1. 22.
    0
    sınıftan bir çocuğun derste elini zımbalaması ve "elim zımba elim zımba" diye bağırarak sekmeye başlaması, öğretmenin çocuğun elinden zımbayı çıkarması... aynı çocuğun tenefüste kendisinden iki yaş büyük başka birinin üstüne işemesi (iyi bari dayak yememiş) , ders zili çalınca önlüğü ıslak çocuğun öğretmeniyle birlikte bizim sınıfa şikayete gelmesi... ve yine aynı çocuğun tenefüste sınıfa gelen abime meyve bıçağıyla saldırması... büyüyünce şükür duruldu.
    ···
  2. 21.
    0
    koşu yarışı yapardık
    ···
  3. 20.
    0
    ilkokul 2. sinifa giderken en yakin arkadasim ile ayni kiza agib olmam. bunu ogrendigimde de arkadasin gozunu bir guzel morartmam. ama arkadasligimiza birsey olmamisti, cunku kiz ikimize de yar olmamisti... yalniz hala tam olarak hatirlamiyorum nasil caktigimi...

    muhtemelen soyle olmustur:

    --- spoiler ---

    -selda'ya (cocukluk askim) hangi gozunle baktin?
    -sol gozumle, nolacak ki?
    -onu bi cakayim da sen gor!
    -cak da gorelim!!
    -pat!!!..
    -anneeeeeeeee!!(aglama efekti, 8-9 yaslari icin)

    --- spoiler ---

    (bkz: yedi bela husnu)
    ···
  4. 19.
    0
    klavyendeki ctrl v tuşlarını zütüne sokarım senin
    ···
  5. 18.
    0
    çok etkilediğinden midir bilmiyorum, 30 yaşına gelinse bile unutulmuyor bunlar. hafızamızı kaybetmezsek muhtemelen ömür boyunca taşıyacağız bu anıları.

    öğretmen yoktu. derse müdür girmişti. resim yapın, okulun önündeki caddeyi çizin dedi. ben de başladım caddeyi çizmeye. yolun kenarlarında elektrik direkleri çizdim. müdür geldi: "oğlum elektrik hatlarını toprağın altına aldılar, artık elektrik direkleri yok, sil onları" dedi. hakikaten de yoktu o direkler. ama birçok yerde vardı, bizim caddede olup olmadığından emin değildim ama yine de çizmiştim. sonra geri sildim müdürün uyarısı üzerine. 9-10 yaşındayken"hocam o elektrik direği değil resim" diyecek kadar pişkin de değildim tabi o zamanlar. tenefüste hemen gittim direklere baktım, gerçekten de yoklardı.
    ···
  6. 17.
    0
    özet geçin binler bu ne lan
    ···
  7. 16.
    0
    babamın bir akşam yemeğinde beni "yemeğini yemezsen okulun duvarına ismini yazıp "hala tuveletini altına yapıyor"" diyerek tehtid etmesi, benim yinede yememem yemeğimi ve ertesi gün okula giderken "lan ya yaptıysa" diye yusuf yusuf olmam, sonrasında okulun duvarında toplaşmış kalabalığın bir şeye güldüğünü fark etmem, servisten inip doğrudan aksi yöne yardıra yardıra ve ağlaya ağlaya kaçmam, akabinde kaybolmam falan, beni ağlarken bulan bir kadının beni okula zütürmek istemesi ve fakat yine kaçmam ve bu sefer daha da pis kaybolmam.

    okul duvarında gülüşen çocukların gizemi ise asla çözülemedi. belki de bir gün önce "olacak o kadar" falan izlemişlerdir de onu anlatıyorlardır birbirlerine. bilemiyorum...
    ···
  8. 15.
    0
    özet geçiinnnnn laaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan
    ···
  9. 14.
    0
    okul çıkışı öğretmenimin, sınıf ve oyun arkadaşım olan kızlarıyla, sırtta taşınan bond çantanın ancak iki katı kadar boyla, okul bahçesindeki havuzun etrafında lay lay modunda koştururken bir anda kendimi havuzun içinde batıp çıkarken buldum. boyumdan hafif yüksek ama sığ olan havuzda çantanın da ağırlığıyla bata çıka su yutulmakta ve boğulunmaktadır. dünyam kararmaktayken suya yukardan giren bir ilahi elin beni çekip dışarı çıkardığını hiç unutamam. ensemden kaldırıp gözlerinin önüne alan arkadaşlarımın babası ve benim canım öğretmenim, şehit pilotumuz cengiz topel'in yeğeni yılmaz topel'i gördüğüme hiç bu kadar sevindiğimi hatırlamam. o ıslak ve zırlak beni alıp evine zütürüp, kurulayıp, evime bıraktığı günü ilkokul denilince hep hatırlıyorum. canım öğretmenim bana geçen emeğinin dışında, aldığım nefesleri de size borçlu olduğumun farkındayım. ellerinizden öpüyorum.
    ···
  10. 13.
    0
    kokulu silgi ve çöp kovasındaki mandalına kabukları
    ···
  11. 12.
    0
    (bkz: arı mayalı silgi kokusu)
    (bkz: leblebi tozu yerken yusuf yusuf deme)
    (bkz: oynayan defter)
    (bkz: firdevs) böyle kıvırcık saçları vardı onun, güneşe çıktı mı gözleri balköpüğü renginde olurdu aslında kahverengiydi. üstten 6.dişi hafif kırılmıştı ama çok yakışıyordu ona. önlüğünün kemeri tokası kelebek şeklindeydi. yaklaştın mı buram buram bir nivea kokusu gelirdi insanın burnuna. güldüğü zaman dudağının kenarında oluşan kıvrımda asılı kalıp uyuyasın gelir di günlerce. ondan sonrakileri pek hatırlamam çok dikkatli bakmıyorum çünkü taş gibi kızlar işte hepsi, pahalı zevkleri, ucuz hayalleri falan var.bu arada onu gördüm geçenler de 65 kilo falan olmuş yanımda 49 kilo sevgilimle dolaşırken. hala güzelsin be firdevs hala aynı gülümseme var yüzünde bazılarımızın aksine hala iyisin sen.
    ···
  12. 11.
    0
    derste hatun kesmek için çöpün başına gidip kalem ucu açma
    ···
  13. 10.
    0
    her 23 nisan'da şarkı söylerdim.

    ilk şarkı; serdar ortaç'ın zakkum çiçekleri.

    pembe ve beyaz mahsunca biraz
    açılmış bu yaz zakkum çiçekleri
    mehtap ve deniz sensiz kimsesiz
    ağlıyor sessiz zakkum çiçekleri

    düz mantık,tam ilkokul öğrencisine hitap eden bir şarkı.
    hey gidi günler...
    ···
  14. 9.
    0
    durun daha a.k. 1 ay olmadı okul kapanalı akılda kalanlar diye başlık açmışlar..
    ···
  15. 8.
    0
    kış gününün en çetin geçtiği zamanda ilkokul üçteyim. arkadaşlarla kar topu savaşı yapıyoruz. tenefüs zili çalıyor ve içeri koşuşturmalar başladı. oyun oynadığımız elemanlar haricinde bir kız arkadaş gözümün tam ortasına büyükçe birkar topunu yerleştirdi.o acıyla bir kaç merdiven çıkarak/koşarak bende onun gözüne yumruğu vurdum. sonra tabiiki müdürün yanında aldım soluğu. ellere iki cetvel,bir kaç kınama sözü...
    kızla bir hafta kadar konuşmadık, sonra yine herşey düzeldi. çocukluk işte ne yapsan affediliyor...
    meğer sonra öğreniyorum ki,ilgimi çekmek istiyormuş! aşk meşk olayları.
    ufacık velet ne anlasın kurdan sallar böyle gözünün üstüne yumruğu...
    ···
  16. 7.
    0
    okulun kapanmasına yakın durmadan sınıfça pikniğe gidişlerimiz. öyle aileden izin alarak falan da değil. zaten bizimkilere sorsalar babanem en başta "ay, koca koru, iti var kopuğu var" diyerek göndermezdi. beslenme çantamızı aldığımız gibi giderdik piknik yapmaya. öğretmenin cesareti de takdire şayan tabi burada. ya başımıza bir şey gelseydi gerçekten?

    neyse, bir gün bu koruda kaybolmamız. (bkz: fethi paşa korusu)

    yaklaşık 6-7 çocuk, aynı yerde dönüp duruyor, ancak bilen bilir, o dilrubanın havuzunu bulamıyoruz. bulsak çıkıp okulumuza gideceğiz. öğretmen de yok ortada. en sonunda susuzluktan boğaz manzaralı fakat ağaçsız bir açıklıkta çöktüğümüzü hatırlıyorum. sonunda bulmuştuk öğretmeni, gölgelikler içinde diğer sınıfın süslü hanımları ile çay içmekteydi.
    ···
  17. 6.
    0
    peki, teşekkürler.
    ···
  18. 5.
    0
    izmirin yunan işgalinden kurtuluşuna dair düzenlenen bir tiyatro oyununda yunan askerini, şimdi elime verseler kafa göz dalacağım aklıevvel bi öğretmenin "aaaaaa ama yunan askerleri etekli oluyo, bu çocukların etek giymesi lazım" demesi üzerine, güç bela bulduğum çiçekli böcekli uçuş uçuş bi etekle oynamak.

    ekranımı dikizleyen adam: ahauhauahu şimdi anladım ben senin neden böle olduğunu ahauhau.
    kirlikedi: wöööööööö, aman ne komik.
    e.d.a.: şaka gibi lan, bacakların güzel miydi bari.
    k.: salak altımızda pantolon vardı bi kere.
    e.d.a.: ohooo ne anladım o işten. şööle süngülerle koşuşurken, bizim askerler sizi öldürdüğünde yere düşüp frikik vermeniz lazımdı.
    k.: sıs lan. vercem şimdi sana frikiğin allahını.
    e.d.a.: versene versenee.
    k.: sen bana göz mü koydun olm, bak şikayet ederim seni hee, kafanı kırırım. sexual harrassment lan bu.
    e.d.a.: ahauahua, bi gün işe de gelsene öle "yunan askeri gibi".
    k.: elleri havaya kaldırıp parmakları tır tır yapınca tırnak işareti mi koymuş oluyosun o lafa.
    e.d.a.: nasıl?
    k.: yok bişe.
    e.d.a.: hadi yemeee gidelim olm saat 12:30.
    k.: sen git ben içime kapanıcam bu anıdan sonra.
    e.d.a.: içini skiyim.
    k.: bi anım vardı sktin bıraktın, piserif.
    e.d.a.: nihohah ekose miydi bari?
    k: ananıskerin.
    ···
  19. 4.
    0
    aykut diye bir bin.

    yurtdışına gitmişti annesi bi şey bi şeydi de gitmek zorunda kalmıştı.

    bi de tüm sınıf beşiktaşlıydı, ben galatasaraylı bu aykut bini de fenerli.

    farklıydık ikimiz de!!

    nerdesin lan aykut!! gel ve al kendini benden!!
    ···
  20. 3.
    0
    anlatmakla bitmez, hangisini anlatsam ki? zaten anaokuluna yazılıcaz diye gittik ilkokula aldılar (altı yaş grubu diye salak birşeyin kurbanı olduk) ilk travma ordan başladı, altıma işedim, hayatımda ilk kez suratımın ortasına yumruk yedim ki kim vurdu hala bilmiyorum yakalasam bugün bile doluyum muallakye intikamımı alırım, ilkokul üçe kadar ağlayarak gittik ilk bir hafta (annem kapıda beklerdi bide), servis gelmesine dakikalar kala karnıma sancılar girerdi. çok var çok...

    hayatımda ilk kez futbol maçı yaptığım günü unutamıyorum. bir yada ikinci sınıftayım, arkadaşlar futbol oynuyorlar beni de çağırdılar. neyse girdik bir takıma, bir o tarafa bir bu tarafa koşuyorum, topla buluşamıyorum bir türlü. sonra an geldi pozisyon aynen şöyle; ben önümde top ve karşımda bir çocuk, top aramızda ikimizde topa bakıyoruz, hayatımda ilk kez topa vurucam. tekmeyi bir sallarsın topu ıskalayıp çocuğun karnına... ıııggmmmhhh diye bir ses çıktı abi çocuktan. onu unutamam işte. şimdi ama iyi vuruyorum topa yalan değil.

    ha bide sonra tabi alıştık hergün oynamaya başladık, bir gün top yoktu kozalağın peşinden koşuyorduk, kozalak nasıl olduysa havalandı, kafa topuna çıktım yükseldim, kafa diye burnumla vurdum. burnumun üstü yara olmuştu, kafayı vursam bişey olmazdı bence.
    ···