/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    0
    Elliot ani bir manevra ile arabayı soğuk asfaltta kaydırarak geri döner, hızlı bir şekilde otoparka doğru sürer. Otopark kapısında Claire onu durdurur ve arabadan iner, otoparka doğru koşmaya başlar. Adam kanlar içinde yatmaktadır, Claire, son bir hamle ile cebinden bıçağı alır, adamın kalbine saplar ve çıkarır, silip cebine sokar. Bir süre orada bekleyip adamın kan kusmasını izler ve öldüğünden emin olmak için iki parmağını adamın boğazına dayayıp nabzını kontrol eder. Sonra hızla arabaya doğru koşar ve biner.

    Claire: Gidebiliriz.
    Elliot: Ne oldu? Naptın orada?
    Claire: işimi yarım bırakmıştım, tamamlayıp geldim, haydi sür artık.

    Elliot ani bir şekilde arabadan iner ve otoparka koşar, yarıyolda adamın kanlar içindeki halini görür ve ağzını tutarak geri yürür. Arabaya biner ve şaşkınlıktan donakalmış bir şekilde bir süre bekler.

    Elliot: Nasıl bu hale geldin sen böyle? Yaşadıklarıma inanamıyorum, Claire.
    Claire: Elliot, değişmek zorundayız, sen de değişmelisin. Sür artık.
    ···
  2. 27.
    0
    Elliot hayretler içinde Claire’dan soğumuş bir şekilde gaza basar, yavaş yavaş ilerlemeye başlar. Arabanın içindeki tek ses Claire’ın yolu tarif etmesidir, nihayet eve varırlar ve Claire arabadan iner, ancak Elliot kılını bile kıpırdatmadan olduğu yerde durmaktadır.

    Claire: Gelmiyor musun?
    Elliot: Hayır, acele etsen iyi olur. Fazla vaktimiz yok.
    Claire: Pekala, on dakika sonra inerim.

    Claire evine girip hızlıca bir bavula eşyalarını toplar, kıyafetlerinden makyaj malzemelerine, bakım ürünlerinden parfümlerine kadar her şeyi doldurur. Ardından hızlı bir şekilde iki gündür giydiği kıyafetlerini çıkarıp yenilerini giyip aşağı iner. Aşağı indiğinde Elliot’u göremez ve bir an telaşlanıp etrafına bakınır, tam gittiğini sanıp derin bir küfür edecekken apartmanın arkasından Elliot ona seslenir.
    ···
  3. 28.
    0
    Elliot hayretler içinde Claire’dan soğumuş bir şekilde gaza basar, yavaş yavaş ilerlemeye başlar. Arabanın içindeki tek ses Claire’ın yolu tarif etmesidir, nihayet eve varırlar ve Claire arabadan iner, ancak Elliot kılını bile kıpırdatmadan olduğu yerde durmaktadır.

    Claire: Gelmiyor musun?
    Elliot: Hayır, acele etsen iyi olur. Fazla vaktimiz yok.
    Claire: Pekala, on dakika sonra inerim.

    Claire evine girip hızlıca bir bavula eşyalarını toplar, kıyafetlerinden makyaj malzemelerine, bakım ürünlerinden parfümlerine kadar her şeyi doldurur. Ardından hızlı bir şekilde iki gündür giydiği kıyafetlerini çıkarıp yenilerini giyip aşağı iner. Aşağı indiğinde Elliot’u göremez ve bir an telaşlanıp etrafına bakınır, tam gittiğini sanıp derin bir küfür edecekken apartmanın arkasından Elliot ona seslenir.
    ···
  4. 29.
    0
    Elliot: Hey, Claire! Buradayım.

    Arabanın yanına yanaşınca içinde birinin daha olduğunu görür ve Elliot’u yanına çağırır.

    Claire: Bu adam kim?
    Elliot: Yolda seni beklerken yanıma geldi, arabayı burada bekletirsem yakalanabileceğimi söyledi. Kim olduğunu sordum, arabayı çaldığımız apartmanda oturan biri olduğunu söyledi. Güvenlik görevlisini öldürdüğünü gördüğünü söyledi, ben de bıçağı çıkardım, ama düşmanım olmadığını söyledi.
    Claire: Ya onlardan biriyse?
    Elliot: Değil, kontrol ettim, belinde kegib yok. Arabaya alıp biraz konuştum, bize faydası olabilir, bizle kalacak. Adı Ian.

    Beraber arabaya binerler. Elliot eve doğru sürmeye başlar.
    ···
  5. 30.
    0
    Ian: Tanıştığıma memnun oldum, Claire.
    Claire: Henüz tanıştığımızı düşünmüyorum.
    Ian: Elbet tanışırız. Virüsün üretildiği söylenen üniversiteden olduğunu duydum, adın pek meşhur. Bu konu hakkında bilgin var mı?
    Claire: Ne yazık ki yok. Elbet tahminlerim var ancak şu an seninle paylaşmayı düşünmüyorum.
    Ian: Pekala, zaman bize neler olacağını gösterecek, Claire.

    Ian, iri yapılı, kaslı, kahverengi saçlı ve yeşil gözlü, fazlasıyla yakışıklı, 24 yaşında üniversite mezunu ancak işsiz olan bir gençtir.
    ···
  6. 31.
    0
    Bu konuşmadan sonra bir daha kimsenin ağzını bıçak açmaz, yolun yarısında Elliot’un radyoyu açmasıyla sessizlik bozulur ve radyoda bir müzik çalmaya başlar:

    ‘’Yağmurlu geceleri seviyorum
    Ve şimşeği dinlemeyi
    Yıldırımı izlemeyi
    Gökyüzünü aydınlattığında
    Biliyorsun, beni iyi hissettiriyor
    Yağmurlu geceleri seviyorum
    Çok güzel bir manzara
    Yağmuru yüzümde hissetmeyi seviyorum
    Tadı dudaklarımda
    Ay ışığının gölgesinde

    Yağmur tüm endişemi yıkadı
    Güneşli bir güne uyandım’’
    ···
  7. 32.
    0
    Claire: Hey, Elliot! Şu an şarkı dinlemenin sırası değil! Haber kanalı açmalısın, öğrenmemiz gereken şeyler var.
    Ian: Bence biraz rahatmalaya ihtiyacın var, Claire.
    Claire: Sana bir şey soran olmadı bay ukala.
    Elliot: Pekala, bence de biraz haber dinlesek iyi olur.
    Spiker: Şu an bir saldırı anı canlı yayın kameralarımızda sayın seyirciler! Saldırgan adamın tırnaklarının uzunluğu dikkat çekiyor, tıpkı bir hayvanın pençesi gibi.
    Claire: Ufak bir tahminim var, bel bölgesinden yarayı nasıl aldıklarını anladığımı sanıyorum. Spiker hayvan pençesi kadar uzun ve büyük tırnaklardan bahsetti, muhtemelen pençelerini kullanarak bel bölgesine zarar veriyorlar ve virüsü bulaştırıyorlar, kegib izi de bu yüzden meydana geliyor.
    Ian: Sandığımdan zeki bir kızmışsın.
    ···
  8. 33.
    0
    Eve vardıklarında Claire odasına girip eşyalarını yerleştirir, ardından sıcak suyun altında az da olsa rahatlama umuduyla duşa girer. işlediği cinayetle alakalı en ufak vicdan azabı bile yoktur içinde, ancak ülkesinin girdiği bu kötü durum ve hayatlarının mahvolması sıkıntısı vardır. Duşun altında saçlarını şampuanlar ve vücudunu uzun süre sabunlar, çıktığında kurulanıp odasına geçer. Her ne kadar içinde bir art niyet olmasa da evde iki erkek varken güzel kokması gerektiğini düşünüp parfümünü sıkar ve evi hoş kokusu ile doldurur.
    Salona geçtiğinde Elliot ve Ian’ın kahve içerek haber izlediğini görür. Televizyon kanalının yayınladığı görüntüler gün geçtikçe kötüye gidiyordur, haberlerde ölen polisler, ölü olarak ele geçirilen hastalıklı insanlar ve halkın ölümü apaçık bir şekilde gösteriliyordur.
    ···
  9. 34.
    0
    Elliot: Anlaşılan virüs kapanlar günden güne mutasyona uğruyorlar, gösterilen ölü bedenler insanlıktan fazlasıyla uzaklaşmış haldeydiler. Tırnakları hayvan pençesine dönmüş, dişleri bir kaplanınki kadar sivrilmiş ve uzamış. Saldırdıkları insanları ya belinden yaralayıp kendilerine katıyorlar, ya da öldürüyorlar.
    Ian: Haberlerin bu hali bile fazlasıyla sır dolu, hükümet hiçbir zaman asıl haberleri yayınlamaz. Şu an görüntülenen ve duyurulan haberlerin çok daha fazlası hükümet tarafından biliniyor, ama halka gösterilmiyor. Biz çok fazla insanla karşılaşmasakta, günden güne daha fazla insan dışarı çıkma ihtiyacı duyuyor. Doğal olarak virüslü insanların sayısı da artıyor. Bu arada, Claire, çok hoş kokuyorsun, senin gibi ukala bir kız için fazla hoş.
    Claire: Evet, haberlerin tamamı gösterilmiyor, ama biz çıkıp birkaç virüslü insan ile karşılaşır ve yakalayabilirsek çok daha fazla bilgiye ulaşabiliriz. Ayrıca, teşekkür ederim.
    Elliot: Haklı olabilirsin ama bu çok tehlikeli, Claire.
    Ian: Bir insanı hiç düşünmeden öldürebilen bir kıza tehlikeden mi bahsediyorsun, Elliot?
    Claire: Aynı şekilde ölmek mi istiyorsun?
    Elliot: Öyle gerekiyordu, Ian.
    Spiker: Evet sayın seyirciler hükümetin himayesi altında çalışan bilim insanları virüse ‘’HZV-18’’ adını verdi, açılımı henüz açıklanmadı.
    Claire: Bu da neyin nesi böyle?
    Elliot: Şimdilik bizim için bir önemi yok, ama sanırım fikrine uymak zorundayız, yarın çıkıp bu virüse sahip bir insan aramalıyız.
    Ian: Gündüzün aydınlığı yerine gecenin karanlığını tercih ederim.
    Claire: Ne yani şimdi mi gidelim?
    Ian: Hayır şu an erken, gece gitmeliyiz diyorum.
    Claire: Nedenini bilmiyorum ama sana güvenmek istiyorum.
    ···
  10. 35.
    0
    Ian kendi kendine gülümser, iyiden iyiye Claire’dan hoşlanmaya başlamıştır. Ancak Elliot da Claire’a karşı yıllardır doludur, her ne kadar Claire ona yüz vermese de.
    Gece olduğunda Elliot ve Ian hazırlanıp kapıya çıkar, Claire’ı beklerler. Claire salına salına kapıya doğru gelir, yine tatlımsı ve hoş kokulu parfümünü sıkmış, hem Ian’ı hem Elliot’u tekrar etkilemiştir. Önden giderek merdivenleri teker teker inip arabaya ilerler, erkekler ise onu takip eder. Elliot şoför koltuğuna geçer ve arabayı çalıştırır, Claire arka koltuğa oturur, Ian da öne oturmak yerine Claire’ın yanına oturur. Elliot nereye gideceklerini Ian’a sorar, Ian ise şehrin en işlek yerlerinden birine doğru sürmesini söyler. Elliot yirmi dakika mesafedeki merkeze doğru sürmeye başlar.
    ···
  11. 36.
    0
    Beş dakika sonra Claire arabanın içinde mayışarak gözlerini kapatır ve birkaç dakika sonra da hafif bir uykuya dalar, başı Ian’ın omzuna düşer. Bu sırada dikiz aynasından bakan Elliot, Claire’ın gülümsediğini görür, belli ki uyanıktır ve bilerek Ian’ın omzuna yatmıştır. Ian yavaşça elini Claire’ın eline doğru zütürür, eli Claire’ın eline değdiğinde Claire Ian’ın elini kavrar ve sımsıkı tutmaya başlar, olayların iyi yanını görmeye başladığını düşünür, ancak bunları gören Elliot’un içini ikisine karşı büyük bir kin kaplar.
    ···
  12. 37.
    0
    Yolda ilerlerken birçok kez araba görürler ama pek umurlarında olmaz, kendilerinden farklı olmayan insanlar olduğunu düşünürler. Nihayet merkeze varırlar ancak pek yaklaşamadan polis arabalarının ışıklarını görürler, Elliot arabayı geri vitese alıp sakince geri gider, gördüğü bir sokaktan girer ve polislerin arka tarafına dolanmayı planlar. Bu sırada arabayı kullanırken ani manevralar yaparak Ian ve Claire’ı rahatsız etmeye çalışsa da araba sarsıldıkça daha sıkı tutunurlar birbirlerine. Aralarında yaşanan ani sevgi onları da şaşırtır ancak fazla irdelemezler.
    ···
  13. 38.
    0
    Ara sokakta ilerlerken karşılarına bir insan çıkar, Elliot onun gerçekte ne olduğunu farkettiği an Ian’a yüksek sesle seslenir ve ani bir fren yaparak hemen kapıları kilitler. Claire endişelenerek yerinden doğrulur. Onlara doğru yürüyerek yaklaşan şeyin bir insandan pek farkı yoktur, farların ışığında parlayan keskin dişleri ve pençemsi elleri dışında. Biraz da vücudu tüylenmiştir.
    ···
  14. 39.
    0
    Ian arabadan bulduğu beyzbol sopasını alır ve arabadan iner, Claire Ian’a durması için bağırır, ancak fayda etmez. Ian elini beline koyarak yavaşça beyzbol sopası ile ona doğru yaklaşır, bunu gören mutasyonlu insan ise birden ellerini yere koyarak bir köpek gibi hızla koşmaya başlar, Ian’ın üzerine atlar ve yere yatırarak keskin ve sivri dişleri ile ısırmaya çalışır, ama Ian yaratığın boynundan tutarak buna engel olur.
    ···
  15. 40.
    +1
    Okuyan varsa belli etsin kendini beyler ilk entry'e şuku atarsanız anlayabilirim daha rahat. Şu an 12 sayfa bitti bile. Kaldı 10 sayfa.
    ···
  16. 41.
    +1
    Bu durum Elliot’un işine gelse de Claire büyük bir cesaret ile bıçağı cebinden çıkararak sessizce yaratığın arkasına geçer ve seri darbeler ile bıçağı sokup çıkarır, boynuna vurduğu son darbe ile yaratık Ian’ın üzerine devrilir.

    Claire: Aman tanrım… Yaşadıklarımıza inanamıyorum, bu kadar kötü olduğunu tahmin etmemiştim.
    Ian: Eminim bu henüz zayıf hali, çok daha fazla güçlenebiliyor olmalılar. Mutasyonunun ilk aşamalarında olabilir. Hadi, yardım et de şunu üzerimden kaldırayım.

    O sıra Elliot arabadan sakince inerek ikisinin yanına doğru gider. Claire koca şeyi kaldırmakta zorlanır ancak Elliot onlara yardım etmez.

    Ian: Yardımın için sağ ol, Elliot.
    Claire: Haydi, Elliot, yardım et de şunu arabaya taşıyalım.
    Elliot: Bunu inceleyerek bir şey öğrenebileceğimizi sanmıyorum, Claire.
    Claire: Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü öğrencisi olduğumu biliyorsun, öyle değil mi Elliot?
    Elliot: Pekala, sizin istediğiniz gibi olsun.

    Elliot yaratığı iterek Ian’ın üzerinden atar, Ian yavaşça doğrularak ayağa kalkar. Omzunda derin bir sızı hisseder, tırnaklardan biri omzunu kesmiştir. Elliot bacaklarından, Ian ise omuzlarından tutar ve yaratığı arabanın bagajına taşırlar.
    Ian’ın geniş ve yapılı omuzları Claire’ın ilk gördüğü andan beri dikkatini çekiyordur ve arabaya bindiklerinde Claire hemen arabadaki bezi alarak Ian’ın omzuna pansuman yapmaya başlar. Sıcak yastığının yarasını sararak eski haline gelmesi için minik bir buse kondurur ve bu sefer Ian Claire’ın omzuna doğru yaslanır. Elliot, her ne kadar bunları gördükçe kahrolsa da intikam alacağı zamanın elbet geleceğini düşünür.
    Yaşadıkları bu aksiyon sonrası eve doğru süren Ian, eve biraz yaklaşırken yine o ışık gözlerine çarpar, kapılarının önünde polisler vardır, Elliot buna anlam veremez ve ilerler.
    ···
  17. 42.
    +1
    Ian: Elliot, dur.
    Elliot: Ne oldu?
    Claire: Güvenlik görevlisi için gelmiş olmalılar, jipi uzağa bırakıp yürüyerek arkadan eve girmeliyiz. Sonra bir çaresine bakarız.
    Elliot: Bagajdaki ne olacak? Sabaha kadar ne hale geleceğini bilmiyoruz.
    Ian: Haklı. Elliot, öne ben geçeyim, bir fikrim var.

    Elliot ve Ian arabadan inerek yer değiştirirler, Ian dikiz aynasından baktığında Claire’ın Elliot’tan uzaklaştığını görür. Yüzüne bir tebessüm kondurur, vitesi geriye takar ve gaza basar. Arka sokaklardan birine doğru girer, arabayı durdurur ve Elliot’a onunla gelmesini söyleyerek arabadan iner.

    Elliot: Ne işimiz var burada?
    Ian: Çöp konteynerlerini görüyor musun?
    Elliot: Anladım, hızlı davranmalıyız.

    Elliot bagajı açar, o sırada Ian çöp kutusunu sessizce yere yatırıp boşaltıp Elliot’un yanına doğru zütürür. Beraber yaratığı çöp kutusuna taşırlar, Arabayı o sokakta bırakır ve Claire’ı da alıp eve giderler.

    Claire: Dünyanın bunlarla dolduğunu düşünmek bile istemiyorum.
    Elliot: Sorun yok, hepsini öldürürsün, olur biter.
    Ian: Kapa çeneni seni ahmak.
    Elliot: Pekala, her şeyin bir yeri ve zamanı var, bugün senin sıran.
    Ian: Her zaman benim sıram, senin gibilere hiçbir zaman sıra gelmez.
    Elliot: Nasıl istersen.
    Claire: ikiniz de kesin sesinizi, haberleri izlememiz gerek. Sonra bodruma inip birlikte ilgilenmemiz gereken bir iş var.
    Spiker: …virüsünün bulaştığı insanların sayısı günden güne artmaya devam ediyor sayın seyirciler. Eş zamanlı olarak kurbanların sayısı da artmakta, polis ekipleri yurdun farklı bölgelerinden yüzlerce ceset toplamaya devam ediyor. Üstelik insan ölümüne yol açan yalnızca virüslüler değil, bir otoparkta araba hırsızlığı sebebiyle canice katledilen güvenlik görevlisinin naaşı ailesine acı içinde teslim edildi. Eğer acilen bir önlem alınmazsa bu virüs insan ırkının sonu olabilecek nitelikte.
    Elliot: Spiker’de benimle aynı görüşte sanıyorum.
    Claire: Elliot, neden bu kadar üzerime geldiğini anlayamıyorum, eğer bunu yapmasaydım ikimizde ya ölecek ya da hapse düşecektik.
    Ian: Ben sebebini biliyorum, Claire. Bizi kıskanıyor, acısını ise bu şekilde çıkarıyor. Acınası durumdasın Elliot.
    Elliot: Kimin acınası durumda olduğunu zaman gösterecek, Ian.
    Claire: Bodruma inmemiz gerek, yakaladığımız şey üzerinde biraz inceleme yapalım.
    ···
  18. 43.
    +1
    Hep birlikte bodruma inerler. Claire yanında dokuz çeşit irili ufaklı bıçak getirmiştir, iki genç adam şaşkınlıkla Claire’ı izler.

    Claire: Merak etmeyin, tecrübeliyim, iki senede çok fazla ölü insan kesip biçtim.
    Elliot: Bel bölgesine dikkat et, oradan virüsü alıp inceleyebilirsin, öyle değil mi?
    Claire: Bilmiyorum, bir şeyler deneyeceğim.

    Gece boyunca ceset üzerinde uğraşırlar, Elliot ve Ian pençemsi elleri, iri ve keskin tırnakları, bir kaplanınki kadar keskin ve sivri olan dişleri incelerler. Claire ise vücudunu keserek açar ve şoka uğrar, mutantın iç organları bir insanınkinden tamamıyla farklı bir hale gelmiştir. Kaburgaları normal bir insanınkinden üç kat daha kalın ve sağlam hale gelmiş, kalbi de normalden büyük bir halde, damarları genişlemiştir.

    Claire: iç organları inanılmaz bir şekilde gelişmiş, kalbi güçlenerek çok daha hızlı ve fazla kan pompalayabilir hale gelmiş. Vurduğum bıçak darbelerinden biri üç damarını birden kesmiş, bu kadar şanslı olmasam şimdi üçümüz de ya mutant hale gelmiştik, ya da ölmüştük.
    Elliot: Peki bel bölgesi? Virüsü oradan nasıl kapabildiklerini anladın mı?
    Ian: Hala anlamadın mı? Bu pençeler boşuna gelişmemiş, tek bir darbe ile bel kısmına kegib açıp virüsü oradan yayıyor.
    Elliot: Peki, ama neden bel bölgesi? Neden başka bir yerden kegib alınca virüs kapmıyoruz?
    ···
  19. 44.
    +1
    Claire: Kapıyoruz, ancak belli ki bedensel gelişim olsa da zihinsel gelişim yok, hatta gerilemiş bile olabilir.
    Ian: Yani mutasyona uğrayanlar birer hayvana dönüşüyor.
    Claire: Evet.
    Elliot: Zihinsel gelişim ile virüsü kaptığımız yerin ne alakası var?
    Ian: Elliot, virüsü kapmış olmandan şüphelenmeye başladım.
    Claire: Mutantlar virüsü yalnızca bel bölgesi ile yayabileceklerini sanıyorlar, içgüdüsel bir davranış. Yani vücudumuzda derin bir kegib açıp mutanttan bir parça kanı içeri sokarsak, virüsü bedenimize aktarmış oluruz. Ancak gelişim hakkında hiçbir fikrim yok.
    Elliot: Ian’da yaratıkla boğuşurken omzuna derin bir kegib aldı, öyleyse virüsü kapmış demektir.
    Claire: Hayır, yeterince derin olsa da deri altındaki kas kütlesi buna engel olmuş.
    Ian: Umalım da öyle olsun.
    Elliot: Madem bel bölgesinden yara alıyoruz, kendimize bel bölgemizi koruyucu bir ekipman yapmalıyız.
    Claire: Haklısın.
    Ian: Yapacağımız malzemeyi seçmek için de pençeler ile malzemeyi delmeye çalışacağız.
    Elliot: Bu görevi ben üstlenebilirim.
    Claire: Pekala, Ian, sen ve ben de yukarı çıkıp eşyaları toplamaya başlayalım.
    Ian: Ne için?
    Claire: Arabamız uzakta kaldı, hayatta kalmak içinde ona ihtiyacımız var. Gerekli eşyaları arabaya yükleyip bana geçeceğiz.

    Elliot’u aşağıda bırakarak yukarı çıkmak için merdivenlere yönelirler, ancak birinci kattaki polis memuru emeklisi bir adam sesler yüzünden merdivene çıkmıştır. Ian ve Claire geri adım atarlar, yaşlı adamın ayak sesleri duyulur, bodruma doğru yönelir ve inmeye başlar. Claire birden merdivene doğru çıkar, Ian’sa bodruma doğru geri girer ve kapıyı kapatır.
    ···
  20. 45.
    +1
    Claire: Merhaba efendim.
    Adam: Sen kimsin, ne işin var burada!?
    Claire: Ben Elliot’un arkadaşıyım, üst katta oturan Elliot, komşunuz.
    Adam: Oh, seni onlardan sandım, burada ne yapıyorsunuz?
    Claire: Birkaç önemli işimiz var, evinize dönebilirsiniz.
    Adam: Bodruma bakacağım, çekil önümden.
    Claire: Efendim buna izin veremem, lütfen bana zorluk çıkarmayın.
    Adam: Benim apartmanımda bana izin vermemekte neyin nesi oluyor!

    Adam ani bir şekilde ancak yaşlılığın verdiği yavaşlıkla belinden beylik tabancasını çıkarır, Claire’a doğru uzatır.

    Adam: Çekil önümden dedim sana!
    Claire: Seni son kez uyarıyorum ihtiyar, yoluna git.
    Adam: Benim apartmanımdan beni kovamazsın!

    Claire adamın tetiğe basacağını anladığı an adamın ayağına tekme ile vurur ve adam kayarak merdivenlerden aşağı yuvarlanır, o sırada elindeki silah ateş alır ve kendini vurmasına sebep olur. Zavallı adamcağız Claire’ın ayağının dibine kadar gelir ve durur. Claire sakin ve soğukkanlı bir şekilde adama doğru eğilir, silahı alıp cebine koyar, iki parmağını adamın boynuna koyarak nabzını kontrol eder. Sesler kesildiği için tam bu sırada kapıdan sessizce Ian ve Elliot çıkar.

    Elliot: Kahretsin, bu iki oluyor.
    Ian: Claire, nasıl oldu bu?
    Elliot: Nasıl olacak! Çokbilmiş hanımefendi seri katil edasıyla yine masum bir insanı öldürdü!
    Claire: Hayır, ben bir şey yapmadım, kendi kendini vurdu.
    Ian: Buna ne sebep oldu?
    Claire: Beni vurmak üzereydi, tetiğe basacaktı. Ayağına tekme attım, yuvarlandı. O sırada da kendini vurdu.
    Elliot: Ve sen suçlu olmadığını mı iddia ediyorsun? Claire, daha kaç tane masum insan öldüreceksin?

    Ian adama doğru eğilir ve ceplerini kurcalar, adamın cüzdanını bulur.
    ···