-
62.
0herkes annesinden ayrildigina aglar ben ilk tenefüste cantami sirtima takmis beslenme cantam siranin bosluguna gibistigi icin agliyodum.. disari cikarken cantami sinifta birakirsam calarlar diye asdafsa neyse ki abimle ayni okuldaydik zar zor ikna etmisti beni cantami sinifta birakmaya...
ögretmenin kafasina silgi atmistim bi de asasfas cok fena bakmisti kadin cok korkmustum amk -
61.
0fen bilgisi dersinde deney yaparken içi pamuk dolu fanusun sıcaklığın tesiriyle şiddetli bir biçimde patlaması, ciksen kişilik sınıfta altına kaçıranların çokluğu sebebiyle günün iptal olması...
okulu bit basması, bitin bizim sınıftan çıkması, derken öğretmen tarafından her hafta bit kontrolü yapılması, ciksen kişilik sınıftan üçte birinin saçlarının sıfıra vurulması...
ders esnasında hafif şiddetli bir deprem olması (1988'di galiba) ve öğretmenin sınıfı terketmesi...
şiddetli bir yağmur esnasında sınıftan gözüken elektrik telleri üzere yıldırım düşmesi, yüksek bir ses eşliğinde gözüken arka arkaya kıvılcımlar, sonrasında sokağın trafiğe kapatılması ve bölgede elektriklerin kesilmesi...
beden eğitimi dersinde bahçe etrafında koşulurken köşe tarafının geceden buzlandığının geç farkedilmesi ve farkına varıncaya kadar (ben dahil) otuz kadar öğrencinin bir kaç saniye içerisinde yere yuvarlanması...
ve daha neler neler... şimdi hatırlayınca zamanın durmaksızın akıp gittiğini ve her ânının ayrı bir dolulukla yaşandığını hissediyor insan... -
60.
0bahçeden karşılıklı 4 adım basamakla aşağı inilip girilen kimya laboratuarı, merdiven kovanındaki son kata bağlanan sahanlığın duvarında bi çerçeve içinde yerde kan gölü nerdeyse bi resimde yansımış ay ve yıldız ve yazısı bayrakları bayrak yapan..dan tam emin olamadığım, öğretmenler odasındaki ve giriş katındaki kocaman holde duran büyüük masanın üstündeki ağır camdan yapılmış su karafsürahisi-yuvarlak camkapakbaşıyla, pirinç kelimesine önceden tesadüfen meydanlaurousse angiblopedisinden bakılmış olup doğru yazılışını derste bilinip söylemenin denk gelişi, kahvaltıda çok yumurta yediği için en arkadaki sıramızın üzerine kusan başka bi günde çook sinirlenip elinin üst derisini ısırıp nerdeyse kanattığım sıra ve sınıf arkadaşımın midesinden çıkan yarı ezik yarı sağlam yumurtalarının sarı ve beyaz renklerindeki biraradalık, müzik dersinde söylenen tavşan şarkısı ve karatahtanın önünde öğretmenimizin ve masasının yanındaki duruş, diş hekimlerinin iyilik yapmaya geldikleri gün tel taktırsınlar annenlere ver bunu dedikleri ve bi kenara atılan kağıt, diğer bi gelişlerinden sonra aynı hekimlerin ne öğrendik kim öğrendi doğru diş fırçalamayı diye soran öğretmenimizin sorusu üzerine tahtaya çıkıp diş macunsuz diş fırçasıyla o gün öğrenilmiş olan doğru diş fırçalama yönteminin arkadaşlara gösterilmesi ve alınan aferin, el yazısını öğrendiğimiz gün bi kız arkadaşının öğretmene öğretmenim şey elini kaldırıp yazıyo yanlış yapıyo bi bakın doğru değil ki böle demesi ve içinden yanlış manlış güzel yazıyorum böle yazıcam işte diyip doğru denileni zorlamayı ötelemek.
-
59.
01) uhuyu defter kabına sıkıp, kurşun kalem arkasıyla jeliobon kıvdıbına getirmek suretiyle harcamak.. kırmızı kalemle de kırmızısı oluodu.. sonra onları "sümük süüümüük" die bağırarak çığlık atan kızlara atıoduk..
2) bi de silgi tozu yapardık silgilerle.. boş yere sırayı siler siler dururduk, ısınmış silgi kokardı.. onları da bi kaba falan toplardık..
3) bi de bi dolu arkadaş toplanır, öpücük abla oynardık (sanırım patenti bize ait) elim sendenin yanaktan öpmeli versiyonu.. sonunda da hep kavga çıkardı, çünkü kızlar hep kızları öperdi.. -
58.
0okulun ilk günü, daha sonra ilköğretim hayatım boyunca en iyi arkadaşım olacak kız, kafasını sıraya gömmüş ağlamaktadır. ben de kızcağızın haline çok üzülürüm, "yazıııık, niye ağlıyo ki, gidip de teselli edeyim bari" diye düşünerek hoplaya zıplaya kızın yanına yaklaşırım:
ben: niye ağlıyosun? okula geldin diye mi üzülüyosun? ama okul çok güzel ki, öğretmenimizi de gördüm ben az önce, çok iyi biri bence, ağlama yaa, üzülme:(
kız: (caps lock) sana nee beeeeee, git başımdaaaannn (caps lock)
ben: (dumur)
kız: (caps lock) hala bakıyo, ya gitseneeee, istemiyorum giiiittttttt (caps lock)
ben: fırk fırk ühü mühü ühühühüüüüüüü (uzaklaşılır)
aslında çok iyi kızdı lan, napıyo ki şimdi acaba? -
57.
0ilkokul bir ve beşinci siniflarda il sağlık müdürlüklerince düzenlenen aşı kampanyaları..
" ilkokullardaki aşı günleri "
sağlık heyeti gelmeden önce kulaktan kulağa kabus gibi bir haber yayılır, kara haberin duyulmasıyla beraber okulunuzda hemşereleri gördükten sonra ecel terleri dökmeye başlarsınız. o sırada okuldan kaçma planları yaparken, bazı dallama arkadaş modelleri " omuzdan koca bir iğneyle vuruyorlarmış, pis acıyormuş, şu okula 2 defa gitmişler " gibi söylentiler çıkararak sizi sinir ederler. sınıfta " acaba bizim şubeyi unuturlar " ümidiyle beklerken bir anda kapı açılır ve hemşireler pişkin bir ifadeyle içeri girer. olay artık kaçınılmaz bir hal almıştır ve sınıf bir anda mahşer yerine döner. her ne kadar kendinizi sona saklayıp unutulacağınızı düşünceniz de, mutlaka o acımtırak aşının tadına bakacak " ulan bunun için mi korktum bu kadar " diye hayıflanacaksınızıdır.
(bkz: çocukluk dönemi sanrıları)
(bkz: ilkokula aşı ekibi gelince cesaretlenen veletler) -
56.
0@19 haklı beyler
-
55.
0ilkokul üçüncü sınıf olması lazım.
güler öğretmenim tahtaya kaldırıp önce türkiye haritasını çizdirmişti bana, ardından bölgelere ayırıp dağlar nehirler gösterilecekti kara tahta üzerinde. nehirler mavi, dağlar kahverengi, ovalar yeşil tebeşirler ile belli edilecekti.
marmara, ege, iç anadolu derken sıra akdeniz bölgesi ne gelmişti. şöyle martı gibi toroslar çizmiştim, seyhan ceyhan amanos ve diğer dağlar ... derken hafiften bir gülümseme ardından kahkaha bastı sınıfı baktım güler hoca'mda hafiften bıyıkaltı gülüyor bana, döndüm:
- ne gülüyorsunuz oğlum?
dedim, ön sırada oturan ahmet'lere. daha da güldüler hep berabercene, kafamı eğdim pantolonuma filan baktım, yooo dükkan da kapalı, ne derdi var lan bu muallaklerin diye düşündüm.
sonra ayşe geldi tahtaya gülerek, sınfın en güzeliydi kendisi, aldı tebeşiri bolkar dağlarını gösterdi, taklar dağları yazmışım. görünce rengim bozarmıştı birden, bir şey demeden hızlıca sınıftan çıkıp eve gitmiştim. annem sorunca da:
- başım ağrıyo, öğretmen de eve gönderdi.
demiştim. sonraki gün de okula gitmemiştim. ileriki günlerde tahtaya kalkmamak için elimden geleni yapmıştım, sonraları öğretmenim de anlamış olacak ki, fazlaca yinelemedi.
gel zaman git zaman koca adam oldum, böyle iki slayt sunmayı beceremiyorum hala, sorun o günlerden kaynaklanıyor sanırım. kimi zaman sorunu bulmak için çocukluğuna inilmesi de gerekiyordur belki de.
teşekkürler, şimdi ayağa kalkıp birbirimize sarılmamız gerekiyor sanırım. -
54.
0okuldan kaçıp, korkup tekrar okula gelip, korkup derse giremeyip servisler kalkana kadar tuvalette saklanmak. korkudan tuvalette din dersinde öğrendiğin duaları okumak. sonra tuvalette dua ettiğiniz için günaha girdiğinizden korkup susmak.
servis kalkacağı zaman öğretmenlere yakalanmaktan korkup herkes gidince dımdızlak kaldığımızı fark ettik. artık işler taka sardığı için battı balık yan gider deyip okulun içinde takılmaya başladık. kapılar kapanmış, hava kararıyor. bari dedik gidip diğer sınıflardaki kitapları okuyalım. kaçmanın bize göre olmadığı bu seçimden anlaşılıyor sanırım. neyse sonra acıktık haliyle. fakat dışarı çıkamıyoruz. uyuyalım geçer dedik. tahta sıralar rahatsız geldi. öğretmenler odasındaki koltuklara yatalım dedik. sigara kokuyordu leş gibi. beğenmedik çıktık. geri geldik koltukların minderlerini alıp koridora serdik. ha bu arada okulda bir yerde biri var, hademe olabilir. ondan parmak ucunda hareket ediyoruz. girişte duruyor öyle. koridora yattık. uyumaya çalıştık. o sırada okulun kapısı açıldı. kaybolduğumuz anlaşılmış. azarı işittik neticede. hayır insan gördüğüne sevinir, dondurma filan ısmarlar bence. -
53.
0"anadolu lisesi sınavında nelere dikkat edeceksiniz, nasıl işaretleyeceksiniz" falan gibi şeyler anlatan öğretmenin birden ciddiyetle dinlediğimi fark edip "sen de bir şey yapacakmış gibi amma dikkatli dinliyorsun" demesi ve o gibtiri taktan okuldan sadece benim dandik de olsa bir performans göstermiş olmam.
ters motivasyon mu yaptı?
yok lan bildiğiin kötü kalpli cadıydı. ölmediyse kapak hala zütündedir. -
52.
0ilkokul öğretmenine sınıf ortasında 'aptaaalll!!' diye bağıran bir kişi daha yoktur dünya üzerinde. iddia ediyorum.
-
51.
0"yarın okula zütüreyim ben bunu" diye çantaya atılan kalabalıklar vardıTümünü Göster
avizeden düşen “büyüleyici” bir taş, bozuk kumandanın içinden çıkarılmış düzenek, renkli bir jelatin tablet, içinde renkli renkli kum gibi şeyler olan vb.
bir keresinde evde kırılan termometrenden çıkan civayı zütürmüştüm. fakat çıkarmak için uygun zamanı kollamak gerekiyordu. ince bir hesaptan sonra bunun için en uygun zamanın 3. tenefüs olduğuna karar verdim. çoktan uykular açılmış olur, kanların kaynıyor olmasının yanı sıra son derse yaklaşmış olmanın verdiği rahatlık derken, 3. tenefüs şov için uygun bir zamandı.
zil çalmasına rağmen son ana kadar parmak kaldıran, mutlaka her konuya ekleyeceği bir şey olan katılımcının son sözleriyle beraber sınıf yavaş yavaş hareketlenmeye başlamışken ben de kalemtraş kutumdaki civayı; , zil çalmış umrumda değil bu benim oyuncağım ya. tenefüse çıkmayacağım tavrıyla sıramın kalemlik oyuğuna koyup, sıraya abanıp oynamaya başladım.
ve işte beklenen
aaa! o ne ki?
gelmişti bile. çok geçmeden, sınıftan çıkmak üzere yolu benim sıramdan geçen ahalinin başıma toplanmasıyla o an için beklediğim ilgiyi yakaladımsa da dahasını tenefüs dönüşü öğretmenin sınıfa girene kadarki geçen sürede hatta her b.ku öğretmene haber vermeye meraklı olan çocuğun
-öğretmenim ercy civa getirmiş! deyişi üzerine öğretmene civamı sunacağım an olacağını düşünüyordum ki yanılmadım.
şov; civayı parçalara ayırıp sonra o parçaları birbirine doğru yuvarlayarak birleştirmekten, ve zaman zaman elime alıp aşağı yukar, yanlara yuvarlamaktan ibaret.
"bi elime versene" diyenlere yüz vermezken,
etrafımdakileri yerine oturtmak için kendini parçalayan, beni ve tebaamı tahtaya yazmakla tehdit eden ve sonunda tahtaya yazıp çarpı atan başkana da aldırmıyorum.
öğretmenin sınıfa gelmesiyle beraber, tahtada adını fazlaca x’in takip ettiği eleman:
-öğretmenim ercy civa getirmiş. diyor.
öğretmen ercy’nin yanına geliyor, ercy arkadaşlarına anlamsız gelen “element” sözcüğünün kullanıldığı bir cümlenin pekiyisinini süsleyen bir yıldız olarak anlam bulacağını umuyor … öğretmen bir süre civayı inceledikten sonra “evet haydi! herkes yerine, sen de bırak onu, kitabını çıkar” diyor.
son dk’ya kadar parmak kaldıran çocuk nerde kaldıklarını hatırlatıyor, çalışma kitabının 57. sayfası açılıyor. -
50.
+1 -1teneffüste, musluktan ağızlarına doldurdukları suyu birbirine püskürten veletler. su içinde kalan sınıflar, koridorlar.
olaylara karışmadığım halde, sınıftan içeri girerken arada kalan ben.
sırılsıklam önlüğüm.
su savaşlarının sorumlularını arayan ve ıslak önlüklü öğrenci avına çıkan öğretmenler.
elebaşı sıfatıyla derdest edilen ben.
"ben masumum" demeye fırsat bulamayan ben.
ve dayak yiyen yalnız ben. -
49.
0gülümser öğretmen ve onun kırmızı ojeli hafif tümsekli tırnakları.
hayatımdaki öğretmen imajı asla gözümün önünden gitmeyecek olan gülümser öğretmendir kısaca. her daim mis gibi sabun kokan, titiz ve şık. sıra aralarında dolaşırken tüm hücrelerimle sadece onu hissederdim. öğretmen öğretmen bakardı, öğretmen öğretmen gülümserdi. adı gibi. siyah önlük ve beyaz yaka giyilen zamanlardı bu anlattığım. gülümser öğretmen yakalarımızın kolalı olmasını bembeyaz olmasını talep ederdi ebeveynlerimizden. diyorumya titizdi. bayramlarda ve törenlerde aynı şekilde kolalı ütülü kolluklar* takardık önlüklerimizin üzerine, kollarımıza. bu da onun fikriydi. sol - sağ sol - sağ yürürken kollarımız düzgün ve bir örnek gözükmeliymiş ona göre.
defterlerimizi kontrol ederken küçük bembeyaz ellerinin kırmızı ojeli işaret parmağını defterimizin üzerinde gezdirir, bir yanlış gördüğünde bastırırdı oraya o ojeli ve tümsekli şekli olan işaret parmağını. işte budur hayatımın öğretmen hareketi. hafif sigara kokardı elleri. kim bilir belki de bundandır sigaraya olan düşkünlüğüm. -
48.
0o sene geceleri annemin çalışıyor olmasından dolayı, sabahları tek başıma kalkıp, hazırlanıp okula gitmek zorundaydım.. sanırım 8 yaşında falan okula geç kalıp derse geç girdiğim için bütün sınıf önünde o yaştaki bir çocuğa göre ağır bir dayak yemiştim. hatırladığım ilk dayak o dur. hatta biraz altıma bile kaçırmıştım hatırlıyorum. diğer bir aklımda kalan konu ise bacağından engelli olan bir arkadaşımın benzer sebepten gözümün önünde dayak yemesiydi. ayakkabısı ayağından çıkmıştı falan.. ya bak sinirlendim şimdi şerefsizlere, nede olsa gariban çocukları "etide kemiğide bizim bunların" diye düşünüyorlardı heralde. evlatlarını özel okullarda okutacak kadar parası olmayan aileler işte böyle huur çocuklarının ellerine teslim ediyordu. şimdi nasıl bilmiyorum.
edit: ya aslında konu ile ilgili ilk aklıma gelen bunların olması bir yana, daha çok bu ve bunun gibilerine huur çocuğu demek için yazdım bu entry'i. -
47.
0
-
46.
0isim verip rencide etmek istemem şu an büyümüş serpilmiş evlenmiş anne bile olmuştur belki, ama ben onu hiç unutamıcam bu kesin. bayan x diyelim kendisine. ilkokul birinci sınıfın ilk bir kaç ayı devamlı altına yapardı hemde büyük tuvaletini kahretsinki bi de önümde oturuyodu hep midem bulanırdı. ve bi de sınıfın gerzek oğlanı vardı 'örtmenim bayan x takunu yaptı yine 'derdi. allahım ya ne günlerdi al birini vur ötekine.. bazen insan çocukluk dönemlerini hiç ama hiç özlemiyo bunları düşününce.
-
45.
0samet amcığı gelirsem oraya anılarını ve seni ve ekstardan ananı giberim
kopyalayıp yapıştırma lan -
44.
-1futbol topu olarak taş kullanan başka bir öğrenci tayfası var mıydı bilemiyorum fakat 1983-1988 arası düzenli olarak okulun bahçesinde bildiğiniz taş ile top oynardık. çam yarması hadememiz tüm topları patlatırdı ve müdür bu duruma hiç ses çıkartmazdı. o dönem de kaval kemiği taştan ötürü şişmeyen bir çocuk yoktu ilkokulumuzda. bu durum öyle garip bir hal aldı ki artık plastik top kesmiyordu bizi. teneffüs olmasını cebimde ki taşı ovalayarak beklerdim. şimdilerde otuzları devirdiğimiz halde abi sende ne teknik var ya diyen çoğu kişi bu durumu bilmez.
gülüyoruz ağlanacak halimize ! -
43.
0derste otspir cekiyom diye cikayet etmişlerdi aq dayak yemiştim.
-
kış güneşinde bronzlaşılmıyor kanzi
-
bronzlaşınca bi taka benzeyecekmiş gibi
-
nazi olucaktık şopar olduk
-
bir kızı gibişe ikna edebilene saygı duyarım
-
olm nazi almanyası aryanlığı esas alır
-
nasyonel sosyalizmin anasini
-
melek goz kafana tulum peyniri bidonuyla
-
2kya solaryum ne olm
-
zalinazurt tamam en gavat sensin
-
hüüüp evet inciciyim
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 04 02 2025
-
trabzonun gavatlari
-
insanda ar namus utanma olur
-
turabi şarrkı çıkarmış
-
kaptan kirk bunu koklar mısıın
-
yav kirke diye parfum sıktık gitmiyor da elimden
-
topal odlek ordek hayırlı öğlenlerdiler 04 02 2025
-
sozlukten gibilen karilarin
-
şuanda kaka yabıyom capsli foto
-
vay ben şöyle muhalifim böyle muhalifim
-
şu kıs bitsin artk
-
10 senedir 7 24 sözlükte yatıp kalkan
-
kayranın zalinazurt videosunu yedekleyen oldu mu
-
incicilere ağır küfürler yağdırmak
-
giresun zonguldak trabzon
- / 1