/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1 -1
    Kız arkadaşımdan ayrılmıştım bu mevzu önemli değil beyler kızı gibtim her neyse, içimde yalnızlık hissi oluştu gittim bara daha önce hiç gitmemiştim bar nedir bilmem en fazla arkadaşlarımla evde içmiştim allahtan kafe gibiymiş mekan, rasta saçlı garson geldi ne istersin dostum? hayatımda kimse bana dostum demedi ne diyeceğimi şaşırdım viski alıyım bro dedim eleman gergin halime boş bakıp gitti bu sırada yandaki masaya iki hatun geldi biri kızıl saçlı diğeri saçının birazı yeşil , göz göze geldik kızıl olanla. Elindekine baktım kaldım daha önce hiç görmemiştim amk vibratör sandım. bu sırada rastalı gibik elinde viskiyle geldi. kızlarıda farkedip onlara doğru ani hamle yapmak için bardağı önüme bırakıp gitti. biz kızılla birbirimize gülümsemeye başladık.
    (devamı kaming suun)
    ···
  1. 2.
    +1 -1
    iyi baslamıssınız
    ···
  2. 3.
    0
    Rastalı huur hatunlardan da sipariş aldı gitti yeşil saçlı olan sırt çantasını çıkardı onun çantasının içinde de kızılın elindeki çubuklardan vardı. galiba bunların niyet gibişmek deyip ben iyice kesişmeye başladım. ellerindeki vibratörü açık açık tuttuklarına göre bunlar huurospudur diye rahatım. viskiden bi yudum alır almaz farkettiğim şey içinde soda olmadığıydı acılığı yüzüme yansımış ki yeşilli olan küçümseyerek baktı yüzüme. atara geldim hızlı hızlı içmeye başladım ama sanki ağzıma alev sokmuştum amk ilk kez sek içiyordum. yeşilli huur artık yüzüme bakıp rezil edercesine gülmeye başladı. kızıl elindeki sopaları yeşilin eline vurdu. yeşil saçlı cıvır kızıla cins cins bakıp masanın üstündeki sigara paketinden bir sal alıp kafenin bahçedeki masalarına gitti. bu arada aylardan temmuz gavur dıbı gibi yanıyor her yer içeride klima var diye sakin sakin oturuyorum. bu arada rastalı gezip duruyo aralarda elimle bardağı gösterip bab emmi bana bitane daha getirsen dedim ya mekanın boşluğundan ya da çak diye viskiyi diktiğimden bi cesaret geldi. çantamı da alıp bahçeyle balkon arası garip alana gidip yeşilliğin karşısına oturdum sigarayı yaktım güneş gözlüğümü de takıp etrafa bakmaya başladım. yeşillik içeri gider ben de rahatlarım diye düşünürken kızıl hatunda elinde garip renkli içecekleriyle girdi nerede kaldın be burada içelim bari diye yeşilliye kızdı. hemen arkasından da rastalı elinde benim viskiyle geldi, afiyet olsun deyip masama bıraktı viskiyi içmeye başladım bu sırada kızların olduğu masayı gördüm artık ikiside sopaları ellerine almış gülerek konuşuyorlardı. benden biraz daha uzaktalardı konuştuklarını duymadığım için nedir o sopalar mal gibi baktım kaldım. rastalı yanına iki liseliyle girdi mekana rastalı benim yanımdaki masaya oturttu. binler benden daha hakimdi mekana biran liseliler yüksek sesle bateri filan demeye başladı aq beynimde o anda şimşekler çaktı kızların elindeki sopalar bateri çalmaya yarayan çubuklardı. sebepsiz yere bu bilgiyi öğrendikten sonra masada ritm tutmaya başladığımı farkettim gibim bedenimi ele geçirmiş ve ben an itibari ile bir lars ulrich bir daniel erlandsson bir özgür can öney olmuştum.
    (devam edecek)

    edit: rastalı burdan senin dıbına koyim huur çocuğu
    ···
  3. 4.
    +1
    Hatunlara bakarken bi yandan viskiyi içiyorum. bu sırada arkadaşım gökalp aradı beni (ev arkadaşımdır bin, ailesinin yanına gitmişti) telefonu açıp cool görünmek için yüksek perdeden olmasa da kızılla yeşilliğin duyabileceği tonda konuşmaya başladım.
    + kardeşim gökalp nasılsın ya
    - birader senden bişey rica edicem evde misin
    +geçerim eve kardeşim dışardayım şimdi
    bu sırada istemsizce bateri diye bağırasım var hatta bağırmak ne kelime baterist kızlar benle gibişsin baterist kızın dıbı hariç gibmem diye bağırasım var ki galiba bilinçaltımı bu konuda hareketlendiren gökalp oldu
    -kanka benim gitara tel sipariş etmiştim bugün gelecek bakıver diyecektim para komodinde çekmecemde
    biranda kuyruğuna basılmış kedi gibi bağırarak konuşmaya başladım
    +kardeşim benimde şu bateri şeysine ihtiyacım var ucuz mudur orda?
    çok bağırdığımı ben de farkedip numaraya devam ettim
    +biraderim şimdi duyuyor musun beni
    -duyuyorum olum zaten
    allah allah çekmiyor galiba diye yüksek sesle konuşup kapattım telefonu. kafamı kaldırdığımda kızların ikisininde bana baktığını gördüm elime bardağı alıp kızlara gülümseyerek kaldırdım. kızıl olan bardağı kaldırıp bana gülümsedi (demekki verecek) bildiğim tüm sureleri okuyup kızın yanına doğru hamle yaptım. o ufak yolda ettiğim duaları camide etsem cennet garantiydi, utangaç masum çocuk ifadesiyle gelip konuşmaya başladım. 'sizde mi bateriyle ilgilisiniz?' koduğumun roka kılıklısı bana tekrar bakıp lafa giricekti ki kızıl hatun devreye girdi 'evet sen de çalıyorsun galiba' elimle sandalyeyi göstererek ağzımı bile açamadan kızıl 'otursana' dedi. bir yandan cool takılmaya çalışırken bi anda hiç bilmediğim bateri hakkında ahkam kesecek zütün bende ne aradığını sorguluyodum. yapacak bişey yok ekşın başladı artık.
    ···
  4. 5.
    0
    bi şekilde muhabbete girdik fakat konuşurken dilimde düzlük olduğunu hissediyodum. üçüncü viskiyi sipariş etmiş kızlarla muhabbet etmeye başlamıştık. o arada sopaların adının baget olduğunu öğrendim. yeni başladım bir hafta oldu diyerek kıvırdım. yeşillik egosundan da anlaşıldığı kadarıylada kızılın öğretmeniymiş. aynı zamanda arkadaşlarmış. kızıl da benim gibi yeni başlamış ama kolay ritmli şarkıları çalıyomuş. daha eline baget almamış biri olarak kendimi olaya dahil etmiştim. bu arada kızılın adı tuğçe yeşilin adı burçakmış. saate baktığımda aklıma gökalp huurunun gitar telleri geldi. benimde kendime baget almam lazımdı kızlar da gitme vaktinin geldiğini anlamışlardı ki bagetler çantalarına soktular bir bahane bulup tuğçenin telefon numarasını almam lazımdı. burçak huurunun beni takmamasının üzerine birde numara isteyim iyice züt olamazdım ben de kullanabilceğim ilk bahaneyi buldum ve 'tuğçe ben yeni başladığım için hiç baterist arkadaşım yok aklıma takılanları sana sorabilir miyim dedim' sanki beni bekliyormuş gibi olur o zaman dedi ve masanın üzerinde duran akıllı telefonunu açtı. numaramı vermek için hazırda beklerken bir yandan da kulaklarımda çalan we are the champions şarkısının susturmaya çalışıyordum. numarasını aldım kızlar rastalıyı çağırdı. ufak bir hesap ödeme faslı oldu gaza gelip ben ödeyeyim isterseniz dedim ama sağolsun burçak izin vermedi. niye sağolsun derseniz rastalının elinde duran adisyonun elime gelmesiyle olayı anladım. cüzdandaki paranın yarısını dıbına koduğumun bob marley kılıklısına verdim. gaza gelip kızların yanına gelirken arka masada bıraktığım çantamı da alıp ortamdan uzaklaştım. geriye sadece tuğçeyle işi yürütmek kaldı.
    ···
  5. 6.
    -1
    rez alın diyecemde gibine takan yok amk
    ···
  6. 7.
    0
    rezervatüllah
    ···
  7. 8.
    +1
    kimse rez almamış ama devam edicem amk binlik değil mi kendi kendime takılacam vesselam nerede kalmışız o gün eve gittim gökalp bini bana söylediklerinin aynısını karşı komşuya da söylemiş. karşı komşumuz ve ev sahibemiz pınar teyze -emekli hemşire gıdısı tiroit rahatsızlığı yzünden sarkmış buruşuk suratlı sihirli annemdeki dudunun kocası taciye benzeyen bir teyzedir- ben daha anahtarı kapıya doğru hareket ettirirken kapıyı açıp kutuyu uzattı. teyzeden kaçmak için teşekkürler vs diyip geçiştirdim aklım tuğçeden çok burçak denen huurdaydı daha önce vermediğim ayrıntıyı vereyim burçak giydiği kot şort ve bronz bacaklarla ve göğüsüne kadar açtığı gömlekle aklımı başımdan almıştı. yüz veren taraf tuğçe olduğu için önce ona yavşayacak asıl hedefim burçaka öyle yaklaşacaktım eve girer girmez tuğçeyi aradım bagetlerimin kırıldığını yeni baget almam gerektiğini söyledim. iki gün sonra buluşmak için sözleştik o sırada ben de bateriyle alakalı birşeyler öğrenmek zorundaydım. hemen bilgisayarın başına oturup araştırmaya başladım tuğçeyle buluşacağımız güne kadar bateriyle alakalı stick control paradiddles cymbals hats snare falan filan bi iki ekipmandı bi iki antremandı öğrendim 2 gün sonra tuğçeyle yine aynı kafede buluştuk. burçak yoktu ikimiz de rahattık tuğçe giydiği şort ve beyaz tişörtle aklımı uçurmuştu yerimden bu gidişle bagetsiz bateri çalabilecektim.
    (rez alın gibikler devamı gelecek)
    ···
  8. 9.
    +1
    Devam et huur
    ···
  9. 10.
    0
    devam ediyorum mübarekler tuğçe aklımı başımdan alırcasına giyinmiş benim tripod kurmama yardımcı olmuştu. Rastalı elaman yine geldi yine aynı gevşeklikle ne almak istediğimizi sordu. Tuğçe kola istedi o öyle olunca bende gib şeklinde kalıp alkollü bişey alamadım ben de kola dedim. muhabbete biraz girdikçe ikisi hakkında da daha çok konuşmaya başladık bateriden ziyade gibim tuğçeden yana ama aklım gene de gibtiğimin roka kafalısı burçaktaydı istemsizce sordum tuğçeye biraz bozulsa da bu hafta ablasının yanına gittiğini söyledi ardından da anında yapıştırdı 'burçak senden pek hoşlanmadı ama sen niye sorsun ki?' konuyu toparlamam gerekti yeşil kafayı sevdiğimi filan sanmasın diye nezaketen sorduğumu söyleyip geçiştirdim. kafede biraz takılıp bi müzik markete girdik baget almak için raflardan birine elimi uzattım aldığım bagetler kibrit kutusuna benzeyen uzunca bi karton ile birbirine tutturulmuştu sağ elime alınca binlik yapıp os1 çeker gibi kartonu yukarı aşağı hareket ettirdim. tuğçenin beni izlediğini unutmuşum. gülümseyerek yanıma geldi 'aklın nerelerde senin ya' dedi bi an boş bulunduğumu söyledim kız bin bin gülmeye başladı benim aşağı kattan da sesler yükselmeye. kasaya geldik gibtiğimin tahta parçasına 50 lira bayıldım resmen tecavüz edilmiş gibi mağzadan ayrıldık, tuğçeyle muhabbeti daha da yürüttüm bi yandan da aklım konuyu cikse çekip kızla gibişmekti. 'ya bagetler elimdeyken amacım binlik yapmak değildi kartonu çıkarım çıkarmama konusunda karasız kalmıştım dedim' utangaç bi gülümsemeyle yüzüme baktı 'problem değil ya bilmediğimiz şey mi sanki dedi işaret parmağıyla orta parmağını kaldırıp zafer işareti yaptı sonra iki parmağını da birleştirip göz kırptı. dayanamayıp 'ev arkadaşım evde yok bi ara stick kontrol antremanlarını filan göstermek için bana gelsene evde viski, bira filan geniş bi zulam da var' dedim. biraz tezcanlı davrandım heralde 'sen biraz daha ilerle elin alışsın bagetlere elbet gelirim bir gün dedi' hafta içinde tekrar buluşmak için sözleştik ve evlere dağıldık. ama aklımın bi köşesinde hala burçak huuru vardı.
    ···