+9
-22
Diyanet işleri mealidir.
-Hani ibrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti.
-(Allah ona) “inanmıyor musun?” deyince,
-“Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti.
-“Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her
-bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler.
Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
____
hz.ibrahimin kuşları parçalayıp dağların başına koyması mevzusunu bilmeyen yoktur. burada herşey normal gözükür ama birşey dışında.
Allah ile konuşan hz.ibrahim allahtan bir kanıt istiyor. allahta garibim ilk önce şaşırıp "inanmıyor musun?" diye soruyor.
___
Secde-13 “Eğer dileseydik herkese hidayetini verirdik. Fakat benim, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir.”
muhafazid-16 “işte bunlar, Allah’ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir.”
muhafazid-23 “işte bunlar, Allah’ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.”
"Insan Suresi
29-işte bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine ulaştıran bir yol tutar.
30-Allah’ın dilemesi olmadıkça siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
31-O, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere ise elem dolu bir azap hazırlamıştır.
Altını çizerek sunduğum 29 nolu ayette bir an hür irade’nin varlığını görebiliyoruz. Fakat hemen ardından gelen ayette ise Allah kendi ile çelişmekte ve ayetten “sız isterseniz dileyin, Allah dilemedikçe o’nun rahmetine giremezsiniz” gibi bir anlam çıkmaktadır. Yine bu iki ayet birbirleri ile katı surette uyuşmamaktadır. Üstte anlatılanlardan sadece bir tanesi doğru olabilir. Ya “dileyen rabbine ulaşabilir”, ya da “O istemez ise bu iş olmaz”. Çay ile yoğurt nasıl beraber gitmiyor ise, bu iki ayette birbirleri ile uyuşmamaktadır..
Burada akla gelen diğer bir soru ise şudur. Allah kastı bir şekilde kişilerin kalbini mühürlüyor ve onları yoldan çıkarıyor işe, O halde yoldan çıkardığı insanları Allah neden cezalandırmak ister? Eğer doğruya yönelme seçeneği hür irademize ait ise, bu durumda üstte örneklediğim 32:13, 47:16 ve 47:23 no’lu ayetler gerçeği yansıtmamaktadır. Şayet ayetler doğruysa ve Allah gerçekten dilediğini yoldan çıkarıp dilediğini yola koyuyor ise, bu durumda da Allah’in kölelerine davranış biçiminde büyük adaletsizlik var demektir.. Hayatımız Allah’in rehberliğiyle ve o’nun talimatlarına göre şekil alıyor ise ortada beliren en ufak bir itaatsızlık ve inkardan biz insanlar suçlu görülemeyiz. Başımıza gelecek tüm olaylar, tüm kötülükler ve tüm iyilikler Allah tarafından önceden tayin edildiyse bu durumda sorumluluk bize ait değildir. Adil ve insaflı olan bir Allah, aynı zamanda mantıksız olamaz.. Bu sadist düşünce tarzı, aşsağıdaki alıntıladığım ayet ile bariz bir şekilde çelişkidedir. Dilediği takdirde her insanı hidayete erdirebileceğini iddia eden, fakat aynı zamanda bunu cehennemi doldurmak için yapmayacağını dile getiren bir Allah, bakınız aşsağıda kulağa ve göze hiçte samimi gelmeyen sözlerini nasıl dile getirmektedir;
Al-i imran-108 “Allah, âlemlere hiç zulüm etmek istemez.”
Bir üstteki paragrafı ve hemen üstte bulunan ayeti düşünerek yine bir hükümdar örneği vermek istiyorum. Bir hükümdar düşünelim.. Bu hükümdar ileride insanlara yapılacak işkenceler için kaynar kazanları hazırlamış, kelle uçurmak için cellat ve zebanileri peşinen önceden ayarlamış, meydanda toplanan halka sesleniyor ve diyor ki, “Ben sizi bana itaat etmenizi sağlayacak, sizleri doğru yola yöneltecek güce ve insanı düşünce yapısına sahibim. Fakat bunu yapmayacağım ve her ne kadar size zulüm etmek istemeşemde sizi şu arkada gördüğünüz kaynar kazanlarda cayır cayır yakacağım. Ben iste böyle merhametli bir hükümdarım.”
Karışıklık burda bitti mi? Elbette hayır. Allah bununlada kalmayıp, yoldan çıkardığı kişilerin işlerini ve hayatlarını kendilerine güzel göstererek onların kafasını daha da karıştırmak istiyor. Sanki Allah yarattığı köleleri ile oyun oynamaktan zevk alıyor;
Neml-4 “Şüphesiz, ahiret hayatına inanmayanların işlerini biz kendilerine güzel göstermişizdir de o yüzden bocalayıp dururlar.”
Rad-33 “Inkâr edenlere hileleri güzel gösterildi ve onlar doğru yoldan saptırıldılar. Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek yoktur.”
Dahası da var tabi. Tam üstteki ayetlere bakarak inanmayanların bocalamalarının Allah tarafından olduğunu sandığımız bir anda, şeytan yine devreye giriyor ve Allah kendi ağzıyla dediklerini bir anda yutuveriyor. Oysa inanmayanların içinde bulunduğu güzel durum Allah tarafından güzel gösterilmemiş, tam aksine şeytan tarafından güzel gösterilip süslenip püslenmiştir;
Enam-43 “Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya… Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti.”
Enfal-48 “Hani şeytan onlara yaptıklarını süslemiş ve, “Bu gün artık insanlardan size galip gelecek (kimse) yok, mutlaka ben de size yardımcıyım.” demişti.”
Nahl-63 “Allah’a andolsun, senden önceki ümmetlere peygamberler gönderdik. Fakat şeytan onlara işlerini güzel gösterdi. O, bugün de onların dostudur ve onlar için elem dolu bir azap vardır.”
Üstte ki çelişen ayetlere bakarak sağlıklı bir şekilde şu sonuçları çıkartabiliriz;
1-Hz.muhafazid önceki ayetlerde ne yazdığını unutarak bu hataya düşüyor.
2-Allah boya badana işlerinde Şeytanla işbirliği yapıyor.
3-Allah fırçayı sallarken desteksiz sallıyor."
alıntıdır.
yaşasın ateizm, agnostisizm!