hikayeye buradan devam ediyoruz

var mı okuyan

vitaly den sipariş ettiğim 2 kg malı bir köşede beklettim. kendim bu arada garsonluk işiyle uğraştığım için alex ile görüştüm ve 1 ay boyunca part time çalışabileceğimi söyledim. akşam 18:00 da girip gece 01:30 da çıkıyordum. buradaki asıl amacım gün ışığını daha fazla kullanabilmek çünkü bu işler gündüz daha kolay dönüyordu ve dikkat çekmiyordu. 02:00 da motel e gidip çalışmalarıma devam ediyordum. tam 14 saat çalışma yaptıktan sonra 2.5 saatlik uyku ile işe gidiyordum. beyler askeri süreçte hiç uyumadan 9 gün görev yaptığım oldu. quennsland, Tazmanya, Güney
Avustralya, Batı Avustralya eyaletlerinde iki yıl görev yapmıştım. bu nedenle her türlü ağır şartlara alışkındım. genelde tatbikat yapıyorduk ama ağır görevlere tabi tutuluyorduk. yine detay veremeyeceğim verdiğim anda beni giberler.
her neyse bu şekil 1 ay çalıştım ve sonunda vitalyden sipariş ettiğim 8 kg mal geldi. 6 sı saftı diğer 2 kilosu saf değildi. bu nedenle ilk iki kilodan 1 ini regiye verdim. bu anlaşmamızın %30 u na tabi tutuluyordu. bunu eritin dedim. çünkü büyük çaplı bir yakalanmada iş bana kadar hatta vitaly e kadar uzanabilirdi. süreç içerisinde hep cepten yediğimiz için borsada kesinlikle başarılı olmalıydım. bir saat içerisinde 7 bin sterlin kaybedip 14 bin sterlin kazandığım oluyordu canlı para akışım ortalama 60 bin sterlindi. gün sonunda kar/ amorti / zarar istatistiğim genel de kar üzerinden ilerlese de nadiren zarar ediyordum. borsa stratejimi sonra açıklayacağım.

her neyse regi benden pek çok konuda tavsiye aldı. dağıtımı nasıl yapmalıyım vs. ben de dedim ki onu benim yanımdan ayrılmadan önce düşünecektin. usta çırağı geçermiş misali kendini usta hissediyordu andaval. ama yine de bana muhtaçtı. her neyse bu mallar nasıl yaptı bilmiyorum ama 1 kg malı tam 22 günde eritmişti.

yeni partiyi sipariş etti. ben de bunların hemen kargolanmasında sıkıntı yaşayacağımı düşündüğüm için biraz bekleyin dedim. 7 gün oyaladım. reginin bulunduğu bölge çok canlıydı ama züte geleceklerdi çünkü herkes kıvranmaya başlamıştı. regiye piyasayı %30 oranında yükseltmesini söyledim. beyler bakın inanmazsınız. bu uyuşturucu sektörü öyle bir sektör ki benim sattığım mallar oynadığım borsa kriterlerinde %0.01 de olsa artış ya da azalışa neden oluyordu bir nevi bug buldum yani. bunlara 2. partiyi 500 gram olarak verdim. ama sorun şurda bana halen para gelmemişti. param geldiğinde diğer kısmını vereceğim dedim. tamam dediler. görüşmelerimizi deep web üzerinden karışık proxylerle şifrelenmiş forum siteleri aracılığıyla gerçekleştiriyorduk. veritabanını hacker diye isimlendirdiğim arkadaşım gerçekleştiriyordu. alt yapı onundu yani. o da payını fazlasıyla alıyor idi. sürekli takip ediyor nerde ne kadar uyuşturucu operasyonu yapılmış bana bildiriyordu. chelmford'da tam 30 günde 7 tane baskın yapılmıştı. yani yeni yerim orası olabilirdi bekletiyordum...

aradan 3 gün geçmedi regiler bana haber yolladı 500 gram daha eritmişler. bunlara son kalan 1 kgyi daha verdim ve yolladım. paranın gelmeyeceğini bilmiyordum malı naptıklarını da bilmiyordum ama gibimde değildi o amgyi alıcaktım ellerinden.

bu arada ben robot değildim. duygularım hislerim vardı. avustralya daki dulcie adlı manitamı özlüyordum. yeşil gözlü sarışın capcanlı bir hatundu ve avustralyada ilk sevişmemi yaşadığım kızdı tam 15 yaşındaydık. 5 sene beraber olduk ama o kalbimde halen yaşıyordu. çalıştığım yerde başka bir komi olarak çalışan kız vardı. kız aynı
http://upload.wikimedia.o.../Lauren_Cohan_2,_2012.jpg

buna benziyordu. gel zaman git zaman gönlüm kaydı arada muhabbete giriyorduk ilk konuşmamızda olmasa bile ikinci konuşmamızda ingiliz olmadığımı anladı. normalde ne iş yaptığımı sordu. girişimciyim dedim. ama son yaptığım iş elimdeki tüm sermayeyi zütürdü ve en az 2 ay içerisinde getirisi olacak dedim. peki neden çalışıyorsun dedi ben de boş durmayı seven bir insan değilim ondan dedim. kız bayağı bayağı inandı. kontluğun girişinde ufak bir evi varmış. 2 hafta sonra muhabbet esnasında " bana taşın " dedi. ilk başta kabul etmedim ama sonradan aklıma yattı. fazladan odan var mı dedim var dedi. evine gittim. kızın adı " hannan " idi ama ben ona handan diyordum..

ya amk hiç okuyan yok mu boşa mı yazıyoruz lan

size diyorum laan

olum okuyan yok mu ne şuku var ne başka bişey

size diyorum alooo

size diyorum alooo

bir süre sonra kendimi sorgulamaya başladım çünkü başladığım işi yapmıyordum. amacım 500.000$ biriktirip yarım kilo saf alıp ortadan tüymekti.( yarım kilo saf esprisini bilmeyen bu konu hakkında entry girmesin bak valla ) planım işlememişti ama..
her neyse.. bakın öyle asosyal sanmayın 1.5 aylık süreçte restorana gelip giden çoğu kişiyi tanır olmuştum. özellikle çıkışta artık isteyen romanlardan tutun en daim müşterisine kadar. tiplerle bile hayatım kurtulabilirdi. her neyse handan ile yaşamamız 1 hafta sürmedi. 4. gün ciks yapmaya başlamıştık oraya girmiyordum ama bazı nedenlerden ötürü tekrar otele döndüm. ( handan beni tırtıklamaya çalışıyordu . ) bazı müşteriler ile dışarda buluşma sözü aldım. ortamı yokluyordum genelde nezih ortamlar seçiyorlardı. 2.5 ay sonunda içici tayfa ile tanışabilmiştim. onlara saf kokomdan ikram ettim. fazla detaya girmiyorum ama inanın bu yaptıklarımı kolayca elde edebiliyordum çünkü 18 yaşından 21 yaşına kadar 6 aylık süreçler halinde kişisel gelişim eğitimi almıştım. her türlü ortama ayak uydurabiliyordum kendim kesinlikle içici değildim. ortama yetecek kadar çıkartıyordum onlar sen niye içmiyorsun dediğinde siz için bende kalmadı misafiri en iyi şekilde ağırlarım diyordum. richard diye bi panpam vardı. ona danıştım. bulunduğum yerde partiler adam başı 1.200$e patlıyormuş. o zamanlar dolar sterlin paritesi 1.42xxxx şeklindeydi..

@42 eyvallah panpacım.

1.200$ duyduğum en yüksek miktardı. ortamı yokladım insanlar gerçekten malı beğenmişlerdi. o akşam vitaly ' i arayıp işlerin yolunda gittiğini parasını ödeyeceğini söylemiştim. bu arada regi ve müdür bozuntusunun bana olan borcu faiziyle beraber 70 bin sterlini bulmuştu. analarını gibmeme çok az kalmıştı çünkü sürekli aramalarıma rağmen dönüş yapmıyorlardı. bir hafta sonu regi bana ulaştı. parayı denkleştiremediklerini ellerinde 40 bin + araba olduğunu söylediler. yine tebessüm ettim tamam lan dedim. arabayı ayağıma kadar getirttim ama çok malım ki tekrar dönmek zorunda kaldım çünkü bulunduğum yerde devir işlemleri yapılamıyordu yakın olmasa da lutona gitmek zorunda kaldık. orada arabayı devir aldım paramı da aldım. arabam ile tekrar yola çıktım. aldığım canlı parayı yine çete üyeleri arasında dağıttım. 10k yine bana kalmıştı onu da diğer masraflarımı karşıladım. beyler bi de bişey farkettim benim boe kartıma / bank of england / sürekli aylığım yatıyormuş orada da 3.200 sterlin birikmiş. o parayı ayrı bir fona yatırdım. fonu 2 hafta araştırdım süper dönüşler sağlıyordu. 10 bin sterlin daha koydum. bu para 2 aya kendini ikiye katladı sonra gelicem neler olduğuna. arabamı motelin otoparkına çektim uzunca bir süre kullanmayacaktım çünkü. ilk günden sol arka çamurluğun da anasını gibmiştim. müdür benden yalvar yakar 400 gram daha toz almayı başardı. başımdan savmak için vereceğimi söyledim. arşada telefon açtım regiye ver diye. beyler 1 ay geçmedi bunlar polise yakalandı.

ipucu veriyorum kris' in olduğu entryleri tekrar okuyunuz..

bir ihtiyaç molası veriyorum yarım saate yeni partiler geleck sabaha kadar yazıcam reserveleri alın

@47 oku ya da gibtir git

Panpalar suan yemek yiyorum telefon sarjdayken yazılmiyor en fazla 20 dakikaya geliyorum

Herneyse Geldim beyler..
Kris denen kahpe bölge amirliğine bağlı bir polismis.
Ancak fazla kıdemli değilmiş. Buna istinaden müdürü ve regiyi içeri almışlar. Reginin hem öğrenci oluşu hem de sabikasiz olması kaydiyla kefalet ile serbest birakilacagini soylemisler. Bu durum ailesinin kulagina gitmis ve ailesi bir karar almış. Regiyi bir müddet içerde bekletip aklının başına gelmesini saglamayi dusunmusler. Bu bilgileri universitenin rektör yardimcisi sıfatı ile cahil babasını arayarak yaptim çok kolay oldu. Babasi dis hekimiymis regi bana babam çiftçi demişti. Ben risk almayi seven bir insanim ve regi yatırım yapmaya değecek mücevher gibi bir çocuktu. Regiyle görüşmesi icin john u yolladım. John bana Reginin ailesiyle tüm bağını kopardigini onlari artik sevmediğini anlatti. Firsat bu firsat diyip işe koyuldum...

Ya panpalarımm son entryi atar atmaz internet gitti amk ben de uyumaya karar verdim şansımızi gibeyim...

Bugün devam etcez kusura bakmayin

upupupupup

biraz düşündükten sonra regininn kefaletini ödemeye karar verdim..
çünkü regi içine kapanık bağlı bir çocuktu. ona bu iyiliği yaparsam
köpeğim olur diye düşündüm. haklı mıydım haksız mıydım bilmiyordum
ama yine de şansımı deneyeyim dedim. beyler tam olarak 12.324 sterlin
bayıldım. regiyi kendi sıfatımla çıkartmadım tabiki de. bunun müdürü
denen gavat bir şekilde içeriden çıkmıştı regiden önce. ona ulaştım ve
parayı ona verdim. git regiyi çıkar dedim. bu bin avukat tutmuş ve
kefaleti ikiye böldürmüş yani 6 bin sterlin ile çıkarmış. bana bunu john
söyledi. gittim müdüre alaycı tavırla 6 bin de cebine kaldı falan filan
dedim. önce anlamazdan geldi sonra çıkarttı paramı verdi dangalak. köpek
gibi korkuyordu benden. regiyi bir müddet kendi haline bıraktım. bi süre
sonra beni aradı ve patron yeni görevim ne dedi. biraz bekle dedim. kendimi
naza çekiyordum ki beni ulaşılmaz sansın regi. bu işlerin kolay olmadığını
bilsin. öncelikle benim soff daki ortamım acayip iyiydi. çünkü tüm burjuvai
ve zengin adamlarla muhabbeti ilerletmiş kendi grubumu kurmuştum. grup 7 kişilikti.
tam olarak 10 bin dolar alıyordum. her pazar akşamı işlerimizi yapıyorduk.
pazartesi günü ise partinin yerini bana bildiriyorlardı. parti her zaman farklı
bir kontlukta oluyordu. onların arabaları ile gidip geldiğim için dikkat çekmiyordum.
kontluklarda değişen adamların yazlık kışlık ikinci ev kiracı vs. sıfatıyla aldıkları
ufak çaplı malikanelerdi. belli bir süre sonra partilerin dozu artmaya başladı.
sadece erkekler değil karışık olarak işimizi devam ettiriyorduk. rich bana bir sonraki
parti için 40 kişilik mal hazırla dedi. bu benim için hem iyi hem kötüydü ama
yapacak bir şey yoktu. çok dikkatli olmalıydım. arşada durumu bildirdim o da sevindi.
her neyse. battı balık yan gider hesabı 120 gram malı regiye verdim. gayet normal bir biçimde poşette. cebine koy len dedim. polis bizi takip ediyordu ama yakalasa en fazla içicilikten alabilirdi. çünkü az mal taşıyorduk. arkamızda godomanların olduğunu öğrenmişlerdi ve ellemiyorlardı.

bu partilerin 1. numaralı adamı rooney a. diye birisiydi.( soy adını halen bilmiyorum. )
rooney denen gavat bakan gibi bişeydi. vali yardımcısıymış yani. bayağı taşşaklı bir ipneydi. boyu 190 civarlarında 90 96 kilo arası sarışın çilli sakallı bişeydi. arabası klagib ingiliz arabalarından biriydi. siyah ve camları filmli. biz rich ile takıldığımız için sıkıntı olmuyordu. norwich yakınlarında bir eve gittik o gün. regi şaşkın şaşkın " patron oha " diyordu bana. gözleri faltaşı gibiydi içi kıpır kıpırdı. bu bin orada içmesin diye arabada ufak bir pay verdim. kafası yerine geldi. ama biraz da üzülmüştüm lan gencecik 21 yaşında bir çocuktu. kesin cehennemliktim ben. her neyse eve girdik. millet şömine başı beyaz şarap, şampanya tarzı içkiler içiyordu. bayağı kalabalıktı üst kat alt kat derken 33 kişi olduk. sürekli sayıyordum ki züte gelmeyelim. öncelikle lavobo nerede dedim. regi gel bişey konuşucaz diyip malı ondan aldım. aralarında polis olabilirdi zeki davranmalıydım. lavobya gidip uygun bir yere malı sakladım. 2 saat sonra parti başlasın diyip mal nerede dediler. eğer üstümden çıkartsaydım orada polisler beni giberdi ( eğer varsa. ) kendimi sağlama aldığım için. bunları on dakika oyaladım ve belki mal lavabo da olabilir dedim???
rich hemen anladı gitti malı getirdi. bana çok zekisin dediler.. regi kendi halinde mutfakta patlıyordu. carlsberg içerken yakaladım pezoyu. millet patlamaya başlamıştı ben de paramı sayıyordum bir köşede. tam olarak 48.000 dolarım vardı. parayı rich önceden sterlin olarak toplamış mevzuat hesabında dolara çevirmiş benim dolar ile çalıştımı biliyordu. keşke sterlinle çalışsaydım amk bahşiş bile alırdım ( heheh ) . kar oranım %1300 lere çıkmıştı burası süperdi. en fazla 2.5 ay takılıp buradan ayrılmak zorundaydım malesef..

şimdi ben hapise gireceğimi bildiğim için acaba en çok akış hangi hapishanede dönüyor en yüksek piyasa nerede falan vs. derken chelmsford hapishanesinin iyi olduğunu buldum. yani chelmsford ve yakınlarında uyuşturucu satıcılığından yakalanırsam beni direk Chelmsford Prison ' a koyacaklardı. oradakiler de derhal bana ulaşıp ticaret akışını sağlayacaklardı. benim asıl planım kefalet ile serbest bırakılabilme noktasında hapise girebilmekti . çünkü orada zengin olabilmek kadar zütümü gibebilme ihtimalleri de vardı. bunu düşünebilmeliyidm. sürekli kontluk yasalarını takip ediyor bug bulmaya çalışıyordum. her neyse ben restoranttaki işimden ayrılmıştım. bu bölgede en fazla 2 haftam vardı çünkü ben çok dikkat çekmeye başlamıştım. regiye bölgeyi bıraktım. 800 gr. mal verdim bununla 2.5 ay idare et dedim kendi payın içerisinde eğer bir gibiklik olursa beni unut daha zütünü toplamam dedim. bu binin malı kendi yiyeceğini biliyordum bana telefon geldi. arayan rich idi.

rich : dostum ! regi artık bize mal getirmiyor getirse de ekgib getirip parasını tam alıyor rezil olmaya başladık yavaş yavaş bundan sonra seninle çalışmayı düşünmeyebiliriz bir şekilde bu işin çaresine bak.
ben : ah kadim dostum! nasıl olur da böyle bir şeyden beni haberdar etmezsin. bu işin hemen çaresine bakacağım ve bir sonraki parti benden olacak. özür mahiyetinde umarım beni affedersiniz..
rich : yapacağın parti biraz taşşaklı olursa iyi olur çünkü buradaki kimse senin 1.000 dolarına kalmadı. ona göre hareket et ve güzel bir özür dile !

tamam diyip telefonu kapattım. kan beynime sıçramıştı..