-
1.
+8 -8Metin alıntıdır.
Atatürk, Türk Tarih Kurumu’nun 1932 yılındaki kurultayında heyet üyelerine “iyice araştırırsanız Peygamberimizin Türk olduğunu ispat edebilirsiniz.” diyordu.
Araştırmacı yazar Muharrem Kılıç, Atatürk’ün bu sözünün izine düşmüş ve Toplumsal Çözüm Yayınları arasından çıkan “Gizlenen Türk Tarihi/Hazreti muhafazid” adlı kitabında konuyu etraflıca incelemiştir.
Sözde dindarlık adına Türk düşmanlığı yapan yobazların bunları iyice öğrenmesinde yarar vardır.
Devam edeceğim okuyan olsun olmasın umrumda değil -
2.
0HZ. MUHAMMET’iN SOYU
Hz. Muhammet Mekke’nin Haşimioğulları sülalesinden gelmektedir. Haşimiler islamiyetten önce Kabe’nin muhafızlığını yapan sülaledir. Hz. Muhammet’in dedesi Abdülmuttalip’in babası Haşim bin Abdimenaf da bir Kabe muhafızıdır. -
-
1.
0Dostum bazı tarihi veriler saklanır. Saklanmasa söylense bile kabul edilmesi zordur. Örnek Mustafa Kemal Atatürk'ün soyağacı Seyyid olduğunu gösteriyor. Bir kaç kere tarihi veri olarak sunulduda ama dediğim gibi kabullenmek çok zordur tabulaşan kafalarda.
-
1.
-
3.
+2.Tümünü Göster
SÜMER TÜRK’Ü HZ. iBRAHiM
Tarih öncesi çağlardan beri kutsal sayılan Kabe bir Sümer din adamı olan Hz. ibrahim tarafından onarılmış hatta bazı kaynaklara göre inşa edilmiştir. Hz. ibrahim sonrası Kabe’yi koruma görevi de hep ibrahim soylu sülalelere verilmiştir.
KABE MUHAFIZLIĞI ÇEKiŞMESi
Cahiliye döneminin Arap dünyasında Kabe, hem dini hem de ticari açıdan fevkalade önem taşıyordu. Mekke’nin iki büyük sülalesi de bu fevkalade önem arz eden yapıya muhafız olmak ve onun nimetlerinden nasiplenmek için kıyasıya mücadele ediyordu. Haşimiler ve Umeyye oğulları yani Emeviler... Ancak iki grup arasında önemli bir fark vardı. Haşimiler Kabe’nin ilahi yönüyle ilgiliyken Emeviler Kabe’nin getirilerinden faydalanmanın peşindeydi. Emevilerin Kabe’nin muhafızlığına talip olması üzerine bir hakem heyeti tayin edilerek Haşim bin Abdimenaf ile Emevilerin reisi Ümeyye bin Abdişems arasında bir “şeref müsabakası” tertip edilir. Seçilen hakem heyeti bu müsabakada Haşim’i üstün ilan ederek Umeyye bin Abdişems’in tazminat ödeyip Mekke’den uzaklaştırılmasına karar verir. Umeyye bin Abdişems de bunun üzerine Mekke’yi terk eder ve daha sonraki yıllarda Emevi hanedanının temellerinin atılacağı Şam’a yerleşir.
Bir hakem olayıyla başlayan Haşimi-Emevi yani Türk-Arap düşmanlığı yaklaşık 150 yıl sonra bir başka hakem olayıyla iyice alevlenecektir. Hakem kararıyla şeref müsabakasını kaybeden Umeyye bin Abdişems’in intikdıbını, Haşimioğlu Hz. Ali’den halifeliği hakem kararıyla ele geçiren Muaviye alacaktır. Hz. Muhammet’in torunu Hüseyin’in Kerbela olayından önce Türk yurtlarına gitme isteği de Yezit tarafından reddedilmiştir. Bugünkü Suud sülalesi de Muaviye soyundan gelmektedir.
ARAP-I MÜSTAĞRiBE
Arap kaynaklarında Hz. Muhammet ve ailesine “Arap-ı Müstağribe” yani sonradan Araplaşmış denilmektedir. Yine Hz. Muhammet bir başka hadisinde “Arap benden ama ben Arap’tan değilim.” demektedir.
Başka bir nakilde de şu anlatılmaktadır: “Bir gün Peygamberimiz ashabıyla otururken bilinmeyen bir dille “Ne güzel üzüm.” dedi. Sahabe anlamayarak “Ya muhafazid, Arapça konuş.” dediler. Yüce Peygamber “Durun yakınmayın, ben köküm olan Hz. ibrahim’in diliyle konuşuyorum.” diye yanıt verdi.
KAŞGARLI MAHMUT
Kaşgarlı Mahmut, Divanu Lügattit Türk adlı eserinde Hz. Muhammet'in şu hadisini aktarmaktadır:
"Ey Araplar! Türk Dili'ni öğreniniz çünkü Türklerin Araplar üzerinde çok uzun sürecek bir hakimiyetleri vardır."
HZ. MUHAMMET’iN AMCASI EBU TALiP’iN KASiDESi
Kureyş ileri gelenleri Ebu Talip’in yanına gelmişler ve ona ya yeğenini susturup davasından vazgeçirmesini ya da Türk yurtlarına çekip gitmelerini tavsiye etmişlerdi. Hz. Muhammet’in amcası Ebu Talip, bu tehdit dolu talebe 94 beyitten oluşan “Kaside-i Lamiyye” ile cevap verdi. işte o şiirden bazı bölümler:
“Düşman bizim gücümüze boyun eğip kahroluyor
Halbuki onlar bizim Türk ve Aftalitler kapılarına sığınmamızı isterler
Allah’ın evine ant olsun ki sizler yalan söylüyorsunuz
işleri karmakarış etmeden ne Mekke’yi terk edeceğiz
Ne de buralardan Türk yurtlarına gideceğiz.”
Ebu Talip’in bu şiirinde Türk sözcüğünün yanında “Aftalitler” yani “Akhunlar” boyundan söz etmesi oldukça önemlidir. Araplar Hz. Muhammet’in yalnızca milliyetini değil soyunu sopunu da çok iyi bilmektedir.
HZ. MUHAMMET’i MEDiNE’YE DAVET EDEN TÜRKLER
Hz. Muhammet’i Medine’ye davet eden Evs ve Hazreç kabileleri de Sümer asıllı idiler. Sümerler’in dağılışı sırasında Yemen’e göçmüşlerdi. Medine’ye gelişleri daha sonraydı. Akabe biatında “muhafazid bizdendir.” demişlerdi ve Hz. Muhammet’ten “Kanınız kanımdır.” yanıtını almışlardı.
HAŞiMiLERiN YARDIMCISI SUREYCiLER
Haşimilerin bu muhafızlık görevinde en önemli yardımcıları, yine kendileri gibi Hz. ibrahim’in soyundan gelen bir başka kabile olan Sureyc oğulları idi. Savaş sanatlarında, demircilikte ve özellikle de kılıç yapımında usta olan bu insanlar, Emeviler’in en fazla çekindiği, diş geçiremediği gruptu. Sureyciler, Hz. ibrahim’in yine Türk olan Kantura adlı karısından türemişlerdir. Hz. Muhammet’in de Kantura oğulları ile ilgili şöyle bir hadisi de mevcuttur: “Kantura oğullarına ilişmeyiniz. Mürüvvet, nimet ve saltanat onların olacaktır.”
OSMAN BiN TALHA’NIN KILICINDAKi TÜRK DAMGASI
11 Ocak 630’da Hz. Muhammet Mekke’yi fethetmiş, sıra Kabe’nin putlardan temizlenmesine gelmiştir. Müslümanlar ve sahabe Kabe’nin önünde bu tarihi ana şahit olmak üzere toplanmışlardır. Ancak Kabe’nin kapısı kilitlidir ve anahtarı Osman bin Talha’dadır. Kabe muhafızlığı yapan Osman bin Talha da Süreyc kabilesindendir. Osman bin Talha’nın kılıcı bugün Topkapı Müzesi’nde Kutsal Emanetler Dairesi’nde Hz. Osman’ın kılıcı olarak sergilenmektedir. Kılıcın üzerindeki Türk damgası ise gayet açık biçimde görülebilmektedir. Kılıç, Kabe muhafızı Osman bin Talha’dan halife Osman’a geçip Emevileri takiben Abbasi iktidarında Hoca Ahmet Yesevî’ye emanet edilmiştir. Daha sonra da Şeyh Edebali’ye gelmiş ve Osman Gazi’ye teslim edilmiştir.
MEVALi-HÜR MÜSLÜMAN AYRIMI
Emeviler, Arap Müslümanları “hür” Arap olmayan Müslümanları ise “mevali” yani kast sisteminde köleden de aşağı olan parya olarak nitelendirmiştir. Emeviler, kendi kontrollerindeki islam devletinde mevali olarak niteledikleri Arap olmayan Müslümanların görev almalarını engellemiş ve hatta imamlık dahi yapmalarına yasak getirmişlerdir.
ARAP EMEViLERiN KATLETTiĞi TÜRK SAHABELER
Hz. Muhammet’in dört gözde sahabesi Hz. Ali, Selman, Mikdat ve Ebu Zer’dir. Bunların hiçbiri Arap değildir ve hepsi Emevilerce katledilmiştir.
ANITKABiR’DE AĞLAYAN ÜRDÜN KRALI
Türk soyundan geldiğinin bilincinde olan Haşimoğulları sülalesinden Ürdün Kralı II. Abdullah, Anıtkabir ziyareti sırasında gözyaşlarını tutamayarak ağlamıştı.
izlemek için tıklayınız: http://www.youtube.com/watch?v=9MkMaxqMjsk
Y-DNA ÜZERiNDEN GEN ANALiZi
Peygamber soyuna dayanan yazılı soyağacı bulunan Haşimoğulları sülalesinden Ürdün kraliyet ailesinden adı saklı tutulan fakat II. Abdullah olduğunu tahmin ettiğimiz kişinin DNA'ları incelenerek test sonucu J1c3d haplogrubu (L147.1 pozitif) olarak belirlenmiştir. J1 haplogrubu Sümer Türklerine ait bir genetik özelliktir.
HZ. MUHAMMET’iN CENAZE TÖRENiNE 17 KiŞi KATILDI
Hz. Muhammet öldüğünde cenazesi gömülmeden üç gün bekletilmiş ve cenaze henüz ortadayken Halifelik çekişmesi başlamıştır. Arap Emevilerin desteklediği Ebubekir’in halife seçilmesiyle yalnızca 17 kişinin katılımıyla cenaze namazı kılınan Hz. Muhammet, öldüğü odaya ölümünden üç gün sonraki geceyarısında gömülmüştür.
KURAN-I KERiM’DE HALiFELiK KURUMU YOKTUR
Halifelik devlet başkanlığıdır ve Kuran’da dini anlamda böyle bir kurum yoktur. Osmanlı’nın askeri açıdan en güçlü olduğu dönemlerde bile yeryüzünde bütün Müslümanların lideri olduğunu iddia eden birden çok Halife olmuştur.
HALiFELiK EMEViLERDE
Umeyye oğullarının akrabası Ebubekir’den sonra devlet başkanlığı (Halifelik) yine Arap Emevilerden Ömer ve Osman bin Affan’a geçmiştir. Hz. Muhammet gibi Türk soylu Haşimoğullarından Ali’nin Halifeliğe gelmesi Arapları hiç mutlu etmemiş ve neticede Muaviye ile egemenlik yeniden Türk olan Haşimi oğullarından Arap olan Umeyye oğullarına (Emevilere) geçmiştir.
MESELE SÜNNi-ALEVi MESELESi DEĞiL TÜRK-ARAP ÇEKiŞMESiDiR
Gerek Hz. Muhammet gerekse Hz. Ali döneminde Sünnilik-Alevilik gibi kavramlar yoktur. Müslümanlık bölünmemiştir. Tarihsel olaylar ve özellikle de Yavuz Sultan Selim’in Arap Emevi zihniyetiyle tavır alması bugünkü Sünni-Alevi ayrışmasını doğurmuştur. işin kökündeki asıl mesele ise Türk-Arap çekişmesidir.
ARAPLARIN TÜRK DÜŞMANLIĞININ TARiHi KÖKLERi
Yukarıda anlattığımız üzere Haşimi-Emevi çekişmesi Arapların Türk düşmanlığının kökünü oluştururken bir başka neden ise Cengiz Han ve Hülagü Han dönemlerinde Türklerin Araplardan aldığı intikamdır. Arapların Orta Asya istilası Türklerin kendi aralarındaki egemenlik çekişmesi dönemine denk gelmiş ve Araplar tarafından Orta Asya’da büyük bir Türk katliamı yapılmıştır. Daha sonra Göktürk soyundan gelen Cengiz Han’ın Moğolları da egemenliği altına alarak kurduğu Cengiz imparatorluğu döneminde ve onun devamı olan Hülagü Han’ın liderliğinde Araplara iki kez büyük saldırı düzenlenmiş ve çeşitli kaynaklara göre 1-1,5 milyon Arap kılıçtan geçirilmiştir.
ATATÜRK’ÜN DiYANET iŞLERi BAŞKANLIĞI’NI KURMASININ EN ÖNEMLi NEDENi
Bu tarihsel süreç içinde Alevi-Hanefi olarak mezhepleşen Müslüman Türklerin islam algılarının tek potada birleştirilmesini sağlamak Atatürk’ün Diyanet işleri Başkanlığı’nı kurmasındaki en önemli amacı olmuştur. -
4.
0Bu kadar metin beyler. Biraz uzun ama okuyun. Tavsiye ederim.
-
5.
0Uplayım şuraları
-
6.
0Up up up up
-
7.
0Upupup up up
-
8.
0Up up up up
başlık yok! burası bom boş!