1. 26.
    0
    özet: homofobik olmayın muallakler, dakka başı muallak kelimesini kullanmayın dıbına koyiyim. muallak demek heterociksüel demek kadar küfür ya da hakaret olabilir. ama siz abazanlar olarak muallakyi küfür olarak kullanırsınız çünkü aslında özünüzde hepiniz gizli muallaksiniz. hayırlı olsun.
    ···
  2. 25.
    0
    borozan, ananın amında borozan çalayım

    yeni borozancıklar türesin .züt!!
    ···
  3. 24.
    0
    heterociksüel muallakler özet geçin diyoruz dayanıyosunuz tespite.
    am bitleri okumaya kalksak ömür biter entry bitmez.
    ···
  4. 23.
    0
    orrospucocugu yazisini goren troll bos durur mu aq?
    ···
  5. 22.
    0
    borazon sozlugu gibtin gotveren alısık degil boyle uzun entrlere.
    seni amın kızı.
    ···
  6. 21.
    0
    Sizin yazıcağınız yazıyı, ctrl+c ctrl+v yapan elinizi gibiyim. bu yazıyı okuyanıda gibim , taşşak mı geçiyonuz lan. eşşeğin gibi gibi yazmışsınız
    ···
  7. 20.
    0
    @8 eyvallah yigenim sukelan geldi.
    ···
  8. 19.
    0
    borozan ananı kozalakla gibim
    babanın dölünü gibim bu ne uzun yazı bin kurusu
    ···
  9. 18.
    0
    ‘ATO Raporu Güvenilir Değil’

    \\\"\\\'Hayatsız Kadınlar\\\' başlıklı rapor, Ankara Ticaret Odası\\\'nın (ATO) dünyaya nasıl baktığını gözler önüne seriyor. Ele aldığı konuyla ilgili güvenilir bir kaynak olduğu söylenemez. Bu rapor bize fuhuşla ilgili değil fakat ATO\\\'yla ilgili epey fikir verebilir.\\\"

    Gazeteci Ayşe Düzkan, Ankara Ticaret Odası\\\'nın (ATO) \\\"Neler oluyor bize?\\\" başlığıyla basına sunduğu ve dört dosyadan oluşan raporu, bu sözlerle değerlendiriyor.

    Raporların kaynaklarının açıklanmaması ve güvenilirliği konusunda yapılan haberler sonrası, CNN Türk televizyonu ve Yeni Şafak gazetesinde de çeşitli haber ve yorumlar yer aldı. Veri Araştırma araştırma şirketi yöneticisi Sezgin Tüzün, bir araştırmanın bilimsel ve güvenilir olabilmesi için, nerde, ne zaman ve nasıl yapıldığının açıklanması gerektiğini söylüyor. Birgün gazetesi editörlerinden ilker Yaşar, raporların kaynağının ATO olmasının yeterli olduğunu söylüyor; verilerin değil, olayın sosyal bir yaraya işaret etmesinin önemli olduğunu belirtiyor. Temmuz ayı içinde, her hafta bir tanesi açıklanan ve hemen tüm gazetelerde yer alan; Türkiye\\\'deki işportacılar ve \\\"hayat kadınları\\\"nın sayısı; boşanma ve suç oranı hakkında veriler içeren raporların sonunda, ATO Başkanı Sinan Aygün\\\'ün kısa bir açıklaması da yer alıyordu. Gazetecilerin herhangi bir kaynaktan doğrulatmadan ve verilerin kaynağını araştırmadan yayınladıkları \\\"basın dosyaları\\\" hakkında gazetecilerin ve bir araştırmacının görüşlerini aldık.

    • Ben gazetede bu raporu yayınlardım ama farklı bir biçimde. Raporun ele aldığı konuyla ilgili güvenilir bir kaynak olduğu söylenemez; ama rapor ATO\\\'nun dünyaya nasıl baktığını gözler önüne seriyor. Bu rapor bize fuhuşla ilgili değil fakat ATO\\\'yla ilgili epey fikir verebilir.

    • Türkiye\\\'de fuhuş hep vardı. Sinan Aygün bu raporu hükümetleri eleştirmek için bir araç olarak kullanıyor. Fuhuşun artmasıyla yoksulluğun artması arasında bir ilişki var muhakkak ki ama fuhuşun esas sebebi erkeklerin taleplerinin sadece \\\"aile kadınları\\\" tarafından karşılanamamasıdır.

    • Türkiye gibi az araştırma yapılan, doğru dürüst istatistik tutulmayan bir ülkede, hele de kadınlar gibi göz ardı edilen bir kesim hakkında, üstelik de fuhuş gibi ağırlıklı olarak kayıt dışı işleyen bir sektörde rakam vermeye kalkmak başlı başına güvenilir olmamanın bir belirtisi. Türkiye\\\'nin nüfusu bile tam olarak bilinmiyor, nerede kaldı çoğu kayıt dışı çalışan fahişelerin sayısı bilinsin.

    • Fahişelik yapan kadınlar ciks emekçisidir. Fahişelerin bedenlerini sattıkları ya da kiraladıkları söylenir ama bu doğru değil çünkü fahişeler aslında cinsel hizmet sunarlar. Bunu herhangi bir erkekle birlikte olan, evli olan neredeyse bütün kadınlar yapar. Ama fahişeler bunu farklı farklı erkeklere ve ücret karşılığında yaparlar.

    • Evli kadınlar da kocalarıyla her zaman gönüllü olarak birlikte olmazlar. onlar da cinsel hizmet verir. Bunun yanında bir de yemek, bulaşık, temizlik ve saymakla bitmeyecek başka hizmetler verirler ve bunların karşılığında ücret almayıp boğaz tokluğuna çalışırlar.

    • Fahişeler ise sadece cinsel hizmet verir ve bunun karşılığında ücret alırlar. O yüzden emekçidirler. Evli kadınlar ise boğaz tokluğuna çalışan kölelerdir.

    • Fahişelerin çalışma ortamı güvensizdir, tehlikelerle doludur. ama yaptıkları işi evli kadınlar, hatta zaman zaman sevgilileri olan \\\"özgür\\\" kadınlar da yapar. Ev kadınlarının uğradıkları şiddet göz önüne alınırsa aslında onların da epeyce riskli bir ortamda çalıştıkları görülecektir.

    • ATO raporunda bile kadınları ailelerinden erkeklerin sattıkları söylenmiş. Yani uzun lafın kısası kadınlar için en tehlikeli ortam aile.

    Tüzün: Araştırmayı kimin ve nasıl yaptığı önemli

    • Araştırmanın değerlendirilebilmesi için o araştırmayı kimin, nasıl yaptığı önemlidir. Kullanılan araçlar, bilimsel süreç ve kaynaklar araştırmada yer alır ki araştırmayı kullanan da aynı sonuca ulaşabilsin.

    • Bazı araştırmaların, kaynak gösterilmeden sunulması geçerlilik ve sağlıklılık kriterlerine uymuyor. Özellikle marjinal çalışma alanları dediğimiz işlerde yapılan araştırmalarda belli ölçütler vardır. Araştırmanın sonuçlarıyla ilişkili olarak tahminler yapılır.

    • Gazeteciler ve uzmanların başvurduğu araştırmalar; konunun uzmanı, araştırmacı titri taşıyan kişilerce yapılmalı. Neyin, nasıl ve neden yapıldığı mutlaka açıklanmalıdır. ATO\\\'nun raporunun araştırma olarak adlandırılıp adlandırılmadığını bilmiyorum ama yayınladıkları verilerin kaynaklarını açıklamaları gerekiyor.

    Yaşar: Raporlar sosyal yaraya işaret ediyor

    • ATO\\\'nun raporlarını tarafsız haber olarak gördük ve yayınladık. Kaynak olarak ATO\\\'yu gösterdik. Dosyaların kaynağı belli değil ancak, Türkiye\\\'de zaten hiçbir kurumdan sağlıklı veri alamıyorsunuz.

    • Raporların sosyal bir yaraya işaret etmesi, rakam olarak afaki olsa bile, bazı sorunlara dikkat çekmesi açısından yayınlamaya karar verdik. Araştırmadan çok bir değerlendirme olarak gazeteye koyduk.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 17.
    0
    borozan seni babanın gotune takarım ak evladı.
    neetin lan ozet verde anlıyalım.
    ···
  11. 16.
    0
    Rapora göre, genelevde çalışabilmek için 21 yaşını doldurmak, evli olmamak, Türk vatandaşı olmak gibi koşullar aranıyor.

    işveren ile bir iş sözleşmesi imzalayan genelev kadınları, bu imzayı atarak çoğunlukla büyük miktarlarda borçlandırılıyorlar.

    Uyuşturucu silahı

    Fuhuş mafyasının kullandığı en etkili silahlardan biri de uyuşturucu.

    Uyuşturucuya alıştırılan kişiler, bu maddeyi satın alabilmek için fuhuş yapmak zorunda kalıyorlar.

    Uyuşturucu ve alkolizmin tuzağına düşen kadınlar, ağır pgibolojik travmalara girebiliyorlar. Bu nedenle, bu kadınların suç işleme oranları da yüksek oluyor.

    ATO Başkanı: “Kral çıplak!”

    Raporu değerlendiren ATO Başkanı Sinan Aygün, işyerlerine kadın personel alımının artırılması için yasal düzenlemeler dahil her türlü tedbirin bir an önce alınması gerektiğini vurguladı.

    Yoksul, cahil, işsiz ve sahipsiz kadınlara yönelik sosyal güvenlik ve yardım mekanizmalarının hızla işletilmesini isteyen Aygün, ''ortaya çıkan tablo 10 yıldır kötü yönetilen bir ülkenin, bir ekonominin faturasıdır. Hayatın kadınları değil, kral çıplak!” dedi.

    Türkiye'de halen 10 kadın sığınma evi, 11 yardım merkezi bulunduğuna dikkat çeken Aygün, AB Komisyonu'nun her yıl hazırladığı ilerleme Raporu'nda bu sayının azlığının da altının çizildiğini söyledi.

    “AB kriterlerine göre her 7 bin 500 kadın ve kız çocuğu için bir sığınma evi açılması gerekiyor” diyen ATO Başkanı, “mahalli yöneticilerin, kız çocukların eğitim almasını sağlayacak tedbirleri titizlikle takip etmesi öncelikli görev olmalı” şeklinde konuştu.
    ···
  12. 15.
    0
    Türkiye'nin 'hayatsız kadınları'

    Türkiye'de yaklaşık 100 bin hayat kadını çalışıyor

    -- Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) hazırladığı ‘Hayatsız Kadınlar Dosyası’na göre, Türkiye’de hayat kadınlığı yaşı 15'e kadar düştü.

    Hazırladığı raporlarla Türkiye'nin sosyal çöküntünün eşiğine geldiğine dikkat çeken ATO, dün dört bölümlük ‘Neler Oluyor Bize?’ raporunun ilki olan 'Dilenen Türkiye Dosyası'nı, bugün de 'Hayatsız Kadınlar Dosyası'nı açıkladı.

    Rapora göre, Türkiye'deki her 350 kadından biri fuhuş batağının içinde bulunuyor.

    Çocuk hayat kadınları

    ATO raporunda, 18 yaşından küçük hayat kadınlarının ‘çocuk hayat kadını’ sınıfına girdiği belirtiliyor.

    2000 yılında Türkiye'de yapılan ‘I. Çocuk Kurultayı’nda çocuk fahişe olayının korkutucu boyutlara ulaştığı vurgulanıyor ve Türkiye’de hayat kadınlığı yaşının 15'e kadar düştüğüne dikkat çekiliyor.

    Bazı araştırmacılara göre, bu yaş 12'ye kadar düştü.

    Raporda, 2000 yılında yalnızca istanbul'da 500 çocuk hayat kadını olduğu belirtilirken, resmi olmayan rakamların bu sayının çok üstünde olduğu tahmin ediliyor.

    56 genelevde 3 bin hayat kadını

    ‘Hayatsız Kadınlar Dosyası’na göre, Türkiye'de faaliyet gösteren 56 genelevde kayıtlı yaklaşık 3 bin hayat kadını çalışıyor.

    Genelevlerde ayrıca, ‘hukuksal açıdan sorun çıkmasın’ kaygısıyla çok sayıda vegibasız kadın çalışıyor, çalışacak genelev bulamadıkları çoğu da gizli fuhuş yapıyor.

    Türkiye'de tescilli hayat kadını sayısı da 15 binin üstünde yer alıyor.

    Vegiba sahibi olmak ‘garanti kazanç’ demek

    Genelevde çalışmak için gerekli olan vegibaya sahip olmak, ‘garanti’ bir kazancı da beraberinde getiriyor. istanbul, Ankara ve izmir’de, yaklaşık 30 bin kadın genelevde çalışmak için vegiba bekliyor.

    350 kadından biri fuhuş batağında

    Türkiye genelinde vegibalı ya da gizli olarak yaklaşık 100 bin hayat kadını çalışıyor.

    35 milyon kadın nüfusa sahip Türkiye’de, her 350 kadından biri fuhuş batağına düşmüş durumda.

    Türkiye’de fuhuş yapma yaş aralığı ise, çocuk hayat kadınları dahil edilmezse, 15-40 yaş arası olarak tanımlanıyor.

    Türkiye’de bu yaş aralığında yaklaşık 17 milyon kadın bulunduğu gözönöne alınınca, ortaya korkutucu bir oran çıkıyor.

    Bu orana, travestiler, transciksüeller, eşcinsel fuhuş dahil değil.

    Bir yılda üç-dört milyar dolar

    Rapora göre, fuhuş sektöründe bir yılda en az üç-dört milyar dolar para dönüyor.

    Bu para patron, bar, pavyon, disko, gece klüpleri, otelci, taksici, eğlence yeri sahibi vb. arasında paylaştırılıyor. Bu şekilde, yüzbinlerce insan fuhuş sektöründen maddi çıkar sahibi oluyor.

    Rakamlar büyüyünce, devreye fuhuş mafyası giriyor. Fuhuş mafyası, küçük kız çocuklarını kaçırmaktan, zorla fuhuş yaptırmaya kadar her yola başvuruyor.

    Hayat kadınlarını fuhuşa akrabaları itiyor

    Kadınların yüzde 30'u kocası, yüzde 10'u baba, anne, ağabey gibi diğer yakınları, yüzde 3.4'ü de beraber oldukları erkekler tarafından satılıyor.

    Hayat kadınlarının yüzde 63.4'ü resmi, yüzde 12.2'si ise imam nikahlı olarak evli kadınlardan oluşuyor.

    Yoksulluk temel neden

    Fuhuş sektörünün bu kadar büyümesinde en önemli nedenlerden biri yoksulluk olarak gösteriliyor.

    Özellikle, kişi başına milli gelirin 100 dolar civarında seyrettiği bölgelerde, fuhuş tehdidi yüksek.

    Fuhuş sektöründe çalışan yabancıların büyük bölümü Ukrayna, Moldova, Gürcistan, Azerbaycan ve Beyaz Rusya'dan geliyor.

    Vergi kaçırma had safhada

    Fuhuş sektörünün ne kadar büyük bir pasta olduğu, 2001 yılında ölen genelev patroniçesi ve ‘vergi rekortmeni’ Matild Manukyan örneğinde ortaya çıkmıştı.

    Ancak, sektördeki vergi kaçakçılığı diğer bütün sektörlerin çok üstünde yer alıyor.

    Genelev kadını olmanın koşulları da var
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    0
    Pgibolojik açıdan bakıldığında, insan denen yaratığı dişi veya erkek diye ayırmak pek kolay değildir. Çünkü erkeksi kadınlar da, kadınsı erkekler de vardır. Fakat bu tip erkek ve kadınların mutlaka homociksüel olmaları gerekmez; bunda daha başka, daha önemli etkenler rol oynar.

    Erginlik çağından birkaç yıl sonra görülebilen genç kızların ve delikanlıların kendi cinsleriyle kurdukları yakın ilişkiler, genellikle ciddi birer sorun değildir. Çünkü bu ilişkiler heterociksüel (karşı cinse duyulan cinsel ilgi) sevgiye bir geçiş devresidir. Bu ilişkilere bazen geçici homociksüellik de denir. Fakat bu, bilimsel şekilde kanıtlanan gerçek homociksüellikten farklıdır.

    Geçici homociksüellik erkeklerden çok kadınlarda görülür. Oysa ki gerçek homociksüellik veya sapıkça bedensel sevgi daha çok erkeklere özgü bir durumdur. Kinsey, homociksüelliğin erkeklerde, kadınlara oranla üç kat daha fazla görüldüğünü söylemektedir. Homociksüelliğin Japonya\\\'da eski bir tarihi vardır; fakat milletlerin homociksüelliği ile ilgili kesin istatistikler olmadığı için, bunun ingiltere ve Amerika\\\'ya oranla Japonya\\\'da daha az yaygın olduğu, ama gitgide burada da yayıldığı düşünülmektedir.

    Bazı homociksüeller karşı cinse hiç ilgi duymazlar, bazıları ise bir dereceye kadar karşı cinse yaklaşabilirler. Bir kısmı cinsel ilişkilerde kendi cinslerinin gerektirdiği gibi davranırlar, bir kısmı ise karşı cinsin rolünü üzerlerine alırlar. Homociksüel ilişkilerin çeşitleri, erkekte ve kadında farklıdır. Erkek homociksüeller tarafından en fazla yeğ tutulan yöntem, penisin anüse sokulmasıdır. Başka homociksüel teknikler arasında cinsel organların ağız ve elle uyarılmaları, normal kadın ve erkek arasında uygulanan teknikler vardır.

    Penis-anüs birleşiminde gönüllü olarak kadının rolünü üzerine alan erkek, kendisini bir erkek saysa bile, pgibolojik açıdan bir kadının yapısına sahiptir. Böyle bir homociksüel erkek, kadınları bile kıskanabilir.

    Cinsel organlarını birleştirmeyen kadınlarda, cinsel ilişkiler, öpüşmeler ve basit vücut temaslarına bağlı kalır. Fakat uzun deneylerden sonra, cinsel organların ve göğüslerin ağız ve parmak uyarmaları hoşa gider. Kadınlar arasındaki cinsel ilişkiler pettingi andırır.

    Bu konudaki savların aksine, ender durumlarda erkeklik organının yerini tutan bir alete başvurulur. Pgibolojik açıdan kadın homociksüellerden biri erkeğin, öteki ise kadının rolünü üzerine alır. Fakat fizyolojik açıdan her ikisinin de davranışları aynıdır. Onun için kadınlarda gerçek aşırı anormallikler daha enderdir. Erkeklerde ise çok fazladır.

    Bu ve başka nedenlerden dolayı bazı ülkelerde homociksüellik lanetlenmiştir ve erkekler arasındaki sapık ilişkiler, ağır şekilde cezalandırılmaktadır. Buna karşılık kadınlar arasındaki homociksüellik daha çok hoşgörüyle karşılanmaktadır. Kadın homociksüellere, Yunanlı kadın şair Sappho\\\'nun vatanı olan Lesbos Adasfna gönderme yapılarak \\\"Lesbien\\\" de denir.

    istediği kadar cinsel yaşam günümüzde sadece üremek amacını gütmesin, sağlıklı bir evliliğin gereklerinin yerine getirilmesi şarttır. Çoğunlukla erkek olan eski filozoflar, kendi cinsleri ile ilişki kurmaktan gurur duyarlardı. Bunlar kendi cinslerini kadınlardan daha yüksek gördükleri için, homociksüel ilişkileri olumlu karşılarlardı.

    Eğer gerçekten buna inanmışlarsa, saçma bir şeyi ileri sürmüşlerdir. Bunlar belki yukarda sayılan nedenlerden, homociksüel sevgiyi aramışlar ve onu kibar bir kılıfa sokmak için kaypak sözlerle güzelleştirmişlerdir.

    Erkekler ve kadınlar homociksüel sevgiyi şu nedenlerle yeğ tutar:

    1. Karşı cinsle temas, bazı özel durumlar yüzünden ya çok zordur ya da olanaksızdır.
    2. Karşı cinsi elde etmek alanında, kendine güvensizlik.
    3. Karşı cinsle normal cinsel yaşam ve zevk almak, denemesinde başarısızlık.
    4. Hemcinsinin erojen bölgelerinin en hassas noktalarını bilmek ve hemcinsine, karşı cinsten daha çok zevk verebilmek.
    5. Anormal merak ve duygular.
    6. Uzun süren ruhsal homociksüelliğin sonucu. (Eskiden gebelik korkusu olmadan tam anlamıyla zevk alabilmek nedeniyle de homociksüelliğe başvurulmuştur.)

    Başka nedenleri incelemeden, mutlaka homociksüel ilişkilerde direten ve karşı cinse hiç ilgi göstermeyen kimselerin, zayıf insanlar oldukları söylenebilir. Hemen bütün biciksüel (karşı cinse de yakınlık gösteren homociksüeller) kişiler, cinsel zevki ararlar ve geçmiş deneyler ve bağlantılardan kendilerini kurtaramazlar. Çünkü zayıf bir karakterleri vardır.

    Geçici bir homociksüellik devresi sürdüren bütün gençler mutlaka burada kalmazlar. Eğer sağlıklı bir evlilik yaşdıbını ararlarsa, anormal bağlantılarını, ruhsal disiplin ile olanaklı olduğu kadar çabuk koparmaya çalışırlar. Kendi kabuklarına çekildikleri ve çaba göstermedikleri takdirde, hiç bir zaman bu sorunu çözebilmek için bir çıkar yol bulamazlar.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 13.
    0
    HOMOciksÜEL iLiŞKiLER
    ister erkek, ister kadın olsun aynı cinsten iki kişi arasında kurulan cinsel ilişkiler homociksüel olarak nitelenir Kadınlarda görülen homociksüel ilişki­ler sevicilik adıyla anılır. Homociksüel sözcüğündeki “homo” ön eki sanıldığı gibi Latincede erkek anldıbına gelen “homo”dan değil, Yunancada benzer an lamı taşıyan “homos”tan gelmektedir. Bu nedenle, homociksüel sözcüğü, ayrım gözetilmeksizin hem erkekler hem kadınlar için kullanılır. Homociksüellik konusunda birçok ön­yargı bulunmaktadır, örneğin, homo­ciksüel erkeklerin sadece kendi cinsle­rinden olanlara karşı cinsel istek duydukları ve vücut çizgilerinin, davranış ve hareketlerinin belirli sapıklık izleri taşıdığı düşünülür. Kadınlarda görülen erkeksi hava da aynı şekilde değerlendirilir. Ho­mociksüel, baştan çıkmış, ahlâksız bir insan olarak değerlendirilir, bazen de hasta olarak kabul edilir. Son on yıl içinde, cinselbilim uzmanları homociksüel eğilimlerin bütün insanlar da farklı derecelerde var olduğunu kanıt lamaya çalışmışlardır. Bu eğilimler, eğer kuvvetle bastırılmamışsa, herkeste ortaya çıkabilirler. Memeli hayvanların cinsel davranışı gözlenirse, erkeklerin de dişilerin de sık sık homociksüel ilişki lerde bulundukları görülür. Erkekler ve dişiler karşı cinse özgü davranışlarda da bulunurlar. Homociksüel ilişkiler dişi çiftleşmeye boyun eğdiği ve penisin anüs yerine dölyoluna girmesi kolaylaştı ğı oranda azalır. Dişiler, penisleri bulunmaması nedeniyle, homociksüel ilişki­ler kurmayı yeğ tutarlar. Bu durumda homociksüel ilişki özel bir coşkunun sonucu olmaktan çok bir kolaylığın sonucudur. insanda ise, heterociksüel birleşmelerin sık ve başarılı olması bu ilişkilerin lehine bir ruhsal durum yaratır.
    Homociksüel etkinlik bilinen bütün uy­garlıklarda vardır; etkinlik az ya da çok açık olarak ve tarih içinde kısa veya uzun sürelerle kendini gösterir. Kuşku­suz, toplumlar aileyi korumak ve üreme yi sağlamak için heterociksüel ilişkileri her zaman yeğ tutmuşlardır. Ama genel likle, homociksüel ilişkiler de kişinin cinsel özgürlüğünün zararsız hatta do­ğal bir belirtisi olarak kabul edilmiştir.
    Eski Yunanistan’da ve Hıristiyanlıktan önce Roma’da, homociksüel ilişkiler yasak değildi. Bazı ilkel toplumlarda ise yeni yetişkin erkeği dine kabul etmek için düzenlenen dinsel ayinlerde bu tür ilişkiler görülürdü. Bazı toplumlarda da, genç bekâr erkeklerle ergenlik çağında­ki erkek çocuklar arasındaki ilişkilere göz yumulurdu; Bundan başka, yerleş­me merkezlerinden uzakta kurulmuş manastırlara ergenlik çağındaki genç erkek çocuklar toplanır ve yetişkin er­keklerle cinsel birleşmede bulunurlardı; Bir ya da iki yıl süren bu homociksüel­lik döneminden sonra, genç çocuklara heterociksüel ilişki kurma izni verilirdi. Homociksüelliğe karşı en sert tepki gös­teren toplumlar, kuşkusuz islâm, Muse­vi ve Hıristiyan dinlerinin etkisinde olan toplumlardır. M.ö. VII. yüzyılda, Yahu­diler, yurtlarına döndüklerinde Kaideli­ler tarafından hoşgörüyle karşılanan ho­mociksüelliği yasaklamışlardı. Ortaçağ boyunca, kilise homociksüelliği tanrısal yasalara karşı işlenen bir suç olarak ka­bul etmişti. Bugün de homociksüel iliş­kiler çocuk dünyaya getirmeye yani üremeye engel olduğu ve törelere aykırı olduğu için yasaklanmıştır. Homociksü­el ilişkiyi yetişkin bir erkeğin bir çocuğun ya da ergenlik çağındaki genç bir erkeğin zorla ırzına geçmesi olayın­dan ayırmak gerekir. Tıpkı heterociksü­el ilişkiyle küçük bir kızın zorla ırzına geçilmesi olayının birbirinden ayrılması gerektiği gibi.
    Ergenlik çağındaki erkek çocukların yüz de altmış yedisi yaşıtları olan arkadaşlarıyle çeşitli homociksüel ilişkilerde bulunurlar. Ama bu durum sapıklık olarak nitelenemez. Genellikle, cinsel organların gösterilmesi, bu organlarla oynama ve çok küçük bir ölçüde de, sodomi (anüs yoluyla cinsel temas) görü­lür.16 ile 20 yaşlar arasında yeni yetiş­kin erkeklerin yüzde 41′i homociksüel ilişkilerde bulunur. Bu oran 20 ile 25 yaş lar arasında düşer, çünkü bu yaşlarda er keklerin çoğu evlenmeyi düşünür ya da heterociksüel ilişkilerde karar kılarlar. 20 ile 30 yaşlar arasındaki bekâr erkekler de, bu oran yüzde 46′ya ulaşır. Otuz ya­şını geçmiş erkeklerin sadece yüzde 5′i homociksüel etkinliklerini sürdürür. Bu rakamlar heterociksüel ilişkilerine para­lel olarak arada bir homociksüel ilişkiye yönelen kişileri içermemektedir. Homo­ciksüellik olayının nitelik ve niceliğini saptamak için, 1′den 6′ya kadar bölümlenmiş bir ölçek üzerinde bir sınıflama yapılmıştır. Bu ölçekte, 1 rakamı tama­men heterociksüel kişileri, 6 rakamı ise tamamen homociksüel kişileri göster­mektedir. Aradaki rakamlar da, gerek homociksüelliğe, gerek heterociksüelliğe az ya da çok yönelenleri simgelemektedir; hem heterociksüel, hem homosek süel etkinlikleri birlikte yürütenler ise ölçeğin ortasında yer alırlar. Bu derece­lemede, ayrıca aynı cinsten kişilerden gelen cinsel uyarılara cevap verme yete­neği de göz önüne alınmıştır; gerçekten birçok kimsenin bu çağrılara, gerçek bir cinsel etkinlik gözüyle bakmamakla bir­likte tepki gösterdikleri saptanmıştır. Kadınlarda, homociksüellik başka bi­çimler alır. Kadınlar arasında homosek­süellik ortalaması ilkel uygarlıklarda olduğu gibi çağdaş uygarlıklarda da düşüktür. Batıda, otuz yaşından önce kadınların yüzde 17’sinin homociksüel denemede bulundukları bilinmektedir. Kadınların sadece dörtte biri bir başka kadının çağrısına bilinçli olarak cinsel cevap verir. Kırk yaşındaki kadınların yüzde 19′u homociksüel ilişkide bulun­duklarını ve yüzde 28′i de kendi cinsleri nin çekiciliğine karşı duyarlı olduklarını belirtmişlerdir. Kadınların uyguladığı homociksüel ilişki bazı özel nitelikler ta şır. Erkekler çok çeşitli erkek eşlerle raslantısal ilişkiler kurmayı yeğ tuttukla­rı halde, kadınlar hep aynı kadınla homociksüel ilişkide bulunma eğilimi gösterirler. Bu davranış farkı muhteme­len erkeğin ve kadının cinsellik konusun daki tutumlarından ileri gelir. Erkek sal­dırgandır ve her zaman yeni eşler elde etmek ister, oysa kadın çoğu kez cinsiye ti duygusal dürtülerle özdeşleştirir. Aldı ğı eğitim kadını her zaman ikili bir yaşa­mı tercih etmeğe zorlar. Bunlardan başka, toplumsal çevre birbirinden ayrılmayan iki erkek arkadaştan hemen kuş­kulanır; oysa aynı çatı altında yaşayan iki kadın ilgi çekmez Homociksüel ilişki yöntemleri erkekler­de ve kadınlarda değişiktir. Erkeklerde, aşk oyunları yoktur; makattan ya da baldırlar arası cinsel birleşme, ağız cinsel organ temasları, cinsel organların elle okşanması, v.b. görülür. Kadınlarda cinsel doyuma genellikle klitorisin uyarılmasıyla ya da daha seyrek olarak dölyoluna penise benzer nesnelerin sokulmasıyla ulaşılır. Kadınların homo­ciksüel ilişkiler sırasında ulaştıkları cinsel doyum ortalaması heterociksüel ilişkiler sırasında ulaştıklarından daha yüksektir. Kadın pgibolojisinin ve fizyo­lojisinin erkek tarafından henüz yeterin­ce anlaşılamamış olduğu, ama buna karşılık kadınların kendi “zevk mekaniz­malarını” keşfettikleri ve bundan en iyi biçimde yararlandıkları düşüncesi bura­dan doğmaktadır. Bu konuda toplum tarafından uygulanan baskı bazı homo­ciksüelleri, cinsel içgüdülerini doyura­bilmek için ahlaksızlıklara ve fahişelere iter. Homociksüeller, çoğu zaman, bu
    baskıya ölçüsüz davranışlarıyla kendile­ri yol açarlar. Pgibiyatri uzmanları homociksüelleri bu düşüncelerden yola çıkarak incelerler ve tedavi ederler. Bazen homociksüelde karşıt cinsten eş­lere karşı zayıf ya da bastırılmış bir ilgi uyandırılabilir. En ilginç durum belki de ergenlik çağlarında aynı cinsten arkadaş larıyla ilişki kurmayı alışkanlık haline getirmiş olan yeni yetişkin kız ve erkek­lerin durumudur, örneğin, arkadaşları tarafından hor görülen yeni yetişkin erkek kendisini daha az erkek hisseder, ilk duygusal ilişkisi olumsuz sonuçlanan bir genç kız da aynı duygulara kapılır. Homociksüel eğilimin kökleri derindeyse, bu eğilimi değiştirmek genellikle çok güçtür. Bugün dinamik pigibiyatri hasta­yı bilinçlendirmeyi ve toplumla olan ça­tışmasını ortadan kaldırmayı ya da hiç olmazsa sınırlamayı amaçlar. Sonuç ola rak, “homociksüellik” teriminin normal den hastalık durumuna kadar uzanan çok çeşitli kavramları kapsadığı söylene bilir. Ahlaksal bir yargıya varmadan ön­ce, bu durumları birbirinden ayırdetmek yararlı olur.
    Düşte ya da uyanıkken kişide homosek­süel özlemlerin görüldüğü haller de ola­bilir. Ama bu özlemler hiçbir zaman homociksüel bir davranışa yol açmazlar Bazen özel koşullar altında (cezaevlerin de, deniz yolculuklarında, askerlikte, v.b.) yaşayan kişilerde de homociksüel­lik görülür. Homociksüellik kişinin bas­kın ya da tek cinsel davranışı halini aldığı zaman kişiliği etkileyebilir. Bazı homociksüeller durumlarından utanır­lar ve bir an önce homociksüellikten kurtulmak isterler. Bu kişiler genellikle bir hekime başvururlar. Bu gibileri anla­yışla karşılamak ve sapık homociksüel­lerden ayırt etmek gerekir. Çünkü sapık homociksüeller, hastalardan farklı ola­rak yasalara karşı gelirler.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 12.
    0
    Eşcinsel, duygusal ve cinsel yönelimi hemcinsine dönük olan kişi. Kadınsa kadından, erkekse erkekten hoşlanan bireyi tanımlamak için kullanılan sözcüktür. Hem sıfat, hem isim olarak kullanılabilir.

    Kadınsa kadından, erkekse erkekten hoşlanan bireyi tanımlamak için kullanılan sözcüktür. Hem sıfat, hem isim olarak kullanılabilir. Eşcinsel bir erkek, "verici" (etken, aktif) ya da "alıcı" (edilgen, pasif) olsun, eşcinsel olarak kabul edilir. Günümüzde etken ve edilgen sözcüklerinin kullanımından kaçınılmaya başlanılmıştır. Bunun nedeni etken (aktif) ve edilgen (pasif) terimlerinin üstünlük veya aşağılık belirttiğinin düşünülmesidir. Kadın ve erkeğin felsefi kademelendirmesinde etkinlik olumlu bir nitelik olarak erkeğe, edilgenlik ise olumsuz bir nitelik olarak kadına yüklenir.[1][2]

    Konu başlıkları [gizle]
    1 Eşcinsel kişileri tanımlamakta kullanılan diğer sözcükler
    1.1 Homociksüel
    1.2 Gey
    1.3 Lezbiyen
    1.4 Biciksüel
    2 Heterociksüellik
    3 Ayrıca bakınız
    4 Kaynakça
    4.1 Dipnotlar


    Eşcinsel kişileri tanımlamakta kullanılan diğer sözcükler [değiştir]
    Homociksüel [değiştir]
    Homociksüel sözcüğü, eşcinselliği bir hastalık olarak tanımlamak amacıyla[kaynak belirtilmeli], ilk olarak 1869 yılında, Macar bir doktor tarafından ortaya atılmıştır. Ancak bu sözcük günümüzde, özellikle bilimsel yayınlarda yaygın olarak kullanılır ve herhangi bir hakaret/saldırı anlamı taşımaz.

    Homociksüel sözcüğü, Yunanca homos (aynı) ve Latince sexus (cinsellik) sözcüklerinden oluşur ve aynı cinsle ciks yapan kişi anldıbına gelir.

    Gey [değiştir]
    Ana madde: Gey

    Gey sözcüğü, Oxford ingilizce Sözlük'te "eşcinsel kişi (genellikle erkek)" olarak tanımlanır.[3] "Eşcinsel erkek" anlamında bir kelime olmayışı konusundaki ekgibliği gidermek için ilk olarak bu anlamda kullanılan gey kelimesi, zamanla "eşcinsel kişi" olarak da kullanılmaya başlanmıştır.[3]

    Gey sözcüğü Fransızca gai kökünden gelmektedir.[3] Aslen "neşeli, umursamaz" ve "canlı renkli, gösterişli" anlamlarına gelen "gay" tabiri 1960'lı yıllardan itibaren erkek eşcinseller tarafından kendilerini tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.[3] ingilizce'deki gay kelimesinin diğer anlamlarında kullanımı zamanla yok olmaya yüz tutmuştur.[3]

    Lezbiyen [değiştir]
    Ana madde: Lezbiyen

    Kadın eşcinsel anldıbına gelen lezbiyen kelimesi 1800'lü yıllardan beri kullanılmaktadır.[4] Bu kelimenin kökeni eşcinsel kadın şair Sappho'nun memleketi Lesbos (Midilli) Adası'na dayanır. Sappho şiirlerinde, kadınlara karşı duygularından bahsetmiştir. Dilbilimi açısından lezbiyen kelimesi "Lesboslu" anldıbına gelir. [4]

    Biciksüel [değiştir]
    Biciksüellik, duygusal ve/veya cinsel yönelimi hem kendi hem de karşı cinsine dönük olan canlı. Biciksüel sözcüğü hem isim, hem sıfat olarak kullanılır.

    Biciksüel bir kimsenin aynı anda hem bir erkekle hem de bir kadınla cinsel olarak ilgili olması gerekmez. Bazı biciksüeller bu ya da öteki toplumsal cinsiyetle (veya her ikisiyle de) asla cinsel ilişkiye girmemişlerdir. Heterociksüeller ve gay erkekler ile lezbiyenler için geçerli olduğu üzere, cinsel çekim her arzu edildiğinde davranılmasını gerektirmez.

    Heterociksüellik [değiştir]
    ingilizce'de duygusal ve cinsel anlamda karşıt cinsiyetlerinden hoşlananlar için "straight" ve heterosexual kelimeleri kullanılır. Heterosexual kelimesi Türkçe'de "heterociksüel" olarak yaygın bir biçimde kullanılsa da, "straight" kelimesi henüz çok yeni olan "düzcinsel" kelimesiyle karşılanmıştır.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 11.
    0
    @8 deilim birader sukelala oda kesmezse baslıgma bir yag cekiver.
    baktın yine doymuyorsun adresini ver ben benim binle kapına geleyim.
    ···
  17. 10.
    0
    hay hay;
    ···
  18. 9.
    -1
    borozan gibtir git tanim yap, ananin amindan basla dedenin dassaklarina kadar tanimla.
    ···
  19. 8.
    -1
    @5 yaratici espri, troll deilsen sukelalicam.
    ···
  20. 7.
    0
    küfretme lan amcık!
    ···