1. 1.
    0
    Selamın aleyküm. toplanın binler size hayat hikayemi anlatıyorum
    Sene 1995, danimarkanın nobrain kentindeyim. Gurbetçi olarak çalışmaya gelmişiz. Aslında am var dediler geldik. Gider gitmez bi paket verdiler.
    Şaka lan başlıyorum:
    Sene 99, fifa 99un 99 olduğu yıllar. Sabahtan akşama kadar bilgisayar oynuyoz amq. Bi gün ara verdim, camdan bakıyorum. mahalleye birileri taşınıyo. Bizim mahallede biri taşınınca herkes bi işin ucundan tutar. Dedim oyun sıktı bi yardım ediyim. Seldıbınaleyküm dayı var mı bi iş diye giriştim. Dayı baktı şöyle bi, çok sağol yien, şunları zütürsen yeter şimdi dedi. Aldım çiçek saksılarını başladım taşımaya. Şans ya aq, binanın girişi öyle gibim bi yer ki, böyle dönemeçli falan, karşıdan geleni görmek zor, zaten önümü de görmüyom deve gibi gibi çiçek, paat diye biriyle çarpıştım.
    ···
  1. 2.
    0
    selam dan sonrasını okumadım

    özet geç huur çocuğu
    ···
  2. 3.
    0
    Tam hay aq diyecekken, hay allahım yaradana gurban dedim. O da neydi öyle. Kırmızı sıfır kol tişört, dar kot etekli, sarışın bi hatun. Öylece kaldım. Elimden tutup kaldırmaya çalıştı, ama hâlâ mal gibi bakıyordum. Kız gülümsedi. Merhaba ben Melis dedi. Ben de Erman dedim. Ayağa kalktım, bi yandan yırtık pırtık tişörtün deliklerinden giren alüvyonları temizlerken, bi yandan da kıza bakmaktan kendimi alamıyordum. Neyse işte temizledik kırılan saksıdan dökülen toprakları falan, dayı geldi, kusura bakma yiğenim seni de yorduk, bişeyin var mı dedi.
    ···
  3. 4.
    0
    Dayıya da hemen kanım ısınmıştı. Yok sağol dayı dedim, siz şimdi acıkmışsınızdır anneme söyleyeyim bir şeyler hazırlasın, hep beraber yiyelim diye de ekledim. Gittim adam gibi kenarı çift şeritli cat kotumu ve üzerine yeni aldığım lacos tişörtümü giydim. Anneme yemeği hazırlattıktan sonra dayının eve gittim. Melis üzerini değiştirmiş, az daha kapalı bir kıyafetle beni karşılamıştı
    ···
  4. 5.
    0
    Yemeğe başladık aynı zamanda da konuşmaya. Bizim dayı tapuda devlet memuruymuş. Melis de istanbul üniversitesi hukuk fakültesi 2. sınıf öğrencisiymiş. Aynı üniversitede olduğumuzu öğrenince içimden oo ye dedim. Anneleri Melis çok küçükken gözlerini hayata yummuş. Melisin bir de kendisinden bir yaş küçük Merve diye bir kız kardeşi daha varmış, o da o sene Uludağ üniversitesi tıp fakültesini kazanmış. Ben de kendimden bahsettim biraz.
    ···
  5. 6.
    0
    Melisle kardeşi çok iyi geçinen arkadaş gibilermiş. Ama o sene ayrılacakları için çok üzgün olduğunu söyledi. Ben de üniversiteler arası yatay geçiş hakkında biraz bilgiye sahiptim, melise kardeşinin geçişle bizim okula gelebileceğini söyleyince gözleri ışıldadı. Sarılası geldiğini hissettim ama dayı vardı. Dayının ismi de rüstemdi. Tam bir dayı tipi vardı. Kel kafası, ablak ensesi, kilolu vücuduyla tam bir Anadolu insanı idi.
    ···
  6. 7.
    0
    Yemeği yedikten sonra kalktım ve bir şey lazım olduğunda bizim evi göstererek çekinmeden yardım isteyebileceklerini söyleyip ayrıldım. eve gidince günlerdir her eve gittiğimde usanmadan açtığım fifa99 u bile açmadan yatağıma uzandım ve tavanı seyretmeye başladım. Eski kız arkadaşım Hülyanın ölümünden sonra ilk defa kalbim değişik bir şekilde atmaya meyillenmişti.
    ···
  7. 8.
    0
    Hülya ile lisede aynı sınıfta idik. Lise birden itibaren birbirimize aşık olmuştuk. Beraber ders çalışıyor, sınıfta en yüksek notları alıyor, adeta tüm sınıfta ve okulda ibretle bakılıyorduk. Hülya’nın kuzguni siyah upuzun saçları, yemyeşil gözleri ve çok düzgün bir fiziği vardı.
    ···
  8. 9.
    0
    Okula beraber gidiyor, beraber dönüyor, uyku hariç hemen hemen tüm vaktimi onla geçiriyordum. Hülya’nın ailesi Almanya’da olduğundan yurtta kalıyordu, bu yüzden haftasonları falan çok rahat çıkıyor, istediğimiz kadar gezip dolaşıyor aynı zamanda da derslerimizi ihmal etmiyorduk. Bana her baktığında bir kez daha aşık oluyor, kalbim ilk günkü gibi heyecanla atıyordu.
    ···
  9. 10.
    0
    Hülya ile aynı dershaneye gidiyor, birbirimize yakın deneme puanları alıyorduk. Sürekli birbirimizi motive edip daha da çalışıyor, puanlarımızı ha bire artırıyorduk. Lise bir, iki derken, lise 3 olmuş öys ve öss gelip çatmıştı. Sonuçları sabırsızlıkla bekliyorduk.
    ···
  10. 11.
    0
    Derken Hülya ile birbirimize çok yakın puanlar aldığımızı görünce dünyalar benim, yani bizim olmuştu. Ortak tercihler yapıp, yerleştirmeleri bekliyorduk. içimde biraz şüphe de yok değildi açıkçası, çünkü aramızda 378 kişi vardı. ilk bindeydik ama yine de düşünceli idim.
    ···
  11. 12.
    0
    Sonuçlar açıklanmıştı, ama dünyam yıkıldı. Ben cerrahpaşa Tıp fakültesini kazanırken, Hülya Boğaziçi endüstri mühendisliğini kazanmıştı. O hafta boyunca hergün bir araya gelip, hıçkıra hıçkıra ağlayan hülyayı teselli ediyor, en azından aynı şehirdeyiz diye avunmaya çalışıyorduk.
    ···
  12. 13.
    0
    Üniversitelerimizin kayıt zamanı gelmişti. Hülya için gerekli belgeleri toplamaya çalıştığımız bir günde, durakta beklerken hülya bayıldı. Çok korkmuştum, duraktaki amcalar sağolsun hemen haseki hastanesine zütürdük. Bir yerlerden de telefon bulup, tek başıma belki zorlanırım diye en yakın arkadaşım kemal’i çağırdım.
    ···
  13. 14.
    0
    Kemal de lisede bizim sınıfta idi. Bazen okula üçümüz gidiyor, hülya ile çalışırken onu da çağırıyorduk. Neyse kemalin babası hasekide doktordu o zamanlar. Hemen Mustafa amcaya da haber verdik, geldi ilgilendi sağolsun. Kan tahlili yapılmıştı.
    ···
  14. 15.
    0
    Üç saat kadar sonra sonuçları Mustafa amca raporu eline aldığında yüzü sarardı. Zaten üç saattir aklım başımdan gitmiş, o halini görünce niyeyse ben de ağlamaya başladım. Mustafa amca önce sarıldı, ardından beni çekip dışarı çıkarttı. Ölümün insanlar için olduğunu, şuanlık ellerinden geleni yapacaklarını ama pek de ümitli olmamamı gerektiren telkinlerle moral vermeye çalıştı.
    ···
  15. 16.
    0
    Yapılan tahlillerden ve çekilen filmden Hülyanın pankreas kanseri olduğu ortaya çıkmış. Kanser de nalet olsun ki son safhası, yani vücudun direncini artık kırmaya başladığı dönemmiş yani.
    ···
  16. 17.
    0
    ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraçayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç ayraç
    Tümünü Göster
    ···
  17. 18.
    0
    Hülyanın izmir karşıyakadaki akrabalarına haber verdik, onlar da ailesine haber verdi. iki gün sonra ilk uçakla hülyanın ailesi geldi. Hülya ailesinin tek çocuğuydu. Annesi babası hülyayı öyle baygın bitkin gördükleri saniyede on yaş yaşlanırcasına kahroldular. Ah be kızım, gel almanyada oku dedik sana, iyi besleyemediler seni, ne hallere düşürdün hem kendini hem bizi.
    ···
  18. 19.
    0
    Ne yapacağımı bilmiyordum, akşam eve geliyor, uyuyamıyor, sabah tekrardan hastaneye hülyama gidiyordum. inanmazsınız dostlar saçımda 1 haftada 15 20 adet beyaz saç çıktı. Mustafa amca ile sürekli konuşuyorduk.
    ···
  19. 20.
    0
    . Her seferinde yok mu bir çaresi diye ısrarla ve belki bir ümit diye soruyordum. Hülyanın nerdeyse bir iki aylık bir ömrü kaldığını öğrenince de bakakaldım sadece. 4-5 saat kimse ile konuşmadım, bir iki gün yemek yiyemedim. Hülya bir an aklımdan çıkmıyordu.
    ···