1. 70.
    0
    panpalar doğrusunu söylemek gerekirse kimse okumaz bu saatten sonra bırakmıştır herkes diye giblemedim pek ama buralarda olan varsa hala yarın devam etmeyi düşünüyorum. bi ses edin
    ···
  2. 69.
    0
    aylar geçti lan
    ···
  3. 68.
    0
    kaç gün oldu amcık bitir de öyle git bari
    ···
  4. 67.
    0
    nerde kaldın amk
    ···
  5. 66.
    0
    takipteyiz
    ···
  6. 65.
    0
    aferin len iyi yazıyosun harbi sıkılmadan yaz bu picler yazmasada okuyor bunları

    aklıma ünideki ilk manitam geldi lan o da böyleydi ilk günlerde beraber olmustuk amk

    sonra hatunu sallamamaya basladım okulda görüp yanına bile gitmiyordum o da tekmeyi koydu

    ayarı tam yapamadım sonra köpek gibi pisman oldum nerden geldiyse aklıma

    neyse bos buldugun vakit yaz panpa burdayız biz
    ···
  7. 64.
    +1
    beyler mesleğim gereği her an işe çağrılabiliyorum. yine acil bir durum çıktı gitmem gerek. mukayet olun kendinize.

    edit: o patronu da gibicem bir gün. Rahat vermiyo muallak
    ···
  8. 63.
    +1
    ertesi gün sahilde buluştuk. bir başka güzeldi o gün. zaten ben onu her gün farklı bi kalıba sokmaya hazırdım ya, neyse. sarılıp, dudaktan bir öpücük daha aldıktan sonra 'hadi gidiyoruz' dedi. nereye diye sormadım bile. cehenneme zütürse gelirdim çünkü. hemen bi taksiye atladık, taksiye bir adres verdi, yola koyulduk. ellerimiz sanki bırakınca koybolacakmış gibi, bir an bile ayrılmadı. bir apartmanın önünde durdu taksi. cüzdanımı çıkarmaya yeltendiğimde bana şakayla karışık kızgın bir bakış attı ve cüzdanı elimden aldı. kendisi ödedi taksi parasını.

    benim içimden o an, lan bu ev neresi ? kendi evimi acaba ? babası evde mi lan ? evdeyse ne tak yiyicem ? çıkınca nolcak amk ? gibi sorular geçerken kendimizi evde bulduk. ufakça ama şirin bir evdi. güzel dekore edilmişti, modern bir havası vardı. salona geçtik, sen otur ben geliyorum şimdi dedi. onu beklerken salonda dolandım biraz. bi kadının bolca resmi vardı, didemle de bikaç tane fotoğrafı vardı. bir tane de adamın kalpli çerçevede bir fotoğrafı vardı. ama onun sevgilisi olmak için biraz fazla büyük olduğundan önemsemedim. geldi, fotoğraflara bakınırken görünce 'annem' dedi. 'yazları geldiğinde burda kalır. onun dışında ben kullanırım genelde kafa dinlemek istediğimde'. fotoğraftaki adamı sormadım, o da söylemedi. hiç bişey söylemeyince annesinin yeni kocası ya da sevgilisi olduğu izlenimine kapıldım.

    'hadi gel' dedi, 'yemekler benden dedim ama birazcık sen de tutucaksın ucundan kusura bakma' dedi utanarak. ben istese fransaya kadar koşarak giderim, ama o bana yardım ettirdiği için utanıyordu beyler.

    'ekgib bir şey var mı ? alayım geleyim hemen' dedim.
    'yok yok her şey hazır bi pişirmesi kaldı' dedi.

    her şey hazırdı. benim için hazırlık yapılmıştı. daha dün acaba başka bişey mi var dediğim kız benim için hazırlık yapmıştı. utanmıştım beyler. hemen peşinden mutfağa geçtik. evle benzer olarak minik bir mutfakları vardı. bu da bana sık sık sarılıp öpmem için büyük bir fırsat veriyordu. elime bi kalıp peynir ve rende verdi, 'başla' dedi. ben peynirle cebelleşirken o da tavukla anlam veremediğim şeyler yapıyordu. su içmek dışında mutfağa girmeyen, yemekleri bile odasına yiyen ben, peynir rendeliyordum. annem görse yarım saat kendine gelemezdi herhalde.
    her fırsatta sarılıp öpüyordum, sanki 5 dakika öpmeden dursam beni kurşuna dizeceklerdi. öyle bir çabam vardı. meleğim de hiç bir çabamı karşılıksız bırakmadı. hatta bazılarında benden daha çok çaba bile gösterdi.
    sonuç olarak ortaya 17 yaşında iki kişinin yapabileceği en mutheşem yemek çıkmıştı. bolca sevgi vardı içinde, buram buram aşk kokuyodu. hemen masaya oturduk yemeklerimiz yedik. daha sonra hem karakterlerin hem de bizim bol bol öpüştüğümüz romantik bi film izledik. geç olmuştu. ben gideyim artık dedim. 'gitme burda kal bu gece' dedi. düşmesini istemedim o güzel suratın. 'tamam kalıyorum' dedim. evdekilere haber bile vermedim. (ah isyankar liseli ah). işin kötüsü yarın okul da vardı ama gitmem diye düşündüm. 1-2 gün daha devamsızlığım vardı. sarıldık bütün gece. ve tahmin edebileceğiniz şey o gece oldu arkadaşlar. milli formayı sırtıma geçirdim.
    hak verirsiniz mutlaka, bunu anlatmak istemiyorum. çünkü panpa da olsak tanımadığım heriflerin benim aşkımı 31 konusu yapmalarını istemem.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 62.
    +1
    o öpücükle içimin ateşi dışıma vurmuştu, kızardığımı hissedebiliyordum. arada bile çıkmadık salondan. el ele sadece sustuk. film bittiğinde ise yine el ele çıktık salondan. filmin tek cümlesini bile hatırlıyorsam adam değilim. sıra yemekteydi. el ele gittiğimiz köfteci-dönerci tarzında bir yerde yemeklerimizi yedik.
    ben tuvalete gitmek için izin istedim, giderken de hesabı ödedim. biraz daha oturduk orda bir şeyler içtik, az da olsa konuştuk en son hesabı istedi. durumu anlayan garson, 'bugün şirketimizin 10.kuruluş yılı, müşterilerimizden hesap almıyoruz. ne yerseniz bizden' dedi gülerek. bu adama bi ara bi yemek ısmarlamam lazımdı, sevdim muallakyi. 'birer porsiyon daha getirin o zaman bize' dedim, gülüştük. ama kız inanmadı tabi, bana tatlı-sert bir bakış attı. bir şey demeden kalktı, elimi uzattım tuttu. evi yakınmış, oraya kadar el ele yürüdük. ayılırken bana baktı, bir şey demeden sarıldı. o kısa sarılma, bana daha da bi kısa geldi.

    'sana hala bi yemek borcum var' dedi.
    'borçlu kalmak iyidir, en azından kendimi unutturmam' dedim.

    bir daha sarıldık ve ayrıldık. her şey çok mu hızlı gelişmişti acaba ? bu kadarını kimse bekleyemezdi heralde. bi çapanoğlu mu vardı bu işte ? cevabını benim veremeyeceğim sorulardı bunlar. ama kızla aynı kategoride bile değildik. acaba benimle eski sevgilisini mi kıskandırıcak diye bile düşündüm. sadece beynimi yedim, hiç bir cevap bulamadım. önemsememeye karar verdim. bakalım diyip sonunu görmeye başladım.
    ondan sonraki 5 günün 3ünde buluştuk. ellerimiz yine hiç ayrılmadı. hatta dudaktan bir öpücük bile almayı başardım. ama o benim için öyle muhteşem, öyle aşk dolu bir öpücüktü ki, ereksiyon bile olmadım.

    5.gün ayrılırken, 'yarın sana bi sürprizim var' dedi. amele gibi 'ne sürprizi ya eheheh' demedim, sadece 'sen varsan, ben de varım' dedim.
    ···
  10. 61.
    +1
    lan yemek ? başbaşa ? o gözlerle, o harika ellerle, her şeyiyle başbaşa bir yemek. daha fazla ne isteyebilirdi ki insan ? yemeği restourantta yiyecek halimiz yok. büyük ihtimalle sinemanın hemen yan tarafında bulunan fast food şirketlerinden birinde yeriz diye düşündüm.
    yan yana dolandık biraz. bi kaç yere girdik. o kendine kıyafet baktı, ben sadece ona baktım. sevilmezdi lan bu kadar, insafsızlıktı erosun bana bu yaptığı. başka bir mağazaya girdiğimizde elinde klagib bir oduncu gömleğiyle yanıma geldi. üstüme doğru tuttu; 'evet işte bu' dedi gülerek.

    gömleğin çokta bi taku yoktu aslında, her mağazada olabilecek bir gömlekti. tek farkı fiyatıydı beyler. normal yerlerde en fazla 30 liraya alabileceğiniz gömleğin üstüne adamlar 70 lira yazmış. ama o beğendi işte. almamak olmazdı. denemedim bile üstüme, 'alıyoruz o zaman * ' dedim.
    verdiğim paraya gram üzülmedim. bütün mağazayı al dese 'almayanın dıbınakoyim' diyebilcek bir pgibolojideydim. 'sen de bak bişeyler kendine, hediyem olsun sana' dedim. ama bişeye ihtiyacı olmadığını söyledi, üstelemedim.

    film saati geldi. girdik sinemaya. ilk günden abaza gibi gözükmeyelim diye en arkalar yerine orta-ön arası bir yerden almıştım biletleri. patlamış mısırlarımızla beraber girdik salona, yerimize oturduk. etrafıma bakınma ihtiyacı hissettim. romantik-komedi tarzında bir film olduğu için çoğunluk çiftlerden oluşuyordu. yiyişmeye ufaktan ufaktan başlamış olanlar bile vardı. 'ah ulan' dedim içimden, ah ulan. benim ise kısa vadedeki planım en azından ten temasında bulunmaktı.

    film başladı, salon karardı. arkadan cak cuk sesleri gelmeye başlamıştı bile. hatta abartıp gülüşenler bile vardı. biz sadece birbirimize baktık, gülümsedik. filme baktığım halde izlemiyordum, en uzun metrajım yanımda oturuyordu çünkü. koltuğun aramızdaki koluna elini uzatmıştı. abartısız 10 dakika ellerini izledim. bu kadar zarif olamazdı bir el. en son dayanamayıp ben de kolumu onun yan tarafına uzattım. hafiften bir temas vardı kollar arasında ama yetmezdi, daha fazlasını yapmaya ise züt yoktu. birkaç dakika sonra ise beni kitleyen, sinema salonundan çok daha uzaklara alıp zütüren o hamle geldi.

    kızdan geldi beyler ilk hamle. kolunu kolumun üstüne koydu. ellerimiz neredeyse üst üsteydi. ben de nolucaksa olsun diyip yavaşça parmaklarımı parmaklarının arasına geçirdim. ulan tutmuştum elini. tuttum oğlum tuttum ! o ise parmaklarını biraz sıkmakla cevap verdi bana. pamuk gibiydi elleri, kendi ellerimden utandım o an. döndüm o güzel yüzüne baktım, bana bakıyordu. dayanamadım eğildim onu doğru, o da kendini yaklaştırdı bana. sadece bir öpücük aldım yanağından, yerime döndüm.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 60.
    +1
    40 dakikanın 40 yıl gibi geçtiğini ömrümde ilk defa o zaman gördüm beyler. kapıdan giren her insanda heyecanlanmak neymiş o zaman farkettim. kötü kokmasın diye sigara bile içmedim onu beklerken, siz düşünün.
    sonunda geldi. dizin biraz üstünde beyaz bir etek, pembe bir blüz ve yine beyaz bir babet giymişti. ama sadece kendi gelmemiş, umudumu, sevdamı, kalbimi, heyecanımı, her şeyimi o güzel gözlerine gizlemişte gelmişti. hoş geldin kadınım, niye bu kadar geç geldin ? neredeydin sen yıllardır ? hangi vicdansız alıkoydu seni benden ?

    salına salına yanıma geldi. nazikçe, yanaktan, çok samimi olmayan teyzeler kıvamında bi öpüşme yaptık. aklımdaki milyonlarca düşünce, aynada yaptığım konuşma pratiklerim, hatta adım bile uçmuş gitmişti aklımdan. bu kadar sevilir miydi lan ? hem de bu kadar kısa sürede.

    'hoş geldin' diyebildim zorlukla.
    'hoş bulduk' dedi o güzel dudaklar.

    'napıyoruz ?' dedi
    'şimdi biraz mağazalara falan bakıyoruz beraber' dedim '6.45deki filme biletlerimizi aldım. o zamana kadar biraz zaman geçiririz diye düşündüm'
    'bilet parasını sen verdiysen çıkışta yemekler de benden' dedi
    ···
  12. 59.
    +1
    devam ediyorum beyler ama moraller kötü allahın finlandiyası madara etti bizi. biraz yazıp çıkarım

    Yeri ve saati belli olmasa da bi randevu koparmıştım beyler. Onun verdiği gazla balıkesirin çılgın eşekleri gibi hissediyordum kendimi.
    saaatler 12yi gösterdiğinde mesaj atma zamanımın geldiğini düşündüm.

    'kaçta hazır olursun ?' dedim.
    'ne için hazır olucam ?' diye cevap geldi.
    'xxx filmine gidicez ya'
    'öyle mi ?'
    'öyle tabi kaçta hazır olursun ? nerden alayım seni ?'
    'tamam saat 5'te forumda o zaman'

    beyler artık kaleciyle karşı karşıya kalmıştım. şansım bana yapabileceği en güzel asisti yapmıştı belki de. ama kalecinin üstüne mi vurucaktım yoksa güzel bir aşırtma mı atıcaktım ?

    1 saat yol desen, geriye hazırlanmak için 4 saatim kalıyordu. ama onun için 4 saat hazırlanmak bile yetmezdi bana. şimdi soranlar olacak, ulan gavat makyaj mı yapıcan 4 saat ne hazırlanması diye.
    sevgili kardeşlerim, dolaptaki bütün kıyafetleri deneyip deneyip hiç biri içinize sinmeyince, dünyanın en güzel kıyafeti bile olsa içinize sinmeyince, bunları bir daha konuşalım.
    sevgili kuzenimin ve valide hanımın da yardımlarından sonra az da olsa içime sinen bir şeyler buldum. saat 3.30du. erken gitmek gerekliydi. çıktım evden saat 4.20 civarında oralardaydım.
    ···
  13. 58.
    0
    upupupupup dinliok panpa anlat bakalım
    ···
  14. 57.
    0
    Reservr okurum
    ···
  15. 56.
    +1
    beyler şehir dışına çıkmam gerekti acil olarak kusura bakmayın yeni geldim. türkiyenin maçından sonra uyuyup kalmazsam devam ederim
    ···
  16. 55.
    0
    yazsana kardeş, okuyoz
    ···
  17. 54.
    +1
    tek başlık : http://ccc.incisozluk.cc/...iyorum/@pitriosis%20rozea
    ···
  18. 53.
    0
    hosuma gitti lan benimde zütos

    hikaye yalan cıkarsa giberim toynagını haberin ola

    yarın yazmaya devam et
    ···
  19. 52.
    0
    up up up
    ···
  20. 51.
    0
    adamın kıymetini bilmiyorsunuz amk
    ···