+8
ah ah... ikili ilişkierde bir türlü dengeyi sağlayamıyorum... hep bir aksilik, hep bir garabet hüküm sürüyor resmen.
günlerden bir gün, işyerinde tav olduğum bir hatunla yemekte denk geldik. ben 8 dilim ekmek almış, o ise 2 dilim kepek ekmeği ile yoluna devam etmekteydi ki ben aşureye ekmek banmış adamım.
çok kalabalık olmasından ötürü, az sayıda boşta duran sandalyelerde yerimizi almıştık ve inanılmaz anı yakalamıştım, karşımdaydı!
konuşmak istiyor ama hasta olduğum için sesimin nasıl çıkacağını kestiremiyordum. nezle olmuştum, güneşe bakıp ağzım açık şekilde hapşurmak o ara hobilerim arasındaydı. dayanamamıştım o an ancak kız da gözümü ayıramıyordum, o an hapşurma tribini yaşarken göz göze geldik. yüzümde bildiğin pekekentlerin elinden kurtarmak isteyen o yiğit erkek ifadesi vardı...
durdu ve bir şeyler söyledi,
ne bakıyorsun diye sert bir tavır yaptı.
hay amk, hapşuruk da geri gitmişti o esnada...
konuşmaya gayret ederek, durumu izah ettim,
-git başka yere hapşur görüyorsun yemek yiyorum, dedi.
ulan önünde salata ve ekmek vardı, bu muydu yemek? diyesim geldi, diyemedim.
peşi sıra burnumun aktığını farkettim, fırt fırt diye çeksem de her defasında ılık ılık süzülüyordu.
tam da o esnada tuzu istedi, ulan sümüğe odaklanmışım sırası mıydı! dikkatimin dağılmasıyla beraber, sol burun deliğimde geleceği gösteren falcı bacı küresi gibi bir şey belirdi... evet, evet... görüyordum, züte geldiğini görüyorum goldi dedim, kendi kendime...
ve kehanetim tutmuştu.
kız ıyyy diyerek masadan kalktı.
ben de umursamamış gibi yan masadaki niyazi abiye dalyan köfteyi yemiyeceksen alayım diye teklifte bulundum, sağolsun reddetmedi...