ibretlik olay mı istiyorsunuz

bu olayın içerisinde;

1-Kadın
2-Para
3-Uyuşturucu
4-Grup
5-Hüsran

olacak.

Burada anlatacaklarım 3 kişi arasında yaşanan gerçeğin ta kendisidir..

Not: Okumayan okumasın, ben artık bunu birileri ile paylaşmam gerek, bu kişinin kim olduğu gibimde değil ama paylaşacağım..

Beyler, hikaye uzun isimler farazi olacak.. giberler valla zütü..

Ben; Ali
Samimi Arkadaşım; Galip
Kız; Nur

Galiple biz orta okuldan beri arkadaşız, o dönemler çok samimi olmasak da sonra sonra kanka moduna ayak uydurmaya başladık.. orta son sınıfa başladığımızda artık çok samimi iki arkadaş olmuştuk bile.
O dönemde galip akşamları bir saatliğine filan kaybolur dururdu, sonra geldiğinde gözleri kızarmış, her gibime gülen biri haline gelmişti. Daha sonra ortamdaki arkadaşlardan biri daha bunun yaptıklarıyla aynı şeyleri yapmaya başladı. biz oturduk bir gün ve dedim ne yapıyorsanız eğer anlatın, sonuçta arkadaşız ve iyi de olsa kötü de paylaşmak zorundaydık her şeyi.
Bunlar anlatırken diğer arkadaş cebinden bir paket çıkarttı ve o dönem ismini dahi bilmediğim meretin üzerine 1 tane sigara kırdı.. sonra bir tane daha sigara çıkarttı ve yarısını üzerine döktü. Adı çarşafmış.. Diğer cebinden çıkarttığı kare şeklinde, kahverengi olan macun gibi şeyi de hepsinin üzerine serpti ve sarmaya başladı. Yaklaşık 5 kişi 3 tane sigara içtikten sonra ben kendimi kaybetmiş olacağım ki kendime geldiğimde evin kapısındaydım. Hoşuma gitmişti yalan değil, çünkü unuttum her şeyi güldük, makara yaptık fena eğlendik diye düşündüm durdum. Eve çıkıp yatağıma uzandığımda kendimi club'de buldum. Yıldızlar dönüyor etrafımda benim ellerim havada.. Bu inanılmazdı! süper keyif veren bu şeyi neden şimdiye kadar kullanmamıştım.

Ama devam edecek ve sonunda; 'keşke her zaman sadece afgan içseymişiz' diyecek duruma geleceğimizi bilemezdik.

to be continued..

ortamımızda toplam 5 kişi vardı, 2 aynı isimde arkadaş, ben, galip ve diğer arkadaş.. Diğer arkadaş hafta sonları sadece bir gün gelir diğer günler pek uğramazdı, babası kızıyormuş binin. Diğer 4 kişi neredeyse 2-3 akşamda bir fındıklı diye tabir ettiğimiz parka giderdik ve parkın en altına zula ettiğimiz boş sigara, rızla, zıvanalık kağıtlar vs çıkartır, hemen 1 tane sarıp içer ve oradan kaybolup bir pastaneye gider ve baklava üstüne dondurma yerdik birer porsiyon.. O zaman yediğimiz dondurmanın yakınından geçemez şimdiki dondurmalar.

Biz cigara durumunu abarttığımızda lise 2nci sınıfa gelmiştik..

o dönem okuldan olan arkadaşımız ferit ile kavga ederek tanışmış, sonra samimi olmuştuk. El clasico burada da yüzünü göstermişti. Onların oturduğu binanın iki alt katı babasının baskı dükkanıydı.. bir Cumartesi akşamı ailesinin gittiğini ve ne evde, ne de dükkanda kimse olmayacağını söylemesi üzerine biz koalisyonu kurarak önce gültepe, sonra da hacı hüsrev'e gidecektik. Gültepe klagibti ama hacı hüsrev'e neden gideceğimizi bende bilmiyordum.. Yolda giderken sorduğumda -Oranın sigarası daha güzel diyorlar, o yüzden oradan da alıp test edelim. Gerçekten güzelse bundan sonra oradan alırız dediler. Bizim alış veriş yaptığımız tek yer vardı, gültepe'de asıl adı ismail'di. (Yazar burada torbacıyı ifşa etti)

Ama gerçek, konuştuğumuz gibi değildi!

Gültepe'den klagib hareketlerle alış veriş bittikten sonra biz hacı hüsrev'e doğru hızlıca hareket etmeye başladık. hacı hüsrev'i bilen bilir yollar dar, dik, pistir. Yokuş biter sağa döndüğünüzde karşınıza ilk kahvehane gelecek, adam gibi geçmezseniz kulağınızı kesebilecek potansiyele sahip bir grup abinin ortasında kalabilirsiniz. Orada bırakın birinin sizi kurtarabilmesini, hemen aşağısında mezarlık vardır ancaaak oradan çıkabilirdiniz. Hızlı koşabiliyorsanız.. Zaten köşeyi döndük kahvenin önünden biri -hoooop nereye ulan! eyvah.. hagibtir seslerini herkes birbirinin yüzüne bakarak söylenip durdu. Arkadaş hemen durdu, Ferit öne çıkıp; Abi şu aşağıda 'abla' ya geldik! diyince bıraktılar bir şey demeden. Ferit hemen gitti alış verişi yaptı ve geldi tabi biz kaçarcasına geldik evlerinin önüne.

yukarı koşar adımlarla çıktıktan sonra; 1 tane 3'lü koltuk, 1 masa, 2 tabure ve 1 tekli koltuk olan bir odaya girdik. herkes bir köşe bulup oturdu.. 25 gr sigarayı galip çıkarttı ve masanın tam ortasına koydu.. ferit ise sigara jelatini içerisine koyduğu 3 tane kırmızı 2 tane de sarı ya da yeşil tarzı bir hap çıkartıp masaya koydu! bu ne olm sorusu gecikmedi tabiki. O arada bir gelen arkadaşımla ben tepki gösterdik! biz bunu almayız!! galip; yannan almazsın, alsan zaten bir daha diye yalvarırsın. Almıyorsan ben alacağım onu da diyince herkes 1'er tane yuttu. bunu kullananlarda bilir ki herkes attığı saati ve dakikasını takip eder.

Doğru mu?

bizce doğruydu. O yüzden ilk olmasının da etkisiyle 18 ya da 19ncu dakika da parmak uçlarımdan hissetmeye başladığım o kıvılcımlar, yanına sıcaklığı alıp diz kapaklarıma oradan da beynime kadar ulaştığında inanılmaz derecede rahatlama hissettim. Koltukta otururken hani sabah uyandığınızda bir esnersiniz, gerilirsiniz ya! öyle bir gerildim ki aman allahım, bu rahatlamnın bir tarifi olamazdı!

Küçük, aslında alarm görevi yapan bir radyo getirmişler. Oradan küçücük bir ses, tıs tıs ediyor kulaklarımda ama ben o anda hangi bar, hangi club'den clube gidiyorum kafamda yetişmesi imkansız! Biz yaklaşık 20 dakika beklerken, ferit ve galip boş durmamış 5nci sigarayı sararlarken -olm yeter neremizle içeceğiz o kadar sigarayı diye söylenmiştik bile.

Keşke 5 değil de 8 filan sarsalarmış!

Olm buraları okuyan eden var mı lan?
gerçi okuyan olmasa da yazacağım tabii ancak bir sorayım dedim.

Edit: bu entry sigaradan sonra kendini imha edecek!

Edit2: yeni bir entry yazmaya karar verdim.

@17 nickini okuduktan sonra cevap bile vermeyeceğim o yazdığına (:

ilk kez atmış olmamın etkisi ile yaklaşık 1 saat boyunca; sakız çiğnemek, su içmek ve oyun oynamak dışında ne olup bittiği hakkında en küçük bir fikrim yoktu. Ne zaman bir an yorulduğumu hissettim o zaman oturdum ve -olm noluyo lan dedim. galip kıs kıs gülüyordu! o güldüğünde ortalıkta bir huur çocukluğu oldu, ya da olacak diye düşünürdük her zaman.
-Eee yarram biz demedik mi güzel, eğlenceli bir ortam olacak dedi galip. sonra sigaralardan iki tanesini birden yakıp, birini sağdan diğerini de soldan uzattı. her dönüşte muhakkak birine geliyordu 2 sigara da. sigaraları öyle çekiyorduk ki sanki bir daha dönmeyecek, sanki başka sigara yokmuş gibiydik ama bu bizim elimizde değildi. 2 sigara da bittikten sonra yine ayaklanmalar başladı, müziğin sesi biraz daha açıldı. Ben ve ortama çok gelmeyen arkadaşım odanın ortasında ısınma hareketleri yapmaya başladık. Hatta bir ara ben topları kaleden çıkartmaya çalışırken -sert vurma oç dediğimi hatırlıyorum. o gün sigaradan biraz bırakmak suretiyle, içeceğimizi içip çıkıp gitmiştik.

Cigara'nın yanına şimdi de hap eklenmişti. Ve o ilk attığım kırmızı kalp adındaki hapı hala hatırlar, hala aklıma gelir durur.

biz bu ikili kombinasyonu sürekli yapar durumdaydık, hafta içi 1 gün ve cumartesi akşam takılmak suretiyle haftada 2 gün hap alır, diğer 5 gün ise cigara içerdik. bize verdiği zararın farkında olmamıza rağmen cumartesi günleri kutsal günümüzdü!
gültepedeki torbacı ile kankadan ileri olmuş, mahallemize bile servis yapar duruma getirmiştik. biz uzun bir süre daha bu şekilde devam ettik. Ortamımıza yabancı almıyor, yabancı ortamlarda ise bulunmuyor bulunsakta takılmıyorduk. Bu durum gerekli bir şeydi. Hele ki benim gibi bol abisi olan biri için bu durum şarttı.

artık lise bitmiş! herkesde bir telaş -ulan ne iş yapsak? okusak mı? düşünceleri her sohbetin arasına girer olmuştu. ama takıldığımız ortam ve yaptıklarımızı düşününce kimsenin okumak gibi bir düşüncesinin olmadığını hepimiz biliyorduk ve öyle de oldu. Kimse okul hayatına devam etmedi lise'den sonra. ama bu durum bizim liseli olarak kaldığımızı düşündürmesin size.
Biz artık özellikle taksim olmak üzere clublere çıkıyor, gece dışarıda sabahlıyor olan ailelerinin haylaz çocukları olmuştuk. 174 cm boyu olan ben, 50 kiloydum! ve soranlara yemek yaramıyor, askerde filan alırım bence diye güya onları kandırıyordum. Göz altlarındaki morluğun, çeşitli tik kazanmış olmamızın belkide bir önemi yoktu bizim için. Kafamızı yaşıyormuyduk biz? O dönem evet!

hepimiz tek tek askere gider olduk, yaşımız artık 20.
askerlik bizi durdurur muydu ya da bıraktırır mıydı sohbetlerinin edildiği o dönemde askerlik bize bir gibim yapmadığını fark ettim;
gece nöbetçi çavuş kolluğu tuttuğum bir günde attığım 2 tane hapın etkisinden komutanla kavga etmem bunun en büyük göstergesiydi. Kendimi santral odasına atmasam büyük kavga çıkacaktı bu cesareti hem haptan hemde komutanın yeni uzman çavuş olmasından alıyordum. başka bir şey zaten olamazdı. komutanın gelip neyin var gözlerin kızarmış, kötüysen git uzan bir kaç saat uyu diye insani yaklaşımına bile bir şeyim yok olm diye verdiğim karşılıktan sonra komutanın; senin giberim belanı ne halin varsa gör, git nöbetçileri değiştir diye çıkışmasından sonra yanımdan gitmesiyle rahatlamıştım.

Yani askerlik sadece beni değil, hiç birimizi düzeltememişti bu anlamda.

diğer arkadaşlar 1 ve 2nci tertip askerliklerini yaptıkları ve benimde 4 tertip olmamdan kaynaklanan 6 aylık bir zaman onların erken askerlik yapmalarına sebep oldu. ben geldiğimde askerlik öncesi kadar olmasa da haftada bir gün hap atma durumları devam ediyordu. cigara sadece hapla birlikte alınıyor olmuştu.

zamanla hepimiz bıraktık cigarayı, sonra da hapı! bir sonraki aşamanın cigara ve haptan daha kötü olacağını bilemezdik tabiki!

mola  

bu arada yalanını gibeyim diyen sayısı hala 1

bu bir başarıdır

'taş'la tanışmam çok uzun sürmedi askerden sonra.

@26 tabi karakterleri değiştirdim * film hala ezberimde, takılmadan neydi neydi diye düşünmeden yazıp çiziyorum işte..

galip ayrı eve çıkmış, benim sonradan haberim olmuştu. sebebi ise; Taş 'dı.

bir gün beni mahalleden aldılar, Hava alanı istikametine doğru gitmeye başladık. Sonra yeni yapılan o kocaman sitelerin oraya geldiğimizde -kime geldik? diye sordum. geldiğimiz yer Tem Avrupa Konutları idi.

konutlardan birinde 7nci kattaydı ev.. yolu gören taraf, yani ön cephe.
o gece otururken yine galip eline 0,5 lt şaşalı alıp etrafındaki kağıtları çıkarttı. Kapağını açıp suyun yarısından biraz daha azını döktü. sonra oturduğumuz koltuğun altından folyoyu çıkartıp şaşala kapak yaptı ve onu düzenli bir şekilde deldi. sonra şaşalın üstünü sigara ile yakarak bir kalem girecek kadar yer açtı. Sonra oraya bir tane kalem taktı.

içtiğimiz sigaraların küllerini temiz bir tabakda muhafaza ettik. kalıp kalı olan sigaranın küllerini şaşalık üzerine koydu ve cebinden küçük bir poşet çıkarttı. içinden beyaz, sert bir şey çıkartıp belirli büyüklükte kırmaya başladı. hepsini başka bir beyaz tabağa kırdıktan sonra şaşalın üzerine koyduğumuz temiz külün üstüne yavaşça bıraktı ve;

sağ elindeki çakmağı ateşledi.