-
51.
0Elliot, Claire’a evin odalarından birini verir ve kendi odasına yönelir. Tam bu sırada Claire, Elliot’a seslenir:
Claire: Elliot, benim yanımda yalnızca üstümdekiler var, gece yatarken ne giyeceğim?
Elliot: Bildiğim kadarıyla evin çok uzakta, bu gece benimkileri giyersin, en yakın zamanda da evine gidebiliriz.
Claire: Peki bundan sonra yalnızca ikimiz mi yaşayacağız? Sence başka arkadaşlarımızı çağırmalı mıyız?
Elliot: Hem erzak bakımından çağırmamalıyız hem de onların da bu varlıklardan olup olmadığını bilemeyiz, Claire. -
52.
0Elliot: O polisler de neyin nesiydi öyle? Neden yalnız gelmedin?
Claire: Yolda gördüm, aniden silahlarını bana doğrulttular ve kelepçelediler. Biri belimi açıp inceledi ve yanındakine ‘’Onlardan değil.’’ dedi. Sokağa çıkma yasağı olduğunu söylediler ve sorularıma cevap vermediler. Neler oluyor, Elliot?
Elliot: Televizyonu açalım da kendin gör.
Spiker: Yaklaşık 40 dakika önce bir tanesinin polis arabasından kaçtığı görüldüğü söyleniyor. Evlerinin önünde onlardan gördüğünü iddia eden insanların sayısı giderek artıyor sayın seyirciler. Lütfen sokağa çıkmayın, hükümetin son dakika kararı ile birlikte sokakta görülenlerin hepsi vurularak etkisiz hale getirilecek ve ne yazık ki insanların da arada kaynayacağı söyleniyor.
Claire: Aman tanrım… Beni getiren polislerin arka kapıları açıktı, Elliot. Ayrıca fazlasıyla endişeli görünüyorlardı, bu haber onlara ait olabilir mi?
Elliot: Bilmiyorum, Claire. Ama bildiğim tek bir şey var ki, o da evde yiyecek ve su stoğumuzun fazla olmadığı. Mecburen dışarı çıkmak zorunda kalacağız.
Claire: Onlar her neyse sayılarının giderek arttığı söyleniyor, Elliot. Bence şimdi çıkmalıyız, ileride daha tehlikeli olabilir.
Elliot: Haklısın. Hazırlan hemen gidip gelelim.
Claire: Evinde hiç silah var mı?
Elliot: internette sese doğru geldiklerini söyleyen insanlar görmüştüm. Bence olabildiğince sessiz olmalıyız, Claire.
Claire: Pekala, beş dakika sonra çıkalım. -
53.
0Tamam tamam midem yanıyor zaten uyuyamam yazda okuyayım
-
54.
+2 -2ÜST EDiT: Hikaye bitti rahat rahat okuyabilirsiniz yarım saatte biter zaten. Hayırlı geceler beyler. Okuyan yorum yapsın sevineyim.
Abilerim kardeşlerim şimdiden söyleyeyim 11. sınıf bir dostunuzum. Okuldaki drama dersi için bir senaryo yazmıştım hikaye şeklinde, her arkadaşım 5 sayfa yazarken ben 22 sayfa yazdım ama hoca dahil kimse uzun diye okumadı. Verdi 100'ü geçti.
18 punto ile yazılmış toplam 22 sayfa word dosyası olarak hazır hikayem. Sizden ricam ne trend ne de şuku dostlar, okuyacak olanlar kendini belli etsin rez alsın hemen uzun partlar halinde atmaya başlayacağım. Sonu sürpriz ayrıca saracağına eminim ben zevkle yazdım.
Edit: Hatta ilk partı atayım şuraya okuyup devdıbını isteyen yazar.
Claire yirmi yaşında, sessiz sakin, içine kapanık bir kızdır, Teknoloji Ve Bilim Üniversitesi’nde ikinci sınıf Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü okumaktadır, bu bölüm onun çocukluk hayalidir. Üniversitedeki diğer öğrencilere karşın derslerine daha bağlı ve alanına çok daha özel bir ilgi duyar, özellikle insan vücudu üzerinde yaptığı çalışmaları ile okulda adını herkese duyurmuştur. Hocaların gözde öğrencisidir. Üç gündür hastadır ve hiçbir şey yapamamıştır.
Hiç alışık olmadığı puslu bir hava ve tuhaf bir sessizlik vardır sokaklarda, sabah soğuğunda titreyerek servis bekler. Normalden daha geç gelen servise bindiğinde sıcaklık ile rahatlayarak her zamanki yerine oturur, atkısını ve şapkasını çıkarıp çantasına koyduktan sonra kulaklıklarını çıkarıp kulağına takar, telefonundan en sevdiği müziği açar ve başını yukarı kaldırdığında servise ilk bindiğinde fark etmediği bir şey fark eder: Servis bomboştur. Önce şaşırır ve telefonunu açıp tarihe ve saate bakar, hayır, yanlış bir zaman değildir. Endişelenerek yerinden kalkar, hızlı adımlarla şoföre doğru ilerler. -
55.
0Claire: Neden servis boş? Benim bilmediğim bir şey mi var?
Şoför: Hiçbir bilgim yok Claire, kampüse vardığımızda öğrenebileceğini umuyorum.
Sakince ve yavaş adımlarla yerine doğru geri gider ve oturur. Kulaklığını çantasına koyar, müzik dinleyecek keyfi kalmamıştır. içini nedensiz bir korku ve endişe kaplar, camdan dışarı izleyerek rahatlayabileceğini düşünür ancak dışarısı çok sislidir, hiçbir şey göremez. içindeki kaygılı duygular yüzünden telefonunu açıp oyalanmak aklına gelmez. Kampüse yaklaştıklarında çantasından tekrar atkısını ve şapkasını çıkarır, sıkıca giyinir ve vardığında iner.
indiği an ikinci bir şoka uğramıştır, kampüsün otobüsten bir farkı yoktur, adeta çöl gibidir. Saate bakar, derse daha kırk dakika vardır, hızla kafeteryaya doğru ilerler. Büyük bir umut ile içeri girer, ancak orası da bomboştur. Son bir umut dersliğe de baksa da sonuç yine aynıdır. Tüm bunlardan sonra arkadaşlarını aramak ancak aklına gelir, Elliot’u arar.
Elliot, ince yapılı, siyah saçlı, siyah gözlü, samimi ve içten, 23 yaşında bir gençtir. -
56.
0Günün akşamı odalarına çekilir ve uyumaya çalışırlar, ancak ne Elliot ne de Claire düşünmekten doğru dürüst uyuyamaz.
Sabah Elliot televizyonun yüksek sesine uyanmıştır, Claire şaşkınlıktan ağzı açık haberi izliyordur.
Claire: Elliot, on beş dakika önce haberlerde virüsü taşıyan birinin yakalandığı söylendi. Virüs kapan insanların bel bölgesinde derin bir kegib izi oluyormuş. Virüsün hastalık gibi değil, bel bölgesinden alınan bir darbe ile yayıldığını söylediler.
Elliot: Şimdi anladım!
Claire: Neyi?
Elliot: Polislerin neden belini açıp baktıklarını, bu şekilde anlıyorlar. Demek ki bu haber yeni verildi ancak çok daha önceden de biliniyordu.
Claire: Ayrıca polislerden biri hareketlerimin onlara çok benzediğini söyledi. Yani bu demek oluyor ki görünüşlerinin normal insanlardan farkı yok.
Elliot: Evet, en azından virüsün ilk evrelerinde öyle olmalı.
Claire: Peki ne yapacağız? Yani şimdi, sence dışarı çıkmalı mıyız? Evime gitmem gerek.
Elliot: Buradan kaç dakika?
Claire: Servis ile okula otuz beş dakika da geliyorum, yürüyerek gitmemiz bir buçuk saati alabilir.
Elliot: Yürüyerek neden gidelim ki?
Claire: Araban var mı?
Elliot: Dün marketi yağmaladık, bugün de bir araba çalabiliriz.
Claire: ikisi de çok yanlış şeyler, ancak marketi yağmalamakta mecburduk, Elliot.
Elliot: Araba çalmakta da mecburuz, evine gitmek istemiyor musun?
Claire: Elbette, ama…
Elliot: Haydi hazırlan, hemen çıkıyoruz, karşı apartmanın otoparkında bir sürü araba vardır. -
57.
0Elliot ve Claire hızlı bir şekilde hazırlanıp evden çıkarlar, yanlarına yine birer bıçak ve biraz da erzak alırlar. Karşı apartmanın bahçesine girip oradan otoparkına doğru ilerlerken karşılarına otoparkın güvenliği çıkar. Elliot gidip güvenlik görevlisi ile konuşmayı dener ancak adam onları tanımadığını söyleyerek otoparka sokmaz.
Elliot, Claire’ı alıp arkaya dolanır ve duvardan içeri atlar, hızla siyah bir jipe doğru ilerlerler. Elliot cebinden bıçağı çıkarıp kapıyı zorlamaya başlar ve yaklaşık üç dakika sonra kapıyı açar, ancak açar açmaz arabanın alarmı çalmaya başlar.
Elliot hemen arabaya biner ve eğilip kabloları koparıp arabayı çalıştırmaya uğraşır. Claire güvenlik görevlisinin onlara doğru koştuğunu görür ve cebinden bıçağı çıkarıp görevliye doğru uzatır. -
58.
0Claire: Sakın yaklaşma, bırak gidelim!
Görevli: Buna izin veremem, bayan. Lütfen beni zor durumda bırakmayın. Şimdi gidin yoksa polis çağırmak zorunda kalacağım.
Claire: Acele et, Elliot!
Görevli: Beni zor kullanmaya mecbur bırakıyorsunuz, lütfen vazgeçin.
Claire: Yaklaşma dedim sana!
Elliot arabayı çalıştırmaya uğraşırken Claire bıçakla güvenlik görevlisini oyalamaya çalışır ancak görevli adam belinden jopunu çıkararak hızlı adımlarla Claire’a doğru ilerler, ancak bilmediği bir şey vardır: Claire küçük yaştan beri savunma sporları ile uğraşıyordur.
Adam jopunu Claire’a doğru sallar ancak Claire jopu savuşturup elindeki bıçağı sert bir şekilde zavallı adamın bacağına saplar, bununla yetinmeyerek bıçağı çıkarmadan döndürür. Adam acı içinde inlemeye başlar ve tam bu sırada Elliot arabayı çalıştırmıştır, Claire hemen arabaya atlar ve olağanca hızlarıyla otoparktan çıkarlar. Adamı orada ölüme terketmişlerdir. -
59.
0Eve vardıklarında Claire odasına girip eşyalarını yerleştirir, ardından sıcak suyun altında az da olsa rahatlama umuduyla duşa girer. işlediği cinayetle alakalı en ufak vicdan azabı bile yoktur içinde, ancak ülkesinin girdiği bu kötü durum ve hayatlarının mahvolması sıkıntısı vardır. Duşun altında saçlarını şampuanlar ve vücudunu uzun süre sabunlar, çıktığında kurulanıp odasına geçer. Her ne kadar içinde bir art niyet olmasa da evde iki erkek varken güzel kokması gerektiğini düşünüp parfümünü sıkar ve evi hoş kokusu ile doldurur.
Salona geçtiğinde Elliot ve Ian’ın kahve içerek haber izlediğini görür. Televizyon kanalının yayınladığı görüntüler gün geçtikçe kötüye gidiyordur, haberlerde ölen polisler, ölü olarak ele geçirilen hastalıklı insanlar ve halkın ölümü apaçık bir şekilde gösteriliyordur. -
60.
0Claire: Hey, Elliot! Şu an şarkı dinlemenin sırası değil! Haber kanalı açmalısın, öğrenmemiz gereken şeyler var.
Ian: Bence biraz rahatmalaya ihtiyacın var, Claire.
Claire: Sana bir şey soran olmadı bay ukala.
Elliot: Pekala, bence de biraz haber dinlesek iyi olur.
Spiker: Şu an bir saldırı anı canlı yayın kameralarımızda sayın seyirciler! Saldırgan adamın tırnaklarının uzunluğu dikkat çekiyor, tıpkı bir hayvanın pençesi gibi.
Claire: Ufak bir tahminim var, bel bölgesinden yarayı nasıl aldıklarını anladığımı sanıyorum. Spiker hayvan pençesi kadar uzun ve büyük tırnaklardan bahsetti, muhtemelen pençelerini kullanarak bel bölgesine zarar veriyorlar ve virüsü bulaştırıyorlar, kegib izi de bu yüzden meydana geliyor.
Ian: Sandığımdan zeki bir kızmışsın. -
61.
0Bu konuşmadan sonra bir daha kimsenin ağzını bıçak açmaz, yolun yarısında Elliot’un radyoyu açmasıyla sessizlik bozulur ve radyoda bir müzik çalmaya başlar:
‘’Yağmurlu geceleri seviyorum
Ve şimşeği dinlemeyi
Yıldırımı izlemeyi
Gökyüzünü aydınlattığında
Biliyorsun, beni iyi hissettiriyor
Yağmurlu geceleri seviyorum
Çok güzel bir manzara
Yağmuru yüzümde hissetmeyi seviyorum
Tadı dudaklarımda
Ay ışığının gölgesinde
Yağmur tüm endişemi yıkadı
Güneşli bir güne uyandım’’ -
62.
0Ian: Tanıştığıma memnun oldum, Claire.
Claire: Henüz tanıştığımızı düşünmüyorum.
Ian: Elbet tanışırız. Virüsün üretildiği söylenen üniversiteden olduğunu duydum, adın pek meşhur. Bu konu hakkında bilgin var mı?
Claire: Ne yazık ki yok. Elbet tahminlerim var ancak şu an seninle paylaşmayı düşünmüyorum.
Ian: Pekala, zaman bize neler olacağını gösterecek, Claire.
Ian, iri yapılı, kaslı, kahverengi saçlı ve yeşil gözlü, fazlasıyla yakışıklı, 24 yaşında üniversite mezunu ancak işsiz olan bir gençtir. -
63.
0Elliot: Hey, Claire! Buradayım.
Arabanın yanına yanaşınca içinde birinin daha olduğunu görür ve Elliot’u yanına çağırır.
Claire: Bu adam kim?
Elliot: Yolda seni beklerken yanıma geldi, arabayı burada bekletirsem yakalanabileceğimi söyledi. Kim olduğunu sordum, arabayı çaldığımız apartmanda oturan biri olduğunu söyledi. Güvenlik görevlisini öldürdüğünü gördüğünü söyledi, ben de bıçağı çıkardım, ama düşmanım olmadığını söyledi.
Claire: Ya onlardan biriyse?
Elliot: Değil, kontrol ettim, belinde kegib yok. Arabaya alıp biraz konuştum, bize faydası olabilir, bizle kalacak. Adı Ian.
Beraber arabaya binerler. Elliot eve doğru sürmeye başlar. -
64.
0Elliot hayretler içinde Claire’dan soğumuş bir şekilde gaza basar, yavaş yavaş ilerlemeye başlar. Arabanın içindeki tek ses Claire’ın yolu tarif etmesidir, nihayet eve varırlar ve Claire arabadan iner, ancak Elliot kılını bile kıpırdatmadan olduğu yerde durmaktadır.
Claire: Gelmiyor musun?
Elliot: Hayır, acele etsen iyi olur. Fazla vaktimiz yok.
Claire: Pekala, on dakika sonra inerim.
Claire evine girip hızlıca bir bavula eşyalarını toplar, kıyafetlerinden makyaj malzemelerine, bakım ürünlerinden parfümlerine kadar her şeyi doldurur. Ardından hızlı bir şekilde iki gündür giydiği kıyafetlerini çıkarıp yenilerini giyip aşağı iner. Aşağı indiğinde Elliot’u göremez ve bir an telaşlanıp etrafına bakınır, tam gittiğini sanıp derin bir küfür edecekken apartmanın arkasından Elliot ona seslenir. -
65.
0Elliot hayretler içinde Claire’dan soğumuş bir şekilde gaza basar, yavaş yavaş ilerlemeye başlar. Arabanın içindeki tek ses Claire’ın yolu tarif etmesidir, nihayet eve varırlar ve Claire arabadan iner, ancak Elliot kılını bile kıpırdatmadan olduğu yerde durmaktadır.
Claire: Gelmiyor musun?
Elliot: Hayır, acele etsen iyi olur. Fazla vaktimiz yok.
Claire: Pekala, on dakika sonra inerim.
Claire evine girip hızlıca bir bavula eşyalarını toplar, kıyafetlerinden makyaj malzemelerine, bakım ürünlerinden parfümlerine kadar her şeyi doldurur. Ardından hızlı bir şekilde iki gündür giydiği kıyafetlerini çıkarıp yenilerini giyip aşağı iner. Aşağı indiğinde Elliot’u göremez ve bir an telaşlanıp etrafına bakınır, tam gittiğini sanıp derin bir küfür edecekken apartmanın arkasından Elliot ona seslenir. -
66.
0Elliot ani bir manevra ile arabayı soğuk asfaltta kaydırarak geri döner, hızlı bir şekilde otoparka doğru sürer. Otopark kapısında Claire onu durdurur ve arabadan iner, otoparka doğru koşmaya başlar. Adam kanlar içinde yatmaktadır, Claire, son bir hamle ile cebinden bıçağı alır, adamın kalbine saplar ve çıkarır, silip cebine sokar. Bir süre orada bekleyip adamın kan kusmasını izler ve öldüğünden emin olmak için iki parmağını adamın boğazına dayayıp nabzını kontrol eder. Sonra hızla arabaya doğru koşar ve biner.
Claire: Gidebiliriz.
Elliot: Ne oldu? Naptın orada?
Claire: işimi yarım bırakmıştım, tamamlayıp geldim, haydi sür artık.
Elliot ani bir şekilde arabadan iner ve otoparka koşar, yarıyolda adamın kanlar içindeki halini görür ve ağzını tutarak geri yürür. Arabaya biner ve şaşkınlıktan donakalmış bir şekilde bir süre bekler.
Elliot: Nasıl bu hale geldin sen böyle? Yaşadıklarıma inanamıyorum, Claire.
Claire: Elliot, değişmek zorundayız, sen de değişmelisin. Sür artık. -
67.
+1 -1Elliot: Claire! Bunu nasıl yapabildin!?
Claire: Yapmak zorundaydım, Elliot. Bu arabayı almak zorundaydık ve eğer vazgeçseydik polisin eline düşecektik, bu bir ölüm kalım savaşı.
Elliot: Kendine gel, Claire! Bunun için o adamı bıçaklamak zorunda değildin! Seni iyi tanıyorum, adam silahla yaklaşsa dahi bıçaksız kendini savunabilirsin. Bunu yapmamalıydın, Claire. Başımıza daha büyük bir bela açtın, adam yüzlerimizi gördü.
Claire: Haklısın, Elliot. Hemen geri dön! Otoparka gitmemiz gerek.
Elliot: Ne? Neden?
Claire: Dön dedim! -
68.
0Elliot: Claire! Bunu nasıl yapabildin!?
Claire: Yapmak zorundaydım, Elliot. Bu arabayı almak zorundaydık ve eğer vazgeçseydik polisin eline düşecektik, bu bir ölüm kalım savaşı.
Elliot: Kendine gel, Claire! Bunun için o adamı bıçaklamak zorunda değildin! Seni iyi tanıyorum, adam silahla yaklaşsa dahi bıçaksız kendini savunabilirsin. Bunu yapmamalıydın, Claire. Başımıza daha büyük bir bela açtın, adam yüzlerimizi gördü.
Claire: Haklısın, Elliot. Hemen geri dön! Otoparka gitmemiz gerek.
Elliot: Ne? Neden?
Claire: Dön dedim! -
69.
0Up hadi beyler siz bari okuyun lan içimde kalmasın amk.