-
1.
+1 -3kardeşimle tek yumurta ikiziyiz.
çocukluğumdan beri bunun avantajlarını da gördüm, dezavantajlarını da... ama biz kardeşimle hep çok iyi anlaştık. ikimiz de sosyal, fırlama çocuklar sayılırdık. arkadaşsız kalmak nedir bilmiyordum ben şu yaşıma kadar. oysa şimdi hem kardeşsiz, hem arkadaşsız, yapayalnız kaldım şu gibko hayatta.
evet beyler, bizi hiçbir güç ayrı düşüremezdi. ama kadın denen o şeytanın gücünü fazla hafife almışız... -
2.
-2olay öyle basit değil beyler.
bakın anlatayım.
biz bebeliğimizden beri hep birbirimizin açıklarını örttük, birbirimizi koruyup kolladık. okul hayatımızda birbirimizin yerine az derse, sınava girmedik. ilk gençlik yıllarımızda birimiz bi hatun tavlasa öteki de nasiplendi. birimiz kaçamak yapsa, enselense, hep öteki olayı üstlendi. öyle ki bazen öz anamız babamız bile kimin kim olduğunu şaşırıyor, kime kızacaklarına kimi mükafatlandıracaklarına karar veremiyorlardı. çok uyardılar, çok gözdağı verdiler "ilerde zararını görürsünüz" dediler ama biz vazgeçmedik amk. ikimiz de fırlamaydık, ikimiz de bu işin nimetlerinden faydalanmaya kararlıydık. -
3.
+1 -2@6 yok lan öyle değil amk, sen de amma salladın ha.
üniversitede kardeşim işletme, ben diş hekimliği okuyordum. farklı üniversitelerdeydik ve ikizimiz olduğunu gizliyorduk. e ne yalan söyleyeyim, biraz eli yüzü düzgün herifler sayılırız, ağzımız da laf yapıyor... kardeşim biriyle çıkmaya başlasa birkaç randevu sonra hatunla ben de takılmaya başlıyordum, ben çıkmaya başlasam kardeşim de nasipleniyordu. bazen idare ettiklerimizle birlikte 3-4 hatunla birden çıkıyorduk ki fil hafızasına sahip olsan bile kime ne dediğini unutursun amk. her ne kadar kardeşimle bilgileri paylaşıp üzerine çalışsak da bazen her şey arap saçına dönüyordu. o zaman da biraz sanatçı ruhlu dalgın adam triplerine giriyorduk. kimi hatunun hoşuna gidiyordu, kimi hatun yemiyor, işkilleniyor, voltasını alıyordu.
neyse uzatmayayım, böyle güle oynaya 26 yaşına kadar geldik. -
4.
0kimse giblemiyorsa sallayın gitsin panpalar..
-
5.
+1ne diyordum, evet, üniversite yılları böyle geçti gitti.
aynı sene mezun olduk ikizimle. ben "askerlik aradan çıksın" derken, o yurtdışında birkaç ay dil eğitimi almayı tercih etti.
neyse uzatmayayım, ben kısa dönem askerliği yiyip bitirdiğimde kardeşim döneli 1 ay kadar olmuştu. hiç bu kadar ayrı kalmamıştık. sarılıp hasret giderdikten sonra ben tabii başladım askerlik geyiklerine, biraz da hafiften korkutuyorum lavuğu, git vakitlice yap filan diyorum...
o gün dikkatimi çekmişti. kardeşim yurtdışı macerasını şöyle bi yüzeysel anlatıp geçiyordu, çok detaya inmiyordu. sanki biraz durulmuş, olgunlaşmış gibiydi. "olm anlatsana kaç manita gibtin" filan diyordum, mahçup mahçup gülümsüyordu. -
6.
0bu birkaç gün böyle durgun hallerde takıldı, ben de pek ilişmedim. askerlikten sonra özgürlüğün tadını çıkarıyordum amk. rehberde ne kadar manita varsa arıyordum, günümü gün ediyordum.
neyse, birkaç gün sonra kardeşim de açıldı. eski bin sohbetlerimize başladık. eski havamızı bulunca "sana bir şey söyleyecem" dedi. "nedir?" dedim. bu yurtdışında bi türk kızıyla tanışmış, çıkmaya başlamış. ilk günlerde birkaç çapkınlığı olduysa da, bu kızla tanıştıktan sonra paso bu hatunla takılmışlar.
merak ettim amk. "resmini göster" dedim. biraz duraksadıysa da gösterdi. hatun harbi ilik gibiydi panpalar. "oha lan, taş gibi manita" dedim. resmi hızlıca kitabının arasına koydu, biraz sıkıntılı gülümsedi. "eee" dedim "ne zaman tanıştıracaksın?". "bakarız" dedi, "bakarız... " ve yüzüme bakmadan mutfağa gitti. -
7.
+1@26 istanbuldayız panpa, beşiktaş
-
8.
0ertesi gün kardeşimin arka odada fısır fısır telefonla konuştuğunu duydum. odanın kapısına yanaşıp kulak kabartınca "aşkım.. mırnavım.. mırmırığım" gibi laflar işittim. o an kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum amk. neyse, bi süre sonra çıktı odadan, salona yanıma geldi. biraz geyik yaptık. sonra bana "ben duşa giriyom, sonra okuldan çocuklarla buluşacam" dedi ve banyoya gitti.
o an aklıma bi binlik düştü. düşmez olaydı... telefonunu aldım ve son mumarayı aradım. beni tatlılar tatlısı bir ses karşıladı: aşkıııım?!... biraz duraksadıktan sonra kekeleyerek "a.. aşkım" diye yanıt verdim. "ne o, gelemiyor musun yoksa?" diye sordu. "yoo. yok" dedim "yanlışlıkla tekrar arama şeyine basmışım aşkım". hafif tiz, tatlı bir kahkaha attı "ahh ne şaşkındır oo!" dedi "ve hadi aşkım daha hazırlanmam lazıım beniim. muççuuk" deyip telefonu kapattı.
içim sıcacık ısınmıştı! evet, tam olarak hissettiğim buydu. o sıcak yaz gününde tenim üşüyüp ürperirken, içim onun sesiyle sıcacık ısınıyordu... -
9.
0salonun ortasında mal gibi duruyordum. orada öyle ne kadar dikildim anımsamıyorum. ama kardeşim duşunu alıp çıkmış, giyinip süslenmiş bana sesleniyordu. "alooooov" diye bağırdı. "lan olm format mı yedin, ne gib gibi dikiliyorsun orda!?". salağa dönmüştüm, öylece yüzüne bakıyordum. "olm ben çıkıyorum" dedi "annemler geç gelecek, çıkarken anahtarını al, ben belki gelmeyebilirim."... "tamam tamam" dedim aceleyle. yüzüme baktı. sevgiyle, içtenlikle gülümseyip "hayydi eyvallaah" dedi, sokak kapısının kapanırken yarattığı rüzgar saatlerce sürdü sanki. ve ben sanki saatlerce orda, o rüzgarın altında öylece kaskatı dikildim durdum, hiçbir şey düşünmeden...
-
10.
0kızın fotoğrafını sadece 5 saniye görmüştüm ama sanki senelerce o fotoğrafa bakmışım gibi tüm detayları aklımdaydı. uzun kestane rengi dalgalı saçları vardı, hafif kemerli burnu belki de tek başına çocuksu sayılabilecek dudaklarına farklı bir kadınsılık katıyordu. iri siyah gözlerinden hem zeka hem masumiyet akıyordu. askılı bulüzünün altında yuvarlak omuzları parlıyor, şortuyla bulüzü arasından seçilen ince beli insanda tarifsiz bir dokunma, hissetme arzusu uyandırıyordu. yuvarlak hatlı ama zarif bir bedene sahipti, boyu da bir kadın için hayli uzun sayılırdı.
peki ya o dudaklarının kenarındaki muzip gülümseme? telefonda "aah ne şaşkındır oo" derken yüzünde beliren gülümsemenin bir eşi değil miydi?
işte bu sorunu cevabını bulma hissiyle yanıp tutuşuyordum... -
11.
0kardeşim o gece gelmedi. bense gece boyunca o fotoğrafla telefondaki sesi bütünleştirip hayalimde büyütmeye başladım. zaman zaman silkinip kendime geliyor, "lan olm askerden yeni döndün duygusala bağladın, sıradan bir kız işte" diyordum. ama çok geçmeden yine hayallere düştüğümü farkedince işin vehametini kavrıyor, kardeşimin fotoğrafı içine koyduğu kitabı köşe bucak arıyor, bulamayınca ümitsizliğe kapılıp bir sigara yakıyor ve sanki 40 yıllık aşıkmışım gibi kendi kendime içleniyordum.
muhtemelen çantasında zütürmüştü kitabı. kardeşimin o kızı benden sakınıp sakladığını düşündükçe içimi tuhaf bir hırs bürüyordu. benden kıymetli miydi o kız? ben şimdiye kadar ondan hiçbir kadını kaçırmamış, bilakis, tanıdığım, görüştüğüm, seviştiğim her kadını onunla tanıştırmış, takılmasına izin vermiş ve hatta teşvik etmiştim.
peki neydi bu kızı özel kılan? neydi benden kıymetli kılan?
bu soruya cevap ararken 2 paket sigara bitip tükenmiş, günün ilk ışıkları leş gibi kokan salonumuzu doldurmaya başlamıştı... -
12.
0--- panpalar kısa bir mola, biraz iş var, halledip geliyorum ---
-
13.
0ertesi gün kardeşimle tıpkı eski günlerdeki gibi takıldık. birlikte dışarı çıktık, ortak panpalarımızla buluştuk. gece geç vakte kadar içip eğlendik, sarmaş dolaş evimize döndük. bu ikimize de çok iyi gelmişti, keyfimiz gıcırdı. dün geceki o buhranlı hallerimi şimdi çok saçma buluyor, düşündükçe kendimden utanıyordum.
bira cilası yapıp şakalaşırken bir anda dilimin ucuna geldi, alkolün verdiği rahatlıkla söyleyiverdim: yaa sen o kızı seviyor musun bro, nedir?
kısa bir an durdu, alaycı bir tavırla gülümseyip "yok be oooğluum" dedi, kolunu boynuma atıp kafamı sıkıştırdı, biraz daha boğuştuk.
"ne bileyim lan!?" dedim, "o gün sanki kızın fotoğrafını kaçırır gibiydin"...
"kimin hande'nin mi? yok lan, senle aylardır görüşmüyorduk ya ne bileyim, o an yabancı bir his vardı sanki" diye yanıtladı gülümseyerek.
evet, aslında söyledikleri doğruydu. ben aylarca asker ocağında mal değneği heriflerle cebelleşirken o yurtdışında bohem taklmış, gününü gün etmişti. aynı frekansı hemen yakalayamamış olmamız gayet normaldi.
sonra yerinden hızlıca kalkıp "ben senden kimi sakladım ki lan yorrik!?" deyip şarkı söyleyerek biraları tazelemeye gidince anladım ki o hala benim canım kardeşim, dostum, yoldaşımdı. kimse değişmemişti.
ama... hande? hande kimdi? -
14.
0hande bir tekstil sendikası başkanının biricik kızıydı. ailesinin durumu iyiydi, sarıyer'de müstakil bir evde oturuyorlardı. kızları küçük yaştan beri müziğe aşırı bir ilgi duyuyordu, onlar da bundan memnun oluyorlar, bu ilgisini sonuna kadar destekliyorlardı. konservatuarı bitirince onu daha yetkin bir eğitim alması için yurtdışına gönderdiler.
hande sosyal bir kızdı, arkadaş çevresi genişti. gezmeyi, yeni yerler, yeni insanlar tanımayı seviyordu. ülke ülke gezdi, farklı okullarda okudu, birkaç dil birden öğrendi. onun güzel fiziği, güler yüzü, zekası, içtenliği herkesi etkiliyordu. tabii son etkilenen de kardeşim oldu...
görüp de vurulduğu güne lanetler olsun! -
15.
0yemek de mi yemeyek panpalar, yedim geldim, devam ediyorum...
-
16.
0kardeşim yabancı dilini ilerletmek için yurt dışında 4 ay sürecek bir kursa yazılmıştı. bahsetmiştim, aynı dönemde ben de kısa dönem askerliğime başlamıştım.
kardeşim yurt dışındaki ilk günlerinde hollandalı, italyan ve ispanyol binoz arkadaşlar edinmiş, kurs dışında alemden aleme akmış. bir gün, kurstan arkadaşlarıyla sahilde voleybol oynarlarken, maçı izleyen bir kız dikkatini çekmiş. kardeşim tek türk olmanın rahatlığıyla "hay dıbına koyayım... oh smacı böyle koyarlar zütüne" şeklinde küfürler savurdukça bu kız tatlı tatlı kıkırdarmış. tabii bir müddet sonra kardeşim anlamış kızın türkçe bildiğini, biraz utanır gibi yapmış binliğine. sonra maç bitiminde kızın yanına gidip "ya özür dilerim, etrafta hiç türk yok diye pis pis küfürler ettim" demiş. kız da "yoo, bana sempatik geldi, küfür ağzına yakışıyor, bana babamı anımsattın, o da çok küfür eder ama böyle senin gibi tatlı, babaç bir tavırla eder" demiş. böylelikle tanışmışlar, sohbete koyulmuşlar.
kardeşimin anlattığına göre, hande'yle kısa bir süre sonra sevgili gibi olmuşlar. ama özgür takılıyorlarmış yani, hatta kızı birkaç gün görmediği bile oluyormuş. tabii, sonradan öğrendim yalan olduğunu. daha ilk günden vurulmuş kıza bizim lavuk! handesiz geçirdiği gün, gece olmamış!
aslında keşke bu öykü kardeşimin bana anlattığı gibi kalsaydı diyorum şimdi. keşke sadece onların öyküsü olsaydı ve hatta ben hiç bilmeseydim... -
17.
0eşekliğin büyüğü bende. tamam kardeşimin dalloşluğu da hafife alınacak gibi değil, anlattıkça anlayacaksınız.
ama yine de eşekliğin büyüğü bende, çünkü mantığımı, sağduyumu yitirdim. merak ve ihtiras benliğimi bir köstebek gibi kemirdi. çekip gittiğindeyse geride benden bir enkaz kalmıştı. kardeşimle yaşadığımız o taktan çekişme ailemizi, mutluluğumuzu gibip atmıştı... -
18.
0askerden döneli 1 ay kadar olmuştu. kardeşimle muhabbetimiz eskisi gibiydi. sadece o kızlardan biraz elini eteğini çekmişti. binlik mevzuu olduğunda yine benimle paslaşıyor, karı kız muhabbetinde yine beni gülmekten kırıp geçiriyor ama iş hatunlarla buluşmaya gelince bir bahaneyle sıyrılıyordu.
görüştüğü tek kız hande'ydi, bunu biliyordum. ima ettiğimdeyse "hande yakında tekrar yurt dışına gidecek, o yüzden sık görüşüyorum" diyordu. eh, benim de pek gibimde değildi açıkçası.
hande'nin resmini görüp, telefonda sesini duyduktan sonra içine düştüğüm o tuhaf ruh halini nerdeyse unutmuştum. aklıma geldiği anlarda ise sanki çocukça bir kabahati hoş görürmüş gibi bir tebessüm takınıyordum. hayat güzeldi, gençtik, sağlıklıydık, gibimiz taşağımıza denkti amk. -
19.
0bir akşam telaş içinde odama daldı bizimki, yüzünde belli belirsiz, gizlemeye çalıştığı bir endişe... "noluyo lan, destur" dedim. anlamsız, donuk bir ifadeyle yüzüme baktı "bro" dedi "yarın akşam sen ne yapacaksın?!"... güldüm "ne bileyim olm manyak mısın?" diye yanıtladım.
yüzü binbir şekle giriyordu. çok geçmedi, sanki son nefesini verir gibi çıkardı ağzındaki baklayı: yarın akşam hande bize gelecek, senin burda olmaman lazım!
haydaaaa! dedim, ama halini görünce devdıbını getiremedim. ellerini yana indirmiş, yumruklarını sıkmış, kaskatı halde orada öylece dikilip yüzüme bakıyordu.
"olm tamam giderim gitmesine de, ne oldu, otur şöyle anlat kafayı mı yedin!?" deyince, nefesini hızla dışarı boşaltıp kendini koltuğa attı. bir sigara yakıp ilk dumanını yüzüme üfleyerek "tamam, anlatayım amk" dedi... -
20.
0@121 sendikacılarda o biçim para var panpa, niye başkanlık için zütlerini yırtıyorlar sanıyorsun
-
vinovat li ya selamm ne habeerr
-
saksocektiren
-
millet tepki verdikten sonra
-
kadın milli voleybol takımı oyuncusu
-
acayip ve tuhafin nicki mi degismiz
-
acayip tuhaf ve yamuk
-
bazı şeyleri başınıza gelmeden anlayın lan
-
en sonunda dayanamayıp bıçaklıyordu
-
saç serumu kullanmak lazım abi
-
cilalı ibonun
-
giden kız gittiği gün bitmiştir aga
-
yerli ve milli vaciş
-
banana koy anana
-
memati femboy musun
-
yangınlar gerçek değilmiş
-
lan bu ozgur ozel her gun bagiriyor
-
sözlüğü timarhaneye döndürdüm
-
vikings caliyo ama yapıyor abi
-
sözlüğe femboy getirin abi
- / 1