1. 26.
    -1
    Biraz sonra terasta yine masadaydık. Jale yatak odasına gittiğimiz anlardaki davranışlarından çok farklı davranıyordu bana. Samimi, içten, sıcaktı. Benim gibi Ülker de bunu görüyordu, “Sarkma Çocuğa! Aşk mı bekliyorsun?” dedi. Jale, “Bu herife aşık olabilirim!” dedi. Ülker, “Ben de!” diyerek eğildi ve dudaklarıma yapıştı. Deli gibi öpüşmeye başladık. Jale yeniden ev sahipliğine soyundu ve mangalın başına geçti. Ben yarım kalan rakımı içmeye başlamıştım. Kadınlar ikinci dublelerini bitirmişlerdi. Sanki yatak odasına gitmeden önce yediklerimi midem unutmuştu; gerçekten de acıkmıştım. Ülker Jale’ye, “içiyoruz ama, Alsancak’a inmemiz lazım Jale! Mesut kendisine birkaç parça giysi alacak!” dedi. Jale de, “Ne içtik ki hayatım? Arabayı ben kullanırım!” dedi. Ben giysi falan almayı düşünmüyordum. Kaldı ki, cebimde Salim Ağabeyden aldığım 50 lira vardı. Onunla da çoraptan başka bir şey alamayacağımı biliyordum. Ülker’le göz göze geldiğimizde, gülümseyerek bana nanik yapması, bir şeyler düşündüğünün kanıtıydı, ama ne düşündüğünü bilemiyordum. Bunu çok da umursamıyordum. Nedense içimde Ülker’e karşı bir güven ve bağlılık vardı. Biraz sonra kalktık ve çıkmak için hazırlanmaya başladık. Kısa süre sonra herkes hazırdı. Jale göğüs dekolteli bir bluz ile kısa bir etek giymişti. Bacaklarını ilk kez o zaman fark ettim; sütun gibiydiler. Mini eteğin altından kalçaları daha belirgindi. Geriye doğru çıkık, adeta belinden ayrı duruyorlardı. Kapıya doğru yöneldiğimizde arkasından yakaladım ve sarıldım. Memelerini avuçlayıp kendime çektim. Kalçaları yine kasıklarıma yayılmıştı. Boynunu ve kulak memelerini öperken yarağımı pantolonumdan çıkarmıştım bile. Eteğini yukarıya sıyırmama zor olmadı; külotunu yana doğru çektim ve yarağımı arkadan dıbına soktum. Jale koca bir çığlık atmıştı, “Ahhh! Yavaş hayvan, amımı yırttın! Ahhh!” diye bağırıyordu.
    ···
  2. 27.
    -1
    Ülker duvara yaslanmış bizi izliyordu, ellerini duvara koyup kalçalarını geriye doğru vermişti. Jale’nin ince belinden tuttum ve iri kalçalarına vurarak girip çıkmaya başladım. Amı yine yataktaki ıslaklıktaydı. Ben yüklendikçe kendini geriye veriyor, yarağıma dayıyordu iri kalçalarını, “Çok acımasızsın aşkım! Ahhh! Yavaş! Ohhh!” diyordu. Onu duymuyordum bile. Harika kalçalarını döverek girip çıkıyordum içinde. Kısa süre sonra o da zevke gelmiş ve inlemeye başlamıştı. Ülker yanımıza yaklaşıp elini Jale’nin dıbına attı ve okşamaya başladı. Eli yarağıma sürtünüyordu. Artık Jale inliyor, çığlıklar atıyordu. Sert girişlerimi hızlandırdığımda Jale titremelerle boşalmaya başlamıştı. Onunla birlikte döllerimi dıbının içine akıtmaya başladım. iri kalçalarını kendime çekmiş, yarağımı köküne kadar sokmuştum. Yarağımı çıkardığımda öylece kalmıştı Jale. Döllerim bacaklarından aşağıya akıyordu. Jale’nin toparlanıp, üzerini değiştirerek bize katılması iki dakika almıştı.
    ···
  3. 28.
    -1
    Jale, Ülker ve Ben Alsancak’ta bir süre dolaştık. Bana birkaç giysi aldık. Ne aldıysak parasını Jale ödedi. Başlangıçta bu beni huzursuz etmişti, ama Ülker’in dürtüklemesiyle sesimi çıkarmadım. Eve döndüğümüzde hava henüz karamamıştı. Jale akşam yemeği için bir yerlere gitmeyi teklif etti, ama Ülker kabul etmedi, “Mesut’un gitmesi gerekiyor Hayatım. Başka zaman bir gece sende kalacağız, söz veriyorum!” dedi. Ülker benim adıma da konuşuyordu ama bu beni nedense huzursuz etmiyordu. Jale’nin evinden kısa süre sonra ayrıldık. Yol boyunca konuşmadık sayılır. Ülker’in evine vardığımızda, aldığımız eşyaları alıp eve girdik. Mont, pantolon, gömlek, iç çamaşırı, çorap ve ayakkabı almıştık. Kemeri de ihmal etmemişti Ülker. Zaten alınan ne varsa o seçmişti. Yorgunlukla kendimizi koltuğa attık ve bir süre sustuk. Sanki sözün bittiği yerdeydik. Bir şeyler konuşulacaktı ve onun zamanının gelmesi bekleniyordu. Sessizliği Ülker bozdu sonunda. Çantasından çıkardığı bir miktar parayı bana uzattı; 500 liraydı para. “Jale verdi,
    emeğinin karşılığı olarak!” dedi. Para elimde bir süre baktım. Ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Ülker yerinden kalkıp yanıma geldi ve bana sarıldı; dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Sonra ayağa kalktı, kolumdan tutup beni de sürükleyerek mutfağa zütürdü. Ocaktaki suyun altını yaktıktan sonra yanıma gelip oturdu ve “Bu, benim dünyanın başka bir şekli Mesut!” dedi.
    ···
  4. 29.
    -1
    Para halen elimdeydi, ne söyleyeceğimi, ne yapacağımı şaşırmış durumdaydım. “Şimdi o parayı cebine koy ve beni iyi dinle... Önünde bir aylık zaman var. Okul bittikten sonra istersen seni bu yaşamın içine sokabilirim... Yemin ediyorum, çok kısa zamanda bu alemin 1 numarası olacaksın! Eminim, bu dünyanın içinde çok güzel dolaşacak ve yaşayacaksın!” dedi. Bu Jigololuk, yani fahişelikti.
    ···
  5. 30.
    -1
    Ona, “içinde yaşadığın dünyada mutlu musun Ülker?” diye sordum. “Elbette mutluyum! Herkes gibi bir mesleğim var; çalışıyorum ve para kazanıyorum. işimi severek yapıyorum, o nedenle mutluyum!” dedi, çenemden tutup yüzümü kendine çevirdi; gözlerini gözlerime dikti ve soru sorar gibi baktı, “Biliyor musun, ben kendimi oldukça ahlaklı görüyorum! Çünkü vücudumu satmayı meslek edinmişim ve devletin bana verdiği izinle bunu yapıyorum. Biraz önce birlikte olduğun Jale’nin evli ve iki tane çocuk sahibi olduğunu biliyor musun? Daha da ötesinde şunu bilmeni isterim; Jale fabrika sahibi birinin karısı. O bu işi zevk için yapıyor. Yani o sürekli olarak birileriyle kocasını aldatıyor. huurluk yapıyor senin anlayacağın. Jale gibi, bu piyasada binlerce kadın var aynı şekilde yaşayan. Her birinin bin bir tane mazereti var; mazeretteki amaç, yediği halta bir kılıf bulmak. Tek düşünceleri değişik bir yarak ve farklı kişilerle birlikte olmak; bunu biliyorum. Benimse üç aydır birlikte olduğum kimse yok. işyerinde odama aldığım erkeği boşaltıyorum ve gönderiyorum. Bunu yaparken de kimseyi aldatmıyorum. istatistikler, dünya kadınlarının %27’si eşlerini ya da sevgililerini sürekli olarak aldattığını gösteriyor. Ara sıra aldatan kadın sayısı %58. Kadınların %84’ü eşlerini ya da sevgililerini en az bir kez aldatmışlar. Bunları ben söylemiyorum, istatistikler söylüyor. Ben mesleğimi yapıyorum ve kimseyi aldatmıyorum. Bağlı olarak da kendimi gerçekten de temiz ve ahlaklı görüyorum.” dedi
    ···
  6. 31.
    -1
    Bir genelev kadını iki dakikada kendini rahibeye çevirmişti; söyledikleri de tamamen doğruydu. “Dinle Çocuk; üç ay sonra ilk kez seninle birlikte geldim bu eve. Geldiğim için de mutluyum. Beni hayal kırıklığına uğratmadın, sana teşekkür ediyorum!” dedi, uzanıp dudağıma bir öpücük kondurdu ve “10 yıl ver bana! Arkana dönüp baktığında geldiğin yola ve yaptığın servete inanamayacaksın. Müthiş bir yarağın var ve kendini istediğin kadar tutabiliyorsun. Yemin ediyorum bu iki özelliğinle alemin kralı olacaksın!” dedi. Biraz sonra kahvelerimiz elimizde salona geçtik. Ülker uzun uzadıya kadınlardan ve ciksten söz etti. Söylediklerini beynimin bir köşesine kaydediyordum; ilerleyen zamanda kesinlikle bana lazım olacaktı.
    ···
  7. 32.
    -1
    Sonra, “Senden hoşlanıyorum! Bizim mesleğin yarını yok. Sana ‘Seni seviyorum, birlikte yarınlar kuralım’ demem. 30 Yaşına kadar elinin altına gelen bütün kadınlarla yat ve sonra durul. Evlen, kılıbık bir ev erkeği ol; evinin köşesinde otur, eşine kocalık yap!” dedi. O ara Ülker’in telefonu çaldı. Açtı, “Alo, canım. izmir’deyim. Evet. Tamam canım. Sen bilirsin. Bekliyorum!” deyip telefonu
    kapatıp koltuğun üstüne attı. Elindeki fincanı sehpaya koyup bana döndü. Uzanıp elimi tuttu, “Biraz sonra bir başkası gelecek; ona senden söz etmiştim. istemiyorsan onunla yatmazsın, sen bilirsin ama bana kalırsa tadını çıkart. Hem yarağının sefasını süreceksin, hem de emeğinin karşılığını fazlasıyla alacaksın. Şunu asla unutma Mesut; bunların hepsi huur ve bunu duymaktan hiç de rahatsız olmazlar. Biri bana huur dese ağzına sıçarım, ama bunlara yatakta giberken rahatlıkla bu sözü söyleyebilirsin; tahrik olurlar, duymaktan zevk alırlar. Hiç birinin hikayesini merak etme; hepsi de söyleyecek bir yalan bulur. Öğrensen ne kazanacaksın ki? Hem, sana ne? Ha, bir de; senin en çekici yanın ne biliyor musun? Utangaç tavırların. O kasabalı tavrın Jale’yi öyle tahrik etti ki anlatamam. Bunu rol olarak yapmıyorsun biliyorum, ama çok iyi oturuyor. Bence devam et Çocuk!” dedi.
    ···
  8. 33.
    -1
    15 dakika kadar sonra bahçe kapısına lüks bir araba dayanmıştı; Ülker kapıyı açtı ve onu içeriye aldı. Arabadan inen kadın görülmeye değerdi; uzun boylu bir sarışındı. Üzerinde siyah askılı bluzu ve koyu kahverengi mini eteği vardı. Sarı saçları düz kesilmiş, özensiz duruyordu. Fazla büyük olmayan göğüsleri ve düzgün bacakları ile bakımlı görüntüsü etkileyiciydi. Dolgun duran kaşları, saçlarının aksine siyahtı. Etli dudakları ve çıkık elmacık kemikleri ile ciks kokan bir görüntü sergiliyordu. 40 yaşlarında olmalıydı. “Ben Aylin!” dedi elini uzatırken. Ülker daha önce bana, (Hiç birinin adı önemli değildir. Hepsinin takma bir adı vardır. Başlangıçta gerçek adını sana söylemek istemezler, ama bir süre sonra seni kendi evine davet ederler ve kocasıyla gibiştiği yatakta kendisini gibmeni isterler. Demem şu ki; hiç birini ciddiye alma Çocuk!) demişti.
    ···
  9. 34.
    -1
    Ayrı koltuklara oturduk ve sohbete başladık. Ülker Aylin’in getirdiği viskiden hazırlayıp verdi. Aylin kısa sürede içkisini bitirmiş, yeniden istemişti. Belli ki içinde bulunduğu duruma uyum sağlamak için içiyordu. ikinci bardağı yarıladığında gelip yanıma oturdu. Elini omzuma atıp okşamaya başlamıştı. Acelesi mi vardı, yoksa Ülker’in anlattıklarını bir an önce görüp yaşamak mı istiyordu bilemiyordum. Kendimi koltuğa yasladım ve başımı ondan yana çevirdim. iri gözleriyle gülümseyerek bakıyordu. Elini yüzümde gezdirdi ve uzanıp dudaklarıma öpücük kondurdu. Sıcak dudakları vardı. Dudaklarını kulağıma doğru kaydırırken eli göğüslerimden aşağıya kaymaya başladı. Pantolonumun üzerinden henüz uyanmayan yarağımı avuçladı ve
    sıktı, “Utanıyor musun?” diye sordu. Yüzümü çevirerek yine dudaklarıma yumularak öpmeye başladı.
    ···
  10. 35.
    -1
    Karşılık vermede gecikmemiştim. Kadının etli ve iri dudaklarını yoğurmaya, emmeye başladım bir anda. Eli bulduğu yarağımı yoğuruyor, avuçlayıp sıkıyordu. Yarağım kısa süre sonra uyanmaya başlamıştı. Belli belirsiz hareketlerle file çoraplı bacaklarını okşamaya başlamıştım. Tişörtümü aceleyle sıyırıp çıkardı ve koltuğa kendini atarken beni üzerine çekti. Dudaklarımız ayrılmıyordu. Bacağını bacaklarımın üzerine atmıştı, ama eli hala yarağımı avuçlamaya devam ediyordu. Geri çekilip yüzüme baktı ve gülümsedi, “Bakalım neler yapıyor şu küçük canavar!” diyerek kemerimi aceleyle çözmeye başladı. Fermuarımı çekip pantolonumu indirmesi birkaç saniyesini almıştı kadının. Yeni sertleşmeye başlayan yarağımı ortaya çıkardığında gövdesinden kavrayıp sıktı ve yüzüme baktı, “Harika!” diye mırıldanarak üzerine eğildi, kafasına dil darbeleri atmaya başladı. Sıcak nefesi kasıklarımda yayılıyordu ve yarağım kısa sürede sertleşmişti. Aylin o an geriye çekildi ve gövdesinden tuttuğu yarağımı sıkarak Ülker’e baktı. Ülker, elinde viski bardağı ile sessizce bizi izliyordu.
    ···
  11. 36.
    -1
    Jale, “Müthiş!” dedi gülümseyerek. Sonra hızla yerinden kalktı ve önüme geçip pantolonumla külotumu ayağımdan sıyırıp çıkardı. Önümde öylece dikildi bir an. Sonra bacaklarımı açarak önümde diz çöktü ve yarağımı yeniden kavradı. Kafasına dil darbeleri atıyor, köküne kadar yalayıp yeniden kafasına geliyordu. Taşaklarımı kavrayıp sıkarak yarağımın kafasını ağzına aldı sonra. Kafası tamamen kaybolmuştu. Ağzının içinde kafasına dil
    darbeleri atmaya başladı. Kısa süre sonra çıkarıp yeniden köküne kadar yaladı ve ayağa kalktı. Önümde dikilip bluzunu çıkarırken ben de eteğini aşağıya doğru çekerek çıkardım. Aylin sutyenini çıkarıp kenara atmıştı bu ara. Altında kalem durabilecek kadar sarkmış göğüslerini altından tutup avuçlayarak sıktım ve birinin başını ağzıma alıp emdim bir an. Sonra ayağa kalktım ve dudaklarına yumuldum. Bir an öptükten sonra onu koltuğa itercesine yatırdım. Külotunu tutup aceleyle ayaklarında çekip kenara attım ve bacaklarının arasına girdim. Aylin bacaklarını alabildiğine açmıştı. Yeni traş edilmiş kasıkları parıldıyordu. dıbının etli dudakları açılmıştı. dıbının içi ıslaklıktan parıldıyordu.
    ···
  12. 37.
    -1
    Yalamam için başımı bacak arasına doğru bastırdı, ama ben elimi atıp dıbını avuçladım. Amından resmen su akıyordu karının. züt deliğine kadar okşayarak dıbını sıkmaya, sıvazlamaya başladım ve yüzüne baktım. Yalamayacağımı fark edince hızla yerinden kalktı ve beni tutup koltuğa yatırdı. Aceleyle bacaklarını açıp üzerime çıktı ve yarağımı kavrayıp am dudaklarının arasına sürtmeye başladı. Gülümseyerek yüzüme bakıyordu. Birkaç sürtmeden sonra yarağımın kafasını am dudakları arasına yerleştirip yavaşça kendini bıraktı. Yarağımın kafası bir anda ıslak am dudakları arasından kayarak içine girdi. “Ayyyy!” diye bir çığlık atarak kendini yukarı çekti ve acıyla yüzüme baktı, “Yırtıldı sandım!” dedi. O an Ülker elinde kremle geldi ve kutuyu Aylin’e verdi, “Bence deneme!” dedi. Aylin krem kutusunu alıp açtı ve üç parmağı ile aldığı kremi yarağıma sürmeye başladı. Kısa sürede yarağım köküne kadar krem olmuştu. Sonra yeniden krem alıp dıbına sürdü ve parmaklarıyla içine doğru yedirdi. Yeniden üzerime çıkıp yarağımı am dudakları arasına yerleştirdi ve yine bıraktı kendini. Kremin etkisiyle yarağın kafası bu kez kayarak girmişti, ama orada durdu Aylin. irileşmiş gözlerle yüzüme bakarken gövdesinden tuttuğu yarağımı sıvazlamaya devam ediyordu. “Ufff! Çok kalın! Girerken amımın dudaklarını yırtıyor sanki!” diyordu. Kendini yukarıya doğru çekti ve yeniden bıraktı. Yarağın kafası yine kaybolmuştu amın dudakları arasında. Amın içi ateş gibi yanıyordu; bu sıcaklığı Ülker’in de, Jale’nin de amında hissetmiştim. Demek ki amın içi gerçekten de sıcak oluyordu. Aylin yarağımı bırakmış, iki eliyle omuzlarımdan tutunmuştu. Öylece durdu bir süre ve sonra kendini yeniden yukarıya çekti. Yarağımı kafasına kadar çıkardı ve yeniden oturdu. Yarağın kafası bir görünüyor, bir kayboluyordu. iki elimle göğüslerinden tutup vücudunu kendime çektim ve dudaklarına yapıştım. Bir anda deli gibi öpüşmeye, kemirişmeye başladık. Göğüslerini koparırcasına yoğuruyor, dudaklarını ısırıyordum. Sonra uzanıp göğüslerini yalayıp emmeye başladım. Elimin birini kalçalarına attım ve kendime çekiyordum. Aylin beni umursamıyordu. Kendi bildiği gibi yavaş hareketlerle oturup kalkmaya, yarağımı santim santim içine almaya çalışıyordu. “Ufff! Çok kalın yarağın var erkeğim! Amımın dudaklarını yarıp giriyor! Ayyyy! içimi dolduruyor!” diye bir yandan söyleniyor, bir yandan da yavaştan yarağımı her geçen saniye içine alıyordu. Bir süre sonra kasıklarımız buluşmuştu. Öylece durdu Aylin. Omuzlarımdan sıkıca tutup yüzüme baktı ve gülümsedi. “içimi doldurdu! Bu kadar gerileceğim aklımın ucuna bile gelmezdi! Harika yarağın var erkeğim!” dedi. Bunları söylerken oturup kalkmaya başlamıştı. Yarağımın üzerinde dans eder gibi oturup kalkıyordu artık. Amı kısa sürede yarağıma alışmıştı. Kafasına kadar çıkartıyor, köküne kadar alıyordu yarağımı. dıbının sularıyla iyice ıslanan yarağım şak, şuk sesleriyle bir görünüp bir kayboluyordu. Omuzlarımı sıkan parmakları giderek sert tırnak batmalarına dönüşmüştü. “Ahhhh! Harika! içimi dövüyorsun erkeğim! Ufff! Çok güzel! Amımı doldurdun! Ayyyy! içim kayıyor! Ahhhh!” diyerek inlemeleri giderek çığlıklara dönüşmeye başlamıştı. Hızlı şekilde inip kalkıyor, yarağım kasıklarının arasında bir görünüp bir kayboluyordu. Gözleri giderek daha da irileşiyordu. Gırtlağından gelen hırıltılarla odayı inletirken bir yandan da bağırıyor, söyleniyordu. “Harikaaa! Çok güzel! Ahhh! Ahhhh! Aaahhhh!” çığlıklarıyla birlikte deli gibi dövüyordu kasıklarımı.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    -1
    Birden kendini bıraktı ve yarağımı köküne kadar dıbının içinde yok etti. Kasıklarını sürterek yarağımı içinde bir yerlere sürtmeye çalışıyor gibi yapıyor, am dudaklarıyla yarağımı mengene gibi sıkıyordu. Kasılıyordu üzerimde. Gözleri yuvarlağından çıkacaktı neredeyse. Çığlıkları evi inletiyordu bu ara. Sert kasılmalarla geliyordu üzerimde. Saniyeler sonra çığlıkları kesildi, ama titremeleri devam ediyordu. Amı yarağımı adeta sağıyor, sıkıp bırakıyordu. Yavaşladı ve durdu Aylin. Gözlerini gözlerime dikip yüzüme baktı. Kısa titremeleri devam ediyordu, ama vücudu durulmuştu. Eğilip dudaklarıma öpücük kondurdu, “Harikasın! Hiçbir yarak içimi bu kadar doldurmamıştı! Ufff! içim dışıma çıktı! Öldüm!” diyerek üzerime bıraktı kendini sonra. Kalp atışları hala hızlıydı kadının. Ülker yerinden kalkıp yanımıza geldi ve Aylin’in kalçalarına bir şaplak patlatarak, “huur! Yarağın kralı bu işte! Bu kadar kısa sürede boşalacağını hiç düşünmezdin değil mi?” dedi. Jale de, “Ayyyy! Halen geliyorum Ülker yaa! Ufff! Koptum resmen biliyor musun güzelim! Ohhh! Harika bir şey bu yarak!” deyip, üzerimden kalkarak koltuğa bıraktı kendini. Ülker gelip kazık
    gibi duran yarağımı gövdesinden kavrayıp başına öpücük kondurdu. Sonra uzanıp dudağıma bir öpücük kondurdu. Saçlarımı okşayarak gülümsedi. Koltuktan kalkıp banyoya yürüdüm. Ülker banyoya gelip, arkamdan sarıldı, “Bir şey mi oldu Çocuk?” diye sordu. “Gayet iyiyim! Herşey yolunda bebeğim!” dedim ve döndüm, belinden tutup kendime çektim, “Sevdim bu işi Ülker!” dedim. Uzanıp dudağıma öpücük
    kondurdu ve gülümsedi, “Harikasın!” diyerek kıçıma bir şaplak vurdu ve gitti. Yarağımı ve kasıklarımı yıkayıp salona gittim. Aylin halen öylece yatıyordu. Gidip başında dikildim; yüzüme gülümseyerek bakıyordu. “Amın çok tatlıydı bebek!” diyerek dudağından öptüm. Aylin, “Boşalmadın ama?” dedi. Gülerek, “istemedim ki!” dedim. “Ya Ülker, bu isteğe bağlı mı boşalıyor?” dedi. “gibmeyi daha çok seviyor hayatım!” dedi Ülker. Aylin uzanıp yarağımı kavradı ve kendine çekti, “Bir daha gibsin ve içime boşalsın!” dedi. “Doymadın mı huur?” diyerek güldü Ülker. “Bu yarağa doyulur mu kızım ya?” dedi Aylin. Ülker de, “Kızım bu Çocuk yarın da lazım! Bugün canını çıkarıp yarın ne yapacaksın?” dedi.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 39.
    -1
    Aylin’in üstüne gidip yarağımı ağzına dayadım. Diliyle başına dokundu ve kendimi çektim. Sehpanın üzerinde duran viski bardağımı alıp koltuğa oturdum ve bir yudum içtim; yarıya bile
    gelmemişti daha. Viskiyle ilk kez tanışıyordum ve tedbirli davranıyordum. Aylin yerinden kalkıp banyoya giderken, Ülker de viskisini eline alıp yanıma gelip oturdu ve “Yeniden isterse gibme! Tadı damağında kaldı huurnun!” dedi. ‘Tamam’ der gibi başımı salladım.
    ···
  15. 40.
    -1
    Aylin de gelmişti bu ara; viskisini alıp yanıma oturdu. Elini bacağımın üzerine koyup okşamaya başladı ve “ikinize de teşekkür ederim!” dedi yarağımı avuçlayarak, “Harika bir orgazm yaşadım. Yemin ediyorum hayatım boyunca yediğim en güzel yaraktı! Biran amımın patlayacağını düşündüm!” dedi. Sıcak el teması ile yarağım yeniden harekete geçecekti; yerimden kalkıp içki bardağını sehpaya bıraktım ve yeniden mutfağa girdim. Kısa süre sonra döndüm ve içkimi alıp karşı koltuğa oturdum. Aylin bir an yüzüme soru sorar gibi baktı; davranışımdan huzursuz olmuşa benziyordu. Ülker bunu hissetmişti, “huurluk yapma Aylin! Çocuk bugün tanıtım için geldi. Önümüzdeki haftalarda geceler düzenleyeceksiniz. Bugün bu kadar, üstüne gitme. Tamam mı?” dedi gülerek. Aylin de, “Tamam kızım ya, tamam. Hevesimizi kursağımızda bırakıyorsun, bilmiş ol. Zaten iki dakikada bitirdik işi!” dedi. Ülker de, “Acelen neydi huur? Çocuk sana boşal mı dedi?” dedi. Aylin de, “Sen çok mu fazla dayanıyorsun bu yarağa Ülker? Yemin ederim sen benden önce akıtırsın dıbının suyunu!” dedi. Ben dayanamadım ve “Durun bir dakika ya! Çıkın şu frekanstan. Normale dönün, normale!” dedim. ikisi de kahkahayı basmıştı söylediklerime.
    ···
  16. 41.
    -1
    Bir süre sonra Aylin gitmek için toparlanıp kalktı. Kapıda onu uğurlarken dudağıma öpücük kondurduve pantolonumun üzerinden yarağımı avuçladı, “En kısa zamanda bekliyorum seni! Gece boyu içimde istiyorum bu canavarı!” dedi. “Tamam! Bence sakıncası yok!” dedim. Ülker onu bahçe çıkış kapısına kadar uğurlayıp geri döndü. Koşarak üzerime atıldı ve boynuma sarılıp dudaklarıma öpücük kondurdu, “Harikasın Çocuk! işte bu istediğim. Sen bu alemin kralı olacaksın!” dedi. Birden kucaklayıp yatak odasına zütürdüm ve yatağın üzerine attım. Gülümseyen gözleriyle bana bakıyordu. Eğilip ayağındaki külotu çekip çıkardım. O an kendine geldi ve toparlanıp yatakta oturdu, “Kesinlikle olmaz! Aslında deli gibi istiyorum, ama amımın dudakları halen kapanmadı!” dedi. Bacaklarından tutup yatağın ucuna doğru çektim ve bacaklarının arasına girip ıslak dıbının dudaklarını yalamaya başladım. Işıldayan am dudakları açılmış, içinin kızıllığı görünüyordu. Klitorisini ve dudaklarını yalamaya başladım. Kısa süre sonra kendini bana bırakmıştı. Saçlarımdan tutmuş, başımı dıbına bastırıyordu. Yalıyor, dilimi içine sokup masaj yapıyordum. Sonra uzanıp göğüslerini avuçladım. Onları yoğururcasına sıkarken dıbını yalamaya devam ettim. Ülker kısa süre sonra titremeye, inlemeye başlamıştı. Ardından kasıldı ve hırıltılar içinde boşalmaya başladı. Bacaklarının arasında nefessiz kalana kadar çekti kafamı bacak arasına. Sonra bıraktı beni ve kendini attı yatağa, “Harikasın Çocuk!
    Böylesine güzel yalamayı nereden öğrendin?” dedi titreyen sesiyle. “Hiçbir yerden! Amın o kadar güzel ki, yalamak geldi içimden. Çok da güzel kokuyor!” dedim.
    ···
  17. 42.
    -1
    Ülker yavaşça doğruldu ve uzanıp sarıldı. Boynuma öpücükler kondurarak sarılmasını sürdürdü bir süre. Sonra aniden bıraktı ve kendini geri çekti. Yüzümü elleri arasına aldı ve gözlerini gözlerime dikti. Hayatım boyunca ilk görüyordum bu bakışı: Acıydı.
    ···
  18. 43.
    -1
    Ülker’i yalayarak boşalttıktan sonra, yaşadığımız anlık duygusallıktan çıkmamız uzun sürmedi. Ülker aceleyle kendini banyoya attı ve ılık suyun altında bir süre kaldı. Ardından ben de güzel bir duş alıp çıktım. Akşamdan Aydın’a dönüp dönmemeyi konuştuk bir süre. Ben kararı Ülker’e bırakmıştım. Ülker, “Rahatça uyuyalım. Sabah erken kalkar gideriz!” dedi. “Küçük bir bardak daha rakı içmek istiyorum. Nereden çıktı
    şu viski? Sevmedim!” dedim. Ülker kısa sürede buzlu iki bardak rakı doldurup getirdi. Yanına koyacağı pek birşey yoktu; ev yiyecek açısından fakirdi. Rakımızı içerken koyu bir sohbete başlamıştık. Bir süre sonra merak ettiği şeyi soruverdi, “Neden Aylin’in dıbını yalamadın ki? Oysa kadın dıbını neredeyse ağzına sokacaktı!” dedi. “Bunu kimseye yapmak istemiyorum!” dedim. “Benimkini yaladın ama?” dedi. “O senin amın Ülker!” dedim. “Ne alakası var?” dedi. Kısa süre sonra rakılarımızı içmiş, yatağa girmiştik. Hayatımda ilk kez bu kadar geniş ve rahat bir yatakta yatıyordum. Ülker üzerimdekileri çıkartmaya başladı. Kısa sürede çırılçıplak kalmıştım. Beni soyduktan sonra kendisi de soyunmuştu. Sonra yüzüme bakıp gülümsemişti. “Uzan bakalım Çocuk. Sana borçlu kalmak istemem! Şimdi beni iyi izle. Biraz sonra sana yapacaklarımın hepsini ilerleyen zamanda kadınlara karşı kullanabilirsin; eğer ihtiyaç duyarsan!” dedi. Vücudunu vücudumun üstüne sererek dudaklarımdan öpmeye başladı. Göğüslerini, sımsıcak bacak arasını, bacaklarını sürtüyor, dudaklarımı emiyordu. Sonra çenemden boynuma indi. Yalayarak kayıp kulak memelerime
    vardı. Kulak memelerimi emiyor, kulağımı yalıyordu. Elleri boş durmuyor;
    nerem denk gelirse okşuyordu bu ara. Sonra boynumdan omuzlarıma doğru indi. Yalıyor, öpücüklere boğuyordu geçtiği yerleri. iki eliyle avuçlayıp sıktığı memelerimi yalamaya başladı sonra. Uçlarını diliyle masaj yapıyor, ağzına alıp somuruyor, emiyordu. O an memelerimin emilmesinden ne kadar keyif aldığımı fark etmiştim. Sonra aşağılara doğru indi Ülker. Göbek çukurumda bile bir süre durdu ve yaladı emdi oralarımı. Sonra aşağıya, kasıklarıma indi. iki eliyle bacaklarımı okşarken yarağımın kesilmiş kıllarının üzerinde gezdirdi dilini bir süre. Sonra yarağımın çevresinde dolaştırdı dilini ve indi bacaklarıma. Özellikle bacaklarımın iç kısımlarını yalayarak ayaklarıma kadar indi ve diğerine geçip yine yalayarak çıktı yukarıya doğru. Bir süredir avuçlayıp sıktığı yarağıma gelip durdu. Dibinden kavrayıp okşayarak sıvazlıyordu yarağımı. Durdu ve yarağıma baktı bir süre. “Seni seviyorum!” dedi ve yarağımın kafasına bir öpücük kondurdu. Sonra yüzünü bana döndü ve gülümsedi, “Sana söylemedim, havalara girme!” dedi gülümseyerek. Ona cevap vermedim.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    -1
    Ülker iyice sertleşmiş yarağımın dibinden kavrayıp başına bir öpücük kondurdu. Sonra yalayarak köküne kadar indi ve taşaklarımı ağzına alıp emmeye başladı. Birini ağzına alıp somuruyor, çıkarıp diğerini ağzına alıyordu. Taşaklarımın altını yalayarak yukarıya çıkıyor, yarağımı kökünden başına kadar yalıyordu. Sonra dudaklarını zorlayarak yarağımın kafasını ağzına aldı. Dibinden kavradığı yarağımın kafasını ağzının içinde diliyle yalamaya başladı. Sıcak ağzının içinde yarağım kalp gibi atıyordu. Ülker somururcasına emiyor, diliyle masaja devam ediyordu. Bu ara yarağımın gövdesini sıvazlayarak 31 çektiriyordu. Kısa süre sonra boşalacağımı anladım ve yarağımı ağzından çıkartmak için saçlarından çektim. Şiddetle elime bir tokat vurdu ve emmeye devam etti. Yarağımın gövdesinde gidip gelen parmakları ve kafasına masaj yapan dili sayesinde kısa sürede sona ulaştım ve ağzının içine oluk gibi akıtmaya başladım. Hayatımda bu kadar güzel boşalmamıştım; utanmasam çığlık atacaktım; derin inlemelerle boşaldım. Kısa sürede Ülker’in ağzı döl ile dolmuştu. Parmaklarıyla yarağımın dibinden başına doğru sıvazlayarak damarında kalan dölleri de çekiyordu ağzına. Bir süre sonra bir damla bile kalmamıştı; hepsi ağzındaydı. Yarağımı ağzından çıkarıp doğrulduğunda yutkunuyordu. Bir damlası kalmayana kadar hepsini yutmuştu. Gülümseyerek göz attı, “izninle Çocuk!” diyerek yataktan hızla banyoya yürüdü. Biraz sonra ağzını yıkamış, yatağa geri dönmüştü. Yanıma uzandı ve sıkıca sarıldı. Ülker’e, “Teşekkür ederim. Hayatımın en güzel boşalmasıydı!” dedim. “Herşey karşılıklı Çocuk!” dedi.
    ···
  20. 45.
    -1
    Sabah uyandığımızda saat neredeyse 08:00’e geliyordu, Ülker 10:00 gibi genelevde olacaktı. Duşlarımızı aldıktan sonra hazırlanıp çıktık. Jale’nin hediyesi olan giysileri evde bırakmıştık. Yol boyunca fazla şey konuşmadık. Otoban çıkışında beni bırakıp gittiğinde arkasından bakakalmıştım. Cebimde 1.000 lira para vardı, giderken Aylin de 500 lira bırakmıştı. Aydın’da fazla oyalanmadan dolmuşa binip evin yolunu tuttum. Ertesi gün akşam, Salim Ağabeyden aldığım 50 lirayı iade ettim. işkillenmişti, “Sende garip haller var Mesut. Çözemedim ama fazla uzun sürmez!” dedi. Geçiştirdim, ama Salim ağabeye nasıl ödeyeceğimi bilemediğim bir borcum vardı; onu mutlaka ödeyecektim. Ülker ile sabahları, ya da gecenin ilerleyen saatlerinde telefonda konuşuyorduk. Sohbetimizin konusu sürekli kadınlar ve ciksti. Bana kadınları anlatıyor, onların yatakta beklediklerinden bahsedip duruyordu. “Düşman karşısında başarılı olmanın en kolay yolu onu tanımaktır! Kadınları tanıdığında, onların ne kadar basit yaratıklar olduğunu anlayacaksın. Aslında erkekler zavallıdır ve kadınları çok erişilmez, ulaşılmaz zannederler. Özellikle Türk erkekleri amsalaktır. Biraz cilve, biraz işve; erkeğin her şeyini alırsın. Kadın da farklı değildir. Önemli olan kendini ona kanıtlayabilmendir. Bu piyasada kadınlara kendini kanıtlaman gerekmez. Sabırlı ol; bir süre sonra gibtiğin kadınlar seni kendileri pazarlayacaktır. Kendisine benzeyen huurlarla konuşurlarken senden söz edecekler ve senin rekldıbını yapacaklardır!” diyordu.
    ···