-
51.
0reserved
-
52.
0Bölüm OnbirTümünü Göster
Operasyondan Dört Gün Önce istanbul
Sahip çıktığınız değerler bir nedene dayanıyorsa neden ortadan kalktığı yada kaldırıldığı zaman değer yargılarınızdan vazgeçebilirsiniz. Bu temel kural istihbaratçılar için kutsal sayılır.
Bu kuralı o kadar iyi işletirlerki istihbarat jargonunda ( dilinde ) yerinde taraf değiştirme ( Defection In Place - Recruitment in Place ) kavramları ortaya çıkmıştır.
Bir casusun çalıştığı teşkilata olan bağlılığından vazgeçmesine rağmen yine bu teşkilatın emrindeyken düşman yada hasım devlet adına çalışmasına yerinde taraf değiştirme denir.
Üsteğmen Mustafa düşünmek için zaman tanıdığı Serap Tütüncü'ye karşı bu kutsal kuralı işletmiş ve elini güçlendirmişti, Serap'a Angaje olurken sınırları zorlamamış üstelik elindeki diğer kartların rengini belli etmemişti.
Casuslar arasındaki en basit diyaloglar bile büyük bir sinir harbi içinde geçer, Mustafa bu harbin kazanan tarafı olmaya yakındı.
Artık sınırları zorlamanın ne istediğini açıkça söylemenin zamanıydı, doğru hamleyi doğru zamanda yapmak işin kuralıdır.
Sorgu odasına giren Üsteğmen karşısında çırılçıplak bekleyen kadınla göz göze geldiğinde dünyanın ne denli adaletsiz olduğunu düşündü.
Yapmam gerekenleri yapıyorum bunu biliyorsun değil mi Şule dedi onu korumak istediğini ima edercesine. Çıplak olmasına rağmen mahremiyetini düşünemeyecek durumdaki kadın ellerini iki yana açarak biliyorum dedi.
Sorgu odasının demir kapısına vuran Mustafa açılan kapıdan uzatılan elbiseleri aldı ve giymesi için kadına uzattı.
Bana adını söylemeyecek misin dedi kadın, tanrım diyebilirisin ama bunu başkalarının yanında söylemen biraz komik olur sana yeni bir hayat vereceğim ama alçakgönüllüğümü koruyacağım bana Mustafa diyebilirsin.
- Bu gerçek adın mı peki?
- Senin Şule olduğun kadar gerçek.
Şule, Katsa ( Case Offiser ) yani Eliezer sana ne kadar değer veriyor bilmiyorum ama deşifre olduğun ortaya çıkarsa teşkilatının seni yaşatmayacağını biliyorsun değil mi?
- Sen ibranice biliyor musun şef için Katsa dedin az evvel
- Biz pek çok kıtaya hükmetmiş bir neslin torunlarıyız, hükmettiğimiz topraklarda konuşulan dilleri bilmem seni şaşırtmasın.
- Bana ne yapacaksınız ?
- Seni yaşatacağız, tabi sen yaşamak istiyorsan
- Mossad beni yaşatmaz
- Teşkilatını gözünde fazla büyütme seni yeni bir kimlikle Tel Aviv sokaklarında gezdiririm ve Mossad'ın ruhu bile duymaz.
Şule sana bizimle çalışmanı teklif ediyorum, bizim için hayati önem taşıyan bir olayın eşiğindeyiz ve sen bize yardım edebilirsin .Bu teklifi kabul etmen ve bize yardımcı olman karşılığında sana yeni bir kimlik, hayatını garanti altına alacak kadar para bunun dışında her ay düzenli maaşla beraber devletin sosyal imkanlarını teklif ediyorum. Tabi kimliğin devlet sırrı olarak korunacak ve geçmişine dair ne varsa silinecek.
Eğer Türkiye'de kalmak istemezsen Avrupa'da yada Latin Amerika ülkelerinin herhangi birinde yaşama şansında var.
Oldukça cömertsiniz dedi kadın, beni bu denli değerli kılan nedir? Doğrusu tüm bunları teklif etmesenizde size yardımcı olmayı düşünürdüm, beni kandıran sevdiğim adamı öldüren insanlardan bunun intikdıbını almak isterim. Ama yaptığın teklifide red edecek değilim. Bu arada birşey soracağım bana verdiğin dosyadaki belgeleri nasıl ele geçirdiniz,bu belgeler çok iyi korunur dışarı çıkarılması mümkün değil.
Sızdırılmayacak bilgi yoktur, önemli olan neye ulaşman gerektiğini bilmektir Şule, Mossad içinde pek çok arkadaşımız görev yapıyor istediklerimizi almak konusunda pek sorun yaşamıyoruz ama asıl bilmek istediğim şu, sana ne kadar güvenebilirim?
- insanlara ihanet edebilirim Mustafa ama bana hayat bahşeden tanrıya bunu yapamam. Benim yeni tanrım sensin.
- Peki tanrıya inanır mısın?
- Hayır...
Aynı Dakikalarda Yeşilköy Atatürk Havaalanı Dış Hatlar Terminali - istanbul
Tel Aviv - istanbul seferini yapan tarifeli uçaktan inen yolcular pasaport kontrolünden geçip kendilerini karşılamaya gelenlerle kucaklaşırken yalnız yolculardan biri çoktan havaalanından çıkıp taksiye binmişti.
Gecenin bu saatinde uzak bir mesafeye yolcu almayı umut eden taksi şoförü birkaç kilometre ötede E-5 karayolu üzerindeki Radisson otele gitmek isteyen müşterisine içinden küfürler ediyordu. Beş dakikalık kısa yolculuğun sonunda arabadan inen müşteri 6 milyonluk taksimetre ücreti için 20 dolar uzattığında şoför müşterisine bozuk yok mu diye çıkışacaktı ama üstü kalsın lafını duyunca önce teşekkür etti sonra ettiği küfürler için pişmanlık duydu.
Uzun boylu - zayıf ve çekingen biri gibi görünen adam resepsiyon görevlisine pasaportunu gösterdikten sonra adına bir oda rezerv edildiğini söyledi. Bilgisayardan kayıtları kontrol eden görevli evet Amir bey odanız hazır umarım memnun kalırsınız diyerek bel boya beyefendiye odasını göstermesini işaret etti.
Odaya çıkan adam bel boyun bahşişini verip kapıyı kilitledikten sonra doğruca mini bara yöneldi, küçük buzdolabının kapısını açtığında görmek istediği herşey yerli yerindeydi.
9 mm tabanca, susturucu,4 adet şarjör ve mermilerin yanında Türk kimliği, ehliyet ve Ford Focus model bir araç ruhsatı.
Dolabın içindeki zarfı açtığında içinden çıkan resme bakıp kurbanının bu kadar güzel olmasına üzüldüğünü hissetti, o ana kadar hedefin kim olduğunu bilmeyen adam cep telefonundan israil'deki sabit bir numarayı arayıp karşısına çıkan telesekrete notunu bıraktı.
Karıcığım ben otele yerleştim kızımı benim için öp iyi geceler.
israil'de mesajı dinleyen Mossad'ın teknik servisinden bir personel Türk masasının şefi Eliezer'i arayıp efendim kuşumuz kuzeye göç etti yuvasına yerleşti dedi.
Lüks otelin rahat yatağına uzanan adam avının resmine bakarak uykuya dalarken avı şehrin diğer bir ucunda Üsteğmen Mustafa'ya Mossad'ın Türkiye'deki bağlantılarını anlatıyordu...
Av sezonu açılmıştı.
Devam Edecek… -
53.
0Bölüm OnikiTümünü Göster
Güneşin ilk ışıkları dağların arasından sıyrılıp askerlerimizin gözünde parlarken Yüzbaşı Gültekin elindeki haritada muhtemel geçiş noktalarını inceliyordu operasyon yapılacak noktaya çok yakındılar havanın kararmasını bekleyeceklerdi. Bu gece en zor geceleri olacaktı, kendisi defalarca çatışmaya girmiş olmasına rağmen komuta ettiği askerlerin ilk ciddi göreviydi ve bu endişe duymasına sebep oluyordu.
Binbaşının bu göreve neden bu askerleri gönderdiğini düşündü, Teğmen Can, Önder ve Kıvanç bu gece çok iyi iş çıkarmışlardı ama bu yeterli değildi. Kendi kendine işin zor Gültekin dedi.
Komutan bunları düşünürken yanına yaklaşan askeri yerde oturan komutanının hemen karşısında durup birazda gülerek komutanım sizin nöbetiniz geldi dedi, diğer askerlerde gülüştüler. Madem öyle bizde tutarız nöbetimizi diyen komutan yerinden kalktı ve savunma pozisyonu almış diğer askerlerin arasından sessizce geçerek nöbeti devraldı. Komutanlarının da rütbe ayrımı yapmadan nöbet tutması genç askerlerin çok hoşuna gitmişti çevre güvenliğini alan askerlerin dışında kalanlar önlerindeki zor gece için güç toplamak zorundaydı her biri bir kayaya yaslanıp uykuya daldı.
Güneş iyden iyiye yükselmişti, takımın yarısı mağarada uyurken diğer yarısı mağaranın uzağında birbirlerinden ayrı şekilde kamufle olmuş çevre emniyetini alıyordu, düşman bu kadar yakınken gün ışığında sabit beklemek zorunda oldukları için lanet okuyordu Gültekin Yüzbaşı,her an düşman tarafından tespit edilebilirlerdi. Tamda bunu düşünürken kulağındaki haberleşme cihazından Astsubay Önder'in sesini duydu, komutanım bir tavşan saat 15 yönünde...
Komutan gözlerini avını arayan şahin gibi o yöne çevirdi ama kimseyi göremiyordu, dürbününü çıkarıp yeniden baktı kimse yoktu, Önder oğlum temiz dedi kimseyi göremiyorum eminmisin...
Ben görüyorum komutanım oda bizi görüyor bunu biliyorum dedi Önder. Komutan hiç tereddüt etmeden emrini verdi Önder av senin haber uçurmadan temizle onu.
Sırt çantasını çıkarıp atan Önder Accuracy AWM Magnum model keskin nişancı tüfeğini alıp gözden kayboldu, bu arada takımın diğer yarısıda toparlanmış pozisyon almıştı, Teğmen Can komutanım neden tek gönderdiniz Önder'i dedi.
Sıranı bekle Can dedi komutanı, Önder başaramazsa sen gidersin bu şimdilik Önder'in savaşı.
Komutanım biz takımız, neden onun hayatını riske atıyorsunuz
Sence Önder'in hayatını riskemi atıyorum Önder'de yalnız düşmanıda ve Önder tek başına onunla mücadele edemeyecekse burada benim yanımda işi yok bunu kafana sok.
Tamam ama komutanım Önder'in gördüğü muhtemelen tek gezen bir sniperdır, Önder ona yaklaşmadan hedef olur...
Bunu Önder düşünecek ve tedbirini alacak şartlar eşit Can gerçek savaşcılar en çok bunu sever yani eşit şartları. Şimdi sus ve takımın başına geç...
Astsubay Önder avını ilk gördüğü anda aralarındaki mesafeyi yaklaşık 2000 metre olarak hesaplamıştı, etkili vuruş menziline girmek için avına yaklaşması gerektiğini ve bu mesafeden düşmanının ona ateş etmeyeceğinide biliyordu, düşman beni izliyor diye düşündü.Öylece bekleyecek beni izleyecek hiç kıpırdamayacak taki ben onun menziline girinceye kadar sonra yer değiştirecek ben dürbünle onun yerini bulmaya çalışırken o beni avlayacak... Ama kimin daha zeki olduğunu göstereceğim sana dedi içinden.
Kayalıkların arasından yılan gibi kıvrılarak ilerlemeye başladı, kendini göstermemesi gerektiğini biliyordu bir keskin nişancı için en kötü durum takip ettiği hedefi kaybetmesiydi, tüfeğini alan Önder hedefi ilk gördüğü noktaya doğru baktı dürbünden hala çok uzağım kolay olmayacak dedi etrafta biraz ağaç olsa hiç fena olmazdı diye düşündü.
Sniperlar aceleci savaşçılar değildir saatlerce kımıldamadan avını bekleyebilirler bu bekleyiş onlar için olağandır, hedefi dürbünün artıkılında görmek onu oradan izlemek, kedinin fareyle oynadığı gibi onunla oynamak en büyük zevkleridir.
Önder saklandığı kayanın arkasından birden çıktı ve eğilerek koşmaya başladı koşarken zigzaklar çiziyor kayalıkları kendine siper ediyor ama hiç durmuyordu ayağının altından kayıp giden çakıl taşları onu yavaşlatıyordu ama hiç durmadan ilerledi ve bodur bir ağacın dibinde kendini yere attı. Bu kadar yeter artık hep ben geliyorum sen neden gelmiyorsun diye söylenmeye başlamıştı ki düşmanın silahından çıkan mermi yere çarptı ve küçük taşları savurup attı.
Demek buraya kadar öyle mi artık elinde olduğumu göstermek için bunu yaptın biliyorum ama kolay lokma değilim bunu göreceksin dedi ve tüfeğinin namlusunu düşmana çevirdi,10X teleskobik dürbünle hedefi arayan Önder hiçbirşey göremiyordu, düşman yer değiştirmişti artık beklemekten başka çaresi yoktu. Düşmanın hata yapmasını yerini belli etmesini bekleyecekti ama bu çok uzun sürebilirdi ve Önder'in bu kadar zamanı yoktu. Düşmanı hataya zorlamalıydı başka türlü onu bulamazdı karşıdan yansıyacak bir ışık bile Önder'in çok işine yarardı ama düşman bu kadar amatör değildi bunu tahmin edebiliyordu.
Eğlenmek istediğin belli, sana bu şansı vereceğim dedi Önder.
Aynı Dakikalarda Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı Ankara
Kara Kuvvetleri Komutanının odasından çıkan Binbaşı odada kapalı tuttuğu cep telefonunu açar açmaz ismail Yüzbaşı'nın mesajı ulaştı, mesaj kısaydı komutanım acil görüşelim.
ismail Yüzbaşı çalan telefonunu emredin komutanım diye açtı, komutanım sizi aradım ama ulaşamadım
Evet kapatmıştım paşayla beraberdim gelişme var mı
Var komutanım güvenli hattan konuşalım isterseniz
Her iki askerde cep telefonlarının #08# tuşlarına bastı ve konuşmaya devam etti
Komutanım Mucit ile 3 saat evvel bağlantı kurduk, plana uygun şekilde ilerliyorlar
Şu ana kadar hiç temas olmuş mu peki
Evet komutanım bu sabaha karşı bir temas olmuş ama kayıp yok üçüncü sektörü temizlemişler
Şimdi konumları nedir
Komutanım aynı noktada sabitler geceyi bekliyorlar emrinizle harekete geçeceğiz
Tamam ismail burdaki işim bitti bende oraya geliyorum Mucitle bağlantı kur geceye kadar kımıldamasınlar temas istemiyorum,şu dakikadan sonra başarısızlığı affetmem paşaya bilgi verdim sonucu bekliyor.
Emredersiniz komutanım.
Üç dört saat sonra yanındayım Allaha emanet ol
Sağolun komutanım.
Binbaşı şoförüne Akıncı'ya ( 4. Ana Jet Üs Komutanlığı ) sür evladım derken Ankara'dan çok uzak bir yerde Astsubay Önder'de aynı anda tüfeğinin namlusuna ilk mermisini sürüyordu...
Devam Edecek… -
54.
0Bölüm OnüçTümünü Göster
Operasyondan Dört Gün Önce istanbul
istihbarat dünyası iç içe geçmiş halkalar gibidir, her bir halka bir şekilde diğer halkaya bağlanmak zorundadır bu kaçınılmazdır. istihbarat edinebilmek için ya bu halkalardan biri olmak yada en zayıf halkaya temas etmek şarttır. Casuslar bu kuralı bilir ve uygular.
Zaman içinde casusların işlerini zorlaştıran yeni bir kavram daha ortaya çıkmıştır ki buda hücre sistemidir. Hücre sistemi gizli servislerin teknolojiden fazlasıyla yararlanmaya başladığı yıllarla birlikte kendi temel kurallarını belirlemiştir.
Üsteğmen Mustafa son üç saattir hiç susmadan konuşan Şule'ye bakıp bu kadar yeter dedi. Şule bana anlattıklarının hepsini az çok biliyorum senin bu ülkede attığın her adımdan zaten haberimiz var, genel anlamda Mossad'ın ülkemizdeki ajanları ile temasını sağlıyorsun bunu biliyoruz.Ama benim öğrenmek istediğim şey farklı...
Seninde bildiğin gibi gizli servisler yada örgütler eylemlerini yaparken hücrelerden yararlanırlar sana bu konuda eğitimlerin sırasında Mossad yeterli bilgiyi vermiştir uzun uzun anlatıp bildiğin şeylerle kafanı şişirmeyeceğim ancak bu suikaste engel olmam için en azından birkaç kişiye temas etmem gerekiyor.
- Tamam ama hücreler birbirini tanımaz ki Mustafa
- Bak Şule şöyle anlatayım istersen bir eylem olacaksa bunun ardında lojistik, keşif, saldırı yada operasyon hücreleri vardır ve bunlar birbirini tanımazlar ama her hücrenin irtibat halinde olduğu bir isim mutlaka vardır.Üstelik bu isim genelde aynı kişidir. Lojistik hücreler tıpkı senin gibi hedef ülkeye sokularak yerleştirilir yani genel anlamda kaynağa en yakın hücredir. Keşif hücreleri ise hedef ülkede yaşayan o ülkenin vatandaşı olan uç noktalarda siyasi görüşlere sahip insanları kandırıp kullanmak suretiyle oluşturulur. Operasyon hücreleride gizli servislerin yada örgütlerin yetiştirdiği beyni tamamen yıkanmış inandığı ideoloji uğruna ölmeyi göze almış insan yada insanlardan oluşur.
Tüm bu hücrelerin bağlı olduğu insan ise herkes olabilir, bu insan arkasında iz bırakmaz tüm hücrelere temas etsek bile o insana ulaşamayabiliriz, şu aşamada o insanın kim olduğu değil kimleri kullandığını bilmek önemli benim için bunu anlıyor musun.
Bu durumda bende bir hücreyim dedi kadın. Tam olarak hücre olduğun söylenemez çünkü hücreler tek kişiden oluşmaz, üstelik yapılacak suikast için Mossad'ın hücre kuracağını hiç sanmıyorum.
- Peki öyleyse neden hücreleri konuşuyoruz?
- Mossad bu suikast için dışardan birini göndermeyecekse muhtemelen Türkiye'deki aktif yada uyuyan ajanlarından birini kullanacaktır. işte bu insanlara temas edebilmem için senin yardımın gerekiyor.
- Yapma Mustafa sen Mossadı çok hafife alıyorsun, benim temas ettiğim lojistik destek sağladığım casuslara beni kullanarak ulaşmayı nasıl düşünebilirsin ben bu insanların hiçbirinin adresini Türkiye'de ne iş yaptıklarını yada benden aldıklarıyla ne yapacaklarını bilmem. Benim görevim beni bulması söylenen kişiye vermem emredilen bilgi yada teçhizatı teslim etmektir sonrasıyla ilgilenmem dönüp arkama bile bakmam.
- Şule bana istihbaratın kurallarını hatırlatma olur mu, bunları bende biliyorum.
- O zaman benden nasıl yararlanacaksın.
- Bu suikast için hücreler kurulmasa bile temelde aynı prensiplere sadık kalınacaktır ve bu prensiplere göre gözden çıkarılması en zor halka yada hücre sensin çünkü sen kaynağa en yakın kişisin. Keşif yada saldırı için seçilen insanlar gözden çıkarılabilir harcanabilir ama sen önemlisin.Sen en çok şey bilensin...
- iyi ama Mossad bunu mutlaka düşünmüştür ben şuan sizin elinizdeyim ve teşkilat yokluğumu bir süre sonra anlayıp yerime başkasını geçirecektir.
- Yerine başkasını geçirmekle yetinmezler dedi Mustafa, büyük olasılıkla çok şey bilen insanı yani seni yok etmek isteyeceklerdir.
Mustafa'nın söylediği son söz kadının göz ardı etmeye çalıştığı gerçekti ve bu onu dehşete düşürmeye yetiyordu.
Şule şimdi soracağım sorulara net ve kısa cevaplar vereceksin tamam mı.Öncelikle bilmem gereken şey şu lojistik destek verdiğin insanlara silah yada bilgiyi nasıl temin ediyorsun?
- Silahlar genelde paket içinde özel kuryelerle evime geliyor bilgi içeren notlar ise şifreli maillerle yada üyesi olduğum internet forumlarında yine şifrelenmiş özel mesajlar şeklinde ulaşıyor. Mailler yada özel mesajlar hiçbir zaman tek parça halinde gönderilmiyor farklı yerlere birkaç parça halinde gönderiliyor.
- Peki sana bu paketleri getiren kurye şirketi hep aynı şirket mi ismini biliyor musun?
- Hayır genelde farklı şirketler ama ben hepsinin ismini not etmiştim
- Bilindik şirketler mi bunlar, yani böyle şirketler gerçekte var mı yoksa sadece kamuflaj mı?
- Bazıları bilindik şirketler ama bazılarının ismini hiç duymadım
- Üyesi olduğun internet forumları yerli siteler mi peki ?
- Yerli olanda var yabancı sitelerde var
- Sana ulaşan döküman yada silahları nasıl teslim ediyorsun
- Silah yada belgeler bana ulaştığında kiminle nerde ne zaman buluşacağım zaten belirtiliyor. Gün içinde çalışıyorum ve dikkat çekmemek için genellikle akşam saatleri belirleniyor işten çıktıktan sonra evime dönüyorum ve teslim edeceklerimi alıp buluşma noktasına gidiyorum, sonra belli metotları kullanarak paketi yada belgeyi teslim edip dönüyorum.Bu buluşma esnasında konuşmamız yada soru sormamız zaten yasak bilirsin.
Tamam Şule bunlar işe yarayabilecek şeyler biz şimdi bu kurye şirketlerini ve internet sitelerini kontrol edeceğiz bakalım ne bulacağız...
Mustafa sen benim attığım her adımdan haberinizin olduğunu söylüyorsun ama bu anlattıklarımı ilk defa duyduğun belli oluyor, siz insanları izlemek konusunda pek başarılı değilsiniz galiba dedi Şule gülerek. Mustafa bu sözü duymayı beklemiyordu açıkçası biraz düşündükten sonra iç çekerek bizim düşmanımız çok heryere yetişemiyoruz, sende oldukça yoruldun bak sabah oldu şimdi biraz uyu diyebildi.
Aynı Dakikalarda Radisson Otel Sefaköy - istanbul
israil'den Türkiye'ye yaptığı yolculuğun yorgunluğunu otelin rahat yatağında çıkaran Mossad ajanı Amir sabah kahvaltısını yaptıktan sonra şık takım elbisesinin cebine Şule'nin resmini tabancasınıda çantasına koyup odadan ayrıldı.
Resepsiyon görevlisine odasının temiz olduğunu oda görevlilerinin temizlik yapmasına gerek olmadığını söyleyip otoparkta kendisi için ayarlanmış arabasına binip otelin önünden geçen E-5 karayolunun trafiğinde gözden kayboldu. Şule'yi bulabilmek için öncelikle elindeki adresleri kontrol etmesi gerekiyordu Sefaköy kavşağından dönüp Ataköy'e doğru ilerledi.
Aynı Dakikalarda Selimiye Kışla Caddesi - istanbul
Üç gün önce Laleli'deki iş yerinde Mossad'ın Türkiye masası şefi Eliezer'den suikast emrini alan Emin Kasım son iki gündür yaptığı gibi yine bu sabahta Üsküdar'a gelmiş Selimiye kışlası civarında biraz yürümüştü. Selimiye kışlasının önünden dik rampayı yürüyerek çıkıp Çiçekçi semtine gelen Emin Kasım burada bir kafeye oturup bir gün önce ajandasına çizdiği krokiyi incelemeye başladı. Selimiye kışlasına bağlanan tüm yolları, köşe başlarını işaretlemiş, servis araçlarının geliş saatlerini not etmişti. Sadece servis araçlarının geliş saatlerini değil asıl hedefinin kışlaya geliş saatini ve izlediği güzergahıda ayrıntılı olarak çizmişti ajandasına.
Çayını içerken güzergah üzerindeki en uygun noktayı düşünüyordu, kimsenin onu göremeyeceği ama onun hedefini çok iyi görebileceği noktayı...
Çayından son yudumuda alan Emin Kasım kalemiyle kroki üzerindeki bir noktaya çarpı atıp işte burası derken Üsteğmen Mustafa yeni bilgiler peşinde koşuyor başka bir avcı ise Şule'yi arıyordu.
istanbul'da yeni başlayan gün herkes için yeni bir umut yeni bir heyecandı ama bazı insanlar yeni başlayan bu günü herkesten daha hızlı yaşayacaktı.
Devam Edecek… -
55.
0Bölüm OndörtTümünü Göster
Operasyondan Dört Gün Önce istanbul
Temel kural gizliliktir, istihbarat bu temelin üzerine inşa edilmiştir .Ne varki istihbarat dünyasının işçileri olan casuslar her zaman bu temel kurala sadık kalmazlar. Olması gerekenin aksine gizli servislerin planları eylemleri çok kısa zaman içinde diğer gizli servisler tarafından haber alınır ve karşı eylem planları işletilir.Bu döngü sürekli devam eder. istihbarat dünyasının bu denli hareketli olması birazda buna bağlıdır.
Türk istihbarat servislerinde yaşanan hareketlilik her zaman takipte olan gizli gözler tarafından fark edilmişti, öyleki Türk gizli servislerinin Mossad ajanı Şule'nin peşinde olduğu haberi çok kısa sürede israil'e ulaşmıştı. Ulaşan haberi değerlendirip karşı eyleme geçmek isteyen Mossad Şule ile irtibat kuramadığında geç kaldıklarını anlamış ve deşifre olan casuslar için öngörülen prosedürü uygulamak için harekete geçmişti.
Hedef ülkeye gönderdiğiniz bir ajan deşifre olursa ya diplomatik girişimde bulunup iadesini istersiniz yada gizli bir operasyonla ajanınızı o ülkeden kaçırırsınız, ama eğer deşifre olan ajanın ülkenin ve teşkilatın sırlarını anlatmasından şüpheleniliyorsa yapılacak tek şey o ajanı ortadan kaldırmaktır.
Mossad bu konuda hiçbir zaman riske girmez deşifre olan elemanını yok eder. işte bu yüzden Türkiye'ye gönderilen Amir zaman kaybetmeden Şule'ye ulaşıp çok fazla konuşmasını engellemek istiyordu.
Amir Şule'nin çalıştığı seyahat acentesine geldiğinde içeriden elinde bilgisayar kasasıyla çıkan kişiye dikkatlice bakmış ve bu kişinin Şule'nin bilgisayar kayıtlarını incelemek için o kasayı aldığını anlamıştı. Yinede neler olduğunu öğrenmek için içeri girdi ve görevli bayana Kıbrıs'a tatile gitmek istediğini söyleyip fiyatlar hakkında bilgi istedi.
Görevli bayan tatil seçeneklerini anlatırken Amir nazik bir ses tonuyla kadının sözünü kesip burada kötü birşey mi oldu herkesin yüzü bembeyaz dedi. Kadın yaşadığı şoku müşterisinden saklayamadığını anlayınca evet beyefendi burada çalışan bir arkadaşımız dün gece evinde intihar etmiş, az evvel polisler gelip haber verdi.Son günlerde internet üzerinden kimlerle görüştüğünü ve intihara sebep olabilecek bir kayıt olup olmadığını incelemek içinde kullandığı bilgisayarı alıp zütürdüler dedi.
Çok üzüldüm diyen adam elindeki kataloğu masanın üzerine bırakarak belki daha sonra gelmem daha uygun olur diyerek oradan çıktı.
Arabasına binip bir süre düşünen Amir demek intihar ettiğini söylediler yani kaydını siliyorlar, iyi ama seni nerede tutuyorlar Şule nasıl bulacağım seni... Keşke içeride zaman kaybetmeyip bilgisayarı zütürenleri takip etseydim belki beni sana getirirlerdi dedi.Tam bu sırada elindeki ikinci adresi hatırladı Şule'nin evi.
Bu insanlar mutlaka orayada gidecektir, acele etmeliyim diyerek yola koyuldu Şule'nin evi çok uzak değildi.
Aynı Dakikalarda incirli / Bakırköy - istanbul
Çamlık Hastanesi'nin arka sokağında eski Bakırköy sakinlerinin oturduğu 5 katlı apartmanın 8 numaralı dairesinde Üsteğmen Mustafa ve askeri istihbaratta görevli yazılım geliştirme uzmanı Zeki, Şule'nin evinde inceleme yapıyordu. Mustafa daha çok evdeki evrak ve benzeri şeyleri incelerken Zeki bilgisayar üzerinden yapılan yazışmalara ulaşmak için tüm marifetini sergiliyordu.
Evde resmi evrak bulamayacağını anlayan Mustafa arkadaşının yanına gelerek nasıl gidiyor diye sordu.
- Komutanım kullandığı şifreleri girip mail hesaplarını inceledim ama tüm gelen-giden mailler silinmiş. Ancak yinede birşeyler bulabilirim, tabi bu biraz zaman alacak
- Fazla zamanımız yok Zeki elini çabuk tut.
- Tamam ama komutanım burada bulacağımız bilgiler ne işimize yaracak ki, sonuçta bu kadın suikasti yapacak kişi değil sadece casuslara silah ve belge temin ediyor, burada aradığımız bilgileri kendiside bize anlatabilir.
- Bu doğru Zeki ama deşifre olan bir ajan sizinle işbirliği yapacağım desede her zaman bütün bildiklerini anlatmaz, üstelik asıl işimiz bilginin kaynağına ulaşmak.Sen asıl yeteneğini o zaman ortaya koymalısın
- Nasıl yani komutanım anlamadım
- Şule'ye gelen bilgilerin kaynağına ulaşabilirsen bu kaynaktan başka kimlere emir verildiğinide bulabiliriz, buda senin işin.
- Komutanım bu çok zor iş, bu bilgiler muhtemelen Mossad'ın merkezinden geliyordur ve onların sistemi çok iyi korunur, aşmak kolay değil.
- Hayır ben bilginin kaynağının Mossad'ın merkezi olacağını sanmıyorum sen elinden geleni yap Zeki elinde geleni yap...
Bu işin kolay olmayacağı belliydi Zeki bilgisayar başında çalışırken Mustafa'da salona geçmiş Şule'nin kullandığı eşyalara göz atıyordu.
Arabasını Şule'nin evinin yüz metre ilerisine park eden Amir sakin adımlarla binadan içeri girmiş 8 numaralı dairenin önüne gelmişti.
Daire kapısının yanındaki elektrik saatini inceleyen Amir saatin çok yavaş döndüğünü görünce belliki buzdolabından başka çalışan elektrikli alet yok dedi içinden, bu evin boş olduğuna dair bir işaret olabilirdi. Emin olmak için kapıda bir süre bekleyip içeriden ses gelip gelmediğine baktı ve evin boş olduğuna karar verdi. Cebinden çıkardığı garip aleti kapı kilidine sokup kilidi açmaya çalıştı.
Birkaç saniye sonra kapı açılmıştı belindeki silahı çıkaran Amir sessizce içeri girerken dış kapının kurcalandığını fark eden Mustafa silahının emniyetini açmış salon duvarının köşesinde eli tetikte gizleniyordu...
Devam Edecek… -
56.
0Bölüm 15Tümünü Göster
Komutanım olmayacak bu iş dedi Teğmen Can, zaman kaybediyoruz üstelik silah sesi tüm vadide inliyor Önder bitiremeyecek bu işi izin verin gidip temizleyelim şunu dedi.
Dürbünle bir kayanın arkasına saklanmış olan Önder Astsubay’ı izleyen Gültekin Yüzbaşı sana bir emir verdim ve bunu tartışmayacağım şimdi yerine dön ve ben çağırmadıkça ordan kıpırdama dedi.
Teğmen Can hırsından ne yapacağını bilemez durumdaydı komutanın anlamsız inadına bir anlam veremiyor bu inadın tüm görevi tehlikeye atacağını düşünüyordu.
Hadi oğlum Önder bitir şu işi diye söylenmeye başlamıştı Gültekin Yüzbaşı, Önder’in sezilerine ve yeteneğine çok güveniyordu. Ormanlık arazide yapılan kaçma kurtulma ve iz sürme eğitimlerinde en başarılı asker oydu,bir takım düşman askerini peşine takıp ormanlık alanda tek tek avlayabilecek yeteneğe sahip olduğunu defalarca ispat etmişti.
Tüfeğinin namlusuna mermiyi süren Önder Astsubay 10 x teleskobik dürbünle ileriyi tarıyor düşmanın saklanabileceği kendine siper edebileceği noktaları hafızasına işliyordu. Bu kadar bekleme yeter dedi kendi kendine oyun istiyorsan oynayalım diyerek hücum yeleğinden çıkardığı sis bombasını tüm gücüyle ileriye fırlattı, içinden ona kadar saydı ve yerinden fırlayıp ortalığı kaplayan sis bulutunun içinden geçip tepeye doğru uzanan bodur ağaçların arasına daldı.
Şimdi daha iyi dedi kendi kendine, ağaçların arasından hızla ilerleyerek hakim bir noktaya ulaşmak istiyordu mesafenin kapandığını düşmana yaklaştığını biliyordu beni hala izliyor musun ?
izleseydin sana yaklaşmama izin vermezdin dedi ve olduğu yere çöktü, hadi koçum şimdi bana göster kendini.
Tüfeğin dürbünüyle az evvel hafızasına işlediği yerleri taramaya başladı ve sonunda hedefini gördü, seni buldum…
Düşman dürbünün artıkılındaydı tetiğin boşluğunu aldığı anda önce hedefin yere düştüğünü gördü sonrada vadiyi inleten sesi duydu. Hedef vurulmuştu ama Önder tetik düşürmemişti.
Tüfeğinin namlusunu sesin geldiği noktaya tepeye doğru çevirip dürbünle baktığında tıpkı kendisi gibi tüfeğinin dürbünüyle onu izleyip bir yandan da el sallayan Başçavuş Sefa’yı gördü. Şaşkınlık içinde senin burada ne işin var diyebildi.
Birkaç dakika sonra takımın yanına dönen Önder Astsubay kendisini bekleyen Gültekin Yüzbaşı’ya komutanım hedef namlunun ucundaydı diyebildi…
Neden indirmedin diye sordu komutanı, Sefa komutanım benden önce davrandı komutanım ama…
Aması yok Önder başaramadın.
Beraberindeki 5 askerle birlikte tepeden aşağı inip takımın yanına gelen Başçavuş Sefa, Yüzbaşının yanına geldiğinde komutan neden 1.sektörü terk ettiniz diye sordu. Komutanım siz indirme noktasından ayrıldıktan sonra tespit ettiğimiz unsurlar bulundukları yeri terk etti, biz bir süre uzak takip yaptık ama toplantı bölgesine gittiklerini anlayınca yön değiştirip size yetişmeye karar verdik.
Peki neden telsiz teması kurmadınız bizimle, komutanım sizin komuta merkeziyle yaptığınız görüşmeyi yakaladık telsizden bu sektörde sabit olduğunuzu anlayınca da sabaha karşı hızlı yol alıp size yetiştik.
iyi yapmışsın Sefa iyi yapmışsın da şu tavşanı niye vurdun dedi gülerek. Komutanım tepeden izledim en başından beri Önder işi çok uzattı hepimizi tehlikeye atmasına izin veremezdim.
Ama hedefi yakaladığını söylüyor…Doğrudur komutanım Önder bulunduğu yerden tavşanı vurabilirdi ama madem yakaladı vurmakta gecikmeyecekti.
Tamam Sefa geçin dinlenin biraz dedi komutan ve takıma savunma pozisyonu alması için emir verdikten sonra birkaç adım ötede oturan Önder Astsubay’a seslendi;
Takma kafana aslanım bu iş böyledir yemeyenin malını yerler Sefa 1,Önder 0 ama maç uzun.
Devam Edecek…
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 24 12 2024
-
gördellerde hata mı var
-
bu sözlük normal bir sözlük değil
-
mematinin yoklugunda tip okuyan
-
28 yaşındayım daha ehliyet almadım
-
böyle sözlüğü gibim sokum
-
memati bu ne
-
ördek polat
-
çok mutsuzum be wowgirl
-
28 aralık 2024
-
beyler endonezyadaki yengeniz foto attı
-
31spor un görsellerine bakıyorum sadece
-
ne zaman misafir ve çocukları bize gelse
-
didem soydan bile kürt olduğunu kabul etti
-
kamil muhalefet olma
-
the vikings beni takip etmeyi bıraktı
-
türkiyedeki insanlar özet
-
bu balili kızla evlenilir mi
-
fenerbahce de futboldan anlayan adam
-
kızıl goncalar ürün yerleştirmeli reklamlar
-
yeni yıldan şahsi beklentim
-
bütün dünya duysun şuan da evdeyim
-
inci sözlük bir koğuştur
-
kadınlara nası ilgi duyuyorsunuz
-
derdiniz zerre gibimizde değil
-
tecavüzün milim uzağındayım
- / 1