0
( Bugünün son bölümüdür.) bölüm5
Operasyondan Altı Gün Önce, istanbul-Laleli
Sekreterinin getirdiği Türk kahvesini yudumlayan Emin Kasım üst kattaki ofisinden sahip olduğu mağazanın içindeki hareketliliği izlemekten keyif alıyordu, bavul ticaretinden iyi para kazanmış ve kazandığı parayı da elinde tutup yatırım yapmayı başarmış akıllı birkaç Laleli esnafından biriydi. Ticari zekasının genlerinde var olduğunu biliyordu, kahvesinden yeni bir yudum daha almıştı ki cep telefonuna mesaj geldiğini belirten ahenksiz melodi kulağına çalındı.
Mesaj kısaydı ”e-mail”.
Yerinden doğrulan Emin Kasım hemen bilgisayarının başına geçip mail kutusuna baktı, yeni iletiyi tıkladı… Gelen mesajı açınca şifrelenmiş bir metin gördü, bu şifreli metin onu hiç şaşırtmamıştı anahtar kodları kullanarak metni deşifre etti. Mesajı okuyan Emin Kasım hiç zaman kaybetmeden dahili telefondan sekreterini arayarak bütün randevularını iptal etmesini ve birkaç günlüğüne şehir dışına çıkacağı bilgisini verdikten sonra gelen e-maili sildi ve ofisinden ayrıldı.
Mossad’ın Türkiye masası şefi Eliezer, Emin Kasım ile irtibat kurmayalı çok uzun zaman olmuştu, artık kendisini unuttuklarını düşündüğü günlerde gelen bu görev emri Emin Kasım için sürprizdi. Arabasını Fatih semtinin ara sokaklarından birine park edip aynı sokaktaki köhne apartmanlardan birine girdi…En üst kattaki daireden içeri girip yatak odası ile salon duvarı arasına özenle yapılmış gizli bölmeden kullanacağı silahları çıkarırken hedef çok önemli olsa gerek diye düşünüyordu.
Aynı Saatlerde, istanbul-Cevizli Tekel Spor Tesisleri
Saatine bakan Üsteğmen Mustafa kahretsin geç kaldım diyerek spor salonundan içeri girdiğinde hocalarının eşliğinde Ege yöresinin halk oyunlarını öğrenen Arzu ile göz göze geldi, eliyle saatini göstererek sadece on dakika geciktiğini anlatmak istedi ve Arzu’nun folklor çalışmasını izlemek için yakındaki ilk koltuğa oturdu.
Mustafa’nın gelişine sevindiği Arzu’nun yüzündeki gülümsemeden belli oluyordu, artık daha istekli çalışıyordu ama bir taraftan da çalışmanın çabuk bitmesini istiyordu. Çalışmadan sonra Maltepe sahilindeki Lal Garden Restaurant’da yemek yiyeceklerdi, her ikisi de bu buluşmayı iple çekiyordu.
Arzu’yu izleyen Mustafa bir ara onun yanına gidip karşılıklı zeybek oynamayı düşündü ama sonra vazgeçti, zeybek çoğunlukla erkekler tarafından oynansa da bazı bölgelerde karmada oynanırdı ve Arzu’nun bu figürleri bildiğinden emindi, tıpkı Arzu gibi oda yıllar evvel folklor çalışmalarına katılmış ve pek çok yörenin oyununu öğrenmişti, Arzu’da oldukça iyi görünüyordu çalışmalara başladığı ilk günlerde ayağını biraz fazla zorlamış ve ağrılar nedeniyle derslere bir süre ara vermişti ama azmi sayesinde bu açığı çabuk kapatmıştı.
Davulun sesi gümbürderken Mustafa’nın cep telefonu da boyutlarına bile aldırış etmeden davula nazire yaparcasına iki kısa sinyal sesi yaydı havaya, telefonunu cebinden çıkaran Mustafa gözlerini Arzu’dan bir an olsun ayırmak istemiyordu fakat içindeki merakı bastırmak için gelen mesajı okudu…
Mustafa’nın hissettiği sıkıntı anında yüzüne yansımıştı, tereddüt ederek yeniden neşe içinde çalışmasına devam eden Arzu’ya baktı, gelen mesaj yeni bir görevin habercisiydi üstelik acilen gitmesi gerekiyordu ve bunu ona nasıl anlatacağını bilmiyordu…
Birkaç saniye sonra yerinden kalktı ve spor salonundan sessizce uzaklaştı, arabasıyla otoparktan çıkarken Arzu’nun cep telefonuna kısa bir mesaj geçti; Canım önemli bir görev için çağrıldım gitmek zorundayım, beni bağışla.
Yarım saat sonra Kartal Yakacık semtindeki müstakil bir evin önünde aracından inen Mustafa hala Arzu’yu düşünüyordu evin kapısının açılmasıyla birlikte aklındaki tüm düşünceler bir anda dağıldı, karşısındaki kişi Özel Kuvvetlerden komutanı olan ve herkesin en çok saygı duyup korktuğu Binbaşıydı. Kapıdan içeri giren Mustafa komutanım sizi burada görmek beni şaşırttı diyerek komutanına ani bir yumruk salladı ama binbaşı bu hamleyi kolaylıkla ekarte etti. Hala çok yavaşsın Mustafa dedi binbaşı gülerek, hayır komutanım siz hala çok hızlısınız dedikten sonra hasretle komutanına sarıldı.
Evin salonuna geçtiklerinde Mustafa görev nedir komutanım diye sordu, binbaşı hiç duraksamadan konuya girdi; Önümüzdeki hafta sınırın ötesinde önemli bir operasyon yapacağız aynı zamanda örgütün sivil kanadını da çökertmek için yurt içindede eş zamanlı operasyonlar düzenlenecek, sivil kanada vurulacak darbe için Mitden de destek alıyoruz fakat bu çalışmalar sırasında farklı bir bilgiye ulaştık Mossad üst düzey komutanlarımızdan birine saldırı düzenleme niyetinde ve senin görevin bu saldırıyı önlemek.
Peki komutanım Mossad bunu neden yapsın ki diyerek binbaşının sözünü böldü Mustafa, binbaşı devam etti eğer Mossad planında başarılı olursa komutana yapılan suikastden sonra bizim yapacağımız operasyonları medyayı ve güneydoğudaki kanallarını kullanarak halka başka türlü yansıtacaktır. Ordunun intikam nedeniyle güneydoğuda etnik temizliğe başladığı izlenimi yaratacak buda Türk-Kürt ayrımcılığını körükleyecek hatta ülkeler bazında baskı görmemize neden olacak.
Basit ama etkili bir plan dedi Mustafa, peki komutanım hedef kim ve suikasti kimin düzenleyeceği konusunda bilgi var mı elimiz de…Hedef 1.Ordu Komutanı, suikastçi yada suikastçiler hakkında şimdilik bilgi yok ama bulmak ve engel olmak senin görevin evladım seni bugünler için yetiştirmedik mi?
Çalışmasını bitirip Mustafa’nın gönderdiği mesajı okuyan Arzu hayal kırıklığı içinde evine dönerken istanbul’da yeni bir istihbaratçılar savaşının başladığından habersizdi o hala Mustafa’yı düşünüyordu…
DEVAM EDECEK...
Tümünü Göster