hobbitköy hatıralarım ve frodonun yolu

Resmen hayatimiz gibilmişti tam anlamıyla. Dinlemeksizin yürüyorduk. Frodonun durumu her geçen saniye daha da kötüleşiyordu. Yürürken grolfinder bir ara arkasına dönüp kulak kabarttı. Sonra ‘’ananııı gibeyim kaçıııın düşman yetişti kaçıııın’’ diye bağırmaya başladı. Beyaz at ileri sıçradı. Sam ve ben yamaçtan aşağı doğru koştuk. Grolfinder ve yolgezerde arkamızdan geliyordu. Bize doğru dört nala gelen atların yürültüsünü duyduk. Kara süvariler görünmeye başlamıştır. Grolfinde ‘’ileriii ileriii ‘’ diye bağırıyordu. Etrafımızı çevirmişlerdi. Grolfinder atına elfçe bişeyler söyledi ve at birden hızla koşmaya başladı. Yolgezer kılıcını çekmişti, ben kılıcımı ve kelebeğimi çekmiş arada besmele çekiyordum sam ise küçük kılıcını tutmaya çalışıyordu ki bütün süvariler elf atını takip etmeye başladılar.

bizde hızlanmıştık. güvenli sayılabilecek bi yolculuktan sonra elrond'un evine varmıştık. hemen grolfinder'i bi kenara çektik yolgezerle ve nasıl vardığını anlatmasını istedit. o da anlattı. bizden ayrıldıktan sonra baya sağlam bi koşuşturma yaşanmış. bir ara az daha frodoyu düşürecekmiş fakat son anda kurtulabilmiş. elf sınırlarına girince süvariler peşini bırakmış. nehirin kenarında süvarilere gidin huur çocukları geri gidin ölmüşlerini gibtiklerim diye bağırmış. süvarilerde zehirli sesleriyle yüzük ! yüzük ! diye bağırıyorlarmış. grolfinder ise eliyle nah işareti çekip elf sınırlarından hızlı bir biçimde elrondun evine varmış. bunu duyunca yolgezerler baya rahatladık. yemek falan yedik sonra ayrıldı bin nereye gittiğini bilmiyorum. bende en sonra elf kızlarını kesiyordum. amk bunlar nasıl bi güzelliktir diye düşünürken onları gördükçe kendimi uruk hai gibi hissediyordum.

Bu arada biz mekana vardığımızda gandalfta mekandaydı. Piposunu içiyordu muallak. Dünya gibinde değildi sanki . frodo uyanınca direk yanına gittim. Bi köşeye oturup etrafı izlemeye koyuldum. Frodo gandalfa sürekli sorular sordu. Gandalf tek bir şeyden emindi o da savaşın kapıda olduğu. Ben bunları dinlerken bi elf kızıyla tanıştım. Elinde meyve tabağıyla yanıma geldi. Grolfinderin arkadaşının kaynının kardeşiymiş. Çok güzel bi kızdı. Adı erozetrildi. Bir çok dil biliyordu. Çok iyi anlaşıyorduk. Ben Türkleri falan anlattım kendimi anlattım o da elfler hakkında bir çok şeyden bahsetti bana. Benden hoşlanmıştı. Benim ona aşık olmamam için tek bir sebep bile yoktu ortada. Sonra kalkıp yürümeye başladık. Bir ara yakınlaştık ve dudaklarından öptüm. Gerçekten büyüleyiciydi. Sonra bir kez daha derken öpüşmeye başladık. Sonra birinin görmesinden korkup tekrar gandalfın yanına çıktım. Gandalf görmüş bizi öpüşürken. Beni kenara çekip ‘’töre cinayeti mi çıkarcan sen bin kurusu ? elrond görse ebeni giberdi. Sakın hiçbir elf kızıyla yakınlaşma’’ diye uyardı beni. Bende mecbur sözünü dinledim.

Tüm yolculuğumuzu anlattık gandalf ve elronda. Yolgezer artık bizden biriydi, ilklerde pek güvenmemiştik ama artık reyizimiz olmuştu. Banada cesaretimden dolayı bir elf bıçağı hediye ettiler. Kötülüğün gün be gün güçlendiğinden bahsettiler. Kağıt üzerinde şansımız pek yok gibiydi. Sürpriz maç gibi olurdu amk bizim kazanmamız. Bi kaç gün konakladık elrondun evinde. Yemekler, müzikler ve kızlar muhteşemdi. Ama en güzeli elrondun kızıydı. Muhtemelen yolgezer elrondun kızına yanıktı. Çünkü sol kolunda faça işaretleri vardı. Bir kalp içinde kendi baş harfini ve elrondun kızının baş harfi vardı. Vay amk bini en güzelini kapmış diye düşündüm. Sonra hak verdim. Yolgezerde çok karizmatikti.

beyler okuyan varsa eğer gece devam edicem. eğer çok az kişi gibliyorsa beni devam etmeyi düşünmüyorum. rezervleri alın

senin dıbına koyarım yazmaya devam edersen özel hayata saygın olsun

@126 kardeşiiiiiim :D :D

frodo geldi beyler

arap kendine gel arap

reserved panpa devam et sen

yaz amk

okuyan asimile olur beyler aman deyim

ccc am züt meme ccc

Elrondun evinde bilbo dede de vardı. Amk bini buralarda tatil yapıyormuş meğersem. Tek ayak çukurda ama amk yaşlısının aklı hala yüzükte. Her fırsatta bir kez daha görmek istediğini söylüyordu frodoya. Elrond’daki günlerimiz bol bol uyumak, muhabbet ve yemeklerle geçiyordu. Bir sabah uyandık. Frodo ile yiyecek bişeyler ararken gandalf ve bilbo dedeye rastladık. Bilbo ‘’günaydın binler’’ dedi. ‘’günaydın’’ diye cevap verdik. Gandalf ‘’büyük divana hazır mısınız? ‘’ diye sordu. ‘’her şeye hazır hissediyorum kendimi’’ diye cevapladı frodo. ‘’ya sen ? ‘’ diye banada sordu gandalf. ‘’valla ben doğuştan hazırım dayı’’ dedim. Konuşurken bir çan sesi duyuldu. ‘’bu çan elrond’un divanını haber veriyor’’ dedi gandalf ve ekledi ‘’ hadi bakalım hem sen(bilbo dedeye diyor) hem frodo hem kerem divana bekleniyorsunuz’’ yürümeye başladık. Davetsiz olan unutulmuş sam’de peşimize takılmıştı.

Elrond oradaydı. Etrafında bir çok kişi oturuyordu. Glorfindel ve glöin binini gördüm önce. Sonra yolculuktan yıpranmış kıyafetleriyle yolgezeri gördüm. Elrond bizi yanına çağırdı. ‘’işte bu binler tehlikeleri aşarak buraya varabilen nadir kişilerdendir’’ dedi. glöinin yanında genç bir cüce vardı. Elrond soyundan birkaç danışmanda oturmaktaydı. Bunlara başkanlık eden erestor’un yanında gri gandalf bulunuyordu. Masanın sonunda da elf legolas vardı. Sonra boromir’i gördük. Boromir güneyden bir insandı. Elrond burada toplanma nedenimizi anlatıyordu. Karanlık güçlere karşı yüzüğü koruyacaktık. Amk cüceside yalnızdağ cücelerinin yıllardır üzerinde olan husursuzluktan bahsediyordu. En sonunda gandalf ‘’bi sus amk ya ‘’ diyerek cüceyi susturdu.

Elrond berrak sesiyle sauron’u ve kudret yüzüklerini, bu yüzüklerin nasıl yapılmış olduğunu anlatmaya başladı. Çoğu kişi hikayenin sadece bir kısmını biliyordu. O yüzden ben cebimden çiğdemleri çıkardım, gandalf patlamış mısırı avucuna aldı ve dinlemeye başladık. Demirci elflerden bir girdi, sauron’un onlara nasıl binlik yaptığını anlattı. Sauronla elfler eskiden dostu. Fakat sauron sonradan yavşaklık yapıp ateş dağı’nda gizlice onlara hükmekmesini sağlayacak tek yüzüğü yaptı. Sonra savaş çıkmış, her yer harap olmuş ve moria’nın kapıları kapatılmıştı. Büyük savaşı anlattı. Hayretler içinde dinliyorduk. isildur’un nasıl yüzüğünü aldığını anlattı. ‘’Fakat isildur yüzüğü imha etmemeyi seçti. huur çocukluğu yaptı çünkü herkes yüzüğü imha etmesini bekliyordu. Zaten yüzükte sonradan isildur’un sonu oldu’’ dedi.

‘’Sonra yüzük kaybolmuştu. Kara kulenin dıbına koyulmuş, yıkılmıştı. Lakin temelleri yerinde duruyordu. Çünkü bu temeller kodumunun yüzğü sayesinde yapılmıştı ve yüzük imha edilmeden yok edilemezdi. Savaşta nice elf, nice kudretli insan ve nice bunların dostu telef oldu. Anarion, tsildur katledildi.’’ dedi Ve daha fazlasını anlattı. Sonra aragorn elinnde kırık kılıçla geldi. ‘’alın amunagoyyum işte kılıç bu’’ dedi. boromir aragorn’a ‘’peki sen kimsin amk bini minas tirith ile ne ilgin var ? ‘’ diye sordu. Elrond ‘’arathorn oğlu aragorndur kendisi , isildurun soyundan geliyor’’ diye cevap verdi. Gandalf frodoya ciddiyetle ‘’yüzüğü çıkart, vakit geldi’’ dedi. frodo isteksizdi. Amk bini nasılsa sahiplenmişti yüzüğü. Frodo yüzüğü havaya kaldırdı ve elrond ‘’işte isildur’un felaketi binler !!11’’ diye kükredi. Bilbo dede macerasını anlatmıştı. Bu sırada gollum bininin kayıplara karıştığı haberleri yayılıyordu.

Uzun konuşmalardan sonra sadece iki yol gözüküyordu. Yüzüğü sonsuza kadar saklamak veya yok etmek. Çoğu kişi bilbo baggins bininin başlattığı işi bitirmesini bekliyordu. Ama yeni taşıyıcı frodoydu. Frodo hışımla ayağa kalkarak ‘’değerli abilerim saygıdeğer divan üyeleri. Ben bu yüzüğü taşırım’’ dedi. elrond keskin gözlerle frodoyu izliyordu. Cüce glöin, legolas, yolgezer, gandalf, sam, frodo ve ben gidecektik. Önceden gözcüler yollanmıştı yollara. Süvariler hakkında bilgi topluyorduk. Neredeyse iki aydır elrondun evindeydik amk. Konuşmalardan savaşçılardan çok sıkılmıştım. Allahtan elf kızları vardıda zaman bi şekilde geçiyordu. Her önüne gelen atar gider yapıyordu amk. Boromir’i de gözüm hiç tutmamıştı, bin bi yüzü var. Gollum’dan bi haber yoktu. Kara süvarilerden kalan tek izde geçitte boğulanların leşleriydi. Lime lime olmuş pelerinleri kalmıştı. Elrond frodo ve beni yanına çağırıp ‘’zaman geldi binler. Yola çıkma zamanı’’ dedi. frodo ‘’ben taşıyıcıyım sözüm söz. Sam ve keremle birlikte gideceğim’’ dedi. ardından elrond bize yol hakkında ve karşılaşacağımız tehlikeler hakkında bilgiler verdi.

Dokuz süvariye karşı dokuz piyade koyulmuştu. Öncelikle ben seçilmiştim. Atarlı giderli tavrımı elrond çok beğenmişti. Sadık hizmetkarlar ben, frodo ve gandalf dayı olacaktı. Elfler adına legolas bini gelecek, cüceler adına glöin oğlu gimli gelecekti. insanlar adına aragorn gelecekti. Çünkü isildur’un soyundandı ve yüzük onu çok ilgilendiriyordu. Boromirde grup içinde olacaktı. Elrondun evinde gereksiz bir yavşak vardı. Shirede bir çok kez dövdüğün, dayak müptelası pippin. Lan dıbınakomudun bebesi işi çocuk oyuncağı sandı galiba. Sürekli elrond’a bizle gelmek istediğini söylüyordu. Sayımız tam değildi. ‘’beni zindana atsanız bile kaçarım bi şekilde’’ gibi laflar ediyordu. En sonunda elrond kabul etti. Pippin adlı ismini gibtiğimin binide bize katılmıştı. Yedi gün içinde yola çıkacaktık.

Aragorna bir elf kılıcı verildi. Kılıcın ismini anduril yani batının ateşi koydu. Bende bana cesaretimden dolayı hediye ettikleri elf bıçağına gibici ismini vermiştim. Bilbo dede frodoya kılıç ve zırh yelek vermişti. Elrond sürekli uyarıyordu bizi sauron’un uşaklarına karşı. Elrond gandalfa birlikte oturuyordu. Bizi çağırdı ve ‘’ Yüzük Taşıyıcısı, Hüküm Dağı Macerası'na başlıyor. Aranızdan bir tek onun bir mesuliyeti
var: yüzük çok mühiç binler. Yüzük'ü bir kenara atmayacak, Düşman'ın uşaklarına vermeyecek, kimsenin, hatta çok mecbur
kalmadıkça Grup veya Divan üyelerinin bile ellemesine müsaade etmeyecek. Diğerleri yolda ona yardım
etmek üzere hür refakatçılar olarak gidiyorlar. Bahtınıza göre yolda oyalanabilirsiniz, geri gelebilirsiniz,
başka yollara sapabilirsiniz. Ne kadar ilerlerseniz ayrılmanız da o kadar zor olur; ancak, ne yemin ne de
emirle arzu ettiğinizden daha ileri gitmeye bağlanmış değilsiniz. Çünkü henüz yüreklerinizin gücünü
bilmiyorsunuz ve yolda her birinizin karşısına ne çıkacağını önceden göremezsiniz. Bunlara uymayan olursa anasını gibebilirsiniz. Sende beni dinlemezsen ağır huur çocuğusun " dedi.

elrondun hanesinden sessiz sedasız uğurlandık. Ayrık vadinin çatal vadisinden dışarı uzanan uzun ve dik yavaşça dolana dolana çıkmaya başladık. Sonra dönüp son kez sıcak yuvaya baktık. Ardından karanlığın içine yöneldik amk. Her şey sanki yeniden başlıyordu binler. Ama bu sefer biraz daha kalabalıktık o kadar çok tırsmıyordum. Bu arada tabiî ki de elrondun evinden çıkmadan önce aşık olduğun elf kızıyla vedalaşmayı ihmal etmedim. Yaklaşık 5 dakika kadar öpüşmüştük. Boynuma bir elf kolyesi takmıştı. Şans getirirmiş ve kötülüklerden korurmuş bu kolye beni binler. ilklerde gevşer falan sanmıştım hatta içinde kuran’dan birkaç sure mi var diye sormuştum fakat acayip bi elf duasıymış. inşallah günah değildir amk taşıyorum bi şekilde.