Beyler öncelikle herkese selam, sene 2009 da başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Duruma göre caps verecem. Hikayede yer alan köy, yerleşim yeri ve isimleri mecburen değiştirdim.
Olay kasım ayının ilk haftası m ilinin t ilçesinde h köyünde oluyor. 2 kafadar benle ercan yine bir köye define aramaya çıktık. Başlarda bu işi keyfi yapıyorduk.. Define bulacağımızdan değil de maksat kamp gibi keyfi anılarımız olsun diye

Edit1: beyler okuyan 1 kişi olsa dahi kendini belli etsin ki hikayeyi hızlandırayım. Elimden geldiğince hızlı yazmaya çalışıyorum.

Edit2: Olaylardan aylar sonra dağdelen havzasından, arka kısmından görüntü.. iş makineleri girişleri kapatıp, farklı yollar açıyor. Devlet nerede ne var, nerede ne yok iyi biliyor. Fotoyu nette arayabilirsiniz. Tamamen kendi çekimim.

http://imgim.com/GRkvab.jpg

Çantaları hazırladık, yiyecek içecek ve kazı malzemelerini temin ettik, uzun bir yürüyüşten sonra dağdelen e vardık. Beyler burası sarp kayalıklarla dolu ve sit alanı büyük bir yer. Ercanla oturduk işe başlamadan önce plana göre hareket etmek istiyorduk. Önce küçük bir ateş yaktık çay sigara falan derken...

Telefonda değişik değişik konuşup, konum vermeden işaretlerden bahsetmeye başladı birine, ben de olum sus işareti yapiyorum, tel. Dinlenir falan diyorum. Neyse giblemedi beni , o konustuğu kişiye çok güveniyor
...
Beyler işte enteresan olaylar bundan sonra başlıyor, ercanın meğer konuştuğu kimse yokmuş, elektronik cihazlar bozuluyor vs. Hikayeyi dinleyen varsa kendini belli ederse devam edecem..

Beyler küpte bir adet çok eski olduğunu düşündüğüm pranga vardı. Hani şu ayaklara takılan kelepçeler. Ve inanılmaz kötü bir koku..

Hava karardığında dağ evine yaklaştık, şu tüplü ışıldaklardan var ya lüküs diyorlar onu yaktık oturduk. Muhabbet ediyoruz falan. Ercanın tuhaf davranışlarını sezmeye başladım. Gözleri hep bir boşluğa bakıyor, napiyosun diye sorduğumda hiç diye geçiştiririyordu. Neyse yemek falan yedik erken yattım, sabah yine 5e doğru ercan geldi kalk dedi. Sanırım hiç yatmamış olabilir, bilemiyorum.

Beyler sigaraları karton karton getirmiştik, en yakın market bile kilometrelece uzakta, aslında tam kafa dinleme yeri ama ürkütücü derece de sessiz sakin.. Ercana dünden o kazı yaptığımız alanda birşeyler olduğunu fark etmem uzun sürmedi, bakışları bile donuklaştı o derece. Neyse tekrardan uzun bir yürüyüşten sonra aynı yere geldik.

hadi lan 10 saatte yazma

Tekrardan ufak ufak eşmeye başladık, içimi ümitsizlik sardı, bir şey çıkmayacak yine diye hissederken küreğin ucu sert bir cisime denk geldi. O anı hiç unutmuyorum birbirimizin gözlerine baktık. Lan yoksa bulduk mu birşeyler dedim. Ercan bir rahatsızlık sezdim diyor ben ise ısrarla devam et çıkartalım ne varsa diyorum. Ercan kendini arkaya doğru attı bekle dedi

panpa seri biraz sabah iş var daha bağla konuyu da okuyup yatalım artık

Güya bu telefonda bir hoca ile konuşuyormuş, onun demesiyle gelmiş buralara falan filan, çıkartmadan benimle mutlaka konuşun demiş. Ben öyle tılsımlı şeylere inanmam beyler. Elimi tutup ittiği yer morarmış bi ton küfür ettim bu bine. Olum dedim manyak mısın sen tavırların değişti falan .. Bu arada telefonlar tek te bozuluyor, benim saatim bile bozulmuş. Geçenlerde bir arkadaşa anlattım durumu neden elektronik eşyalar bozuluyor diye, bu eleman epey bilgili bu konularda, bilimsel açıklama yaptı. Bu altın ya da heykel tarzı eşyalardan çıkan gaz toprak üstünde kalan cisimlerin işleyişini değiştirebiliyormuş

Ve sonunda elimi yine attım, tedirginlik ve korku var yine içimde... Çıkardım küpü kırdım ve içinden çıkan diğer küpü de... Kalbim hızla çarpıyor ve ercan sadece beni izliyordu...

Sardi panpa devam

Panpa devam et

Orada bir arkadaşımızın boş evi bulunuyordu, elektrik sistemi yok, biraz köy merkezine uzak dağ evi tarzında.. Havalarda soğuk ama ısınma problemi yoktu, bilirsiniz eski sactan köy sobaları var yerleştiğimizin günün gecesinde hemen eşyalarımızı yerleştirdik yarın için plan yapmaya karar verdik

Saat 17.10 civarı olmuştu, bir kaç yer kazdık sonuç hüsran... Eve dönme vakti gelmiş, hava kararmaya başlamıştı. Hızlıca toparlanıp eve dönüş yoluna koyulduk. Yarın aynı yeri kazmaya devam edecektik. Ercan eve dönerken telefon trafiği yapmaktaydı, bu arada evde elektik yok tekrar hatirlatiyim. Şu dandik samsung fm radyo telefonlardan aldik 4 tane. 2 de yedek batarya var. Yani yaklaşık 10 gün bizi rahat rahat konuşturur.

Ee sonra

Ercana sordum ne bu gibisinden gömü tılsımlı olabilir, uzak durmak gerekir dedi. Ben tabi sinirden deliye döndüm. Ne tılsımı amk bir amaç için geldik ne gerekirse yapacağız, gibindirik bir papatya işareti ve bir kaç yılan şekline benzeyen işaretler yüzünden buradan vazgeçip başka yere mi bakalım diyorsun dedim

Ercan sinirle bana dönüp olur mu öyle şey lan, beraber yürüdük biz bu yollarda falan deyip zırvalardı. Neyse duyum aldığımız yere vardık .. Bilen bilir çukurova tarafında ermenilere ait gömüler bulunmakta. Ve gömüye ait ilk işareti bulduk, bir papatya! Ercan define işaretlerini okumayı benden daha iyi biliyordu .. Hatta işarete göre gömünün yön cinsinden doğu ta da batı ve derinlik hesabı yapabiliyordu

ilk belirlediğimiz dağdelen mevkisinin biraz üst tarafı, ercanla muhabbet ede ede çıktık yukarı. Arada bir şakayla karışık olum bulursak birşeyler sen alıp kaçarsın falan deyip kızdırıyodum

Mehmet emin efendi dediği şahsiyet, burayı ve gömüyü tarif etmiş ve kendisinin açmamasını söylemiş. Benim de define vs. Konulara merakım olduğunu bildiği için ve bu arkadaşla uzun süre define işi kovaladığımız için beni seçmiş. Bir de benden başkasının dokunmayacağını olayların olduğu mahali hemen terk edip gideceğini biliyor. Ben de cesaretliyim ya güya bu konularda, bilmeden nasıl bir tezgaha düştüm kahretsin..
O gece uyumadan tüm gün olaylardan bahsetti(bazı kısımları anlatamıyorum kusura bakmayın) hiç uyamadık ertesi gün olmuştu.

4. Gün Dağdelen yakınlarındaki evdeyiz...