+1548
-41
kendisiyle çok garip bir anım olan insan.
ben şırnak/cizre'de askerlik yaparken hulusi akar kara kuvvetleri komutanıydı. bizim birliğe denetlemeye geldiği günler.
beni karşılama mangasına seçtiler. benle beraber 8 kişiydik. 3 gün boyunca en az 5 saat tepede güneş kafada miğfer tüfek omza, selam dur, esas duruş yaptık. tam geleceği günün sabahının saat 5'inde(evet 05.00) tören kıyafetlerini giyip çelik miğferi kafaya geçirerek tekrardan tüfek omza, selam dur, esas duruşa başladık. hep aynı hareket, hep aynı. hep aynı!
e şimdi benim şafak demiş 20 falan. biz bu şafağa asansörle inmedik amk. kuruluyorum tabi içten içe. tüfek omza yaptıran allahsız uzman çavuşa medeni insanlar gibi, en kibar tondan bırak bi kahvaltı yapalım dedim. ben miyim diyen? bir sağa koş yat, bir sola koş yat, kalk yat, yat kalk, cepe vaziyeti al, sürün, safta toplan derken zütümüze kör düğüm attı huur evladı.
ama hesaplayamadığı bir şey vardı tabi. tören kıyafetleri de bizle beraber hurdahaş olmuştu. darbeci külotlu erlere dönmüştük amk.
sabah saat 08.00, hulusi paşa helikopterle yolda dediler. tabur komutanı bizim son halimizi gördükten sonra tören mangasını iptal edip ortalıktan kaybolun dedi. lan nasıl kaybolalım amk derken bana çavuş diye seslenip, askeri lojmanların yolunu kesmemi, oradan buraya sakın ola bir tane bile araba geçirmememi, ama bunu yaparken de kimseye görünmememi emretti. ulan mümkün mü böyle bir şey? call of duty'de bile böyle bir asker yok kendimi nasıl kaybedeyim amk? diye soramıyorsun tabi. sorulur mu öyle? emredersin dedim ne diyim? hattı müdaafa yoktur, sathı müdaafa vardır diyerek arabalara göğsümü siper etmeye giderken helikopter inmiş mi?
hulusi paşa bana, ben ona doğru gidiyorum. yol düz, helikopter pistinin ilerisi de askeri lojmanlar. hulusi paşayla aramızda 200 metre var. karşıda bir kalabalık var ama ben hulusi paşa olduğunu düşünmüyorum o sıra. bizim bölük komutanı ve yancıları oradaydı, onlardır diye düşünüyorum derken;
baktım arkadan bağıra bağıra bizi süründüren huur evladı uzman geliyor. ben de özür dileyecek sanıp arkamı dönmüyorum. duygusal bir beyim evet. en son bu beni omzumdan yakaladı. yol düz olduğu için tabur komutanı beni yoldan giderken görüp onu yollamış. eee? dedim. nasıl gideceğim ben oraya? sonra derin bir sessizlik oldu. o bana bakıyor, ben ona bakıyorum. çimlerden sürünerek git dedi en son. allah aşkına fikre bak. huur çocuğu dünyaya adam süründürmeye gelmiş. bunu deyip tekrar arkaya, tabur komutanının yanına doğru koşmaya başladı.
ulan nasıl bir dümenin içine düştük diyerek atladım çimlere ama bu işte bir gariplik var. tsk'nın bir çavuşunun yanından kara kuvvetleri komutanı geçiyor, çavuş suikastçı gibi çimlerde sürünüp araba yolu kesmeye gidiyor amk. hulusi paşa yaklaşıyor, yaklaşıyor, ben sürünmüyorum sadece yatıyorum çimde, hulusi paşa sağımdan geçiyor, ben de çim pokemonu gibi yan yan hulusi paşaya bakıyorum derken arkasındaki emir subayı beni görüp hulusi paşaya gösterdi mi?
ahaa dedim askerlik yandı yannanı yedik evet, o anı var ya, hafızamı kaybetsem yine unutamam heralde. altıma sıçmak istedim o an. yemin ederim, bağıra bağıra altıma sıçmak istedim.
hulusi paşa bana baktı, ben çimden kalkıp selam verdim.
+ napıyorsun sen orada? dedi.
- sürünüyorum komutanım!!! dedim.
sustu. ben de sustum. doğruyu söylemiştim sonuçta. sürünüyordum amk.
+ cezalı mısın? dedi.
ben de cezalıyım dedim. beyinin zütü sıkışınca karşıdakinin her söylediğini onaylarmış.
+ niye cezalısın? dedi.
sahi niye cezalıydım amk? ne işim vardı ulan benim çimde? tören mangasında olanları anlattım. ama, nasıl anlatıyorum. mozart plağı gibi şakıyorum. bana sen ne iş yapıyorsun dedi hulusi paşa. ben tankçıyım dedim. sivilde ne iş yapıyorsun dedi. dedim ben tiyatrocuyum. rahatlamıştım amk. kendimi güvende hissettiğim alana gelmişti konu. ankara devlet tiyatrosunda izlediği "ben ödüyorum" oyunundan bahsetti. o oyunun prömiyerine gitmiştim komutanım!!! dedim. gözlerim ışıl ışıl, üniformam kımıl kımıldı. ne güzel dedi paşa, uzman çavuşun adını istedi. ben de verdim. arkasındaki subay deftere yazdı, gittiler.
duyduğuma göre kendisini aristokratça azarladıktan sonra tabur komutanından ceza vermesini rica etmiş. hulusi paşa gitti, cezayı yine biz yedik tabi amk. ama olsun.
baya uzun yazı olmuş lan. kimse okumaz bunu ama belki hulusi paşa okur. buradan kendisine selamlarımı iletiyorum.
Tümünü Göster