-
1.
+1Bir meleğin hikayesidir.
Artık benimde sözlüğe geldiğimden beri aklımda olupta sonunda
yazamaya karar verdiğim hikayemi sizlerle paylaşma zamanım geldi.
Bir meleğin erkeğini buluşunun, hayatını ona adayışının ve kaybedişinin hikayesidir.
Kaybedenler ve umudunu yitirenler için bu hikaye.
Yaşantımı anlatıp ‘’gibtir olup’’ gidip gitmeyeceğim sizlere kalmış. Git derseniz giderim, kal derseniz kalırım. Sizler için yazıyorum sonuçta. Her şey zaten benim anılarımda, ben biliyorum neler olduğunu. Amacım sizlerin de aklında bir yer açmak. Kanatsız meleklerinde olduğunu göstermek...
Bir mesaj vermek için yazıyorum. Hikaye sonunda göreceksiniz.
Rez falan gerek yok, ben başlıyorum, okumak isteyen gelsin. Yoksada eyvallah, yine de yazıyorum. Benden çıksın da hikaye, yazmadın demesinler.
Hikayeyi kendim için derleyeceğim. Her partı kaydederim. isteyen olursa da son noktayı koyduğumda atarım toplusunu.
Edit: rez gerek yok dedim ama ses edersenizde mutlu edersiniz. -
2.
0Başlıyorum beyler, yalnız en başından bir kaç uyarı yapayım.
HiKAYE UZUN. uğraşmak istemeyen hiç başlamasın, zamanınızı öldürmek istemiyorum.
SiZiN iÇiN GEREKSiZ BENiM iÇiN ÖNEMLi YERLERE DEĞiNDiM. onlarıda okuamdan geçmek isterseniz no problem. gereksiz yazıyorsun diye patlamayın, en başından söyleyim.
MiLLi OLMA HiKAYESi OKUMAK iÇiN GELENLER, KAPI AHA ORDA... adam gibi hikaye anlatıyorum. çok fazla gibiş beklemeyin..
Hadi bakalım başlayalım.. -
3.
+2Beyler, öncelikle kendimden bahsetmek istiyorum. Ayıptır söylemesi ben hatunlardan uzakta uzun bir süre hiç geçirmedim. Bilmiyorum benim DNA da olabilir bu ya da kaderimdir bilmiyorum ama her zaman kızlarla aram iyi olmuştur, sayısız kere çok tatlı olduğum, adam gibi adam olduğum söylenmiştir. Adam gibi adam kısmı onların düşüncesi, ben öyle düşünüyor muyum bilmiyorum. Tabiki tarafsız olmam imkansız ama inci de eğlenebildiğime göre çokta süper bir adam olmadığım kesin. Bin olabilirim. O da söylenmişti bazı kızlar tarafından ama o konu dışı.Tümünü Göster
Benim bu dişilerle olan yakınlığım taaa ebesinin dıbında anaokulunda başlamış. Babamın söylediğine göre sürekli Gizem adında bir kızın yanındaymışım. Anaokulu öğretmenleride bunu babama gülerek, dalgaya vurarak belirtmişler zamanında. Ama tabi ben bunu zar zor hatırlıyorum. Her ne kadar ortada böyle bir iddia olsada ben kızı Gamze olarak hatırlıyorum ama neyse. Taa anaokulunda başlamış benim bu yavşaklığım. Ondan sonrasında ilk okulda, orta okuldada sevgilim oldu. ilk öpüşmem 5.sınıfta olmuştu sarışın bir kızla.. ismini hatırlayamadım şimdi kızın .zaten önemli değil. şimdi gibko gibi dalga geçmeyin ha, garip bir durum belki ama eğer çapkınlık olarak bakarsanız olaya, hayata 10 sıfır filan önce başlamış oldum. Sevmediğimle birlikte olmadım hiç. Kimseyi kullanmazdım o zamanlar beyler. En kötü hoşlanmışsam işte...
Ben 1.75 boylarında kahverengi saçlı, buğday tenli, kahverengi gözlü, babadan gelen bir şey olsa gerek ki yapılı birisiydim o zamanlar. Şimdi boyum uzadı, gerisi aynı. Tip olarak fena sayılmam herhalde en azından şimdiye kadar tipimden dolayı hiç yadırganmadım. Herhalde sorun yoktur o konuda. Hikayenin geçtiği zamanlarda tipim daha çocuksuydu normal olarak, sakal filan yoktu. Allah vergisi diyorum buna. Evet şanslıyım. Sağlığımda yerindeydi her zaman. Allaha şükürler olsun...
Neyse.
Olay lisede başlıyor. Ergenliğin patladığı, çükünüzün artık şekil almaya başladığı, renginin geçen zamanla birlikte dahada karardığı zamanlarda olan bu olay hayata bakış açımı değiştirdi. Ama beyler şunu söyleyim, bu olayın bana girişi normal değildi. Hayat alıştırarak sokmadı bana kazığı, eğer bir benzetme yapmam gerekirse, bu kazığın bana girişi bir vahşi vikingin düşmanına baltasını wwwaaaarrrggghhh diye bağırırken geçirmesi gibiydi. Ama o balta bana öyle bir vurdu ki, fiziksel olarak değil, ruhsal olarak ebesinin dıbını bir kaç evrende farklı açılardan görmeme yol açtı. Ha o zaman kötü müydü? Evet. Şimdi öyle düşünüyor muyum?...
Evet aq. -
4.
+2Beyler hikayede kendimi Kuki ismi ile geçicem. şahısların gerçek isimleridir. çok pis ifşa olabilir ama neyse gibtir ettim o konuyu... aranızda beni tanıyan insanlar var. Siz bilmesenizde ben biliyorum. Gerçi bunu okurlar mı bilmiyorum ama neyse...Tümünü Göster
Evet hikaye Lise ile başlıyor.
Ben Ankara’da bir anadolu lisesinde okudum, ifşa saçmalığından dolayı isim vermiyorum yada adres. Okulum fena değildi, süper değil ama kötü değildi. Okulun kapısından sonra yaklaşık bir halı saha uzunluğunda bir mesafeyi yürüdükten sonra okulun binaya girebiliryoduk, o boşluk ise sağa doğru uzanıyordu. Anlıycağınız iki halı sahayı L şeklinde koyun, okulun önü oluyor işte. Okulun arka tarafı ise bahçe idi. Banklar filan cidden güzel bir ortamı vardı o bahçenin. Bu bahçede yine L şeklindeydi ama iki halı saha kadar değildi. Daha küçüktü belki ama bütün okul gelse tam olarak dolmaz diye düşünüyorum. Neyse. Okul binası 4 katlı idi, en alt katta ise kantin vardı. Kantin her okulda olan gibim sonik bir kantindi beyler. Bi ayrıcalığı yok. Asıl güzel şeyler bahçede oluyordu. Tabi başka nerde olabilir. O ortamda olmazsa zaten git su kanalında gör işini...
Beyler lisenin ilk yılını çok hızlı geçicem, çünkü çok bir şey olmadı. ikinci senede hayatımda olucak insanlarında isimleri ilk senede duyulacak ki ikinci senede nerden çıktı bu şimdi aq diye düşünmeyin.
Okulun ilk günü, bir Pazartesi günü. Malum daha servisler filan ayarlanmadığı için babam arabayla bırakacaktı beni. Okul açılışı saat 10.00 da olacaktı. Ben saat 9 buçukta kalkmamla, tamam dedim. Bu senenin nasıl geçeceği anlaşıldı. Yarra şimdiden yedik. Okula hem geç kalacağımı düşündüğümden hemde ilk günden kimsenin üniforma giymeyeceğini düşündüğümden bir dar dar fit kot, üstüme siyah bir tshort ve birde kalın beyaz, havalı diyebileceğim bir kazak giydim. Üstümede montu attım, çantamı aldım babamla çıktık yola. Okul eve uzak değildi aslında ama okula birazda erken gitmek gerekir düşüncesi vardı hep babamda o yüzden o gün ilk defa babamın arabayı o kadar hızlı kullandığını gördüm. Kemer takmayan ben, iç güdüsel olarak kemere sarıldım. Ama iyi sürdü yine peder.
Okula geldik, daha öncede bahsettiğim okul kapısından girecektik ki içeri bir baktım ana baba günü. Beyler o ön bahçede herhalde bin kişi filan vardı sanırım. Tam 10 da gelmeyi başardığımız için tören yeni başlayacaktı, peder ‘’sen git sınıfını bul ben park edip geliyorum’’ dedi. Arabadan indim, kapıdan geçip ağır ağır kalabalığın içine karıştım. Sınıfların oluşturduğu sıraların olduğu bölgeye doğru gitmeye çalıştım. Sonunda bir öğrenci sırası buldum. Ama ne yazık ki 12. Sınıfların tarafına gelmişim. Bir baktım ki bunlarda üniforma giymiyolar, bildiğin ceket meket var aq. herhalde okulun ağır abileri bunlar oluyor... ama en azından, dedim iyi, bizde mal gibi sırıtmayız insanların içinde serbest giyindik diye. Sonra 9. Sınıfları bulmak için sıraların arkasından dolaşarak benim sınıfı buldum. 9B sınıfının en arkasına geldim. Beyler size şu kadarını söyleyim. Bizim okul kadar denyo bir okul görmedim üniforma konusunda. Lan aq hangi akıl giderde mavi seçer? Öyle kapalı mavi de değil ki dıbına koyum, bildiğin şirin köyüne dönmüş burası. Tek farkı etraftaki şirine sayısı fazla. Bu kadar rezalet olmaz. O an dedim tamam aq ne havamız kaldı ne başka bir şey. Yarında itibaren zaten kimin şakacı şirin kimin aşçı şirin olucağıda belli olur iyice sapıtırız bu okulda. Biraz ön yargılıydım o an ama normal anasını satıyım. Siz olsanız ne yaparsınız lan? Etrafta iki sene boyunca şirin gibi dolaşacaksınız. Azman da hocalar olacak. Okul müdürünün kim olduğunu anlarsınız artık. -
5.
+2Sıranın arkasında içimden söverken omzuma bir el dokundu. Bende hemen aklımdan allah aşkına tanıdık birisi olmasın diye sadiseler içinde dua edip yanımdakine bakınca babam olduğunu gördüm. iyi bir oh çektim. Babam bir anlam veremedi buna sadece baktı öyle. Sonra o da kapağı bir yapıştırdı ki ben ‘’ bi sen eksindin mk’’ dedim sessizce.
Babam: ‘’ Oğlum, burası bildiğin şirine köyüne dönmüş, bu nedir böyle’’
Bunu derkende gülüyor aq. ben sinir oldum bu duruma tabi, kesinlikle katılıyorum dedim sert bir şekilde. Bana baktı, ‘’senden güzel şirine olur’’ dedi... Fena bir bakış attım oda gülüp etrafa bakmaya başladı.
Beyler normalde baba-oğul ilişkisi benim ki gibi olmalı bence. Babanızdan çekinmeyin beyler. O sizin ilk kankanızdır. Zamanı gelir onunlada içersiniz. Benim babamla aram böyleydi. Oturup kız arkadaşlarımdan bile konuştuğumu hatırlarım. Rahattım ona karşı o da bundan hoşnut olacak ki hiç bir zaman bozuntuya vermez hatta paylaştıklarımdan zevk alırdı. Dikkatle dinler, dalga geçer, öğüt verirdi. Halada bu böyledir. Bu konuda şanslıyım. Siz siz olun aranıza mesafe koymayın, çünkü ‘’sizi’’ bilmek isteyen ve buna hakkı olan ilk insanlar sizin ailenizdir. Aranızı iyi tutun. Bu kısımıda aklınızda tutun, ilerde anlayacaksınız... -
6.
+2Etrafa bakmaya devam ettim yine. Bizim sınıftakilere bakıyorum, bir kaç kişi şimdiden kaynaşmış, hava soğuktu, her ne kadar güneşli olsada herkes kalınca giyinmişti o gün. Sonunda müdür, bina kapısının önünde merdivenlerle bina kapısı arasında olan 7 8 metrelik boşlukğa konulmuş seyyar kürsünün önüne geçti, mikrafonu tıklattı. Adamın kafasının üstü kel yanlarda ve arkada saç kalmış, hafiften kilolu, 1.80 boylarında, gözünde sinek göz güneş gözlüğü olan bir adamdı. Beyler o gözlüğü görüp boyun altını karşılaştırınca tamam dinlemeye gerek yok dedim. Adam konuşmaya başladı, gibimde değil, babama dedim,
+‘’baba ben bi telefon açıcam’’
-‘’Nereye gidiyorsun müdür konuşma yapıyor?’’
+‘’Ayrıntıları sınıftakilerden elbet alırım bi şey olmaz’’
-‘’iyice şımardın ama hayırlısı... tamam burdayım ben’’
Dedi bende fazla göze batmadan arkalara doğru gittim.
Peki kimi arayacaktım? Bu saatte kimi arayabilirdim? Bin tane insan tanırım, bir sürü yakınım var ama aramak istediğim tek bir insan vardı. Sevgilim tabiki. O yaştaki bir insanın sevebileceği en yüksek mevkide bir sevgim vardı. Belki yaşım küçüktü o zaman ama kalbim büyüktü. Cidden seviyordum o kızı. Bağlanmıştım. Aramızda yaşamadığımız tek şey ciks di diyebilirim. Aq o yaşta ne ciksi diyebilirsiniz, doğru zaten o yüzden o yaşanmadı. Başka her şeyin olması ise normal bir durum değildi belki ama yinede umrumda değildi. O da ben de mutluyduk var mı gerisi aq. Başkası ne düşünür umrunda olur mu seven insanın? Benim değildi. Onunda değildi. Kraliçem yaptığım kız Cansu adında bir kızdı. Yaklaşık 6 aydır birlikteydik. Tanışma olayı klagibti beyler, bakışmalar, konuşmalar, mesajlaşma falan filan. Bildiğiniz şeyler. 2 sene sonunda dokunaklı bir şekilde teklif ettim. Teklif ettiğim gün o kadar duygulanmıştı ki, mutluluktan gözleri dolmuş ağlamaklı bir sesle ‘’istiyorum hayvan, tabiki istiyorum aşkını’’ demişti. ‘’Neden hayvan dedin şimdi ya’’ diye sorduğumda ise, ‘’bu kadar ağlatmak zorunda değildin ,biraz alıştıra alıştıra söyler insan’’ demişti. Anlından öpüp sarılmıştım. Güzel bir başlangıçtı tabi... -
7.
+2Arkalara gittim, bahçe kapasından çıkıp sola doğru yürüdüm on metre kadar sonra aradım. Bir süre çaldı, sonunda açtı telefonu. Bir melek konuşur gibi geldi yine bana. ince sesi ve kültürlü olduğunu her kelimesi ile belli eden bu ses benim için konuşuyordu. Bir telefonun ucunda heyecanla açtı telefonu.Tümünü Göster
+‘’Aşkım!’’ dedi sevgiyle.
-‘’Canım.’’
+‘’Kusura bakma ya, telefon sessizdeydi, titrediğini geç anladım, geç açtım o yüzden.’’
-‘’Sorun değil ya, beklerdim açana kadar zaten’’ dedim sevgi dolu bir sesle.
+’’ Ee ne yapıyorsun, okuldasın sanırım sesler geliyor arkadan. Kesin müdür merasim yapıyor.’’ Deyip güldü.
-‘’aynen ya. Ama oralı olmadım maalesef. Adam pek sarmadı beni bende çıktım ortamdan seni arayım dedim. Sen nerdesin? Ortam sessiz? Evde misin sen?’’
+’’Sabaha karşı kriz geçirdim, kendime gelmem biraz uzun sürdü, annem bu gün gitme o zaman dedi’’
-‘’Cansu haberim yok benim yine?’’
+’’Sabah sabah aklın bende kalsın istemedim Kukii, hem iyiyim bak, bir şeyim yok. Hatta birazdan kek yapıcam annemle, merak etme beni tamam mı?’’
-‘’Ederim ben. Aklım hep sende zaten, illa kriz geçirmene gerek yok biliyosun... ’’
+’’Biliyorum bitanem benim. Ama aklına kötü şeyler gelmesin, annem yanımda zaten. Selam söylüyo sanada’’
-‘’aleyküm selaam. Damla hanımın da yanaklarını sıkarsın... ’’
+’’ahahaha tamamdır tatlım.. damla hala benimle dalga geçiyo ya, Kuki benim olucak ilerdee diye.. kız benden çapkın baksana aaaaaa’’
-‘’zaten öyle olucak ne sandın kızım’’ deyip düldüm.
-‘’ ben kapatıyorum, babam bekliyodu orda, kızmasın şimdi. Hadi görüşürüz, ararım sonra.’’
+’’ tamam canım görüşürüz’’ deyip kapattı.
Damla, Cansu nun kardeşiydi. Yaşına göre komik derecesinde olgun gibi konuşan bir küçük kız. 5 yada 6 yaşında filan olsa gerek o zamanlar. Beyler, konuşmadanda anlıycağınız gibi Cansu nun annesi bizi biliyordu. Annesi beni çok sevmişti, sırf bana çörek yapıp evlerine davet edip ben ,Cansu, annesi sohbet ettiğimiz bile oldu. Tabi karşısında sırnaşmalar yada seni çok seviyorum tarzında konuşmalar yoktu kesinlikle ama yinede birlikte olduğumuzu biliyordu. Beni sevmesinin nedeni beni 3 senedir tanıyor oluşuydu. Ve birde Cansu ya hem iyi bir arkadaş olduğumu hemde düzgün bir sevgili olabiliceğimi kanıtlamıştım zamanında. Tabi bir anne kızını o yaşta bir ilişki için kesinlikle desteklemez ama ben güvenini kazanmıştım. Cansu ile bir yerlere gidersek eğer , onu almaya gittiğimde önce evlerine çıkar, Cansu hazırlanana kadar annesi ile sohbet ederdik. Ne planlıyoruz filan konuşurduk. Annesi ilk defa bu kadar rahatmış. Beni oğlu gibi görmüş bir bakıma. Ama beni tabiki uyarmıştı fazla ileri gitme kuki, güvenimi su istimal etme sakın demişti. Tabi o ne kadar ileri gittiğimizden bir haberdi aq :D ama yinede benim için çok büyük bir manevi hazineydi bu. Sonuçta kaç kişiniz böyle bir aile ile karşılaştınız ki? Kaçınız rahat bir şekilde sevebildi? Parmakla sayılır o şanslı insanlar.
Beyler bu güzel ilişkinin, bu melek kızın hayatında ve hayatı boyunca çekiceği tek bir sıkıntısı vardı. Kronik astım hastasıydı. Çocukluğundan beri. Bir kaç kere krizlerine şahit olmuştum. Daha çok sabahları erken saatte ve geceleri krizleri başladığı için fazla sayıda görmedim. Ama şunu söyleyim, o bir kaç kez yanında olduğumda içim acımıştı. Karşınıda canınızdan çok sevdiğiniz, meleğiniz, bitaneniz, sadece birazcık daha nefes alabilmek için çırpınıyor, kendini kasıyor, gözleri doluyor, ağlıyor, panikliyor.. Ve siz HiÇ BiR tak YAPAMIYORSUNUZ. Benim için her şey bir yana acılı bir ilişkiydi. Kız gözlerimin önünde yavaş yavaş ölüyordu beyler. Ama bu ölüm zaman alıyordu. Acı veriyordu. Yavaş yavaş ciğerlerden başlayan bir ölümü kimse kolay kolay kabullenmez beyler. Ama bu kız hayata öyle bir sarılmış ki, her tarafa neşe saçıyordu. Hak ettiği mutluluğu ve huzuru başkalarına veren bir melekti. Ama bu meleğin en değerli maneviyatını kazanan ben olmuştum. Aşkını... Çok şanslıymışım o zamanlar ki beni dünyanın en mutlu insanı etmişti... -
8.
0Buraya kadar olanı daha önceden yazmıştım, burdan sonrasını girip yazıcam. Eğer okuyan olursa düzenli bir saat belirler hep o saatte atarım. Akşama görüşürüz panpalarım.
Kendinize dikkat edin. -
-
1.
0ok kib bye
-
1.
-
9.
0... Bahçe kapısından girdim yine, bir baktım ki veliler biraz daha arkalara geçmiş, öğrenciler iyice açığa çıkmış, sayım yapılıyor. Kaba taslak kaç kişi olduğu belirlensin diye yapılıyormuş sanırım. Babamı buldum kalabalıkta ve bu kılıkta daha ilk günden gidersem fazla göze batabiliceğimi, zaten ders fşlanda olmaz yarın servisle gelirim diyerek ikna ettim. Beraber eve geldik. Sonra peder işe gitti bende biraz daha uydum, oyun oynadım, sonra koşuya çıktım. Düzenli olarak spor yapan ve formunu koruyan birisiydim. Halada öyleyim. Sağlık öenmli beyler. Dikkat edin.Tümünü Göster
Koşu rotası bizim mahallenin etrafı idi. Cansularında evinin önünden geçerdim. O da balkonda oturup beni beklerdi bazen. Balkondaymış, tesadüfen denk geldi bu sefer ama. Haber vermedim çünkü eve geri döndüğümü. Balkonlarının önünden geçerken gördüm, oda beni gördü, önce bakmadı uzun süreli başını çevirdi sonra hemen tekrar baktı ‘’Kukii?’’ diye seslendi. Buyrun benim diyerek koşmayı bıraktım, balkonun altına gittim. Okuldaydın filan noldu diyerek ciddi bir yüz haliyle. Hesap soruyordu. Haber vermediğim için iki dakka konuştu durdu haber ver filan diye ama içerde annesi olduğu için fazlada bir şey diyemedi. Tamam dedi sadece ben açıklayınca. Annesine selam verdim o da balkona çıkıp bana bir göz atınca, Cansu ya öpücük attım annesi tekrar içeri geçince, koşuma devam ettim sonra eve gittim duş aldım yemek yiyip uyudum. Cansu ylada bir kaç kez daha konuştuktan sonra akşam yattım çok geç olmadan.
ikinci gün sabah duşumu aldım, hazırlandım, babam servis hakkında sabah bilgilendirdi bende aşağı inip bekledim. Servis geldi. Aq camdan içeri bir baktım, servis boş? O yüzden öne geçtim, selam verdim şoför abiye, ön koltuğa yayıldım. Hala uykum var aq. sabahın 6 buçuğu lan! Meğersem ilk alınan benmişim. Vay aq dedim içimden, kulaklığı taktım, müziği açtım, Cansu ya günaydın mesajı attım ve gözlerimi kapattım. Yol boyu bir kaç sarsılmayla gözlerim aralandı ama şehrin neresinden olduğum hakkında hiç bir fikrim yok. Arka tarafa baktım, servis dolmuş bildiğim. içimden geçmedi değil, ‘’iyi, şoför beni kandıran bir muallak değil, şehrin ücra yerinde gibip ölüdürüp bir kuyuya atmayacak o zaman..’’. nerde olduğumuzu bilmiyordum çünkü, sonradan bizim semtin yakınlarında olduğumuzu anladım. Ankaralıyım ama burayı bilmiyomuşum ‘’hııııaadıbına’’ dedim.
Hızlıca geçelim. Sınıfa girdim elimde kantinden aldığım sıcak çikolata ile. Okul üniforması hazırdı benim ama üstüne onu kapatıcak bir kazak tarzı bir şey giymiştim. Çok ayar oldum maviye. Altımızda zaten düzgün renkte bir pantolon vardı. Kahverengi pantolon olması gerekiyodu düz, ne deniyorsa artık ona. Ama ben farklı olucam ya illa ,bak aq ergenliğe bak, babamlara gidip Dockers dan illa pantolon aldırdım. Lan aynı pantolon işte, sadece markası değişik aq. ama o zamanlar ergeniz işte beyler. Bir tak sanıyoruz bunları. Napalım, o zamanda öyleymişiz.
Sınıfa girdim, orta sıralarda, kalorifer yanı bir yere oturdum. Bir kaç kişi vardı daha sınıfta. Servisler yeni yeni geliyordu. Malum, saat 7 buçuk mk. Ders 8 de başlıyor. Petek yanı her zaman benim yerim olmuştur kış zamanı. Asla vermem başkasına. Sınıfta zütüm buz tutsun istemiyorum aq. neyse oturdum. Çantayı masama bıraktım, arkamı peteğe yasladım, ayaklarımıda sıranın üstüne attım, yayıldım bildiğiniz. Elinde sıcak çükolata, sınıfı inceliyorum. Sade sınıf beyler. Beyaz tahta, panolar, askılık, masalar... sonra gözüm sınfta olan bir kaç kişiye takıldı. Birisi esraydı galiba. Önemli birisi değil. Bi bebe vardı orda. Volkan. Aq volkan... bu herif işte seneye önemli konularda yanımda olucak kişi olucaktı. Sınfın gerisi daha yeni geliyodu. Sonra volkan ayaklandı kızların yanından, yanıma doğru geldi, bende buna bakıyorum aq mal gibi. Selam kardeş dedi. Bende günaydın dedim sorgulayan bir yüzle. Volkan ben dedi, Kuki bende dedim elimi uzattım, hemen elini uzattı, memnun oldum, bende falan filan. Doğruldum adam akıllı, gel otur dedim, yayıldı yanıma buda. Nerden geldin diye sordu, okulu anlattım o da anlattı, nerelisin falan filan. Tanışmış olduk. Tam bir kafa adamı olduğu belliydi. iyi birisi çıktı en azından diye geçirdim içimden. Fena olmamıştı bu. ikinci günden bi arkadaşım oldu, fazla uğraşmam tanışma çabalarıyla diye düşündüm.
Volkan ‘’e artık yanında oturayım, kızlar sarmadı pek’’ dedi. Gülerek kızlara baktım, onlarda fark etti, birisi ‘’bir şey mi oldu ne bakıyosun’’ demesin mi.. ‘’yok bi şey devam et’’ deyip arkama yaslandım, ‘’belli aq,full kezban’’ dedim, o da güldü. Ordada kızlar gülüşüyor aq bu olaya. Onlarda binlik peşinde herhalde. Bana laf atan kız, bana bunu söyedikten sonra gülüp önüne dönmesinden ele başı olduğunu anlamam uzun sürmedi zaten. Kezban dediğime bakmayın beyler. Bizim sınıfın en güzel kızları olduğunu sınıfın geri kalanı gelince fark ettim. Ne yapıp edip benimde o kızların yanına yanaşmam lazımdı. Yavşaklığımdan değil, kezbanlarla uğraşmak istemediğimden. Sınıfta kezban diyebiliceğim sadece iki kız vardı. Gerisi güzeldi kızların. Bahsettiğim gurup farklı bir havadaydı ama. Görseniz iki kere bakıcağınız tarzda bir kız gurubu. 4 kişilik çıtır takım... Ve bu hikayenin en garip kısmını oluşturacak kişi bana laf atan kız olacak... -
10.
0Volkan ile biraz daha lafladıktan sonra sınıf dolmuştu en sonunda, herkesi görme imkanım oldu, ilk gün volkan da kaynaşma imkanı bulamamış olsa gerek ki hep yanımdaydı. Şikayetçi değildim, gayet samimi bir kişilik gibi gelmişti bana. Dıbına koyduğumun ilk dersi edebiyatmış ve bu edebiyatçıya kıl olucağım daha ikinci günden belli oldu. Zil çaldı, geç kalan bir kaç hızlı adımlarla sınıfa girdiler ve ardından edebiyat hocası içeri girdi. Tahtanın önünde, elindeki deri çantası ile bir kaç saniye dikildi, gözleri ile sınıfı taradı ve devam edip çantasını masanın üstüne bıraktı. Kravatını gibtiğimin kravatını görünce sessizce biraz güldüm. Takım elbisesi kahverengi, kravatı sarı aq. o nedir lan. Nasıl bir kişilksin ey hoca. Zaten belli olmuştu, koduğumun okulunda edebiyat hocasıda manyak çıkacaktı ve işin en kötüsü bana çatacaktı daha ikinci günden. Benim güldüğümü görünce bir hızla sıranın yanıan geldi. Ben hocaya bakıyorum hocada sadece önüne bakıyor beyler. Daha fazla gülemedim zaten, şaşırmıştım, napıyor lan bu manyak diye geçirdim içimden. Korkmadım değil ama beyler. Şimdi bana çemkirse herkesin önünde direk rezillik diz boyu.. sonra kafasını bana çevirdi yavaşça veTümünü Göster
+’’Neye gülüyorsan söylede bizde gülelim’’ dedi duygusuz bir ses tonu ile.
Afalladım bir kaç saniye cevap vermedim ama bozuntuyada veremezdim, hocanın ne takum olduğunu bilmiyordum çünkü, cevap vermesem sonradan adım mala çıkabilirdi. Onlarada hiç gelemem aq.
-‘’Dışarda bir adam gördüm, sallanarak gidiyordu hocam, komiğime gitti ona güldüm’’
diyerek salladım ama ses tonumdan meydan okuduğum anlaşılıyordu. Fazla abartı değildi belki ama bir karşılık verdiğim barizdi. Volkanın bana baktığımı görüyordum, refleks oalrak size bakana bakarsınız ama ben gözlerimi hocaya kitledim, tip tip bakmıyorum ama sanki ne diyceğini bekliyormuşcasına bakıyorum suretine.
+’’hııı. Çok mi komik yürüyordu?’’ dedi.
O an hocanın benimle taşak geçtiğini anlamıştım tabii. Bariz aq, soruya bak. bu soruya bir cevap vermeliydim ki hoca hem bir şekilde afallamalı hemde benimle uğraşmayı kesmeliydi çünkü bütün sınıf beni izliyor aq. hiç 30 çift gözü sizi izledimi mi bir saçmalık olurken? Olayın her saniyesi bile rezillik sayılabilirdi ama benim bunu değiştirmem gerekicekti. O an beynim herhalde 10 kat daha hızlı çalışıyor olsa gerek ki hemen düşündüm sadiseler içinde,
‘’ bu dümbelek bir edebiyat hocası. Komiklikten anlasa gerek, komik bi şekilde anlatayımda kessin şu saçmalığı’’.
‘’öğretmenim, adam nasıl sarhoş olmuşsa hafif rampadan çıkmak için yürürken olduğu yerde adım sayıyordu. Sonunda geriye doğru düştü, nallar dikildi kaldı yerde. Sonra kalkmayı başarıp gitti’’ dedim. Anlatırken hafiftende taklit etmiştima adamı.Çok komik olmamıştı belki ama sınıf bunu duyunca gülmeye başladı. Bilerek öğretmenim demiştim, fazla rahat konuşmuştum ve öğretmenim lafı biraz bu taşaklığımı hafifletecektir diye düşündüm. Hoca bana bir baktı sonra ‘’ HA HA HA’’ dedi. Gülme taklidi yapıyordu aq. sinirlendim. Bende ‘’biliyorum hocam, HA HA HA’’ dedim. Bana baktı, ‘’çık dışarı evladım çık’’ dedi. Bütün sınıf gülüyordu aq. bana güldüklerini düşünüp utandım. Ama sınıfın kapısına doğru giderken sınıfa bakınca bunların hocaya güldüğünü fark ettim, rahatladım biraz.
Çıkınca kantine gittim, kantinden bir tost aldım, oturdum çalan slow müziği dinledim. Günün geri kısmı ise tanışma merasimi ile geçti. Hocayı o gün bir daha görmedim. Bizim sınıf bir kaç kere beni tebrik etti, ne adammışsın lan filan diyerekten güldüler. Bende canıma minnet lan ismim çıktı ama iyi yere çıktı diye sevindim.
Eve gittim, yorulmuşum, hemen yattım uydum. Kalkınca Cansu ile konuştuk, günümü anlattım, kahkahalar attı, onunkini sordum, edebiyat hocasının komedisi dışında onunkide aynıymış. iyi en azından kıza birisi sarkmamış daha ilk günden. -
11.
+1Beyler ilk senenin ilk dönemi olaysız geçti. Volkanla dahada yakınlaştık, kankam oldu sonundada, yediğimiz ayrı gitmez oldu. Okulun 11. Sınıflarına kadar tanışmadığım insan kalmadı diyebilirim. Her hangi bi şubeye gittiğimde illaki birisi muhabbete alırdı. Makara birisi olduğum için olsa gerek ki, herkes benimle konuşmaktan zevk alır gibiydi. Başka bir etmen ise basketbol takımına girmiş olmamdı. Takımın yarısı 9-10-11 di ve diğer yarısı sırf 12 lerden oluşuyordu. 12 lerdeki abiler harbiden iyi oynuyordu, o zamanlarda onlara imrenmedim değil. Yetenek var aq. bende sadece pratik olduğu için iyi oynuyordum. ilk 5 e girmiştim. Ama bazende yedeklere girdiğim oldu. Sonuçta daha süper oynamıyoruz ama öğle arasında yapılan maçlarda gösteridiğim performanstan olsa gerek basket oynayan herkesin gözünde büyümüş ,saygılarını kazanmıştım dönem sonuna kadar. Bu durum etrafıma kızlarıda topladı tabiki. Telefon rehberimin ebesi gibildi, herkesin numarası var aq. böyle iş mi olur, kayıt defteri miyim ben. Mesaj atan insan bol oldu tabi ama herkese cevap atıcak ne zamanım vardı ne de isteğim. Bu durumdan Cansu tabiki kıllandı aq. bir gün okula gelip kendini göstermesi ise tam olarak ‘’vay aq harbi kız bu işte’’ dedirtti bana. Öğle tatilinde, okula gitmediği bir gün bizim okula geldi hatta sınıfa girdi. Oturduk 10 dakika lafladık, sınıfa insanlar doluşmuşken ,sanırım ‘’bu çocuk benim lan kezbanlar’’ demek amacı ile beni bir öptü ama beyler, ‘’vay aq’’ dedim içimden. Bunu gören bir kaç kızın sınıftan apar topar çıkması, bir kaç kişinin oooo demesi ve bir kaç kişininde utana sıkıla yerlerinden kalkması ile Cansu nun kulağıma fısıldadığı şey beni yardı geçti.Tümünü Göster
‘’Mission Complete!’’ :D
Dibina koydu ortalılığın... Bakın buraya incinin kızları, yada herhangi bir kız, eğer erkeğinizin başkasına bakmasını istemiyorsanız gözlerini kendi yaptıklarınızla boyayın. Büyüleyin ki erkeğiniz sizi kraliçesi yapsın, sonsuz bir sadaket ile bağlansın size. Cansu bana bunu yapmıştı. iki kalbimizi birbirimize kelepçelemiş, ne Thor’un çekici yok edebilirdi, ne de Hudini’nin eli açabilirdi.
Tabiki benimde buna benzer bir şey yapmam gerekecekti. Kızın okulu hakkında hiç bir tak bilmiyorum, sadece o okuldayken bir kaç kez yanında olduğu kızlarla telefondan konuşma şansım olmuştu. Bu durum bir süre canımı sıktı ve en sonunda onunda yaptığı gibi okulu astığım bir gün ,öğle tatilinde onun okula gittim. içeri girmek için duvardan atlamam gerekti aq. güvenlik almadı içeri beni. Bu okuldan değilsen giremezsin diyerek gibtir eden güvenlik görevlisinin ben ta dıbına koyum. Gönül işi için geldik yapraam, izin versen nolur sanki. Tabi o nedenini bilmediği için almadı içeri. Bende okulun arkasındaki duvarlardan atladım, girdim okul alanına. Arka bahçede insanlar vardı, bana bakıyorlar aq.kim lan bu diye. Kaç Kişi bakmıştır kim bilir. Sonuçta üniforma yok üstümde, o okuldan olmadığım gayet belli. Cansu nun daha önceden konuştuğum bir arkadaşını aradım. Selin. Açınca hemen ‘’ben Kuki sakın çaktırma Cansu ya aradığımı’’ dedim. O da ‘’yanımda değil zaten, tuvalette yakaladın beni’’ dedi. Güldüm, nerde olduğunu sordum. Sınıfta oturuyodu dedi. ‘’tamamdır süpriz yapıcam haberi olmasın’’ deyip kapatım. Sınıfı 9D idi. ikinci katta olduğunu biliyordum. Hocalara yakalanmadan merdivenleri ikişer adımlarla uçarak çıktım. Biraz nefes nefese kaldım haliyle, bir köşede iki dakika soluklandım, saçımı başımı düzelttim, sınıfa girdim bir hızla. Beni görenler tip tip baktı bana. içimden geçirdim, ‘’lan aq, zombi mi gördünüz sanki, ne bakıyonuz lan’’ diye. Cansu ortanın biraz daha arkasında cam kenarında olan sıranın dış kısmında oturuyordu. Cam kenarındaki arkadaşı ile bir şeyler konuşup gülüyorlardı. Ben sessiz adımlarla yaklaştım, elimle sessiz ol işareti yaprak arkasına geçtim ki konuştuğu kız pot kırmasın. Arkadaşı beni gördü iki saniye baktı ama beni tanıdığı çok belliydi. Nerden tanıyosa aq, daha ben kim olduğunu bilmiyorum. -
12.
+1Ninja gibi sessiz bir şekilde arkasına geçtim, bir elimle iki güzü kapattım. Bir an irkildi, ‘’o kim be’’ diye stem etti. Eliyle elimi açmaya çalıştı ama ‘’şşşşş’’ dedim, izin vermedim. Hala anlamamıştı kim olduğumu. Bu iyiydi, aklımda yapmak istediğim bir şey vardı :D biraz daha debelendi ama hala açmadım gözlerini. Cansu ile olan ‘’yakın’’ saatlerimizde bir parmağımı kulağınına arkasından başlayarak boynunun sonuna kadar yavaşça gezdirerek indirirdim. Özellikle öpüşürken yaptığımda çok hoşuna giderdi. Aynı şekilde yavaşça boynunda aşağı süzüldü parmaklarım. Arkadaşı garip yüz ifadesiyle izliyordu bizi, hissedebiliyordum. Elim boynundan aşağı inerken Cansu bir anda kas katı kesilmişti, içine bir nefes çekti, bir elini gözlerini kapattığım elimin üstüne koydu. Yavaşça baş parmağı ile okşadı. Sonra birden yerinden zıplayıp boynuma atladı, sarıldı. Bir anda yapınca korktum aq. saldırıcak filan sandım :D sıkıca sarıldı parmak uçlarının üstünde. Bir elini yanağıma koydu, diğer yanağımı iki kere öptü üst üste. Kendini geri çekti, ‘’ne işin var burda’’ dedi yüzünde meleksi bir gülümseme ile. Ellerinden tuttum, ‘’süpriz yapma vakti gelmişti’’ dedim. ‘’iyi yapmışsın tatlım’’ dedi. Eliyle bir öndeki sırayı işaret etti, yerine oturdu. Bende oturdum gösterdiği yere, ona döndüm. Hala ağzı kulaklarındaydı, bana kitlenmişti. Muck yaptım, öpücük attım yani ,o da güldü. Hala ona bakarken elimi yanındaki kıza uzattım elini sıkmak amaçlı, ‘’ben Kuki’’ dedim, ben Kuki dedikten sonra kıza döndüm, o da bir an afalladı ‘’Eda ben’’ dedi. Cool davranıyordum, o yüzden gecikmeli döndüm kıza. Hemde Cansu nun ‘’gözlerini benden ayıramıyor işte’’ diye düşünmesini istemiştim. Kıza nasılsın falan filan sordum iyidir filan dedi. Bildiğiniz tanışma merasimi. Sonra kızTümünü Göster
+’’Demek şu ünlü Kuki sensin’’ deyip gülümsedi.
-‘’Namım benden önde yürüyor sanırım?’’ dedim imalı bir şekilde.
+’’eh, sevgilin susmuyor ki senin hakkında. Varsa yoksa şu Kuki.’’ Dedi gülerek.
O anda Cansu ‘’ya kızım suuus’’ diyerek güldü.
Cansu ya dönüp, ‘’demek beni anlatıyorsun herkese’’ dedim gülümseyerek.
‘’Başka anlatmaya değicek kimim var’’ dedi başını önüne eğerek, aynı zamanda gülümsüyordu. Açık kahverengi saçları döküldü önüne. Elindeki küçük kağıtı yırtıyordu küçücük parçalara. Ne kadarda narin, duygu dolu bir insan bu, allahım içime koyasım geliyor bu kızı diye geçirdim.
Bir kaç saniye sonra içeri öğrenciler doluşmaya başladı. Sınıfın bebeleri olsa gerek, kapıdan girenlere omzumun üstünden baktım, onlarda bana bakıyorlardı yürürken, kim bu herif diye düşünmüş olsa gerekler. Saatime baktım, öğle tatili bitecekti birazdan, ‘’ben gideyim artık, ziliniz çalacak’’ dedim. O da saatine baktı, ‘’aaa evet, iki dakika gibi geldi bana ya’’ dedi. ‘’ hadi kaçıyorum o zaman’’ deyip ayağa kalktım, o da kalktı, yaklaştı bana, ellerini belime doladı, yine öpecekti beni insanların önünde ama bu sefer benim ‘’bu kız benim lan binler’’ mesajını vermem gerekiyordu o yüzden yaklaşıp onu ben öptüm bir elim yanağındayken. Gözlerinide kapatmıştı ben öperken. Yüzümü uzaklaştırdım, yine çevredekilerin bana tip tip baktığını hissediyordum. Baksınlar aq, amaç oydu zaten. Biraz daha geri çekildim, ‘’görüşürüz aşkım’’ dedim hafif sesli bir şekilde. 5 metrelik bir alanda çok net, gerisinde ise biraz hafif bir şekilde duyulurdu. Haykırmama gerek yok, duysunlar yeter. O anda bir kaç kişi bize döndü, etrafıma baktım, imalı bir bakış attım etrafa. Beni izleyenler, erkekli kızlı, mesajı almış gibi duruyordu. Tekrar Cansu ya döndüm, bir öpücük daha kondurdum gamzelerinin olduğu yere ve kapıya doğru yöneldim, o hala ayakta beni izliyordu, ben hızlı adımlarla çıktım sınıftan. Sınıftan çıkınca içerden ‘’ohaaa kızııım siz çok tatlısınız laaaan’’ diye ses gelince bir kaç kişinin ağzından bir anda ,durdum. Sınıf arkamda, hareket etmeden dinledim. Cansu ne diyicek merak ediyordum. ‘’O çocuk benim, sakın sulanmayın, doğrarım hepinizi, çok seviyorum o şapşalı’’ dedi sesli bir şekilde gülerek. Sınıfın dışından duyuldu aq. Kız dediğin böyle olur işte. Gururlu bir şekilde yürümeye başladım, geldiğim gibi okuldan çıkacaktım ki, arkamdan bir ses ‘’şişt birader’’ dedi. Bir kaşım havada arkama döndüm bir baktım ki Alper abi bu okuldaymış. Alper abi eskiden bizim mahallede oturan birisiydi. Çok havalı bir adamdı aq. 12. Sınıftaydı o zaman ve altında arabası vardı. BMW arabası ile okula gidiyordu. Zengin bin aq :D ama hakiki birisiydi, hep idolüm olmuştur. ‘’ooooohohoh abimm’’ diyerek yanına gittim, tokalaştık. Ne işim olduğumu sordu burda. Şaşırmıştı. Durumu anlattım. Benim hatun burda okuyor, böyle böyle yaptım bu gün dedim. Güldü olaya, helaal diyerekde sırtıma vurdu. Benim bilmediğim şey ise Alper abinin okulun reisi tarzında birisi oluşuydu. Biz konuşurken yanına aynı yaşta olduğu belli bir kaç kişi gelip başında reis olan bir kaç soru sorup gittiler. Dedim ‘’Alper abi, reis mi oldun yaa’’. ‘’hee nasıl, yakışmış mı?’’ diye taşak geçince ‘’yakışıııır’’ diye yavşakladım. Sonra gştmem gerektiğini söyledim ama gitmeden bir şey rica edecektim. ‘’alper abi benim kız 9D de, adı Cansu. Bizim mahalledeydi hani, pembe renkli acayip binada oturuyordu. Bir kaç kez yanımdayken görmüştün, ona göz kulak olur musun? Ben burda yokum, elim kolum bir bakıma bağlı, sana emanet edebilir miyim’’ dedim. Adamın yüzüne bir gülümseme yerleşti, tebessüm etti. ‘’Gözün arkada kalmasın koçum, haber ederim etrafa , merak etme sen.’’ minnettar olduğumu belirtim, elini sıktım, tokalaşıp ayrıldım ordan. Okuldan aynı şekilde çıktım eve gittim. Bu da öyle bir şekilde geçen bir gündü. Güzeldi tabiki. Onun uğruna olan her şey çok güzeldi. Hiç üşünmeden, zevkle, heyecanla yaptım. Şimdi olsa yine yapar mıydım?... -
13.
0Bir kaç gün sadece part atıp çıkıcam. Sonra alem yaparız akşamları ; ) Okuyan varsa tabi...
-
14.
+1Geldim beyler. burda olan var mı?
edit: beklemeyim bari atıyorum partı -
15.
+1ilk dönem dediğim gibi olaysız geçmişti. O yüzden sadece tipik kendini tekrarlayan şeylere değindim. Cansu yu okulda ziyaret etmem gibi. 3 kere daha gitmiştim onun okuluna, oda 2 kere daha gelmişti. Sıra sıra gidiyorduk adeta. Bu kadar ziyaret sonunundada ordanda bayağı bir arkadaşım oldu. Sınıf arkadaşlarının bir kaçı kankam haline geldi ama mühim insanlar değil. Onlardanda tek ricam Cansuma göz kulak olmalarıydı. Onlarda merak etmemi söylemişlerdi. Beyler şimdi düşünüyorsunuzdur, ‘’aq bu kızı seven insan yok mu onun okulunda, olaysız geçiyor bu hikaye’’ diye. Şanslıyım ki o tür bir olay sadece onuncu sınıfın ilk döneminde oldu ve bir dahada tekrarlanmadı. O olayda zaten o dönemi anlatılır kılan bir kaç parçadan birisi.Tümünü Göster
Beyler, yazdıklarıma şöyle bir göz gezdirdimde, ben Cansu yu size hiç anlatmadım aq. hani fiziksel görünüşü olarak. Hadi bakalım bir meleği nasıl betimlersiniz?... zor aslında ama şöyle diyebilirim, beyler kız benden yaklaşık 3 yada 2 cm kadar filan kısaydı, normal türk kızı ortalamasının üstündeydi yani, 1.73 fılan olsa gerek. O yüzden öpüşmek kolay olmuştur hep :D çok eğilmeme gerek kalmıyordu :D Cansunun saçları omzunun altına kadar uzanıyordu. Yani uzun diyebiliriz. Saçlarının rengi açık kahverengi idi. Kız kumral olmasına rağmen ten rengi beyazdı. Bildiğiniz süt gibi değil belki ama bayağı bir beyazdı. Beyaz tenli kızlarda hep favorim olmuştu zaten. Cansu nun gözleri yeşile yakın bir renkteydi, gözleri öyle güzeldiki dakikalarca sessizce baktığım çok olmuştur. Bilmiyorum hiç yaşadınız mı adeta hipnotize ederdi beni gözleri. Gerçek anlamda baktıkca bakasım gelirdi. Ah o güzel gözleri anlatmaya keşke kelimeler yetse be beyler. Gözlerine hem güzel oldukları için bakardım hemde sanki sevgi, aşk, mutluluk gözlerinden yansırdı. Gözler, ruhun aynasıdır derler. O gözlere bakarken aslında ruhuna bakarsınız sevdiğiniz insanın. Beni yerle bir eden ise Cansu ıle birlikte olduğumuz zamanlarda, mutluluktan gözlerinin dolmasıydı. ‘’ya ben bu kıza ne yapıyorumda bu kadar mutlu, nasıl bu kadar içten mutluda gözleri doluyor, tutamıyor kendini’’ diye düşündüğüm çok oldu. Neden gözlerinin dolduğunu sorduğumda bilindik cevaplar vermişti hep ama ardındaki asıl nedeni öğrendiğimde oturup ağlayacaktım. Eşşek kadar adam, bildiğiniz ağlayacaktım. Ama ona sonra gelicez.
Cansu nun yüzü çok temizdi. Prüzsüz bir yüzü vardı. Kendine bakardı hep, bakımlı bir kızdı. Her daim temizdi. Kirpikleri de uzundu, bazı kızların ki kısa filan olur itici dururlar, onunki bayağı güzeldi. Gülümsediğin gözleri kısılırdı hep. Bazen ‘’japon aşkım’’ diye hitap ettiğim olurdu.Burnu hafiften sivri idi ama kısaydı. Mükemmel bir burun değildi ama kesinlikle çirkin değildi. Burnundan öptüğüm olmuştur bayağı. Ne alaka aq demeyin, yapıyor insan sevdiğinde :D gülümsemesi ise bambaşka bir şeydi beyler. Allahım... nasıl anlatsam size, önünüzde bir gülümsesin, siyah beyaz dünya gök kuşağına döner. Gülümsediğinde çıkan gamzeleri çok çekici gelmişti hep bana. Öpmesi güzel oluyor... yüzüde beyazdı, saçları hep yüzünün önüne gelirdi, japon animelerde görürsünüz, saçların bir kısmı öne gelir, yüzünün kenarları kapanır, sadece ortada bir suret kalır ama çok tatlıdır. Cansu öyle birisiydi. Saçlarına çok fazla şekil filan vermezdi, ne hikmetse saçları hep dalgalıydı ve süper duruyordu öylede. Ben açıkcası hep normal halini sevdim. Bazı kızlara kuaförde yapılmış saç filan yakışır ama Cansu ya olmuyordu. Kendi hali milyon kat daha güzeldi. Doğal bir güzelliği vardı anlayacağıınız.
Bu kadına çok benziyordu. Saçları anlattığım gibiydi, burnu birazcık daha sivriydi, göz rengi farklı anlattığım gibi. Siz okurken aklınıza bu kadın gelsin en azından aklınızda bir resim oluşur.. Çok benziyorlar zaten. Özellikle gülümsemesi, gamzeleri, yanakları aynı.
http://www.imgim.com/image/sbj5rdg.jpg/
Bu kadın da bir oyuncu, Sarah Snook, Predestination’dan bilen bilir. Oyunculuğu iyi. Güzel filmdi.
Neyse...
Beyler kişilik olarak ise Cansu tam istediğim kızdı diyebilirim. Çok kültürlüydü. Çok zeki bir kızdı. Ben materyalist bir insanımdır, tarafsız yorumlama yapmak zor değil benim için, konu kendim olmadığım sürece başkalarını eleştirebilirim. Cansu cidden zeki bir kızdı, benden zeki midir bilmiyorum, kendimi aynştayn görmüyorum ama bende zeki bir insanım. Cansu, bayağı bir kitap okurdu, romandı, edebiyattı her ne varsa. Benden çok okurdu, o yüzdende konuşması filan her zaman çok düzgündü. Ses tonlarına her zaman dikkat ederdi. Kendini ifade etme konusunda başarılıydı. Büyük ihtimalle o, bu hikayeyi çok daha güzel yazardı. Keşke o yazsaydı benim yerime... ilerde anlatmakta zorlanacağım şeyler olacak, süper edebiyat yapamam ben, o yapabilirdi. O yazsa daha güzel anlardınız ama neyse. Cansu bana bir kaç şiir bile yazmıştı, ama maalesef bir nedenden dolayı şiirlere şuanda ulaşamıyorum. Nedenini de ilerde anlatacağım.
Cansu nun başka bir özelliği ise çok hırslıydı aq. Acayip çalışkandı, allah şahit, ben yanında ezik kalırım ders konusunda. Benimde derslerim o zmaanlar 85 civarındaydı, yani en iyinin sınırında. Ama bu kız hep 90 ve üzeri. Lan aq nasıl çalışıyor o kadar? Bende o kadar hırs yok aq. zaten sınıfının ikincisi filandı. Tabi bundan ben hep gurur duydum beyler. Başarılı bir partner her zaman iyidir. -
-
1.
+1yazmak sandığımdan zormuş be beyler. parmaklarım ağrıdı...
-
1.
-
16.
+1Evet bu senenin ikinci dönemi başlıyacaktı. Ama ondan önce tatil süresince neler yaptık onları anlatalım.
Beyler malum iki haftalık bir tatilde ya yatarsınız yada evninizin yakınında olursunuz, ya kuzeninizde kalırsınız yada bir tanıdığınızda. Kızlar daha çok babaannelerinde kalır, erkeklerde dedelerinde kalabilir. Bense öyle bir şey yapmadım aq. kuzenlerimle aram çok iyi değildir, ha kötü değil tabiki ama bayramdan bayrama görüşen bir kuzenlik söz konusu o yüzden ben hiç bir kuzenin akraba-arkadaşlığını tadmadım hayatımda. Zaten kuzenlerimin nerdeyse tamamı benden yaşça bayağı küçüktür. Bir iki tanesi büyük, onlarlada yakın değildim dediğim gibi. Peki ben yarı yıl tatilinde neredeydim... Kardeşimin yanındaydım. Ali. Birlikte büyümüştük bu bin ile. Annesini annem gibi severim, kendiside kan bağı olan bir kardeşten farksızdır benim için. Eğer şanslıysanız, hayat bazen size böyle bir arkadaş nasip eder. Ali ile arkadaşlığımız dışarda gördüğüm sadece birlikte zaman geçiren bebelerin arkadaşlığı gibi değildi. Biz birbirimizi sanki kardeşmişcesine saydık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez, yeri gelir birimizin parası olmayınca diğeri harçlığının yarısını verirdi ilk okul zamanlarında. Bir simidi ikiye bölüp aynı krem peynirden sürerek yiyen iki arkadaştık. Ali yi ben kardeşimden farklı bir yerde görmedim. O da saolsun farklı bir karşılık vermedi. Derler ki, ‘’sen askerlerini kendi can kardeşin gibi gör, onlar seni cehennemin en derin köşelerine kadar takip ederler.’’ Ali benim can dostumdu. Kardeşim. ikimiz, dünyaya karşı idi. Her ne kadar Ali ile yıllardır arkadaşlık sürdürsekte, birlikte bir beleya karışmamıştık. Daha doğrusu karışamadık :D durum senelerdir kaşınıyordu zaten, sonunda patladı. Yarı yıl tatilinde olanlar torunlarımıza anlatıcak bir malzeme kadar değerliydi. Peki biz ne belaya karşırız lan? Tabiki kavga aq :D ne olucak sanki. Tabi klagib bir durum. Yani... -
17.
+1Tatilin ilk günü. Evdeyim, uyuyorum. Önceki gece sabaha karşı uyumuştum, Cansu ile bayağı bir konuşmuştuk. Sabahladık, ne yazık ki sabaha karşı yine krizleri başlamıştı, o sırada normal olarak ne telefonda konuşabiliyor nede mesaj atabiliyor. Şunu söyleyim beyler, sürekli olan bir şey olsa bile ben buna hiç alışamadım. Her seferinde aklım çıkıyordu. Ama bunu ona sürekli yansıtmak istemiyordum, sonuçta bir yerden sonra sıkardı çünkü kendisi bile alışmış duruma, benim fazla bir tepkim onu sıkardı hemde bunaltırdı. Ama tabiki hiç bir tepki vermekte bir çözüm değil. Sürekli olan bir olay için meraklanma konusunda sıkmak ile ilgisiz kalmak arasında çok ince bir çizgi vardır. Ben bu çizgi üzerinde durmaya çalıştım hep. Ne ilgisiz kaldım, ne de merakımdan dolayı bunalttım. Fazla ince düşünmek benim olayım zaten. Bir erkek bunları düşünmelidir. Cansu nun bu konuda ki bir sözü ise bu düşüncemi desteklemişti: ‘’ince düşünmek hem bir erdemdir hemde erkeğin sorumluluğudur. Yapabilen hem iyi bir sevgili olur hemde adam gibi adamdır’’.
-
18.
+1Cansudan mesaj beklerden, sabaha karşı uyuya kaldım. Gözlerin filan nasıl ağrıyordu anlatamam. Sırf o ekrana bakıyorum diye zaten gözlerim bozuldu aq eminim. Cansuyu beklemek yüzünden bozuldu. Ama olsun. Gözlerimde feda ona. Bende uyuya kaldım işte, sabah annemin kahvaltı için çağırdığını hatırlar gibiyim, ama tabiki kıçımı kıpırdatmamışımdır aq. şansım olsa kış uykusuna yatardım oracıkta. Gözlerim bir ara açıldı, saat 2 olsa gerek. Ama hala uykum vardı, elim direk telefona gitti, telefonda yataktan yere düşmüş, parmaklarımın uçları ile tutmaya çalışıyorum telefonu, o kadar uykum var ki, bedenim hareket edemiyordu. Angus gibi yavaş yavaş inleme başlamadım, telefona ulaşamıyorum çünkü. Koduğumun teefona uzağa düşmüş.Tümünü Göster
‘’ıııııııııııhhhh’’... ulaşmaya çalışıyorum hala.
‘’ıııııuuhhhhh’’... ağzımdan salyalar akmış aq uyurken. Dilimi ağzıma soktum.
‘’hışıp!’’.
O halimi gözleriniz kapalı görseniz kesin birisi isteksiz bir ineği gibiyor sanırdınız.
Yarı felçli vücuduma keskin bir emir verip yavaşça ileri doğru hareket etmek için hazırlandım. Ama beyler bunların her biri çok yavaş oluyor. O kadar uykum var aq. dedim ya, kış uykusuna yatabilirdim.
‘’hıgh!!’’... sinir sistemim sabahtan beri tamamen kendini kapatmış, gelen bu komutu biraz fazla abartmış olacak ki fazla kaydım ve yatakdan düştüm. Suratım yere yağıştı, vücudumun yarısı hala yatakta, suratım yeri yalıyor, bir elim yataktan tutunuyor diğer elim yerlerde telefonu arıyor. Suratım yerle birleşince yerini şaşırdım tabi. Elim sonunda telefonu buldu. Cansudan mesaj geldiğini gördüm.
‘’ıhhhhhhggg’’... bir nefes verince vücudumun geri kalanıda dağdan düşen kaya gibi aşağı indi. Biraz doğruldum, mesaja baktım.
‘’canım, iyiyim. Krizler birbirini yakaladı. Sonra bayılmışım, gözlerimi hastanede açtım. Yarım saat önce filan kendime geldim. Aklımdaydın sürekli ama annem bir şeyler yedirmeye çalıştığı için yazamadım . Merak etme, iyiyim. Gelmene gerek yok bu arada. Bir saate kadar çıkıcakmışız. Şimdiden söyleryim dedim canım . Sonra annemle sohbetiniz bitmiyor... burda bekleyen ben oluyorum :D’’
Yine gözlerimden bir kaç yaş süzüldü yanaklarıma. Alışamıyordum. Olmuyordu. Siz söyleyin hadi. Saçının bir teline zarar gelsin istemediğiniz meleğiniz hastanelerde. Yine kolunda bir serum, suratında oksijen maskesi, yüzü soluk, gözleri yorgun, halsiz. Kabullenemiyordum ellerimden bir şey gelmeyişini. Canım lazım olsa canımı verirdim onun için, asla tereddüt etmezdim. Ama onuda yapamıyordum. Ciğerlerimi alın lan doktorlar? Verin ona? Olmaz mı? Olmaz... Ameliyatı kaldıramaz... O kadar büyük bir ameliyat mümkün bile olamaz. Neden lan? O kadar okuyorsunuz, neden yapamıyorsunuz? Bir yolunu bulun benim meleğim can çekişmesin daha fazla. Neden yapamıyorsunuz? -
19.
0yarın devam etmek üzere...
-
20.
0Dün giremedim lan beyler.. Ama yazdım.. Büyük bir part geliyor. 8 part büyüklüğünde..
başlık yok! burası bom boş!