/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    +1
    Şoförlük, diğer meslek gruplarından ayrı tutuluyordu ve şoförlüğe başvuran başka bir mesleğe başvuru yapamıyordu.

    Bölüğü topladılar.. Şoförlüğe başvuru yapanlar gelsin dedi çavuş.
    Gittik.
    40 kişi kadar vardık.
    Verdikleri formları doldurduk. Simülasyonda teste girdik.

    Ertesi gün öğleden önce tekrar şoförleri çağırdılar..
    Son bir testten geçirdiler bizi..
    Orada bizi testten geçiren komutanın önündeki kağıtta benim adımın karşısına “100 Puan” kısmını işaretlediğini gördüm.

    Telefonda görüştüğüm akrabam sakın şoför olma müzisyen olabiliyorsan müzisyen ol demişti bana ama ben göz göre göre şoför olmuştum. Benimde yapabileceğim bir şey yoktu ama çoktan şoförlüğe başvurmuştum.

    Aynı gün, öğleden sonra bölüğü topladılar. Meslekçi mülakatına katılmak isteyen askerler gelsin dediler..

    Baya bir kişi vardı.. Düşündüm. içim içimi yedi.. O an bana bi cesaret geldi..Ne olursa olsun gitmeye karar verdim. Şansımı deneyecektim..
    Meslekçilerin arasına adımı yazdırdım.
    Verdikleri formu doldurduk.

    Bölüğe döndüğümüzde 3 asker ekgib olduğundan dolayı acele içtima kararı almışlar.. Bizi bekliyorlarmış. Biz geldikten sonra komple bölüğü tekrar saydılar. Ekgib falan yoktu..

    Ertesi gün şoförleri çağırdılar. Sürüş yaptırmak için. Tek tek isim okuyarak çağırdıkları için gitmek zorunda kaldım. Sürüşleri yaptık. Oradan da puan verdiler..

    Bölüğe döndüğümüzde yine 3 asker ekgib olduğundan dolayı acele içtima kararı almışlar.. Biz gelir gelmez hepimizi komple tekrar saydılar. Ekgib falan yoktu.

    Çavuş, Nöbetçi Başçavuşa “Bölük tam komutanım” diyerek tekmil verdi.

    Nöbetçi Komutan, Çavuşu hiç iplemedi.. Ağır adımlarla karşımıza geçti..

    “Hem şoförlüğe, hem Meslekçi askerliğe başvuranlar gelsin yanıma” dedi..

    Durum şimdi anlaşılmıştı. Benim gibi 2 kişi daha hem meslekçiliğe hem şoförlüğe başvuru yapmış.
    Demek bizi şoförler gelsin diye çağırdıklarına diğer tarafta bizim yüzümüzden sayı ekgib çıkıyordu..

    Meslekçilerin arasına çağırdıklarında da Şoförlerin ve normal askerlerin sayısı 3 kişi ekgib çıkıyordu.. Bu yüzden her gidip geldiğimizde 3 kişi ekgib diyerek yeniden içtima alıyorlardı :D :D :D

    Korkarak çıktım komutanın yanına.. Diğer 2 kişide öbür taraftan geldi.

    Komutan bölüğe doğru bizi göstererek;
    “Bu arkadaşlar hem şoför olacakmış hem meslekçi olacakmış” dedi..
    Bölükten gülme sesleri yükseldi.

    “Keesss laaaaannnnnn” diye bağırdı bölüğe.. Hepsi oturdu zütünün üstüne.

    Bana döndü sordu: Mesleğin ne oğlum dedi.

    Bağlamacıyım Komutanım dedim yüksek sesle.. Şoför mü olmak istiyorsun Müzisyen mi dedi.. Müzisyen Komutanım diye bağırdım..

    Diğer 2 kişiye de aynı şekilde sordu..

    Sonra Çavuşu yanına çağırdı ve emretti,

    “Bu askerleri Nazım Astsubaya zütür iptal etsin şoförlüklerini”

    “Emredersin Komutanııımm” dedi çavuş..

    Şoförleri test eden komutanın ayrı bir bölümü vardı. Odasına gittik kapıyı çaldı çavuş.

    Şoförlüğümüzü iptal etti komutan. Pgiboteknikten çürük verdi.

    Artık bu sorunu da atlatmıştım.. Allahtan Başçavuş insan evladıymış ki bir gibke bile vurmadı bana.

    Ertesi gün meslekçi mülakatları yapılacaktı.

    Meslekçi askerleri seçmek için Ankara’dan heyet gelecekti.

    Bir sürü meslek çeşidi vardı. Aşçı, garson, pideci, kebapçı, terzi, kuaför, sıhhi tesisatçı, inşaatçı, demirci, marangoz, kaynakçı.. aklınıza ne gelirse..

    Müzisyenlerin olduğu sıraya girdim. Tek tek mülakat yapılıyordu.. Sıra bana geldi.

    Karşımda “Müzisyen Binbaşı” vardı..

    Ne çalıyorsun oğlum dedi Komutan,
    “Bağlama Komutanım” diye bağırdım.
    “Uzun Sap mı” Evet Komutanım.
    “Nerelisin ?” Ankaralıyım Komutanım.
    Daha önce nerelerde çaldın ? .. Mahalle düğünlerinde ve Düğün salonlarında Komutanım.
    Aynı zamanda söylüyor musun ? Evet Komutanım.

    Yanında dikilen askerden sazı istedi komutan..

    Otur dedi sandalyeyi göstererek..

    3 farklı tarzdan parça istedi Komutan..

    “Türkü, Arabesk, Oyun Havası”. Üçünden de birer kıta çal söyle dedi.

    Kendi seçtiğim 3 parçadan birer kıta çalıp söyledim.

    “Tamam Yeterli” dedi Komutan.
    Kalktım ayağa.
    Elimdeki sazı askere verirken komutanın önündeki kağıtta adımın karşısındaki “iyi” kutucuğunu işaretlediğini gördüm.

    En iyi olan derece “Pekiyi” ile ifade ediliyordu.

    Müzisyen olmayı da başarmış, mülakatı geçmiştim.
    Şimdi sırada dağıtım zamanını beklemek vardı..

    Acemi Birliğinde vakit güzeldi.. Çabuk arkadaşlık kurduk.. Her akşam gece geç saatlere kadar dışarıda oturuyor çay, kahve, kantinden aldığımız kuruyemiş vs. tarzı şeylerle sohbet ediyorduk..
    Koğuşta muhabbet sarıyordu.. Her tipten insan var askerde.. Sadece size 1 sn bakışıyla sizi 5 dk boyunca güldürebilecek komik tipli insanlar dahi vardı..
    Bariz yalan söyleyen yalan söylediği her halinden belli olan, ama hala doğru söylediğini zannediyormuş gibi ısrarla yalan söylemeye devam eden tiplerde vardı.. Gidecek olan varsa karşılaşırsınız.

    Dağıtıma gideceğimiz yerler açıklandı.
    Çanakkale Özel Eğitim Merkez Komutanlığına gidecektim. Gideceğim yer bir askeri kamptı. Deniz kenarında bir askeri tatil kampı.
    2 gün kaldı dağıtıma gitmeme. Burcuyla ancak ankresörlü telefonda günde 2 kez 10 ar dk konuşabiliyorduk.

    Şoförler ve Meslekçi askerler 1 ay sonra dağıtıma çıkıyordu. Normal askerler 3 ay sonra dağıtıma gidecekti.. Bizim koğuşun yarısından fazlası orada kaldı..
    Dağıtım günü bütün acemi birliği arkadaşlarıyla vedalaştık. Geri kalanımız başka yerlere.. Sabah erkenden otobüslere bindik. Yolculuk başladı.

    Eve geldim. 1 hafta iznim vardı.
    Geldiğim gün akşam Hakan ve Erdemle buluştuk. Alkol aldık yine.. Yine sardırdık ortamı.

    Ertesi gün Burcuyla buluşacaktık. Bu sefer Burcu Ankara'ya gelmek istedi.
    Otogardan aldım kızı. AVM’ ye gittik. Yemek yedik. Sinemaya gittik.
    Bizim eve getirmek istedim Burcu'yu. Vakti yoktu kabul etmedi.

    Evine ben bırakıyım dedim. Akşama doğru ilçeye zütürdüm. Burcunun evini ilk defa uzaktan gördüm.

    izinde de bol vakit geçirdik kankalarla.

    Dağıtım iznimin bitmesine 2 gün kaldı.

    Burcu bu sefer kendiliğinden bizim eve gelmeye karar verdi. Aldım yine otogardan.

    Eve geldik. Güzel vakit geçirdik. Annem ısınmıştı Burcu'ya. Mangal yaktım.

    Çok hoş bir şeydi.. Burcu misafirimizdi.. Yanıma gelip gidiyordu ben mangal yakarken..

    Sofrayı annemle birlikte hazırladılar..

    Akşama otogardan kendisi binip gitmek istedi. Ben otobüsle göndermek istemedim. Yine bıraktım evine.
    Her seferinde git-gel bir sürü uğraşıyordum ama buna değiyordu..

    Dağıtım izni bitti..
    Yol vakti geldi Çanakkaleye..
    Ailem otogardan bindirdi beni.. Sazım da yanımdaydı bu sefer.. Otobüs kalktığında başladım gizli gizli ağlamaya.. Ses çıkaramadım otobüste..

    Sabah Çanakkaledeydim.. Öğleye kadar çarşıda vakit geçirdim. Deniz kenarında kahvaltı yaptım. Bu sefer cep telefonum yanımdaydı. Girişte nizamiyeye teslim edecektim.

    Burcuyla konuştuk telefonda. Bu sefer ağlamıyordu ama üzgündü..
    Artık aramızdaki konuşmalar sevgili gibiydi..

    inanamıyordum. Telefonda tanıştığım bir kızla sevgili olmuştum.. Herşeyi zaman gösterecekti..
    Tümünü Göster
    ···
  2. 152.
    +1
    Öğleden sonra birliğin yolunu tuttum. Çanakkalenin bir ilçesi.. Güzel bir kasaba.. Deniz kenarı.
    Nizamiyeden içeri girdim. Aradılar üstümü. Eşyalarımı döktüm yere. Bıraktım telefonu sim kartı..

    Nizamiyeden girip bir elimde saz, elimde valizle yukarı doğru yürüdüm. Karşımda bir çardak vardı.. içinde askerler oturuyordu..

    Karşımdan biri ayağa kalktı bana doğru yürüdü.

    Kalın bir ses tonuyla : Vayyy gardaşııımmm alt devrem beniimm hoşgeldin diye bağırdı.
    Bu da kimdi.
    Öğrendim ki Ali abiymiş. O da müzisyen o da bağlamacıymış. Benim geleceğimi önceden bölüğün yazıcısından öğrenmiş.
    Bana çok iyiliği dokundu.. Çok iyi çalıp söylüyordu.. Profosyoneldi.. Bana da faydası çok oldu.

    Askerlik iyi kötü bir şekilde geçiyordu.

    Sahil gazinosunda saz çalıyordum. Her akşam 22-24 arası benim sahnemdi. Genelde Türk Halk Müziği, Oyun Havaları çalıp söylüyordum. Gazinoya bazen Paşalar Generaller geliyordu.

    Ali abi her zaman beni kolluyordu. Her konuda yardımı dokundu. Allah razı olsun.

    1 hafta sonra alt devrem gelecekti.

    Ali abinin sayesinde cep telefonu kullanmaya başladım atık. O olmasa biraz zor kullanırdım cep telefonu.. O varken kolay kolay eski askerlerin lafı geçmiyordu bana..

    Ali abiye Burcu’yu anlatırdım arada bir.. Hakkında hayırlısı gardaşım derdi bana..
    Kendisi de 1 yıllık evliydi.. Evlenmiş 6 ay sonra hanımını annesinin yanında bırakmış askere gelmiş.

    Burcuyla her gün konuşuyorduk telefonda.
    Nöbet tutmaya da başlamıştım artık. Tatil yerinde mayolu bikinili kızların arasında denizin yanında askerlik yapıyorduk. Burcu bazen soruyordu kıskanıyordu her zaman.

    Burcu bu arada bizim eve annemi ziyarete gelmişti. Otobüsle gelip otobüsle gitti. Bu hareketi hem benim hem annemin çok hoşuma gitti.
    Yavaş yavaş Burcu hakkındaki düşünelerim değişmeye başladı.

    Takılacak veya vakit geçirilecek bir kız değildi.. Hareketleri davranışları artık onu gösteriyordu.

    Mektuplaşmaya başladık. Adet yerini bulsun diye birbirimize mektup göndermek istedik. Bende o da fotoğraf gönderiyorduk birbirimize.
    6 aylık asker oldum. Alt devrem geldi çoktan. Çarşı izinleri güzeldi. Askerlik iyiydi. Tatil dönemleri arasında kampta hiçbir misafir olmuyordu. Bu zamanlarda Bölük Komutanı sahilde vakit geçirmemize, gün boyu denize girmemize izin veriyordu.

    Sahnede arkadaşlarla hem insanlara müzik yapıyor, hem kaynatıyorduk. Orkestramız tam kaynaktı. 2 tane roman vardı.. Biri klarnet biri Keman çalıyordu.. Sağlam müzisyenlerdi.. Solistler vardı.. Gitarcılar, Piyanistler ve Perküsyoncular vardı..
    Arada bir dışarıdan bayan solist gelirdi.. Onun arkasında çalardık.

    Burcu liseden mezun olmuş, Üniversite sınava girmiş, pek başarılı olamamıştı. Seneye tekrar şansını tekrar deneyecekti.. Arada bir köye gidiyor orada kalıyordu.

    Bir gün annesi çantasında mektuplarımı ve fotoğraflarımı bulmuş.. Hepsini buruşturup geri yerine koymuş.
    Burcu çok üzülmüştü. O çocuk kimse irtibatını kes demiş annesi. Burcu benden kopmak istemiyordu..
    Ben de ondan..

    Evde sıkıldığı için markette kasiyer olarak çalışmaya başladı. Yavaş yavaş güvenimi kazanıyordu. Benimle konuşmadan uyumazdı. Benim ona gösterdiğimden çok yakınlık gösteriyordu bana. Bazen ağlıyordu telefonda konuşurken.. Tutamıyordu kendini.. Beni özlediği için ağlıyormuş..
    Bende kızıyordum ona ağladığı için.. Çünkü bazen ağladığında hiç çekilmiyordu..

    Artık baya güvenmeye başladım ona. Benimle birlikte şafak sayıyordu.
    Bazen ben kaç günüm kaldığını unutuyordum.. Şafağımı o hatırlatıyordu bana..
    ilginç.. kalan günlerimi benden daha doğru hesaplıyordu.
    Bu hareketleri çok hoşuma gidiyordu.

    Evlilik hayalleri kurmaya başladık artık. Her gün bir hayal kuruyorduk.

    Artık bağlanmıştım ona. Direkt kendimi adapte etmiştim. Sanki askerden sonra hemen evleneceğiz gibime geliyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 153.
    0
    rezzzzzzzz
    ···
  4. 154.
    +2
    Askerde 12. Ayım dolmak üzereydi..

    Artık eski asker oldum.. Bütün üst devrelerim teskere aldı.. Teskere sırası bize geldi. Her yönden rahatlamıştık. Şafak 90’ dan aşağı düşmeye başladı.

    Kısım Komutanımız, bazen hanımı ve çocukları baldızına gönderir, Birkaç Komutan ile birlikte bizi davet eder, mezeleri hazırlar, rakı sofrasını kurardı.. evinin balkonunda çalar söylerdik.. Bazen Ali abi çalardı biz dinlerdik..

    Komutana bile bahsetmiştim Burcu’dan.. Hakkında hayırlısı olsun dedi..

    Burcu, artık hayatımın önemli bir parçası olmuştu. Onsuz hayat düşünemiyordum.. Eğer bir evlilik yapacaksam Burcu’suz bir evlilik hayatta düşünemezdim.. O da benim için aynı şeyleri düşünüyordu.

    Tıpkı benim çok yakın arkadaşlarım olduğu gibi.. Burcunun’ da yakın arkadaşları Özlem, Nermin, Gülay.. Bir de Çiğdem ablası vardı.. Aynı markette çalışıyorlardı.

    Burcu beni arkadaşlarıyla tek tek tanıştırdı telefonda, sosyal medyada..

    Akşama kadar Burcu’nun benimle ilgili aklına gelen her şeyi konuşmasını dinliyorlardı zavallı kızlar
    Artık yorulmuşlar akşama kadar beni dinlemekten ki “Senin bize bir şeyini anlatmana gerek yok Müzisyen.. Biz seninle ilgili her haberi duyuyoruz, her şeyini biliyoruz demişlerdi bana”..
    Şımarık Burcu susmak bilmiyordu demek ki markette.
    Burcu’nun kız arkadaşları kısa zamanda beni çok sevmişti..
    Hepsi kardeşim gibiydiler.. Beni öz ağabeylerinden farklı görmezlerdi.
    Hepsi pırlanta gibi insanlardı.
    Gülay’ın evlenmek üzere olduğu bir Nişanlısı vardı..
    Çiğdem benden 2 yaş büyüktü Bekar ve evlenmeyi düşünmüyordu.
    Özlem’in 2 senedir görüştüğü sevgilisi vardı. Onlarda evlenmeyi düşünüyordu..
    Nermin’de kendi halinde takılan biriydi..
    Kızlarla da telefonlaşıyordum sürekli.. Mesajlaşırdık.. Onlarda arardı beni.. Ben de onları..

    Bir de Burcu’nun kuzeni vardı. Adı Meryem.. Onunla çok önceden tanışmıştım. O da birkaç ay sonra evlenecekti.

    Burcu’ya güvenim sonsuzdu. Aklıma takılan tek sorun şuydu;

    Benim yakın akrabalarım; Dayımlar, amcamlar, teyzem, yengemler, annem, babam… Herkes Burcu’yu öğrenmişti zamanla kulaktan kulağa.. Kadınların dedikodularıyla falan duyulup gitmişti işte bir şekilde..

    Ama nedense Burcu’nun Kuzeni ve 4 arkadaşı haricinde hiçbir yakını beni tanımıyordu bilmiyordu.. Annesi daha önce beni öğrenmişti ama şu anda ayrıldık diye biliyordu.. Annesi “Eli maşalı” diye tabir ettiğimiz sert bir kadındı galiba..
    Zaman zaman Burcu’ya ailesinden yakınlarından artık bazı kişilerin beni öğrenmesi gerektiğini söylüyordum ama her seferinde henüz erken şu anda yakınlarım seni anlatmamı hoş görmezler deyip geçiştiriyordu.

    Bende her seferinde sabretmeye devam ediyordum.

    Bir gün sabah kalkar kalkmaz Burcu’ya attığım mesaj iletilmedi.. Şarjı bitmediği sürece telefonu kapalı olmazdı. Herhalde gece şarjı bitip kapandı diye düşündüm..

    Kahvaltı yaptık, içtima alındı.. Kışla içerisinde boş boş takılıyorduk..
    Öğlen sıraları telefonuma baktım hala mesaj iletilmemişti..
    Bir terslik vardı sanırım.
    Aradım kapalıydı telefonu..

    Arkadaşlarından Özlemi aradım.
    işe gelmedi. Bilmiyoruz. Bizimde haberimiz yok. izin falanda almamıştı. Biz de merak ettik dedi.

    Hala uyanamadı diye düşündüm.
    Öğleden sonra tekrar aradım açık değildi telefon hala..

    Aklımı Burcu’ya vermemeye çalıştım.
    Akşama doğru Voleybol maçı için takım kurduk arkadaşlarla. Maç yaptık. Bazen futbol bazen voleybol oynardık.

    Bizim kışlada bir alışkanlık vardı: Maçtan sonra duş alan herkes toplanırdı kantinin önüne. Kantinciye nefes aldırmazlardı..
    Çay, kuruyemiş, bisküvi, kola cips tarzı şeyler atıştırırdı askerler.. Biz yine toplanmıştık kantinin önüne..

    Hava artık kararmıştı.. Saat akşam 8:30 sıralarıydı. Telefonları üzerimizde pek taşımazdık. Koğuşa çıktım. Dolabımdan telefonu aldım.

    3 tane mesaj gelmiş;

    “Aşkım çok özür dilerim şarjım yoktu akşama kadar hastanedeydim çok hastayım”
    “Aşkım”
    “Bitanem”

    Burcu’ya o kadar sinirlenmiştim ki, bu mesajı görür görmez “Ha gibtir lan ordan” dedim kendi kendime.. inanmadım. Şu mesajın nesine inanabilirdim?

    Çok sinirlenmiştim.. Oturdum yatağımın üstüne. Düşünmeye başladım. Ben akşama kadar meraktan çatlamıştım. Haber alamadım. Öldüm meraktan. Ama o sabahtan akşama kadar hastanede olduğunu söylüyor ve sabahtan akşama kadar telefonu kapalı..
    Nasıl inanabilirdim ..
    Saçma sapan bir bahaneydi..

    Sinirimden aramadım. Telefonu sessize aldım bıraktım dolaba.
    Açtım koğuşun penceresini.. Çıkardım kafamı camdan dışarı..
    Yaktım 1 sigara..
    Düşünmekten başka yaptığım ya da yapabileceğim hiçbir eylem olmazdı çoğu zaman.

    Dayanamadım birader. Öldüm meraktan. içime yediremedim. Koştum dolabıma doğru.
    Telefonu elime aldığım anda o beni arıyordu. Cevap verdim.

    “Aşkım” dedi.
    Neredesin sen??? diye cevap verdim.
    “Aşkım sabah kalktığımda çok fenaydım işe gitmekten vazgeçtim hastaneye gittim. Telefonumun da sabahtan şarjı yoktu. Hastanede işim uzun sürdü. Sonuçları bekledim. Öğleden sonra da çıkmadı sonuçlar. Eve geleli 1 saat oluyor. Telefonumu şarja takmıştım” dedi..
    Beyler o kadar sinirlendim ki ellerim titriyordu ..
    “Hadi lan ordan salak mı var senin karşında lan” dedim.
    “Aşkım Vallahi, yemin ederim midem çok kötü. Film çekindim. Kan aldılar. Sonuçlar bugün yetişmedi yarın çıkacak” dedi..

    Resmen yalan söylüyordu..
    Ben onu doğru ya da yalan söylediğini anlayacak kadar tanımıştım..
    Hangi hastaneye gittin? diye sordum..
    ilçede bulunan Özel Hastanenin adını söyledi..

    Şöyle bir düşündüm…

    Konuştukça batıyordu. Yalan söylemeyi becerememişti.. Belki iyi yalan söylüyordu ama ben yutmadım.
    Sabahın köründe hastaneye gideceksin akşam hava kararacak eve yeni geleceksin..?
    Ve hala sonuçlar çıkmamış olacak.. Ayrıca bu bir Devlet Hastanesi değil de Özel Hastane olmasına rağmen sonuçlar yetişmemiş ??
    Olacak iş mi..?

    Patt.. telefonu yüzüne kapadım. 118 Bilinmeyen Numaralar Servisini Aradım. Hastanenin telefon numarasını öğrendim.
    Hastaneyi aradım. Bir bayan çıktı. Konuşmaya başladım.

    -Merhaba, iyi akşamlar.
    -iyi akşamlar nasıl yardımcı olabilirim ?
    -Bana yardımcı olursanız çok memnun olurum. Sadece bugün hastanenize kayıt yaptıran bir ismi doğrulayabilir miyim ?
    -ismi alayım lütfen.. dedi
    -Burcu ……………..

    inceledi baktı baktı baktı..

    -Öyle bir isim yok efendim dedi..
    -Bir de acil kısmına bakmamı ister misiniz ? dedi.
    -Lütfen dedim..
    -Hayır buraya da böyle bir isim kaydı yapılmamış dedi..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Devam knk
      ···
  5. 155.
    0
    Efendi panpa kral adamsın ilk defa bu kadar uzun part giren bi yazar gördüm şuku hepsine şuku
    ···
    1. 1.
      +2
      Sıkılmadın demi panpa
      ···
      1. 1.
        0
        Yok panpa sen devam et sonuna kadar takipteyim
        ···
  6. 156.
    +2
    yazıyosanız tam yazın günde 1-2 entry giriyosunuz gibicem yapıcanız işi
    ···
  7. 157.
    0
    hadi panpa ağaç ettin amk...
    ···
    1. 1.
      +1
      Devam ediyoruz beyler.. Takip edenler kaçırmasın.
      ···
  8. 158.
    +1
    Yazar mısın kardeşim bak rica ediyorum gösterip gösterip vermeyen kızlar gibi yazmıyosun.
    ···
    1. 1.
      +1
      Devam ediyoruz beyler.. Takip edenler kaçırmasın.
      ···
  9. 159.
    +1
    hadi hemşerim ya
    ···
  10. 160.
    0
    Merhaba arkadaşlar.. Şu hikayeyi yazmaya başladım başlayalı işlerim o kadar yoğunlaştı ki anlatamam.. 2 Hafta boyunca boş oturdum işyerinde.. Hikayeyi yazmaya başladıktan sonra her günüm çok yoğun. Eve gidiyorum bir misafir akını var. işe geliyorum değişik bir yoğunluk var.. Sizleri beklettiğim için inanın çok üzgünüm. Çok özür diliyorum.. Affınıza sığınarak takipte kalmanızı temenni ediyorum..
    Bu arada yavaş yavaş hikayenin en güzel yerlerine geldik..
    Bundan sonra daha sıkı takip etmenizi tavsiye ederim..
    Bu arada size bir sır vereyim. Bu anlattıklarım bir hikaye değil tamamen gerçek.. ;)

    Saygılarımla..
    ···
  11. 161.
    0
    Reserved
    ···
    1. 1.
      +1
      Devam ediyoruz beyler.. Takip edenler kaçırmasın.
      ···
  12. 162.
    0
    Devam ediyoruz beyler..
    ···
  13. 163.
    +1
    Hastanede kaydı çıkmadı..
    Telefondaki görevli bana yalan söyleyecek değildi ya..
    Besbelli söyledikleri yalandı.. Nereye gittiği, ne işler çevirdiği hakkında en ufak bilgim yoktu.

    Hiç de merak etmedim..

    Yalan söylediğine göre belli ki gizli saklı bir şeyler yapmıştı.

    Telefonumu kapadım dolabıma koydum. Aşağı kantine indim. Arkadaşların yanına oturdum. Devrem bana çay söyledi.

    Sahne saatim yaklaşıyordu..

    Çayımı yudumlarken karşıdan biri;
    “Müzisyeeeennn !!” diye seslendi..

    Seslenen Onbaşı Yahya, “telefonun var” dedi..

    Belli ki ben telefonumu kapatınca hemen ardına ankesörlüden aramıştı..

    Telefona doğru yürüdüm.
    Onbaşıya arayanın kim olduğunu sordum. “Bilmiyorum” diye cevap verdi.

    Onbaşıya, “Şu an kendisi buralarda yok de. Bir de sorsana kimmiş ?” dedim sessizce.

    Onbaşı ahizeyi kapattı. Kız arkadaşın dedi.

    Görünen o ki ben telefonumu açıncaya kadar Burcu beni ankesörlüden arayacaktı.

    Koğuşa çıkıp sahne kıyafetlerimi giydim. Gazinoya doğru yol aldım.
    Sahnem bittikten sonra tekrar bölüğe geldiğimde kantinin önünden geçerken arkadaşları hala orada otururlarken gördüm.
    Beni çağırdılar..
    Yanlarına gidip selam verip oturdum.
    Orada bulunan yeni askerlerden birisi bana: “Birkaç kez kız arkadaşın aradı, bende sahnede olduğunu söyledim” dedi..

    Pek umursamadım. istesem de umursayamadım..

    Tekrar kantin önüne geçip arkadaşlarla oturduk..
    Orada bulunan devrelerime, onbaşı ve çavuşa “Birkaç gün bana gelen telefonlara bakmayacağım. Kız arkadaşım ararsa buralarda olmadığımı söyleyip kapatın” diyerek tembihledim.
    Nedenini sorduklarında geçiştirdim.

    Ertesi gün sabah içtimadan sonra tekrar yatmaya gittim.

    Tertibim Halit’in sesiyle uyandım..
    “Devrem !! Kalk Devrem”… “Annen telefonda.. Kalk” dedi.
    Saate baktığımda 9:45’ i gösteriyordu..
    Dışarı çıktım. Ankesörlü telefonun başında bir asker bekliyordu. Ahizeyi aldım, annem telefondaydı;

    - Efendim
    - Oğlum ne yapıyorsun ulaşamadık sana telefonun niye kapalı ?
    - Telefonum arızalandı, suya düşürdüm anne. Merak edilecek bir şey yok
    - Burcuyla kavga mı etiniz? Beni aradı sesi hiç iyi değildi
    - Yok anne bir sorun her zaman ki sıradan şeyler .. diyerek geçiştirdim

    Biraz konuştuk havadan sudan. .Allaha emanet deyip kapadık telefonu..

    O gün yeni askerler, onbaşı, devrelerim ardı ardına bana telefon geldiğini söylediler.

    Kırgındım.. Telefona çıksam ne konuşacaktım Burcuyla?
    Hala bana söylediği yalanları mı dinleyecektim. Yine aynı şeyleri söyleyecekti bana.

    içim buruktu, ciğerim yanıyordu ama kime ne diyebilirdim..

    3 gün boyunca telefonumu hiç açmadım.. Hala da açmaya niyetim yoktu. Bütün yakın asker arkadaşlarım anlamıştı Burcuyla aramda sorun olduğunu.
    Beni üzmemek adına hiçbiri bu konuyla ilgili bir şey sormadı..

    Gece uyurken birden birinin dürtmesiyle uyandım.

    Tertibim Halit: “Müzisyen! Kalk” “Devrem! Kalk” diyordu sessizce.
    Başımı kaldırdım. Hala uyku sersemiydim.
    “Kalk üzerine bir şey giyin, işimiz var” dedi.
    Ben uyku sersemiyle “ne işi hayırdır tertip?” Derken..
    “Şişşştttt! Sessiz ol” diyerek dolabımdan aldığı hırkayı sırtıma geçirdi, kolumdan tuttu koğuşun dışına çıktık.

    “Gel, aşağı terzihaneye gidiyoruz” dedi.
    “Ne işimiz var orada?”
    “Mahmut, Furkan, Adnan aşağıdalar. Votka içiyoruz” dedi.

    Mahmut, Furkan, Adnan bizim diğer tertiplerdi.. Hepimiz aynı zamanda teskere alacaktık. Askerde tertip çok önemlidir.. Sizinle beraber askere gelip sizinle beraber gidecek olan kişiler, yani tertipleriniz her zaman size en yakın olan kişilerdir.. Size en çok onların yararı dokunur. Her zaman en çok onlar vardır yanınızda.

    Sessizce indik aşağı. Terzihaneye girdiğimizde ilk bardakları yeni dolduruyorlardı. Selam verdik oturduk.
    Dışarıdan gizlice Votka getirtmişler akşamüstü. Terziden oranın anahtarını alıp Halit’e haber vermişler. Müzisyeni de al gel diyerek.

    Biz gazinoda olduğumuz için arada bir fırsatını bulup gizli gizli içerdik köşelerde. Onun da ayrı bir tadı oluyor saklanarak içmenin..

    Başladık içmeye.. Biraz meyve suyu biraz votka.. Cips, çikolata.. Antep fıstığı..

    En önemlisi muhabbet..
    Rahat 2 buçuk 3 saat takıldık orada. Kafam iyi oldu. Biraz da rahatlamıştım alkol alınca..
    Ben biraz fazla kaçırmış olmalıyım ki.. Burcu düştü aklıma.

    Özlemiştim beyler. içim eriyordu. Sesini özledim. Yapamadım. Gurur bile yapamadım.

    Koğuşa çıktığımda Halit Devrem yatağına geçti. Herkes uyuyordu.
    Dolabımdan telefonumu aldım. Yatağımın yanındaki camı açtım. Bir sigara yaktım. Gökyüzüne doğru baktım. Derin nefes aldım. Biraz rahatladım.

    3 günden sonra telefonumu ilk kez açtım.
    Sigaramı içerken ard arda mesajlar gelmeye başladı.

    1.Mesaj “Aşkım”

    2.Mesaj “Seni Seviyorum”

    3.Mesaj “Yalvarırım böyle yapma”

    4.Mesaj “Müzisyeeeeeeeeennnnn”

    5.Mesaj “Bana güvenmiyor musun?”

    6.Mesaj “Beni sensiz bırakma”

    7.Mesaj “Sana hiç yalan söylemedim”

    8.Mesaj “Beni bu kadar mı seviyorsun? Bu kadar mı güveniyorsun bana?”

    9.Mesaj “Seni canımdan, kanımdan, her şeyimden çok seviyorum bunu ömrün boyunca unutma!”

    10.Mesaj “Günaydın Bebeğim”

    11.Mesaj “Hala açmadın mı telefonu”

    12.Mesaj “Şu inadından nefret etmeye başladım”

    13.Mesaj “Yemin ederim sana hiç yalan söylemedim. Eğer bana bu kadar güveniyorsan sana daha diyecek hiçbir şeyim yok Müzisyen”

    14.Mesaj “inadın batsın”

    15.Mesaj “Ağlıyorum gözlerim şişti yalvarırım aç şu telefonu”

    16.Mesaj “Bugün hiçbir şey yemedim senin yüzünden. Sabaha kadar gözüme uyku girmedi. Mahvoldum yorgunluktan. Bu kadar mı düşünüyorsun beni?”

    17.Mesaj “Her şeyden nefret ediyorum. Öldürcem kendimi. Kurtulcam”

    18.Mesaj “Hoşça kal”

    19.Mesaj “Müzisyeeeeeeeennnnn”

    20.Mesaj “Aşkım, bebeğim, canımın içi, hayatımın tek anlamı, kaderim, alın yazım. Bak ne olur böyle yapma. Lütfen beni daha fazla üzme. Bu zamana kadar sana hiç yanlış bir şey yapmadım. Yapmam da. Buna emin ol. Seni canımdan çok seviyorum. Telefonunu açar açmaz ara beni olur mu her şeyim”

    Titriyordum. Mesajları okurken sigaram ağzımda yanıp bitmiş dudağımda sadece izmarit kalmıştı.

    Her ne kadar Burcunun bana doğru söylediğine, o gün gerçekten hastaneye gittiğine inanmasam da seviyordum. Aşıktım ona. ister istemez inanıp inanmamayı bir kenara bırakıp onun sesini duymak istiyordum. Eğer benim tanıdığım Burcu o ise kesinlikle bana yanlış yapmazdı. Yanlış yapacak bir kız değildi. Eğer aklında başka şeyler olsaydı defalarca eline fırsat geçti o zaman da yapardı.. diye düşündüm..

    Bir sigara daha yaktım.
    Aradım Burcu’yu. Saat gece 4’e 10 vardı. Telefon sonuna kadar çaldı. Tekrar aradım. Bir daha aradım.
    Bir daha..
    Uyandı. Uykulu ses tonuyla, hafif ağlamaklı oldu.
    “Aşkım, seni çok seviyorum” dedi.
    “Bende seni çok seviyorum” dedim.
    “Yanıma gel dedi”
    “Çok özledim seni lütfen bir daha telefonunu kapatma” dedi.

    Yatağıma yattım. Konuşmaya devam ettik.

    “Bana doğruyu söyle” dedim.
    “Her şeyimin üzerine yemin ederim o gün hastaneye gittim. Sabah kalktığımda telefonum kapalıydı. Şarja takacak vaktim yoktu. Kalkar kalkmaz hastaneye gittim. Sonuçlar öğleden sonra çıkacak dediler. Bekledim. Öğleden sonra doktor gelmemiş. Akşama kadar bekledim. Sonuçları alamadan eve döndüm. Telefonumu şarja taktım. 1 saat sonra açtım sana mesaj attım” dedi.

    O gün ki söylediği şeylerin tıpa tıp aynılarını söyledi..

    “Peki ben hastaneyi aradım hem hastanede hem acilde senin kaydın çıkmadı?” dedim.

    “O kadarını bilmiyorum. Bana bu kadar mı güveniyorsun?” “Eğer sana yanlış bir hareket yapacaksam senden ayrılırım” dedi.

    içim birden ılımaya başladı. Ona olan özlemim her şeyi unutturdu bana.

    istesem de istemesem de inanıp güvenmek zorundaydım. Çünkü seviyordum. Ona olan bütün sinirim birden geçti.

    Günler su gibi akıp geçti.

    Teskere almama son 1 hafta kala arkadaşlarımızla bol bol vakit geçiriyorduk. Teskere partisi düzenledik aramızda. Doya doya vedalaştık.

    Son kez nizamiyeden çıkmadan önce Komutanımın odasına gidip elini öptüm. 5-10 dk konuştu benimle.. Hakkımda güzel nasihatler etti. Allah yolunu açık etsin dedi. Nizamiyede alt devrelerim, diğer kısa dönem askerler bekliyordu beni uğurlamak için.
    Hepsiyle tek tek vedalaşıp helalleştik.. Akşam saat 8 gibi çıktım Nizamiyeden.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 164.
    0
    amk 2 part girion bitakion sarmio uzun anlat panpa
    ···
    1. 1.
      +1
      Devam ediyoruz beyler.. Takip edenler kaçırmasın.
      ···
  15. 165.
    0
    1 haftadır bekliyorum panpa ben kızı bu kadar beklemiyorum amk.
    ···
  16. 166.
    0
    Kardeşlerim lütfen beni hoş görün. Inanın bugün de evimde misafir vardı. Daha yeni gittiler biraz önce. Lütfen rica ediyorum idare edin. Fırsatım olsa ard arda yazmak istemez miyim. Kusuruma bakmayın. Hakkınızı helal edin. Yarın akşama kadar baya bi yol kat edecez inşallah.. Hepiniz Allaha emanet olun
    ···
  17. 167.
    0
    sana devam et dediğim kadar bi kıza yürüseydim şimdiye vermişti be kanka
    ···
    1. 1.
      0
      Allah razı olsun kanka adamsın !! :D
      ···
  18. 168.
    0
    Rezerve
    ···
    1. 1.
      0
      Devam ediyoruz beyler.. Takip edenler kaçırmasın.
      ···
    2. 2.
      +1
      Devam ediyoruz beyler.. Takip edenler kaçırmasın.
      ···
  19. 169.
    0
    Devam ediyoruz beyler.. Takip edenler kaçırmasın.
    ···
  20. 170.
    +1
    Askerlik bitti..
    Bir ağustos sabahı hayat benim için bir nevi yeniden başladı..
    Ankara’ya geldiğimde ailem aldı otogardan. Sarıldık hiç görmemişler gibi birbirimize..
    insan sonradan öyle şeyler yaşıyor ki sırf ailen ile tekrar öyle sarılmak için bir askerlik daha yapasın geliyor..

    Eve gidip duş aldıktan sonra güzelce bir uyku çektim. Yıllardır oturduğum evime şimdi bir yabancı gibiydim. 15 aydır askerde olduğum için şu anki durumumu garipsedim. Alışana kadar zorluk çekeceğimi sezdim. Daha önce saat öğlen 12’den önce kalkamayan ben, askerden geldikten sonra kimsenin etkisi olmadan sabah 6’da kendiliğimden uyanıveriyordum. istesem de uyuyamıyordum.

    Yavaş yavaş çevremdeki insanlarla görüşmeye başladık. Mahallede herkes hoş geldin, gözün aydın gibi şeyler söylüyor, hasret gideriyorduk.

    Artık hayatımın bir dönüm noktasındaydım. Şu an için kafamda iki hedef vardı;

    1- Bana uygun, sevebileceğim işi bulmak ya da ticaret vb. gibi başka bir iş yapacaksam işlerimi rayına oturtmak.

    2- Müzik alanında ilerleyeceksem bu alanda kendimi geliştirip yenilikler yapıp öncü olmak.

    3- Burcu ile aramdaki ilişkiyi artık tamamıyla ciddiyetine ulaştırıp evliliğe adım atmak.

    Bütün bu hedeflerim için çalışmaya, askerliğin vermiş olduğu yorgunluğumu üzerimden attıktan sonra, yani yaklaşık 1 ay sonra başlamayı düşünüyordum.

    Burcuyla aramız gayet iyiydi. Bazen o geliyordu bize.. Bazen ben oraya.. Arayı sıkı tutuyorduk. Artık baya baya tanımıştık birbirimizi..

    Aramızdaki mesafe uzak olmasına rağmen sürekli görüşüyorduk. Yaklaşık 10 gün içerisinde 2 kez buluşuyorduk. Yani bu ayda 6 kez eder. Benim için maddi anlamda çok zorluğu oluyordu sık görüşmemizin ama mecbur bir şekilde imkanları zorluyordum.

    Örneğin; Bir buluşmamızın bedeli bana nereden baksanız 200 TL’yi rahat buluyordu. Her seferinde bu rakam benim gibi askerden yeni gelmiş, iş sahibi olmayan, kafası karışık olan bir genç için gayet yüklü rakamdı ki o zamanki 200 TL şimdikinden daha değerli bir de orası var.

    200 TL bugün, asgari ücretle çalışan bir kişinin tam olarak “6” günlük kazancıdır. Ve ne yazık ki bu parayla ev geçindiren milyonlarca insan var ülkemizde. Ben onlara insan demiyorum “insanüstü” onlar. Akıl almaz bir dehalar yani adeta “Geçinme Mühendisi” bence bu kişiler.

    Ara sıra ufakta olsa Burcu da bu harcamalarımızda destek çıkıyordu maddi anlamda o da çalıştığı için.. Ama bu her zaman olmuyordu çünkü babası sürekli köyde kaldığı için tamamen ilçedeki evin masraflarını Burcuya yüklemişti. Hiç ilgilenmiyordu bile.
    Burcu erkek kardeşiyle birlikte ilçedeki evlerinde kaldığı için mecburen evin geçimini tamamen üstleniyordu. Evin alışverişi, elektrik-su-doğalgaz faturaları, kardeşinin okul masraflarına kadar.

    Hediyesiz olmuyordu. Ya da her gittiğimiz yerde mutlaka ekstra bir alışveriş oluyordu. Git gel ye iç gez toz sinemaya gir alışveriş yap… Ayrıca Burcuyu zütürüp getirirken yediğim trafik cezalarının haddi hesabı yok onları hiç saymıyorum.

    Bu kadar şeyin üzerine bir de bindiğim arabanın vergisi, yakıtı, bakımı, aylık sigaram, telefon faturam, evin internet faturası, cep telefonumun taksitleri, kredi kartlarım, şahsi harcamalarım eklendiğinde içinden çıkılmaz bir faciaya dönüşüyordu benim durumum.

    Aslında ne kadar anlatsam da siz benden daha iyi bilirsiniz aslında bu işlerin her zaman maddi güç gerektirdiğini.

    Zorlanıyordum. Ailemden ufacık yardım talep etmiyordum, edemezdim de.. Askerden geleli henüz doğru düzgün bir iş bulamamıştım ve ben askerden geleli 6 ay oldu. Bu süre zarfında ufak tefek geçici işlerde çalıştım hafta sonları ekstra sahnelere çıktım. Bu şekilde idare ettim.

    Bir gün eve bir posta geldi. Zarfı açıp baktığımda benim adıma bir ihtarname olduğunu gördüm. Bu ihtarname benim askerden önce üniversitedeyken devletten aldığım geri ödemeli öğrenim kredisinin tamdıbının en geç 7 gün içerisinde ödenmesiyle ilgiliydi.

    işte o an çok kötü durumdaydım. Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Babam duyarsa çenesi susmazdı. Bana bu konuda yardım etse dahi yardım aldığıma bin pişman ettirirdi beni.

    Normalde benim onu taksitler halinde ve ihtarnamenin geldiği tarihten 1,5 sene sonra ödemeye başlamam gerekiyordu ama 7 gün içinde benden tamamı isteniyordu.
    Ayrıntısını öğrenmek için Yurtkura gittim. Ben üniversiteyi bırakıp geldiğim için yurtkura okulu bıraktığımı bildirmediğimden dolayı ve o krediyi de okulu bıraktıktan sonra almaya devam ettiğim için belli bir zaman aşımından sonra ihtarname çıkarılmış.

    Ödemem gereken tutar 4.700 TL idi. ihtarnameyi elime aldığımda cebimde 5 kuruş param yoktu ve Önümde oldukça kısıtlı bir süre vardı. Sadece 7 gün.

    Annem babama durumu söylemiş.
    Babam, “Sen adam olmazsın. O parayı zamanında her ay her ay alıp yerken düşünecektin” diye söylenerek, lafları ard arda sıralayarak, afedersiniz yaptığı iyiliğin içine sıçarak 1.000 TL verdi. Geri kalanı da nerden bulursan bul dedi. Almam diyecek bir lüksüm yoktu çünkü geride bulmam gereken 3.700 TL vardı.

    Birkaç gün sonra ben etraftan para ararken teyzem aradı. Zavallı annem üzüntüsünden durumu gizlice teyzeme de söylemiş.

    Teyzem; “Yarın size geleceğim, ne kadar borcun varsa ben kapatayım. Sen başka yerden para bulmaya çalışma” sen ne zaman istersen, elin ne zaman para görürse o zaman ödersin dedi.
    Allah kendisinden 1000 kere razı olsun.

    “Tamam Teyze. Teşekkür ederim dedim.”

    Ödeyeceğim paranın geri kalan kısmını da sağ olsun Teyzem verdi. Gidip tüm borcu ödedim.
    Biraz da kendime gurur yaptım Teyzeme: 1 seneye kadar bu borcu kapatmış olacağım dedim. Normalde teyzem bir süre koymamıştı. Ben kaşındım.
    Tümünü Göster
    ···