Okulda karıyla kızla işim olmazdı, hatta derste Bilge hocayla ilgili arkadaşlar fantazi kurarken ben duyduklarımı kulak arkası ederdim. O gün Bilge hocayı kısacık edeği ve kocaman memelerini zar zor içerde tutan kırmızı gömleği ile gördüğümde ne yapayım erkeğim sonuçta, hayvani duygularım kabardı. Hocayla resmi bir konu konuşmak için gitmiştim ama daha ilk dakikalardan eski günlerden konular açarak sohbete koyuldum. Resmen müdür yardımcısına kur yapıyordum ve yaptığımında karşılığını aynı şekilde alıyordum. Bunun nedeni birazda kazandığım üniversite diye düşünüyorum çünkü inekliğimin karşılığını iyi bir üniversitede okumayı hak ederek almıştım, tabi sadece üniversite değil Bilge hocanın ilgisinide kazanmıştım o gün. Sohbet bir süre sıradan seyirde ilerledi ama ardınan hiç beklemediğim bir soru ile karşı karşıya kalıvermiştim. Bilge hoca “sen okulda iken pek kızlarla ilgilenmezdin değil mi, senin yanında hiç kız gördüğümü hatırlamıyorum” dedi. ilk konumuz bu olmuştu, bunun üzerinden ilerleyerek karşılıklı yaşadığımız ilişkileri anlatmaya başladık. Benim pek anlatacak hikayem olmadığı için uzun uzun Bilge hocayı dinledim. Benim anlatacaklarım olmaması onunda dikkatini çekmişti. Bunu bende bir ekgiblik olarak görmedi ama, bana “bak kızların peşinde koşmadın ve mükafatını en iyi şekilde aldın, artık üniversitede acısını çıkartırsın” dedi. Bazen bende düşünüyordum bunu ama “yok hocam ya, kızlarla pek bağlantı kuramıyorum” ben dedim. Bilge hocada “üniversiteye gittiğinde göreceksin, bağlantıyu onlar kuracaklar senin birşey yapmana gerek kalmayacak çünkü çok yakışıklısın” dedi. Bir öğretmenden bunu duyayacağım aklımın ucundan bile geçmezdi ama duymakta gerçekten çok güzel bir duyguydu * . Gülümseyerek “teşekkür ederim ama ben pek emin değilim bu konuda” dedim.

Bu konu beni biraz sıktığı için değiştirmek adına “peki sizin erkek arkadaşını, kocanız falan varmı” diye sordum. Bilge hoca evli olduğunu ama kocasından ayrı yaşadığını söyledi, kocası başka bir kadınla kalıyormuş ama henüz boşanmamışlar ve oda bunu görmemezden geliyormuş. Aslında kendini acındırmaya çalıştı ama bence bu duruma sessiz kalmasının nedeni onunda boş durmaması ve kocasının yokulundan istifade etmesiydi. Bunu düşündüğüm için “peki kocanız göz göre göre sizi aldatırken siz buna neden seyirci kalıyorsunuz” diye sordum. Vereceği cevabı merakla berlerken vermesini istediğim cevabı hemen yapıştırdı ve “seyirci kaldığımı kim söyledi, o beni aldatıyorsa bende onu aldatırım ve aldatıyorum da, elim armut toplamıyor herhalde” dedi. Bir şekilde Bilge hocayı ateşlemem gerekiyordu, ne yapsam ne yapsam diye düşünürken “yok ya, kocanızı aldattığınıza inanmam. hiç öyle birine benzemiyorsunuz, yani çapkın bir kadına benzemiyorsunuz” dedim. Biraz gülümeyerek “ne yani görmeden inanmam mı diyorsun yoksa” diye sordu. işte sonunda müdür yardımcısıyla gibişmek için ilk adımları atmaya başlamıştık. Bilge hocaya “evet görmeden inanmam” dedim. Bir kaç saniye gözlerini gözlerimden ayırmadı ve ayağa kalkarak odasının kapısından dışarı bakınıp kapıyı çekti. Odada sadece ikimiz vardık, kapıyı kapatmak için ayağa kalktığında eteğinin altından görünen pürüzsüz sütun gibi bacaklarına bakmaktan kendimi alamıyordum. Kapıyı kapatıp karşıma geçti ve eteğini yukarı doğru yavaş yavaş sıyırmaya başladı, sonrada “sadece iç çamaşırımdan bile ne kadar çapkın olduğumu anlayabilirsin” dedi. Eteğini kaldırdıkça kaldırıyordu, birazdaha birazdaha derken sonuda dıbına kadar gelmişti ama külotlu çorabının altında bir iç çamaşırı görememiştim. gibim zaten o an semsert bir şekilde dikilmiş bir şeylerin başlamasını bekliyordu. Elimle gibimi kapatarak Bilge hocanın külotunu görmeye çalıştım ama bir türlü göremedim.

Sonunda “birşey göremiyorum” dedim. Bilge hocada “evet göremiyorsun çünkü yok” şeklinde cevap verdi. Bu sex yapmaya başlamadan önce söylediği son sözdü, sonrasında yanıma yaklaşarak beline kadar sıyırdığı eteğin altından elimi tutup soktu. Elim göbeğine değiyordu ve dahada yukarı çıkartmamı istercesine elimi içeri doğru itekledi. Sütyenine dokunduğum hissettiğimde hiç birşey yapmasına gerek kalmadan elimi sütyeninin altından içeri daldırıverdim. Memeleri o kadar dik ve uçları öylesine serttiki evlimi memesine yapıştırarak ayağa kalktım. Dudakları dudaklarıma çok yakın duruyordu, öpmek için yeltendiğimde kendini geri çekerek benimle oyun oynuyordu. Her defasında o kendini geri çekerken bende ona doğru başımı uzatıyordum. Tabi o sırada elim memesinin üzerinde duruyordu. Ayağa kalktığımda dahi memesinden elimi çekmediğim için eteğide belinden yukarı doğru sıyrılıp gelmişti.

Derken kapının önünde bir tıkırtı duyduk. Bilge hoca hemen elimi memesinden çektirdi, eteğini falan düzelterek kapıyı açıp dışarı çıktı. Bir kaç dakika sonra tekrar odasına geldiğinde “beni takip et” diyerek müdür yardımcısının bulunduğu kattan bir kat aşağı indi. Orada koridorun en sonunda harita odası vardı ve biraz dar da olsa pek kimse gelip gitmezdi. Yani ben okulda iken öyledi ama şuan ne durumdaydı bilmiyordum. Harita odasına kadar aramızda bir kaç metre mesafeyle onu takip ettim. Sonuda önce odaya o girdi ve kapıyı çekti, bir kaç saniye sonrada etrafa bakarak kimsenin olmadığına emin olup odadan içeri daldım. Bilge hoca hemen kapıyı kilitleyip önümde eğilerek pantolonumu çıkarttı, yani sıyırma falan değil pantolonumu komple çıkarttı, aynı şekilde külotumuda. Karşısında altımda hiçbirşey olmadan dikilirken ellerini yannanımın üzerine atıp dudaklarımı yalamaya başladı.

Dudaklarımı yalamayı bıraktıktan sonrada hiç dizlerinin üzerine çökmeden olduğu yerde eğilerek yannanımı öpmeye başladı. Eğildiğinde öyle güzel domalmıştı ki zütü apaçık bir şekilde açığa çıkmıştı. yannanımı yalamaya başlamadan önce zaten altındaki külotulu çorabı ayakkabısının üzeirne kadar sıyırmış sonrasında yannanımı yalamak için eğilmişti. Tam anlamıyla sex için pizsonu almıştı yani * . O sırada bende başından tutuyordum ama ellerimi başından çekip zütüne doğru uzatmamı istedi. Ellerimi uzatırken ister istemez yannanımı dahada fazla ağzına sokuyordum. Bir kaç dakika zütünü okşarken sakso çektirdim ama sonrasında yannanımı yalamayı bırakıp “birazda sen yalar mısın beni” diyerek duvara doğru yürüyüp ellerini her iki yana ayırarak bacaklarını açtı. Nasıl yaptı bilimyorum ama bacaklarını iki yana açtığında züt deliği önümde açılıvermişti. Hiç öyle eğilmesine gerek kalmadan üstelik.

Başını çevirip bir zütüne bakıyor bir bana bakıyordu, bana baktığındada zütünü işaret ederek göz kırpıyordu. yannanım elimde yavaş yavaş zütüne doğru yaklaşırken “içime girmeden önce ağzını daya” diye fısıldadı. zütünün önüne geldiğimde dizlerimin üzerine çökerek zütünü iki yana ayırıp zaten açık olan züt deliğini dahada açtım. Bilge hoca öyle bir eğilmiştiki züt deliğini yalatmak istediği çok açıktı, yani biraz daha eğilmiş olsa dıbınıda net bir şekilde görecektim ama şuan sadece açık bir şekilde züt deliğini görüyordum. Daha önce hiç züt deliği yalamadığım için biraz garipsemiştim olayı ama ağzımı zütüne sokup dilimi çıkartarak züt deliğine doğru iteklediğimde Bilge hoca kadar olmasada bende zevk alıyordum. Hele bir elini duvardan çekmeden diğer eliyle başımı sıkı sıkı zütüne bastırırken ve nefes almakta zorluk çekerken neredeyse boşalacaktım.

Hiç abartmıyorum dakikalar boyunca sadece Bilge hocanın zütünü yaladım, zütünün deliğinden içeri dilimi sokmaya çalıştım ve başımı zütüne doğru sert sert bastırırken nefes almak için çabaladım ama hayatımda yaşadığım en farklı deneyimlerden birini o an yaşamıştım. Bir süre sadece zütünü yalattıktan sonra başımı sıkı sıkı tutup zütüne bastırdığı elini dıbına zütürerek dıbını okşamaya başladı. O dıbını okşarken ben bir kaç dakika daha yalamaya devam ettim ve sonrada elini amından çekerek saçlarımdan çekiştire çekiştire beni ayağa kaldırıp “artık girebilirsin, züt deliğimi gibebilirsin” dedi. Uzun uzun yalandıktan sonra Bilge hocanın zütü gevşemişti zaten, yannanımın başını birazcık ittirdiğimde zütünden içeri rahatça girivermiştim. Yalnız o an, yani zütünden içeri girdiğim ilk an Bilge hoca öyle bir inlemiştiki bir anda içine girmeyi bıraktım ve sabir bir şekilde ayakta beklemeye başladım. Yani birinin sesimizi duymuş olabileceğini düşünerek etrafı dinlemeye başladım.

Ben ürpermiş bir şekilde ses varmı yokmu, acaba biri bizi duydumu gibisinden evham yaparken Bilge hocada elini zütüme doğru uzatarak zütüme bastırırıp fısıltı tonunda “hadi gib, hadi gir, gibsene neden durdun” gibisinden şeyler söylemeye başladı. Sekiz on saniye kadar hiç kıpırdamadan ve Bilge hocanın dediklerini duymamazdan gelerek koridorda birilerinin olup olmadığını anlamaya çalıştım, bir ses duyamayıncada Bilge hocanın zütüne çakmaya devam ettim. Yani çakmak derken lafın gelişi bir çakmadan söz etmiyorum. Bildiğiniz abana abana Bilge hocanın zütünü gibmeye başladım. Koridorda kimsenin olmadığına emin olunca rahat rahat gibişebileceğimi düşünerek sert bir şekilde Bilge hocanın zütünü gibmeye başladım. Ben ne kadar sert girersem oda o kadar derinden inliyor ve zevkten kuduruyordu, bunu bildiğim için bir kaç defa yavaş yavaş girip ardından tüm gücümle çakıyordum.

Onbeş dakika kadar bir süre boyunca duvara dayayarak züt deliğini gibtim, giberkende iniltilerini can kulağıyla dinledim çünkü öyle güzel inliyorduki zütünü gibmekten ziyade iniltilerini dinlemek beni daha çok azdırıyordu. Ayakta gibişin ardından harita odasının en dibinde duran ve üzerinde bir kaç ıvır zıvırın bulunduğu masaya doğru ilerledik, tabi bu ilerleme sırasında Bilge hocanın zütünden çıkmadım. Masaya kadar yavaş adımlarla ve ikimizde aynı adımları atacak şekilde ilerlemeyi sürdürdük. Masaya vardığımızda ellerini masaya doğru açtırıp birazda orda zütten çakmaya devam ettim. Sonunda “züt deliğim acımaya başladı, birazda amıma gir” deyip masanın üzerine kendini atıverdi. Yattığında bacaklarını kaldırmamı söyledi ve bacaklarını birleştirip sağ yanıma yukarı doğru uzatmış bir şekilde çekerek açığa çıkan, sıkıca birbirine yapışmış dıbının dudaklarının arasından yannanımı iteklemeye başladım.