Dolgun kulak memesi gördüğüm zaman dayanamıyorum azginliğın doruklarına ulasıyorum bi de güzel ensesi olan kızlar ...

Her gördüğüm arabanın plakasına bakarım memleketlim mi diye.

ben de şu televizyonda dondurma reklamlarında çokça gösterilen o tahta çubuktan nefret ediyorum. görünce dişlerim kamaşıyor. mesela dondurmayı yerken tam bitmeden atıyorum o tahta çubuk görünmeden. dişlerime değecek diye korkuyorum.

dizi film izlerken sevmediğim karakter falan çıkarsa ekrana bakıp nefes alamıyorum amk nefes veriyorum o puşt ekrandan gidince nefes alıyorum sanki nefes alınca onun gibi olcakmışım gibi

Ferre izlerken en az 4 sekme açarım beğenmezsem diğerine geçerim

Çorapsız battaniyesiz yatamam. Hatta uykumu böler gider çorabımı giyer battaniyemi boynuma kadar çekerim.
karşıdan karşıya geçmek için orta rüfuşda hiç durmadan geçebilceğim bi zamanı kollarım.
Evde bir tane örümcek görsem hemen huylanır gider duş alırım.
çıplak ayakla hayatta evde dolaşamam.
Tuvalete girdiğimde Euzibillahi minel hubsi vel habais derim.
saat 12den sonra aynaların yanından geçerken başka tarafa bakarım.

sözlüğe girince yüksek şukulu yada trenddeki tüm başlıkları okumadan çıkarsam vicdan azabı çekiyorum.

sokakta sürekli insanları içimden eleştiririm. insanlardan uzak olmak istiyomuş gibi davranırım.Ama uzak oluncada yanlızlık çekerim. Kalabalık isterim ama etrafımda hiç tanımadığım biri olsada benim kafadan kalabalık yapsın isterim.

sevgilime karşı acayip paranoyağım.Her ufak ayrıntıdan bişeyler çıkarırım. Basit şeyleri içimde kurarak büyütürüm ve büyük olaylar çıkarırım.En azından büyütüyosun diyolar. Bende kendimi kül yutmaz hissederim ama aslında takıntılı bir insanım sadece.

herkesle empati yaparım.Her düşünceye karşı tarafın açısından baktığım için tüm düşünceler doğru gelir.Bir düşünceyi tutup karar veremem. tartışmalarda bile bir karşı tarafa hak veririm bir kendime.

Kendi kendimle konuşurum yani iç sesimle.Öyle deli gibi uzun uza diye değil. çocukluktan beri yaparım bunu.

sürekli kendimle çatışma, tartışma,muhabbet halindeyimdir

Çoğu zaman insanları güldürmem gerekiyomuş hissine kapılırım. Ciddi muhabbetlerle insanları bayacağımı düşünürüm.

edit:bide televizyonda biri aptalca birşey yapıyosa ben utanırım kanalı değiştiririm. başkalarıyla izlerken yapıpta azar işitip, garipsenmişliğim çok olmuştur.

arada yere yatarak televizyon izlerim. eğer biri üzerimden atlayıp geçerse diğer taraftan tekrar atlayana kadar ordan kalkmam. üzerimde bi ağırlık var gibi oluyor.

bi de tuvalete girerken tuvalete kadar olan tüm kapıları ve tuvaletin cdıbını kapatırım. tuvalete girince de kolumdaki saatime kadar herşeyi çıkartırım klozete de 3 parça tuvalet kağıdını v şekline getirip deliğin üzerine serip asfaltı dökmeye başlarım.

bi de tuvalete kesinlikle eli boş giremem. kesin okuyacak bişey olması lazım elimde. en kötü temizlik malzemelerinden birini alır üzerindeki yazıları anlamasam bile okurum.

kaldırımda bi bozukluk varsa mutlaka basmaya çalışırım.

Minibüste, birisinin parasını uzattığım zaman, yada yer verdiğim zaman karşımdaki teşekkür etmezse, anasını gibesim geliyor, pişman oluyorum niye bu o.ç na bu iyiliği yaptım diye

6. Sınıftaydım ilk sevgilimin adı merveydi liseye kadar çıkmıştık liseye geçince aniden ayrıldık o günden beri tanıdığım tüm mervelere zarar vermek istiyorum vuruyorum falan sebebide ondan intikam aldığımı düşünüyorum

sayısal loto oynadığım zaman kuponumda hep 11 bulunur. bikaç hafta ardarda yazmıştım 11i. şimdi yazmam 11 gelir amk diyerekten mecbur her oynadığımda yazıyorum.

Ayrıca aynalara karşıda takıntım var bulunduğum yerde en az 1 ayna veya yansıma yapan birşey olması şart sürekli aynaya bakıp arkamı gözetlerim

@1 arkadaş mıyız panpa aynı hastalık bende de var :D

Her Fotoğraf Çekilmeden Önce Bi Duman Sigara Çekerim Her Harfi Büyük Yazıyom Buda ikinci Takıntım

4 yaşımdan beri tek elle dokunduğum her şeye diğer elimle de dokunuyorum şaka değil

anahtar kullanmam eve girerken kapıyı kırarım tamir ettiririm

ferre izlerken kız tanga giymediyse izlemiyorum amk

ben de önceden her yere tükürmek gibi bi takıntı vardı. şimdi ise yanımdakilere durduk yere vuruyorum sonrasında beni gibiyolar zaten

Ben de yatmadan önce en az 8-9 kez dört köşeli içeri doğru çökük çatı tavanının her köşesine saat yönünde bakarım. Yüzümü yıkadıktan sonra kafamın sol tarafını omzuma değdiririm eğöhöh diye hafif bağırıyormuş gibi yapıp havluya ağzımı silerim ve bu beni çok rahatlatır. Bunlar hala yaptığım tikler eskiden tüm kapı eşikleri pencerelerin köşelerine dokunuyordum ayrıca hala bile kaldırımlardaki satranç piyonu gibi olan demirlerin sayısını 2'şer 2'şer veya 3'er 3'er sayıyorum, aylıca kahverengi gözlü bir insanın mavi gözlü olduğunu tam onun yüzüne bakarken hayal etmek de arada bir zevkli olabiliyor.

Evde düşünürken sabit halimi merkez kabul edip etrafında dönüyorum ayrıca gezerken 2 kapı arasından filan bazen oluyor bu atlıyorum yada ip varmış gibi üstünden geçiyorum 2 tane bişey varsa arasından mutlaka atlarım dışardada olsa yada o taşları lazer ışınıymış gibi kabul edip çapraz yürüyorum en sona geldiğimde atlıyorum yine birde apış arama mutlaka yastık benzeri bişey almadan uyuyamıyorum hiç bir şey bulamazsam elimi şeyimin üstüne koyup öle uyuyorum. Konuşurken aniden bağırabiliyorum birde bir cisim bana atıldığında en yakın uzulum oynuyor masa tenisi turnuvasında topa şeyimle vurup rezil olduğum günüde unutmam.