1. 1.
    0
    illuminati oldu olalı böyle deşifre görmedi isimli yazı dizim elde olmayan şartlardan dolayı yarım kalmıştı. Ancak burada daha derli toplu şekilde en kısa zamanda yayına girecektir.
    ···
  2. 2.
    +1
    part 1 - 11 temmuz 2026

    http://www.youtube.com/watch?v=KSY4Yi2ypno

    (ekran karanlıktır)

    dışses: tüm ışıklar söndü, gökyüzü artık mavi değil, ya kokular? koku yok... bizler buradayız ama onlar...

    (sesin sahibi ardı ardına öksürür)

    dışses: ama onlar halen tapınaklarında huzurlular. tüm hak ettiğim bu hastalıklı hava mı? hayır... çok daha fazlasını hak etmiştim. insanoğlu hırsına yenilmeseydi, atlantik'in huzuru kaçmayacaktı... Ah, yüce tanrım, sana binlerce şükürler olsun ki halen nefes alabiliyorum

    (görüntü yavaş yavaş aydınlanır)

    gri ve siyaha çalan gökyüzünden yeryüzü görünür. tam bir harabe gibidir, görüntü yer yüzünden uzaklaştıkça balçığa bulanmış dünyada halen yaşayan birilerini görmek neredeyse imkansızdır

    dışses: onlar için savaşan, onların tapınaklarını inşa eden biriydim, ancak yüce kudretin önünde şimdi sana diz çöküyorum, senin gücünü kabul ediyorum... ben william, william gilbert... huzurunda af diliyorum!

    gökyüzünün karanlıklarında şimşekler çakmaya başlar ve görüntü yavaş yavaş diz çökmüş yerde bir eli başında olan william'a doğru ilerler.

    william'ın yüzü kan ter içindedir, dişlerinin çoğu yoktur, göz bebekleri büyük ve beyaz kısımları simsiyahtır. saçları yok, tek kolu olmayan, var olan kolun elindeki parmaklarından da 3 tanesi yoktur.

    william: lütfen tanrım... bir şans daha ver, (kısık sesle ve süratli bir şekilde) bir şans daha, bir şans daha (sesi yükselir ve bağırmaya başlar) bir şans dahaaaaaaaa, lanet olası bir şanssssss daha istiyorummmmmm!

    gökyüzünde çok parlak bir ışık hüzmesi belirir.

    william: güçlükle yüzünü ışığa doğrulturken tek koluyla da gözünü korumaya çalışır. çünkü bu ışık öylesine kuvvetlidir ki yeryüzünün karanlığını bir anda görülmemiş bir aydınlığa çevirir

    william: tanrım, bu... bu, se...

    ışık hüzmesinin arasında belli belirsiz gölgeler vardır, yavaş yavaş belirginleşmeye başlarlar

    william: bu da ne böyle!

    yaklaşık 500 metre ötedeki bu ışık kütlesinin içerisinden yüzlerce insan belirir ve yavaşça william'a doğru ilerlemeye başlarlar

    william: lanet olsun bunlar da ne böyle, tanrım!

    william öylesine korkmuştur ki, diz çöktüğü yerden aniden kalkıp hızla koşmaya başlamıştır uçsuz bucaksız alanda... etrafta ne bir bina ne de herhangi bir yapı vardır. william duraksadığında artık peşinden gelen insanlar da kaybolmuştur.

    william hızla koşarken tüm bu anlamsızlığın içerisinde neden koştuğunu düşünüp bir yandan da çevresine bakar ve bir anda duraksar... etrafına oldukça dikkatli bakmaya başlar ve geçmişte tam da burada yaşadığı bir anı aklına gelir...

    flashback 4 ocak 1994

    gizemli bir ortamda birisi bazı şeyler çizer... o sırada kapı çalar

    çizimi yapan adam kapıyı açar

    william: müsait miydin steve?
    steve: müsaitim gel william, ben de iş üzerinde çalışıyordum
    william: çok iyi. şunları bir inceleyelim..

    steve 2 kahve hazırlar ve william ile masaya otururlar

    steve: bak, burada 524-4/9'un olayı var
    william: çok iyi!
    steve: burada da 485-9/11'in olayı...
    william: çok iyi yalnız çok büyük şaşkınlık yaratır bu... biraz değiştir
    steve: tamam... buna ne diceksin?
    william: hahaha hussein, süper! en çok bunu beğendim...
    steve: bu da uzaylı saldırısı
    william: bu lanet saçmalıklara insanlar nasıl inanıyor hala anlamış değilim... güzel steve hepsi çok iyi... sen dahi bir oyun yazarısın...

    present 11 temmuz 2026

    william'ın bu anısı gözünde canlandıktan sonra bulunduğu yere eğilir ve eliyle çamuru eşelemeye başlar ve biraz uğraştıktan sonra üzerinde steve jackson 31 mart 2019 yazılı bir mezar taşı bulur

    william: steve... sevgili dostum steve... tapınağın inşasından 1 gün önce öldürüldüğünde seninle bu yola çıktığımız ilk gün aklıma geldi şuan olduğu gibi... 524-4/9'un olayının bu kadar ağır sonuçlara neden olacağını ikimizde bilemezdik. beni affet... tanrı günahlarını affetsin.

    william kısa bir dua ettikten sonra gökyüzüne doğru bakar ve

    william: beni böyle mi korkutmaya çalışıyorsun? bıktım artık halisünasyonlardan!

    tam sesini yükseltmeye başlayacakken william'ın omzunda bir el belirir... william korkuyla arkasını döner ve...

    william: annie!!!
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    0
    season 1 episode 2

    15 mart 1980 st laurent canada

    adamın biri telefonda konuşmaktadır.

    adam: o doğdu... evet, evet beklendiği gibi bir kız... sarışın ve sol ayak başparmağında bir leke var. evet, thomson ailesine gönderilecek. evet, buradan ben zütüreceğim.

    telefonu kapattıktan sonra adamın yanına bir doktor gelir.

    doktor: hazır mısınız?
    adam: evet, onu alabilirim.
    doktor: oldukça dikkatli olman gerekiyor, o çok hassas ve çok özel bir bebek
    adam: lanet olası uyarılarından bıktım, herşeyin farkındayım merak etme
    doktor: sadece uyarmak istemiştim, niyetimde kötülük yok
    adam: tamam, tamam onu hemen zütürelim buradan
    doktor: ee, şey bunun için bana ne kadar ödeyeceksin?
    adam: william seninle herşeyi konuşmuştur
    doktor: hayır, pek bir bilgim yok
    adam: 2 milyon dolar
    doktor: bu duyduğumun çok altında!
    adam: git lanet derdini william ile paylaş benim acilen buradan çıkmam gerek
    doktor: hayır, buna izin veremem. 5 milyon yoksa, kız da yok!
    adam: peki, lanet olası william'ı aramam için bir telefon açmam gerekiyor
    doktor: benim odamdakini kullanabilirsin

    adam ve doktor odaya geçerler.

    adam: dua et de bu yüzden birileri canını yakmasın doktor
    doktor: ...
    adam: alo, william? bir sorunumuz var, evet, emin misin? peki, anlaşıldı.
    doktor: ne diyor?

    adam: cebinden silahını çıkarır ve doktora yöneltir. lanet kızı hemen buradan çıkartamazsam önce sen sonra da ben ölebilirim. zorluk çıkartma ver hemen o kızı!
    doktor: bunu sana william mı söyledi?
    adam: evet? lanet telefonda konuştuğumuzu duydun
    doktor: dostum, o telefondan sadece kanada'yı arayabilirsin. william'ın şuan ascension'da olduğunu zannediyordum?

    adam bir an duraksar ve silahını indirir.

    adam: bak doktor seninle bu işi çözebiliriz. anlaşmaya ne dersin?
    doktor: o lanet kızı bugün buradan çıkartacağından william'ın haberi yok değil mi?
    adam: bu seni ilgilendirmez

    o sırada içeri bir hemşire girer

    hemşire: doktor Mohs?
    doktor: söyle?
    hemşire: acilen gelmeniz gerekiyor, bir sorun var
    doktor: sorun nedir?
    hemşire: şu yeni doğan kız...
    adam: ne olmuş o kıza?
    doktor: ne oldu?
    hemşire: burnundan kan geliyor, anlayamadık lütfen acilen gelin
    doktor: tamam

    doktor ve adam koşarak koridora çıkarlar ve doğumhaneye doğru ilerlerler.

    anons: dr Frederic Edward Mohs acilen doğumhaneye lütfen, dr Frederic Edward Mohs acilen doğumhaneye lütfen

    doktor içeri girer ve hemen bahsi geçen kızı kontrol etmeye başlar.

    doktor: hemen ameliyat ekibini hazırlayın hemen!
    adam: yeni doğmuş bir bebeğe ameliyat mı yapacaksın bu saçmalık!

    doktor ters bir bakış atar ve

    doktor: bu sadece bir bebek değil, o yüzden işime burnunu sokma ve lütfen dışarıda bekle
    adam: ama..
    doktor: aması yok onu istiyorsan ölmeden önce müdahale etmemiz gerekiyor, sebebini anlayamadığım bir kanama geçiriyor!

    o sırada adamın çağrı cihazı çalar

    "merhaba ben william, annie'nin durumu umarım iyidir, saat 15:30'da thomson'lar onu hastaneden almaya gelecekler"

    adam saate bakar ve saat 11:00'dir.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    0
    season 1 episode 3

    Saat: 12:20

    ameliyat bitmiştir, doktorun yüzü ter içindedir, yüz ifadesi oldukça gergindir. doktor tüm ameliyat ekibinin dışarı çıkmasını ister ve herkes dışarı çıkar. cebinden küçük bir incil çıkarır, diz çöker ve dua etmeye başlar. duası bittikten sonra boynunda bulunan haç'ı öper ve alnına koyar. sonrasında ise haçı annie'nin üzerinde gezdirir.

    küçük annie uyuyordur. sonra doktor aniden gaipten bir ses duyar.

    ses: (kısık bir tonla) mohs
    doktor: (aniden ayağa kalkar ve korkmuştur) ne, kim? kimdi o?
    ses: mohs... buradayım
    doktor: sende kimsin!

    o sıra kapı çalar:

    hemşire: doktor mohs? doktor mohs iyi misiniz?
    doktor: içeri gir
    hemşire: neyiniz var yüzünüz bembeyaz olmuş?
    doktor: birşeyim yok iyiyim.
    hemşire: annie'yi kontrol etmeye geldim
    doktor (kafasını sallar) tamam...

    hemşire annie ile ilgilenir ve aşı yaparken birşey fark eder...

    hemşire: aa doktor mohs, bir saniye bakar mısınız?
    doktor: ne var?
    hemşire: sanırım bunu görmeniz gerekecek
    doktor: ne oldu ne var?

    doktor annie'nin yanına gelir, hemşirenin gösterdiği yere bakar

    doktor: tanrım, bu da ne böyle!
    hemşire: anldıbını biliyor musunuz?
    doktor: aa, şey hayır, bilmiyorum ama bu nasıl olabilir?
    hemşire: tişa beav... tam olarak böyle okunuyor sanırım
    doktor: tanrım bu bir mucize... bu arada sen yeni mi başladın işe? seni daha önce gördüğümü hiç hatırlamıyorum.
    hemşire: evet, 1 hafta oldu ama bu bölüme yeni atandım.

    doktor ve hemşire annie'nin üzerinde beliren bu yazının ne anlama geldiğini anlamaya çalışırlarken içeri bir anda annie'yi almayı bekleyen adam giriverir.

    adam: doktor! az önce william ile görüştüm, 15:30'da thomsonlar burada olacak

    doktor, hemşireyi göz işaretiyle dışarı çıkmasını ister ve hemşire dışarı çıkar.

    doktor: bunu görmelisin benjamin...

    (adamın adının benjamin olduğu anlaşılır)

    benjamin: ne var?

    doktor, annie'nin üzerinde yazan şeyi gösterir.

    benjamin: bu da nesi böyle... tişa beav yazıyor, bu yahudilikle ilgili bir şey olsa gerek.
    doktor: bu gerçekten de özel bir bebek benjamin
    benjamin: özel korunması lazım thomsonlar gelmeden onu hastaneden çıkarabilir miyiz?
    doktor: sanmıyorum, biraz daha gözetimimizde kalması gerekiyor.

    benjamin ve doktor bu konuşmadan sonra dışarı çıkarlar. Kapıda takım elbiseli 2 adam benjamin'i çevirir...

    takım elbiseli adam: benjamin libet?
    benjamin: evet? tanıyamadım.
    takım elbiseli adam: william gilbert tarafından görevlendirildik, thomsonlara annie'yi biz zütüreceğiz.
    doktor: bakın, annie basit bir operasyon da olsa bir ameliyattan çıktı, bir müddet en azından 1 gün daha gözetimimiz altında olması gerekiyor.
    takım elbiseli adam: üzgünüm, ben emirleri yerine getiririm. saat 15:30'da annie'yi almak üzere tekrar geleceğiz.

    adam kesin ve net konuşur ve arkasına bakmadan hastaneden çıkar. benjamin ve doktor mohs ise birbirlerine bakarlar.

    saat 14 00 ameliyathane

    (bu süre içerisinde annie tekrar rahatsızlanır ve daha acil bir durum oluşur)

    doktor: lanet olsun o ölüyooooooooooor! hemen tüm cerrahları buraya çağırın hemeeeeeeeeeeeeeeen! lanet olası heriflerin hiçbirini bu sabahtan beri hiç görmedim!

    ameliyathane kapısının önü

    2 kişi kapıya yaslanmış kısık sesle konuşurken içeriden doktorun bağırışları ve telaşları duyuluyordur.

    kapıdaki siyahi adam: ne bebek ama...
    kapıdaki diğer adam: dünya düzeninin temellerinin atılacağı bir proje...
    kapıdaki siyahi adam: ya ölürse?
    kapıdaki diğer adam: (gülümser) william buna izin vermez dostum
    kapıdaki siyahi adam: haklısın, neyse gözümüzü dört açalım yoksa bizi öldürür.

    tüm hastane koridorları görünür, kapıda bekleyen hastalar, ortalıkta gezinen hemşireler, doktorlar ve güvenlik görevlilerinin tamamı william'ın hastaneye yerleştirdiği oyunculardır.

    büyük bir film setinin oyuncuları gibi hepsi üzerine düşen görevi çok iyi yapıp yapay bir hastane ortamı oluşturmuşlardır. william ise önündeki monitörden olan biten her şeyi görmektedir.

    karanlık siyah bir odada william ve bir adam monitörden hastaneyi takip etmektedir.

    william: biraz daha kan görelim...
    profesör: emredersiniz efendim.

    profesör bilgisayardan bazı işlemler yaptıktan sonra annie'nin burnundan yine kan akmaya başlar

    william: güzeel...

    15 dakika önce

    benjamin ve doktor bu konuşmadan sonra dışarı çıkarlar. Kapıda takım elbiseli 2 adam benjamin'i çevirir...

    takım elbiseli adam: benjamin libet?
    benjamin: evet? tanıyamadım.
    takım elbiseli adam: william gilbert tarafından görevlendirildik, thomsonlara annie'yi biz zütüreceğiz.
    doktor: bakın, annie basit bir operasyon da olsa bir ameliyattan çıktı, bir müddet en azından 1 gün daha gözetimimiz altında olması gerekiyor.
    takım elbiseli adam: üzgünüm, ben emirleri yerine getiririm. saat 15:30'da annie'yi almak üzere tekrar geleceğiz.

    adam kesin ve net konuşur ve arkasına bakmadan hastaneden çıkar. benjamin ve doktor mohs ise birbirlerine bakarlar.

    hemşire: doktor mohs annie'nin durumu yine ağırlaştı
    doktor: lanet olsun (hızlıca koşar içeri girer) hemen ekibi toplayın hemeeeeeeeen
    hemşire: hemen efendim
    doktor: doktor: lanet olsun o ölüyooooooooooor! hemen tüm cerrahları buraya çağırın hemeeeeeeeeeeeeeeen! lanet olası heriflerin hiçbirini bu sabahtan beri hiç görmedim! halen burada duruyorsun hemen çık bul şunları!

    hemşire: hemen çıkıyorum (hemşire arkasını döner ve pis pis sırıtır)
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    0
    upupupupup
    ···