1. 26.
    0
    @56 nerde vardı amk? senin bahsettiğin 'harry potter a verdiğim inanılmaz ayar' herhalde. o hikaye çok farklı bundan. ki o hikaye incide yazılmamıştı bile.
    ···
  2. 27.
    0
    14. Bölüm: Çapulcu Grubu
    ______________________

    Snape çok garip biriydi. Akşamlara kadar inek gibi ders çalışır, o test benim şu test senin der tüm testlerin altını üstüne getirirdi. Uykusunda bile ara sıra iksir formüllerini sayıklardı. Doğal olarak okul birincisi olan Snape, bana da kopya vermiyor değildi tabii. Tüm ödevlerimi o yapıyor, yazılılarda hem benim kağıdımı hem de kendininkini çözüyordu. Hafta sonu geldiğinde bile çalışıyordu. O cumartesi onu biraz dışarı çıkarmaya çalıştım ama nafile, gibseler çıkmazdı.

    Tabi Snape de insandı, ara sıra ufak kaçamaklar yap(tır)ıyordu(m). Pazar günü geldiğinde okulu yavaş yavaş Noel heyecanı sarmaya başlamasından istifade Snape'i dışarı çıkarmaya ikna ettim. Gerçi Noel'e daha iki hafta vardı ama gavurlar şimdiden heyecanlanmıştı. Ben -elhamdülillah Müslümanım evelallah- Noel'i kutlamayacak, sadece tatilinden yararlanacaktım.

    Aslında Kelid aynasını ziyaret edip de fantezi yapma niyetim vardı başta, ama James Potter-Sirius Black-Remus Lupin üçlüsünü okulun tenhalarında görünce vazgeçtim bundan. Snape ile gizlice bunların peşine takıldık. Snape'e göre okulda test madeni bulmuşlardı, bence ise Lily'e toplu gibiş yapacaklardı.

    '…Hayırr… yapma…' '…Dur ne olur…'

    O lanet sesler yine gelmişti. '... Efendimiz, affedin beni…!'

    "Duyuyor musun?" diye fısıldadım Snape'e. Snape yine bön bön baktı bana, test çözmekten kulakları gibilmişti besbelli.

    O sırada üç çapulcu bir dolabı çekip arkasındaki duvara üç defa tıklattılar. Bir anda dolabın arkasında bir kapı belirmişti. Üçü de kapıdan içeri girdi.

    Allah'ın çapulcuları yine ne tak yiyorlardı acaba? Biz de arkalarından gidip aynı şeyleri yaptık, ve içeri girdik.
    ···
  3. 28.
    0
    13. Bölüm: izmirli Sevda ve Diğerleri
    ______________________

    O yıl ki çekilebilir tek ders herhalde izmirli Sevda'nın Biçim Değiştirme dersiydi. Ben hariç okuldaki tek Türk olan izmirli Sevda, uzun bacakları ve dolgun -şişman değil, hafiften balık etli- vücuduyla tüm Slytherin'li öğrencilerin gözdesiydi. Zaten Sevda Hoca, Slytherin'in başkanıydı. Ara sıra zindanımızı ziyaret eder, tam göstermese de striptiz şov yapardı. Bir ara hoca derste arkasını dönmüşken tam zütüne asamı doğrultup "Expelliarmus!" diye haykırdım, Hoca'nın zütünü açtıramadım belki ama zütten seken büyü James'in kıçına girince çok güzel olmuştu. Cümle aleme rezil olan James, pantolonunu apar topar giyip mal mal sırıtmıştı.

    Kehanet dersine giren Nostradamus'tan korkulur. Deli gibi gözükür, sürekli titreme krizleri geçirir ama tüm söyledikleri çıkar. Tam olarak ne zaman, nerede ve nasıl öleceğini bile bize söyledi. Ama bunu öğrenciler arasında uygulamak yasaktı. (Şu an muggleler arasında zengin olmamın yegâne sebebi kendisinin verdiği iddaa kuponlarıdır.) Sihirli Yaratıkların Bakımı öğretmeni Dev Johhny ise tüm kızların gözdesiydi. Kaslı vücudu ve iri cüssesiyle sadece sihirli yaratıkları değil, dişi insanlara da kontrol edebiliyordu. Astromi dersini Hogwarts'ın çatısında Colera Mahses ile işliyorduk. Monoton sesli cadı suratlı kadını gibleyen yoktu ama. Hayalet Profösör Binns ise Sihir Tarihi öğretmeniydi. Ara sıra hocanın içinden geçip duruyorduk, gerçi buz gibi soğuktu ama çok zevkliydi. Sadece ilk yıl göreceğimiz Uçuş Dersleriyse maalesef bu sene -hoca hamile olduğundan- boştu, oysaki quidditch oynamayı çok istiyordum. Gryffindor'un başkanı Minerva Mac Gonagall da bitkibilim dersi veriyordu.

    Onun dışında Noel gününe kadar ortalarda görünmeyecek olan M.F.G.H.E.H. yerine K.S.K.S. dersine öğretmen olarak onun müritlerinden bıyıklı bir abi ders veriyordu. Albus Dumbledore da hem iksir hem de Muggle Bilimleri dersinin öğretmeniydi.

    Ve benim için o Pazar günü çok esrarengiz geçmişti.
    ···
  4. 29.
    0
    18. Bölüm: Noel Hüznü
    ______________________

    Muhterem Feyzullah Giben Hocaefendi Hazretleri, Noelden iki gün önce dönmüştü. Hogwarts Salonu'nda Hac'dan getirdiği çeşit çeşit tespihleri, miskleri, takkeleri öğrencilere dağıttı; hurmalar ve zemzem suyu ikram etti. Sirius, James ve Remus kahkaha atarkene Gryffindorluların neşesi gözlerinden okunuyordu, hey maşallah! Ne ilginçtir, Lily ortalıklarda gözükmüyordu. Çok şükür James'ten kopmuştu Lily, yakında benim olacaktı.

    "Allah'ın seldıbını getirdim sizlere evladlarım," diye başladı MFGHEH. "Ama durum vahim. Hac'da iken bazı büyücü hacılarla tanıştım, Hogwarts'ın kafirce adetler edindiğini, noel kutlamaları yaptığını söylüyordu. Bunu kaldıracağız inşallah!"

    Gryffindorlu binlerden alkış tufanı koptu. 'Allah razı olsun hocam!', 'Abiler şubesi istiyoruz!', 'Sohbetler artsın!' gibi çığlıklar yükseldi.

    "Onlara da sıra gelecek yavrularım! Hey Maşallah, Gryffindorlu canlarıma 50 puan!" MFGHEH Dumbledore ile göz göze gelip sırıttı. "Tuvaletlerde sigara içiliyormuş, içirtmem! Kızlı erkekli cinsel ilişkiler yaşanıyormuş, yaşattırmam!" O mübarek ağzıyla gülümsedi ve boğazını temizleyip devam etti: "Bizim türbanlı bacılarımızın Hogwarts'a gelmesine mani oluyormuş! Domuz eti yeniliyormuş kafirce! Evelallah, tüm bu pislikleri düzelteceğiz inşallah!"
    ···
  5. 30.
    0
    16. Bölüm: Kahramanlar
    ______________________

    Lily'i giberken, bir el beni uyandırdı. Sakallarına bakılırsa uyandıran Dumbledore olmalıydı. Snape'i de uyandırmıştı, Dumbledore ikimizi de alıp Hogwarts salonuna zütürdü. Oradaki koridorlardan da biraz yürüyerek garip bir kapının önünde durduk. Kapıyı besmeleyle açtı Dumbledore, yukarı dönerek çıkan bir merdiven vardı. Üçümüz beraber binerek Dumbledore'un odasına çıktık.

    Odanın duvarlarında irili ufaklı yüzlerce hareketli fotoğraf vardı. Bir tane bile karı resmi yoktu amk. Tamamı erkek olan yaşlı moruklarla doluydu fotoğraflar. Odanın ilerisinde de fıskiye tarzı, sulu bir yer vardı. Fıskiyenin hemen yanındaki yerde de dıbına koduğumun üç gerizekalısı iskemlelerde oturmuş bekliyorlardı.

    "James'lerle beraber bir odaya girdiniz ve bir yılan ile maskeli bir adam gördünüz, doğru mu?" diye sordu Dumbledore.
    "Evet, müdürüm. Ama biz sadece─"

    "Sizin merakınızı giberim, çocuk!" diye bağırdı Dumbledore, hep beraber olduğumuz yerde sıçradık. "Kimseden izin almadan gece vakti okulda geziyorsunuz ve işiniz olmayan şeylere burnunuzu sokuyorsunuz!"

    James ve tayfasıyla ben kıpkırmızı kesilmiştik, Snape ise ifadesiz bir yüzle bakıyordu Dumbledore'a. dıbına koduğum yağlı saçlı Snape'i, insan korkar lan biraz.

    "Bize kızmanız değil…" diye kekeledi James. "Ka-kahraman ilan etmeniz… gerekir, Profesör Dumbledore!"

    "gibtirin gidin odadan derhal, huur evladları sizi!" Dumbledore bunu der demez tabanı yağladık. Tam giderken "Sen bekle," dedi bana Dumbledore.
    ···
  6. 31.
    0
    to be continued
    ···
  7. 32.
    0
    evet beyler çok uzun bir aradan sonra kaldığım yerden devam ediyorum, bayağı bir geciktirdim kusura bakmayın.
    ···
  8. 33.
    0
    @62 sözüm söz panpa devam edicem, ama şu sıralar çok yoğunum.
    ···
  9. 34.
    0
    15. Bölüm: Yılan Sesi
    ______________________

    Kapı arkamızdan kapanınca göz gözü görmez oldu, gaz lambasını tekrar açmaya çalışan Snape gaz lambası diye zütümü mıncıkladı. Bilerek mi yaptı bilmiyorum.

    Işıklar tekrar gelince Snape'i öne doğru itip yolu kontrol etmesini sağladım, it oğlu benden daha önemli değildi ne de olsa. Snape ürkek adımlarla ilerlerken ben de karanlık mekana göz atıyordum. Masalar ve tablolarla çevrili çok uzun bir koridordu. Hatta masanın üzerinde Hufflepuff eziklerinin işaretinin damgalandığı altın bir kupa vardı, eve dönüşte yanıma almaya karar vermiştim.

    'Karanlığın yüce lordu, beni affedin!'
    'Bana ihanet ettin, Nagini.'

    Sesler kafamda çınlarken şiddetli bir baş ağrısı geldi bir anda. Az ileride üç gerizekalı (James-Sirius-Remus) bir masanın altına gizlenmiş, küçük bir delikten benim görüş alanımda olmayan bir yere gizlice bakıyorlardı. Snape onların yanına gitmeye kalkışınca ben de takıldım peşine.

    Masanın yanına gelince ızdırabını gibtiğimin James'i kız gibi tiz bir çığlık attı. "Ne yapıyorsunuz burda sümsükler, çabuk kaybolun!" dedi.

    Diğer ikisi mal da şaşkın ve sert bir şekilde bize bakıyorlardı ama onları giblemedim. Başımı kaldırıp deliğe gözümü soktum. Kocaman bir yılan ve maskeli bir adam ileride dikiliyor, aralarında konuşuyor gibi duruyorlardı.

    "Ben size asla ihanet etmem," dedi yılan. Oha amk yılan konuşuyordu!

    Sonra, maskeli adam bizi fark etti. Snape'le beraber üç gerizekalıyı da peşimize takıp kaçmaya başladık.
    ···
  10. 35.
    0
    Devam et bin bekliyoz
    ···
  11. 36.
    0
    rezerved
    ···
  12. 37.
    0
    (bkz: voldemortun burnunu nasıl ısırdım anlatıyorum)
    ···
  13. 38.
    0
    Hermonie capsi ver
    ···
  14. 39.
    0
    20. Bölüm: Milli Olmak Ya Da Olamamak
    ______________________

    Zaman hayvansı bir hızla geçerken iyice bunalıyor, yalnız kalıyordum. Snape yeni bir arkadaş edinmiş olacak ki hiç giblemiyordu beni. Üç geri zekalının artık pek sesi çıkmıyordu, Lily ile James'in gibiş-sokuşları zaten tamamen bitmişti. Vakti zamanında Dumlodore'un 'başka biriyle gibişmen lazım' dediği Lily'e hâlâ açılamamıştım, ama kararlıydım.

    Hagrid'in kulübesinden çay içerken konu kızlardan açıldı. Meğersem Hagrid ne yaman adammış! Henüz çocukken boyunun üç katı kadınları tadıyormuş, şu an bile ara sıra uğradığı birkaç kadın varmış muallaknin. Ama Lily konusunda "ona küçük sürprizler yap" demiyeydi iyiydi. dıbına koduğumun hanzosu. Hagrid'den gazı alıp okula döndüm, Lily'i bulup açılacaktım. Ama Hogwarts Salonu'nu, kütüphaneyi hatta tüm sınıfları aramama rağmen bulamadım. En son çare kızlar tuvaletine gittim, belki oradadır diye.

    Tuvalete yaklaştığım an, içeriden gelen ağlama sesleri kulak zarlarımı patlattı. Zırlayan huuryu susturmam lazım deyip içeri daldım.

    Destur!

    Profesör Binns gibi bir hayalet, o tuvalet senin bu tuvalet benim demeden tüm tuvaletlerin içine girip çıkıyor, etrafa pislikler saçıyordu. Üstüm başım çiş oldu, tabii amlı çişi olması birazcık olsun teselli vericiydi.

    "Kimsin lan sen?" dedi hayalet. Tuvaletteki kız gözlüklü ve çirkindi. Saçları kısa olsa da sakalları, saçlarını aratmıyordu. Ayrıca berbat bir tizlikte sesi vardı. "Kimsin olum sen?"
    "Bacım… kusura bakmayasın… ee, ben gideyim o zaman…"
    "Hey-hey, bir dakka bekle! Niye geldiğini söylemezsen seni tüm okula rezil ederim!"

    Koduğumun kezbanı, bi sen eksinktin!

    "Bir arkadaşımı… bir kızı arıyorum. Kızıl saçlı, mavi gözlü. ismi Lily."

    Hayalet yüzünü ekşitti. "Hımm… Şu tuvaletime sürekli gelip de yağlı-siyah saçlı çocukla fingirdeşen kız mı?" dedi. Mızmız hayalet yüksek sesle kıkırdadı, tuvaletine geri daldı ve tekrar çıkıp üzerime idrar sıçratmaya devam etti. "Anlaşılan Lily 'küçük' sürprizini beğenmemiş. Ha-ha-ha!"

    Gözlerim sel olup da tuvaletten ayrılmadan önce, "Belki ben beğenirim sürprizini, ha?" diye ekledi kız. "Boyu önemli değil!"

    "Hey, ciddiyim!"
    ···
  15. 40.
    0
    23. Bölüm (1. Senenin Sonu): Sırlar
    ______________________

    "Dumbledore!" diye inledi Lord Voldemort. "Anlaşmamızda bu yoktu, olduğun yere geri dön hemen!

    "Ne anlaşması bu, Dumbledore?" diye sordu Mac Gonagall.

    Kadınla yüz yüze gelen Dumbledore'un yüzü feci şekilde kızardı. "Eee şeyy… kem-küm-kem… ıııı…"

    "Ha-ha-ha! Dumbledore muallaksi!" diye araya girdi Voldemort. "Söyleyemiyor musun? Beni okulda barındırman karşılığında seviştiğimizi, ateşli anlar yaşadığımızı? Beni MFGHEF'nin vücuduna yerleştirdiğini söyleyemiyor musun?"

    Vay amk, Dumbledore muallaksi hakkaten de muallakymiş! O sırada Mac Gonagall'ın suratı ekşimiş, ağzı bir karış açılmıştı.

    "Tom… Bunları söylemenin sırası mıydı? Sana ev verdim, yemek verdim. Ama sen gelip de öğrencileri öldürmeye çalışıyorsun! Üstüne üstlük sırrımızı açığa çıkartıyorsun amk."

    Voldemort, kötü adamlara yakışacak şekilde kocaman bir kahkaha attı. "Ne sandın beni, Dumbi? Gay mı? Sen o iğrenç çükünü bu yaşlı cesede sokarken ben vücuttan ruhen kopmuş oluyordum. Ha-ha-ha . Aptal!"

    Dumbledore'nın yüzü renkten renge girdi, sinir küpü olmuştu adeta. Asasını hızla çıkarıp Voldemort'a çevirdi. "Aveda Kedavra, huur çocuğu!" diye inledi. Dumbledore'un asasından çıkan yeşil ışık MFGHEF'nin vücuduna isabet etmeden önce Voldemort büyüyü yılana çarptırdı ve büyü geri sekip Mac Gonagall'ın üzerine doğru gitti. O sırada aklıma esen kahramanlıkla Mac Gonagall'ın üzerine fırladım ve yere devirdim. Büyü yok olmuştu anlaşılan. Arkamızı döndüğümüzde ne Voldemort ne de Dumbledore ortalıkta görünmüyordu.

    "Kahramanımmmmm!!!" diye beni bağrına bastı kadın. Olsun amk, nefes alsın yeter.
    ···
  16. 41.
    0
    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  17. 42.
    0
    evet binler, ilk senem böyleydi. pek giblenmemesine rağmen hikayeye birkaç gün içinde devam edeceğim. ayrıca fanfiction sitesine de koyacağım hikayeyi.
    ···
  18. 43.
    0
    güzel gidiyor rezeve
    ···
  19. 44.
    0
    hızlı yaz lan
    ···
  20. 45.
    0
    ikinci yılıma başlıyorum binler
    ···