hikaye yazıyorum beyler rez alın

merhabalar arkadaşlar benim adım cağfer arkadaşım keko fero ile bir gün yolda gidiyorduk (klas bi başlangıç yaptım dıbına koyim) geçenlerde bize şekil şukul yapan elemanları gördük cebimden küreği çıkardıgım gibi kafalarına fırlattım, bir tanesinin zütü ortadan ikiye ayrıldı çok garip bi şekilde bağırsaklar falan dışarı çıktı beyin emarı çektirmeye zütürdük bunu doğan görünümlü şahinimle baktım depoda bi damla gaz yok hastaneye bıraktım muallakleri gittim şele(shell)(ilk hikaye oldugu için bazı terimleri açıyorum ki yorumlara bu ne amk demesinler diye) hemen araç tanıma sistemine soktular arabayı dedim dayı benimki doğan görünümlü şahin senin bilgisayer benim arabayı ne diye görüyor, adamın devreleri yandı bi an düşünmeye başladı durdu durdu sesi solugu çıkmıyor hemen elimi cebime attım al şunuda 30 liralık oldur amın oğlu dedim gazı doldurmaya başladı tam fişi alırken euro dizel pompayı zütüme sokmaya çalıştı ben yermiyim yemem tabi dıbına koyarım adamın tuttum 7.65 imi çektim belimden bunun kafasına bi vurdum pompayı alıp ağzına soktum euroladım pekekenti 30 lirayıda alnına yapıştırdım zütüne sokarsın oç diyerek marşa bastım gidiyorum, gidiyorum gidiyorumda yav dıbına koyim tangır tungur sesler geliyor hemen arabanın dikiz aynalarını açıp arkaya baktım arkada siyah bir hortum bana bağlı geliyor lan noluyor amk dedim durdum hemen otobanın ortasında bi baktım gaz borusunu almısım gidiyorum boruyu çıkardım üst geçitten geçen bigibletli zırtoya fırlattım isabet etmedi etmez tabi 10 metre atabiliyoısan helal olsun zenci yannanı gibi boru neyse bindim arabaya baktım araba çalışmyıor marş basıyorum basıyorum yok bu ne amk marş motorunu gibtiğim dedim baktım gaz göstergesine kırmızıya gelmiş lan dıbına koyim daha yeni 30 liralık gaz attırdım ben onla dünya turu yapardm lan dedim bi an sonra bunun üzerine ben o şeli giberim dedim ve hemen arabayı ittirerek son gaz şele giddim gittiğimde şel yanıyordu ve yangınlar şahinime yaklaşıyordu hemen daha hızlı ittirerek sport tuşuna basıtm ve hızla oradan uzaklastım ve bpye geldim dedim ver ordan 2 mutfak tüpü adam birden "noluyoh amk dercesine bi bakış attı" çok bakma yarram fulle gazı dedim üstüme saldırıyo noldu lan gibtigim dedim buna şahinin kapısını bi koydum 2.80 yere yatırdım muallakyi cebimden küreğimi çıkarıp tam zütüne sokacaktım ki içerden diğer pompacı geldi meğersem beni tanıyormuş abi etme eyleme ne istiyorsun ben yapayım dedi. dedim ha şöyle adam olun efendi olun canımı yiyin dedim bi makas aldım elemanın yanağından doldur gazı dedim çekti boruyu taktı şayinime cosss diye bi ses çıktı dedim yavaş dıbına godumun yavaş gibtin tesisatı. pardon ağbi dedi dedim ne pardonu belimden çektigim deagle .50 cal oyuncak tabancamı bunun kafasına bi vurdum kafasından çilekli dondurmalar akmaya başladı bu ne amk dedim gazı fulledim boruyu çıkarıp karşıma çıkan ilk pompacının zütüne sokup düğmeye bastım atladım şayinime yola çıktım tabi ben düz gidermiyim gitmem yanyan bi makas attım bmw e30 a gib gibi kaldı orda baktım yapıştırmış arkadan geliyor frene bi basıtm geçtim bunun arkasına sellektör yaptım tabi uslubuna göre adam sollayacaz amk yapıştırdım sellektörleri zaten istesede istemesede ya seve seve ya gibe gibe yol verecek bizim düyünlerde kullandıgımız projektörleri taktım arabaya şlak diye gibiyor adamın iflahını baktım bizimki controlünü kaybetti cebimdeki el bombasını arabadan içeri salladım baktım yanındaki hatun acil durum düğmesine basmış koltuk havaya fırlamış karı havada uçuyor hemen bagajı açıp 130 km ile giderken roket atarımla buna bi koydum sen misin uçan dedim karı parça pinçik oldu dedim sen hayırdır amk kaç yıllık RoqetÇiyiz bizden mi kaçacan bi baktım şahinin üstüne bişey düştü donk diye ses geldi kafayı bi çıkardım şahinin üstünde kafa var akşam akşam geldi beni buldu kafa amk git başkasına düş hemen belimden oklavayı çıkardım kafaya bi koydum yandaki kardeşler pidenin fırınına girdi bacadan müşteirlere servis ettiler heralde millet kaçışıyodu en son neyse girdim içeri olmayan nos tuşuna bi koydum araba 180 i gördü tamam dedim ziki tuttuk fren mren motor bırake mırake bizi kurtarmaz bu saatten sonra hemen terliklerimi çıkardım arka tekerlere soktum (bu taktikleri iyi bilirim üstün zekamla böyle zor durumlardan kurtulmak en basit yaptıgım seylerden biridir ) baktım lastikler sıkıstı kayıyoruz tamam dedim gerisi bendee terlikler işini yapıyor hemen yan vere vere yavasladım durdum bi baktım jantlar alev alev yanıyor hemen terliklerimi aldım ordan geri giydim telefon geldi babam arıyor amk dedim ne la bu saatte uyumadımı a.q falan neyse açtım aloouww dedim dıbına goduum nerdesin dedi bilmiyom amk dedim eve gel dedi tamam dedim. ne tamamı giberim a.q eve mi gidicem zaten olmayan nosu bitirdik a.q neyse hemen bizim okulun önüne gittim bahçeye gircektim kapıyı kapatmışlar dedim ben sizin a.q hemen bagajı açtım ufak bi c4 patlayıcı yaptım (portatif c4 de denebilir ) hemen olmayan zamanlayıcyı başlatım bi baktım benim şayin gidiyor dıbına goyım bombanında olmayan zamanlayıcısı dolmak üzre hemen bombayı kapıya fırlattım cebimden küreğimi çıkardıgım gibi şayinin ön jantına fırlattım şayin durdu tamam kapıya bi döndüm kapı boooom hemen şayinin kapısın açtım el frenini çektim ön janttan küreği alıp cebime koydum hemen 1inci viteste kök gaz patinac atarak girdim bahçeye küçükken tepesine çıktıgım potanın hemen yanına park ettim arabayı kapattım uyudum 1-2 saat sonra zarbolar (polis amcalar, aynasızlar, kekolar, bunların hepsi polis anlamında kullanacagım hikayelerimde aklınızda bulunsun) zütüme lineayı yanaştırmış muallak diyo hayırdır kardeşim napıyon burda uyuyom yrrm görmüyonmu dedim hemen kelepçeye sarıldı tuttum ekşın filmlerinden öğrendiğim şekilde kelepçeyi polisin koluna kelepçeledim diğer ucunuda kapı koluna dedim hayırdırrrrrrrr hemen belimden ak-47 yi çıkardım arkadakine taramaya başladım amaç öldürmek değil korkutayım ki pekekent arkamdan arabasını çekti (üstün zekamla böyle şeyler yaparım daha öncede söylemiştim) hemen r yaptım bi yan dönüş attım gömlegimin cebindeki el bombasını pimini çekmeden polisin arabasına attım vay amk pimi niye çekmediysem mal pimi çekmememe rağmen kaçtı arabadan neyse ben döndüm çıktım okul bahçesinden gidiyorum direksiyonda bi ağırlık var çok zor dönüyor bazen hiç dönmüyor kaza yapıcam amk derken durdum bi baktım direksiyona bi tane polis bağlı geliyor dedim dayı sen hayırdır amk ne geziyon buralarda buna bi koydum dedim çöz sunları hemen cebinden anahtarı cıkardı 200 le giderken kelepceleri çözdü geç arka koltuga dedim ve kemerini bağla, baktım kemeri bağlayamıyor dedim lan hiç mi anan baban sana urgan düğümü atmayı öğretmedi bağla kendini oraya ibinaaa dedim ve döndüğümde önüme domuz çıkmıştı...

Telefonumun alarmı çaldığında, uyandığımın farkına vardım. Uyandığım gibi tişörtümle pantolonumu giyiyorum. Ki sayın okur, siz bu satırı bitirdiğinizde; ben çoktan dışarı çıkmış olacağım.
Aslında bugün tatil günüm ve neden sabahın köründe dışarı çıktım ben de bilmiyorum. Ben arada bir böyle yaparım ama hayatımı ayakkabılarıma emanet ederim. Çünkü alın yazımı ancak böyle okunaklı hale getirebilirim, kadere inanmasam da.
Bu arada affedersiniz hanfendi ya da beyefendi, buradan cinsiyetinizi göremiyorum da, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Ali, Ali Kopter. Kırmızı bir vosvosum, takınca otobüs şoförüne benzediğim bir gözlüğüm ve beni seven bir kız var; hem bunu kendisi de söylüyor.
Sokaklar, Çin'de yalnız kalmış biri gibi sessizken; hava morali bozuk bir çocuk gibi, ağlayacak da tutuyor kendini. Hava şehrine lanet eden bir genç gibi, kaçmak istiyor ama kaçamayacak sanki. Hava aslında benim gibi...
Dördüncü paragrafın sonunda, ayaklarımın rotasını öğreniyorum. Otogara gidiyorum. Otogar, şehrin üvey evladı. Bu şehrin içinde ama kendi ayaklarının üstünde durmayı biliyor. Bir kaç ay oldu herhalde, her şey taka sarmıştı. Kıyma makinesine atılmış gibiydim. Oturmuş bira içiyorken, eğer biraz daha nefes almaya devam etseydim, kendimi öldürebilirdim. Beynim mavi ekranı gösterdiğinde ayaklarım beni otogara zütürdü. Oturup sigara içmiştim, giden otobüslere el sallamıştım. Ve haliyle rahatlamıştım.
Şimdiyse işler biraz daha karışık MP3 tadında. Ve ben 'kayıp bir köpek ilanı gibi kaldım, şu hayatta'. Tatile gidememiş bir çocuk gibi hayallerimin acısını çekiyorum.
Devam edecek misiniz? Sayın okur, sizinle tanışmayı isterdim. Kahve içerdik ve siz de bir şeyler anlatırdınız bana. Sonra ben yine başlardım, hem de en baştan. Doğumumu, sünnetimi ve nasıl bana tecavüz ettiklerini; sonra da devam ederdim, nasıl kimsesiz kaldığımı ve neden bugün böyle olacağını. Konuşacak kelime kalmayınca şarkı söylerdik. Sayın okur, Jehan Barbur sever misiniz?
Bu arada otogara giriyorum. Adamın biri "VAS-Si-VAS-Si" diye bağırıyor, başka biri, gayet kibarca, "Yarın Kars'ta uyanmak ister misiniz?" diye soruyor. Taksici, sanki bir huurymuşum gibi "Nere zütüreyim seni?" diyor. Ben bu insanların hallerine tebessümle karşılık verip, "yolcu almaya geldim abi." derken, yağmur yağmaya başlıyor. Fena bir rüzgâr var.
Peronlara çıkıyorum. Elimdeki sigaranın yanına, herifin teki bi' bardak çay yerleştiriyor ve soruyor "Kaç şeker başkan?"
-Üç şeker yeter usta, diyorum. Çaycı gidiyor ve ben arkasından; pet bardak çaya bir milyon vermenin hüznünü yaşıyorum.
Otogarlar, küçük dünyalar. Gökkuşağıyla griyi karıştırmak gibi… Bir yanda üzülenler, ayrılanlar... Ve hemen yanında sevinenler, kavuşanlar... işte ben de böyle bir anda sevgilimi hatırlarken, yerinden kopup suratıma isabet alan bir tabela ile sarsılıyorum. Boynum kırılıyor, hafif bir ses. Canım acıyor, ağlıyorum. Yere uzanıyorum tabela da üzerimde. Sayın okur, son anıma kadar yanımda oldunuz. Size insanları anlatmak isterdim. Ama yapamayacağım, affedin. Ölüyorum.
O anda güçlü bir genç, hemen tabelayı kaldırıyor. Sağ olsun.
Suratımda tek bir yazı:
"Yolculuk Bitmesin isteyeceksiniz! Şebnem Turizm"