1. 1.
    0
    vay dıbına koyim lan demiştim ilk. babam mimar olucaksın, mühendis olucaksın diye diye, alan dışı, tercih dışı ola ola 4 sene sonra radyo,tv bölümüne yerleşmiştim. vay dıbına koyim.

    bir yavşak gibi pull and bear'dan deri ceket aldım ileriki zamanlarda. dedim başlıyoruz. güzel olacak her şey. güzel.

    başladı da. zaman su gibi akıp geçtiiiii ve gitti. sona doğru, rutinleşen hayatta ve okul yaşantasında tek eğlencemiz esnaf lokantasında (ucuz olduğundan okula göre) karnıyarık yemek oldu.

    hayallerimi köreldi. nasıl körelmesin. 1 sene boyunca egosu tavan yapmış ama aslında bir gibim olamamış, ve insanları karamsarlığa iten sığır hocaların ağız kokusunu çekmişsin. beynini şişirmişler anılarıyla. ve elinde var sıfır. sıfır.

    milliyet.com.tr'yi açıyorsun, lisedeki o çocuk ana sayfada. televizyonu açıyorsun yine o. herkes onu konuşuyor. vay dıbına koyim diyorsun.

    daha dün bu adam gömleği dışarda, istiklal marşında duruyordu karşında. nasıl olur lan diyosun. kıskanıyosun.

    bu kıskançlık, zaten olmayan bilgileriyle, ve övündükleriyle masturbasyon yapan hocalarının derslerine girdiğinde daha da artıyordu. o orada, ben buradayım.
    ···
  2. 2.
    0
    böyle kegib kegib yazayımda blog gibi olsun, hehe.
    ···
  3. 3.
    0
    neyse..

    evde sorunlar oluyor, baban dıbına koyuyor ortalığın. eve icralar geliyor. evin gibilmiş. evde huzur yok. aile ayvayı yemiş. annen oturmuş o çocuğun delirmesini izliyor hala tv de.

    benim bu olaylara ne oluyoruz lan diye bağırmam bir şey ifade etmiyor artık. follofoş olmuşuz ailecek. bir gün televizyon gidiyor, öbür gün bulaşık makinesi.

    ama hala televizyonda o dizi var.
    ···
  4. 4.
    0
    okula git-moralin bozulsun-eve gel.

    sevgilinin aile problemleri-gece yarılarına kadar kavgalar- annesiyle oturup konuşmalar-okula git

    eve gel-babanla kavga et- okula para öde- gibe gibe yine de okula git- okuldan bir yarar gelmesin.

    sevgilin mutsuz-sen mutsuz- aile mutsuz- milliyet.com.tr de adamın suratı, "bir kızla yakalandı"
    ···
  5. 5.
    0
    ulan diyorum. galiba tamam. küçüklükten beri dünyanın "en" bi şeyi olucak adamın sonu bu sanırım. bi tak olmamak. olamamak.

    derken. bir gün mail geliyor. "ekşi sözlükte yazarsın -ahmet sourtimes"
    ···
  6. 6.
    0
    ulan diyorum. geçen sene mi yazmıştım. hatırlamaya çalışıyorum ne ara 10 entry gönderdiğimi. 2000 yılından beri takip ettiğim, "yok abi gibsen yazar olamazsın orada" diye geyiklerle var olmuş bir yerde yazar oluyorum.

    vay dıbına koyim diyorum.

    sonra diyorum ki, ehh bu ne lan. gibeyim öyle işi. acaba satsam para eder mi?
    ···
  7. 7.
    0
    eve gelip, baş başa kalınca. insanın aklına şey geliyor. işte o şey. o beni rahatsız eden adamın hakkında bir şey mi yazsam.

    yeaa dünki ergendi şimdi dizi yıldızı olmuş olan falan diye.

    o bana koyuyor lan. beyinlerimin içinde dolaşan o ihtimal elektronları bile bana koyuyor. şe diyorsun. işte tam ekşici bin oldun. "olamadığına" tanım giriyorsun. arkadaşının pikachu'lu kalem kutusuna bak atar gibi. yani seviyorsun onun konumunu. ama işte.
    ···
  8. 8.
    0
    okul bitince. kurcalıyorum. yazıyorum bi şeyler. iyi geliyor. karşı olduğun ne varsa, rahatsız olduğun ne varsa.

    bütün haksızlıkları yazıyorum. rahatlıyorum. en beğenilenlere girince terapi oluyorum.

    ekşi fest için manitacı derken, biletlerin çıktısını alıp gidiyorum oraya sevgilimle. eğleniyorum. (mfö süperdi)

    diyorum ki, bir şeye aidim. tamamdır. ekşici binim ben. yazıyorum kafamı meşgul eden ne varsa. seviliyorum sanıyorum. güzel gidiyor.
    ···
  9. 9.
    0
    deli gibi para verdiğim bu özel okuldan, devlet üniversitesine yatay geçiş yapıyorum bu arada. yani 4-5 yıl önce hayal bile edemeyeceğim bir yer.

    (alanım dolayısıyla kat sayı muhabbetinden seçemiyordum bu bölümü)

    ama bu beni tatmin etmiyor lan. bir terslik var. bir terslik.

    21 yaşınca gelince, ekşi sözlük yazarı, taşşaklı devlet okulu, sevgilisi olan. vasat bir adam olduğumu görüyorum.
    halbuki bir şeylere sahip olmayınca, bir gün başka bi şey olacak hayali daha sevimliydi.

    yani bu yukarıda saydıklarım aslında zaten bir başarı değil. ama küçükken başarıydı. büyükken sıradanlaştı.

    hepi topu 21 yıllık hayatımın, en büyük numarası bu oldu.
    ···
  10. 10.
    0
    dinlemediğiniz için teşekkür ederim huur çocukları
    ···
  11. 11.
    0
    durun lan durun devam edeyim. @14 doğru söylüyorsun.

    ama ifade ediş şeklim böyle. kurgulu yazamıyorum ben yazdıkça değişiyor. hani okuyan biri, bir parçasından belki bir şeyler anlar. herneyse.
    ···
  12. 12.
    0
    bazı insanlar, başka insanlarda pek bir şey bulamaz. zoraki de olsa gülemez dediklerine. klişe diyologları sıkar. zevzekliğini çekemez.

    ben zaman zaman çekebilsem, hatta eğlenebilsem de. bir süre sonra ben de pes ediyorum. insan tak gibi kalıyor o zaman. o yok bu yok, ne var itoğlu it.

    insan kabuğuna çekilir. televizyonuna, facebookuna. sözlüğüne. ben de öyle yaptım.

    akşama kadar bugün ne giysem izledim. hakan akkayalar, ivana sertler falan.

    elimde de ekşi sözlük. bi tak yapmıyorum. ama sanki new york sokaklarında, bluetooth kulaklığımla caddeyi hızlı adımlarla geçen, takım elbiseli adam tadındaki bir işimdeyüm gücümdeyim havasında yazıyorum.

    bir kere o kimliksiz, kimlilikliğe sahip olunmuş.
    ···
  13. 13.
    0
    yıl 2000. bir önlüklü bin olarak yeraltı öyküleriyle tanıştığım ersin karabulutu, o zamandan beri takip etmeme rağmen. ve sandık içlerinin tamdıbını okumuş olmama rağmen yine de sandık içi 2 kitabını alıyorum.

    "oha aynı ben, beni anlatıyor" diyoruz tabi ki bu 10 sene içersinde. de. bi şey oluyor.

    evet, seni anlatıyor ama adam ünlü lan. ersin karabulut lan. biz aynısını yaşıyoruz ama. o çektiği azapların meyvesini yiyor. insan böyle bir kalıyor.

    ben ne yapıcam lan diye terliyorsun inceden. ben çizemiyorum ki? ben nasıl anlatayım. neyi anlatayım. anlatsam zaten ersin karabulut var. ben neyim diyorum.

    o zaman giberim anasını diyorum. atıyorum kitabı bir yana.
    ···
  14. 14.
    0
    ki öğrenilmiş çaresizlik nedir deseler, ersin karabulut derim bu saaten sonra.
    ···
  15. 15.
    0
    eh. bunu bile yazıyorsun sözlüğe. insanın egosu gereği manitacı olduğunu düşündüğün şeyleri bile yazıyorsun bir şekilde. bence gizli bir irademiz var. farkında olduğumuz ama çok saçma bir şekilde bizim tam kontrol edemediğimiz.
    ···
  16. 16.
    0
    ki buna 31 sonrası pişmanlığı da diyebiliriz. yani. çok saçma olan bir olayın saçma olduğunu ve sonucunun da saçma olduğunu bilerek, o anlık "yapma ihtiyacı" hissetme şeysi.
    ···
  17. 17.
    0
    ki bu yapmasan da olur "yapma ihtiyacı" ekşi sözlükten uçurulmama neden oldu.

    akşam bfik (bakınızla konuşma) ihlali çerçevesinde bastım bol bol inci jargonunu. komik de olmuştu aslında. en beğenilenlerime girmişlerdi. hehe güldük. silerim ben bunları dedim.

    siliyordum da. derken sabah olmuş.
    ···
  18. 18.
    0
    hemen bir heyecan vardır ya. hangi platform olursa olsun. facebook, sözlükler, twitter falan. "ne olmuş" heyecanı. hemen açtım ekşiyi.

    "kayıdın silinmiş" dedi. tabi tekrar tekrar giriş yapmaya çalıştım olmadı. sıcak sular ensemden dökülüyor tabi ki.

    lan diyosun o an. şimdi sevgiliyle ekşi fest'e gidilmiş. memnun kalınmış, eğlenilmiş. minnettar da olmuştuk. mfö izledik diye.

    ne diyeceğim? tamam hiç giblemez. boşver der ama ne gereği vardı şimdi.

    üstelik, blogları tıklansın diye, blog linki verdiğim arkadaşlarım da takip ediyordu beni. onlara ne diyeceğim.

    lan hepsini geç, ana avrat kaydığım nefret edilesi öğretim görevlileri hakkında yazdıklarım ne olacak? ya bir tercih aşamasındaki adam yanlışlık yapıp orayı tercih ederse?

    lan diyorum ne yaptım ben, ne gereği vardı.
    ···
  19. 19.
    0
    insan, bu anlamsız günler içersinde, hayatının bir parçası yaptığı yerden silinince cidden kendini kötü hissediyor.

    savunma mekanizması. boş yere atıldım kesinler, falanlar filanlar. hemen bir şey yapmalı.

    gidiyorum, çok sıcak bakmadığım stajyerlik şeysi için arıyorum şirketi. görüşmeye gidiyorum. ne güzel yeni bir başlangıç olacaktı.

    ama o metrobüste aklımda sözlük tabi ki. yine "sıradan" bi adam oldum lan diye hissetmeye başladım.

    ve ekşi sözlükle farklı olduğumu sandığım için de nefret ettim kendimden. zaten mevzu da sözlük değildi. sözlüğün gücüydü. dıbını gibtiğim, yanlarına gidince tak muammelesi gördüğün o hocaların gibledikleri yerdi çünkü orası.
    ···
  20. 20.
    0
    kaynatasını gibtiklerim yani.

    ah ah. çalıştığım yer tahminimden iyi çıksa da, duygularım, beyaz çarşafın üzerine yapışmış sinek gibiydi. bu sözlükten atılma olayı gibiyordu beni. açık konuşmak gerekirse.
    ···