1. 251.
    0
    @207 özrünü dile ben de gidip yatayım... hatanı kabul etmek de bir erdemdir...
    ···
  2. 252.
    0
    @205 sen ne sanıyosun ulan kendini, güldürme.
    ···
  3. 253.
    +2
    en önde sağlam bir genel kültür bilgisi. --- mynet'te yarışıyom arada bi çok az biliom bişiler

    sağlam bir espiri kabiliyeti. --- hangi hasan? florasan? oldu mu la?

    kendinden emin duruş.--- kambur gibi duruyom amk

    sonra ekstra bir şeyleri olmalı. mesela edebiyattan anlamalı. rus edebiyatını, fransız edebiyatını, güney amerika edebiyatını en azından büyük yazarlarıyla bilmeli. türk edebiyatını bilmeli. --- hayatmda 2 tane kitap okudum biri metal fırtına amk

    şiirden anlamalı, büyük 20-30 türk şairini bilmeli, hafızasında 50-60 şiir olmalı en azından. ---şiir ne la tezahürat diosan yazarız alasını

    yemek yapabilmeli. tavayı hortum tutar gibi değil tava tutar gibi tutabilmeli. yanlız kalınca başının çaresine uzun süre bakabilmeli. --- çok pis üşengecim amk beni bi eve kapatsan 2 haftaya geberir giderim yumurta kırarken kabuklar tavaya düşüyo

    dans edebilmeli, en az bir latin amerika dansı bilmeli. ortamda süs gibi durmamalı. --- apaçi dansı sayılır mı ki?

    iyi bir müzik kültürüne sahip olmalı. en azından bir enstrüman çalmalı. --- şarkı dinliyom ama biraz, cansever iyidir tavsiye ederim

    giyinmesini bilmeli, giydiğini kendine uydurabilmeli. --- 2 pantolonum var çok ciks değişip değişip giyiyom fiyakam on numara

    en az bir sporla ilgilenmeli, hentbol, basketbol, yüzme gibi. bir sporu yapıyor olmalı. --- halı saha maçı yapıyoz yarraam

    politikadan, tarihten az çok çakmalı. etrafında olan bitene, güncele fransız kalmamalı. --- ccc 40. yıl ccc

    fotograf, sinema, tiyatro vs. gibi görsel sanatlardan en az biri ile ilgileniyor ya da ilgilenmiş olmalı. --- recep ivedik?

    gezmeyi seven, çok yer görmeyi yük değil zevk mevzusu yapmış biri olmalı. --- tabi yaa ciks pantolonlardan birini giyip istinye parkta tur atıyom her hafta

    eğitimli olmalı, mümkünse iki farklı branşta ilerlemiş olmalı. --- üni okuyoz amk yetmez mi lan?

    el becerisi olmalı, küçük tamir işlerinden vs. anlamalı. --- tamircinin züt çatalı fantazisi sezdim?

    göbekli, kel, kısa boylu olmamalı. --- göbek var hafif, saçlar yerinde çok şükür, boy 1.70

    fit bir vücudu yerlerde sürünmeyen bir kondisyonu olmalı. --- ne fit'i amk üşengeçlikten işemeye zor gidiyom

    bana am versene lan özelliklerimi yazdım bak?
    ···
  4. 254.
    0
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓▓▓░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓▓▓░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░▓▓▓░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░▓▓░░░░░░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░▓▓░▓▓▓▓░░░░░░▓▓▓▓░▓▓▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░
    ░░░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░░▓▓░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░░▓▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓▓▓▓▓▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓▓▓▓▓▓░░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    Tümünü Göster
    ···
  5. 255.
    0
    @207 insanlara tavsiye verecek kapasitede olduğunu sanıyorsun?
    ···
  6. 256.
    0
    @207 safsın ya ben kültürden bahsediyorum sen neyden bahsediyosun paragraftan 1 kelimeyi alıp yorum yapmayı yaşadığın kültürlü sandığın sığ dünyada mı öğrendin
    ···
  7. 257.
    0
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓▓▓░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓▓▓░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░▓▓▓░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░▓▓░░░░░░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░▓▓░▓▓▓▓░░░░░░▓▓▓▓░▓▓▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░
    ░░░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░░▓▓░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░░▓▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓▓▓▓▓▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓▓▓▓▓▓░░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    Tümünü Göster
    ···
  8. 258.
    0
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓▓▓░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓▓▓░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░▓▓▓░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░▓▓░░░░░░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░▓▓░▓▓▓▓░░░░░░▓▓▓▓░▓▓▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░
    ░░░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░░▓▓░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░░▓▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓▓▓▓▓▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓▓▓▓▓▓░░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    Tümünü Göster
    ···
  9. 259.
    0
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓▓▓░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓▓▓░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░▓▓▓░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    ░░░▓▓░░░░░░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░▓▓░▓▓▓▓░░░░░░▓▓▓▓░▓▓▓▓▓▓░░░▓▓▓▓░░
    ░░░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░▓▓░▓▓░▓▓░▓▓░░▓▓░░▓▓░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░▓▓░▓▓░░░▓▓▓▓░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓░▓▓░░░░▓▓▓░▓▓░▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓▓▓▓▓▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓░░░░▓▓░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░▓▓░░░░░▓▓░▓▓░▓▓░░░░░░░░░░▓▓░▓▓▓▓▓▓░░▓░░░░▓░
    ░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
    Tümünü Göster
    ···
  10. 260.
    -1
    @213 niçin hemen saldırıyorsun?
    ···
  11. 261.
    0
    *en önde sağlam bir genel kültür bilgisi.
    */2sağlam bir espiri kabiliyeti.
    *kendinden emin duruş.

    xsonra ekstra bir şeyleri olmalı. mesela edebiyattan anlamalı. rus edebiyatını, fransız edebiyatını, güney amerika */2edebiyatını en azından büyük yazarlarıyla bilmeli. türk edebiyatını bilmeli.
    */4şiirden anlamalı, büyük 20-30 türk şairini bilmeli, hafızasında 50-60 şiir olmalı en azından. hee tabi
    xşiirin babası fransızca ve edebiyatın, romancılığın zirvesi rusça'yı bilmesi avantajdır.

    *yemek yapabilmeli. tavayı hortum tutar gibi değil tava tutar gibi tutabilmeli. yanlız kalınca başının çaresine uzun süre bakabilmeli.
    xdans edebilmeli, en az bir latin amerika dansı bilmeli. ortamda süs gibi durmamalı.
    *iyi bir müzik kültürüne sahip olmalı.
    xen azından bir enstrüman çalmalı.(elim sakat)
    *giyinmesini bilmeli, giydiğini kendine uydurabilmeli.
    *en az bir sporla ilgilenmeli, hentbol, basketbol yüzme gibi. bir sporu yapıyor olmalı.
    */2politikadan,
    *tarihten az çok çakmalı. etrafında olan bitene, güncele fransız kalmamalı.
    */2fotograf,
    *sinema,
    xtiyatro vs. gibi görsel sanatlardan en az biri ile ilgileniyor ya da ilgilenmiş olmalı.
    *gezmeyi seven, çok yer görmeyi yük değil zevk mevzusu yapmış biri olmalı.
    eğitimli olmalı, mümkünse iki farklı branşta ilerlemiş olmalı.okuom ben ya
    *el becerisi olmalı, küçük tamir işlerinden vs. anlamalı.
    göbekli, kel, kısa boylu olmamalı.
    *fit bir vücudu yerlerde sürünmeyen bir kondisyonu olmalı.
    *eğlenceli, idealist,
    xçılgın olmalı.
    xpgibolojiden anlamalı,
    *kendini karşındakinin yerine koyabilmeyi bilmelidir.

    * = var
    x =yok
    • /2 = birzda olsa var

    (o)))
    ···
  12. 262.
    0
    @217 coolvari havalar. boşsun.
    ···
  13. 263.
    +2
    18 Kasim 1995 günü keman sanatçisi Itzhak Perlman, New York'ta, Lincoln
    Center'daki Avery Fisher Salonu'nda bir konser vermek üzre
    sahneye çikti. Eger herhangi bir Perlman konserinde bulunmussaniz bilirsiniz ki onun
    için "sahneye çikmak" hiç de küçümsenecek bir basari degildir.
    Çocukluk yillarinda çocuk felcine yakalanmis olan Perlman'in her
    iki
    bacaginda da destekleyici ateller vardir ve ancak kol degnegi
    yardimiyla
    yürüyebilmektedir. Onu sahne üzerinde her defasinda sadece bir
    adim
    atabilmek suratiyle aci içinde ve yavas yavas yürüken görmek
    unutulmayacak
    bir bir görüntüdür.
    Agrilar içinde ama ihtisamla yürümektedir, sandalyesine
    erisinceye
    kadar.
    Sonra oturur; yavasça koltuk degneklerini yere koyar,
    bacaklarindaki
    atellerin klipslerini açar, bir ayagini geriye iter, ötekini öne
    uzatir.
    Daha sonra yere egilerek kemanini alir, çenesinin altina koyar,
    orkestra
    sefine basiyla isaret verir ve çalmaya batlar.
    Su zamanda degin, izleyiciler bu ritüele alismislardir.
    O, sahnenin bir ucundan sandalyesine dogru ilerlerken sessizce
    otururlar.
    Bacaklarindaki klipsleri açarken inanilmaz bir sessizlikle
    beklemektedirler.
    Çalmaya hazir olana dek beklerler.
    Ancak o konserde birseyler ters gitti. Daha ilk birkaç satiri
    çalmisti
    ki
    kemanin tellerinden bir tanesi koptu.
    Telin kopma sesini duyabilmek mümkündü, salonun bir ucuna
    tabancadan
    firlayan kursun gibi gitmisti ses. O sesin ne anlama geldigi
    konusunda
    yanilmak imkansizdi. Ve bunun akabinde ne yapilmasi gerektigi konusunda
    da...

    O gece orda olan insanlar kendi kendilerine söyle düsündüler:
    "Anlamistik ki, yeniden ayaga kalkmasi, atelleri yeniden
    takmasi,
    koltuk
    degneklerini almasi, yavas yavas sahne arkasina gitmesi ve ya
    yeni bir
    keman bulmasi ya da yeni bir tel takmasi gerekecekti"
    Ama o öyle yapmadi. Bunun yerine bir dakika kadar
    bekledi, gözlerini
    kapadi
    ve sonra sefe yeniden baslamasi için isaret verdi. Orkestra
    basladi ve
    o
    kaldigi yerden devam etti. Ve daha evvel hiç görülmemis bir
    tutku, güç
    ve saflikla çaldi. Elbette herkes bilmektedir ki senfonik bir eseri
    sadece
    3
    telle çalmak imkansizdir. Bunu ben de bilirim, sen de bilirsin,
    herkes
    bilir.
    Ama o gece Itzhak Perlman bilmeyi reddetmisti. Onu parçayi
    kafasinda
    molüde
    ederken, degistirirken ve yeniden bestelerken görebilirdiniz.
    Bir noktada,
    telleri nerdeyse yeniden tonlamisçasina sesler çikarmaktaydi
    kemandan,
    daha
    evvel hiç vermedikleri sesleri vermelerini saglamak için...
    Bitirdiginde salonu olaganüstü bir sessizlik kapladi. Ve akabinde seyirciler ayaga kalkti ve tezahürata basladilar. Oditoryumun her yanindan inanilmaz bir alkis patladi.
    Hepimiz ayaktaydik bagiriyor, islik çaliyor, alkisliyor,
    yaptigini ne
    kadar
    takdir ettigimizi, begendigimizi anlatacak her türlü hareketi
    yapiyorduk.

    Gülümsedi, yüzünden akan terle ri sildi, yayini kaldirarak bizi
    susturdu
    ve
    böbürlen degil ama sessiz, güçlü, dingin bir tonla söyle dedi:
    "Bilirsiniz,
    bazen de sanatçinin görevidir, elinde kalanlarla ne kadar daha
    müzik yapabilecegini bulmak... "

    Bu ne güçlü bir cümledir. Duydugumdan beri aklimdan çikmiyor. Ve
    kim
    bilir? Belki de bu bir yasam tarzidir, - sadece sanatçilar için
    degil
    hepimiz için. Burada, tüm yasamini bir kemanin 4 teli ile müzik
    yapmak
    üstüne kuran ve birden bire, bir konserin ortasinda kendini
    sadece 3
    tel
    ile
    bulan bir adam vardir.
    Öyleyse o da 3 tel ile müzik yapmayi seçer, ve o gece yaptigi,
    sadece
    3
    telle yaptigi müzik, daha evvel yaptigi, 4 teli varken yaptigi herseyden
    daha güzel, daha kutsal, daha unutulmazdi...
    O zaman belki de bizim görevimiz, yasadigimiz bu sallantili,
    hizla
    degisen, ürkütücü dünyada kendi müzigimizi yapmaktir; önce elimizde olan
    herseyle;
    ve
    daha sonra bu artik imkansiz oldugunda, sadece elimizde
    kalanlarla... "
    Tümünü Göster
    ···
  14. 264.
    0
    18 Kasim 1995 günü keman sanatçisi Itzhak Perlman, New York'ta, Lincoln
    Center'daki Avery Fisher Salonu'nda bir konser vermek üzre
    sahneye çikti. Eger herhangi bir Perlman konserinde bulunmussaniz bilirsiniz ki onun
    için "sahneye çikmak" hiç de küçümsenecek bir basari degildir.
    Çocukluk yillarinda çocuk felcine yakalanmis olan Perlman'in her
    iki
    bacaginda da destekleyici ateller vardir ve ancak kol degnegi
    yardimiyla
    yürüyebilmektedir. Onu sahne üzerinde her defasinda sadece bir
    adim
    atabilmek suratiyle aci içinde ve yavas yavas yürüken görmek
    unutulmayacak
    bir bir görüntüdür.
    Agrilar içinde ama ihtisamla yürümektedir, sandalyesine
    erisinceye
    kadar.
    Sonra oturur; yavasça koltuk degneklerini yere koyar,
    bacaklarindaki
    atellerin klipslerini açar, bir ayagini geriye iter, ötekini öne
    uzatir.
    Daha sonra yere egilerek kemanini alir, çenesinin altina koyar,
    orkestra
    sefine basiyla isaret verir ve çalmaya batlar.
    Su zamanda degin, izleyiciler bu ritüele alismislardir.
    O, sahnenin bir ucundan sandalyesine dogru ilerlerken sessizce
    otururlar.
    Bacaklarindaki klipsleri açarken inanilmaz bir sessizlikle
    beklemektedirler.
    Çalmaya hazir olana dek beklerler.
    Ancak o konserde birseyler ters gitti. Daha ilk birkaç satiri
    çalmisti
    ki
    kemanin tellerinden bir tanesi koptu.
    Telin kopma sesini duyabilmek mümkündü, salonun bir ucuna
    tabancadan
    firlayan kursun gibi gitmisti ses. O sesin ne anlama geldigi
    konusunda
    yanilmak imkansizdi. Ve bunun akabinde ne yapilmasi gerektigi konusunda
    da...

    O gece orda olan insanlar kendi kendilerine söyle düsündüler:
    "Anlamistik ki, yeniden ayaga kalkmasi, atelleri yeniden
    takmasi,
    koltuk
    degneklerini almasi, yavas yavas sahne arkasina gitmesi ve ya
    yeni bir
    keman bulmasi ya da yeni bir tel takmasi gerekecekti"
    Ama o öyle yapmadi. Bunun yerine bir dakika kadar
    bekledi, gözlerini
    kapadi
    ve sonra sefe yeniden baslamasi için isaret verdi. Orkestra
    basladi ve
    o
    kaldigi yerden devam etti. Ve daha evvel hiç görülmemis bir
    tutku, güç
    ve saflikla çaldi. Elbette herkes bilmektedir ki senfonik bir eseri
    sadece
    3
    telle çalmak imkansizdir. Bunu ben de bilirim, sen de bilirsin,
    herkes
    bilir.
    Ama o gece Itzhak Perlman bilmeyi reddetmisti. Onu parçayi
    kafasinda
    molüde
    ederken, degistirirken ve yeniden bestelerken görebilirdiniz.
    Bir noktada,
    telleri nerdeyse yeniden tonlamisçasina sesler çikarmaktaydi
    kemandan,
    daha
    evvel hiç vermedikleri sesleri vermelerini saglamak için...
    Bitirdiginde salonu olaganüstü bir sessizlik kapladi. Ve akabinde seyirciler ayaga kalkti ve tezahürata basladilar. Oditoryumun her yanindan inanilmaz bir alkis patladi.
    Hepimiz ayaktaydik bagiriyor, islik çaliyor, alkisliyor,
    yaptigini ne
    kadar
    takdir ettigimizi, begendigimizi anlatacak her türlü hareketi
    yapiyorduk.

    Gülümsedi, yüzünden akan terle ri sildi, yayini kaldirarak bizi
    susturdu
    ve
    böbürlen degil ama sessiz, güçlü, dingin bir tonla söyle dedi:
    "Bilirsiniz,
    bazen de sanatçinin görevidir, elinde kalanlarla ne kadar daha
    müzik yapabilecegini bulmak... "

    Bu ne güçlü bir cümledir. Duydugumdan beri aklimdan çikmiyor. Ve
    kim
    bilir? Belki de bu bir yasam tarzidir, - sadece sanatçilar için
    degil
    hepimiz için. Burada, tüm yasamini bir kemanin 4 teli ile müzik
    yapmak
    üstüne kuran ve birden bire, bir konserin ortasinda kendini
    sadece 3
    tel
    ile
    bulan bir adam vardir.
    Öyleyse o da 3 tel ile müzik yapmayi seçer, ve o gece yaptigi,
    sadece
    3
    telle yaptigi müzik, daha evvel yaptigi, 4 teli varken yaptigi herseyden
    daha güzel, daha kutsal, daha unutulmazdi...
    O zaman belki de bizim görevimiz, yasadigimiz bu sallantili,
    hizla
    degisen, ürkütücü dünyada kendi müzigimizi yapmaktir; önce elimizde olan
    herseyle;
    ve
    daha sonra bu artik imkansiz oldugunda, sadece elimizde
    kalanlarla... "
    Tümünü Göster
    ···
  15. 265.
    0
    18 Kasim 1995 günü keman sanatçisi Itzhak Perlman, New York'ta, Lincoln
    Center'daki Avery Fisher Salonu'nda bir konser vermek üzre
    sahneye çikti. Eger herhangi bir Perlman konserinde bulunmussaniz bilirsiniz ki onun
    için "sahneye çikmak" hiç de küçümsenecek bir basari degildir.
    Çocukluk yillarinda çocuk felcine yakalanmis olan Perlman'in her
    iki
    bacaginda da destekleyici ateller vardir ve ancak kol degnegi
    yardimiyla
    yürüyebilmektedir. Onu sahne üzerinde her defasinda sadece bir
    adim
    atabilmek suratiyle aci içinde ve yavas yavas yürüken görmek
    unutulmayacak
    bir bir görüntüdür.
    Agrilar içinde ama ihtisamla yürümektedir, sandalyesine
    erisinceye
    kadar.
    Sonra oturur; yavasça koltuk degneklerini yere koyar,
    bacaklarindaki
    atellerin klipslerini açar, bir ayagini geriye iter, ötekini öne
    uzatir.
    Daha sonra yere egilerek kemanini alir, çenesinin altina koyar,
    orkestra
    sefine basiyla isaret verir ve çalmaya batlar.
    Su zamanda degin, izleyiciler bu ritüele alismislardir.
    O, sahnenin bir ucundan sandalyesine dogru ilerlerken sessizce
    otururlar.
    Bacaklarindaki klipsleri açarken inanilmaz bir sessizlikle
    beklemektedirler.
    Çalmaya hazir olana dek beklerler.
    Ancak o konserde birseyler ters gitti. Daha ilk birkaç satiri
    çalmisti
    ki
    kemanin tellerinden bir tanesi koptu.
    Telin kopma sesini duyabilmek mümkündü, salonun bir ucuna
    tabancadan
    firlayan kursun gibi gitmisti ses. O sesin ne anlama geldigi
    konusunda
    yanilmak imkansizdi. Ve bunun akabinde ne yapilmasi gerektigi konusunda
    da...

    O gece orda olan insanlar kendi kendilerine söyle düsündüler:
    "Anlamistik ki, yeniden ayaga kalkmasi, atelleri yeniden
    takmasi,
    koltuk
    degneklerini almasi, yavas yavas sahne arkasina gitmesi ve ya
    yeni bir
    keman bulmasi ya da yeni bir tel takmasi gerekecekti"
    Ama o öyle yapmadi. Bunun yerine bir dakika kadar
    bekledi, gözlerini
    kapadi
    ve sonra sefe yeniden baslamasi için isaret verdi. Orkestra
    basladi ve
    o
    kaldigi yerden devam etti. Ve daha evvel hiç görülmemis bir
    tutku, güç
    ve saflikla çaldi. Elbette herkes bilmektedir ki senfonik bir eseri
    sadece
    3
    telle çalmak imkansizdir. Bunu ben de bilirim, sen de bilirsin,
    herkes
    bilir.
    Ama o gece Itzhak Perlman bilmeyi reddetmisti. Onu parçayi
    kafasinda
    molüde
    ederken, degistirirken ve yeniden bestelerken görebilirdiniz.
    Bir noktada,
    telleri nerdeyse yeniden tonlamisçasina sesler çikarmaktaydi
    kemandan,
    daha
    evvel hiç vermedikleri sesleri vermelerini saglamak için...
    Bitirdiginde salonu olaganüstü bir sessizlik kapladi. Ve akabinde seyirciler ayaga kalkti ve tezahürata basladilar. Oditoryumun her yanindan inanilmaz bir alkis patladi.
    Hepimiz ayaktaydik bagiriyor, islik çaliyor, alkisliyor,
    yaptigini ne
    kadar
    takdir ettigimizi, begendigimizi anlatacak her türlü hareketi
    yapiyorduk.

    Gülümsedi, yüzünden akan terle ri sildi, yayini kaldirarak bizi
    susturdu
    ve
    böbürlen degil ama sessiz, güçlü, dingin bir tonla söyle dedi:
    "Bilirsiniz,
    bazen de sanatçinin görevidir, elinde kalanlarla ne kadar daha
    müzik yapabilecegini bulmak... "

    Bu ne güçlü bir cümledir. Duydugumdan beri aklimdan çikmiyor. Ve
    kim
    bilir? Belki de bu bir yasam tarzidir, - sadece sanatçilar için
    degil
    hepimiz için. Burada, tüm yasamini bir kemanin 4 teli ile müzik
    yapmak
    üstüne kuran ve birden bire, bir konserin ortasinda kendini
    sadece 3
    tel
    ile
    bulan bir adam vardir.
    Öyleyse o da 3 tel ile müzik yapmayi seçer, ve o gece yaptigi,
    sadece
    3
    telle yaptigi müzik, daha evvel yaptigi, 4 teli varken yaptigi herseyden
    daha güzel, daha kutsal, daha unutulmazdi...
    O zaman belki de bizim görevimiz, yasadigimiz bu sallantili,
    hizla
    degisen, ürkütücü dünyada kendi müzigimizi yapmaktir; önce elimizde olan
    herseyle;
    ve
    daha sonra bu artik imkansiz oldugunda, sadece elimizde
    kalanlarla... "
    Tümünü Göster
    ···
  16. 266.
    0
    @217 hadi bekliyorum yaz bişiler...
    ···
  17. 267.
    0
    Yaaa bende ideal erkek istiom aama
    ···
  18. 268.
    0
    amk şiirden öyle pek hazzetmem müzik aleti de çalmıyorum ama diğer özelliklerim bayağı bayağı tutuyo
    amma ve lakin öyle hemen atlıcam mı sandın lan amlı, sie
    aha buyur sana ideal erkek cevabı:
    http://ccc.incisozluk.cc/...mal%C4%B1/@korfez%20giber

    manavdan karpuz alıyor sanki amk.
    ···
  19. 269.
    +1
    @220 sonunda kör olmayan biri. tamda ümidimi yitirmişken, teleskop edasıyla takılan birinin açtığı başlıkta.
    ···
  20. 270.
    0
    @217 ben yatıyom amq seni mi beklicez zilli
    ···