-
39.
0100 verdim
-
38.
0Ian arabadan bulduğu beyzbol sopasını alır ve arabadan iner, Claire Ian’a durması için bağırır, ancak fayda etmez. Ian elini beline koyarak yavaşça beyzbol sopası ile ona doğru yaklaşır, bunu gören mutasyonlu insan ise birden ellerini yere koyarak bir köpek gibi hızla koşmaya başlar, Ian’ın üzerine atlar ve yere yatırarak keskin ve sivri dişleri ile ısırmaya çalışır, ama Ian yaratığın boynundan tutarak buna engel olur.
-
37.
0Ara sokakta ilerlerken karşılarına bir insan çıkar, Elliot onun gerçekte ne olduğunu farkettiği an Ian’a yüksek sesle seslenir ve ani bir fren yaparak hemen kapıları kilitler. Claire endişelenerek yerinden doğrulur. Onlara doğru yürüyerek yaklaşan şeyin bir insandan pek farkı yoktur, farların ışığında parlayan keskin dişleri ve pençemsi elleri dışında. Biraz da vücudu tüylenmiştir.
-
36.
0Yolda ilerlerken birçok kez araba görürler ama pek umurlarında olmaz, kendilerinden farklı olmayan insanlar olduğunu düşünürler. Nihayet merkeze varırlar ancak pek yaklaşamadan polis arabalarının ışıklarını görürler, Elliot arabayı geri vitese alıp sakince geri gider, gördüğü bir sokaktan girer ve polislerin arka tarafına dolanmayı planlar. Bu sırada arabayı kullanırken ani manevralar yaparak Ian ve Claire’ı rahatsız etmeye çalışsa da araba sarsıldıkça daha sıkı tutunurlar birbirlerine. Aralarında yaşanan ani sevgi onları da şaşırtır ancak fazla irdelemezler.
-
35.
0Beş dakika sonra Claire arabanın içinde mayışarak gözlerini kapatır ve birkaç dakika sonra da hafif bir uykuya dalar, başı Ian’ın omzuna düşer. Bu sırada dikiz aynasından bakan Elliot, Claire’ın gülümsediğini görür, belli ki uyanıktır ve bilerek Ian’ın omzuna yatmıştır. Ian yavaşça elini Claire’ın eline doğru zütürür, eli Claire’ın eline değdiğinde Claire Ian’ın elini kavrar ve sımsıkı tutmaya başlar, olayların iyi yanını görmeye başladığını düşünür, ancak bunları gören Elliot’un içini ikisine karşı büyük bir kin kaplar.
-
34.
0Ian kendi kendine gülümser, iyiden iyiye Claire’dan hoşlanmaya başlamıştır. Ancak Elliot da Claire’a karşı yıllardır doludur, her ne kadar Claire ona yüz vermese de.
Gece olduğunda Elliot ve Ian hazırlanıp kapıya çıkar, Claire’ı beklerler. Claire salına salına kapıya doğru gelir, yine tatlımsı ve hoş kokulu parfümünü sıkmış, hem Ian’ı hem Elliot’u tekrar etkilemiştir. Önden giderek merdivenleri teker teker inip arabaya ilerler, erkekler ise onu takip eder. Elliot şoför koltuğuna geçer ve arabayı çalıştırır, Claire arka koltuğa oturur, Ian da öne oturmak yerine Claire’ın yanına oturur. Elliot nereye gideceklerini Ian’a sorar, Ian ise şehrin en işlek yerlerinden birine doğru sürmesini söyler. Elliot yirmi dakika mesafedeki merkeze doğru sürmeye başlar. -
33.
0Elliot: Anlaşılan virüs kapanlar günden güne mutasyona uğruyorlar, gösterilen ölü bedenler insanlıktan fazlasıyla uzaklaşmış haldeydiler. Tırnakları hayvan pençesine dönmüş, dişleri bir kaplanınki kadar sivrilmiş ve uzamış. Saldırdıkları insanları ya belinden yaralayıp kendilerine katıyorlar, ya da öldürüyorlar.
Ian: Haberlerin bu hali bile fazlasıyla sır dolu, hükümet hiçbir zaman asıl haberleri yayınlamaz. Şu an görüntülenen ve duyurulan haberlerin çok daha fazlası hükümet tarafından biliniyor, ama halka gösterilmiyor. Biz çok fazla insanla karşılaşmasakta, günden güne daha fazla insan dışarı çıkma ihtiyacı duyuyor. Doğal olarak virüslü insanların sayısı da artıyor. Bu arada, Claire, çok hoş kokuyorsun, senin gibi ukala bir kız için fazla hoş.
Claire: Evet, haberlerin tamamı gösterilmiyor, ama biz çıkıp birkaç virüslü insan ile karşılaşır ve yakalayabilirsek çok daha fazla bilgiye ulaşabiliriz. Ayrıca, teşekkür ederim.
Elliot: Haklı olabilirsin ama bu çok tehlikeli, Claire.
Ian: Bir insanı hiç düşünmeden öldürebilen bir kıza tehlikeden mi bahsediyorsun, Elliot?
Claire: Aynı şekilde ölmek mi istiyorsun?
Elliot: Öyle gerekiyordu, Ian.
Spiker: Evet sayın seyirciler hükümetin himayesi altında çalışan bilim insanları virüse ‘’HZV-18’’ adını verdi, açılımı henüz açıklanmadı.
Claire: Bu da neyin nesi böyle?
Elliot: Şimdilik bizim için bir önemi yok, ama sanırım fikrine uymak zorundayız, yarın çıkıp bu virüse sahip bir insan aramalıyız.
Ian: Gündüzün aydınlığı yerine gecenin karanlığını tercih ederim.
Claire: Ne yani şimdi mi gidelim?
Ian: Hayır şu an erken, gece gitmeliyiz diyorum.
Claire: Nedenini bilmiyorum ama sana güvenmek istiyorum. -
32.
0Eve vardıklarında Claire odasına girip eşyalarını yerleştirir, ardından sıcak suyun altında az da olsa rahatlama umuduyla duşa girer. işlediği cinayetle alakalı en ufak vicdan azabı bile yoktur içinde, ancak ülkesinin girdiği bu kötü durum ve hayatlarının mahvolması sıkıntısı vardır. Duşun altında saçlarını şampuanlar ve vücudunu uzun süre sabunlar, çıktığında kurulanıp odasına geçer. Her ne kadar içinde bir art niyet olmasa da evde iki erkek varken güzel kokması gerektiğini düşünüp parfümünü sıkar ve evi hoş kokusu ile doldurur.
Salona geçtiğinde Elliot ve Ian’ın kahve içerek haber izlediğini görür. Televizyon kanalının yayınladığı görüntüler gün geçtikçe kötüye gidiyordur, haberlerde ölen polisler, ölü olarak ele geçirilen hastalıklı insanlar ve halkın ölümü apaçık bir şekilde gösteriliyordur. -
31.
0Claire: Hey, Elliot! Şu an şarkı dinlemenin sırası değil! Haber kanalı açmalısın, öğrenmemiz gereken şeyler var.
Ian: Bence biraz rahatmalaya ihtiyacın var, Claire.
Claire: Sana bir şey soran olmadı bay ukala.
Elliot: Pekala, bence de biraz haber dinlesek iyi olur.
Spiker: Şu an bir saldırı anı canlı yayın kameralarımızda sayın seyirciler! Saldırgan adamın tırnaklarının uzunluğu dikkat çekiyor, tıpkı bir hayvanın pençesi gibi.
Claire: Ufak bir tahminim var, bel bölgesinden yarayı nasıl aldıklarını anladığımı sanıyorum. Spiker hayvan pençesi kadar uzun ve büyük tırnaklardan bahsetti, muhtemelen pençelerini kullanarak bel bölgesine zarar veriyorlar ve virüsü bulaştırıyorlar, kegib izi de bu yüzden meydana geliyor.
Ian: Sandığımdan zeki bir kızmışsın. -
30.
0Bu konuşmadan sonra bir daha kimsenin ağzını bıçak açmaz, yolun yarısında Elliot’un radyoyu açmasıyla sessizlik bozulur ve radyoda bir müzik çalmaya başlar:
‘’Yağmurlu geceleri seviyorum
Ve şimşeği dinlemeyi
Yıldırımı izlemeyi
Gökyüzünü aydınlattığında
Biliyorsun, beni iyi hissettiriyor
Yağmurlu geceleri seviyorum
Çok güzel bir manzara
Yağmuru yüzümde hissetmeyi seviyorum
Tadı dudaklarımda
Ay ışığının gölgesinde
Yağmur tüm endişemi yıkadı
Güneşli bir güne uyandım’’ -
29.
0Ian: Tanıştığıma memnun oldum, Claire.
Claire: Henüz tanıştığımızı düşünmüyorum.
Ian: Elbet tanışırız. Virüsün üretildiği söylenen üniversiteden olduğunu duydum, adın pek meşhur. Bu konu hakkında bilgin var mı?
Claire: Ne yazık ki yok. Elbet tahminlerim var ancak şu an seninle paylaşmayı düşünmüyorum.
Ian: Pekala, zaman bize neler olacağını gösterecek, Claire.
Ian, iri yapılı, kaslı, kahverengi saçlı ve yeşil gözlü, fazlasıyla yakışıklı, 24 yaşında üniversite mezunu ancak işsiz olan bir gençtir. -
28.
0Elliot: Hey, Claire! Buradayım.
Arabanın yanına yanaşınca içinde birinin daha olduğunu görür ve Elliot’u yanına çağırır.
Claire: Bu adam kim?
Elliot: Yolda seni beklerken yanıma geldi, arabayı burada bekletirsem yakalanabileceğimi söyledi. Kim olduğunu sordum, arabayı çaldığımız apartmanda oturan biri olduğunu söyledi. Güvenlik görevlisini öldürdüğünü gördüğünü söyledi, ben de bıçağı çıkardım, ama düşmanım olmadığını söyledi.
Claire: Ya onlardan biriyse?
Elliot: Değil, kontrol ettim, belinde kegib yok. Arabaya alıp biraz konuştum, bize faydası olabilir, bizle kalacak. Adı Ian.
Beraber arabaya binerler. Elliot eve doğru sürmeye başlar. -
27.
0Elliot hayretler içinde Claire’dan soğumuş bir şekilde gaza basar, yavaş yavaş ilerlemeye başlar. Arabanın içindeki tek ses Claire’ın yolu tarif etmesidir, nihayet eve varırlar ve Claire arabadan iner, ancak Elliot kılını bile kıpırdatmadan olduğu yerde durmaktadır.
Claire: Gelmiyor musun?
Elliot: Hayır, acele etsen iyi olur. Fazla vaktimiz yok.
Claire: Pekala, on dakika sonra inerim.
Claire evine girip hızlıca bir bavula eşyalarını toplar, kıyafetlerinden makyaj malzemelerine, bakım ürünlerinden parfümlerine kadar her şeyi doldurur. Ardından hızlı bir şekilde iki gündür giydiği kıyafetlerini çıkarıp yenilerini giyip aşağı iner. Aşağı indiğinde Elliot’u göremez ve bir an telaşlanıp etrafına bakınır, tam gittiğini sanıp derin bir küfür edecekken apartmanın arkasından Elliot ona seslenir. -
26.
0Elliot hayretler içinde Claire’dan soğumuş bir şekilde gaza basar, yavaş yavaş ilerlemeye başlar. Arabanın içindeki tek ses Claire’ın yolu tarif etmesidir, nihayet eve varırlar ve Claire arabadan iner, ancak Elliot kılını bile kıpırdatmadan olduğu yerde durmaktadır.
Claire: Gelmiyor musun?
Elliot: Hayır, acele etsen iyi olur. Fazla vaktimiz yok.
Claire: Pekala, on dakika sonra inerim.
Claire evine girip hızlıca bir bavula eşyalarını toplar, kıyafetlerinden makyaj malzemelerine, bakım ürünlerinden parfümlerine kadar her şeyi doldurur. Ardından hızlı bir şekilde iki gündür giydiği kıyafetlerini çıkarıp yenilerini giyip aşağı iner. Aşağı indiğinde Elliot’u göremez ve bir an telaşlanıp etrafına bakınır, tam gittiğini sanıp derin bir küfür edecekken apartmanın arkasından Elliot ona seslenir. -
25.
0Elliot ani bir manevra ile arabayı soğuk asfaltta kaydırarak geri döner, hızlı bir şekilde otoparka doğru sürer. Otopark kapısında Claire onu durdurur ve arabadan iner, otoparka doğru koşmaya başlar. Adam kanlar içinde yatmaktadır, Claire, son bir hamle ile cebinden bıçağı alır, adamın kalbine saplar ve çıkarır, silip cebine sokar. Bir süre orada bekleyip adamın kan kusmasını izler ve öldüğünden emin olmak için iki parmağını adamın boğazına dayayıp nabzını kontrol eder. Sonra hızla arabaya doğru koşar ve biner.
Claire: Gidebiliriz.
Elliot: Ne oldu? Naptın orada?
Claire: işimi yarım bırakmıştım, tamamlayıp geldim, haydi sür artık.
Elliot ani bir şekilde arabadan iner ve otoparka koşar, yarıyolda adamın kanlar içindeki halini görür ve ağzını tutarak geri yürür. Arabaya biner ve şaşkınlıktan donakalmış bir şekilde bir süre bekler.
Elliot: Nasıl bu hale geldin sen böyle? Yaşadıklarıma inanamıyorum, Claire.
Claire: Elliot, değişmek zorundayız, sen de değişmelisin. Sür artık. -
24.
+1 -1Elliot: Claire! Bunu nasıl yapabildin!?
Claire: Yapmak zorundaydım, Elliot. Bu arabayı almak zorundaydık ve eğer vazgeçseydik polisin eline düşecektik, bu bir ölüm kalım savaşı.
Elliot: Kendine gel, Claire! Bunun için o adamı bıçaklamak zorunda değildin! Seni iyi tanıyorum, adam silahla yaklaşsa dahi bıçaksız kendini savunabilirsin. Bunu yapmamalıydın, Claire. Başımıza daha büyük bir bela açtın, adam yüzlerimizi gördü.
Claire: Haklısın, Elliot. Hemen geri dön! Otoparka gitmemiz gerek.
Elliot: Ne? Neden?
Claire: Dön dedim! -
23.
0Elliot: Claire! Bunu nasıl yapabildin!?
Claire: Yapmak zorundaydım, Elliot. Bu arabayı almak zorundaydık ve eğer vazgeçseydik polisin eline düşecektik, bu bir ölüm kalım savaşı.
Elliot: Kendine gel, Claire! Bunun için o adamı bıçaklamak zorunda değildin! Seni iyi tanıyorum, adam silahla yaklaşsa dahi bıçaksız kendini savunabilirsin. Bunu yapmamalıydın, Claire. Başımıza daha büyük bir bela açtın, adam yüzlerimizi gördü.
Claire: Haklısın, Elliot. Hemen geri dön! Otoparka gitmemiz gerek.
Elliot: Ne? Neden?
Claire: Dön dedim! -
22.
0Claire: Sakın yaklaşma, bırak gidelim!
Görevli: Buna izin veremem, bayan. Lütfen beni zor durumda bırakmayın. Şimdi gidin yoksa polis çağırmak zorunda kalacağım.
Claire: Acele et, Elliot!
Görevli: Beni zor kullanmaya mecbur bırakıyorsunuz, lütfen vazgeçin.
Claire: Yaklaşma dedim sana!
Elliot arabayı çalıştırmaya uğraşırken Claire bıçakla güvenlik görevlisini oyalamaya çalışır ancak görevli adam belinden jopunu çıkararak hızlı adımlarla Claire’a doğru ilerler, ancak bilmediği bir şey vardır: Claire küçük yaştan beri savunma sporları ile uğraşıyordur.
Adam jopunu Claire’a doğru sallar ancak Claire jopu savuşturup elindeki bıçağı sert bir şekilde zavallı adamın bacağına saplar, bununla yetinmeyerek bıçağı çıkarmadan döndürür. Adam acı içinde inlemeye başlar ve tam bu sırada Elliot arabayı çalıştırmıştır, Claire hemen arabaya atlar ve olağanca hızlarıyla otoparktan çıkarlar. Adamı orada ölüme terketmişlerdir. -
21.
0Elliot ve Claire hızlı bir şekilde hazırlanıp evden çıkarlar, yanlarına yine birer bıçak ve biraz da erzak alırlar. Karşı apartmanın bahçesine girip oradan otoparkına doğru ilerlerken karşılarına otoparkın güvenliği çıkar. Elliot gidip güvenlik görevlisi ile konuşmayı dener ancak adam onları tanımadığını söyleyerek otoparka sokmaz.
Elliot, Claire’ı alıp arkaya dolanır ve duvardan içeri atlar, hızla siyah bir jipe doğru ilerlerler. Elliot cebinden bıçağı çıkarıp kapıyı zorlamaya başlar ve yaklaşık üç dakika sonra kapıyı açar, ancak açar açmaz arabanın alarmı çalmaya başlar.
Elliot hemen arabaya biner ve eğilip kabloları koparıp arabayı çalıştırmaya uğraşır. Claire güvenlik görevlisinin onlara doğru koştuğunu görür ve cebinden bıçağı çıkarıp görevliye doğru uzatır. -
20.
0Günün akşamı odalarına çekilir ve uyumaya çalışırlar, ancak ne Elliot ne de Claire düşünmekten doğru dürüst uyuyamaz.
Sabah Elliot televizyonun yüksek sesine uyanmıştır, Claire şaşkınlıktan ağzı açık haberi izliyordur.
Claire: Elliot, on beş dakika önce haberlerde virüsü taşıyan birinin yakalandığı söylendi. Virüs kapan insanların bel bölgesinde derin bir kegib izi oluyormuş. Virüsün hastalık gibi değil, bel bölgesinden alınan bir darbe ile yayıldığını söylediler.
Elliot: Şimdi anladım!
Claire: Neyi?
Elliot: Polislerin neden belini açıp baktıklarını, bu şekilde anlıyorlar. Demek ki bu haber yeni verildi ancak çok daha önceden de biliniyordu.
Claire: Ayrıca polislerden biri hareketlerimin onlara çok benzediğini söyledi. Yani bu demek oluyor ki görünüşlerinin normal insanlardan farkı yok.
Elliot: Evet, en azından virüsün ilk evrelerinde öyle olmalı.
Claire: Peki ne yapacağız? Yani şimdi, sence dışarı çıkmalı mıyız? Evime gitmem gerek.
Elliot: Buradan kaç dakika?
Claire: Servis ile okula otuz beş dakika da geliyorum, yürüyerek gitmemiz bir buçuk saati alabilir.
Elliot: Yürüyerek neden gidelim ki?
Claire: Araban var mı?
Elliot: Dün marketi yağmaladık, bugün de bir araba çalabiliriz.
Claire: ikisi de çok yanlış şeyler, ancak marketi yağmalamakta mecburduk, Elliot.
Elliot: Araba çalmakta da mecburuz, evine gitmek istemiyor musun?
Claire: Elbette, ama…
Elliot: Haydi hazırlan, hemen çıkıyoruz, karşı apartmanın otoparkında bir sürü araba vardır.