/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2 -2
    ÜST EDiT: Hikaye bitti rahat rahat okuyabilirsiniz yarım saatte biter zaten. Hayırlı geceler beyler. Okuyan yorum yapsın sevineyim.

    Abilerim kardeşlerim şimdiden söyleyeyim 11. sınıf bir dostunuzum. Okuldaki drama dersi için bir senaryo yazmıştım hikaye şeklinde, her arkadaşım 5 sayfa yazarken ben 22 sayfa yazdım ama hoca dahil kimse uzun diye okumadı. Verdi 100'ü geçti.

    18 punto ile yazılmış toplam 22 sayfa word dosyası olarak hazır hikayem. Sizden ricam ne trend ne de şuku dostlar, okuyacak olanlar kendini belli etsin rez alsın hemen uzun partlar halinde atmaya başlayacağım. Sonu sürpriz ayrıca saracağına eminim ben zevkle yazdım.

    Edit: Hatta ilk partı atayım şuraya okuyup devdıbını isteyen yazar.

    Claire yirmi yaşında, sessiz sakin, içine kapanık bir kızdır, Teknoloji Ve Bilim Üniversitesi’nde ikinci sınıf Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü okumaktadır, bu bölüm onun çocukluk hayalidir. Üniversitedeki diğer öğrencilere karşın derslerine daha bağlı ve alanına çok daha özel bir ilgi duyar, özellikle insan vücudu üzerinde yaptığı çalışmaları ile okulda adını herkese duyurmuştur. Hocaların gözde öğrencisidir. Üç gündür hastadır ve hiçbir şey yapamamıştır.

    Hiç alışık olmadığı puslu bir hava ve tuhaf bir sessizlik vardır sokaklarda, sabah soğuğunda titreyerek servis bekler. Normalden daha geç gelen servise bindiğinde sıcaklık ile rahatlayarak her zamanki yerine oturur, atkısını ve şapkasını çıkarıp çantasına koyduktan sonra kulaklıklarını çıkarıp kulağına takar, telefonundan en sevdiği müziği açar ve başını yukarı kaldırdığında servise ilk bindiğinde fark etmediği bir şey fark eder: Servis bomboştur. Önce şaşırır ve telefonunu açıp tarihe ve saate bakar, hayır, yanlış bir zaman değildir. Endişelenerek yerinden kalkar, hızlı adımlarla şoföre doğru ilerler.
    ···
  2. 2.
    +1 -1
    Elliot: Claire! Bunu nasıl yapabildin!?
    Claire: Yapmak zorundaydım, Elliot. Bu arabayı almak zorundaydık ve eğer vazgeçseydik polisin eline düşecektik, bu bir ölüm kalım savaşı.
    Elliot: Kendine gel, Claire! Bunun için o adamı bıçaklamak zorunda değildin! Seni iyi tanıyorum, adam silahla yaklaşsa dahi bıçaksız kendini savunabilirsin. Bunu yapmamalıydın, Claire. Başımıza daha büyük bir bela açtın, adam yüzlerimizi gördü.
    Claire: Haklısın, Elliot. Hemen geri dön! Otoparka gitmemiz gerek.
    Elliot: Ne? Neden?
    Claire: Dön dedim!
    ···
  3. 3.
    +2
    Elliot: Claire, televizyonu aç, haber izlemeliyiz.
    Spiker: … himayesi altında çalışan bilim insanları virüsün bir çaresini bulduklarını iddia ediyorlar sayın seyirciler. iddia, hazırladıkları bir panzehirin, bel bölgesinden mutanta enjekte edildiği zaman üç saat içinde eski haline getirdiği yönünde. Polis memurlarının her eve üç enjektör şeklinde dağıtacağı bu panzehiri, halktan sokağa çıkıp mutantlara uygulaması isteniyor.
    Claire: Bu mükemmel bir haber, ancak yine çok insan ölümüne sebep olacak. Saçmalık. Panzehiri uygulama işlemini devletin yapması gerekir, halkın değil.
    Ian: Koca silahlı kuvvetler bununla başa çıkamazken bizim uğraşmamız ne kadar doğru olabilir?
    Elliot: Henüz elimize bile geçmedi bence hiçbir önemi yok şu an.

    Elliot bunu söyledikten yalnızca yirmi saniye sonra kapı çalar, farklı duygular içerisinde kapıyı açarlar. Gelen polistir ve üç enjektörü eve verir.

    Ian: Bir şey merak ediyorum, panzehiri sıradan bir insana uygularsak ne olur?
    Elliot: Bunu gerçekten merak ediyorsan kendinde deneyebilirsin.
    Claire: Ian, sakın böyle bir şey yapma.
    Ian: Sadece merak ettim, Claire. Elbette böyle bir şey yapmam.
    Spiker: Son dakika! Sayın seyirciler, hükümet, virüsün ortaya çıktığı iddia edilen üniversite olan Teknoloji ve Bilim Üniversitesi’nden şüphelenilen öğrencilerin toplanarak gözaltına alınacağını bildirdi.
    Elliot: Geçmiş olsun, Claire.
    Claire: Başım belaya girecek.
    Spiker: Şimdi ekranlarınıza bir görüntü getireceğiz sayın seyirciler, bu görüntülerde, masum iki vatandaşın, nasıl canice katledildiği var.
    Ian: Claire, yoksa bu…
    Claire: Bir dakika, sus!
    Spiker: işte o alışveriş merkezinin güvenlik kamerası görüntüleri.
    Claire: Oh, ucuz yırttık.
    Elliot: Belli ki senin gibilerden bolca varmış bu ülkede. Tabii biraz daha vahşice öldürmüşler. Bu devirde insana senin gibisi lazım.
    ···
  4. 4.
    +2
    Elliot: Efendim?
    Claire: Neredesin, Elliot?
    Elliot: Evdeyim, ne oldu ki? Sen neredesin?
    Claire: Ben üniversite kampüsün…
    Elliot: Ne! Claire, sen iyi misin?
    Claire: iyiyim, neden birden şaşırdın?
    Elliot: Olanlardan haberin yok sanırım. Hemen oradan uzaklaş! Bana gel, burada anlatırım.
    Claire: Elliot, yapma lütfen. Bu kaçıncı denemen? Evine gelmiyorum.
    Elliot: Claire, bu çok ciddi bir konu, cidden, amacım o değil. Lütfen bana güven.
    Clarie: Pekala, on beş dakika içinde orada olurum.
    Elliot: Acele etsen iyi olur, Claire.

    Claire ne olduğunu anlamadan hızla Elliot’a doğru yola çıkar. Her ne kadar hava sisli olsa da uzaktan zayıflayarak gelen mavi ışıklar gözünü kamaştırmaya yetmiştir, elbette hiç şüphesiz bir polis arabasının ışıklarıdır onlar. Claire belki de olan biteni polisten öğrenebilirim düşüncesi ile hızını arttırır ve polis arabasına doğru yaklaşır. Uzaktan gözüktüğü kadarıyla iki polis vardır ve arabanın arka kapılarından biri açıktır. Claire arabanın içinde biri olup olmadığını kestiremez ancak polisler endişeli bir haldedir. Gittikçe yaklaşır ve polisler onu görür görmez silahlarını çekerek üzerine doğrulturlar.
    ···
  5. 5.
    +1
    Bu durum Elliot’un işine gelse de Claire büyük bir cesaret ile bıçağı cebinden çıkararak sessizce yaratığın arkasına geçer ve seri darbeler ile bıçağı sokup çıkarır, boynuna vurduğu son darbe ile yaratık Ian’ın üzerine devrilir.

    Claire: Aman tanrım… Yaşadıklarımıza inanamıyorum, bu kadar kötü olduğunu tahmin etmemiştim.
    Ian: Eminim bu henüz zayıf hali, çok daha fazla güçlenebiliyor olmalılar. Mutasyonunun ilk aşamalarında olabilir. Hadi, yardım et de şunu üzerimden kaldırayım.

    O sıra Elliot arabadan sakince inerek ikisinin yanına doğru gider. Claire koca şeyi kaldırmakta zorlanır ancak Elliot onlara yardım etmez.

    Ian: Yardımın için sağ ol, Elliot.
    Claire: Haydi, Elliot, yardım et de şunu arabaya taşıyalım.
    Elliot: Bunu inceleyerek bir şey öğrenebileceğimizi sanmıyorum, Claire.
    Claire: Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü öğrencisi olduğumu biliyorsun, öyle değil mi Elliot?
    Elliot: Pekala, sizin istediğiniz gibi olsun.

    Elliot yaratığı iterek Ian’ın üzerinden atar, Ian yavaşça doğrularak ayağa kalkar. Omzunda derin bir sızı hisseder, tırnaklardan biri omzunu kesmiştir. Elliot bacaklarından, Ian ise omuzlarından tutar ve yaratığı arabanın bagajına taşırlar.
    Ian’ın geniş ve yapılı omuzları Claire’ın ilk gördüğü andan beri dikkatini çekiyordur ve arabaya bindiklerinde Claire hemen arabadaki bezi alarak Ian’ın omzuna pansuman yapmaya başlar. Sıcak yastığının yarasını sararak eski haline gelmesi için minik bir buse kondurur ve bu sefer Ian Claire’ın omzuna doğru yaslanır. Elliot, her ne kadar bunları gördükçe kahrolsa da intikam alacağı zamanın elbet geleceğini düşünür.
    Yaşadıkları bu aksiyon sonrası eve doğru süren Ian, eve biraz yaklaşırken yine o ışık gözlerine çarpar, kapılarının önünde polisler vardır, Elliot buna anlam veremez ve ilerler.
    ···
  6. 6.
    +1
    Ian: Elliot, dur.
    Elliot: Ne oldu?
    Claire: Güvenlik görevlisi için gelmiş olmalılar, jipi uzağa bırakıp yürüyerek arkadan eve girmeliyiz. Sonra bir çaresine bakarız.
    Elliot: Bagajdaki ne olacak? Sabaha kadar ne hale geleceğini bilmiyoruz.
    Ian: Haklı. Elliot, öne ben geçeyim, bir fikrim var.

    Elliot ve Ian arabadan inerek yer değiştirirler, Ian dikiz aynasından baktığında Claire’ın Elliot’tan uzaklaştığını görür. Yüzüne bir tebessüm kondurur, vitesi geriye takar ve gaza basar. Arka sokaklardan birine doğru girer, arabayı durdurur ve Elliot’a onunla gelmesini söyleyerek arabadan iner.

    Elliot: Ne işimiz var burada?
    Ian: Çöp konteynerlerini görüyor musun?
    Elliot: Anladım, hızlı davranmalıyız.

    Elliot bagajı açar, o sırada Ian çöp kutusunu sessizce yere yatırıp boşaltıp Elliot’un yanına doğru zütürür. Beraber yaratığı çöp kutusuna taşırlar, Arabayı o sokakta bırakır ve Claire’ı da alıp eve giderler.

    Claire: Dünyanın bunlarla dolduğunu düşünmek bile istemiyorum.
    Elliot: Sorun yok, hepsini öldürürsün, olur biter.
    Ian: Kapa çeneni seni ahmak.
    Elliot: Pekala, her şeyin bir yeri ve zamanı var, bugün senin sıran.
    Ian: Her zaman benim sıram, senin gibilere hiçbir zaman sıra gelmez.
    Elliot: Nasıl istersen.
    Claire: ikiniz de kesin sesinizi, haberleri izlememiz gerek. Sonra bodruma inip birlikte ilgilenmemiz gereken bir iş var.
    Spiker: …virüsünün bulaştığı insanların sayısı günden güne artmaya devam ediyor sayın seyirciler. Eş zamanlı olarak kurbanların sayısı da artmakta, polis ekipleri yurdun farklı bölgelerinden yüzlerce ceset toplamaya devam ediyor. Üstelik insan ölümüne yol açan yalnızca virüslüler değil, bir otoparkta araba hırsızlığı sebebiyle canice katledilen güvenlik görevlisinin naaşı ailesine acı içinde teslim edildi. Eğer acilen bir önlem alınmazsa bu virüs insan ırkının sonu olabilecek nitelikte.
    Elliot: Spiker’de benimle aynı görüşte sanıyorum.
    Claire: Elliot, neden bu kadar üzerime geldiğini anlayamıyorum, eğer bunu yapmasaydım ikimizde ya ölecek ya da hapse düşecektik.
    Ian: Ben sebebini biliyorum, Claire. Bizi kıskanıyor, acısını ise bu şekilde çıkarıyor. Acınası durumdasın Elliot.
    Elliot: Kimin acınası durumda olduğunu zaman gösterecek, Ian.
    Claire: Bodruma inmemiz gerek, yakaladığımız şey üzerinde biraz inceleme yapalım.
    ···
  7. 7.
    +1
    Hep birlikte bodruma inerler. Claire yanında dokuz çeşit irili ufaklı bıçak getirmiştir, iki genç adam şaşkınlıkla Claire’ı izler.

    Claire: Merak etmeyin, tecrübeliyim, iki senede çok fazla ölü insan kesip biçtim.
    Elliot: Bel bölgesine dikkat et, oradan virüsü alıp inceleyebilirsin, öyle değil mi?
    Claire: Bilmiyorum, bir şeyler deneyeceğim.

    Gece boyunca ceset üzerinde uğraşırlar, Elliot ve Ian pençemsi elleri, iri ve keskin tırnakları, bir kaplanınki kadar keskin ve sivri olan dişleri incelerler. Claire ise vücudunu keserek açar ve şoka uğrar, mutantın iç organları bir insanınkinden tamamıyla farklı bir hale gelmiştir. Kaburgaları normal bir insanınkinden üç kat daha kalın ve sağlam hale gelmiş, kalbi de normalden büyük bir halde, damarları genişlemiştir.

    Claire: iç organları inanılmaz bir şekilde gelişmiş, kalbi güçlenerek çok daha hızlı ve fazla kan pompalayabilir hale gelmiş. Vurduğum bıçak darbelerinden biri üç damarını birden kesmiş, bu kadar şanslı olmasam şimdi üçümüz de ya mutant hale gelmiştik, ya da ölmüştük.
    Elliot: Peki bel bölgesi? Virüsü oradan nasıl kapabildiklerini anladın mı?
    Ian: Hala anlamadın mı? Bu pençeler boşuna gelişmemiş, tek bir darbe ile bel kısmına kegib açıp virüsü oradan yayıyor.
    Elliot: Peki, ama neden bel bölgesi? Neden başka bir yerden kegib alınca virüs kapmıyoruz?
    ···
  8. 8.
    +1
    Claire: Kapıyoruz, ancak belli ki bedensel gelişim olsa da zihinsel gelişim yok, hatta gerilemiş bile olabilir.
    Ian: Yani mutasyona uğrayanlar birer hayvana dönüşüyor.
    Claire: Evet.
    Elliot: Zihinsel gelişim ile virüsü kaptığımız yerin ne alakası var?
    Ian: Elliot, virüsü kapmış olmandan şüphelenmeye başladım.
    Claire: Mutantlar virüsü yalnızca bel bölgesi ile yayabileceklerini sanıyorlar, içgüdüsel bir davranış. Yani vücudumuzda derin bir kegib açıp mutanttan bir parça kanı içeri sokarsak, virüsü bedenimize aktarmış oluruz. Ancak gelişim hakkında hiçbir fikrim yok.
    Elliot: Ian’da yaratıkla boğuşurken omzuna derin bir kegib aldı, öyleyse virüsü kapmış demektir.
    Claire: Hayır, yeterince derin olsa da deri altındaki kas kütlesi buna engel olmuş.
    Ian: Umalım da öyle olsun.
    Elliot: Madem bel bölgesinden yara alıyoruz, kendimize bel bölgemizi koruyucu bir ekipman yapmalıyız.
    Claire: Haklısın.
    Ian: Yapacağımız malzemeyi seçmek için de pençeler ile malzemeyi delmeye çalışacağız.
    Elliot: Bu görevi ben üstlenebilirim.
    Claire: Pekala, Ian, sen ve ben de yukarı çıkıp eşyaları toplamaya başlayalım.
    Ian: Ne için?
    Claire: Arabamız uzakta kaldı, hayatta kalmak içinde ona ihtiyacımız var. Gerekli eşyaları arabaya yükleyip bana geçeceğiz.

    Elliot’u aşağıda bırakarak yukarı çıkmak için merdivenlere yönelirler, ancak birinci kattaki polis memuru emeklisi bir adam sesler yüzünden merdivene çıkmıştır. Ian ve Claire geri adım atarlar, yaşlı adamın ayak sesleri duyulur, bodruma doğru yönelir ve inmeye başlar. Claire birden merdivene doğru çıkar, Ian’sa bodruma doğru geri girer ve kapıyı kapatır.
    ···
  9. 9.
    +1
    Tam bu sırada Ian, Elliot’un koluna bir lastik bağlamış ve iğneyi damarına sokmuş bir şekilde yavaş yavaş panzehiri enjekte eder. Panzehir damarlarında ilerledikçe Elliot nefes almakta zorluk çekmeye başlar, öksürerek yavaş yavaş uzanır, gözlerini kapatır ve hayatını kaybeder.

    Ian: Demek normal bir insanı öldürüyor, ancak mutantları insana çeviriyor. Zavallı Elliot, ölmeyi kendisinin istediğine adım gibi eminim. Huzur içinde uyu.

    Elliot acısız bir ölüme kavuşurken o sırada evi Claire’ı almak için basan polisler, Ian’ı alıp merkeze zütürürler ve orada işkence içinde Ian’ı öldürürler.
    Ian’ın ve Elliot’un hayatlarının son birkaç günü zehir içinde geçtikten sonra herkes hakettiği miktarda acı çekerek can vermiştir.
    Claire ise aslında bundan tam bir ay öncesinde kendine bir amaç edinmiştir, okuldaki başarılarıyla yetinmeyerek insan bedeni üzerindeki çalışmalarını geliştirerek tüm dünyaya hakim olmayı istemiş ve bunu benimsemiştir. Virüsü okulda geliştirmiş ve okuldaki personeller ile yaymaya başlamıştır, daha sonra sanki ikinci bir kişilikmişcesine bunları kafasından silmiş ve virüse nasıl galip geleceğini de bilerek hayatını sürdürmeye başlamıştır. Ancak hükümet panzehiri bulduğunda ve virüsü yok etmeye başladığında bütün umutları sönmüş ve okula gelip intihar etmeyi göze almıştır, ya o kendini öldürecektir ya da hükümet tarafından öldürülecektir.
    Yavaşça arabadan iner, laboratuvara doğru gider, içeri girerek sıralardan birini ortaya çeker. Kendi dolabında sakladığı kalın ipi sıranın üzerine çıkarak tavana bağlar, boynuna geçirir ve sırayı altından iterek intihar eder. Çok geçmeden polisler gelerek ölü bedenini bulur.
    Kısa süre sonra ise virüs tamamen yok edildikten sonra, ülkedeki hayatını kaybeden insanların sayısı açıklanır. Kırk sekiz milyon nüfuslu ülkenin nüfusunu tam olarak kırk milyona indirecek kadar insanı öldüren virüs, tarihte büyük bir öneme kavuşmuştur.

    -SON-
    ···
  10. 10.
    +1
    Ian: Hey hey, durun biraz. Henüz birkaç gün olmuşken, başladıktan hemen sonra biten bir virüs nerede görülmüş? Tarihte bile küçük bir sıtma hastılığının milyonları öldürdüğü biliniyor. Bu çok saçma bir iş.
    Elliot: iyi de gözlerimizle gördük, bu yaratıklar gerçek ve çok hızlı yayıldılar, haberler vahşete döndü, çok sayıda insan öldü, belki de binlerce, sayısını hiçbir zaman vermediler ki. Üstelik tüm bunlar yalnızca senin de dediğin gibi birkaç gün içerisinde oldu ve devletimiz de tüm bunlar gerçekleşirken çok hızlı ve düzenli bir şekilde çalıştı. Sen de gördün işte, virüsü yok etmenin yolunu bulmuşlar ve panzehir üretmişler. Daha ne olabilir ki? Bu çabuk iyileşmenin tek sebebi hükümettir.
    Ian: Anlasana, Elliot. Bu virüsü hükümet yaydı, önce yarattılar, sonra bir üniversite kampüsünde yaydılar. Üstelik suçu da öğrencilere attılar. En sonunda ise halka yaranmak için panzehir bulduklarını iddia ettiler.
    Claire: Ian, bunları neye dayanarak söylüyorsun? Nereden çıktı bunlar birden?
    Elliot: Saçmalıyor, Claire.
    Ian: Peki, siz nasıl anlamak isterseniz öyle anlayın.
    Claire: Ne yapmamız gerekiyor? Yani bundan sonra, evde oturup erzağımızı tüketip haber mi izleyeceğiz?
    Ian: Ölmek istiyorsan dışarı çık ve panzehir mücadelesine gir.
    Elliot: Ian, en başta söylediğin şey, deneyeceğim.
    Ian: Neyi? Panzehiri kendine uygulamayı mı?
    Elliot: Evet, benimkini ver lütfen.
    Ian: izin ver ben sana yapayım.
    Claire: Siz iki aptalın tekisiniz! Ben gidiyorum, Elliot, arabanın anahtarlarını ver.
    Elliot: Yakala!
    Claire: Size iyi günler ahmaklar!

    Claire kapıyı çarparak çıkıp gider ve arabaya biner, çalıştırır. Çaresizce yola bakar, ne yapacağını, nereye gideceğini bilmez halde gaza basar, yavaş yavaş üniversite kampüsüne doğru gider. Vardığında arabayı parkedip radyoyu açar, sakin bir müzik eşliğinde kampüs bahçesini izler.
    ···
  11. 11.
    +1
    Ian ve Elliot ikinci kez şoka uğramış haldedirler, ne yapacaklarını bilmez halde oldukları yerde kalırlar. Daha sonra Elliot birden merdivenleri hızla çıkmaya başlar, eve girer ve eşyalarını toplamaya başlar.
    Claire ağlamaya başlar, Ian ona doğru yürür ve sarılarak Claire’ı geniş göğüsüne bastırır. Bu sırada Elliot hazırlığını bitirmiştir ve hızlıca merdivenleri iner, Ian Elliot’un sesini duyar duymaz arkasından koşar, ancak Claire Ian’a bağırarak gitmemesini söyler. Ian geri dönerek Claire’ı alır ve yukarı çıkıp eve girerler.
    Elliot arabanın olduğu sokağa doğru gider, ancak Claire’ın iki cinayeti üzerine üçüncü şoku yaşamıştır. Araba yoktur. Çaresizlik içinde yavaş yavaş eve doğru yürümeye başlar.
    Ian Claire’la birlikte eve girdikten sonra kanepeye oturur, Claire’a moral verir. Claire Ian’ın geniş kollarında iyice yayılarak sakinleşir ve Ian’ın boynuna doğru sokularak onu öper. Claire ve Ian tam bu haldelerken Elliot eve girerek onları görür. Ağzı açık kalmıştır, gördükleri onu mahveder.

    Elliot: Size inanamıyorum! Bu virüs ortaya çıkalı henüz iki gün olmuşken ve Claire acımasızca üç insanın canına kıyabilmişken, ülke karanlığa doğru sürüklenirken siz bu hale nasıl gelebilirsiniz!? Üstelik daha yeni tanıştınız!
    Claire: Bu seni ilgilendirmez aptal!
    Ian: Haddini aşma Elliot! O masum insanlara bir yenisinin daha mı eklenmesini istiyorsun?
    Elliot: Beni de mi öldüreceksiniz? Ne duruyorsunuz, yapsanıza!
    Ian: Ne oldu? Gidemedin mi korkak herif?
    Elliot: Arabayı çalmışlar. Kalkın şuradan, bir araba bulup Claire’ın evine gitmemiz gerekiyor. Ondan sonra ne haliniz varsa görün.

    Üçü birden yerlerinden kalkarlar, Ian ve Claire hızlıca eşyalarını hazırlarlar ve aşağı inerler, hep birlikte sessizce yine otoparka doğru giderler. Elliot ilk gördüğü arabanın cdıbını dirseği ile kırarak kapıyı açıp içine girer, Ian ve Claire de arabaya binerler ve Elliot yaklaşık üç dakika sonra arabayı çalıştırmayı başarır, gaza basar. Daha önce gittiği için evin yolunu biliyordur, hızla sürer. Eve varır varmaz arabayı önüne bırakıp yukarı çıkarlar.
    ···
  12. 12.
    +1
    Ian: Öldürdüğün ikinci devlet memuru oldu, emekli bir polismiş.
    Elliot: Ne farkeder, hepsi masum insanlar! Yarın beni öldürmeyeceğini nereden bilebilirim?
    Ian: Silahı nerede?
    Claire: Bende.
    Ian: Alabilir miyim?
    Claire: Hayır. Bende duracak.
    Elliot: Hey, dinleyin! Ayak sesleri geliyor, insanları buraya çektik.
    Ian: Hemen yukarı çıkıp toparlanıp gidelim buradan.
    Elliot: Siz çıkıp hazırlanın, ben şu yaratığın pençelerini alacağım. On dakika içinde arabanın olduğu sokakta görüşürüz.
    Claire: insanlar ne olacak? Hey! Sessizce içeri girin, gölgeleri yaklaşıyor.
    Elliot: Bu da ne demek böyle? Sen ne yapacaksın?
    Claire: içeri geç dedim!
    Ian: Haydi, Elliot, yürü.

    Ian Elliot’u kolundan tutup içeri sokar.

    Elliot: Hayır, buna izin veremem! Claire! Claire! Yapma bun…
    Ian: Kapa çeneni lanet olası baş belası!

    Ian, Elliot’u ağzını kapayarak susturur. Claire cebinden yavaşça silahı çıkarır, ateş etmeye hazır hale getirir ve saklanır. iki kişi sessizce merdivenleri inerler, bir anne ve oğlu. Annenin elinde bir bıçak vardır, cesedi görür görmez bıçağı elinden düşürür ve koşar.

    Kadın: Baba, babacığım! Hangi şerefsiz yaptı bunu, çık karşıma!

    Claire hiç acımadan saklandığı yerden kadıncağızın kalbini nişan alır ve tetiğe basar. Oracıkta yere yığılan kadının arkasından çocuk hızla kaçar.

    Claire: Ian, Elliot! Gelebilirsiniz.
    ···
  13. 13.
    +1
    Okuyan varsa belli etsin kendini beyler ilk entry'e şuku atarsanız anlayabilirim daha rahat. Şu an 12 sayfa bitti bile. Kaldı 10 sayfa.
    ···
  14. 14.
    +1
    Claire: Merhaba efendim.
    Adam: Sen kimsin, ne işin var burada!?
    Claire: Ben Elliot’un arkadaşıyım, üst katta oturan Elliot, komşunuz.
    Adam: Oh, seni onlardan sandım, burada ne yapıyorsunuz?
    Claire: Birkaç önemli işimiz var, evinize dönebilirsiniz.
    Adam: Bodruma bakacağım, çekil önümden.
    Claire: Efendim buna izin veremem, lütfen bana zorluk çıkarmayın.
    Adam: Benim apartmanımda bana izin vermemekte neyin nesi oluyor!

    Adam ani bir şekilde ancak yaşlılığın verdiği yavaşlıkla belinden beylik tabancasını çıkarır, Claire’a doğru uzatır.

    Adam: Çekil önümden dedim sana!
    Claire: Seni son kez uyarıyorum ihtiyar, yoluna git.
    Adam: Benim apartmanımdan beni kovamazsın!

    Claire adamın tetiğe basacağını anladığı an adamın ayağına tekme ile vurur ve adam kayarak merdivenlerden aşağı yuvarlanır, o sırada elindeki silah ateş alır ve kendini vurmasına sebep olur. Zavallı adamcağız Claire’ın ayağının dibine kadar gelir ve durur. Claire sakin ve soğukkanlı bir şekilde adama doğru eğilir, silahı alıp cebine koyar, iki parmağını adamın boynuna koyarak nabzını kontrol eder. Sesler kesildiği için tam bu sırada kapıdan sessizce Ian ve Elliot çıkar.

    Elliot: Kahretsin, bu iki oluyor.
    Ian: Claire, nasıl oldu bu?
    Elliot: Nasıl olacak! Çokbilmiş hanımefendi seri katil edasıyla yine masum bir insanı öldürdü!
    Claire: Hayır, ben bir şey yapmadım, kendi kendini vurdu.
    Ian: Buna ne sebep oldu?
    Claire: Beni vurmak üzereydi, tetiğe basacaktı. Ayağına tekme attım, yuvarlandı. O sırada da kendini vurdu.
    Elliot: Ve sen suçlu olmadığını mı iddia ediyorsun? Claire, daha kaç tane masum insan öldüreceksin?

    Ian adama doğru eğilir ve ceplerini kurcalar, adamın cüzdanını bulur.
    ···
  15. 15.
    +1
    Baba rez
    ···
  16. 16.
    +1
    Polis yavaşça Claire’ın kelepçelerini açar, kolunu belinden sararak arabaya kadar eşlik eder ve arka koltuğa bindirir. Claire’a evinin adresini sorarlar, Elliot’un adresini verir ve polisle birlikte apartmana kadar girer. Elliot onu camdan izlemiştir. Claire rutubet kokan eski apartmanın merdivenlerini tek tek çıkar ve ikinci kata geldiğinde Elliot kapıda onu bekliyordur. içeri girer girmez Elliot onu soru yağmuruna tutar.
    ···
  17. 17.
    +1
    Polis: Ellerini havaya kaldır!
    Clarie: Bir saniye, neler oluyor?
    Polis: Lafımı ikiletme, kaldır dedim!
    Clarie: Tamam, sakin olun lütfen. Kaldırıyorum.

    Polislerden biri silahı doğrultmaya devam ederken diğeri Claire’ın ellerini arkadan kelepçeler ve polis arabasına doğru kafasını bastırır. Claire’ın üzerindeki kalın kıyafetleri zorlukla sıyırarak bel bölgesini açığa çıkarır ve inceler. Birkaç saniye sonra arkadaşına dönerek:

    Polis: Bu onlardan değil, Sam.
    Sam: Davranışları çok benziyordu.
    Polis: Neden sokaktasın?
    Claire: Okuluma gitmiştim, ancak kimse olmadığını görünce eve geri dönmeye karar verdim. Ortada neler döndüğünü hala anlamadım.
    Polis: Haberleri izlemeliydin, sokağa çıkma yasağı var. Seni evine bırakacağız, sakın tekrar dışarı çıkayım deme, bu senin sonun olabilir.
    Claire: Ne! Nasıl? Neden? Ne yasağı? Neler oluyor?
    Polis: Bunları bilmemen gerekiyor. Haydi, bin arabaya.
    ···
  18. 18.
    +1
    Ulan amk gider gibik bozuk türkçeyle yazılan hikayeyi okursunuz şunu giblemezsiniz be
    ···
  19. 19.
    +1
    Yok mu okuyan beyler çift part attım emin olun saracak lan gelin
    ···
  20. 20.
    +1
    Yat zıbar amk
    ···