey diyim mi, bu muallakler hakikaten şansal abinin dediği gibi, mason mudur nedir bunlar. baksana logoya
    feridun: ne var abi ne olmuş, ben anlamadım
    esat: ulan gib kafalı logoya baksana resmen o muallaklerin her yere koydukları göz işte bu, doların üzerinde olan
    feridun: hangi doların
    acun: ya esat allah aşkına bırak şu malı ya, olm sen illuminati diye birşey duymadın mı?
    feridun: ilimimumi mi?
    esat ve acun: ahahahha hay dıbına koyim senin ya

    feridun dışarıda bekler esat ve acun içeri girerler

    danışma: (ingilizce) endemol'e hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?
    ···
  17. 1792.
    0
    reserved amk bini
    ···
  18. 1793.
    0
    Hızlı ol biraz be
    ···
  19. 1794.
    0
    hagibtir endemol mü hagibtir
    ···
  20. 1795.
    +2
    4.sezon part 5

    Joop van den Ende: ne derler bilirsin acun... Ömrümün sonuna kadar eşeğe binmektense, bir yıl ata binmek yeğdir.biz seni 1 yıl değil sonsuza değin ata bindirebiliriz.

    acun: elbette efendim, anlıyorum fakat...

    ende: fakat ne? bak ben şirketi devretmeme rağmen halen olayın içinde bir yerlerdeyim. sevgili dostum şansal sana bazı şeylerden bahsetti mi acaba?

    acun: ne gibi?

    ende: (esat'a bakar ve öhm, kısık sesle) arkadaşına güvenebilir miyiz?

    acun: tabi ki ondan sır çıkmaz merak etmeyin, can dostumdur.

    ende: evet güzel, sırları severiz... yani senden istediğimiz tek birşey var

    -o sırada kapı açılır-

    ende: aah, william hoşgeldin
    william: selam (acun ve esat'ı gözleriyle süzer)
    ende: seni tanıştırayım, bunlar bahsettiğim arkadaşlar, acun ve ee şey..
    esat: esat efendim...
    ende: ha evet esat...
    william: tamam, lafı fazla uzatmayacağız. sanırım sertab ile olan işbirliğimizi biliyorsunuz?
    acun: evet, duyduk
    william: tamam, size bir anlaşma imzalatılmayacak sadece güven ilişkisine dayalı bir ortam hazırlamamız yeterli
    acun: anlaşma yok derken yani tam olarak anlamadım, o şekilde nasıl...
    william: dostum, bak sana verilecek teliflerden bahsetmiyorum. senin bize vereceğin sözlerden bahsediyorum. daha sonra bizim senden istediğimiz şeyler var. işin türkiye ayağında önemli bir kişi haline getirebiliriz seni ve öyle de olacak zaten. sen sadece dediklerimizi yapacaksın ve bize güveneceksin, tabi ki bu aşamada bizde sana güvenmek durumundayız.
    ende: sana sonsuz şöhret ve paranın anahtarını veriyoruz acun... bu basit birer yarışma formatı değil, unutma...
    acun: ama benden ne istediğinizi bilmiyorum henüz
    esat: evet, bunu öğrenmemiz şar..

    william: dostum, lütfen sen karışma, seninle herhangi bir bağımız yok ve olmayacak. hatta lütfen bizi dışarıda bekle
    acun: esat sen çık dışarı
    esat: (sinirlenir) tamam abi!

    acun: peki, ne yapmam gerekiyor?
    william: ilk 3 sene hiçbirşey! sadece yükselişini tüm ülken görsün... insanlar hep seni talep edecekler, her yaptığın şey tutacak... hatta daha önce denenmiş fakat tutmamış şeyler bile senin elinde birer sanat eserine dönüşecek. tüm medyaya hakim olacaksın, büyük bir ekibin olacak
    acun: 3 seneden sonra?
    william: onu zamanı geldiğinde konuşuruz. şuan bu konuşma bittiğinde şartlarımızı kabul etmiş olacaksın anlaştık mı?
    acun: peki, kabul denemeye değer.
    william: tek bir hatırlatma acun... bu kapıdan çıktığımızda süreç başlar ve süreç sadece lider ölürse değişir. sen hayatta kaldığın sürece planımız işler. b planı yok... yazılmış bir kader gibi...
    ende: yazılmış bir kader... aynen öyle dostum...

    -2 saat sonra-

    acun: ne bileyim amk yazılmış bir kader diyip durdular
    esat: ee?
    acun: ee'si o işte olm, sonra dışarı çıktık
    esat: sözleşme falan?
    acun: yok, abi hepsini biz ayarlıcaz sen onlara kafa yorma hayatına devam et falan dediler
    feridun: abicim seni yemişler çok fena
    acun: sen bi sus amk
    feridun: tamam sustum

    -o sırada telefon çalar-

    acun: oha william arıyor lan susun... efendim?
    william: sözleşme hazır acun, en kısa zamanda gelip imzala, sana 4 tane format veriyoruz. yalnız bunların yayına girme zamanını biz belirlicez, o yüzden sadece kendini ispat edip kanalına söz geçirebilmen için 1 tanesini sen belirleyeceksin. yalnız şunu bil ki hangisini seçersen seç bir şekilde reytinglerde hep bir numara olacaksın. nasıl olduğunu hiç sorma zamanla öğreneceksin. en kısa zamanda endemol'e bekliyoruz
    acun: aa şey fazla uzaklaşmadım, gelebilirim hemen isterseniz...
    william: aa, yok hayır bugün olmaz ende ile bir işimiz var yarın gel lütfen
    acun: peki, görüşmek üzere

    telefon kapanır

    acun: oldu bu iş!
    Tümünü Göster
    ···