neyse beyler 2. günden ben devam ediyorum.
•
**
bugün pazartesi, ben uyandım ve okul için taa şişliye gitmem gerek. elimde akbil var ama içi boş. gidebileceğim 2 yöntem var okul için. ya kadıköy'den kalkan otobüse binecem, ya da söğütlüçeşmeden metrobüse. artık yürümek gibi bir ihtimali düşünmedim bile. hayırlısı deyip çıktım artık yola bi yandan düşünüyorum nasıl gitsem diye. sonra aklıma mükemmel bir plan geldi. cebinde 2 lira olan biri için en mükemmel plan neyse o yani. tabii ki otostop çekmek. çıktım boğa'ya (artık kadıköy boğayı bilmeyen yoktur heralde) yoldan geçen bütün arabalara otostop çekiyorum. okulun başlama saatini gibtir ettim artık saat 12'ye kadar otostop çektim. taa ki benim davutpaşa'da okuyan, arabasını ve ehliyetini yeni almış arkadaşımı görene kadar. selektör yakıp yanıma geldi. sorduğum ilk soru ise şu oldu "beni nasıl farkettin amk?" ikincisi ise "sen okula arabayla mı giderdin?" ve tabii ki üçüncü soru "sen 2. öğretim değil miydin?". adam ilk soruyu "etrafta tanıdık arıyodum amk tesadüfen sen çıktın ne iş böyle?" diye, ikinci soruyu "alışmak lazım artık böyle gitmez yoksa" diye, üçüncü soruyu da "bugün sabahtan gitmem gerek" diye cevapladı. benim okul 1:20 de başlıyor amk hayli hayli yetişiyorum dedim adama beni okula kadar bırak diye. adamın zaten yol üstü bıraktı sağ olsun. bugünkü gidişi de böyle hallettim okulda herkes ders dinliyor ben günü nasıl kurtarırım onu düşünüyorum. neyse akşam oldu saat 6 civarı, ne sabah ne öğle yemeği yedim ve gittim metrobüs durağına. millete söylüyorum akbili olan basabilir mi diye bir de yüzsüz yüzsüz parası neyse vericem diyorum amk. burası önemli "parası neyse vericem"... ? zaten 2 lira param var amk akbil bassa metrobüste kadıköye 2 lira 10 kuruş alıyor olacak iş değil. neyse kızın teki bizim okuldan bana akbil bastı. parayı uzattım kıza "kesinlikle almam" dedi. dedim vay amk teşekkür ederim diye yürüdüm 34a bekliyorum. kız yanımda duruyormuş meğersem, bana da "34a lar bu saatte çok kalabaklık gel 34'lerden birine binelim"... "binelim"... ? ne ara samimi olduk ne ara beraber olduk bilmiyorum. kız benim kanaatimce çok güzel bir kız. neyse ben de "peki olur" dedim "ama şu 2 lirayı kabul edeceksin". kızın bana kavga çıkartması ise işin doruk noktası oldu "sen beni 2 lira için dilenen biri mi sandın?" demesi ise rencide etmedi değil. ama kız çok konuşkan ve çok sevimli bir kız çıktı. metrobüs yolculuğu boyunca zincirlikuyuya kadar hiç konuşmadık desem yeridir. zincirlikuyu aktarmanın kalabalığını bilmeyen yoktur. hayatınızda görebileceğiniz en kalabalık yerlerden biri. kız "beni koru beraber binelim" demesiyle bindiğimiz bir oldu. nasıl yardırmışsam o gazla, direk en sıraya geçip en boş metrobüse oturacak yer bulacak şekilde oturduğumuzu biliyorum. kız anlatmaya başladı hangi lisede okuduğunu, nelerle uğraştığını falan. ikimiz de hazırlık öğrencisiyiz ama ben hazırlığın en prestijli öğrencilerinden sayılırım. ayıptır söylemesi ve bunu söylemekten de hiç hoşlanmam aslında ama konuyu belirtmek isterim, yakışıklı denebilecek bir tipim ve notlarım da ders çalışmamı gerektirmiyor. hatta nisanda prof. sınavına da rahatlıkla girebilecek ingilizcem var. kızın ise durumu çok kritik, notları biraz düşse modülde kalacak, tekrar etmek zorunda kalacak. bana direk söylediği ilk şey "bana ingilizce çalıştırabilir misin?". bu büyük olay, benim ise terslemem işi bozdu diye korkuyordum çünkü kıza "seni tanımıyorum sen bana ne diyorsun? seni eve alsam ders çalışsak kim bilir ne dedikodu çıkartırsın?". kız ise gayet rahat şekilde "ben uzunçayır'da iniyorum ve sen de benimle gelip bana ingilizce öğretiyorsun" dedi. ben çok karşı çıkmama rağmen kız beni ikna etti en sonunda ve evine gittik. normalde ailesiyle kalıyormuş ama o da benim gibi kendi evlerinden birinde kalıyor diğer kız arkadaşlarıyla. kız eve zütürdü beni ve makarna yapmış, ki makarnaya bayılırım. kendi yaptığım makarnaları da çok tuzsuz bulurum burda makarna bulduğum iyi oldu
* neyse oturduk ders çalışıyoruz ingilizce, ve tam dersin ortalarında ana yüreği dayanamadı beni aradı "olum nasılsın ne yiyorsun gel sana yemekler yaptım bizimle beraber ye" anneme dediğim söz "anne saat 10 ne yemeğinden bahsediyorsun ve ben evde değilim başka zamana artık" neyse ders çalışıyoruz, kız muhabbet etmeye başladı, bana beni sürekli kestiğini ama benim ona yüz vermediğimi söyledi -ki bence külliyen yalan, çünkü kıza bildiğin aşık gibiyim o derece- ben ise genel yapımdan kaynaklanıyor öyle bana bakana bakmam ben dedim: "hem beni kandırmadığın ne malum?"
kızla bu arada biraz takıldık dedikoduya girdi her kız gibi ve en sonunda benden acayip hoşlandığını, aramızda birşeyler olabileceğini sordu? ben zaman istedim ve çıktım. bu arada kızla uzunçayırda inmiştik ya, kız ataşehir'de oturuyor amk o kadar yolu yürüyerek döndüm, çünkü kız arkadaşlarının gece 12 gibi geleceğini söyledi ve o kızlardan birinin de benden hoşlandığını söyledi. dedim nasıl bir işe girdim ben amk? parasızlığın gözü kör olsun deyip arkadaşı aradım, gelip beni almasını söyledim. eve gidip onla da pes attık ve sabahlamışız, arkadaş da bu arada kadıköyde oturuyor, arabası var ve benle aynı okulda. bugün tanıştım ve numarasını aldım zaten ama kafa çocukmuş çok yardımı dokunacak sağ olsun. bu gün benim için mükemmel olayların başlangıcı oldu, yarın ise yeni maceralara yelken açıyoruz