/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +19 -1
    yemek yerken babam bana dönüp "biz evlendik" dedi. anlayacağınız bana söylediği zaman aslında evliydiler, sadece ön alıştırma gibi bir şeydi yaptıkları. yine şaşırmadım söylediğine. kendisi muallaklik masterını çoktan yapmıştı. inci sözlükte yazar olsaydı büyük ihtimalle en azılı binlerden biri olurdu.

    yemekten sonra onlar kanepede oturup televizyon izlemeye başladılar. bense masadan onları izliyordum. hala yemek masasının üzerinde yemeklerle oynuyordum. bir yandan televizyon izlerken diğer yandan konuşup gülüşüyorlardı. annemle ne televizyon izlemişliği ne de insan gibi konuşmuşluğu vardır. biri yanıma gelip "şu düğmeye basarsan her şey yok olur " gibi saçma bir öneriyle gelse hiç düşünmeden o düğmeye basardım.

    gece olunca kadın ve babam yatak odasına yöneldiler, ben de kendi odama. mal mal arkalarından baktım bir süreliğine. ardından tekrar kendi odama döndüm. bir yandan annemi düşünüp onlara küfrediyordum diğer yandan kadının güzelliğini aklıma getiriyordum. her halükarda sövülen kişi babam oluyordu. hayatımda yapmadığım bir iğrençliği yapıp odalarını gizlice dinlemek için yatak odasına yürüdüm. hafifçe kapıyı dinlemeye başladım. babamın tiksinç "hadi hadi" nidalarını duyunca geri döndüm. ruhum yerinde değilmiş gibi hissediyordum. öyle ki sude ye zorla sahip olduğum anı düşünüp mastürbasyon yaptım.

    ertesi sabah uyandığımda uzaklaştırma cezam nedeniyle okula gitmedim. saat 1'e geliyordu. sabah bir ara kadının valizlerini odaya taşıdığını gördüm. rüyadır belki bütün bu olanlar diye iç geçirmiştim. ama şimdi rüya olmadığını anlıyordum. mutfağa doğru yöneldim. kadın beni görüp:
    - okulu mu kırdın, dedi muzip bir sırıtmayla.
    + aslında uzaklaştırma aldım.
    -yaa. neden?
    +yanlış anlaşılma oldu.
    -anladım. merak etme aramızda kalır. gel kahvaltını yap, dedi.
    her ne kadar yüzeysel bir nefret beslesem de hareketleri o kadar güzeldi ki. çok tatlı bir kadındı. gülümsemesi, ses tonu. ama babama duyduğum nefret tüm semti kaplayacak düzeydeydi. belki de bu yüzden o kadını daha çok cinsel obje olarak görmeye çalışıyordum. gülümsemesinin güzelliği yerine pijamasından belirgin olarak öne çıkan poposuna bakıyordum. kibarca konuşmasını dinlemek yerine göğüslerini izliyordum. çok yüzeysel bir şekilde açıklıyordum bu durumu, "tanrı beni böyle yaratmış"
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +18 -1
    ağladıktan sonra tekrar evine gitti sude. ot ot yine evin içinde gezinmeye başladım. sagopa kajmer'in çok fazla dini kullanmadığı bir zamandı. ya da kullanıyordu ama ben diğer şarkılarını dinliyordum. müzik öyle ya da böyle insanın durumunu özellikle olumsuz yönde etkiler. sago'nun beatleri ise hayattan nefret ettirecek düzeydeydi. özellikle yakın ve uzak şarkısının müziği hayattan soğumak için nedendi. akşama kadar bu tarz şarkıları dinledim. bir ara işin ucunu kaçırıp fado müziğini dinlemeye başladım. felaket acıtan bir müzik türüdür.

    akşam olduğunda kapı çaldı. kaçınılmaz sondu farkındaydım. kapıyı açtım. babam yanımda kendisinden en az 10 yaş küçük biriyle içeri girdi. hatta belki de daha fazla. ve çok güzeldi.

    içeri girdiler. babam anneme hayatı boyunca çekmediği muameleyi bu kadına çekiyordu. her ne kadar sövsem de kendisine hafiften hak veriyordum ona. gerçekten çok güzeldi. ama dürüst olmalıyım, babam da genelde kızlar için karizmatikti. mahallede kendisine aval aval bakan çok kişi vardı. ayrıca bakanlar sadece orta yaşlılar değil genç kızlardı. hiç çekmemiştim bu bine.

    babam dışarıdan yemek söylemişti. bir an kebap mı diye sevinmedim değil ama yemekler ortama uygun olması için daha hafif şeylerdi. maddi durumu iyiydi babamın. bizim demiyorum, onun iyiydi. bizim ne halde olduğumuzu pek giblemezdi.

    yemekte dik dik kadına bakıyordum. o ise babamla göz gözeydi. o masa da sadece aksesuardım. ya da işin resmiyet kazanması için basit bir prosedür. milattan önce yaşasaydım büyük ihtimalle crassus'un oğlu tiberius olurdum.
    ···
  3. 3.
    +16
    beşiktaş'ta amaçsızca yürüyorum. çok iyi bildiğim bir yerde değildir neden geldim bende bilmiyorum. yine de gördüğüm insanların peşine takılıp yürüyorum. bir ara hastanelerin acil servisine mi gitsem diye düşünüyorum. oradaki insanlar sizin dertlerinizi silerler. çünkü en taktan durumda onlardır. ya da öyle olduklarını düşündükleri için taklit yaparlar.

    uzun süre yürüdükten sonra eve dönüyorum. kapıyı seda açıyor. içeri gel, diyor gereksiz bir şekilde. içeri girdiğimde babamı yemek masasında görüyorum. hafif sinirli bir tonda "neredeydin bu saate kadar" diyor. "biraz yürüdüm" diyorum. bir daha olmasın, diyor en az benim kadar olacağını bildiği halde.

    yemekte babam her yediği yemek çeşidinden sonra seda'ya dönüp "çok güzel olmuş, hayatım" tarzında cümleler kuruyordu. yemekleri güzeldi belki ama annemin yemekleri de en az bunlar kadar güzeldi. anneme kabalık edeceğim belki ama taze amın belli yaştan sonra azan muallakler için önemi, bir müslüman için namazın önemi neyse o dur. bahsedilen müslüman cuma müslümanı değildir.

    yemek boyunca babamın evrimine şahit oluyordum. o sinirli evi birbirine katan adam yerine yapışkan yılışık bir adam gelmişti. her kaşıktan sonra iltifat eden biriyle aynı masada bulunmaktan daha kötü çok az şey vardır.

    yemekler yendikten sonra kanepeye geçtim. televizyonu açıp izlemeye başladım. seda'da yanıma oturup izlenilen şeyler için yorum yapmaya başladı. kavak yellerinin kaçıncı sezonuydu bilmiyorum. zaplarken bu diziye rastgelmiştim. daha önceden izlediğim yoktu. ama o bölümü izlemek bile diziyi anlamak için yeterliydi. kimin eli kimin cebinde belli değildi. ayrıca belli olan birşey varsa, o da aslı'nın her halükarda gibilecek oluşuydu.

    beşiktaş'ta amaçsızca yürüyorum. çok iyi bildiğim bir yerde değildir neden geldim bende bilmiyorum. yine de gördüğüm insanların peşine takılıp yürüyorum. bir ara hastanelerin acil servisine mi gitsem diye düşünüyorum. oradaki insanlar sizin dertlerinizi silerler. çünkü en taktan durumda onlardır. ya da öyle olduklarını düşündükleri için taklit yaparlar.

    uzun süre yürüdükten sonra eve dönüyorum. kapıyı seda açıyor. içeri gel, diyor gereksiz bir şekilde. içeri girdiğimde babamı yemek masasında görüyorum. hafif sinirli bir tonda "neredeydin bu saate kadar" diyor. "biraz yürüdüm" diyorum. bir daha olmasın, diyor en az benim kadar olacağını bildiği halde.

    yemekte babam her yediği yemek çeşidinden sonra seda'ya dönüp "çok güzel olmuş, hayatım" tarzında cümleler kuruyordu. yemekleri güzeldi belki ama annemin yemekleri de en az bunlar kadar güzeldi. anneme kabalık edeceğim belki ama taze amın belli yaştan sonra azan muallakler için önemi, bir müslüman için namazın önemi neyse o dur. bahsedilen müslüman cuma müslümanı değildir.

    yemek boyunca babamın evrimine şahit oluyordum. o sinirli evi birbirine katan adam yerine yapışkan yılışık bir adam gelmişti. her kaşıktan sonra iltifat eden biriyle aynı masada bulunmaktan daha kötü çok az şey vardır.

    yemekler yendikten sonra kanepeye geçtim. televizyonu açıp izlemeye başladım. seda'da yanıma oturup izlenilen şeyler için yorum yapmaya başladı. kavak yellerinin kaçıncı sezonuydu bilmiyorum. zaplarken bu diziye rastgelmiştim. daha önceden izlediğim yoktu. ama o bölümü izlemek bile diziyi anlamak için yeterliydi. kimin eli kimin cebinde belli değildi. ayrıca belli olan birşey varsa, o da aslı'nın her halükarda gibilecek oluşuydu.

    seda dizi için yorum yapmaya başladı. genelde dizide ki kızların vücudu için yorum yapıyordu. bu yorumlar cinsellik içermese de vücudumda ki hareketlenmenin farkındaydım. bu hareketlenme de seda'nın yanımda oturmasının etkisi fazlaydı. göğüs uçları çok belirgindi. giydiği kot pantolonsa bütün vücut hatlarını ortaya çıkarıyordu. o gün bir şey kesinleşmişti, bu kadın bana ne kadar iyi davranırsa davransın benim gözümde cinselliğinin önüne geçecek bir şey yapması mümkün değildi.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +15
    o gün pek birşey yaşanmadı. olanlar rutindi. seda tüm iyimserliğine rağmen farkında olmadan beni tahrik ediyordu. hep vücudunu kaplayan dar tişört ve pantolonlar giyiyordu. ama gülümsemesi ve kibar konuşmaları bu durumu kapatıyordu. daha doğrusu kapatmalıydı. ama ben normal bir insan değildim. iğrençliğin eş anlamıydım.

    ertesi gün okula gittim. derste ve teneffüslerde hem sıra arkadaşıma olanlar yüzünden takılıyorlardı. ayrıca buna sebebiyet veren kız da kahkahalarla olanlara eşlik ediyordu. o kadar iyi ve güzel varlıklara iğrenç şeyler yapan biri karşısında yapmaması gerekenleri yapıyordu. sıra arkadaşımın adı mutlu isminin bir başka versiyonuydu. ama mutlu demek istiyorum ona. en azından ismi hiç olamadığı şeyi tanımlasın. mutlu ile diyaloglarımız ona olanlardan sonra artmıştı. üzüldüğünü görüyordum. ama elden bir şey gelmiyordu. ama ben çoktan kararımı vermiştim. bir şekilde mutlu'nun intikamı alınmalıydı. bana gereken tek şey kameraydı. ve o da elimde mevcuttu.
    ···
  5. 5.
    +17 -2
    isim cikti disariya cikiyorum, gece 2 part atip yarin devam edecegim saglicakla kalin.
    ···
    1. 1.
      0
      Aynen nerdesin aga bune
      ···
    2. 2.
      0
      Yarım bırakıp gittin mi amk
      ···
    3. 3.
      0
      Aq yarım bıraktı ol
      ···
    4. 4.
      0
      Oc yarım brakma yaaa
      ···
    5. 5.
      0
      dıbınasoktupum niye yarım bırakıyon zütlek
      ···
    6. 6.
      +1
      Mallar adam çaylak yazamaz
      ···
    7. 7.
      +1
      Ee ne olcak ne beklioz
      ···
    8. 8.
      -1
      Amk orul orul orosbusu seni
      ···
    9. diğerleri 6
  6. 6.
    +16 -1
    sonuç beklenildiği gibiydi. disipline gittim. 1 hafta uzaklaştırma aldım. eve doğru aptal aptal yürürken babama ne söyleyeceğimi düşünmüyordum. başıma gelenleri giblemdiğini biliyordum. ama asıl şoku o bana yapacaktı.

    eve gittiğimde henüz babam gelmemişti. akşama kadar bilgisayar da forumları okudum. aklıma gelen her şeyi aratıp okuyordum. böyle saçma şekilde zaman geçirirken babam eve girdi. gülümseyerek benimle bir şey konuşmak istediğini söyledi. boş boş suratına bakıyordum. sonra konuşmaya başladı:
    -biliyorsun annen öldü. bizim de durumumuz belli. iki erkek sap gibi yaşamaya çalışıyoruz.ama tabi bu eve bir kadın eli değmesi şart.
    +temizlikçi tutarız hafta da bir.
    -hafta da birle olacak şey değil. hep benim de ihtiyaçlarım var. bu yaşta yalnız yaşamak pek güzel değil. her neyse. ben evlenmeye karar verdim. iyi bir kadın. sen de seversin. yarın bize yemeye gelecek .

    cevap bile vermeden odama gittim. ihtiyaçları varmış. ulan gibtir git 31 çek ihtiyacın varsa. böyle anlatsam da o zaman kalbim sökülmüş gibi hissettim. annenizin yerine başka kadının geleceğini bilmek bir zencininkini ağzınıza almaktan beterdi.
    ···
  7. 7.
    +15
    kalçalarını sıkmaya başladım. ardından pantolunun indirdim. ve iç çamaşırını çıkarıp yalamaya başladım. sude ile aynı apartmanda oturmuyor olsaydık büyük ihtimalle kimseyle birlikte olamazdım. bu benim şansımdı. sudenin ise şanssızlığıydı.

    yine daha istekli olması için vajinasını yalamaya başladım. daha önce birlikte olduğumuzda sesini çıkarmamaya dikkat ediyordu. ama bu sefer neredeyse bağıra bağıra inliyordu. ardından üzerindekileri çıkardım. bu sefer göğüslerini yalamaya başladım. ardından pantolunumu indirdim. kafasını zorla penisimin üzerine getirdim. ve yalamaya başladı. belki de kusuyordu içten içe. ama hiç durmadan yaladıkça yaladı. elbette bir ferre yıldızı edasında değildi yalaması. ama beni oldukça tahrik ediyordu. ardından içine girdim. ellerini omuzlarıma koyup tırnaklarıyla bastırdı. her içine girişimde daha sert oluyordu bastırması. bir an derimi koparacağını sandım. ardından arkasını döndürdüm. daha önce anal yoluyla yapmamıştık. önce parmağımı soktum. hızlı bir şekilde parmağımla git gel yaptım. daha sonra penisimi içine soktum. 5 dakika kadar içinde gidip geldikten sonra boşalmaya yakın yüzünü döndürdüm. hoşuna gittiği belliydi ama bunu saklamak ister gibiydi. göğüslerinin üzerine penisimi tutup boşaldım.

    sude üzerini giyip evden çıkarken kameranın olan herşeyi kaydettiğinden habersizdi. bense yaptığım iğrençlik için pişman olmak yerine ağzımda pis bir gülümsemeyle duvara bakıp sırıtıyordum.

    seda henüz eve gelmemişti. kamerayı alıp yatak odasında gizli bir yere yerleştirdim.

    akşam olduğunda seda eve yeni geliyordu. yemeği hazırladı. birkaç saate de babam geldi. yemeğimi yiyip onlardan önce kalktım. biraz sonra yatacaklarını biliyordum. onlardan önce yatak odasına girip kameranın tuşuna bastım. orada olanları izleyecektim. bu yüzden yarını iple çekmeye başladım.
    ···
  8. 8.
    +14
    bana kahvaltılık hazırlarken ben de hayatta ki amacımı düşünüyorum. sahi ne yapacağım lan ben? bu gidişle okulda bitiğim. o dört duvar benim sonum olacak hissediyorum. her insanın sonunu getiren dört duvarlardır. bana da olacak biliyorum. tahammül edemiyorum o yapmacık bin kurularına. sırf bir kızı gibebilmek için yunus emre'nin allah aşkı gibi aşık olduğunu söyleyen çocuklara. belki de hiç böyle olamadığım için bu şekilde hareket ediyorum.

    düşüncelerimi "hadi başla artık" cümlesi sonlandırıyor. bir yandan önümdekileri yerken diğer yandan bu kadının nasıl bir hayatı olduğunu düşünüyorum. veya merak ediyorum. ne ismini biliyorum ne de nereden geldiğini. idiot babam ismini bile söylemdi henüz.

    ona seslenme isteği geçiyor içimden ama nasıl sesleneceğimi bilmiyorum. o da bu durumu anlamış olmalı ki "seda" diyor. ismim seda, bana bu şekilde hitap edebilirsin. tam olarak olmasa da hafif bir gülümsemeyle karşılık veriyorum.
    -babamla nasıl tanıştın, diyorum.
    +kütüphanede.
    evet babam kütüphaneye gider. daha ne istiyorsun ne güzel baba demeyin. bu yüzeysel halidir. herkes içinde farklıdır. en güvenilir ve en erdemli kişi sizin kızkardeşinizi düşünüp mastürbasyon yapabilir. gerçek budur.
    -evet gider kütüphaneye.
    +bir kitabı arıyordum. aradığım kitabı baban elinde tutuyordu. ardından konuşmaya başladık.
    -ne zaman oldu bu tam olarak?
    +3 ay kadar oldu.
    her zaman anneme karşı sertti. ama son zamanlarda iyice zıvanadan çıkmasının nedeni böylece belli oluyordu.
    ···
  9. 9.
    +16 -2
    her ne kadar ona yardım etmek istesem de şimdilik bu mümkün değildi. biraz askıya almalıydım bu durumu.
    okuldan sonra içimde korkuyla karışık bir heyecanla eve gittim. kapıyı seda açtı. her zaman ki gibi gülümsüyordu. yemeğini hazırlıyorum, dedi. teşekkürler , dedim. yok olduğunu sandığım vicdanım yokluyordu beni. bu kadına yapmamalıydım diyordum. ama yine de yapıyordum. birinin beni öldürmesi en iyi seçenekti. ama beni öldüren kişi sahip olduğum pisliğin kendisine geçmesine boyun eğmeliydi. bir pisliği öldürmenin bedeli budur.

    yatak odasına girip kamerayı aldım. herhangi bir şüphenin olmaması için kamerayı odama koyup yemek yemek için mutfağa gittim. hızlı bir şekilde yemek yedikten sonra seda’ya teşekkür edip odama gittim. akşam ki görüntülerle aramda bir tuş mesafesi vardı. ardından dün geceden beri kayıtta olan kameranın benim için önemli olan yerlerini açtım.

    kamerada yaşananlara bakınca şaşkınlığım iki katına çıktı. babam seda’ya her yakınlaşmaya çalıştığında seda onu onu şakayla karışık olsa da kendinden uzaklaştırıyıordu. uzun süre böyle devam etti. ardından babam hafifçe sinirlenir gibi yapıp “ e hadi” dedi. seda ise bana biraz süre tanı lütfen, dedi. babam , peki madem öyle istiyorsan, dedikten sonra seda’yı yanağından öpüp uyudu. olanlardan anlaşılıyordu ki seda uzun süredir babamı bu şekilde uzaklaştırıyordu kendisinden. en azından yatakta. içten içe birlikte olmadıkları için sevinsem de bu olay seda’nın farklı biri olabileceği ihtimalini beraberinde getiriyordu. görüntülerin işime yaramayacağı belliydi. bu yüzden hepsini sildim. ve sude ile yaşadıklarımızın videosunu açıp izlemeye başladım. ereksiyon haline bile geçemedim izlerken. çünkü ortada pek güzel bir şey yoktu. okunurken erekte edebilirdi belki ama seyredildiğinde iğrençlikten fazlası değildi.
    ···
  10. 10.
    +13
    şimdilik daha fazla soru sormuyorum. önümde ki yemekleri bitirip dışarı çıkıyorum. amaçsızca turluyorum sokakları. bulunduğum yerin neresi olduğunu söylemeyeyim. kabataslak istanbul diyelim sadece.

    oturduğum yerden beşiktaş'a doğru gidiyorum. orada ne yapacağımı bilmiyorum. sadece dolaşmak istediğim. her zaman en kötü zamanınızda eski arkadaşlarınızla karşılaşırsınız ya öyle oluyor işte. hayatım boyunca da böyle oldu. tesadüf falan değil bu. tam o saatte çıkıp gelmek için bugünü bulmam. tanrı'nın sizinle dalga geçmesi belki de. ortaokul arkadaşlarımdan birine rastlıyorum.
    -oo nasılsın kuul?
    +iyi ne olsun.
    -direk bir espri çakarsın diye bekledim aslında hehe.
    tuhaf ama ben ilkokulda çok espri yapan biriydim. ne olduysa lisede içime kapandım.
    +eskisi gibi olmuyor artık esprilerim.
    -hehe. ulan ben buna gülüyorum.
    idiotsun çünkü huur çocuğu, demedim elbette. en azından sesli şekilde.
    -ee okul nasıl gidiyor en çalışkanıydın sınıfı?
    hayatım boyunca nefret edeceğim cümlelerden biri olacak bu.

    aslında sadece benim değil eskiden çalışkan olup sonradan taka batan herkesin en nefret ettiği cümlelerden biridir bu. sizi hep zor durumda bırakır.
    +hala iyi. sadece devamsızlık problemi var işte.
    -neyse sağlık olsun. gel eski arkadaşlarla buluşacağız.
    +gibtir et işim var.
    - iyi sen bilirsin.
    bunu söyledikten sonra gidiyor. bu kadar çabuk pes ettiğine göre zaten gelmemi istemediği belli oluyor.
    ···
  11. 11.
    +13
    kendinizi belli edin bir kac part daha atip yarin devam edicem
    ···
  12. 12.
    +20 -7
    1 ay kadar sonra annem öldü. evet ot gibi anlatıyorum. bildiğiniz öldü. bitti kadın. gibik bir adalet sistemine sahip tanrı'nın kaçınılmaz sonlarından biriyle öldü. cenazesinde en çok babam ağladı. ben ağlamadığım için mahalleli babamı vefalı beni hayırsız ilan etti.

    farkında değildiler iğrenç bir mahlukatın parça parça oluştuğunun.

    annemin ölümünden sonra ne okulu ne de yaşamı umursadım. bitkisel hayata girmişçesine sadece nefes alıp vererek yaşamı devam ettirdim. babamınsa bu olanlar umurunda değildi. yine bilgisayarın başına geçip oyunlarına oynuyordu.

    komşumuzun kızı ise eve gelmeye devam ediyordu. ilk iğrençliğimi onun üzerinde yaptım.

    ahlaktan yoksun hissediyordum kendimi. ahlak kavramı umurumda değildi. odamda aptal aptal etrafa bakınırken komşumuzun kızı sude eve geldi. içeri davet ettim içimden gelen tüm odunluğumla. odama geçtik. babam bilgisayarı bile kendi odasında tutuyordu. düşünün evin durumunu. sude yaşadıklarımdan bahsetti. beni kendince teselli etmeye çalışıyordu. benimse umurumda değildi.

    tüm iğrenç düşüncelerimle vücuduna kitlenmiştim. göğüslerinden kalçalarına her türlü yerini süzüyordum. bakışlarımın farkında olup olmaması sorun değildi . isterse bıçağı karnıma soksun yine de bakacaktım ona. henüz 16 yaşındaydı. bense 17. ikimizde taka batmış durumdaydık. onun babası annesini hergün döverdi. bu yüzden korkusu yoktu bakışlarımdan. daha kötülerini görmüştü.

    üzerinde göğüs uçlarını belli eden bir tişört vardı. altında ise siyah dar bir kot pantolon. emin değilim ama belki o da istiyordu. ya da istemiyordu. onun düşüncelerine önem vermeyecek kadar bencil durumdaydım. elimi bir anda bacaklarını arasına attım. suratı kıpkırmızı oldu. bana bakıp " dur yapma " dedi.

    her yapma diyişinde elimi daha sert ve hızlı bir şekilde bacak arasına ittiriyordum. elimi üzerinden çekmeye çalışıyordu. bense bacak arasını elledikten sonra göğüslerini sert bir şekilde sıkmaya başladım. ardından tişörtünü çıkardım. sinirli sinirli bana bakıyordu ama elinden bir şey gelmiyordu. ardından göğüslerini yalamaya başladım. bu sırada saçlarımı sert bir şekilde çekmeye başladı. o kadar sert çekiyordu ki bir an saçımın deriden çıkacağını sandım. ardından pantolonunu indirdim.

    yine direnmeye devam ediyordu ama benim durmak gibi bir niyetim yoktu. iç çamaşırını hızlı bir şekilde çıkarıp vajinasını yalamaya başladım. bir yandan durmamı istediği için kafamı eliyle geriye atmaya çalışıyordu diğer yandan ise aldığı zevk sayesinde inliyordu. vajinasını 10 dakika kadar yaladıktan sonra pantolonu hafifçe indirip penisimi çıkardım. ardından vajinasına yerleştirdim. başta yavaş yavaştı gidip gelmelerim ama ardından sert ve hızlı şekilde girmeye başladım. o da istemiyor gibi görünse de iyiden iyiye zevk almaya başlamıştı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Gg ez rezzzzzzzzzzzz
      ···
    2. 2.
      +1
      ÇALINTI AMINA KOYAYIM ÇALINTI!!! 16 yaşındaydım ve ağır abazaydım IN YAZARI zapatista mg NiN ÖNCEKi HESABI OLAN arjantinli adam HESABINDAN YAZILAN hiç üvey annenizi dürttünüz mü HiKAYESi BU! PRiM VEREN huur ÇOCUĞUDUR!!!
      ···
  13. 13.
    +16 -3
    ertesi sabah uyandığımda umursamıyor gibi görünsem de aslında akşamı düşünüyordum. nasıl bir kadındı, bu pekekentle nasıl tanışmıştı herşeyi merak ediyordum. aslında bu merakımdan benim bile haberim yoktu.

    babama uzaklaştırma aldığımı söylememiştim. zaten şu anda am hayali kuran bir adama ne söyleseniz düşünmez. "o ne o da mı gibiliyor" diye tepki bile verebilir. o yüzden ona hiç bu konuyu açmadım. öğlen bir gibi sude kapıyı çaldı. girebilir miyim, diye sordu. içeri davet ettim. yine odama geçtik. o günü konuşmak isteyip istememekle kararsız kalmış gibiydi. ardından konuşmaya başladı.
    -kesin düşünmüşsündür neden bakireliğimin gitmediğini?
    +hayır düşünmedim, diye yalan söyledi.
    -bence yalan söylüyorsun.
    +evet yalan söylüyorum, (bu kadar yalan söyleyebiliyordum)
    -aramızda kalacaksa söylerim.
    +mecbur aramızda kalır. zaten konuştuğum biri yok.
    yutkundu, ardından kendini toparlamaya başladı.

    - abim bana zorla.. diyip ağlamaya başladı. bunu bana son zamanlarda yaşadıklarımı yaşamadan önce söylese gözlerim dolardı büyük ihtimalle. onu teselli etmek için güzel sözler arardım. ama şimdi yapamıyordum. sadece basit bir "ağlama" sözü çıktı ağzımdan. omzuma dayadı kafasını. ağladıkça ağladı. ağlamaları hıçkırığa dönüştü. üzülüyordum ona, bakireliği zorla öz abisi tarafından alınmıştu. bu bir yana bakire olmadığını söylediği kişi de ona zorla sahip olmuştu. tecavüz için doğmuş gibiydi. o zaman böyle düşünmüştüm ama şimdi düşününce bu cümleyi kendime küfrediyorum. tecavüz için doğmak. tanrı bunun neresinde?
    ···
  14. 14.
    +12
    beyler 2-3 part daha atip bugunu biterecegim yarin devam edecegim ama sizde suku verin ki basligin herkesin gormesini saglayin.

    https://www.youtube.com/watch?v=OQM5-Ks64is
    ···
    1. 1.
      0
      Cok iyi yaziyorsun devam et kardesim ..

      Edit =yazim hatasi
      ···
    2. 2.
      0
      Ulan bu başlığın tamamı var link ver
      ···
  15. 15.
    +11
    ertesi gün okula gittim. okulda tek düşündüğüm kamerada olan görüntülerdi. bir an önce okulun bitmesi için dua ediyordum, tüm inançsızlığımla. benim hayatımda bunlar yaşanırken okul da hayatımdan aşağı kalır bir yan sergilemiyordu. sıra arkadaşım benim gibi sessiz sakin biriydi. pek diyalog halinde olmazdık. ve uzaklaştırma cezam bittiği günden sonra arkadaşımın başına gelenleri öğrenmiştim. arkadaşım okulun en popüler kızlarından birine aşıktı. baya aşıktı ama. elbette hiçbir zaman onunla konuşma cesareti gösterememişti. biraz hastalıklıydı sevgisi.

    ne o ne de başkasının kıza dokunmasını istemiyordu. kızın kutsal bir varlık gibi dokunulmaz olmasını istiyordu.. söz konusu kızla aynı sınıfta olmamız işleri daha da zorlaştırıyordu. sınıftakiler arkadaşımın kıza olan ilgisini anlamış olacaklar ki ona berbat bir oyun oynamışlar. berbat bir telefonla çekilmiş görüntüleri face’te paylaşmışlar. görüntülerde arkadaşım kızın onun yanına gelip ona yalandan açılması sonucunda ona sevgisinden bahsediyordu. kötü değildi söyledikleri ama aptallık ruhlarına işlenmiş pislikler için kahkaha atmak için malzemeydi bu video. kısa zamanda okulda birçok kişi videoyu izlemişti. arkadaşım berbat bir ruh halinde olsa da olanları fazla umursamamaya çalışıyordu. olabildiğince.
    ···
  16. 16.
    +13 -2
    ardından babam seda'yı odasına çağırdı, bana da yatmam gerektiğini söyledi. okula gittiğimi sanıyordu. halbuki uzaklaştırma cezam bitmemişti. seda yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra odaya gitti. her ne kadar cinsel bir obje olarak baksam da o adamın altına girmesine katlanamıyordum. bu düşünce yapacağım en büyük bin kuruluklarından birinin habercisiydi.

    babamın maddi durumu iyiydi. yaptığı iş ona iyi para kazandırıyordu. diğer gün uyanıp seda'nın yanına gittim. babamdan para istersem vermeyeceğini biliyordum. bu yüzden seda'ya kamera almak istediğimi bunun için paraya ihtiyacım olduğunu söyledim. seda gülerek bunu kabul etti.

    akşam yemekten sonra seda babama bu durumdan bahsetmiş olacak ki babam beni yanına çağırdı. kredi kartını verip kamera alabileceğimi söyledi. ona teşekkür edip odama gittim.

    kamera aldığım gün uzaklaştırma cezam bitmişti. okuldan sonra kamera almaya gittim. ilk kez kullanmanın verdiği etkiyle otu taku çekmeye başladım. ama asıl iğrenç bir muallak oluşumun tohumunu bu makinen atacağını biliyordum. nitekim öyle de oldu.

    kamerayı alıp eve geldiğimde seda bir yere gitmesi gerektiğinden bahsetti. böyle olmasıan sevindim. çünkü ilk pislik denememi yapacaktım. üst kata çıkıp sude'yi eve çağırdım. aramızda geçen şeyler tuhaf olarak nitelendirilebilir ama yine de benim dışında yakın olduğu biri yoktu. fazla düşünmeden eve gelmeyi kabul etti.

    eve geldiğinde ona kameradan bahsetmedim. bahsetmeyi de düşünmüyordum. yapacağım eylemin püf noktası buydu. kameraya görünmeyen bir yere yerleştirdim. yatağın tamdıbını gören bir noktaydı.

    sude yatağa gelip yanıma oturdu. tedirgin görünüyordu. ama daha önce birlikte olduğumuz için bunun getirdiği tuhaf bir rahatlık vardı. doğru düzgün konuşmadan öpmeye başladım. o da çok fazla olmasa da hafiften istekli bir şekilde aynı şekilde karşılık veriyordu. zamanla öpmek yerine elimi kalçalarına dayadım. ilk önce rahatsız oldu. ama bunun bir fayda getirmeyeceğinin bilincindeydi. daha önce karşı koyması işe yaramamıştı. kurbanlık koyun gibiydi aslında. sanki benimle birlikte olmak zorundaymış gibi. fakat hayat acımasızdı. gibilmek kulaktan kulağa oynamak gibiydi. babam annemin hayatını gibiyordu, annemin ölümü benim hayatımı, gibilen hayatım çareyi başkalarını gibmekte buluyordu. asıl sorun sude’nin kimi gibeceğiydi.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Devam. .
      ···
  17. 17.
    +12 -4
    insan, hayvan denilen varlığın daha nazik hale gelmiş halidir. ama içgüdüleriniz söz konusu olduğunda gerçek benliğinize dönersiniz. işte ben de dönmüştüm. hayvan haline gelmiştim. bir yandan penisimi vajinasının içine sokarken diğer yandan elimle göğüslerini sıkıyordum. ardından elimi suratına sert bir şekilde bastırdım. ne yaptığımın bilincinde değildim. gidip gelmelerim daha sert bir hale geldi. sude'nin inlemeleri kısık çığlıklara döndü. sonunda içine patlattım. patlattıktan sonra yorgunluğun etkisiyle üzerine kapandım. bazıları ilk gibişte neredeyse 1 saatlik olay anlatırlar. 17 yaşında birinin gibişmesi en fazla 10 dakika kadar sürmüştü. ya onlar yalan atıyorlardı ya da ben fazla yeteneksizdim.

    sude'nin üzerine kapandıktan sonra bir süre o halde kaldık. sude saçımı okşamaya başladı. tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak sözünün pratiğe dökülmüş hali gibiydi içinde bulunduğum durum. kafamı karıştıran nokta ise sude'nin kanamamasıydı. benden kaynaklanması mümkün değildi çünkü biraz ittirdiğinizde içeri doğru zaten rahat şekilde kanardı. masturbasyon yaparken kanatma ihtimali de vardı tabi. ama bu konuyu o gün ona açmadım.

    daha sonra sude üzerini giydi. zoraki bir gülümsemeyle odadan çıktı. belki de benden hafifte olsa bir özür bekledi ama farkında değildi ki benim gibimde değildi özür. odadan çıktıktan sonra düşünemeye başladım. düşüncelerim evrim geçiriyor gibiydi. saklı kalmış hayvan insan görünümlü bedenimi ele geçirmeye başlamıştı. bense bundan hoşnuttum. birine zorla da olsa sahip olmuştum. ama yeri gelecek bütün mahallelinin nefret ettiği ve çocuklarına onunla konuşma diyeceği biri haline gelecektim. hemde bu hale gelecek kişi önceden derslerinde ki başarısıyla "ruşen amcanın oğlu sedat" mertebesinde ki kişiydi. parlak bir öğrencinin iğrenç bir adama dönme hikayesinin ilk anıydı bu.

    sude ile yaptığım şeyin ertesi günü okula gittim. "yaptığım şeyin" diyorum. çünkü bu zevkle izlenilecek bir şey değildi. belki de o anı görenler yedi ceddimi elden geçirecekti. sanki şu başlığı görünce küfür etmiyorlarmış gibi.

    okula gittiğimde pek yaşanmaya dair birşey yoktu. sıradan bir lise işte. her ne kadar şimdi ki gibi anan zaa tarzı mottolar söz konusu olmasa da en az bunlar kadar taktan şeyler vardı. tabi şimdi olanlarla karşılaştırınca üniversite gibiydi. sonuç olarak üniversite de liseli ergenlerin kendilerini daha büyük zannettiği taktan bir kurum. yine herkes am peşinde koşar. koşarken aptalca cümleler kurup ilgiyi üzerinde toplamaya çalışır. her halükarda bu ülke sınırları içerisinde olan her kurum taktandır. sadece adlar farklıdır.

    sınıfta genel olarak konuşulanlar karşı cinslerdi. kızlar erkekleri erkekler kızları konuşurdu. tabi konuşulan erkekler kategorisinde adım yer almazdı. buna bozulmazdım gerçi. hatta benim için daha iyiydi görünmez olmak. son 1.5 ay içerisinde yaşadıklarım ister istemez bünyemde etki bırakmıştı. bu etkiler okulda da rahatça görülüyordu. herkes farkındaydı bende ki değişimin. bu değişim beni daha muhteşem biri yapmıyordu elbette. sadece yerin bir kat daha altına indiriyordu. sıradan bir ingilizce dersinde hocaya ilk kez farklı bir cevap verdim. "used to" kalıbının kullanılışını işliyorduk. yada her ne gibse.
    hoca bana doğru bir soru yöneltti. hayatımda ilk kez cevabı düşünmek yerine aklıma gelen kelimeleri söyledim. "gibtir git"
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      ÇALINTI AMINA KOYAYIM ÇALINTI!!! 16 yaşındaydım ve ağır abazaydım IN YAZARI zapatista mg NiN ÖNCEKi HESABI OLAN arjantinli adam HESABINDAN YAZILAN hiç üvey annenizi dürttünüz mü HiKAYESi BU! PRiM VEREN huur ÇOCUĞUDUR!!!
      ···
  18. 18.
    +4
    Geri gel picc
    ···
  19. 19.
    +3
    Rezbiyen
    ···
  20. 20.
    +4 -1
    arka fon : https://www.youtube.com/watch?v=YJ__ja4QpMM
    ···
    1. 1.
      0
      ÇALINTI AMINA KOYAYIM ÇALINTI!!! 16 yaşındaydım ve ağır abazaydım IN YAZARI zapatista mg NiN ÖNCEKi HESABI OLAN arjantinli adam HESABINDAN YAZILAN hiç üvey annenizi dürttünüz mü HiKAYESi BU! PRiM VEREN huur ÇOCUĞUDUR!!!
      ···
    2. 2.
      0
      rezzzzzzz
      ···