huzur islamda capslı

tartışmaya kilit koyuyorum.
endüstri devrimi kuzey yarım kürede başladı. dolayısıyla kapital ve para onlarda birikti. para demek güç ve itibar demek. aynı zamanda oyunun kurallarını belirleyen taraf demek, aynı zamanda oyuna beş sıfır önde başlamak demek. endüstri devrimine imza atan avrupa ve amerika, imal ettiği makinaları islam ülkelerine fahiş fiyatlarla sattı. endüstri devriminde, makina ve bilimde geride kalan ve bu yüzden parasal darboğaza giren islam ülkelerine yine yüksek faizli krediler verdi. makina ihrac edip, bir de kredi ile elini kolunu bağlayıp güçsüzleştirdiği islam ülkelerini sömürge taktiğiyle ablukaya aldı. (hindistan'a giren ingilizler, ülkedeki eğitim sistemini kötüleştirmişti. çocukların okulu geçmesi için logaritma cetvelini ezberlemeyi şart koşmuşlardı.)
güç onlarda olduğu için osmanlı'nın çöküş dönemi, endüstri devrimiyle başladı. batı ülkeleri, casuslar aracılığıyla islam ülkelerinde iç savaşlar ve isyanlar çıkardı. bir bütün olan islam ülkeleri, devletçiklere bölündü. aynı din ve ırktan olan müslümanlar, birbirleriyle kalın sınırlar ördü ve savaş halinde yaşadı iki yüz yıldır. çünkü yöneticileri, avrupa bankalarında astronomik meblağlarla hesapları bulunan batı casusu diktatörlerden oluşmaktaydı. ülkeyi bilim ve teknolojide ilerletmek yerine batının jeostratejik hedeflerini korumak için halklarını demir yumrukla yönettiler.
sonuç: ortadoğu halkları, hiç bir zaman savaş ve kaostan kurtulamadı. batı kaynaklı terör ve iç savaşların pençesinde kendi kendini yiyip bitirdi. savaşan her iki tarafa da silah ve para yardımı yaptı batı. iki tarafın da birbirine üstün gelmesini istemediği için bir taraf baskın olsa, hemen karşı tarafı güçlendirdi. diktatörlerin elini güçlendirmek için ordularına her yıl milyarlarca dolar yardım yaptı. kendi çıkarlarına aykırı hareket etmeye başlayan diktatörleri devirip, başka dikta rejimleri ördü veya terör örgütleri soktu o ülkeye.
tüm bunların kaynağı hep aynı kapıya çıkıyor: endüstri devrimine.
bu geri kalmışlıkların sebebi eğer islamsa, o şu açıdan doğrudur: batı dünyası, selçuklular ve osmanlılar döneminde aldıkları yenilgiler ve kayıpların intikdıbını müslümanlardan geri alıyor.
islam ülkeleri için kurtuluşun tek çaresi var: içlerine sinen casusları temizlemek. devletin tepesine, bürokrasiye, orduya, istihbarata sızmış ve içi bir virüs gibi kemiren bu casusluk sistemini ekarte etmek.
tüm bunların yanında coğrafik özellikler de yadsınamaz. ispanya'yı fetheden endülüs emevilerinin, orada nasıl bir bilim ve medeniyet düzeni kurduklarını görebilirsiniz.
türkiye'de "millici" tek bir hükümet vardı. o da erbakan hükümetiydi. ama "vatan, millet, sakarya" edebiyatı yapan kemalist ordu tarafından, amerikan güdümlü bir darbeyle indirildi. sadece sekiz ay iktidarda tutuldu. çünkü erbakan, batı ve abd'den bağımsız bir dış politika hedefliyordu.