1. 1.
    +2
    hulki bey kendince sebeplerini yazar. ben kendi meramımı anlatayım.

    öncelikle "omer mahvettin" nam yazar, hiçbir gruba, hiçbir sınıfa, hiçbir tarza dahil değildir, denenmişi denememiştir, özgündür; dolayısıyla kelime oyunları, sosyal tespitleri, pgibolojik tahlilleri, bağları, hikayeleri, nadiren de olsa hayata nazar etmesi; kendisini onlardan ayıran çokça özelliğinden birkaçıdır. onlar ki, hayatını üç yüz kelimeyle idame ettiren nicelerine nazaran farklı kelimeler kullanmasını garip karşılayanlarca; az buçuk kitap okumuş, eli de kalem tutan başka üslupların yazarlarıdır. yani demem o ki, anti, yani ben ve entry'de müsaadenizle cümlelerimin öznesi de artık "ben" olacak, herhangi bir çaba içinde değilim, çünkü çabalayacak kadar önemsemiyorum ve hatta yazmak benim için bir çaba gerektirmez, bir arka plan hobisidir sadece. insan ihtiyaç duymadığı ya da arzulamadığı bir şey için çaba ya da kastedildiği üzere "ekstra çaba" göstermez. vakti evvel bi dümbük de, "moderatör olduktan sonra bi rahatlama mı geldi nolduysa, eski anti'yi aratıyor" mealli bir şeyler çiziktirmişti. lafa bak. moderatör olduktan sonra rahatlamışmış. ulan sözlüğe yazar olur olmaz zütümüze kazık sokuyolar da moderatör olanlardan o kazığı geri mi çıkarıyolar, böyle mi anlamalıyız? e sen entry girerken zütünden sağnak ter boşanıyorsa, beni niye kendin gibi belliyorsun oğlum? işin esprisi bi tarafa, moderatör olmadan önce her an sözlükten atılma tehlikesi mi yaşıyordum da bir anda rahatlayıverdim? çaba maba yok, bu konuda anlaşalım, yerleştirin güzelce kafanıza.

    gelelim popülarite mevzuuna. bu aslında benim için çok acı bir sıfatlandırma olmuştur. öncelikle şunu bilmek lazım ki, işini iyi yapıyorsan, özellikle sözlük gibi; beğenilerin oylama, nick altına entry girme ya da özel mesaj gönderme gibi yol ve alternatiflerle ifade edilebilen bir ortamda popüler olman kaçınılmazdır. iyi yazıyorsun, adam okuyor kardeşim, ne yapalım yani, "popüler falan olmak istemiyorum, entry'lerime erişimi de kapattırıcam, mahkemelerde sürüneceksiniz lan!" mı demeliyim? kaldı ki, popüler olmak kötü bir şey de değil, okunmak için yazıyoruz en nihayetinde. fakat, bazı sevgili yazarlar, entrylerinde beni popüler olmakla "suçlarken", aslında "piyasa" yazarı olmaya başladığımı kastediyor, kavramsal bir bocalamaya giriyor. fakat yine kendisinin gözden kaçırdığı bir ayrıntı var ki, yazılarımı piyasaya ya da ortalamaya değil, ehl-i zeka adamlara hitap ederek yazıyorum ben, ortalama da beğeniyorsa, şu noktada beni suçlamanın bir manası yok. sözlük elitinden (ki görüldüğü üzere üçü beşi geçmiyor sayıları) takdir görmeyi tabii ki beklemiyorum, çünkü -belki çok narsist bir esans olacak ama- kendimi primus inter pares'in de üstünde konumlandırıyorum ve entrylerimi beğenmek zorunda olduklarını düşünüyorum, bunu zımnen değil apaçık ifade etmenin daha dürüstçe olduğuna inanıyorum aynı zamanda.

    şimdi diyeceksin ki, madem düzenle statükoyla bu kadar kavgalısın, neden moderatörlük yaptın da düzenin sancağını taşıdın, diyeceksin oğlum biliyorum, ama bi hikayesini dinle di mi? öncelikle moderatörlük teklif edildiğinde, uzunca süre işi yokuşa sürdüğümü belirtmeliyim, neticede hiç alakamın olmadığı bir müessese sözlük ve moderasyon. fakat moderatör arkadaşların yönelttiğim onlarca soruya mutlaka verecekleri bir cevabı olunca "artık ayıp ediyoruz lan galiba adamlara" diyerek kabul ettim. kafamdaki düşünce de (daha doğrusu kendimi kandırmaca) statüko bekçiliğine soyunmak değil; yazarlarla daha sağlıklı iletişim kurup, iyi yazarların önünü açmak, niceliği gibtir edip, niteliğe yüklenmek, süzgecin altına geçebilenlerle dayatmasız, sözlüğün gelişimini katkılayacak "anarko" bir yapı kurmaktı. fakat olmadı, çünkü hem karakterimde ve mizacımda "birkaç kişiden müteşekkil yöneten sınıf"a dahil olmaktan ziyade, saldırgan ve hak arayan kitlelerin lideri olmanın yazılı olduğunu, hem de açıklamayı etik bulmadığım (sözlük dışında da açıklamayacağım) bazı moderasyon içi sebepler bulunduğunu söylemeliyim.

    sözlük içinde güttüğüm kaygılar var, evet. fakat bu, ne zannettiğin gibi popüler olmak, ne de çılgınlar gibi oylanmak, piyasaya düşmekten artık bahsetmiyorum bile. sadece yazmak derdim, iyi vakit geçirmek ve -teveccüh göstereceğinizden şüphem yok- iyi vakit geçirmenizi sağlamak.

    yazdıklarımın tamdıbını toparladığında, converse üzerindeki che metaforunun da anlamsızlaştığını, içinin boşaldığını göreceksin.

    yazmayı bırakıyorum. yazmaya olan iştahım kaçtı çünkü.
    ···
  1. 2.
    0
    özet geç atmık.
    ···
  2. 3.
    0
    ya bi gibtir git gece gece tipe bak dıbına kodumun salağı
    ···
  3. 4.
    -1
    sen kimsin amk gibtir git
    ···
  4. 5.
    0
    ya bi sakin olun
    ···
  5. 6.
    0
    asıl adı yeni nesillerin sıradanlaşmasına karşı duyulan toplum sevinci olan toplumsal bir gerçek. her yeni birey, her yeni doğan bebek büyüme süreci içerisinde kendisinden büyük olan insanlar tarafından gözlem altında tutulmakta ve gelişim sürecinde yaşanan kendilerine benzeme hareketlerinin hepsine karşı sevinç gösterisinde bulunulmaktadır. çocuğun ilk küfürü, ilk okula gitmesi, ilk cinsel deneyimi (tabii erkekler için) toplum tarafından sevinçle karışalanmakta ve yeni neslin bireyine karşı sevgi gösterisinde bulunulmasına sebebiyet vermektedir.

    pek tabii ki yeni bireylerin sıradanlaşma süreci öyle uzaktan izlenmemekte, üst bireyler yeni bireylerin sıradanlaşması, kendileri gibi olması için ellerinden geleni yapmaktadırlar. yeni bireyler saçlarını kendileri gibi kestirmeli, kendileri gibi konuşmalı, kendileri gibi giyinmeli, kendileri gibi sevmelidirler. cem yılmaz'ın bir esprisinde dediği gibi "hepimiz aynı zeka seviyesinde olmalıyız" mesajı verilmektedir.

    lakin her zaman her şey toplumun istediği gibi gitmemekte, bazı yeni bireyler sorun çıkarmakta ve çevresindeki toplumun ritüellerini redetmektedir. toplum bu süre içerisinde tebliğ hareketlerinde bulunmakta geri kalmamakla birlikte dışlama sürecini de bir yandan gerçekleştirmektedir. toplum sıradanlığına uymayan bu bireyler, serseri, anarşist, muallak, huur gibi yaftalarla karalanmaya, arkalarında türlü dedikodular dolaşmakta, toplum tüm sevgi ve yardımlarını bu bireylerden esirgemektedir. toplumun samimiyetsiz tavrı ancak ve ancak o dışlanan birey önemli bir yere geldiğinde ortaya çıkmakta, "zaten büyük adam olacağı belliydi, bizden farklıydı" sözleriyle ifade etmektedir.

    toplum tüm bireylerin kendileri gibi olma isteğiyle baskı altında tutmakta, kendileri gibi olamayanları dışlamaktadır. toplumun kenarında kalmış, tutunamamış insanlara bir tekme de toplum atmakta, bunun tam zıttı bir yükselme içerisinde olan bireylere de türlü yalakalığı yapmakta onların farklılığını göklere çıkarmaktadır.

    sözün özü, genel toplum yapısı gibtiri taktan bir referans noktasıdır ve asla dikkate alınmamalıdır. toplum tüm bireyleri aynı salak davranışlarda bulunmasını ister ve bu salaklığa uyan bireyler toplumun yeni salak üyeleridir.
    ···
  6. 7.
    0
    beyler müziği kapatıp öyle okuyun okuyosanız adam bilimsel kelimelerle süslemiş müzik dinler anlaşılmıyo ilk 3 cümleden sonra give up
    ···
  7. 8.
    0
    @1 yaw hacı hakketten mahvettin derdin ne bi anlasak çözecez
    ···
  8. 9.
    0
    okusan anlarsın pirim
    ···
  9. 10.
    0
    bu iştahının kaçmış hali mi sakız hanım.
    ···