horoz dövüşünden içeri girdim

Bu yere doğru eğilince bir tane de kafasına vurdum ve bu yere çöktü. Hakem bir süre kontrol etti ve bu yerden kalkamayınca maçın galibi olarak beni gösterdi.ilk maçımda ilk galibiyetimi almıştım biraz fazla sevindim her halde en son kendimi bizim müdürün üzerine atlarken buldum. Sonrasını da pek hatırlamıyorum, koğuşa geldiğimde benim film tekrardan kaydetmeye başladı. Gerçekten müdürün üstüne atlayıp sevinmeye başladığımızdan sonra benim film koptu ve koğuşa gelirken tekrardan film sarmaya başladı gibi o arada ne oldu hiç hatırlamıyorum. Duşumu aldıktan sonra pijamalarımı giydim, herkes beni tebrik etmeye başladı. Ulan sanki dünyayı kurtardık alt tarafı bir tane adamı yendik ki onu da bilek gücüyle değil kaçak oynayarak yendik ama yazdığım plan gayet güzeldi ve istediğim gibi uygulamıştım.

Bir sonra ki gün koğuşta Fikret’le tavla oynarken kapı açıldı ve Salim abi “Yıldıray, ziyaretçin var. “ diye bağırdı. Yerimden kalktım ve çıktım koğuştan. Beni kim ziyarete gelir ki diye düşünüyordum. Ziyaretçi salonuna girdiğimde Nur’un geldiğini gördüm. Uzunca bir süre sarıldıktan sonra oturduk orada ki masalardan birine ve konuşmaya başladık. Havadan,sudan konuşuyorduk,Nur’a duygularımı orada ifade ettim. Kendisinden çok hoşlandığımı ve onunla bu arkadaşlığı daha ciddi boyutlara taşımak istediğimi söylediğimde gülümseyerek benden biraz zaman istediğini ve bu teklifimi düşüneceğini söyledi.

Bende ona istediği zamanı verdim, biraz daha konuştuktan sonra o gitmek istediğini söyledi ve ayağa kalktık. Gitmeden önce sıkıca sarıldım ve öyle gönderdim,Nur’un arkasından bakakalmışım hafiften o koridorda çoktan yok olmuşken ben dalmış hâlâ arkasından bakıyordum. Salim abi arkadan jopuyla dürterek “Hadi hadi gitti kız hadi, aptal aşık seni. “ diyip gülmeye başladı.Bir de Salim abinin diline sakız olmuştuk.2 gün sonra ikinci maçıma çıkacakmışım, dinlenelim biraz ne bu hız ? Hemen turnuvayı bitirmek istiyorlar tabii ki onlarda haklı sonuç olarak.20 Haziran günü ikinci maçıma çıkacaktım. Kurada bizim hapishane çıkmıştı ve bu maçı da burada oynayacaktım. Ring kuruldu yine,ilk sefer ben çağırıldım bu sefer muhabbet etmiyorum gelecek rakibime bakıyorum. Karşıdan bir adam gelmeye başladı yemin ediyorum ben diyeyim 150,siz diyin 200 kilo adam.

Ring’e bile zor zoruna çıktı, yani ben hızımla onu yenebilirim ama beni bir yakalasa büyük ihtimal simit yapar bırakırdı.O derece iri bir adam. Hakem maçı başlattı,bu adam zor yürüyor zaten ring’de bende bunun üzerine gider gibi yapıyorum geriye kaçıyorum bunu iyice yormak amacım. istediğim gibi de oldu zaten adam ring’in içinde 2 dakika yürüdü hemen terlemeye başladı.En sonunda atağa geçme vakti dedim ve koşa koşa bunun dizine bir tekme attım ama nafile, sanki kütüğe vurmuşum gibi benim bacağım acıdı zaten.

Ben yine bunu kendi zekamla yeneceğim diye düşündüm ve yanına doğru gidip yere diz çöktüm.Bu beni yakalamak için eğilince birden bacaklarının arasından geçtim ve dizlerinin boşluğuna tekmeyi atıp yere yığdım bunu yüz üstü. Bunu yerden kaldırmadan tekmelemeye başladım, tekmeledikçe tekmeliyorum ama otomatiğe almışım duramıyorum. Rahat 15 tane tekme attıktan sonra bıraktım bunu, baktım zaten yerden kalkamıyor hakem biraz kontrol etti öldü mü diye sonra da benim elimi kaldırarak kazandığımı gösterdi.Ben ring’den aşağıya indim ve direkt koğuşa giderek duşumu aldım ve vurdum kafamı yattım.

Bir yandan da düşünüyordum yani ben öylesine makara olsun diye katıldım fakat 2’de 2 yaparak gidiyorum ve önümüzde ki maç il final maçı olacak. Yani o maçı alırsam ülke genelinde yapılacak turnuvaya katılacak 16 kişi arasına gireceğim. Sabah vuvuzela sesiyle uyandım, yataktan nasıl zıpladıysam bizimkinler gülmekten yerlere yattılar. Kalktım hemen “Oğlum bu ne ?” dedim. Fikret “Vuvuzela abi. “ dedi. Bende “Onu görüyorum, bunun ne işi var burada ?” dedim.

bugünlük bu kadar beyler, yarın görüşürüz.