-
51.
019. Bölüm: Snape'in Mutluluğu
______________________
MFGHEH'nin Noel ve tatili iptal etmesi ve kız-erkek ilişkilerine aşırı derecede sınırlamalar koyması tepemin tasını attırmıştı. Slytherin ortak salonuna giderken etraftaki bibloları kırıyor, tabloları ters çeviriyordum. Tablodaki muallaklerin küfürlerine aldırmadan tekmeliyordum her yeri, "Lanet olsun!" diye bağırdım umarsızca.
Ortak salonumuzun şifresi "züt kılı Mac Gonagall" idi. Şifreyi söyleyip içeri girdim ve odama çıktım. Odada Snape ve iki adet sünepe çocuk muhabbet ediyordu. Çocukları hemen def ettim. "Niye gelmedin lan Hogwarts Salonu'na? Olacakları duydun mu?"
Snape yüzüme aval aval baktı, daha önce hiç bu kadar mutlu görmemiştim Snape'i.
"Ulan huur çocuğu, Noel tatili iptal olmuş sen sırıtıyorsun! dıbına koduğumun ineği, yaradı tabii sana. Sabah akşam test çözeceksin ne de olsa!"
"Ne testi, ne Noel'i abi? Kusura bakma dinleyemedim seni, ne oldu?" dedi Snape.
"Ebenin amı oldu, Severus. gibtir git bi çay koy gel, gelirken dua kitabını da getirmeyi unutma. Maazallah her an sınava çekebilir hocaefendi." -
52.
0ilk sene için son dört bölüm kaldı binler, büyük sezon finaline hazır olun. bugün bitirmeye çalışıcam.
-
53.
020. Bölüm: Milli Olmak Ya Da Olamamak
______________________
Zaman hayvansı bir hızla geçerken iyice bunalıyor, yalnız kalıyordum. Snape yeni bir arkadaş edinmiş olacak ki hiç giblemiyordu beni. Üç geri zekalının artık pek sesi çıkmıyordu, Lily ile James'in gibiş-sokuşları zaten tamamen bitmişti. Vakti zamanında Dumlodore'un 'başka biriyle gibişmen lazım' dediği Lily'e hâlâ açılamamıştım, ama kararlıydım.
Hagrid'in kulübesinden çay içerken konu kızlardan açıldı. Meğersem Hagrid ne yaman adammış! Henüz çocukken boyunun üç katı kadınları tadıyormuş, şu an bile ara sıra uğradığı birkaç kadın varmış muallaknin. Ama Lily konusunda "ona küçük sürprizler yap" demiyeydi iyiydi. dıbına koduğumun hanzosu. Hagrid'den gazı alıp okula döndüm, Lily'i bulup açılacaktım. Ama Hogwarts Salonu'nu, kütüphaneyi hatta tüm sınıfları aramama rağmen bulamadım. En son çare kızlar tuvaletine gittim, belki oradadır diye.
Tuvalete yaklaştığım an, içeriden gelen ağlama sesleri kulak zarlarımı patlattı. Zırlayan huuryu susturmam lazım deyip içeri daldım.
Destur!
Profesör Binns gibi bir hayalet, o tuvalet senin bu tuvalet benim demeden tüm tuvaletlerin içine girip çıkıyor, etrafa pislikler saçıyordu. Üstüm başım çiş oldu, tabii amlı çişi olması birazcık olsun teselli vericiydi.
"Kimsin lan sen?" dedi hayalet. Tuvaletteki kız gözlüklü ve çirkindi. Saçları kısa olsa da sakalları, saçlarını aratmıyordu. Ayrıca berbat bir tizlikte sesi vardı. "Kimsin olum sen?"
"Bacım… kusura bakmayasın… ee, ben gideyim o zaman…"
"Hey-hey, bir dakka bekle! Niye geldiğini söylemezsen seni tüm okula rezil ederim!"
Koduğumun kezbanı, bi sen eksinktin!
"Bir arkadaşımı… bir kızı arıyorum. Kızıl saçlı, mavi gözlü. ismi Lily."
Hayalet yüzünü ekşitti. "Hımm… Şu tuvaletime sürekli gelip de yağlı-siyah saçlı çocukla fingirdeşen kız mı?" dedi. Mızmız hayalet yüksek sesle kıkırdadı, tuvaletine geri daldı ve tekrar çıkıp üzerime idrar sıçratmaya devam etti. "Anlaşılan Lily 'küçük' sürprizini beğenmemiş. Ha-ha-ha!"
Gözlerim sel olup da tuvaletten ayrılmadan önce, "Belki ben beğenirim sürprizini, ha?" diye ekledi kız. "Boyu önemli değil!"
…
"Hey, ciddiyim!" -
54.
0birazdan başlıyorum beyler.
-
55.
021. Bölüm: Hırsız
______________________
'huur Lily' 'bin Snape' gibi düşüncelerle koridorlarda dalgın dalgın yürüyordum. Sıfatlarını gibtiğim James-Sirius-Lupin üçlüsü bile daha hoş geliyordu gözüme artık. Yediğim kazık, ileriki yıllar için bana çok feci bir ders oldu aslında. Bir dahakine gibseler bile herhangi bir dosta güvenemezdim. O sırada ne zindanlara gidip Snape'in suratını görmek, ne de derse girip Lily'le karşılaşmak istiyordum. Sonuç olarak maskeli adamı ve yılanı gördüğüm mekana gitmeye karar verdim, ne olacaksa olsundu artık.
Mekana gidip duvarla kamufle edilmiş dolabı açtım ve kapıdan içeri girdim. Kafamı giben herhangi bir garip ses yoktu, yılanca şeyler duymuyordum. Henüz ikindi vakti olmasına rağmen odada tek bir ışık bile yoktu. Körlemesine, yavaşça uzun bir süre ilerledim. Sonunda koridorun ilerisinde yeşil bir ışık kaynağı gördüm. iyice yaklaştım ve ışığın çıktığı odaya girdim. Odanın girişindeki iskemlenin yanına çömeldim ve etrafı gözetlemeye başladım.
Maskeli adam, beş-on metre önümde elindeki iskambil destesiyle fal açıyordu. Adamın yanındaki küçük masada şişeler dolusu iksir vardı. Etrafta yılan falan yoktu, adamın yanındaki yeşil gaz lambası boş odayı aydınlatıyordu.
"Hırsız," diye fısıldadı maskeli adam. Sonra bana doğru döndü ve ayağa kalktı. Olduğum yerde titreyerek kaldım. "Hırsız," diye yineledi tıslayarak.
Adam, maskesini yavaşça çıkardı ve oturduğu iskemlenin üzerine koydu. Çok feci şekilde çirkin, burunsuz, yılana benzeyen bir yüzü vardı. Maske takmasının sebebi anlaşılmıştı böylece.
Sonra adam kafasının arkasını çevirdi. Muhterem Feyzullah Giben Hocaefendi Hazretleri'nin nur yüzü karşımdaydı. -
56.
022. Bölüm: Burunsuz Adamlar
______________________
MFGHEH, yüzümü uzun süre inceledi. Tıpkı burunsuz adam gibi şekilsiz bir burnu vardı. Sonra tekrar kafasını çevirdi ve burunsuz adamı geri geldi.
"Burayı hak eden safkan bir çocuğun büyücü davetiyesini çaldın ve okula kendi başına geldin. Hırız!" diye bağırdı burunsuz adam. Bir süre daha yüzüme tiksintiyle bakıp -sanki kendisi Brad Pitt amk- arkasına döndü ve,"Nagini, gel buraya!" diye seslendi.
Önceden de görmüş olduğum kocaman yılan, bir anda karşımda belirdi. Tüm vücudumu sarmalayıp iğrenç diliyle her yerimi elledi.
"Sana kendini affettirme şansı veriyorum, Nagini. Çocuğu öldür." Demek ki dıbına koduğumun burunsuz ucubesi, kendisinde beni öldürebilecek yüreği bulamamıştı. "Karşılığında, sana kendimden bir can vericem, Nagini. Ölümsüzlüğümü taşıyacaksın. Hortkuluğum olma şerefine erişeceksin."
Burunsuz adam bana döndü. "Adım Lord Voldemort, çocuk. Aslında gerçek adım Tom Marvoldo Riddle'dır. Ama Voldemort daha cix… Hem, iki isim arasında bir bağ var, görebiliyor musun?" Hayır anlamında başımı salladım. "Aptal! Nasıl göremezsin, anagram var iki isim arasında. Kelime oyunu var!" Tom, bunu söyledikten sonra masanın çekmecesinden bir kağıt ve kalem çıkartıp uzun bir süre boyunca iki isim arasındaki anagramı ispat etmeye çalıştı. "Anladın mı? Ne kadar da zekice değil mi? Ha-ha-ha!"
Çaresizce Tom'u onayladım.
"Ben safkan inancı taşırım, çocuk. Senin gibi bulanıklara bu okulda yer yok!" dedi Tom, ve Nagini'ye hücum emri verdi. Derken dışarıda bir gürültü koptu, içeriye Dumbledore ve Mac Gonagall girdi. -
57.
0büyük sezon finali geliyorrrr
-
58.
023. Bölüm (1. Senenin Sonu): Sırlar
______________________
"Dumbledore!" diye inledi Lord Voldemort. "Anlaşmamızda bu yoktu, olduğun yere geri dön hemen!
"Ne anlaşması bu, Dumbledore?" diye sordu Mac Gonagall.
Kadınla yüz yüze gelen Dumbledore'un yüzü feci şekilde kızardı. "Eee şeyy… kem-küm-kem… ıııı…"
"Ha-ha-ha! Dumbledore muallaksi!" diye araya girdi Voldemort. "Söyleyemiyor musun? Beni okulda barındırman karşılığında seviştiğimizi, ateşli anlar yaşadığımızı? Beni MFGHEF'nin vücuduna yerleştirdiğini söyleyemiyor musun?"
Vay amk, Dumbledore muallaksi hakkaten de muallakymiş! O sırada Mac Gonagall'ın suratı ekşimiş, ağzı bir karış açılmıştı.
"Tom… Bunları söylemenin sırası mıydı? Sana ev verdim, yemek verdim. Ama sen gelip de öğrencileri öldürmeye çalışıyorsun! Üstüne üstlük sırrımızı açığa çıkartıyorsun amk."
Voldemort, kötü adamlara yakışacak şekilde kocaman bir kahkaha attı. "Ne sandın beni, Dumbi? Gay mı? Sen o iğrenç çükünü bu yaşlı cesede sokarken ben vücuttan ruhen kopmuş oluyordum. Ha-ha-ha . Aptal!"
Dumbledore'nın yüzü renkten renge girdi, sinir küpü olmuştu adeta. Asasını hızla çıkarıp Voldemort'a çevirdi. "Aveda Kedavra, huur çocuğu!" diye inledi. Dumbledore'un asasından çıkan yeşil ışık MFGHEF'nin vücuduna isabet etmeden önce Voldemort büyüyü yılana çarptırdı ve büyü geri sekip Mac Gonagall'ın üzerine doğru gitti. O sırada aklıma esen kahramanlıkla Mac Gonagall'ın üzerine fırladım ve yere devirdim. Büyü yok olmuştu anlaşılan. Arkamızı döndüğümüzde ne Voldemort ne de Dumbledore ortalıkta görünmüyordu.
"Kahramanımmmmm!!!" diye beni bağrına bastı kadın. Olsun amk, nefes alsın yeter. -
59.
0evet binler, ilk senem böyleydi. pek giblenmemesine rağmen hikayeye birkaç gün içinde devam edeceğim. ayrıca fanfiction sitesine de koyacağım hikayeyi.
-
60.
0ikinci yılıma başlıyorum binler
-
61.
0______________________
2. Sene: ciksi ve Karanlık Lord
______________________ -
62.
01. Bölüm: Banklar
______________________
Hayatım boyunca tanıdığım en pasaklı, en mal ve tabii ki de en fakir insan: Arthur Weasley. Hogwarts'taki ilk yılımın sonunda eve dönecek züt bulamayınca tüm okuldan yatacak yer için dilendim, yardımcı olan tek iyi yürekli kişi Weasley fakiri çıktı. Arthur Weasley genelde James biniyle takılan bir okul hademesiydi. Son derece muhafazakardı ve suratında zibilyonlarca çil vardı. Amk malının evi falan yokmuş meğersem, parklarda o bank senin bu bank benim demeden her gün sefiller gibi yatıyormuş. Ben de mecburiyetten Arthur'a katıldım. Geçimimizi oto-pazarları ve yol kenarlarında mendil, su ve dua kitabı satarak sağlıyorduk. Ama bazen zütümüzün teriyle kazandığımız paraları tinerciler çalıyordu. Aslında okul dışı büyü yasak olmasa, kafalarını zütlerine sokardık ya… neyse.
Londra'nın tenha mahallerinin birinde, Privet Drive'daydık. Ara sıra eski platonik aşkım Lily'i ve satıcı Snape binini beraber görüyordum. Ama suratlarına bakmıyordum bile.
Geçen yılkı gibi eşek tepinme mallığına girmek istemediğimden Hogwarts Ekspres'i için para toplamaya bir ay önceden başlamıştık. Henüz yeni yeni denkleştirebildiğimiz parayla birlikte Peron 9 üç-çeyrek'e gidecektik yarın. Ne de olsa okul üç gün sonra başlayacaktı. -
63.
02. Bölüm: istasyon
______________________
Sabahın erken saatlerinde tren istasyonuna geldik. Peron 9 üç-çeyrek'i canımız çıkana kadar aradık-taradık ama bulamadık. 9 var, 10 var ama 9 üç-çeyrek yok amk. Hogwarts Ekspres'a birazdan kalkacaktı, acele etmemiz lazımdı.
O sırada, yan tarafımızda büyücü cüppesi giymiş tıknaz bir oğlan aynı tıknazlıktaki anasıyla beraber telaşlı bir şekilde 9 ve 10 peronlarının arasındaki duvara hayvansı bir hızla daldılar. Tam MFGHEF'nin… ya da Lord Voldemort'un ezberlettiği Fatiha'ya başlıyordum ki… Oha amk, Duvarın içinden geçmişlerdi!
"Kardeş, galiba nasıl gideceğimiz buldum. Az öncekilerin yaptığını tekrarlayacağız!"
Sanki ben anlamadım amk malı seni… Ama bu bin aşırı derecede alıngandı, lafı uzatmadım ve el-ele tutuşarak jet gibi duvara girdik… ama yanlış duvara girdik.
-
kayra bora bakırcan kelek got
-
abi sıçarken züt deliğinden çıtırtı sesi geliyor
-
ucan kedi ne zaman gelsem buradasin
-
16 eylul 2078 huur cocukları
-
0020 sozlugun en buyuk huur cocugusun
-
vajinaya cok yakından bakınca
-
kayra kıl donmesı amelıyatı oldunmu dalga
-
onlice inci sözlük üyeleri
-
la kayra ciddi soruyorum
-
bu saate şuku alabilirmiyim
-
helix bu dumbki ne soyluyor
-
penis yalarken ağza gelen kıl
-
hayattaki tek amacim futbol
-
taşagımdaki kanı içtiler
-
milletin yağları göbeğinde birikir
-
beyler neden mutsuz olmamı istiyorsunuz
-
bugün balili sevgilime hediye verdim
- / 1