Nisan 1940 oldu yıl.
Hâlâ Batı Cephesinde bir hareketlilik yok, sakin.
Madem sakinsiniz biz bir hareketlilik yaratalım diyip Danimarka ve Norveç'e savaş açtık.
Sarı saç mavi gözlü Danimarkalılara tecavüz etmek çok zevkli oluyor.
Sınırı hızlıca geçtik, Kopenhag düştü.

Kopenhag'ın ardından direkt Norveç'e çıkartma yaptık.
Norveç'in işgali sırasında zütümüz dondu dıbınakoyim.
Böyle bir soğuk yok huurcocukları.

Kardeşim Helewidis ile Norveç topraklarında ısınmaya çalışırken arkamızdan bize ateş açan Britanyalı binleri farkedip hemen siper aldık.
Kafamı kaldıramıyordum,bir şarjör boşalttı gavatlar.
Helewidis sağ tarafa doğru atlayıp bir tane ingiliz gavatını indirdi.

Yaklaşık 15 dakika destek bekledik.
Arkadan gelen Alman gardaşlarım diğer ingilizleri de öldürdü.
Cesetlerinin üstüne bir şarjör ben boşalttım.

Up up up

Bir süre yazmıyorum uplayıp ilk entryi şukularsanız makbule geçer.

Biz Polonya topraklarında savaşırken keko ingiliz-Fransızlar bize dokunmuyordu bile.
Orduda Führer'in kararları ve mükemmelliği konuşulurken bizde Reich'ın Doğu'sundan Batı'sına her yerini geziyorduk.

Kuzeyde,bir zamanlar ziyaret ettiğim Finlandiya'da Finli dostlarımız Kızıl binlere karşı savaşıyordu.
Tanrı yardımcıları olsun.
25 yıllık hayatımda gördüğüm en savaş dolu dönem şu andı.
Birkaç sene önce başlayan ispanyol iç Savaşı, Kış Savaşı ve birçok savaş daha.

Biz Çekoslavakya'yı işgal ettikten sonra orada kurduğumuz Slovakya devletinin askerleri de bize Polonya Savaşı'nda yardım etmişti, sağolsunlar.

O yılki doğum günümü bir toplama kampında Yahudilerin kafasına mum dikip ateş ederek kutlamıştım, biraz fanteziydi ama eğlenceliydi.

işaretlediğimiz Yahudileri, Almanya'da kurulan toplama kamplarına gönderiyorduk, orada gerekenleri SS'ler yapıyordu.

Sınırda kırdığımız Polonya direnişinin ardından aşırı güçlü bir direnişle karşılaşmadık.
Birkaç ufak çatışma ve gerilimin dışında sadece yürüdük.
Yorulduğumuzda Panzerlerin üzerine çıkıp dinlenirdik.

Kuzeyde Königsberg(Danzig) ile birleşildiğini duyduğumuzda savaşmak için bir şevk gelmişti bize.
Ordu, savaşın başına nazaran üç kat daha hızlı ilerliyordu.
Güney ve Kuzeyde anlaşmalı Kızıl Ordu ile sınırlarımızı birleştirmiştik bile.
Geride kalan ufak direnişlerde halledildi ve Hitlerimiz bizi Varşova'da selamladı.

Führer'i ilk görüşümdü mutluydum dıbınakoyim.
Bıyığına kurban olduğum,ne de güzel selam veriyor.

Geldim beyler yazıyorum

rez anlat

REZERVEEE

1 Eylül geldiğinde gökte ortalığın anasını giben Stukalarımızın siren sesleri bizi bile korkutuyordu.
Ben, Varşova'ya doğru ilerleyen tümenlerden birinde yer alıyordum.
ilk sıcak çatışmaya 8 Eylül'de girdik.

Dilimizde Feindesland marşları, girdik Leh topraklarına babacım.
Yanımdan geçen Panzer 2'nin sesi beni bile korkuturken sığır Leh süvarileri tanklarımıza kafa atıyordu eheh dıbına koduğumun aptalları :D

ilk girdiğimiz çatışmada karşıdan bize doğru gelen Leh süvarilerinden birini Kar98k'm ile vurdum, attan düşüp ters takla attı.
Zaten gereken işi tanklarımız yapıyordu,biz de arta kalanları vuruyorduk.

Hitler bize komünizme düşman olduğunu söylemişti ama Polonya Savaşı'nda Kızıllarla beraber çalıştık.
Hiç anlamıyorum bu adamı amk.

Komutanımız Rundstedt'i daha önce Berlin'de bir kere görmüştüm, adamın taşakları rahat 90 kilo vardır dıbınakoyim.

Bu adamın komutası altında olduğumu öğrenince gibsen bir şey olmazdı bana.
ilk ele geçirilen köy, bizim tümen tarafından ele geçirildi.
Yükseklerden gelen bir emirle köydeki tüm Yahudiler işaretlenecek, mallarına el konulacaktı.

Eee anlat kardeşim (yalan geliyor)

Şukulayın da seri yazayım beyler

hitler napıyon lan

Hitlerin amk

Yıl 1939

1.Dünya Savaşı'nda zütümüzü giben ingilizlerden intikam almak için söz verdik Führerimize.

Ulan adam iktidara geldi.
Orduyu kalkındırdı,yol yaptı, tank yaptı.
Memleketin diğer ucu Danzig ile birleşicez dedi inandım valla.

Neyse Ağustos ayının sonlarındayken bulunduğum tümen Berlin'den Polonya sınırına yollandı.

Allah Allah neler oluyor acaba dedik.
Taktım Luger'imi belime, taktım Kar98k'yı boynuma, düştüm Danzig yollarına.