0
hava sıcak, bakırköy bağcılar minibüsünün arka dörtlü koltuğunda kapı tarafına oturuyoruz eşimle. minibüs yoldan binenlerle birlikte iyice doluyor. son olarak incirli sinemasının orada bir yaşlı amca ile 3 genç daha biniyor. yaşlı amca sıcağa inat takım elbiseli, kilolu, buram buram ter içinde. dikkatla ona bakıyorum bana bakarsa çağırıp yerimi vereceğim.
o anda onunla binen gençlerden birinin elini görüyorum, amcanın ceplerini yokluyor. hiç düşünmeden "herkes cüzdanına dikkat etsin" diyorum, yüksek sesle.
- herkes cüzdanına dikkat etsinmiş..!! diyor gençlerden biri bana bakarak.
- kim diyor lan onu ?? diye soruyor diğeri
- şurda bir anası gibişmiş var, o diyor.. diye cevap veriyor gözlerini benden ayırmadan
- onun anasını gibeyim ben, o ne karışıyor ? diye devam ediyor diğeri ve küfürler ardı ardına geliyor. yüzüme bakarak, ağır, bayağı, insanlık dışı küfürler. ben de onlara bakıyorum, gözlerimi kaçırmadan. ama ağzımı açmıyorum.
minibüs duruyor, şoför kapıları açıyor ve yankesici gençler iniyor, inerken bile küfrediyorlar.
kapı kapanıyor, gençleri arkamızda bırakarak uzaklaşıyoruz. minibüsün içinde bir uğultu başlıyor. az önce küfürler gırla giderken sus-pus oturan yolcuların her biri bişeyler söylüyor.
ben o arada yankesici gençlerin şivesini düşünüyorum. türkçeyi o şive ile konuşan bir sürü arkadaşım oldu benim, hala da var. bir sürü namuslu, dürüst, şakacı, çalışkan arkadaş.
hatta kızımın adı, o arkadaşlarımdan birinin "dilan halaydır, halayın en coşkulu anıdır" sözlerinden dolayı dilan.
ben bunları düşünürken yanımda oturan genç beni dürterek;
- moralin bozulmasın abi, bunların hepsi böyle şerefsizdir, pisliktir..!! diyor
- bunların hepsi böyle değil..!! diyorum ve eşime dönüyorum, sıkıca elimi tutuyor, yüzünde zoraki bir tebessüm, çok korkmuş belli ki