1. 1.
    0
    var mı bilen ?
    ···
  1. 2.
    0
    adamlar en kötü şarapla açıyodur amk
    ···
  2. 3.
    0
    paskalya çöreğiyle açıyolar diye biliyorum ben
    ···
  3. 4.
    +1
    onlar oruch tutuyolar
    ···
  4. 5.
    0
    god is one
    god is one
    no doubt i know, inform that;
    nothing else but god to worship
    no doubt i know, inform that;
    mohammed is prophet of god,
    let's go to pray, let's go to pray
    let's go to felah, let's go to felah
    god is one, god is one
    nothing else but god to worship.
    what if god was one of us
    ···
  5. 6.
    0
    HIRiSTiYANLIKTA ORUÇ
    incilturk

    I. BÖLÜM
    HIRiSTiYANLIKTA ORUÇ

    Hıristiyanlıkta oruç genelde yılın belirli ayı için konmuş bir ibadet biçimi değildir. Kiliselerin ibadet takvimlerinde cemaati teşvik ve bir hatırlatma olarak oruç dönemleri yer almasına karşın imanlılar diledikleri zaman oruç tutabilirler.
    Orucu; kişinin kendini alçaltarak ruhsal olanı aramak için yiyecek ve içecek şeylerden belirli bir süre uzak durması olarak tanımlamamız mümkündür. Oruçta esas olan; kişinin gurunun kırılması, günahlılığının farkında olarak pişmanlık duyup tövbe etmesidir.

    Kişi oruç dönemi boyunca bütün aklı, bütün gücü ve bütün kalbiyle Tanrı’yı aramaya yönelir. Genelde Kutsal Kitap’ta oruç bahsinin geçtiği yerlerde dua, yakarış ve Tanrı’yı aramaktan bahsedilir.

    Kutsal Kitap oruçtan bahsettiği zaman duaya her zamankinden daha fazla vakit ayırmamızı bekler. Oruç; yalnızca aç kalarak yine günlük işlerimizi aynen yapmaya devam ederek geçirdiğimiz dini bir zorunluluk ya da yük değildir.
    Kutsal Kitabın işaya 58. bölümü Tanrı’nın oruç için olan isteği hakkında bize yeterli bilgi verir:
    1 Yüksek sesle çağır, esirgeme, sesini boru gibi yükselt, ve kavmıma günahlarını, ve Yakup evine suçlarını bildir. 2Halbuki her gün beni arıyorlar, ve yollarımı bilmekten hoşlanıyorlar; adalet etmiş ve Allah’ın hükümlerini bırakmamış bir millet gibi benden doğru hükümler soruyorlar; Allah’a yaklaşmaktan hoşlanıyorlar. 3Niçin oruç tuttuk da görmiyorsun? Canımızı alçalttık da bilmiyorsun? diyorlar. işte siz orucunuz gününde işinizin peşindesiniz, ve bütün işçilerinizi sıkıştırırsınız.
    4işte siz kavga ve çekişme için, ve kötülük yumruğu ile vurmak için oruç tutuyorsunuz; bugün öyle oruç tutmuyorsunuz ki, yüksek yerde sesinizi işittiresiniz. 5Benim seçtiğim oruç, insanın canını alçaltacağı gün, böyle mi olur? Saz gibi başını iğmek, ve altına çul ve kül sermek mi? buna mı oruç, ve Rabbe makbul gün, diyorsun? 6Kötülük zincirlerini açmak, boyunduruk bağlarını çözmek, ve ezilmiş olanları hür olarak koyvermek, ve her boyunduruğu kırmak, benim seçtiğim oruç bu değil mi? 7Kendi ekmeğini aç olanla paylaşmak, ve yurtsuz düşkünleri kendi evine getirmek, ve çıplağı görünce üstünü örtmek, ve kendi etinden olandan kaçınmamak değil mi?
    8O zaman ışığın tan gibi doğar, ve yaran çabuk et sürer, ve senin önünden kendi salahın yürür; Rab’bin izzeti dümdarın olur. 9 O zaman imdada çağıracaksın, ve Rab cevap verecek; feryat edeceksin, ve: işte buradayım, diyecek.
    Eğer boyunduruğu, parmak uzatmağı, ve fesat söylemeği ortanızdan kaldırırsan; 10ve canının çektiği şeyi aç olana verirsen, ve alçaltılmış canı doyurursan; o zaman karanlık içinde ışığın doğacak, ve koyu karanlığın öğle vakti gibi olacak; 11ve daima Rab sana yol gösterecek, ve kurak yerlerde senin canını doyuracak, ve kemiklerini kuvvetlendirecek; ve sulanmış bir bahçe gibi, ve suları yalancı olmayan bir kaynak gibi olacaksın 12Ve senden çıkacak olanlar eski harebeleri bina edecekler; çok nesillerin temellerini dikeceksin; ve sana: Gedik kapatan, Memlekette oturulsun diye yolları eski haline koyan, denilecek.

    13Mukaddes günümde dilediğini yaparak Sebt gününü ayak altına almazsan; ve Sebt gününe ferah gün, Rabbin mukaddes gününe izzetli gün dersen; ve kendi yollarında yürümeyerek, kendi zevkini bulmayarak, ve kendi sözlerini söylemiyerek o güne izzet verirsen; 14 o zaman zevkini Rabde bulursun; ve seni dünyanın yüksek yerleri üzerine bindiririm; ve atan Yakubun mirasını sana yediririm; çünkü Rabbin ağzı söyledi.
    Birinci ayete baktığımız zaman Tanrı, kendi halkının günah ve suçlarını bilmesini istiyor. Dindar bir şekilde Kutsal Yasanın gereklerini yerine getiren, oruç tutan ama yürekte hiçbir değişim yaşamayan, kendi günahlarının farkında olamayan, kendinde değişmesi gerekenleri fark etmeyen bir halk Tanrı’yı hoşnut edemiyordu.

    Demek ki orucun tanımını yaparken kendi günah ve hatalarının farkında olmak diyebiliriz. Halkın ruhen yüreklerinde isyan ve itaatsizlik vardı. Orucu bir askeri kural gibi yerine getiriyorlardı. Böylece yürekten kaynaklanan kötü düşünceler onları oruca rağmen kirli tutmaktaydı. Aç kalmak dışında dünyasal alışkanlıklarının ve tutkularının onları yönlendirdiği her şeyi yapıyorlardı. 2-3 ayetlerine baktığımız zaman sözde tuttukları bu oruç ile kendilerini doğru görmeye başlıyor, Tanrı’ya bu neden böyle oldu, neden benim başıma şu iş geldi gibi sorularla adeta hesap sormaktaydılar. Bu gurur ile ‘Niçin oruç tuttuk da görmüyorsun? Canımızı alçalttık da bilmiyorsun?’ diyecek kadar Tanrı’ya karşı küstah bir tavır takınmışlardı[1].

    Sanki Tanrı onların oruç tutmasına muhtaçmış gibi Tanrı’dan bir karşılık vermesini bekliyorlardı. Kendileri yaptıkları bu işin karşılığında Tanrı’nın onlara bir şeyler verme zorunluluğu varmışçasına Tanrı’dan hesap soruyorlardı. Oysa Tanrı bizlerin oruç tutmasına ihtiyaç duymuyor. Oruç bizim içindir, orucu Tanrı için değil öncelikle kendimiz için tutuyoruz. Çünkü değişmesi gereken bizizdir, Tanrı değil. Değişmesi gereken bizim hayatımızdır, değişmesi gereken bizim yüreğimizdir. Bizler oruç tutunca Tanrı bir şeyler kazanmış olmuyor ki, tutmadığımız zamanlarda Tanrı bir şeyler kaybetmiş olsun. Demek ki, oruçta diğer bir esas ise; gururumuzu farketmek ve bunun kırılmasına çalışmaktır. Ayetimiz ‘orucunuz gününde işinizin peşindesiniz, ve bütün işçilerinizi sıkıştırırsınız’ demektedir. Oruç tutarken kavga eden, çekişen, ve işçilerini sıkıştıran, kötülük ve hile yollarından ayrılmayan insanlar kendi suçlarını göremiyorlardı.

    Görüyoruz ki, oruç ile farkına varmamız gereken diğer bir nokta ise; ailemizin, kültürümün, alışkanlıklarımızın ve yetişme tarzımızın bizi yönlerdirdiği yanlış insani ilişkilerin farkına varmamız, tövbe ve pişmanlıkla değişmeğe çalışmamızdır.

    Demek ki, oruçta Tanrı ile düzeyli bir ilişki hedeflenirken, dünyaya karşı da insani yaklaşımlarımızın olumlu bir yönde değişmesi söz konusu olmalıdır. Kutsal Yazı 4. ayette oruç hakkında ‘kavga ve çekişme için, ve kötülük yumruğu ile vurmak için oruç tutuyorsunuz’ derken, 9b ayetinde ‘parmak uzatmağı, ve fesat söylemeği ortanızdan kaldırırsan’ ifadeleri ile oruç tuttuğumuz için tutmayanları suçlamak, ve ‘işte şu oruç tutmayanlar var ya’ diye ayrım yapmamızı yasaklar. Halbuki hemen her sene oruç tutanlar ile tutmayanlar arasında bir kavga ve çekişme olmaktadır. Doğrusu bu tatsız olayların sebebi oruç tutan insan ise vay o kişinin haline. Tanrımız bizlere oruçlu olmayanlara karşı bir tavır sergileme hakkı vermemektedir. Oruçta hedeflenen şey yalnızca kavga ve çekişmelerden uzaklaşmak değildir. Ayrıca ailemizde, arkadaş ve akraba çevremizde dargın olduğumuz kimselerle, bize dargın olan kimselerle barış yapma yolunda samimi girişimlerde bulunmamız gerekmektedir. Dargın olan kimselerin barışmasına arabuluculuk yapmak için kolları sıvamak orucumuzun bir parçası olmalıdır. 5. ayette Tanrı, hem oruç tutuğumuzu herkese ilan eden davranışların sergilenmesine, hem de sahte alçakgönüllülük gösterilerine orucu alet etmemize karşıdır. Diğer yandan oruç gününü canın alçaltıldığı gün olarak niteler. Kişi gururdan tövbe edip, bir günahkar olduğunu kabul etmeli, alçakgönüllülüğü öğrenmeye ve yaşamaya çalışmalıdır[2].
    Tümünü Göster
    ···
  6. 7.
    0
    @6 adam tespitçi beyler
    ···
  7. 8.
    0
    @6 ağzı açlıktan kokarak gibmiş
    ···