-
26.
0@6 güldüm lan, al şukunu bin
-
27.
0nese binler burası yeri degil kapatalım bu konuyu @1 bi daha da böyle yannan baslıklar acma burada
-
28.
0@28 yemek yediğin uzvundan def-i hacet eylemekle olmuyor bu işler zütüm. laf konuşacaksan önce bir düşüneceksin.
gibtir git. -
29.
0@32 gibimi yala panpa
-
30.
0inci tak yemiş dıbına koyyim. her yerde dil din siyaset vardır. yoktur diyen de maldır. işte o kadar.
-
31.
0öncelikle muhafazidin okuma bilmediği yalandır, hikayelere inandırıcılık katmak için uydurulmuş diğer bir detaydır. ulan bu adam 40 yaşında kadar okuma yazma bilmeden nasıl ticaret yaptı ? önce zengin mature bir karıyla evlenip işine iş kattıktan sonra diğer cıvırlara ve sübyanlara da zıplamıştır hikayeden çıkardığım diğer sonuç da bu. ama tartışmanın manası da yok netekim , 1.5 milyar insanın tanrının elçisi gördüğü biri hakkında sevimsiz bir insandı demeye yada sevimsiz hadiseleri dile getirmeye pek kimsenin zütü yemez , elbette ne kadar alçakgönüllü ve mümtaz bir insan olduğunu yazacaklar
-
32.
0@25 kızmış laikçi cumhuriyet kadını
-
33.
0@37 hahaha olum o capsteki kuran değil ki mal mısın?
-
34.
0insanların inançlarına ve kutsal saydığı şeylere küfür etmek en basit ifade şekliyle acizliktir. sen inanmıyorsan inanma o senin sorunun ama ben sana inançsız huur çocuğu diyormuyum demiyorum ha sen huur çocuğusun ayrı konu ama kimsenin sırf kendi inanmadığı için küfür etmeye hakkı yok edersende sadece kendi huur çocukluğunu anlatmış olursun o kadar
özet : bu başlık küfür edenlerle beraber uçar ... -
35.
0@37 ayrıca bu rivayetlerinin sahihliği tartışmalıdır. sahih olsa dahi benim dediğim şekilde ergenliğe girdikten sonra 9 yaş say
-
36.
0@39 şukunu verdim panpa. neye inanıyor veya inanmıyorsan da
-
37.
0@37 hz. aişe: peygamberimizin dul olmayan tek eşidir. peygamberimiz genç yaşta olan (17-18 yaşlarında : hz. aişe’nin ablası esma hicrette 27 yaşındaydı. hz. aişe ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre onun da hicrette tam 17 yaşında olması gerekir. ayrıca hz. aişe peygamberimizden önce cübeyr’le nişanlanmış, daha sonra dini nedenlerle ayrılmışlardı. demek ki evlenecek çağda bir kızdı, nişanlanmış, nişan bozulmuş sonra peygamberimizle evlenmiştir-) hz. aişe ile evlenir.hz ebu bekir'in kızıdır. müslüman hanımların sormaya utandığı sorulara cevap vermesi için peygamberimiz hz. aişe ile evlenmiş ve onu öğretmen olarak yetiştirmiştir. hz. aişe peygamberimizden 2000 hadis rivayet etmiş, müslüman kadın ve erkeklere öğretmenlik yapmış, hatta müslüman orduların komutanlığını dahi üstlenmiştir.
-
38.
0@ 39 haklı. bu başlıkta manevi değerlere küfür ve hakaret edenlerin gerici yobazlardan hiç bir farkı yoktur.
-
39.
0@41 kuranda böyle birşey yazmaz boşuna zahmet edip araştırma
-
40.
0ben elhamdülillah müslümanım fakat düşüncesini beğenmediğim insanları sevmem ve saygı duymam.
şimdi kalkıpta bir ateiste fikirlerini sevmediği hatta yaptığı bazı işleri çok yanlış bulduğu, bir insana saygı duymasını bekleyemem zaten beklemem çünkü s2mde olmaz. herkesin popisi kendine. inananında, inanmayanında. bırakın nedir bu herkese birilerini sevdirme hastalığı?
insanlar, daha 100 yıl geçmemiş kendisi için ölüm fermanları varken bile kelle koltukta cepheden cepheye koşup, bundan sonraki yıllarda doğacak olan gavatların zütünü kurtarmaya çalışmış ve kurtarmış ve sana bir devlet bırakmış. yapacağın tek şey üstüne 1-2 birşeyde sen koy demiş olan adama, * kalkıp kendisi için savaş verip kurduğu ülkede, onun için savaşmasını giblemiyor ana bacı sövüyorlar.
sen şimdi 1400 sene evvel, bir adamın getirdiği dine saygı duyacaksın diyorsun. kur'an senin benim için kutsaldır ve allahın varlığına kanıttır. ama adam diyor ki ne bilek la onun yazmadığını var mıdır kanıtın ispatın sen gene kur'anı çıkarıyorsun gösteriyorsun hayatından örnekler veriyorsun. duymaz ağa duymaz saygı duymaz ayriyeten duymasın sanane amk giren çıkan mı var sana? sen gidecen işte cennete sus otur aşağı amk. -
41.
0@1 anladın mı şimdi burası yeri değil panpa
-
42.
0@46 panpa uyarmak bilgilendirmek her müslümanın görevidir. anlatırsın, açıklarsın. yapmayacağın şey zorlamaktır. yoksa herkes susar oturur aşağı senin dedğiğin gibi, böylece müslüman olacak beri senin yüzünden olamaz. sen bunun hesabını nasıl vereceksin bu durumda?
-
43.
0inci sözlük içinde gizli cemaatleşme çabaları detected
-
44.
0ayrıca maksadı huur çocukluğu değil öğrenmek olanlar içinTümünü Göster
(bkz: http://www.sorularlaislam...ginde-kac-yasindaydi.html)
Peygamberliğin gelişinden on yıl sonra, elli yaşındayken eşi Hz. Hatice’yi kaybeden Peygamberimiz (asm.) kendisine hem ev işleri ve çocuklarının bakımında yardımcı olacak, hem de islâm’a davet faaliyetlerinde destek olacak eşlere ihtiyacı vardı. Bunun için bir yandan yaşlı ve dul bir kadın olan Sevde’yi, öte yandan da en yakın arkadaşı olan Hz. Ebubekir’ in kızı Hz.Ayşe’yi istetti.
Hz. Peygamberin bu isteği, vahyin başlangıcından on yıl sonradır. Hz. Ayşe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. Dolayısıyla Hz. Ayşe’nin Peygamberimizle evlendiği yaşın on yedi-on sekiz olduğu ortaya çıkar.
Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli’ nin “Asr-ı Saadet” kitabında geçer. (ist. 1928. 2/ 997)
Hz. Ayşe’nin evlendiği zaman yaşının büyük olduğunu, ablası Esma’nın biyografisinden kesin olarak anlıyoruz. Eski biyografi kitapları Esma’dan bahsederken diyorlar ki: “Esma yüz yaşındayken, Hicretin 73. Yılında vefat etmiştir. Hicret vaktinde yirmi yedi yaşındaydı. Hz. Ayşe ablasından on yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam on yedi yaşında olması icap eder. Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.” (Hatemü’l Enbiya Hz. muhafazid ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)
Not: Konuyla ilgili Dr. Reşit Haylamaz'ın "Âişe Vâlidemiz’in Evlilik Yaşı" başlıklı şu makalesini de okumanızı tavsiye ederiz:
Âişe Vâlidemiz’in, altı veya yedi yaşındayken nişanlandığı, on yaşındayken de evlendiği yönündeki rivayetler,1 onun evlilik yaşıyla ilgili kanaatin oluşmasında bugüne kadar en önemli âmiller olagelmiştir. Bu kanaatin yerleşmesinde, erken yaşlarda evlenmenin o gün oldukça yaygın oluşu ve coğrafi yapının etkisiyle çocuklardaki fizikî gelişmenin daha erken yaşlarda tamamlanması gibi sebeplerin de belirleyici olduğunu unutmamak gerekir. Onun içindir ki konu, dün denilebilecek bir zamana kadar hiç gündeme gelmemiş ve tartışma konusu olmamıştır.
Söz konusu hususu bugün, o günkü şartları nazara almayan ve islâm’ı da ‘dışarı’dan inceleme konusu yapanlar gündeme getirmekte ve meseleyi kendi zaviyelerinden değerlendirip tenkit etmektedir. Bu farklı duruşa islâm Dünyası’nın tepkisi de aynı değildir; bir kısmı, meseleyi olduğu gibi kabul etmenin gerekliliği hususunda ısrar ederken2 az da olsa diğer bir kısmı, evlendiği dönemde Âişe Vâlidemiz’in, daha olgun bir yaşta olduğunu3 ifade etmektedir. Karşılıklı tepkilerin ağırlığını hissettirdiği bu tartışmalar esnasında, her zaman dengenin korunamadığı; tepkilere cevap teşkil etsin denilirken söz konusu rivayetlerin yok sayıldığı veya bu tavra tepki olarak diğer alternatifleri görmezden gelme yanlışlığına düşüldüğü de bir gerçek.
Bilindiği üzere herkes, kendi yaşadığı devrin çocuğudur ve arkadan gelen nesiller tarafından da, o devrin kültürü esas alınarak değerlendirmeye tâbi tutulmalıdır.
Toplumlar, ortak birikimin neticesinde hâsıl olan ‘örf’lere göre yön bulurlar ve bunların hesaba katılmadığı yerde, o toplum hakkında karar verme konumunda olanların isabetinden söz etmek oldukça zor, hatta imkânsızdır.
Meseleye bu zaviyeden bakıldığında, Allah Resûlü’ nün neş’et ettiği dönem itibariyle kız çocuklarının erken evlendirildiği4 ve bu türlü evliliklerde yaş farkının pek önemsenmediği5 bilinen bir vak’adır. Kız çocukları hakkında o günkü toplumun benimsediği olumsuz tavrın ve bu tavrın aileler üzerinde oluşturduğu baskının, bu anlayışı tetiklediği de söylenebilir. Burada, iklim ve coğrafî şartların müsait olması yönüyle çocukların, fizikî gelişimlerini daha erken tamamladığı ve kız çocuklara, kocasının evinde büyümesi gereken birer varlık olarak bakıldığı gerçeğini de unutmamak gerekir. Kaldı ki bu, sadece kız çocuklarıyla ilgili bir mesele değildir; o günkü uygulamalara bakıldığında erkek çocukların da erken yaşlarda evlendirildiği anlaşılmaktadır. Mesela Amr ibn Âs ile oğlu Hz. Abdullah’ın arasındaki yaş farkı, sadece on ikidir ki bu durumda Hz. Amr, dokuz veya on yaşındayken evlenmiş olmalıdır.
Bu bilgilerden hareketle diyebiliriz ki Âişe Vâlidemiz, dokuz yaşındayken evlenmiş olsa bile ortada garipsenecek bir durum yoktur. Şayet böyle bir husus söz konusu olmuş olsaydı, Zeyneb Vâlidemiz’le izdivacında fırtına koparmak isteyenlerle, Benî Mustalık Gazvesi dönüşünde ve hiç olmadık yerde Âişe Vâlidemiz’e iftira atanların, onlar açısından önem arz eden böyle bir meseleyi dillerine dolamamaları düşünülemezdi. Sonuç nasıl olursa olsun sadece başlı başına bu bilgi bile, Âişe Vâlidemiz’in evliliği konusunda olumsuz herhangi bir durumun olmadığını ispat için yeterli bir güce sahiptir.
Peki, gerçekte durum nedir? Yaş tespiti konusunda yukarıdaki bilgiler tek alternatif midir?
Bu soruların cevabını alabilmek için elbette o günlerin kapısını aralamak ve aralanan bu kapılardan girerek meseleyi, deliller üzerinden tetkik etmek gerekmektedir. Dilerseniz, ulaşılan delillerin bize ne ifade ettiğine birlikte bakalım:
1. Risâletin ilk günlerinde Müslüman olanların isimleri sıralanırken, ablası Esmâ Vâlidemiz’le birlikte Âişe Vâlidemiz’in adı da zikredilmektedir. Dikkat çekici olan bu zikrin, Hz. Osmân, Zübeyr ibn Avvâm, Abdurrahmân ibn Avf, Sa’d ibn Ebî Vakkâs, Talha ibn Ubeydullah, Ebû Ubeyde ibn Cerrâh ve Erkam ibn Ebi’l-Erkam gibi ‘Sâbikûn-u Evvelûn’ tabir edilen en öndekilerin hemen arkasından; Abdullah ibn Mes’ûd, Ca’fer ibn Ebî Tâlib, Abdullah ibn Cahş, Ebû Huzeyfe, Suhayb ibn Sinân, Ammâr ibn Yâsir ve Habbâb ibn Erett gibi isimlerden de önce gerçekleşiyor olmasıdır.7 Demek ki Âişe Vâlidemiz, o gün küçük de olsa ‘irade’ beyanında bulunabilecek bir çağda ve ilk Müslümanlar arasında yer alabilecek bir durumdadır. Söz konusu bilgilerde ondan bahsedilirken, ‘O gün o küçüktü.’ şeklinde bir kaydın konulmuş olması, bu manayı ayrıca teyit etmektedir.8
2. Ablası Esmâ Vâlidemiz’in konumu da bu kanaati güçlendirmektedir; zira onun, on beş yaşında iken Müslüman olduğu bilinmektedir.9 Bilinen bir gerçek de onun, 595 yılında dünyaya gelmiş olduğudur.10 Bütün bunlar, risâletin ilk yılı olan 610 tarihini göstermektedir. Demek ki Âişe Vâlidemiz, yaşı küçük olmasına rağmen 610 yılında Müslüman olmuştur. Bunun için o gün onun, en azından beş, altı veya yedi yaşlarında olması gerekir ki, on üç yıllık Mekke hayatıyla en az yedi aylık11 Medine günleri de bu tarihe ilave edildiğinde onun, Allah Resûlü ile evlendiği gün –risâletten beş yıl önce dünyaya gelmiş olma ihtimalini esas alacak olursak- en azından on sekiz yaşında olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
3. Mekke günleriyle ilgili olarak Âişe Vâlidemiz, "Ben Mekke’de oyun oynayan bir kız iken Hazreti muhafazid (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, ‘Doğrusu, onların asıl buluşma zamanları, kıyamet saatidir; Kıyamet saatinin dehşeti ise, tarif edilemeyecek kadar müthiş ve ne acıdır!’ (Kamer Sûresi, 54/46) ayeti nâzil oldu."12 bilgisini vermektedir ki bu bilgi, onun yaşıyla ilgili olarak bize farklı kapılar aralamaktadır. Şöyle ki: -
45.
04. Söz konusu ayet, Kamer sûresinin 46. ayetidir ve bütün halinde nâzil olan bu sûrenin, ibn Erkam’ın evinde iken ve bi’setin dördüncü (614),13 sekizinci (618) veya dokuzuncu (619)14 yılında indiğine dair farklı rivayetler vardır. Özellikle ayın ikiye yarılma hadisesini ve o gün buna olan ihtiyacı nazara alan bazı âlimler, söz konusu tarihin 614 olması gerektiği üzerinde durmuşlardır ki bu tarih esas alındığında Hz. Âişe Vâlidemiz, ya henüz dünyaya gelmemiş veya yeni doğmuş demektir. 618 veya 619 tarihi esas alındığında da durum pek değişmemektedir. Zira bu durumda o, henüz dört veya beş yaşında demektir ki her iki yaş da, söz konusu hadiseyi kavrayıp yıllar sonra da aktarabilecek bir olgunluğu ifade etmemektedir. Bu durumda ise o, en yakın ihtimalle risâletin başladığı günlerde dünyaya gelmiş olmalıdır.Tümünü Göster
Burada dikkat çeken başka bir husus da, o günü anlatırken bizzat Âişe Vâlidemiz’in, "Oyun oynayan bir kız çocuğu idim." şeklindeki beyanıdır. Kendisini ifade ederken kullandığı ‘kız çocuğu’ kelimesinin karşılığı olan ‘câriye’ lafzı, ergenlik çağına geçişi ifade etmekte ve o dönemler için kullanılmaktadır. Arap şairlerinden ibn Yerâ, bu yaşlardaki birisini kastederek maksadını şu şekilde ifade etmektedir: "Sekiz yaşına geldiğinde artık o, benim için bir câriye değil; Utbe veya Muâviye’ye nikahlayabileceğim gelin adayımdır." Bazı bilginler bu kelimenin, on bir yaşın üzerindeki kız çocukları için kullanıldığını ifade etmektedir.
Kamer sûresinin indiği tarih olarak 614 yılını esas alacak olursak, Âişe Vâlidemiz’in risâletten en az sekiz yıl önce doğmuş olduğu ortaya çıkar ki bu tarih 606 yılına tekabül etmektedir. Bu ise, evlendiği gün onun on yedi yaşında olduğunu ifade eder. Sûrenin indiği tarih olarak 618 yılını kabul ettiğimizde ise onun, 610 yılında dünyaya gelmiş olma ihtimalini ortaya koyar ki bir yönüyle bu, evlendiği gün Âişe Vâlidemiz’in on dört yaşında olduğu sonucunu doğururken diğer taraftan onun, risâletten dört yıl sonra dünyaya gelmiş olamayacağını ispat eder.
Bu bilgilerle birinci maddede ifade edilenleri yan yana getirdiğimizde, Âişe Vâlidemiz’in 606 yılında dünyaya geldiği ve on yedi veya on yedi buçuk yaşında iken de evlendiği sonucuna ulaşmamız mümkün olmaktadır.
5. Âişe Vâlidemiz’in Mekke yıllarıyla ilgili olarak anlattığı bazı hatıralar da bunu destekler mahiyettedir. Mesela:
a) Risâletten kırk yıl önce gerçekleşen ve tarih belirlemede bir kıstas olarak kabul gören Fil hadisesinden geriye kalan iki kişiyi Mekke’de dilenirken gördüğünü söylemesi;
b) Mekke’nin en sıkıntılı günlerinde Allah Resûlü’nün sabah-akşam kendi evlerine geldiğini ve bu sıkıntılara dayanamayan babası Hz. Ebû Bekir’in de Habeşistan’a hicret teşebbüsünde bulunduğunu detaylarıyla birlikte anlatması;
c) ilk defa namazın ikişer rekat farz kılındığını, mukim olanlar için daha sonraları onun dört rekata çıkarıldığını, ancak sefer durumlarında yine iki rekat olarak bırakıldığını ifade etmesi;
d) "Biz isâf ve Nâile’yi, Kâbe’de cürüm işlemiş ve bu sebeple Allah’ın kendilerini taş haline getirdiği Cürhümlü bir adamla kadın olarak duyup dururduk."20 gibi ifadelerle ilk günlerle ilgili nakillerde bulunması gibi daha pek çok hâtırat, daha ilk günlerden itibaren onun, gelişmeleri takip edebilecek bir çağda olduğunu ifade etmektedir.
6. Efendimiz’le izdivacı söz konusu olduğu günlerde Âişe Vâlidemiz’in, Mut’im ibn Adiyy’in oğlu Cübeyr ile sözlü oluşu da bu kanaati güçlendirmektedir. Burada ayrıca dikkat çeken husus, söz konusu teklifin, Havle binti Hakîm gibi aile dışından birisi tarafından gündeme getirilmiş olmasıdır. Açıkça bu onun, o gün evlilik çağına gelmiş ve evlendirilebilecek genç bir kız olduğunu ifade etmektedir.
Söz konusu ‘sözlülük hali’nin, ibn Adiyy ailesi tarafından ve oğullarının anlayışı değişir gerekçesiyle feshedildiği de bilinen bir gerçektir.21 Burada akla, ibn Adiyy ailesinin, oğullarının anlayışını değiştireceklerinden endişe ettikleri Ebû Bekir ailesiyle böyle bir akdi niye ve ne zaman yaptıkları sorusu gelmektedir. Bunun en makul cevabı söz konusu akdin, ya risâletten önce veya islâm’ın açıktan tebliğinin başlamadığı dönemde gerçekleşmiş olduğu şeklindedir ki her iki durumda da onun, bi’setin dördüncü yılında dünyaya gelmiş olma ihtimali söz konusu olamaz; hatta bu, sanıldığından da erken yıllarda dünyaya gelmiş olabileceğini düşündürmektedir.
-
bakircan 14 şubatta intihar edemedin
-
jordi el nino seninle kafes dövüşüü
-
osbircekipgidecem adlı yazar
-
beyler sözlükte bir yazı vardı
-
beyler bali li sevgilimin instgram videosu
-
bura kapanmamış mıydı ya
-
kalabalikta da yalniz
-
kutsalsuku bu kadar şaklabanlık yeter
-
kayra unutma sadece su yemek yok
-
beyler alanya ya otel fiyatları nedir
-
kayra o diyetı maks 3 gun yapabılırsın
-
canım coj sıklıyorrrr
-
bodrum mu yunan adaları mı
-
ülkedeki gündem ne şuan
-
gelecekte protez taşaklarıma yapay sinir
-
karadeniz kizlari fena lan
-
çevremdeki insanların artık melek olmadığını
-
dünyanın en pis yemeğii
-
israil ve ermenistan kardeş ülkelerdir
-
trump 79 yaşına girdi
-
beyler ne zaman intihar ediyorsunuz
-
senin gibi muhasebecinin ben
-
axento bu adamı tanıyor musun
-
başım ağrıyor pnplar
-
ezan okunuyor huzur veriyor
- / 1