1. 26.
    0
    sonra sabah okula gidicez, baktım bana kahvaltı falan hazırlamış, bende kafamı gibeyim arkadas, sevgilim var bi senelik, evin anahtarıda var onda, neyse biz kahvaltıyı ederken bi baktım kapı açıldı benim manita, kızda benim kıyafetleri giyiyo aq. altı çıplak zaten sırf don, birden bagırmaya başladı, hayvan herif ben dün senden ses çıkmadı diye nası olduguna bakmaya geliyorum şu hale bak huur çocugu falan saydırdı gitti. selma da gibtir olup gidecek şimdi dedim kendi kendime. kız gelip üzülme, hem ben burdayım falan dedi aq. bende noluyorum diyorum daha 10 gün oldu tanışalı, utanmasa evlenelim dicek. neyse dedim, adalet işte. hakettigini buldun. keşke ibret kısmı bu kadar olsaydı, ama devamı vardı.
    ···
  2. 27.
    0
    okula geldim, kızın üstegi üzerine ayrı ayrı girdik. önce bu, 15 dakka sonra ben. niye böle dedim, seninde mi sevgilin var, yok mok dedi, duyulmasın istiyorum falan, dedim herhalde babası bunu izletiyo mu napıyo yannanlara gelicez. zaten kızdan tırsmışım iyice yılışık oldu. neyse gittim dersime, çıktım baktım bizim agır abi orda, naber falan dedim, bana bi kahve ısmarladı oturduk sigara içtik bi güzel, keyfide yok gibiydi, ne iş falan dedim. bi kız kardeşim var dedi, eve gitmemiş dün gece falan, hadi ya, dedim hee dedi, babam yasakladı aynı evde kalmamızı o yüzden kendi evinde dedi ama ben akşamları bi ugruyorum falan dedi. benim o an jeton düştü, ananı avradını dedim, koşar adım selma yı bulmaya çıktım. keşke olaylar bu kadar basit olsaydı.
    ···
  3. 28.
    0
    up lan up bin
    ···
  4. 29.
    0
    "dur," diye komut verdi, "dur köylü!"
    uso durdu.
    "bu tazıyı nereden buldun?"

    "çölden, arabistandan getirdim beyim. çok düştüm peşine. babasını
    anasını vermediler. bu yavru daha."

    "güzel güzel, ver tazıyı candarmaya. alın onu bizim eve zütürün. i̇yi
    iyi, güzel, güzel."
    ···
  5. 30.
    0
    sağ ayağı öndeydi. sarışın bir kurda benziyordu. dimdik... ağaca,
    toprağa, karıncaya, ya da hiç bir şeye, bir boşluğa bakar gibi bakıyordu
    usoya... bir korkuya, karmaşıklığa, öfkeye, küçülmüşlüğe, acıya bakar gibi,
    yabanıl bir uzaklık, bir küçümseme gibi bakıyordu usoya. bir taşa, toprak
    parçasına bakar gibi.
    ···
  6. 31.
    0
    uso tasmasından yakalamıştı tazıyı. candarma onu tekmeliyordu. öteki
    candarmalar da vardılar tekmelemeğe başladılar usoyu.

    "vay alçak vay! bir yüzbaşıya... cumhuriyetin bir yüzbaşısına. vay
    alçak vay, bir tazıyı çok görüyor bana, yüzbaşısına... "

    yüzbaşı sarışın, köpürmüş, delirmiş, gururu incinmiş bir kurda
    benziyordu.
    ···
  7. 32.
    0
    "vay alçak vay! bir yüzbaşıya... cumhuriyetin bir yüzbaşısına... vay
    dil bilmez vahşi köpek vay! serin serin onu yere, serin!"

    oraya, ağacın altına, nalbant tezgahımım yanına çarşının tüm
    kalabalığı bir anda hıncahınç dolmuştu.

    az bir sürede üç candarma usoyu yere serdiler. kalabalıktan utkulu bir
    uğultu yükseldi, çarşıyı doldurdu, indi. yüzbaşı yerdeki usonun üstünde
    döğünür, çizmeleriyle yere yamyassı yapışmış adamı çiğnerken, kalabalıktan
    arada sırada sevinç çığlıkları geliyordu.
    ···
  8. 33.
    -1
    sonra neyse biraz aramadan sonra buldum kızı dedim abi senin gökhan mı? evet dedi dedim deli gibi seni arıyo benimde senle oldugumu bilmiyo, ögrenirse öldürür beni, görüşmeyelim bundan sonra dedim, dedi nolur yapma sende gitme falan, neyse oturdu anlattı, geçen dövdükleri lavugu bunla el ele tutşurken görmüşler meğer, o yüzdenmiş dayak. Ben daha beter tırstım, tamam dedim işte görüşemeyiz bidaha nasısa ögrenir olmaz öyle şey falan dedim. nolur gitme dedi, bildigin gibi degil kıskanıyo dedi, nası yani dedim, abisi kıza aşıkmış beyler, o yüzden babası ayrı evler tutmuş bunlara, büyük olay olmuş aile içinde, akşamları kontrole diye gelip bana sahip oluyo dedi. benim betim benzim attı lan binler, öyle korktugumu hatırlamıyorum, herif hem pgibopat hemde sapık, beni bile giber bu dedim. kıza babana söylesene dedim, oda söz geçiremiyo artık dedi neyse. ben sonra konusalım dedim, tam çıktım ki bi baktım gökhan dışardaki camdan bizi izliyo. varya binler o 3 saniyelik anda aklımdan o kadar çok şey geçtiki, elini tuttumu konusurken kızın falan onu düşünüyorum nası kıvırırım diye, adam girdi içeri, gel dedi dalyarakli bi konusalım senle. gibe gibe gittim tabi.
    ···
  9. 34.
    0
    "bir tazıyı, bir tazıyı, bir yüzbaşıya... "

    yüzbaşı sarışın bir kurda benziyordu. şikarını çiğneyen, yutmadan
    önce...

    yüzbaşı tazıyı tasmasından tuttu. kalabalığa döndü, gülümsedi. mavi
    gözleri ışıldadı. usonun üstünden indi. kalabalıktan en küçük bir ses bile
    çıkmadı. yüzbaşı önce kalabalığa gülümsedi, onların onayını istedi, kalabalık
    duvar gibi, taş gibiydi.
    ···
  10. 35.
    0
    "alçaklar," dedi gürleyerek. kalabalığı yararken, sağına soluna
    dönerek, hep "alçaklar," diyordu. "bir yüzbaşıya bir tazıyı siz de, öyle mi?
    bir tazı, tazı, tazı, tazı öyle mi?"

    kalabalığın ortasında durdu. sağ ayağını öne uzatıp yere heybetle
    vurdu. sarışın, taştan bir kurt heykeline benziyordu.

    "haydi, dağılın siz de... köpekler... " dedi.
    kalabalık sessizca dağıldı.
    uso, dedi, uso, kalk ayağa yürü!

    ve orada, o dağın dibinde... uso dört döndü. usonun tazısı aklından
    çıkmadı. tazının da adına gazele demişti.
    ···
  11. 36.
    0
    ve bir yıl sonra, bir çiçek açımında yüzbaşı çarşının ortasında, sağ
    çizmeli ayağını toprağa çakıp durdu. arkasına döndü. üç gün kendisini izleyen
    adamı gördü. gerçekten adam onu adım adım izliyordu, gölge gibi. yüzbaşı çok
    korkmuştu. geriye dönünce onu gölge gibi izleyen adamı gözleri bir yerlerden
    ısırır gibi oldu. korkusu azıcık geçti, ikircikli adamın üstüne yürüdü. adam
    ona gülen gözleri, sevinç içindeki yüzü elleriyle gülümsüyordu. adamın
    gülümsemesine yüzbaşı da sevindi. yüreğindeki korku adamın gülümsemesiyle
    silinmiş gitmişti.
    ···
  12. 37.
    -1
    neyse çıktık dışarı, beni vurucak herhalde diye içimden geçiriyorum, orda bi kafe var okulun dışında, gittik oraya oturduk 2 çay dedi, bide sigara uzattı, yok abi dedim saol. dedi senin selmayla aranda ne var? ben zaten züt gitti dedim, abi okulda tanıştık arkadasız yani bişey oldugu yok. herif böle bi sustu 10 sn falan, sonra dibime kadar girip, bak dedi, şimdi beni iyi dinle. kafamı salladım bende. O kız şizofren, ben ona dayanmadgım için ayrı evde kalıyo ama akşamları kontrole gidiyorum iyi mi diye bakmak için. içimden öyle küfürler ediyorum ki ama düştügüm hale, hangisine inansam dedim, e dedim abi geçen gün bi elemanı dövmüşsün. oglum kız ilk tanıştıgı çocuga yapışıyo sülük gibi utanmasa evlenicek, bizim ailemizin bi adı var bi sanı var, en önemlisi mirası var. kıza deli raporu alsak adı çıkıcak, deli raporu almayıncada men falan edilmiyo dedi. ananı gibeyi ananı gibeyim diyorum bende. vardı kızda bi gariplik.
    ···
  13. 38.
    0
    yüzbaşı daha adamın kim olduğunu çıkaramıyor, gülümsemesini
    sürdürüyordu.

    "merhaba! ne istiyorsun?"
    "uso," dedi. "uso... van gölünden. tazı," dedi, "tazı... gazele."

    yüzbaşı birden kaya gibi kesildi, yüzü kapkara oldu, kan tepesine
    sıçradı, öfkeden kudurdu.

    "köpek, seni köpek oğlu köpek! bak şuna bir iti, bir tazıyı bana çok
    görüyor da, ta buralara kadar geliyor süphandağından, patnos, patnos
    ovasından, van gölünden... "
    ···
  14. 39.
    0
    Abi diyorum kendi kendime, bu benimki nasıl hayat dıbına koyayım, nası benim başıma böle bişey gelir. gibtirin gidin diyorum. Adama diyemedim tabi gibtir git diye. bilmiyordum ben abi dedim, o kadar belli olmaz dedi, tanıyınca anlarsın anca. garip gelen halleri olmuştur dedi, oldu valla dedim. Sen şimdi git dedi, yanaşırsa yüz verme, bide senle ugrasmıyim, arkadaslıgımızda bozulmasın. Tamam abi dedim, kusura bakma dedim tekrar, kalktım gittim çayımı bile içemeden. O sırada selma aradı.
    ···
  15. 40.
    0
    azıcık yumuşar gibi oldu, meraktan:

    "nasıl geldin ta oralardan buraya? benim burada olduğumu nereden
    buldun, kimden öğrendin?"

    usonun gözlerinin içi güldü yüzbaşı yumuşayınca.

    konuştu, uzun anlatıı. onu bulmak için nerelere, nerelere başvurmamış,
    ne zorluklara katlanmamıştı. ta vanden buraya, akdeniz kıyısına, i̇skenderuna
    yürüyerek gelmişti bir buçuk ayda.

    "o tazı benim iki gözümdür. ver tazımı yüzbaşım."
    "bir tazı ha! bir iti, bana ha!... çok gördün ha! candarmalar!
    ···
  16. 41.
    0
    ve çarşının ortasında, dört candarma, usoyu yere serinceye kadar...
    sonra yüzbaşı hırslı çizmeleriyle kalabalığın ortasında yere yamyasıı yapışmış
    usonun üstünde dolaşarak... sureti çizmenin parlaklığına çıkarak, ala kanı
    sert çimentonun üstüne sızarak... yüzbaşı yöresindeki suskun kalabalığa baktı.
    gülümsedi, kalabalık suskunlaştıkça suskunlaştı, duvar gibi oldu. yüzbaşının
    sırtı ürperdi, öfkelendi. dişlerini sıktı, dişleri gıcırdadı. kalabalıktan hiç
    bir yankı gelmedi. yüzbaşı titredi. kalabalığı yardı, çıkarken, ötede,
    kalabalığın ucunda durdu. kalabalık ona bir öç gibi geldi.
    ···
  17. 42.
    -1
    abim sana ne dedi diye sordu, bende deli abi dedim sonuçta tartışcak halim yok, bişey demedi ya, ama bundan sonra görüşemicez dedim, telefon kesildi. neyse okul binasına girdim, kantine geçtim oturuyorum tek başıma olayları düşünüyorum derken bi baktım selma nın arkadaslarından biri, kapıdan bi bakındı, sonra koşar adım yanıma geldi, çabuk gel dedi. neyse gittim, kızlar tuvaletine soktu, ananın amı dedim ben bunu gibmem bununda abisi çıkacak, neyse bi baktım selma yerde yanında 2 kız daha tokat falan atıyolar yerde parçalanmış bi telefon var, ananı gibeyim dedim. kız sinir krizi geçirmiş. telefonu parçalamış. Gökhan ı aradım, dedim böyle böyle, hasgibtir dedi. tamam ayılınca haber ver ben gelmiyim görünce sinirleniyo daha beter dedi, tamam dedim. bi kaç dakka sonra kendine geldi kız, ben görünce sarıldı öptü falan, nyse kalktı, derse gitmem lazım dedim, öyle bi baktıkı arkadas gözüme cigerim gibildi sanki. derse diye, arkadan kaçıp eve gittim. oturdum bi yemek yedim, geçtim pc ye takılıyorum, kapı çaldı. bi baktım selma.
    ···
  18. 43.
    -1
    okuyanın amında pırasa yetiştiriyim.
    ···
  19. 44.
    0
    "bir tazıyı çok görüyor bana. bir yüzbaşıya... dil bilmez, vazalak bir
    yaban adamı, beni bir yıldır izliyor, nereye gidersem. ta vandan buraya kadar
    gelmiş, sözüm ona bir tazı için... bir tazıyı koskocaman bir devletin bir
    yüzbaşısına çok görüyor. ona böyle davranmasan, bir tazı için böyle yapan bir
    insan, bir tazı için süphandağından yürüyen bir insan daha önemli işler için
    ne, ne, ne yapmaz? öyle değil mi? son türk devletinin varlığına kastetmez mi?
    son, son, son... "

    konuştu, konuştu, köpürdü, coştu bağırdı, kalabalıktan çıt çıkmadı,
    yüzbaşının yılan yeşili gözleri kıvılcımlandı, öfkesi kudurdu.

    "haydi yallah," diye kalabalığın üstüne kollarını savurdu. "haydi
    yallah, dağılın."
    ···
  20. 45.
    0
    herkese ibret olsun diye seni gibmek lazım pic
    ···