1. 1.
    0
    ecdad giben padisah abiniz olarak size ilkokul aşkımı yıllar sonra tavlama hikayemi anlatıcam. işte bu da benim hikayem diyerek başlıyorum:

    -1. bölüm-
    bundan 11 sene önce önce, ilkokul 1. sınıfa başlamıştık. dün gibi hatırlıyorum. herkes ağlıyordu ama ben zaten 3 senedir anaokuluna gittiğim için alışkındım ve sıraları, tahtayı, panoları inceliyordum, çok garip gelmişlerdi bana. ayakta birtek ben vardım, herkes oturmuş ağlıyordu. içeri öğretmenimiz ümit hanım girdi. olduğum yerde kaldım, tahtanın önünde duruyodum. yanıma geldi ve elini omzuma koydu. sınıftaki dönüp, "merhaba çocuklar" dedi. bana da "merhaba, bundan sonra ben geldiğimde beni burda değil sıranda oturarak bekle tamam mı? bak burası senin yerin olsun, hadi bakalım" dedi ve beni öğretmen masasının önüne oturttu. sınıfa dedi ki: "evet çocuklar, ben sizin sınıf öğretmeninizim, ismim ümit, şimdi de siz sırayla kendinizi tanıtın." dedi. işte tam o sırada kapı çaldı ve hayatımı değiştiren o kız içeri girdi. görür görmez o minik kalbim hızlı hızlı çarpmaya başlamıştı..
    -devam edecek-
    ···
  2. 2.
    0
    -devam ediyor-

    -2.bölüm-
    siyah uzun saçları, yeşil gözleri vardı. en sevdiğimden ee insan 7sinde neyse 70inde de öyle olurmuş işte ehehehe.. o içeri girdi ve annesi kapıdan kafasını uzatıp, "hoca hanım kusura bakmayın geciktik, ilk gün trafiği işte malumunuz" dedi. öğretmenimi ümit hanım "önemli değil efendim ama bidaha geç getirmeyin bu güzel kızımı bana" dedi ve güldü. sonra onu yanına çağırıp "madem en son sen geldin, kendini ilk sen tanıt" dedi. anlatmaya başladı "adım melis, modada oturuyoruz, bi tane ablam var, müzik dinlemeyi ve dans etmeyi çok seviyorum... " o anlatıyordu ama ben hayallere dalmıştım, anlatırken onun jest ve mimiklerini izleyip hayaller kuruyordum. konuşmasını bitirince öğretmenimiz "hadi sen de şuraya geç" dedi ve onu benim yanıma oturttu. çok heyecanlanmıştım. sonra kapı tarafından başlayıp sırayla herkes tek tek kendini tanıttı. öğretmen masasının önünde olduğum için sıra en son bana geldi. ayağa kalktım. melis de dönüp o yeşil gözlerini açıp bana bakıyordu. o kadar heyecanlıydım ki sadece adımı söyleyebildim. öğretmen "ee bu kadar mı?" dedi ve gülüp "ee evladım nerde oturuyosun ne yapmayı seviyosun anlatsana" dedi. ben de "üsküdarda oturuyorum, resim yapmayı seviyorum" dedim ve hemen yerime oturdum. o kadar heycanlanmıştım ki.
    -devam edecek-
    ···
  3. 3.
    0
    -devam ediyor-

    -3. bölüm-
    ümit hanım "ilk dersimiz bitti çocuklar, bu sene çok işimiz var, hepiniz artık kocaman çocuklar oldunuz okuma yazma öğreneceksiniz" dedi ve masasına geçti. herkes şaşkın şaşkın etrafa bakınıyordu. ben ise melis'in yanımda olmasının heyecanıyla kıpırdayamıyordum. sıranın üzerinde ellerimi birleştirmiştim ve ellerimle oynuyordum. melis birden bana dönüp elini omzuma koydu ve "merhaba, yoncimik şarkılarını biliyo musun?" dedi. heyecandan ağzımı açamadım sadece kafamı evet anlamında salladım. melis onun şarkılarından birini söylemeye başladı ve "ben en çok bu şarkısını seviyorum." dedi. "ben de" dedim. melis "hmm çok güzel, beraber söyleyelim mi?" dedi. "olmaz" dedim çünkü bi tak bilmiyodum. melis "tamam o zaman ben söyliyim sen de dinle" dedi. "olur" dedim.
    -devam edecek-
    ···
  4. 4.
    0
    -devam ediyor-

    -4. bölüm-
    o akşam eve gittiğimde annem "nasıl geçti okul arkadaş edindin mi?" dedi. "evet melis diye bi kız yanımda oturuyo onunla arkadaş olduk" dedim. annem hemen "vaay güzel bi kız mı?" dedi. "yaa uff hayır be" dedim. odama gittim ve televizyonda çizgifilmlerimi izlemeye başladım. aklımda hep melis vardı. akşam yemeğine kadar odamda oturup melis'i düşündüm. babam eve geldiğinde odama gelip "ee olum melis diye bi arkadaşın varmış ehehehe" dedi. "ya off gidin başımdan" dedim. daha sonra yemek yiyip yattım. ertesi gün okula büyük bi sevinçle gittim çünkü melis'i görücektim. sınıfa gittiğimde o çoktan gelmişti ve sıramızda oturuyodu, yanına oturdum. bana "merhaba esp, dün neler yaptın?" dedi. "televizyon izledim, sen ne yaptın" dedim. "ben de yoncimik, serdar ortaç, haluk levent şarkıları dinledim" dedi. ben bunların hiçbiriyle ilgilenmiyordum ama o akşam eve gidince ders çalışır gibi o şarkıları dinledim ertesi gün beraber şarkılarını söyledik. her gün okula hep sevinçle gidiyordum. tenefüslerde beraber şarkı söylüyoduk gün geçtikçe benim onun yanındaki heyecanım da azalıyordu ve rahatlayıp açılıyordum, sürekli konuşuyorduk hatta derslerde bile konuşuyorduk.

    -devam edecek-
    ···
  5. 5.
    0
    -devam ediyor-

    -5. bölüm-
    sürekli konuşuyorduk ve onunla konuşurken o kadar mutluydum ki, sabahları okula büyük bir mutlulukla gidiyordum.
    her okul bitişinde ertesi günün hayalini kuruyodum, sabahları erkenden uyanıyordum, hızlı hızlı kahvaltı edip alel acele üstümü giyiniyodum, servis 1 dakika bile gecikse sinirleniyodum, haftasonlarından nefret ediyodum. işte böyle bi aşktı melis'e duyduğum, anormal bi duruma sokmuştu beni. okuldan nefret eden ben o sıralar tam bi okulcuydum. artık o kadar açılmıştım ki, onunla her konudan konuşuyorduk. o bana komşu kızlarla oynadığı oyunları anlatıyodu, annesiyle arasında geçen olayları anlatıyodu ben de büyük bir dikkatle ve mutlulukla herşeyi dinliyodum. okul açılalı 2 ay olmuştu ama ikimizin de birbirimizden başka samimi arkadaşı yoktu. hep beraberdik, derslerde tenefüslerde hatta bazı akşamlar birbirimizin evini aradığımız oluyodu. işte o günler benim en mutlu günlerimdi. fakat günün birinde, bi derste, biz yine konuşurken ümit öğretmen "evladım dersi dinlemiyosunuz birbirinizle konuşuyosunuz sürekli" dedi ve bizim sıralarımızı ayırdı. kapı tarafında orta sırada burak ve hakan diye iki bin yan yana oturuyodu ve hakanı benim yanıma yollayıp melis'i burak'ın yanına yolladı. işte ilk defa ayrılmıştık. o kadar kötü hissediyodum ki kendimi, gözlerim dolmuştu, ağlamamak için kendimi zor tutuyodum, dudaklarım titriyodu.
    -devam edecek-
    ···
  6. 6.
    0
    -6. bölüm-
    o akşam eve gittiğimde salak gibiydim, yatağıma yatıp tavanı izledim, melis'i düşündüm. her sabah erkenden fırlayan ben, o sabah çok zor uyanmıştım. annem elli kere "uyan evladım, uyan yavrum" diye diye uyandırmıştı. kahvaltımı zar zor edip, ağır ağır giyindikten sonra aşağıdan servisin korna sesini duymamla aşağı koştum.
    o güne kadar hep servisi bekleyen ben, ilk defa servisi bekletmiştim.
    sınıftan içeri zar zor girdim, kendimi sırama attım ve yeni sıra arkadaşım hakan'ın yanına oturdum. derslerde hep melis'i izledim. melis bu sefer burak biniyle dost olmuştu. konuşuyolardı, gülüyolardı..
    kendimi o kadar kötü hissediyordum ki, yutkunamıyordum. boğazım düğümlenmişti. artık koşa koşa okula değil, eve gidiyordum. her akşam okul giysilerimi atıp, pijamalarımı giyiyor, yatağıma uzanıp tavanı izliyodum, melis'le yaşadıklarımızı kafamdan tekrar tekrar yaşıyodum. aradan uzun zaman geçmişti ve sıralarımız ayrıldığından beri melis'le tek kelime bile etmemiştim, çekingen bir çocuktum (aslında hala öyleyim) melis yanıma gelmedikçe ben onun yanına gidip konuşamazdım. bi ara onun yanında açılmış, rahat olan, bülbül gibi konuşan ben, geçen süre boyunca ondan tekrar uzaklaşmıştım. belki yanıma gelse heyacandan konuşamayacktım. bu geçen süre boyunca hakanla yakın dost oldum. hatta sadece hakanla değil, sınıfın tüm erkekleriyle çok yakın arkadaş oldum. artık tenefüslerde dışarıda futbol oynuyodum. o zamanlar futbol oynamaktan başka hiç bir aktivite yapmadığım için melis'ten sonra girdiğim o ruh halinden sadece futbol oynayarak rahatlıyıp kurtuluyordum. futbol oynadığım zamanlar herşey çok iyiydi. ama ne zaman sınıfa çıkıp burak bini ve melis'i konuşup kikirdeşirken görsem sinirlerim alt üst oluyodu. o yüzden her fursatta arkadaşlarımı ikna edip futbol oynuyodum. futbol oynarken gol atmak, arkadaşlarımın sırtıma vurup beni tebrik etmesi o sıralar tek mutluluğumdu. işte o zamanlar futbol hastalığım başladı. öyle bir dönem geçirmeseydim futbolla alakam olmazdı.
    -devam edecek-
    ···
  7. 7.
    0
    -devam ediyor-

    -7. bölüm-
    hakan artık bir dost değil, bir kardeşti benim için, aynı şekilde futbol oynadığım arkadaşlarımın içinde sinan, ahmet ve kerem olmak üzere çok iyi dostlar edinmiştim. onlar benim kardeşimdi. ama hiç biri melis'in yerini tutamazdı tabiki. birinci sınıf bitti ikinci sınıf başladı ben hala aynıydım. sadece futbol oynayarak mutlu olan, melis'le alakası hiç kalmamış olan biriydim. melis her zaman kalbimdeydi. onu ne zaman görsem kalbim yerinden çıkacak gibi oluyodu, aklıma geldikçe karnıma ağrı giriyodu. ama o hep burak bininin yanındaydı. dediğim gibi hakan artık kardeşimdi ve bu melis sıkıntısı artık içimde o kadar rahatsız edici bir boyuta ulaşmıştı ki, bunu biriyle paylaşmam lazımdı. ben de hakan'a anlattım. melis'e aşık olduğumu söyledim. hakan sırtıma vurdu ve hangi filmden özendiyse "seni çapkın" dedi. hakan ne kadar kardeşim gibi olsa da burak biniyle aynı mahallade oturuyodu ve onun da samimi arkadaşıydı. hakan'ın beni daha çok sevdiğini düşüyüodum ve burak'la melis hakkında konuşmasını istedim. melis'ten hoşlanıyomuydu? bunu sormasını rica ettim. hakan yanıma geldi ve burak bininin melis'e aşık olduğunu söyledi.

    -devam edecek-
    ···
  8. 8.
    0
    -devam ediyor-

    -8. bölüm-
    burak bini melis'e aşıktı! akşam evde yatağıma uzandım ve eskisi gibi tavanı izleyerek melis'i düşündüm. ona hala deli gibi aşıktım ama neredeyse 1 yıldır tek kelime bile konuşmamıştık. o kadar utangaç ve korkaktım ki, sabahları günaydın bile diyemiyordum.
    yatakta yatıp düşündükçe daha kötü oluyodum. en sonunda tüm cesaretimi topladım ve korkudan ellerim titreyerek melis'lerin evini aradım. annesi açtı. heyecandan hemen kapattım. derin derin nefes aldım ve tekrar aradım.
    annesi açtı tekrar.
    -alo?
    -iyi akşamlar, melis'le görüşebilir miyim.
    -tabi canım veriyim. meliiiis! arkadaşın arıyo!
    "kim anne? burak mı?" diye melis'in sesini duydum. telefonu kapattım ve odama gidip ağlamaya başladım. acaba melis beni unutmuş muydu?
    ertesi gün okulda olanları kardeşim dediğim hakan'a anlattım. ağladığımı, melis'e çok aşık olduğumu söyledim. derste biz konuşurken ümit öğretmen birden arkasını dönüp bize baktı ve hakan'ı konuşurken yakaladı. o anda beni yakalamadığı için hakan'a "hakan, bu gün cezalısın, tüm tenefüslerde sınıfta oturacaksın" dedi. o sırada "öğretmenim ben konuşturdum" demeyi çok istedim ama dediğim gibi, çok çekingen ve korkak bir çocuktum.

    -devam edecek-
    ···
  9. 9.
    0
    -devam ediyor-

    -9. bölüm-
    tenefüste hakan sınıfta kalmak zorundaydı, ben hem benim yüzümden ceza alan hakan'ın yanında kalmak istiyodum, hem de bahçede arkadaşlarımla futbol oynamak istiyodum. çünkü futbol beni o kadar rahatlatıyodu ki..
    dayanamayıp futbol oynamaya gittim, tabi hakan'ı da satmış oldum. hakan da sinirlenip herşeyi melis'e anlatmıştı. sınıfa çıktığımda herkes dalga gülüyodu ve "esp melis'e aşııık" diye şarkı söyleyip eğleniyodu. başımı yere eğip hızlı hızlı sırama yürüdüm ve oturup sıraya kapandım. ders zili çaldı. hakan da gelip yanıma oturdu. hakan'a dönüp "bidaha benimle konuşma satıcı" dedim. hakan "satıcı sensin tenefüste kavga edelim kim satıcı görürüz" dedi. tenefüs zili çaldı. hayatımda ilk defa kavga edicektim. hakan'ın 3 tane abisi vardı ve kavgalara alışıktı. tenefüste ayağa kalktı ve "kantinin oraya gel" dedi. ayağa kalktım ve kantine gittim. sınıftaki herkes orada toplanmıştı. melis de ordaydı. "işte fırsat bu fırsat" dedim. hakan'ı döversem melis'i etkileyeceğimi düşünmüştüm. hakan'ın karşısına çıktım. "ben seni yine de seviyorum arkadaşım" dedim. bu lafıma karşılık bi tane tokat yedim. ben de tokat salladım ve hakan'ın suratına geldi. ilk kavgamı ediyordum. bu güne kadar kavgayla olan tek alakam jackie chan filmleriydi. ordaki hareketleri taklit ettim. karnına bitane tekme attım. bi tane daha tokat yedim. sonra hızlı hızlı yumruklar sallamaya başladım ve hakan ağlamaya başladı. o sırada koşarak ümit öğretmen geldi ve ikimize de tokat atıp bizi müdürün yanına zütürdü. müdür annelerimizi aradı. ikimizin de annesi okula geldi. tabi o sırada herşey ortaya çıktı. melis olayını annemler de öğrenmişti artık. ertesi gün okula gittim. hakan sırada sessiz sessiz oturuyodu. yanına oturdum ve "o gün seni sattığım için özür dilerim" dedim. bana döndü "ben de özür dilerim" dedi. birbirimize sarıldık ve barıştık. tabi artık melis ona olan aşkımı bildiği için eskisinden de kötü durumdaydım. eskiden sadece konuşamıyordum. şimdi ise, onu her gördüğüm yerde ondan kaçıyordum.

    -devam edecek-
    ···
  10. 10.
    0
    -devam ediyor-

    -10. bölüm-
    kantinde sıradayken melis gelirse sıradan çıkıp kaçıyodum. tenefüste sınıfta teksem melis gelince kaçıyodum. artık melis nerdeyse ben oradan çok uzakta durmaya çalışıyodum. bir gün bir matematik dersinden sonra zil çalar çalmaz melis yanıma geldi. "merhaba esp" dedi. heyecandan sesim titreyerek "merhaba" dedim. "bak esp, şimdi sen benden hoşlanıyosun di mi?" dedi. konuşamadım, kafamı evet anlamında salladım. "ben burak'tan hoşlanıyorum" dedi. çok kötü olmuştum. gözlerim dolu, dudaklarım titrek bir şekilde tekrar tamam anlamında başımı salladım. "benimle biraz konuş, geçen seneki gibi" dedi. başımla onayladım tekrar. melis gülümsedi ve gitti. o günden sonra melis her gün yanıma gelip benimle az az konuşmaya başladı. ben de az da olsa bişeyler söylüyodum. sene sonu yaklaşıyodu. sınıfta parti gibi bişey düzenleme kararı alındı ve son gün sınıfa teyp, cipsler kolalar, fantalar getirdi herkes. romantik bir müzik çalmaya başladı ve burak ile melis dans etmeye başladılar. çok kötü oldum onları öyle görünce. herkes tahtanın önünda dansederken, arka tarafa gidip kardeşim hakan'a "ben gidiyorum dostum, kendine iyi bak" dedim. sarıldık. sonra o kalabalığın içinden kimseye görünmeden bahçeye çıktım. demir parmaklıklardan atlayıp 5km yol yürüyüp eve geldim. annem karnemi sordu. "almadım" dedim. "nasıl almadın!" diye bağırdı azarladı falan filan. ama umrumda değildi onun azarları. birden ağlamaya başladım. annem bi anda yumuşadı. "noldu evladım?" dedi. olan herşeyi anlattım ve kız çocuğu gibi annemin omzunda ağladım. annem "oğlum boşver daha yaşın küçük aşk değil bu" falan filan dedi ama hiç bi fayda sağlamadı.
    ertesi sene 3. sınıfa başladık. fakat sınıfta melis'i göremedim. sonra öğrendim ki melis'ler ankara'ya taşınmıştı...

    -devam edecek-
    ···
  11. 11.
    0
    -devam ediyor-

    -11. bölüm-
    şuan lise 4e geçmek üzereyim. bu sene zorlayıcı geçmişti. sınavlar, dersler, seneye üniversite hazırlığı falan filan. arada bu yaz tatili ilaç gibi geldi. gerçi yine herkes ders çalışıyordu ama ben tatilde kafa dağıtma taraftarıyım. 2 hafta önce halamlarla alanyaya halamların yazlığına geldim. sabahları denize gidip öğlen evde uyuyup yada kitap okuyup akşamları tek başıma gezerek günlerimi geçiriyodum. ayağımdaki sakatlık yüzünden 5 aydır futbol oynayamıyodum ama yine de bu olup bitenleri, şike soruşturmasını falan hep yakından takip ediyordum ki fanatik fenerbahçe'liyimdir zaten. bi sabah denizden döndükten sonra yemek yiyip biraz uyudum. saat 17 yada 18 gibi dışarı çıktım. dışarı çıkarken her zaman güzel rus kızlarının hayaliyle iyi giyinir, deodorantımı sıkar, küpemi, kol saatimi takar, dolaşırdım. genelde de biraz dolaştıktan sonra bi banka oturur gözlem yapardım. benim gibi çekingen insanlar her zaman gözlem yapar. insanları inceler, olaylara bakar, etrafta neler olduğunu anlamaya çalışır. o gün yine dışarı çıkıp gözlem seansıma geçtim. 2 tane benim yaşlarımda çok güzel, taş gibi rus kız yanıma oturdu.

    -devam edecek-
    ···
  12. 12.
    0
    -devam ediyor-

    -12.bölüm-
    rus kızlar yanıma oturunca, her zaman ki gibi çok heyecanlandım. belki benimle bi alakaları yoktu sadece dinlenmek için oturdular ama hemen hayal kurmaya başladım. bana yanaşıcaklar, sonra beraber biryere gidicez içicez, sonra evlerine gidicez 2vs1 party falan hayalleri kurmaya başladım. o sırada aletde de hareketlenme oldu. onu gizlemek için bacak bacak üstüne attım. kendi kendime hayal kurup azıp gizlemeye çalışıyorum ortada bişey yokken, böyle de mal bi adamım işte. ne zaman bi kız bana azıcık yanaşsa hemen ona aşık oluyorum. günlerce o kızla ilgili hayaller falan kurarım. tam bi eziğim aslında. 2 tane süper rus kızla aynı bankta oturuyodum. yanımda olan biraz bana doğru yanaştı ve bacağı bacağıma değmeye başladı. kalbim o kadar hızlı atmaya başladı ki. tabi hafif terlemeye de başladım. kızlar kendi aralarında rusça bişeyler konuşup güldüler. sonra yanımda oturan değil de diğer rus kız bana doğru "hello" dedi. "hello" dedim. "it's good place" dedi. evet anlamında kafamı salladım. "do you want to join us?" dedi. aman allahım! ilk defa kurduğum bi hayal gerçek mi olacaktı? heyecandan ağzımı açamadım. tam "yes" diyecektim ki bi motogiblet kaldırıma çıkıp bankın yanına geldi. üstünde iki tane türk ama tam huur çocuğu..
    -devam edecek-
    ···
  13. 13.
    0
    -devam ediyor-

    -13. bölüm-
    bu binler kızlara yanaştı, büyük ihtimalle öndeki huur evladının ingilizcesi bile yoktu çünkü tek kelime etmedi. arkadaki "hi girls" dedi. kızlar cevap vermedi. motordan indiler. o konuşan bin yarım yamalak ingilizcesiyle "don't remember us?" diye sordu. kızlar bana dönüp "help please" dedi. o sırada olay anlaşılmaya başladı. bu binler ya bu kızları sürekli rahatsız ediyodu, yada kızlara bikere çaktılar ve bugün devdıbını istiyolardı. kız benden yardım isteyince ingilizcesi olan bin bana dönüp, "sen bu kızların neyi oluyon da senden yardım istiyolar gavat?" dedi. işte taku yemiştim. bu kadar adrenalin bi anda zütümü gibebilirdi. "kızları rahatsız etmeyin beyler ayıp" dedim. ingilizcesi olmayan kürt "sağane la amuğa godum" dedi. boğazımı tuttu. kızlar çığlık atmaya başladı. kürt bin cebinden çakısını çıkarıp "eğer hemen gibtirip gitmezsen seni delik deşer eder kan içinde burda bırakırım" dedi. tamam anlamında kafamı sallayınca boğazımı bıraktı ve "gibtir lan amuğa goduğuuum" diye bağırdı. biraz uzaklaştım ama uzaktan olanları da izliyodum. kızlarla biraz daha konuştular ve sonunda ne yapıp ettilerse kızlardan biri motorun arkasına binip gitti. diğer bin de kızın elini tutup yürüyerek gitti. kafayı yedim. kızlar beni istemişti, resmen istemişti ama şuan o huur çocukları istenmedikleri halde kızlara çakıcaklardı. ben bu yaşa kadar sap kalmışken, bu binler her gece birilerine çakıyodu...
    -devam edecek-
    ···
  14. 14.
    0
    -devam ediyor-

    -14. bölüm-
    yaşıtlarım taş gibi rusları giberken ben yıllardır elimi gibiyodum. kendimi bi an çok kötü hissettim. bu fırsatı nasıl kaçırmıştım? direk "yes" deseydim şuan o kızlarla birlikteyim. kafamı gibeyim. acaip bi kıskançlık vücuduma dolmuştu. gittim bira aldım ve oturup onu içmeye başladım. bitince gittim, iki tane daha aldım ve onları da içtim. insanın içi acırken alkol alımı gerçekten su içmekten farksı oluyor. rahat rahat hızlı hızlı içilebiliyor. sonra kaç tane daha içtiğimi hatırlamıyorum. sabah bankta uyandım. halamlar acaip merak etmiştir. baktan kalktım. gözlerimi avuşturdum ve kaldırımında olduğum yolda ilerleyen bi araba gördüm. araba geldi ve karşı kaldırımın orada park etti. gözlem yapmaya başladım. adam el frenini çekti. şöför koltuğunun altındaki kolu çekip bagajı açtı. arabadan indi. fenerbahçe tshirtü giyiyodu. yanından şişman bi kadın indi. arka koltuktan bi kız indi. kız yaşıtımdı ve her yaşıtıma yaptığım gibi, onu da incelemeye başladım. ama bu kız tanıdık biriydi. siyah kıvırcık saçlar... evet melis'ti bu! hemen ayağa kalktım. sanki yanına gitmeye cesaret edebilecekmişim gibi. ayağa kalkınca bira şişeleri devrildi ve hepsi bana döndü. hemen yüzümü kapatım gözlerimi ovuyormuş gibi yapmaya başladım. adam güldü ve bagajdan çantaları çıkarmaya devam etti. melis beni net göremediği için tanımadı, belki net görse de tanımazdı. dikkat çekmemek için biraz uzaklaşıp hangi apartmana girdiklerini öğrendim. melis'i tekrar bulmuştum...
    -devam edecek-
    ···
  15. 15.
    0
    -devam ediyor-

    -15. bölüm-
    hemen halamlara geri döndüm. kapıyı açtım içeri girdim. şanslıydım hala uyuyolardı. yatağıma yattım. 10 dk sonra uyandılar. bende yeni uyanmış gibi yaptım. gece kaçta geldin, 3 gibi falan filan derken olayı geçiştirdim. kahvaltı ettikten sonra denize gittik beraber. sonra eve döndükten sonra duş aldım. akşam seferlerine çıkarken ki gibi hazırlandım. melis'lerin apartmanının önüne gidip o banka oturdum. 30 dk bekledim ve melis annesiyle dışarı çıkıp yan taraftaki bime girdi. hemen arkalarından ben de girdim. bir sürü, yiyecek içecek aldılar. kasaya gittiler. önlerinde bir kişi vardı. sıra tam onlara gelmişti ki arkadan 2 tane bin ellerinde prezervatif kutularıyla geldiler. bunları tanımıştım. o kürt binlerdi. melis'in annesini itip "teyze çekil önce biz geçelim alt tarafı 2 tane şapka aldık" dediler ve öküz gibi güldüler. melis "ne diyosunuz ya terbiyesiz öküzler!" diye bağırdı. bana bıçak çeken bin dönüp "sus yoksa ilk sen de kullanırım haa" dedi ve yine öküz gibi güldü. çok sinirlendim. ellerimi yumruk yapıp iyice sıktım. dişlerimi sıkıyodum. melis'e nasıl öyle dersin lan huur çocuğu diye bağırmak istedim ama yapamadım. bu binler ödedi ve gibtirdi gitti. melisler de ödeme yaparken dedim ki, acaba bimin köşesine gidip melis'le tesadüfi bi karşılaşma mı yapsam? cesaret edebilir miydim? sonra aklıma rus kızlarla olan olayı getirdim. eğer orda cesaret edebilseydim 2 tane rus kız gibmiş biriydim şuan. cesaretimi topladım ve bimin kapısına gittim.
    -devam edecek-
    ···
  16. 16.
    -1
    -devam ediyor-

    -16. bölüm-
    melis'ler çıktı. tam karşısında duruyodum. beni gördü. "aaa ecdad giben padisah! inanmıyorum!" dedi. gülümsedim "melis nasılsın?" dedim. bi yandan da gidip annesinin ve onun elindeki poşetleri aldım. "iyiyim sen nasılsın ya?" dedi. "iyilik işte tatile geldim" dedim. "aaa biz de burdayız beraber gezeriz" dedi. annesi "canım babasıyla biz denize gitmeyi, gezmeyi falan pek sevmeyiz senin burda olman melis için çok iyi oldu" dedi ama aslında benim için çok iyi olmuştu. poşetlerini evlerine bıraktım. melis "içeri gelsene" dedi. "yok halamlar merak etmiştir gidiyim, akşam istersen gezeriz" dedim. "çok iyi olur dur sana numaramı veriyim" dedi. numarasını verdi. ben de ona verdim. sonra eve döndüm. çok mutluydum. akşam için hazırlığa başladım. sakallarımı kestim, gittim düzgün bi gömlek aldım. akşam cebime tüm paramı alıp melis'in apartmanın önüne gittim.
    -devam edecek-
    ···
  17. 17.
    -1
    beyler yarın devam edek uykum geldi :S
    ···
  18. 18.
    0
    -devam ediyor-

    -17. bölüm-
    kapıda başladım beklemeye..
    zile mi bassam telefonunu mu arasam bilemedim. en sonunda cesaretimi toplayıp zile bastım. kapı açıldı, yukarı çıktım. kapıda annesi vardı. "iyi akşamlar" dedim. "iyi akşamlar evladım melis'i mi çağırcaktın?" dedi. "evet" dedim. "melis de geliceksin diye hazırlanıyodu zaten" dedi. işte o an bi sevindim bi sevindim tahmin edemezsiniz. benim için hazırlanıyodu be! 5 dk annesiyle kapıda öyle durduk annesi ara sıra sorular sordu "yok hangi okula gidiyosun" yok "dersler nasıl" işte ne biliyim "annenler nasıl?" yok efendim "melis değişmiş di mi görmeyeli" falan 50 tane saçma soru sordu. sonra melis geldi. annesini öptü. içeri "baba ben çıkıyorum" diye bağırdı. sonra gelip koluma girdi ve "hadi gezelim" dedi. aman allahım neler oluyodu. sanki hayal gibiydi. asansöre bindik aşağı indik. biraz yürüdük o sırada eski günleri konuştuk, gittik bi de bira aldım. yürürken bi yandan onları içtik, ben tabi alkolün de etkisiyle konuştukça açıldım. espri falan yapmaya başladım. "hala şarkı dinliyo musun?" dedim. gülümsedi "evet" dedi. "sen neler yapıyosun?" dedi. "gitar çalıyorum." dedim. "aa gerçekten mi? yanında mı gitarın?" dedi. "malesef değil" dedim. "olsun artık her sene görüşürüz seneye getirirsin" dedi. "tabi ki" dedim. işte o gece öyle konuştuk ve dolaştık öyle geçti.
    -devam edecek-
    ···
  19. 19.
    0
    -devam ediyor-

    -18. bölüm-
    gece eve döndüğümde halam oturmuş beni bekliyordu. "kaç gecedir çok geç geliyosun evladım bişey mi var?" dedi. halamla aram çok iyidir hatta zaman zaman annemden yakın davranır bana. bende halama herşeyi anlattım. halam "yarın denize giderken o da gelsin işte bizimle" dedi. "çok iyi olur" dedim. ertesi gün sabah halamlarla çıktıntan sonra ben melis'in evine gidip melis'i çağırdım. hazırlandı aşağı geldi. koluma girdi ve birlikte halamların plajdaki yerine gittik. halama "hala bu melis" dedim, melis'e de "melis, halam" dedim. halam sevecen bir şekilde "memnun oldum canım" dedi. melis de "ben de memnun oldum efendim" dedi. biraz denizde yüzdük falan sonra giderken halam melis'e "canım istersen bize gel öğle yemeğini birlikte yiyelim" dedi. melis "hmm olur" dedi. eve gittik yemek falan derken sabahları kullandığım prozac uyku yapmıştı, uyuya kaldım ve uyandığımda melis yanımda değildi. çok korkmuştum. acaba bana küsmüşmüydü o halde bıraktığım için. balkondan halamın sesi geliyodu. yanına gittiğimde çok rahatladım, melis de orada oturmuş halamla sohbet ediyodu. melis "oo uykucu gelmiş" dedi. "kusura bakma melis ilaçlar böyle uyku yapıyo" dedim. "bakarız artık akşam affetirirsin kendini" dedi. "tabi ki" dedim. güldüm. akşama doğru çıktık. gittik yine biraz aldık. melislerinin evinin orda banka gidip oturduk.
    -devam edecek-
    ···
  20. 20.
    0
    -devam ediyor-

    -19. bölüm-
    bankta oturup bira içerken melis bana, "çok değişmişsin, yakışıklı olmuşsun ama hala eğlenceli ve iyi kalplisin" dedi. ben de "sen ise hiç değişmemişsin, hala çok güzelsin" dedim. göz göze bakıştık, dudaklarımız yavaş yavaş yaklaştı tam öpüşücektik ki birden kafamdan bi el itti. "nabıyın la amık" dedi. bunlar o motorlu kürt binlerdi. ellerinde bira şişeleri vardı ve büyük ihtimalle sarhoştular. içimden "taku yedim, melis de gitti" dedim. biri, "lan dıbına koduğumunu biz sana burda dolaşma demedik mi lan?" dedi. melis'e baktım, korkudan titriyodu, onu öyle görünce bana inanılmaz bir cesaret geldi. ayağa kalktım. "demiş miydiniz?" dedim. kafasını kafama yaklaştırıp "demiştik lan tabi bin kurusu" dedi. bunu ittim "hatırlamıyorunm hadi kaybolun" dedim. melis de ayağa kalkıp kolumu tuttu. "hadi gidelim lütfen" dedi. "tamam korkma ben varım" dedi. kürt binlerden biri, "lan olum artizlik yapma karıyı bize ver gibtir git" dedi. "adam gibi konuş lan!" dedim üstüne yürüdüm melis kolumdan tutup çekti beni. "lütfen yapma çok korkuyorum" dedi. diğer kürt bin biraz korkmuş gibiydi "tamam sorun yok biraz para ver biz gidelim" dedi. "nakit yok" dedim. diğer bin "nasıl yok lan! nakit yoksa bu karıyı neyle aldın dıbına kodumunu" dedi. "ne diyosun lan" dedim. bunu tuttum gözüne bi tane yumruk indirdim. bu geri geri gitti, dengede duramayıp düştü (zaten sarhoştular çok şanslıydım) diğer bin "senin dıbına korum lan" diye bağırıp kafama bira şişesini indirdi. off amk feleğim şaştı resmen. melis çığlık atmaya başladı. tam düşecek gibi oldum. banka tutundum. gözlerimi kapatıp derin bi nefes aldım...
    -devam edecek-
    ···