-
1.
0Hayaller güzeldir, romantiktir, baş döndürür ama asla bir dolgun saç değildir. Kafamı şampuanla değil hayallerle yıkadığım bu dünyada sıradan bir hayat yaşamayı da bekleyemezdim.
Küçükken yazmayı çok ama çok severdim. Köşeme çekilip yazardım saatlerce. Bir denemeyi bitirdiğimde şöyle uzaktan alıcı gözüyle bakıp gurur duyardım kendimle. Sonra vazgeçtim. Bir şeylerden vazgeçtim ve bunu durdurmaya karar verdim. Olmuyordu ve hayat kendisine doğru çekmeye başlamıştı. iyi bir yazar olmak istiyorsam anlatacak güzel hikayelerim olmalıydı. Tam da bu düşüncelerle kendimi sokağa attım. Belki istiklalin insan yığınında yanından geçen bir surettim. Belki antalya falezlerinde bağıran çılgın bir genç, belki de buraya ait değildim. Sahi ben neredeydim? Kendimi bulduğum ilk yer bir bar taburesiydi. Bu benim hikayem, hikayem hayat.
-
2.
+1Telif atiyimda aklin basina gelsin
-
3.
+1Hangi kitab' dan çaldın lan bunu doğru söyle amk.
-
4.
0içiyordum. Sonra bir daha içiyordum. Tek başıma gecenin bir saatinde evden çıkıp yollara koyulmuştum. En sonunda bar taburesindeydim. Klagib sorularım vardı kendime. Yıkık dökük bir harabe gibiydim bu güzellikler şehrinde. Çok romantik bir giriş oldu, giremeyince işin içine çıktım bardan. Sokaklar çok ıssızdı. Ocak ayında olmalıydık, yılbaşına gireli çok zaman olmamıştı. Üniversitenin yanındaki köprüye tırmandım. Ortasına bıraktım kendimi. Dilimde küçük bir şarkı ağlamaya başlamıştım. Soğuğu hissettim o an. Titriyordum ve gözyaşlarım aşağılara giderken yüzümü daha da soğuklaştırıyordu. Ne zaman böylesi güçsüz bir insan oldum?
-
5.
0Sanırım başlangıç için yanlış noktayı seçtim. Daha eskiye gitmemiz gerekiyor. Her şeyin başladığı o sıcak ama rüzgarlı yaz gününe.
-merhaba!
Kumsalda koşuşturan, top oynayan, çocuğunu dizginlemeye çalışan insan, insanlar ve kalabalıkların arasından gelen net pürüzsüz bir ses. Bakakaldım. Hayır öyle kolay aşık olan bir insan da değildim. Zaten hiç tanımadığın birisine aşık olmak demek sadece fiziksel özelliklerine tutulmak değil midir? Belki de bazı insanların içindeki pislik yüzüne yansıdığı içindir, güzel olanı iyi zannetmemiz. Ben size bunları anlatırken aradan birkaç saniye geçmişti.
-dövmen çok güzelmiş
-iyi ama.. benim dövmem yok ki.
-olsaydı eminim çok güzel olurdu.
Böyle bir diyalogla karşılaşmayı kim istemez ki? Ben ne ara bu kadar şey düşünmüştüm ve karşımdaki insan neden bana gelip selam vermişti. Voleybola davet etti beni ve katıldım aralarına. Güzel bir galibiyetin ardından takım arkadaşlarımı tebrik ettim ve yürümeye başladım. Bigibletime bindim ve uzaklaştım. Benim için fazla güzel olan insanlarla uğraşmayı bırakmıştım. Aklım başımdaydı, ama kafam nerelerdeydi bilmiyorum. -
6.
0Aradan dört ay geçti ve okullar açıldı. Tercihler yapılmış üniversiteler kazanılmıştı. Başlangıçta bahsettiğim hayatı yaşama argümanıma ilk bu zamanlarda sarılmıştım. Evimden neredeyse bin kilometre uzakta başka bir şehire doğru ilk uzun menzilli otobüs yolculuğum. Bir gölge yanıma yaklaşıp geçti. Sıradan bir gölge olmadığını hissettim belki de. Başımı çevirip baktığımda beni voleybola davet eden kızla karşı karşıyaydım.
Peki ama dört ay boyunca hiç mi bir şey olmadı? Aralara sığdırabileceğim çok şey, bazı kötü olayların sosuyla birlikte var elbette. -
7.
0Bigibletimi yazlığın girişine bıraktım ve eve girdim. Anneme ve babama selam verip odama çıktım. Voleybol oynadığım kızla ilgili bir şeyler yazmalıydım. insanın ekgib yanlarından bir tanesi de çabuk unutması. Unutmamak için yazardım bazen. Üzerinden yıllar geçtikten sonra açıp baktığımda gülümsetirdi çogu zaman anılar. Kötü olanlar da vardı elbet. Unutmamaya çalışmak tecrübenizi hep diri tutuyor. Bir gün dönüp de geçmişe baktığınızda ben bu hayatı yaşadım, iyi ki diyebilmelisiniz.
Yazdım, yetmedi çizdim de. Hangi bölümü okumak istiyordum? Kendime yakın olan bir meslek bulamıyordum bir türlü. Sonunda seçtim bir tanesini ve otobüse geri geldim. Sahiplendiğim kediye araba çarpmıştı yaz tatlinin sonunda. Fotoğrafını bastırıp cüzdanıma koymuştum. Onun hatırası yanımda olacaktı tüm yol boyunca. Sigara molasında otobüsten indim ve yaktım bir tane. Bir süre sonra o da indi.
-seni bir yerden gözüm ısırıyor, dedi.
+yazın plajda tanışmıştık.
-şimdi oldu, adın neydi?
+ben yasli bir adamim, senin ismin?
-sıla.
+güzel isim.
-..(sessizce güldü) teşekkür ederim.
+asıl teşekkür etmesi gereken sana bu ismi koyan değil mi?
-.(bu sefer daha yüksekti gülüşü)yolculuk nereye?
+aslında birbirimize söylemesek ve gittiğimiz yere kadar desek?
-çok ilginç birisin, uyar bana.
"Şimdiki aklım olsa geçmişte yaptıklarımı yapmazdım, geçmişte yaptıklarımı yapmasaydım şimdiki aklım olmazdı." -
8.
0Yol boyunca zaman zaman gülmeli, havadan sudanlı muhabbetler ettik. Biz konuştukça ayrılık vakti geliyordu. Üzülmeye başlamıştım. O zamanlar bilmiyordum ama tek kullanımlık otobüs arkadaşları oluyordu insanın. Onun da böyle olabileceğini düşündüm. inecekti ve bir daha görüşmeyecektik muhtemelen. Otobüsün son durağıydı gideceğim yer ve bir önceki terminale geldiğimizde ümidi kesmiş şekilde indim, yaktım.
-benim yolculuğum burada sona eriyor, üzgünüm.
Tahmin ettiğim gibi olmuştu. Aramızdaki tahmini 100km uzaklık arkasını dönüp gittiği andan itibaren her saniye artacak gibiydi. Sonra birden gülmeye başladı.
-şaka yaptımmm.
+ne.?..
-sanırım aynı yere gidiyoruz!
+bu da bir şakaysa?
-ciddiyim, benden kurtuluşun yok.
+kurtulmayı isteyen de kim?
Güldük karşılıklı. Bana söylediği kadar ilginç birisiydi o da. Bir yandan korkmaya başlamıştım. işler ne zaman iyiye gitse kötü bir şeyler olmaz mıydı zaten? -
9.
0Sonunda terminale gelmiştik. Sabahın köründe yeni bir şehirle tanışmak ilginç bir duyguydu. Sıla\'ya döndüm, uyuyakalmıştı. Birkaç kez seslendim gözlerini açtı. Seslenirken aslında hiç bunu yapmamayı istemiştim. Çok tatlı uyuyordu çünkü. Istemeyerek uyandırdığımda şaşkınca suratıma baktı sonra gülümsedi. Beni aynı şekilde biri uyandırdığında sövdüğümü fark ettim, gülümsemesine gülümsememle karşılık verdim.
-şimdi yolculuk nereye?
+yurda,sen?
-yurda.
Farklı otobüslere bindik. Ayrılmadan önce birbirimize mesaj atacağımıza söz verdik. Bu tarz ayrılık anlarında depresif yönüm ağır basardı. Sanki bir daha hiç.. belki de bunu söylememeliyim şimdi, o zamanlar söylediğim için pişman olmuştum.
Fakültede, bir amfi sırası. Aynı amaç için bir araya toplanmış yüz kadar insan. Anlatan bir adam, yankılanan ses, aklımda sıla. -
10.
0Yan taraftan birisinin pişt, hişt yaptıgını duydum. Kafamı çevirirken "merhaba ben kemal."dedi. ilk arkadaşımdı, çok mutlu olmuştum.
-yemek yiyecek misin?
+evet, gidelim mi birlikte?
-gidelim.
Kemal'le bu şekilde tanıştık. Garip bir adamdı, kahverengi saçları gözlerine kadar uzanırken incinlığı buradan bakınca, beni bile rahatsız ediyordu. Benden üç yaş büyüktü. Ailevi sıkıntılar ve geç okula yazdırılması sayesinde o gün aynı sınıftaydık. Kemal belki de bu şehirde tanıştığım en değerli insan olacaktı. Kalbindeki saflıği gören ve yardım eli uzatan tek insan olacaktım. Öğrenilmiş çaresizlikle karşılaştım sonra. Kederlerin arasında onu hatırlamak başka bir dert.
Yemeğimizi yedik ve okul turuna çıkmaya karar verdik. Üniversitede olduğuma inanamıyordum, liseyi vaktinde bitirdiğime de. Gezerken sıcaklığın da etkisiyle kendimizi bir gölgeye attık. O sırada yanımıza birisi yaklaştı.
-merhaba gençler.
Karşıladık. Bir gariplik çözdüğüm ama neresi olduğunu çıkartamadığım şivesiyle hipnotize etkisi yaratıyordu. Onun da ilk senesiydi "burak."
Muhabbete o da katıldı ve memleketlerimizden, bölümleri neden tercih ettiğimizden, havadan sudan konuştuk. Dağılma vakti geldiğinde burak'ın yurduma yakın oturduğunu öğrendim. Arabayla bırakacağını söyledi ve kabul ettim, kemal'le ayrıldık. Yurda geldiğimde öğrencilik hayatımın ilk zorluğuyla karşılaştım. -
11.
0Tuvalette kilitli kaldım. Kapının kilidi bir türlü açılmıyordu. Tekmeledim tam beş dakika boyunca ve sonuncusunda kırmadan açabildim. Sövüp saymaya başlarken bir sigara yaktım. Çok boş hissettiğim ilk zamandı diyebilirim. Üniversiteyi bitirdikten sonra ne olacaktı? Askerlik, iş, evlilik.. sonu var mıydı? Basit ve sıradan bir hayat mı istiyordum. Yoksa uçmalı mıydım. Anneannemin söylediği o sözler geldi aklıma. "Hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun."
Haklıydın anneanne hızlanmam gerekiyordu. Yurdun oturma alanına indim ve bir gruba selam verip yanlarına oturdum. Kısa sürede muhabbet sardı veya o zamanlar sarmış gibi geliyordu. Bir süre sonra nerden geldin nereye gidiyorsun muhabbeti insanı daraltıyordu. Her seferinde farklı memleket söylemeye başladım. Işleri biraz eğlenceli hale getirmişti. Gece olduğunda tek kaldığım odada yatağımda oturuyordum. Bir şarkı açtım telefonumdan. Aklıma birden o geldi. Hayır, o dediysem sıla değil, selindi düşen hislerime. Lise hayatımı bitiren peşinden koştuğum kız. Olum diyordum, milletin ne dertleri var seninki de dert mi? Olsun, dedim. Bu gecelik benim de derdim büyük gözüksün olduğundan. -
12.
0Günler birbirini kovaladı. Artık kemik kadro olarak takılıyorduk kemal ve burak ile. Zaman zaman burak'ın bölümden arkadaşları da geliyordu yanımıza. Mühendislik öğrencisiydik biz Kemal'le. Burak ise reklamcılık okuyordu. Farklı kafalardan çok farklı muhabbetlere gebe oluyordu bu iki bölümün bir araya gelmesi.
Eh diyorum ya günler kovaladı bu şekilde ve her gün sıla'ya yazıp yazmamayı düşünür oldum. Söz vermiştik ama bir şeyler engelliyordu beni. Geçmişte yaşadığım kötü şeyler. Travmaya varan, Selinle yaşadığım taktan anlar. Travmalar eğer ki gelişim sürecinde meydana gelirse hayat boyu kalıcı hasar bırakabiliyor. Çocukluk travmalarınız gelecekte nasıl bir insan olduğunuzu şekillendiriyor. Pgibologların "çocukluğunuza inme" sebebi basitçe bu.
Bu gereksiz bilgi ve gereksiz insandan sonra, finallerin son günündeydim. Sınavı teslim ettim ve sınıftan ayrıldım. Hayatımın en stabil aylarıydı. Çok fazla insanla tanıştım ama artık bir şeyler farklıydı. insanlar ilginç gelmiyordu. Anlattıklarını hep önceden duymuş gibi hissediyordum. Aynı muhabbetler ruhumu daraltmıştı. Çocukluk arkadaşlarımı özlemiştim.
Bir mesaj sesiyle irkildim. Bana gelmiş olamazdı değil mi? Çevredeki insanların tepkisizliğinden sonra telefonumu çıkarttım ve okul merdivenlerini inmeye başladım.
-nasılsın?
Sıla yazmıştı. Hiç gerçekleşmeyeceğini sandım an'ı yaşıyordum.
-iyiyim, sen nasılsın, nerdesin?
+ teşekkürler, iyiyim ben de, seni görünce daha iyi oldum.
-ne..ne?
+karşıya bak!
Öylece duruyordu karşımda, gülümseyerek otuz iki dişiyle. Yeşil ve kırmızının ahengle dans ettiği montu, ela gözleri ve kumral saçlarıyla, kırmızı converse ayakkabılarıyla o, orada o kadar güzel duruyordu ki. Koşup sarılmak istedim. Ve yaptim da. Sarıldığımda kahkaha attı.
-birileri çok özlemiş galiba. -
13.
0-neden yazmadın?
+telefonunu kaydetmeyi unutmuşum.
-ciddi misin sen?
+yazmanı bekledim bu yüzden, sözünü tumadın.
Telefonumu çıkartıp mesaj yazdım peşisıra. Okumasını bekledim.
-özür dilerim yazmadığım için, söz vermiştim değil mi, bak şimdi yazdım işte!
Okuduktan sonra "saylanmazz!" Diye bağırdı. Gülüştük yine. işin yoksa gezelim mi biraz? dedi ve yola koyulduk.
-bu manzarayı seviyorum. Bana çocukluğumu hatırlatıyor. Denize bakmak için güneye dönük başım, çocukluğumda ise hep kuzeye bakardım.
+söylediklerin beni de çocukluğuma zütürdü.
Dedi ve konuşmayı kısa süreli kestik. Havalar soğumaya başlamıştı kışın gelişiyle. Alışmıştı o da yeni şehre benim gibi. Çok fazla insanla taniştiğından ama yalnız hissettiğinden bahsetti;benim gibi. Bir şeylerin ekgib olduğunu hissettiğini söyledi yine ben gibi. Çok yakın hissediyordum kendime. Soğukla kendime geldim ve "hadi kalk, üşüyeceğiz."dedim.
-ama kalkmak istemiyorum ki.
+burada da kalamayız ama.
-kalırız, sarılsana bana.
+böyle mi ısınmayı düşünüyorsun?
-eveet.(dedi pis pis sırıtarak.)
+peki bana kim sarılıp ısıtacak?
-onu da sen düşün.
Sarıldım, sarılmanın insanın ruhunda ne kadar iz bıraktığını, bağımlılık haline geldiğini anlamadığım, bilmediğim zamanlarda. Sarılmayı özlemenin düşüncelerin dar ağacı olduğunu bilmediğim vakitlerden birinde.. -
14.
0Bu gecelik bu kadar, yarın kalktığımda şöyle bir kucak dolusu rez istiyorum güzel insanlar. Dinlemese de kimse yazacağım çünkü anlatmak istiyorum içime dolup taşıp, sığmayanları.
-
15.
0Bir kişi bile dinlemiyor mu?