size şimdiye dek başıma gelen en dramatik olaylardan birini anlatacağım beyler okumanıza değecektir. çok uzunda değil okuyup bitirdiğinizde muhakkak bir şeyler kapacağınıza eminim.
13 yaşlarındayım arkadaşlarla bigiblet turu yapıyorduk o sıralar bigibleti de kaptık mı epey gezerdik doğrusu. o sıralar kendimize " köpekçi" diyorduk yani köpeklerle uğraşıp dururduk köpek çiftliklerine girer köpeklere bulaşırdık yavru köpekleri büyütürdük. neyse benim bi köpeğim vardı öyle adını da bi sucu vardı hüdaverdi olsun adı dedi çok hoşuma gitti tabi tmm dedim hüdo diyodum kısaca ona. bir gün ben 2 arkadaşım ve hüdo gezmeye çıktık daha doğrusu hüdoyu çağırmadık zaten yavruydu bi yerden sonra bulunduğumuz sitenin dışına çıkması imkansız diye düşündük ama o bana o kadar bağlıydı ki o küçücük köpek peşimden ayrılmanı ve kilometrelerce bizi takip etti sonra bir iş hanının yanından geçiyorduk ve büyük demir bi kapısı vardı ama tabi ben geçerken buna dikkat bile etmemiştim ne diye etmeliydim ki her hangi bir yer işte.. ben en önde gidiyordum sonra bir anda arkadan havlayan köpek sesleri geldi ve bunun yanında tabi demir kapının şiddetle sallanma sesi derken bir çarpma sesi duydum.. bunların hepsi bir anda oldu işte benim arkamda olduğu için sesleri duydum sadece ve ardından bir yakarış: hüdooooooooo!!! bunun anlamı besbelliydi hüdoya ekmek arabası çarpmıştı şans eseri tekerleğe denk gelmemişti ama hüdo ekmek arabasının altından geçmişti yine de ve büyük hasar almıştı ağzından kan geliyordu biz oracıkta paniğe kapıldık tabi ben o hüdo haykırışı duyunca zaten bigibleti bıraktım direk atladım yere bir kaç takla attım ve koşarak yanlarına gittim hemen ama hüdonun görüntüsü.. artık her şeyin bittiğini söylüyordu evet hüdo ölecekti ama dur o da ne.. bir araba geldi ve hadi hayvanı atın arabaya veterinere zütürelim diyen bir adam.. tabi biz daha çocuğuz ne kadar tedirgin olsakta adam kimdir bizi mi kaçıracak acaba nedir diyemeden bigibletleri de orada bırakıp arabaya atladık ve veterinere gittik(bu bölümde bilincim biraz gitmiş sanırım ne konuştuğumuzu pek hatırlamıyorum o anı) adam içerde ne yapıyorsa onu bekliyorduk içeriyi hazırlıyordu.. o sırada hüdo sağa sola kendini çarpıyordu her an ölecek gibiydi.. her an düşüp ölecek gibi... sonra veteriner içeri getirin dedi köpeği zütürdük ameliyat masasına yatırdık köpeği adam bir tane iğne yapacakmış bize köpeği tutun dedi ama hüdo çok fazla çırpınıyordu biz tuttuk adam iğneyi yaptı sonra tamam dedi siz gidin yarın yine gelin hüdoyu bıraktık orada çaresiz adam bizi bigibletlerimiz olduğu yere zütürdü benim bigiblet zaten darmadağın olmuş elimde zütürdüm kilometrelerce eve dönerken. öbür gün oldu büyük umutla gittik veterinere sanki artık hüdonun yaşayacağından iyileşeceğinden emin olmaya başlamıştık bu zamana dek ölmediyse artık ölmezdi ya! ah... ama öyle olmadı gittik veteriner bizi kapıda karşıladı hüdonun öldüğünü söyledi ben de nereden peki ver gömelim dedim. o da belediye gömdü dedi.. peki dedik. o sırada züt herif bize dedi ki eğer doğru düzgün tutsaydınız belki yaşardı. bu lafı çok koymuştu bana lan öküz herif biz çocuğuz zaten ona rağmen tüm gücümüzle tuttuk köpeği hani kendine toz kondurmayacak ya ne iğrenç(bu yüzden egonuzu yok edin arkadaşlar) ve sonra da ekledi: bu işe için bir ameliyat makinası var aslıdna ama 500 lira filanmış ve böyle işte arada bir köpek gelicek diye alamazmış. iyi ddik eyv.. adam kapıyı çekti o sırada arkadaşlarıma baktım onlar kaldırama oturmuş ağlıyorlar.. köpek için canını verecek olan bendim ama onlar ağlıyordu.. ben ağlamadım çünkü ölümün allahtan geldiğini o zamanda iyi biliyordum ve bunun allah'a olan saygımdan ötürü ölüm için ağlayamazdım.. daha sonra kız kardeşim'in intiharında bile buna sadık kalmayı denesemde intihar olduğu için ilk başta kardeşimin cehenneme gideceğini düşündüm ama sonra kardeşim deliydi ve deliye zeval olmayacağını hatırlayınca ağlamayı kesmiştim. eğer normal bir ölüm olsaydı kardeşimin ki ona da ağlamayacaktım. neyse.. bu arada anlatırken bahsetmedeim ama hüdo çok zeki bi köpekti şimdiye kadar belki yüzlerce köpeğe baktım ama hiç bi zaman onun kadar zekisini görmedim evet bir sokak köpeğiydi ama o öyle zekiydi ki ve onu öyle iyi eğitmiştim ki küçük bir yavru olmasına rağmen yapamadığı bir şey yok gibiydi her şeyi anlıyordu. güzel köpeğim nur içinde yatsın... onu hiç unutmıcam o veterinerin önünde can verircesine sağa sola çarparken kendini... bir şeyi anladım beyler o da şuydu: çaresizlik kadar kötü bir şey yok ama umut etmekten de asla vazgeçmemeli. bir gün allah korusun sizin de başınıza bu tarz kötü bir şey gelirse dua edin bol bol ve umut edin.. umut edin beyler. ben çok kötü bir hayata sahibim ama hala umut ediyorum..(yaş 21) ölene kadar da edeceğim.
bu da nerden aklına geldicilere videonun 22. dk'sını açın;
http://www.youtube.com/watch?v=6ojURx4Zdqc